20 Eylül 1929 Akşam Sahite 5 ARADA SIRADA Alfabe nasıl icat edildi? » Dalgın düşünüyorum. Otuz al- tıncı sışaramın dumanı, havada esrarengiz yazılar yazıyor. Masamın üstünde satırlık bir i>mektup dürüyor. Uzaktan bakıyı rum. Okuyamıyorum. Harfler gözle- rimin önünde dans ediyor. Halbuki, mektubun maali, pek değildi. Hasta iyeceğini yazıyor: Harflerden ri sıgara duman- larının üstüne di dile geldi! iz hiç söz söyleyen harf gör- ediniz de gil mi? Harf konuştu. aha doğrusu esnedi: Aaaah !, ir harfti. İnce bacakları ından daha yukarılarına kadar görünüyordu — Aaah ! Bu dünyava can sıkıntısından başka bir sey yokl — Affedersiniz siz kimsiniz ? — Tanıyamadın mu? A harfi- yım. Seni teselli için geldim. Mektubun öbür harfleri de; Bın yanına fırladılar: Biz de, Telgraf teline sıralanmış. kır- langıçlara benziyorlardı. A dedi ki: — Bizi kim yarattı ? — Fenikeliler diyorlar. —Evet. Vakti evailde “Ti indezel kadına âşıkmış. Fakat istedikleri gibi sık sık görüşemiyorlarmış, A kadın “Böyle ne yapacağız? , diyormuş,birbirimizden nasıl heber alacağız ?, Adam bir yaprağın - üzerine, beş hari yazmış: A. E. O.D. İ “Bunlar nedir?,,“İşte görüyorsun, işaret. Birincisi A dır. Sen ne zaman Ah! Ah! dersin? “ —Sevindigim zam n, şaştığım zaman, Sırasına göre. “ — Benim A, seni seviyorum demek olacak. Benden A işaretli yaprak aldın mı, sana seni se- viyorum demek istediğimi anlarsın * — Kâfi değil. — “ — Acele etme. İkincisi E dir. Eh! Eh! Gel demektir. Sonra İ geliyor. Sevinç nidasıdır. Hi! i* — Neden dimdik de, üstünde nokta var. * — Keyfinden. Hatırıma sen geldiğin zaman göğüs kabartıp kleşiyorum, başım omuzlarımın üstünde nokta gibi duruyor. —Geveze |.. Bu şişman nedir? “.— Koca karniyle kocan. *—OL İşte ismini söyledin. O. eki de D. Yolculuk alâmeti. * — Neden? * — Deh! Deh!. “ — Anladım. Bu kadar mı? “ — Şimdilik bu kadar. ,, Âşıkla maşuka ayrılmışlar. Ertesi gün kadın şöyle bir yap- rak almış: A, E, O, D, İ. Kolay- lıkla okumuş: seviyorum. Seni bütün ruhumla çağırıyorum. Koca karınlı kocan ata binip dehlense de, birbirimize kavuşsal Bir-hafta sonra, kocası on beş- günlük bir yola gidince, genç ka- din aşıkına şu mektubu yazmış: D, İ, E. “Dehlendi, seviyorum, gel Âylar geçmiş. Yavaş yavaş barf- ler O gelerek, müteaddit mânalar ifade etmeğe başlamışlar. Bir gün, aşık, maşukasından şu mektübu. almış: Bi u, g, Ü, n g, e, İ e,m, e, y, ©, G, &, ğlİ, m, hla, s, 4, a, YA m. — Tuhaf şey!. Bu gün bana gelen mektubun ayni, — Gencin zeki, olduğunu Temiştim. Bu mektubu alınca, ka- dının başka birini sevmeğe başla- dığını anla O da başka bir kadın sevmiş. Alfabeyi ona öğretmiş. O da öbür âşıklarına öğretmiş. İşte alfabe böyle — icat edildi, böyle taammüm etti. Âşıklar karılarını okuttular, ka- dınlar âşıklarına ders verdiler. Selâmi İzzet | | Yavuzun tamiri ve yunanlılar | Yunan filosu'Yavuz dretnotu ile harp edebilir mi? | Sürati 16-17 mili geçmiyen eski yunan gemi- lerinin Yavuzun karşısında yapacakları