Sahife 4 25 Te - Tnsa HU Z ELPAZE Nİ Selâmi İzzet NÜ RNRI Numara: 39 Birdenbire aramızda herşeyin nihayete ermiş olduğunu tahmin ettim. Bundan sonra Sacide, artık bir daha gelmeyecekti. Kâmil, ayın 25 inde büyük bir çay ziyafeti veriyorum. Gelirsin ümit ederim. Sakın unutma... — Unutmam Sacide, gelirim. İşte bütün bu macera, bir çay ziyafetile nihayet bulacal Heyecan, helecan, üzüntü, ta- bayyül, aşk, şefkat, nevmidi, vel- basıl bunca / sıkıntı, deri, keder, bir kaç çay fincanının içinde eriyip gidecekti. İşte bayat bun- dan ibaretti. Kapımın önünde, Sacide başını kaldırıp yüzüme baktı. Bakışla- rında derin bir şükran, gel kat, bir yalvarış vardı. Uzun müd- det gözlerine bakmadım. Başımı önüme eğdim. Yalnız otomobilin uzaklaşan sesini duydum. Haya- famın — gittiğini, — kaybolduğunu Üç gün sonra babam geldi. Feyhanla resmen nişanlandım. Artık tereddüt etmekte mana yoktu: Yarın herkes Sacideye Feyhanla evleneceğimi söyliyecek- ti. Bunu kendim baber vermeli- dim. Hattâ geç bile kalmıştım. Bugün bile Sacideye bu izdivacı neden — gizlediğimi —nasıl — izah edecektim? Babam avdet eltikten sonra, yavaş yavaş, Sacidenin evinin yo- İanu tuttum. Dişi ağrıyan bir adamın, diş- çiye kiderken duydugu korkuyu | hissediyor, Sacidenin evde olma- masını temenni ediyordum. Fa- kat hizmetçi: — Buyurunuz ! dedi. Salonda Lütfi bey vardı. Hara- | retli ve keyifli bir şeyler anla- tıyordu. Sacide biraz sararmış, biraz da sinirlenmiş - dinliyordu. Lütfi, ben geldikten biraz sonra kalkıp gitti. Yalnız kaldığımız zaman, Sacide yüzüme bakmadan dedi — Lütfi ne haber verdi liyor. musun? “Yüzme bilmediğim halde, de- nize atılacağım sandım. — Bilmiyorum, dedim, fakat ben size bir şey haber vereceğim. — Evleneceğini mi haber ve- receksin? Lütfi söyledi. Kızar gibi oldum: — Benden evel hal. Sacide omuz kaldırdı: — Bunda şaşacak bir şey yok!.. Bukadar zaman saklarsan, elbet başkasından duyarım. — Vallahi Sacide bu hususta ne söylesen baklısın, fakat emin ol ki. Tefrika numarası: 7 ÇINGENEI.ER Maharriri: Konrad Berkovitehy karın olacak. Ve o vakit, hiç kimse, kızım Liyakatsız bir insana vardı!, diyemiyecek! Kabilemizin şöhreti, gitgide her tarafa yayılıyordu. Gitsa'nın ismi, tekmil köylerde anılıyordu. Ne- Teye gitsek, o aramızda diye, bizi — hürmetle — karşılıyorlardı . Bizi tahkire kimse cesaret ede- miyordu. Hangi köye konsak da, pazar günleri bora başlasa, köy delikanlıları, ilk önce, bizim kız- ları dansa kaldırırlardı. ve kârımız gün geç- Ticaret iki misline, üç misline | — Mazeret beyan etme. Ne lüzum var? İstedi zama evlen- mekte ve istediğin zaman da vakıt evleniyorsun? Sacide gayet sakin, gayet lâ- kayit konuşuyordu. Sade başı ağrıyormuş gibi keyil Yavaşça mırıldandım : — İki ay sonra? — Nişanlını seviyor musun? Sacidenin sesi, bir ok gibi ger- ginleşmeğe başlamıştı : — Seviyorum... Tal Artık Sacidenin eline düşmuş- tüm, kurtulamayacakım: — Beni — sevdiğini — söyleyeli kaç gün oldu?.. Zannedersem bir kaç gün eveldi. Kalktı, yanıma geldi, gözlerini gözlerimin içine dikti ve sesini başkasına duyurmaktan korkuyor- muş gibi, yavaşça: — Fena adam, dedi, sen çok fena adammışsın! Ben de ayağa kalktım. Feyhanı sevmiyorum, seni seviyorum. Bu aşk beni sersem etti! Diye hay- tettim... Sacide devam etti: — Demek beni bunun için ba- şından savdın?..Demek bunun için kocamla barıştırmağı iştın... Bense, benim iyi şıyorsun zannediyordum... Meğer işin içinde iş varmış... Eğer senin evinde olduğum duyulsaydı, izdi- vacın suya düşecekti değil mi? Kahkahayla güldü: — Bende senin aşkma, dost- Tuğunâ inanıyordum... Amma ya- lancı olduğunu da - biliyordum. Fakat insan ne olsa magrurdur. ve kendine güvenir. Yalnız bana yalan söylemezsin gibi geliyordu. Sacidenin sözünü kesmek, artit susturmak — istedim. önüne kolay kolay ge, — Benden her şeyi - sakladın Kâmil - Demek bana emniyetin yoktu?.. ;Beni tahkir etmi; ğunun farkında değil misin? Mükerrer sigorta Mükerrer sığorta şirkeli faa- liyetine — başlamıştır. Mükerrer sigorta şirketile diğer şirketler mukaveleler yapmaktadır. * Stadyom meselesi — Emanet Çukur bostanda stadyom yapmak | için henüz kat'i dir karar verme- | miştir. Çünkü burasının uzak olduğu iddia edilmektedir. Çukur | Bostanın 9 bin liraya ahınabileceği | anlaşılmıştır. Gülhane bostanlarının | stadyom olabileceği söylenmek- | tedir. 24 Temmnz 1929 KAHRAMANI © Mütereimi: ( Va - Nü ) | Şimdi, artık, bir ay zarfında, bir senede sattığımızdan - daha fazla at satabiliyorduk. Gitsanın sözü, kanun girmişti. - Namuskârlığı hiçkimse, söyliyecek söz bulamı yordu. Hakikaten de, cocuğun Hamusuna, istikametine diyecek yoktul ipile kuyuya — inilebilecek tam adamdı! Gitsa, —başka köyleri ve kasabaları da dolaşmıştı. Fakat , karasu köyünden bir hafta uzakta bulunsa bile, pazarları, muhakkak, Maria'sını öpmiye gelirdi. Arada sırada güreşler olurdu. ( edilen kararnamede, hoc Ankarada (23)temmuz Dün 23 temmuz bayramı münas | sebetile Ankara fevkalâde bir su- rette donanmıştır. Hilâliahmer ta- rafından gece Marmara parkında yerilen garden - parti çok munta- zam olmuş, Ankaranın ileri gelen mahafiline mensup bir çok aileler iştirak etmişlerdir. Hasilât büyük tiye iştirak etmişler ve eğlenceye şeref vermişler * Seyrisefain havuzları — Sey- risefain uzak sahiller vapurlarının tamiratı ikmal edilmiştir. Havuz- ların da sür'atle ikmaline çalışıl- maktadır. Hayuzların / tamiratı / bittikten sonra idare hariçten tamirat ve motör imalâtına Sit - siparişleri kabul edecektir. * Milk fabrikalalar — fabrikaların islahı yapılmaktadır. * Ebülkasım Han — İranın Reşt kasabası ahalisinden Ebül- kasım ban Muhakkakı isminde genç bir zat 1928 