24 Mayıs 1929 Telrika numerosu:10 ABDÜLHAMİT VE AFRODİT Yazan: İskender Fahreddin Ebülhüda, Padişahın önünde tespih çekerek cinleri davet etmeğe başladı! «İsmi ne onun?. zikter mi?, Halifei müslimine sül kası Estağfurullahi Estağturullahi Aman Yarabbi, bu ne müthiş manzara lli » «—Şeyh etendi Haz. Harem / ağasının verc üzerine Padışah ogünden yemek yememeğe başlı lelâhat tarassut vazifesine de- vam ediyordu. Filhakika ogün sarayda yemek yiyenlerden bir kaç kişi zehirlen- mişti. Fakat mesele ne harem ağası- nn gösterdiği kadar mühim, ne de padişahın tevehhüm ettiği ka- | Matbahda ka- y bir kazanta üzüm hoşafı pişirmişlerdi. Yemeklerde yapılan muayene neticesinde zehir namına bir şey görülmediği maiy- yeti seniye etibbası tarafından tespit edil Muayene sırası üzüm — hoşafına gelince, kazanın kalaysız. olduğu anlaşılmış ve zehirlenenlerin fazla hoşaf içtikleri tahakkuk etmi ile baş mabeyinci birlikte olarak Abdülhamide arzetmişlerdi. Pa- dişah hayatına taallük eden mese- lelerde pek - ziyade titiz ve şid- deli — davranırdı. Bu — teminata inanmamıştı. Padişah —akşamları gözünün önünde kaynamış - çaylar gevrek ve kapalı, kutolar getirilmiş tere yağı yiyordu. Abdülhamit, ruhunu daimi bir aztırap içinde bırakan bu tehlikeli vaziyete nihayet vermek istiyor- du. Hünkârın, esbap ve mües: lerini keşfedemediği bu gibi ha- diselerde fikrinden ve ilminden istifade ettiği bir adamı vardı: BEÜLHÜDA! Padişah — Şeyh kerametine kail olmuştu bütün dediklerine inanırdı. Ebülhüda evelce Şamda deve- cilik eden cahil bir arap' iken masılsa İstanbula gelerek Padişaha çatmış ve gün geçtikçe Abdül- hamidin itimat ve teveccü kazanarak sarayın en — nüfuzlu şahsıyetlerinden biri olmuştu. Padişah gece alaturka saat iki raddelerinde bu “ Sahibi kera- met ,, i huzuruna çağırmıştı. kuru inde Ebülhüdanın Onun O günlerde saray dahil ve ha- dedi hemen kerametinizi gösterinizi: ricinde cereyan eden siyasi ve hususi bütün hadiseleri adamları vasıtasıle takip ve tahkik ettiren bu arap sıhırbazı Padişaha karşı daima hazırlıklı bulunurdu. Huzura girdiği zaman Hünkâra arzr ubüdiyet eder etmez, uzun ve iri taneli tespihini cebinden çıkar- Allah... Diyerek, gayet garip tavırlarla okuyup üflemeğe başlamıştı. Ebülhüdanın gözleri kapalıydı. O, cinler ve peril başlamıştı: — Ya huddam! Ya huddam! Ya huddaml Diye üç defa bağırdı. Şeyh efendi, kendisine hizmet eden cin lavet ediyordul!! İhamit cinlerden çok kor- Ebülhüdaya — hürmette edecek olursa, cinlerin, kendisine çarpacağını zannederdi. Ebülhüdanın yavaşça koluna girdi ve kenarda duran geniş bir koltuğa oturttu. Padişah kendisini bu gece geç vakit neden davet ettiğini anlat- mak istemişti. Ebülküda g göz kar paklarımı kaldırdı ve korkunç na- zarlarını Hünkâra tevcih ederek: — Cinler şimdi hepsini bana söylediler, beyhude yorulmayınız sultanıml Dedi. — Allah.. Allah.. Allah... iye otuz üç tespih daha çek- tikten sonra şu kerameti yumurt- tan büyük kazar bir şey var.. İşte genç bir kız.. Matbahta kimseler yokken bu ka- zana gizlice bir şey atıp kaçtı.. ir mi?.. Vay. Iâin! mi