Sa hife 6 — Tetrika numarası: 88 ABDULHAMİT VE AFRODİT BKYT RERARN UNUK AAT Yazan: İstender Frareddin Şimdi de yeni bir « cemiyeti hAfiyo» Koş- fetmişlerdi. Bu işi parmaylarına bolaya- rak Melâhatin başınag yeni hir çorap <Aman paşam, Efendi: Melâhat, babasının görerdiği tedbirden çok memnun kalmıştı. Cevdet bey: — Nurivin ölüdü için bu en büyük bir muvâtfakiyet yoludur.. Dedi. Vakit geç olmuştu. Cevdet B. Kızından ayrıldı, kendi dairesine gitti. Melâhat de aHaf rip Fehim ve izzet paşaların mukabil planları Başkitabet dairesinde Fehim ve İzzet paşalar burun — buruna sokulmuşlar konuşiyorlardı . — Sözünüzde değil mi paşam? İzzet paşa tereddütle cevap verdi: duriyorsunuz , Yoksa fikrinizi değiş- — Hayır.. Fakat... Z Güyl ga benlslile 1 Şek öderken büçte 'bu kadur saif değildiniz..21 * İzzet paşa sigarasını yaktı.. Fehim paşaya'manalı'bir nazar- la baktı. v5 Cetiyetim barldı- pağn — Niçin...? ü Naki bastrmaz çak kavctllı G Ündek beğ l? — Hayır.. Yalmız '0 olsa belki yözünide. fukat'Melahak /o fete tan kadın Padişahımızı fena halde teskir etmiş ” —Bu yeni nıılı?] olan — bir hakikat il ya, ün evel B a Ti nn vaziyet bundan farklı ğil Vaddak geie GW ddiçik Mzlak bilmediğim yeni bir hadise - sizin gesaretinizi - kırmışsa o başka . Mamafih bu yeni vaziyetten de — Cevde beyle zumsuz 'yere kavğa ettik. Ken- disine ağır lâf söylemeğe mecbur oldum ve adamın kalbini kırdım. Bu herif çok sinsi bir adamdır... © sinsiliği bana atfeder ama kendisi sarayın maruf- sinsilerin- dendir. — Canım sizin mevküinizle onun mevkü arasında dağlar kadar fark var. O size ne yay — Fesat karıştıracagından kor- karım.. Çünki zurda — idim. | Efendimizin -bana karşı çok souk durduğunu gör- düm.. Fehim paşa omuzunu sill — A paşem, siz de Efendir tabatını bilmiyor gibi davranı- yorsunuz.. Ben Cevdetin sirin hakkınızda - Padişaha bir şey söyliyeceğini zannetmiyorum. — O söylemez.. söyletir! — Melâhatle mi? — Tabü.. görmiyor musunuz? Padişahımızı / oyuncak [ıbı bir fesat karıştırır. ki, çıkaınayız... Fehim paşa yumruklarını sallaya- tak hiddetle bağırdı: d içinden iki'saat evel hu- | meğe karar ”ermişlerdi. pidenbi Çabuk, sertabir' Pa: fena halde sancılarıdı. buldurunuz...b — Bu böyle bir adar korkak olma paşa! aşifteden bu dercce çekinmek bizim için ayıptır. Buna tahammül — etmek - benim için kabil olmiyacak ... geçen gün * Cemiyeti hafiye . için verdi- uzün ve mühim bir- jurnalı Budişahirik " Malaali”'de göster miş.. Halbuki, ben bu husustaki fikir ve malâmatımı Sadrıazamdan bile gizlemiştir — Sahi, iyi ki hatırıma geldi. Bu ( cemiyeti hafiye ) meselesi etrafında biraz fazlaca çalışsanız da Ffendimizin nazarı dikkatini bu hadise üzerinde toplasanız.. — Benim hatırıma başka bir şey daha geldi. Melâhati de bu işle alâkadar göstersek nasıl olur dersiniz? İzzet paşa sakalımı karıştırarak: — İşte bu çok güzel bir ted- bir... Padişahın içine bir şüphe sokmağa — muvaffak — olabilirsek mesele kendiliğinden halledilmiş demektir. Bu esnada Başmüsahip telâşla içeriye girdi: — Aman paşam, Efendimiz birdenbire fena halde sancılandı.. Çabuk sertabip paşayı bulduru- (Mabadi var) nuz! Denizli vilâyeti daimi Halk sütunu Birdiüln hanım aranıyor.. sile fazışacak bit hantmar tenizin Halk süta. ederim, : Oalata Tünol Reşit paşa kan Nos iş arıyorum a mütekait bir zabitim, ko ü ve yahüt avukat yanında çalışmak istoyorum, Gerette aza kanaat eerima Adres : Fatih reşadiya ctelinde M. R. Gaip aranıyor An asil Rumeliliyim. Balkan barbinde muhacereton küçük yaşımda peder va valdemle İzmire göldüm. İzmirm İkiçeş. melik gedikli sokağı (8) nuntaralı hane de ikamst ederdim. Nizamiye kayma: kazaı iken iki sene evvel tekat edilen hala zadem Salih beyi aramak . üzero geldim. Elyeym İstanbuldayım. Yuma: ileybin İstanbulda ve ber hayat oldu. gunu biliyorum, lâkin adresini kaybettim. Lütfen İmzama - ovap verilmesini mu: Maileyliten vöya çocuklarından rica ede- Nuriye Suzan Evlenmek - istiyorum L. N, rümzuna Ben do evlenmek arzusunda 0i dan” şeraitinizi — öğrenmek Yaşım 22 talsilim. orta kazancım ayc 75 liradır. Şeraitinizi Axşam idaresinde mahfaz âdrösime ve yahat H. R rümu: iniz. Mütefennin bir genç.. Avrapala son sistem dişcilik tabsll ve yeni gelmiğ mülefennin ve muktedir bir genç, dişci afelyelerinde bühassa kısınıda çalışmak istiyor. Adres: Akşam halk sotunu vasıtasıyle diş doktoru İ. N. bey. Encümeninden: Denizli-Çal şosesinin 0-000 dan 14 - 600 kilometreleri arasında ihzaredilecek şose taşına ait münakasa şeraitidir. Birinci madde— merbut şartname ve grafik mucibince 2149 metre mik'ap ocak taşı v& 6609 metre mikçabı dere taşı ki ceman 12758 metre mik'ap taşın yol boyunca ihzar ve İstifi kapali zarf usulile münakasaya vazedilmiştir. İkinci madde — Talipler ocak taşının beher metre mik'abina ve keza derelerden toplanan taşın beher metre. mik'abina ayrı ayrı ereceklerdir. Ücüncü madde — Taliplerden Taşın Beher metre mik'abına vere- cekleri fiatlara nazaran umum taşın tutarına göre yüzde yedi buçuk nisbetinde vermeğe mecburdur. teminatı muvakkate akçesini ve ya Banka kefaletnamesi Dördüncü madde — Ocak taşının bir metre mik'abı ve dere toplama taşının bir metre mik'abı için talip teklif fiatı bir zarf derunune vaz ve temhir edecek ve zarfın üze ismini yazacaktır.İşbu memhur zarf teminatı muvakkate akçe ve ya vesaiki ile diğer mühürlü bir zarf derununa vaz ve işbu zarfın üzı âit olduğu yazılacaktır. teklifnamesinin hangi işe Beşinci madde — münakasa müddeti 1/8/929 günden itibaren yirmi gündür. ıncı madde — Teklifname 20/8/929 günü zevali saat on altıya G far kabul edilecel kabul edilmeyecekti Yedinci madde — minde icra edilecektir. Sekizinci madde — Şartname Münakasa denizli vilöyeti encüm Bu saatın hulülündan sonra hiç bir zarf daimi kale- giğer evrakı müteferriasını talipler | Vilâyet baş