“DEDİKODU Erkek görücü Ne günlere kaldık, aman ya- Fabbi, ne günlere kaldık... kor- lıııııı ki, yakında, kedilerin yıkadığını ve — balığın Kavağa çıktığını / göreceğizi.. — maballede Komşuya erkek Eveti Erkek görücül Esma Hanımlarda (mınâynrdıık. t kapı| Bir de cum ç.ıııııı ı;';umk ki: Aaaa! Kırpık bıyıklı, altın gözlüklü, kısa boylu, tıknazca, bir yabancı erkekl | Esma' Hanım, seslendi — Kim 0? Ne istiyorsun ? Dangıldungulca bir cevap : apuyu Saçar musunğuz? Diyeceğüm iki çift söz v Esma H., kızı Mihriban'a ü geldi... aHdi git laz, çu kapıy aç Bakalım, diyeceği neymiş ? -dedi. Mihriban gitti; fakat gitmesil çığlık çığlığa odaya dönmesi bir oldu. Hepimiz , merakla sorduk : — Ne o, kız? Ne var? — Ne olacak? Bu adam, bana görücü gelmiş.. Taşralı tüccarmış.. Ânnemle görüşmek istiyormuş Aşağiki odaya aldım.. Öte mahallede oturan taklar da, Esma Hanımlarda mi firdiler. Tövbel Tövbel - Tövbel - diye yakalarımı ısırdılar . Erkek görücüyü de daha yeni duyuyoruz! Esma Hanım, ceffelkalem kes- tirip attı: — Büyük söz / söylemiyeyim amma, vallahi erkek görücüye “kızı çıkarmam! Bu da ne böyle? Âhır zaman alâmetleri! Mihriban somurtuverdi, Dudak- larını büzdü. Kaşlarını çattı. Be- reket versin ki, ben oradaydımda araya girdii — Deli misin sen, Esma H. - dedim - kız, maşallah büyüdü. Evde turşusunu mu - kuracaksın? Şimdi, koca kıtl Ayağı ile geler. kısmeti tepme! Belki iyi bir şey- dir de “hayırlı olur! Tüccarmış! Haydil Kadın, hâlâ tereddütteydi: — Amma, * vallahil , yemin ettim ya?... Mihriban atıldı: Köpeklere iki oldea Ekaek doğrarız, olur, biter ! İşte, hazır, sinamaya gitmek için, ne de gö- - zel hazırlanmıştım. - Giyimliyim. Bir kere görsün. Kapıp, kaçmaz a. Esma H., yumuşadı. Kızı- ile beraber, aşağıki odaya indiler. Yukarıda, iki ortaklarlâ bende, bir merak, bir merak! Az daha, oracıkta merakımızdan, dağlara taşlara, hık diye ölecektik. Gene ben, ön ayak oluverdim: — Usulla şunları gözetliyivere- Tim ! - dedi, Ortaklar, Diye çoktan razı idiler. -Merdivenleri gacırdatıp gucurdat- mamağa uğraşarak, üçümüzde aşa- ğıya indik. Verdik kulaklarımızı kapıya ! Tüccar, diyordu ki : — Ben, Mihrüban Hanımu, 'düm; beyendüm. Siz de, benüm, () gasabanmün e zeagba ciraf olduğumu anladuğuz. O halde bi tek'mesele galdı: Mihrüban hanu- mın fransuzcadan intihan edece- ğüm. Çi ben, İstanbuldan dabsilli, dibilir gar alacağum Kendi kendine: “Eyvah! Hoşa- fin yağı burada kesildi! - diye düşündüm - Zira Mihriban, fran- sızca bilmez ki...,, Fakat annesi i — Peki, pekil İmtihan et kum! Kızım Hadikai Nisvan mek: tebinde fransızca okumuştu! — de- mez mi? Başladi, panorama! — Tüccar, cebinden, fransızca bir sinema mecmuası çıkardı. — Okuyunğ da neymüş, söyle- yivirünğl -dedi- Ben didoklerinüzü deftere gaydeceğüm. Sonra, doğru mu, iğrü mü didünüz diye i soruvireceğüm, Mihriban, sahifeleri çevirmeğe başladı. Aynı zamanda şu izahatı veriyordu: — İşte şu Con Cilbert ile Greta Çarbol Şehvet, ve Şeytan de... Şu da, Pola Negri gürcü prensi Mdivani! )IT musunuz; a dostlar?