e onun?... Nazikter mi? Estağfurullah... Estağfurullah.. Bu 'ne müthiş manzara! Ya huddam sorunuz o melüneye, Halifei müs- limine bu sui kasıttan maksadı | nedir? (Mabadı var ) Tcradan müzayede ile satılık $ haziran çarşamba günü saat 15 te Beyoğlu İcra dairesinde, Rumelihisarında kâin ve Ahmet Vefik Paşa ve Riza Paşa kütüphanesi Namile meşhur ve boğaza hakim en güzel manzaralı taraçaları havi mükemmel mülk müzayede ile satılacaktır. Buna ait tafsilât “Cumburiyet,, gazetesinin | mayis tarihli nushasında münderictir. şahın — kendisine bir || ve meydan vermeden: dle mühavereye |Ü Yahudi Menahim Kuçuk sanatkârın konserleri çok ragbet görüyor Türkiyeden Amerikaya hicret eden musevi ailelerinden birine mensup Solan on iki yaşında bir çocuğun kemanda harükülade kudret gösterdiğini yazmıştık. Cihanın en maruf musikışinas- larından biri sayılan bu harikai tabiat Amerikanın meşhur kon- servatuarları tarafından — davet edilerek kendisine konserler ver- ( Yahudi Menahim ) namını ta- şıyan bu çocuk sanatkâr şimdi Berlin konservatuvarı tarafından davet olunmuştur. Bu harikülâde san'atkâr şi Berlinde konserler. veriyor. manyanın en bü lan bu harikai tabiatı dinlemiş ve kudretine hayran olmuşlardır. Şarlo ile yahudi Menahim Yahudi ,, Menahim — Avrupaya hareket etmezden evel Charlie Chaplin yani Şarlo bizzat bu çocuğu — ziyaret edip kemanla parçaları dinlemiştir. Şarlo çocukla Yahudi Menahim Berlinde konserlerini bitirdikten sonra Avrupanın diğer şehirlerini ziyaret edecektir si İdare Riyasetinden: 12 Mayıs 929 pazar günü içti- maa davet olunan fevkalâde hey" nisabı - ekseriyefin temin edilememesine binaen yevmi| mezkürde içtima edememiş olduğu cihetle nizamnamenin kırk seki- zinci maddesine tevfikan 2 Hazi- Tan 929 pazar gününe talik edil- miştir. yevmi mezkürde saat 15de hissedaranın Ankarada Himayei etlâl çocuk sarayını teşrifleri rica Hep beraber dolaşırlar... Arala: rından su sızmaz... Hattâ, kalıp kıyafetçe birbirlerine - benzerler: Bir boyda, bir ende, bir kıratta- dırlar. Vapur güvertesinde oturuyorlar. — Aşağıya! salona inelim, Ni- zamil — Hayır, oturülım! — İyi amma, hava serin. — Hiç de serin degil! Bilâkis, ilıkt — Sana ilik geliyor; çünkü, sır- tında, âlâ pardösü var. — İstersen, sana - parı vereyim! — Verl Nazım, Nizaminin pardösüsünü aldı. t Güvertede oturdular. Dereden tepeden konuşuyorlardı. Daha doğrusu, ikisi de söyliyor; burada, güvertede ibirinin — dedi bermutat dinlemiyordu. Nizami, karşıda oturau bir genç kadının bacaklarınn bakıyor: — Ne mükemmel, ve mevzun! Nazım, kiziyor — Mevzun, mükemmel mi ? Manzum yazı da ne Hüseyin Rahmi bey üstadımızın bu husustaki fikrine tamamile iştirak ediyorum. Pek yeni bir fikir... Yepyeni.. — Efet, yepyeni... — Daha bu gün aldım. — Neyi? — Şapkamı... Hasır şapka, li — Doğrusu şapka inkılâbı. iyi — Hari inkılabı “tuttu, sahi, aşkolsun yahu... Vapurlarda, eskisi kadar gazete görüyorum... Harfler..