şey, müstahkem mevkilere ilticadan ibarettir Akdenizin en kuvvetli Hamidiye kruvazörü Yavuz dretnotumuzun tamirini yesi yunanlıları telâşa perverane bir siyaset takip etti; her tarafta anlaşılmışken yunan- hlar bize harpcuyane emeller atfetmeğe başladılar. Güya Yavuz drednotu Adalar denizine çıkarak yunan adalarına baskın yapacak, Midilliyi, Sisamı, diğer adaları birer birer işgal edecekmiş! Yunan gazetelerinin bu gürül- tülü neşriyatı bir hafta kadar devam etti, sonra ağızları de- ğişti . Elefteron Vima, Estiya gibi en çok okunan ve hükümet mahafili ile yakından temas eden gazeteler Yunan — donanmasının Yavuza faik olduğunu meğe - başladılar. Bu diyorlar ki: 1 — Kıkış, Limni zırhlıları ile Averof ağır top itibarile Yavuza faiktir. Bu üç zırhlı, borda ateşi sikletinden daha ağır ge iddia et- gazeteler Yavuzun ve müessir süretle ateş. el müktedirdir. 2 — Kaneris, Papa Nikolis gibi gemicilerin ahfadı olan Yu- nanlıların, Yavuzun Yunan seva- biline yanaşmasına müsaade et- miyecekleri şüphesizdi. Hattâ ih- timal dretaot Çanakkale boğazın- dan çıkarken bir tahtelbahir veya torpiyorun attığı torpil, yahut bir tayyarenin bombası ile bat Yunanlıların bu iki iddiasın tetkik edelim. Filhakika Kılkış, Limni ve Averof. gemilerinin ağır — topları Yavuza nispetle daha fazladır. Fakat bu üç gemi birlikte hareket ede- cek kabiliyette değildir. Çünkü ki zırhlının süratı ancak 16 mil- dir. Averof ise 21 mil sürate maliktir. Bu ciheti nazarı dikkate almasak bile gene Yavuzun bu üç gemiden bir korkusu yoktur, çünkü süratı çok fazladır. Yavuz 28 mil sürati sayesinde yunan gemilerinin güllelerinin irişemiye- ceği mesafede bulunmağa ve harbi oradan idare etmeğe mu- ktedirdir. Yunanlıların bu iddiasını, çürük- lüğünü gösteren bir misal vardır. Çarlık Rusyasının Karadeniz filosu yanan filosuna çok faik olduğu halde umümi harpte daima Ya- vuzla çarpışmaktan içtinap etmiş ve yavuz boğazdan çıkınca daima üssülharekesine dönmüştür. İkinçi bir misal de umumi harp- teki Korenel bahri muharebesidir. | Bu muharebede Alman filosu ku- | mandanı Kont fon Spe, kendisin- den çok kuvvetli olan Gad Kope ve Monmouth ismindeki ingiliz zarklılarını, 2 alman zirhli kruva- zörünün suratı sayesinde batırmış- tı. Kont Spe iptida bunlardan birisinin işini bitirmiş, sonra öte- gemilerinden biri olan Yavuz dretnotumuz | kine hücum ederek onu da batır mıştır. İngilizler Alman filosuna karşı ha süratli bir dretnot krüvazör indererek Falkland muharebe- , sinde fon Spenin gemilerini birer birer batırmış, — onlar da ayni tarzda hareket etmişlerdir. Bu misaller gösteriyor ki, bahri B emmlele Te G yunan gemilerine ayrı ayrı hücum ederek bunları batırmağa mukte- | dirdir Yunanlıların ikinci iddialarna gelince, Yavuz gibi büyük gemiler, her zaman tahtelbahir ve torpido hücumuna maruz kalabilirler. Bunun için beraberlerinde tor- | pido muharripleri bulundururlar. İtalyaya sipariş ettiğimiz son tem torpido muharripleri bu ihti- yacı tatmin