| Terkosun borusu Yangın musluk- ları sık sık teftiş edilecek Terkos musluklarında ikide bir su kesilmesinden halkın ne kadar | bizar ve müşteki olduğunu, sırası geldikçe yazıyoruz. Susuzluk, bil- hassa, yangın zamanlarında dah: elim bir surette kendini gösteri- yor ve şehire binlerce lira zarar veriyor. Şehremanetinin, mütcaddit de- falar, terkos şirketine - tebligatta bulunmasına rağmen - terkos şir- keti patlayan borularını esaslı surette tamir etmemekte ve kısa bir müddet geçtikten sonra yeni- den bu borular patlamaktadır. Terkos şirketi emanetin şiddetli tenkitlerine karşı terkos şebeke- sinin 35 senelik bir ömrü oldu- ğunu ve ve İstanbulun kilisli bir toprağı olduğu için boruları az bir zaman içinde çürüttüğünü iddia ediyor. manet, badema susuzluğa kat'i| sürette nihayet vermek ve şebe- kenin daimi surette teftişile pat- lamalarına meydan - vermeyerek evvelden tamir edilmelerini temin V etmek için yeni bir tedbire tevessül edecektir. Emanet, yan- gin musluklarını sık sık ve ani Sürette yoklıyacak, — musluklarda su bulunmadığı takdirde yapıla- cak zabitvile şehir namına mah- kemeye müracaat edilerek şirket aleyhine dava açılacaktı. Ada çamları Avrupadan bir mütehassıs getirilmesi muhtemel Ada çamlarının detld evkaftan emanete devre- dildiği — yazılmıştı. — Emanet - bu seneden itibaren Adaların çamla- rını tedavi edecektir. Ancak tedaviye başlanmadan evvel çamların mahiyet ve cins- lerinin ilmt bir tetkike tabi tu- tulmaları muvafık görülüyor. Her cins çamın ajrı ayrı evsafta| bulunması aymı tedaviye ihtiyaç göstermektedir. Çamlardan bir kısmını büsbütün kaldırmak, yerlerine yeni fidanlar dikmek lâzımdır. Emanet, çamların esaslı bir sürette - tedavi icap eden tedbirlere tevessül edecek, icap ederse Avrupadan bir mütehassıs da getirecektir. “Nışanlandıklarına — dair Şu da,Rod Lorok'le Vilma Banki'nin son beraber oynadık- ları filimlerden... Bu filmi oyna- yap ayrıldılar... İlh, ilh... Mihriban, ilk önce, mecmuadaki resimlere bir göz atıyor: sinema- lar hakkındaki vasi malümatına aden, okuyormuş gibi yapa: öyliyordu. Tüccar, resimlere bir nümero kaydediyor; bu nümeroyu defte- | rine de yazarak, yanma, kızin verdiği tafsilâtı geçiriyordu. Neti- cede, dedi — Anlaştık. — Eğerliğüm fran- suzcanuz da eyü ise, söz galmadı. Ve, çıkıp gi Tesim. .. ist rak, tüccara bu sözleri Evrakı imtihaniye tetkik olu dukta, mümeyiz kâtip, Mihriban'a tam numara vermiş. Haftaya | düğün! (klatice Süret Taksim meydanının tevsi ame- liyesine devam edilmektedir. Mey- danın açılması için Şişliden, Har- biyeden, Kurtuluştan, Maçkadan gelen tramvaylar Talimhane mey- danından geçiyorlardı. Talimhane meydanına bir hat daha yapılmıştır. Bu surette bugünden itibaren Tunel- den ve İstanbul cihetinden Şişli, Harbiye, Kurtuluş,Maçkaya giden tramvaylar da bu hattan geçmeğe başlayacaklardır. Bu surette cad- denin Taksim bahçeşine kadar olan yüksek kısminm alçatılması ameliyesi yapılacaktır. Resmimiz Talimhane meydanında yeni hat- lara tel takıldığını göstermekte- dir. Muhakkak kalkmalı Taksim