mühendisliğinden alabilirler. İstinale gayri salih eş ŞA lIlllZiWBle Tütün inhisarı umum müdürl | patliyorlar, Macar hikâyesi Muharriri 1 Bir pazartesi idi. Evin bahçe- sinde akasyalar çiçek açmıştı; havagazları yakılmıştı. Manzara, cidden höştu; insanı cezbedecek mahiyetteyi Buna rağmen, evdeki kadınlara hiç müşteri gelmiyordu. Sıkıntıdan çatlıyorlardı. İhtiyar ve zayıf “Teyze, nin kızgın na- zarları altında dolaşıyorlar, kısa ve asabi adımlarla, beş aşağı, beş yukarı, gidip - geliyorlardı. *Teyze,, homurdanıyordu: — Böyle miskin, mendebur ka- dınlara müşteri gelmez elbet- tel... Pierrell, Buraya kaki, Haydi, adamakıllı bir av düşürl.. Yoksa halimiz haraptır! Çiçek bozuğu suratlı bir kadın kılavuzu olan ve ©o zamana kadar, kanepelerden biri üzerin- de pinekliyen Pierre , * Teyze ,, nin bu sözlesi Üzerine, şehre doğru yollandı. Aydınlık cadde- lere rağbet göstermedi; gölgele- rin çapraştıkları dar ve dolam- baçlı sokakları ” kerteriz — etti. İstasyona doğru ilerledi. Polis mevkileri ve noktalarını yan çiziyor; onlardan mümkün mertebe uzak geçiyordu. Rastla- dığı taşralıları , — fener — aşığında yüz metro uzaktan - iskandill du amma nafilel Bu akşamlık kısmet yok! Yolunacak besili kaz göremiyor. Bu aralık, istasyonun plâtfor- anuna soluya soluya bir tren ya- naşmaktaydı. Yolcusu , — derhal boşandı; ve Pierre'in köntrol eden nazarları altında, oluk oluk yolcular | binadan çıktı; meydan da dağıldı. İstasyonda kala kala iki Boşnak açık bronz tenli, dev arkadaş — başlarında fes, sırtlarında sutaşlı yeşil yelek, bacaklarında geniş şalvar. Plâtformda , — etrafa — şaşkın şaşkı bakıyorlardı. Herkesin çıkıp da kendilerinin böyle- tekütenha kalmış — olması, — şaşkınlıklarının sebebiydi. Polislerden. biri, onları gördü ve yanlarına yaklaştı. Boşnakların gözleri neşeyle pırıldadı. Ellerile, kollarila, başlarila geniş geniş hareketler > yaparak, — birşeyler söylemiye, - anlaşılan vaziyetlerini polise nakletmiye başladılar. Pier- re, uzaktan uzağa, Boşnakların uğultulu seslerini duyuyor. ve po- | lisin, tasdik makamında kafasını salladığını görüyordu. Derken, hep beraber garın kapı- | sına ilerlediler. Muazzam şehir mey- danının uğultusu karşısında, Boşnak- ların hayreti artmıştı. Polis, ları, tramvay mevkifine kadar götürdü. Gelip geçenlerden bir çokları, durup durup, bu garip kıyafetli bronzdan adamlara bakı- yorlardı. Şimdi, artık, ikisi de vakurlaşmıştı. Picrre, arada epice bir fa üzere, Boşnakları * —e ugunden 5 Onbin kiloyu mütecaviz işe elverişli olmayan tahta kapak ile 5,000 kilo raddesinde iskarta mukavva | ve anbali kâğıdı müzayede ile satılacaktır. Talip olanların izahat almak üzere Cibali fabrikasında levazım müdürlüğüne müracaatları ve şartnamesini almaları lâzımdır. Yevmi ihale- olan 17/8/929 tarihinde saat 10,30 da galatada mübayaat komisyonunda bulunmaları. Anbalaj kâğıdı münakasası Tütün inhısarı umum müdürlüğünden: Mevcut numunesi veçhile ve 82X114 eb'adında beher metro murabbar 53 gram sikletinde olarak 5,000 kilo anbalaj kâğıdı pazarlık suretile alınacaktır. İtaya talip olanların numuneleri görmek üzere müracaatları ve yevmi ihale 17/8/928 cumartesi günü saat 10,30 da Galatada mübayaat komisyonunda bulunmaları. Lowi Biro koyulmuştu. Hâlâ tramvay gel memişti . Bu aralık , polis , oradakilerden — birile konuşmıya başladı: — Bu Boşnaklar nereden ge- — Uzaktan, azizim, Cenuptan, Mosto'dan. — Ne dediklerini anlıyor musu- — Evet, Sırpça bi gar hizmel için verdiler. — Budapeşte'ye niçin gelmişler? Polis, endişeli bir suretle yüz- buruşturdu: — Pasteur hastahanesine gidi- yorlar! - dedi - kendilerini kuduz bir köpek ısırmış Etrafta, muhavereyi dinlemek için halka olan ahali, ihtiyata riayeten bir iki adım geriledi. Boşnaklar, sakin ve vakur tavır- larını muhafaza ediyorlardı. Nihayet, tramvay göründü. Po- lis, muhafazasındaki — yabancıları biraz anlıyorum ... de... Zaten, beni sırpça - bildiğim vagona bindirdi; ve, biletçiye Ateslim etti — Buraya bak, biletçi! - dex Bu Boşnakları, bulvarda tramvay- dan indirecek, Pasteur hastahane- sine giden tramvaya bindirmek üzere, oradaki polis noktasına teslim edeceksin. Anlaşıldı mı? ilerledi. - Boşnaklar, l böyle yarı yolda terk- eden bir kılavuza çattıkları için, polisin arkasından, müteessirane bakıştılar. O zamana kadar, herşeyi ta uzaktan takip eyliyen Pierre, polisin Boşnaklardan — ayrıldığını ince, dil bir karış, kostu; arabaya atladı. Tam bu aralık , yabancılar, para dolu çantalarını çıkarmışlar, bilet alıyorlardı. Ka- di tellâlının gözleri ışıldadı. Bulvara gelince, tramvay dur- letçi, iki adamı aşağıya Elile başile işaret ederek kaşı mevkifte daran pol terdi. Biçareler , biçbir. şey an- lamaksızın etraflarına şaşkın şaş- kin bakıyorlardı. Bu esnada, Pierfe, ortaya atıldı: — Ben onları polise götürürüm, sen merak etmel - deyerek bilet- çiye teminat verdi. — Nereye gideceklerini biliyor musun? — Biliyorum! Biliyorum. Tramvay, ilerledi. Üç kişi yalnız | kaldılar. Picrre, onların omuzla- rını sıvazladı. Boşnaklar, bu adam- dan kendilerine — ancak - iyflik gelebileceğine inanarak, kocaman çocuklar gibi, onun peşine takılt | dılar. Pierre: — Haydi, yürüyünl - diye, tatlı bir sesle — mırıldanıyordu. - Sizi gelin, gideceğiniz yere götüreyim. * Gidecekleri yer . , Pierre, uzakta durduğu için, polisin aha- liye — söyledikli işitememişti. Boşnaklar, ettar ve - sakin bir. tebessümle, Pierre'in peşine takıldılar. (Sonu yarına) (Vâ - memleketimize geldi Meşhur Çin edibi Şeng Ti Şeng Beyrut tarikile memleketimize gel- miştir. Şeng Ti Şeng Türkiyede epi müddet tetebbuat ve tetkikatta bulunduktan sonra Şama ve Suriye- ye gidecektir. Çin mubarriri irki ve ruhi tetkikata bulunmak — için seyahat etmektedir. Suriyede Çin muharriri için şimdiden büyük bir karşılama programı yapılmak- tadır. DS a ni nni ü