senesi martının Zdüncü günü Reşiten yaya ola- rak seyahate çıkmış Rüsyanın cenup tarafını dolaştıktan sonra Anadoluyu gezmiştir. Üç gün evel şehrimize gelen Ebülka- sım Ef. dört gün sonra İstanbul- dan hareket edecek ve Bulgaris- tandan başlıyarak Avrüpayı baş- 'tan başa gezecektir. * Anirepo buhranı — Liman şirketi müdürü Hamdi B. son antrepo buhranı hakkında hükümet nezdinde teşebbüsatta bulunmak üzere dün Ankaraya gitmiştir. * Taksimde eğlence yeri — Şehremaneti Taksimde bir eğlen- ce yeri yapmak - tasavvurundadır. Bu eğlence yerinin üstü bar, altı havuz olacaktır. * Cerrahpaşa hastahanesi — Cerrahpaşa hastahanesine ilâve- 'ten inşa edilmekte olan kısmın inşaatı bir kaç aya kadar bite- cektir. Bu yeni kısım tamamile asri tertibatı havi olarak yapı- makta ve ayrıca bir emrazı sari- ye koğuşunu ihtiva etmektedir. * Yakup hoca — Bulyada yakalanıp hakkındaki — tahkikat ikmal edilen Yakup hoca muha: keme edilmek üzere Balikesire gönderilmiştir. Milli için tetkikat B sataskiğük tardar | Yaku- bun halkın efkâr ve hissiyatı di- niyesini menfaati şahsiyesi tahrik ettiğinden kanunu cezanın 161 ve 162 inci maddelerine tev- kayan seği BHBB z lar Gitsa'nın peşinde dolaşırdı. | Çeribaşı Supu diyordu ki : — Kendini gözet, evlâdım. Hayat, yanan bir. mumdur. Onu, iki taraftan alevleme ! Fakat, Gitsa, bu sözlere kulak bile asmıyordu. — Supul Çeribaşı! - diye cevap veriyordu. - Banim çınar cinsi ol duğumu söyliyen sen değil misin? Niçin şimdi böyle diyorsun? Gitsa, istediği gibi yaşıyordu. Daima iyi kalpli, daima neşeliydi. Çok para kazanıyordu. Son baharda, kabilemiz Karasu köyüne dördü. Bir çok atlar daha sattık. Rağbet bizim atlara idi. Çünkü: Tatarlarınki küçük olurdu. Köylüler, bizimkileri onlarınkine | Bakalım, sizin Gitsa, bizim dex | TÜRKİYE İŞ BANKASI Heyeti Umumiyesinin 2/6/929 tarihli kararına tevfikan ve sermayenin 4,000,000 liradan 5,000,000 liraya tezyidi için ihraç olunan beheri 10 lira kaymeti itibariyesinde 100,000 adet HAMİLİNE AiT YENİ HİSSE SENETLE- RiNE KAYT OLUNMAĞA DAVET ? haziran 1929 tarihinde içtima eden fevkalâde heyeti Ucumiyenin esasinin 9 uncu maddesine tevfikan, ihracına karar verildiği beheri 10 Türk lirası itibari kıymette 100,000 adet HAMİLİNE AİT YENİ HİSSE SENETLERİ şeraiti atiye dairesinde bankanın eski hisselerine sahip olanlara arzolunmaktadır. MİKDAR: Eski hissedarlarımız, haiz oldukları beher eski dört bisseye mukabil bir yeni hisse mübayaa edebilirler. Eski hisselerin dörde taksiminde çıkması muhte- mel hisse küsuratı muteber değildir. Yeni ihraç olunan hisse senetlerinin fü ihracı berveçhi ati gösterildiği şekilde 11,20 liradır. (on bir lira yirmi kuruş ) BEDELİ : Kiymeti itibariyesi . . . , , . , 10. — Lira Resmi Damga . . . ... . .