meydan: İstanbulun en güzel yerlerinden biridir. Zafer abidesinin vazından sonra burası bir kat daha güzelleşmiştir. Ancak abidenin karşısına tesadüf eden umumi helânın manzarası burayı çok çirkinleştirmektedir Meydanın tevsüne — ve — gözelleştirilmesine çalışılırken — bu. helâların kaldırılmaması — şayanı hayrettir . Şehrin güzelleşmesi için ilk orta: dan kaldırılması Jâzım olan şey bu belâlardı Yatı mekteplerine şehit çocukları alınacak Şehir yatı mektepleri, bidayette şehi evlâdı ve kimsesiz çocuklar için açılmış, zaman geçtikçe bu mekteplere bu şartları haiz ol- mayan talebe de alınmıştı. Bu sene başında yatı — mektelerine alınacak talebe, behemehal şehit çocuklarına inhisar edecek ve kadroda yer kalırsa diğer talipler! sonra kabul edilecektir. Sigortalar komisyonu Sigortalar daimi komisyonu ti- caret müdürü Mühsin beyin riya- setinde toplanmıştır. Bu içtimada sigorta şirketlerile bazı tacirler arasındaki ihtilâflar tetkik edil- miştir. Bundan sonra sigortalar daimi komisyonu her ay nihayetinde toplanacaktır. ya) V odası olan Ekmekler Emanete göre ek- mekler neden fena çıkıyor? Ekmeklerin fenalığından geçen- de bahsetmiştik. Emanst mahafili bunu, fırıncıların — alabildiklerine hile yapmalarile beraber, şehri- mizde Amerika unlarının azalma- sına atfediyor. Diğer taraftan ekmeklerin bo- zuk çıkmasının bir sebebi de bazı farınların hem mesken, hem de finn vaziyetinde - bulunmalarına atfediliyor. Bazı fırıncılar fırının üst katında ikamet etmektedirler. durmak memnudur. Fakat ikamet- gâhlara emanetin müdahaleye hakkı olmadığından fırının östünde fırıncı ekmeklik n evsafını haiz olmayan un bulun- durmakta ve bu unu istediği gibi ekmeklik una karıştırmaktadır. Emanet — İktisat — müdürlüğü, fırınlarla / meskenlerin ayrılması için emanet teklifte bulumuştur. Emanet bizzat ekmeklerin fena çıktığım kabul ettiği için bu hale bir an evel bir çare bulmalı, halkı karışık, hamur parçası yüt- Te BENEE e lıdır. makamına Köy kanunu Köy kanununun tatbik edildiği mıntakalardaki / zirai sadi . sıhhi vaziyet tetkik ve eskisi ile mukayese edilerek bir cedvel tan- zim olunacaktır. Hizmetçi meselesi Emanet bu hususta bazı kararlar verdi Şehremaneti, bunda bir sene evel hizmetçi meselesi ile meşğul slmuş, başka memlekeilerde hiz- metçiler hakkında, tatbik edilen- sülleri tetkik etmeğe başlamı; Bu tetkikat son zamanlarda neti- celenmiş ve bir rapor hazırlı mıştır . Emanet tarafından verilen ka- rara göre ev hizmetçileri mutlaka belediye dairelerince tescil edile- cek, sıhhi muayeneye tabi tutu- darak - ellerine hüviyet cüzdanı verilecektir. Bu hüviyet cüzdan- ları fotoğraflı olacak ve nufus tezkeresi - suretinini ihtiva ede- cektir. Hizmetçiler , — yaşlarına ve görecekleri işin “mahiyet ve kabiliyetine göre sınıflara tefrik edileceklerinden her sınıf için bir maaş tayin edilmiştir. Evlerde yemek yeyen ve yemeyen hizmet- çilerin maaşları ayrı ayrı zikr- olunmuştur. Hizmetçilerin ellerindeki hüviyet cüzdanlarında yapraklar buluna- cak , her hizmetçi — bulunduğu