edecektir. Mamafih bunların inşaatı bitinceye kadar- da Yavuz için korkulacak bir şey yoktur. — Dretnotumuzun — sürati torpido ve tahtelbahirlerin ko- layca hücumuna imkân brak- maz. Netekim umumi - harpte bu kadar defalar denize çıkan Yavuza; yunan — donanmasından MEVSİM SOHBETİ: Avcıların dertleri Ağustosun on birinci gününden beri av mevsimi başladı Yeşilköy, Çekmece, Erenköy, .Yakacık raflarında bir çok avcıların, omuz- larında tüfek, yanlarında av kö- pekleri olduğu halde sabahları erkenden yola çıktıkları görülüyor. Avcılar bütün gün — kırlarda, tepelerde geziyor ve akşamları ekseriyetle elleri bom boş geri dönüyorlar. Bu sene kuş yokd... Hangi avcı ile görüşseniz size yana yakıla şikâyet — ediyor. Bu n keyifleri hiçte yerinde deği Av bulunmaması yeti gibi birde av böşeklenne Bi Bir çok kıymetli köpekler az bir za- man zarfında ölüyorlar. Bu esrar- engiz hastalığa sebep kenelerdir. Köpeklere musallât o'an kenelerin köpeği ısırmakla iktifa etmeyerk kanımı emdikleri ve bu suretle hay- vanı zaif düşürerek sarılığa uğrat- tıkları anlaşılmıştır. Bu suretle bir. hafta içinde köpek Son derece zaif düşüyor ve nihayet ölüyor. Bu münasebetle avcılara ve diğer köpek sahiplerine şunu tav- iye edeceğiz: Köpek sokaktan gelir gelmez üzerindeki keneler hemen temizlenmelidir. Fakat bu kâfi değildir, bazen kene hastalığı, bir hafta sonra köpekte iştahsızlık, durgunluk, suya rağbet, ishal baş: lar. O zaman baytara giderek serum zerkettirmek lâzımdır. 606 mürekkebatından olan bu serum ekseriyetle iyi netice veriyor. “pido muhribine malik olan filolar hiç bir harekette bulunamamış- lardır. Bir üçüncu nokta yunanlıların inşası yarıda bırakılan Salamis drednotudur. 15 seneden beri bir tekne halinde denizde duran bu geminin ikmali için 30 milyon Tira lazımdır. Yunanlılar bu parayı bulsalar bile gemi Yavuza naza- ran pek aşağı derecedi inkü sürati 20 mildir. Gemide nekadar tadilât yapılırsa yapılsın bu sürati 28 mile çıkarmak imkânsızdır. Görülüyor ki yunanlıların Yavuza karşı tefevvuk temin etmelerine imkân yoktur. Esasen Yavuz k: dar kuvvetli bir dretnot Akdeni: de İngiltereden başka hiç bir devletin filosunda yoktur. Ne Fransada, ne de İtalyada bu kabil hattı harp kruazörü yoktur. Bu mukayese yunanlıların ide larınm. doğru olmadığını göster- mek için yapılmıştır. Hükümeti- miz her kesle dost” geçinmek için hakikaten sulh isti- yenlerin Yavuzun tamirinden te- nevi hastalık ariz olmuştur. daha kuvvetli tahtelbahi Akşamın resim | (Resim klişelerimizi imal Almanyada ikmali tahsil etmiş ve lar genç sanatkârlarından - biridir. ve güzeldir. | klişelerini yapan yeni eden Yaptığı atelyelerinde vücude getirilen işlere rekabet edebilecek derecede nefis düşmelerine mahal yoktur. sistem çinkograf makinelerniden biri, ve çinkografhanem'vin müdürü Kenan bey şefi Kenan bey, memleketimizde çalışan çinkograf- dörtte üçünü yetiştirmiş memleketimizin en mümlaz ve mahir çinkografhane işler, Avrupanın meşhur.