— 20 Vöke (— y0r * a c BĞ eillim I. 20 Hakkı rüçhanın müddeti istimalı : Eski hissedarlarımız dahil olmaksızın hisselerine dörtte bir nispetinde isabet eden yeni hisseleri iki ay zarfında yani 10 Ağustos 929 akşamıma kadar mübayaa ve bedelin aşada izah olunduğu şekilde Bankamıza tevdi ve ya irsâl etmelidirler. Bu müddet zarfında hakkı rüçhanını kullanmıyanların yukarıda mezkür müsait şaraitle mübayaa hakları sakıt olur. Hakkı rüçhanın sureti istimali : Hissedarlarımız şubelerimize 10 haziran 929 tarihinden itibaren müracaat ederek yeni hisselerin mubayıa pusulasını imza edebileceklerdir. Hissedarlar bankaca kendilerine gön- derilecek olan kayt varakasını doldurup ' imza ve Bankanın merkezine ve ya İstanbul şubesine teahhütlü olarak irsal etmek suretiyle dahi yeni hisselere kayt olunabilirler. Ancak beher senin 11, 20 lira itib: e tamam bedeli dahi şubelerir tevdi ve ya İstanbul şubesi ve Ankara merke- zimize irsal edilmelidir. Yukarıdaki müddet zarfında bedeli tesviye olunmayan mübayaa pusulalarının hükmü yoktur. Not: — Yeni Hisselerden bir Hissedara eski Hisselerin dörtte bir nispetinden fazla verilmeyeceği için, kayit varakasında sehven fazla yazıldığı ” vaki olursa Bankaca kontrolunda dörtte bire tenzil edilecektir. Veni Hisselerin temettüleri : Hamiline ait olarak ihraç ohman yeni Hisseler - 1929- senei temettüünün yalmız “ 5,, aylık kısmına iştirak edebile- ceklerdir. 930 senesinden itibaren yeni Hisseler dahi eski Hisselerle hukukan müsavi olacaktır. TÜRKiYE İŞ BANKASI * Çiçek ve sepet sergi * Manşı geçenler — On Çiçek ve sepet sergisi bugün merasimle küşat edilecektir. * Fırkadaki konferans salonu— Fırkadaki konferans salonu dün İsmet ve Kâzım Pş. Hazeratının eli dal | lerdir. Tuna vadisinde | yenebilecek ım? atlarımız pek merguptu. Bir pazar günü, biz, Karasu köyün de alış verişimizi bitirdik- ten sonra, köye Tatarlar geldiler. Aralarında, bir tanesi, dağ par- çası gibi koskocaman, dev gibi kuvvetli ve korkunçtu. Çeribaşımız - Sopu, Tatarların reisi ile meyhanede karşılaştı. Öteden — beriden lâf açtı çene çaldılar; atlarını methettiler; adamlarile öğündüler. köylüler almış, ko- bahse gü Tatar: — Kabullk- diye haykırdı.- elini! koyacağın - bir Tatar, sarardı. Fakat zorlu aya girdi. O gi | gün, bütün bir hbafta, Etraflarını muşulan sözleri Tatar reis, sözü ona Gitsa'dan bahsettiler. anlatılanlara inanmadı. Ulu orta, hemen atıverdi: — Ben üç beygir koyayım; siz bir beygir koyun. Bahse totuşalım: Reis, fında konuşuldu. ler.... Yeni baştan iddia ve hisler. (Mabadi va | x beş yaşında olan Berince ve Phills namındaki Amerikan ikizler Du- ve Ramsgart arasındaki yirmi millik mesafeyi dört saat ıda yüzerek katetmişe Gıış.ı, zun, devi yene- ceğine eminim | Dedi - Yüz altın Ver sey Te isti Bütün atlarım koyarak iddie » ertesi gün, daha ertesi Karasy kariyesinde yalmız bu mevzu etrar Münakaşalar, türlü türlü fkie bar .)