aileden ayrılırken — nasıl lştığı, he sebeple ayrıldığı buraya yazılacaktır. Her - hizmetçi — çalıştığı — yere kabulunu ve ayrıldığı tarihi be- lediye mevkiine bildirmeğe mec- bur olacaktır. Kolonyacıların şikâyetleri Kolonya amilleri müskirat inhi- sar idaresinden tekrar şikâyet etmektedirler. Kolonyacılar fena ispirto aldıklarından bahsediyor- inde aldıkları ispirto- kokulu çıkmıştır. — | Kolonyacılar bu ispirtolarla | kolonya — yapamadıklarını söyle- yorlar. Evelden çocuklar doğar doğmaz derhal bir kapıya bağlanırlardı. Meselâ ben Yedi emirlerin kapı- sına bağlıydım. Fatihte ve o civar- da oturanlar çocuklarını Eyip sultana bağlarlardı.. Aksaraylılar Topkapılılar, Samatyalılar, Sünbül efendiye, Üsküdarlılar, Çengel köylüler, Kadıköylüler de Etem babaya bağlanırlardı. Çocuklar her senz mektep za- manından evel bağlı bulundukları kapıya / götürülür, okutulur, letilir, tesbihten geçirildi... Artık bu merasimden sonra çocuğun 0 sene sinifim geçmesi muhak- kak addolunurdu.. Mahdum beyda bir parça uzut- kanlık, salaklık, aptallık ve saire gibi ahval müşahede edilirse hemen elinden tutulur bağlandığı kapıya izam edilirdi. Mahtum bey cığara içmek, mahalle ço- cukları ile oynamak; fena fena küfürler etmek gibi hallere mi alıştı? Haydi bağlandığı kapıya.. Erkek çocukları sünmet olma- dan, kızlar nişanlanmadan evel her hald: bir kere kapılarına uğrarlardı Küçükken benim bir arkadaşım vardı. haylaz, tenbel bir çocuk... mektepte döne döne başı döner, her sınıfıiki sene okumadan ge; mezdi. Nihayet bu çocuğun ailesi evlâtlarını — tenbellikten — kurtar- mak için çareler aramağa başla- dılar ve bağlandığı kapıyı değiş- tirdiler. - Çocuk evelden Yedi emirlere bağlıydı. Oradan çözdüler Sünbül efendiye bağladılar. Lâkin pek ağlanmamış olacakki o sene benim tenbel arkadaşım bermu- tat 42 lik cinsinden bir top attı, aynı zamanda da meklepten kovuldu.. M : Genç kızlar en ziyade Etem babaya bağlanırlardı.. Etem baba ya aşıkane muratlar , aşıkane arzular , aşıkane - dilekler için garip garip adaklar adanırdı. — — Meselâ muradına nail olan, adağına kavuşan genç kızlar Etem babaya yedi, sekiz dokuz, 'on, yirmi, otuz, lark, elli, doksan göbek atarlar ve harap türbenin bakımsız bahçesinde şıkır da şıkir oynarlardı.. Vakıa şimdiki gençler de bağ- lanıyorlar, bağlanıyorlar ama; ya bir kumral saç teline yahut da bir inci gerdanlığa... Hikmet Feridun düşüyor Londra esham borsasının son mühim hadişesi yunan eshamında zuhur eden nagihani sukuttur. Para istikrarı ve umum nafia istikrazları bir günde 1-1-2 düşe- şiri 86 ve S1 olmuştur, Umum nafia istikrazı dahı geçen Kânun evelde neşrolunmuş ve lâkin ta- az olduğundan kısmı azamı mü- teşebbislerinin elinde kalmış idi. İDAREHANE — acımı Telgraf aeseli “Akşam, a Telefen ; ga İşleri İçini ati 166 Telefon * idare İşleri içisi yW YaS4 Cönderilen yanler, sehibine lade üti ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için! Seneliği 1700, ai 400 kuruş. Eenebi. memleketler için * Seneliği 30007 at Ayld 1600; ç aylığı 990 kuruştur.