| v — Eyet, harf...Harf koydurmaz olur mıyım?... Ya başkasının şap- Kümam' yerünA kayaura kanabal? Bütün konotyeler biribirine ben: yor. İşte, ben de, karışmasın diye içine harf koydurdum; karışacak olursa, — Belediyeye müraccat etmeli.. Mahlüt yağlara da aldırdığı yok- Belediye dedim de aklıma şehremini geldi.. Muhiddin bey.ş — Müuhiddin Sadık mı?.. Ciddı viyonseli çok ilerletti.. Çok arttırı — Arttırdı mi? —Vi — Nevo? — Sabiden de arttırmış. ran ne? ğ — Yağmar yağıyor, baksan a.. — Sahi.. Bardakdan boşanırı casına... DeyBi gaü Pi aj ae Daha Büğün yeni aldim. — Canım, ıslansın varsin! — Öht Âlâ... Islansınmış... İskeleyö çıkmışlardı. Hakikaten de, bardaktarı boşa: | vurcasına yağmur yağıyordu. —— | Nizami v -i — OBT Ala, Yeni Bihi Şi ka senin değil de onun için böyle Si ae ee a ten eski... Sen zaten hodbinsin. — Hodbin miyim?... Ben mi? Sen eörleme, bari, Nezımdi Daba lemin, güvertede ol B y Ge sana pardösümü vermedimmi? — Verdin! — İskeleden taaaa eve kadar yürüyeceğiz de daha bu gün ab dığım yepyeni şapkavı islatacağım. Berbat, edeceğim - İi mi, yağı mür dininceye kadar oturunuz. — Devel — Oh babam oh!.. Daha bu gün aldığım hasır şapka ıslansın, barbat olsun ha?.. Oh babam Ghi — Eh, öyle ise.. 'i da degiştirelim &Ş:?Humnmü 4 eve gilmek istiyorum... ğ Başında, islanan şapka, ceki şapka... Hem da kendinin değil | Ezli şapkasımı ive va le, 1 Nizami- nin başında sırkıkları” bulduğu Zaman.. (Hikâyeci) nnn namammannmamnman Devlet demir yolları ve limanları Umumi idaresinden: İdaremize lüzumu olan kalay ve antimuvan münakasası 13-6-929 Perşenbe günü saat (16) da Ankarada malzeme dairesinde icra edile- cektir. Münakasaya iştizâk edeceklerin teklif mektuplarım ve kalay için (1200) antimuvan i (1S0) türk Kralık teminatı muvakkatelerini yevmi mezkürda saat (15,30)a kadar Umumi idare yazı işleri müdür- lüğüne vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini (300) kuruş mukabilinde Ankarada malzeme dairesinden Haydarpaşada mubayaat komisyonundan tedarik edilebi lnîilnceden birine aşına bulunmak şarttır. İmtihanlar atideki suallerin birinden tahriri, şifahi olarak icra edilecektir ve mesleke ait bir tercüme yaptırılacaktır. Darülfünun Tıp fakültesi Eczacı ve Dişci mektepleri müdürl Münhal buluna Dişci mektebi müfredatı tıp ve fenni tedavüi esnan muallim muavinliği müsabaka imtihanı 18 ağustos 1229 pazar günü icra edilecektir, ... ee üğünden: in açılan duhul: Türkiye tabaasından olmak ve talip bulunduğu şubei ilmiyede mesali şahsiyesini müsbit ününden evel heyeti imtihaniyece bittetkik kabul edilmiş olmak, Fransızca, Almanca, ve laptan imtihan sualleri bervechi atidir 1 — Muzadı taaffünat hakkında mutalaai umumiye ve tedavü taaffün edviye 2 — Edviyei iyodiye 3 — Edviyei zeybakıye 4 — Edviyei arsinikiyenin mürekkebatı gayrı uzviyı 5 — Edviyci arsinikiyenin mürekkebatı uzviyesi 6 — Edviyei kalbiye 7 — Mubteli hissi umumiden kloroform, eter, morfin skoplamin 8 — Mubteli hissi mevziiler 9 — Münevvimattan kloral, paraldeit, triyonal, veronal 10 — Serom ve aşılar hakkında malümatı umumiye, tevellüt edecek mahzurlar ve mihanikiyeti. ğ Bu buşusta izahat almak ve kayt olmak arzu edenler mektep idaresine muracaat etmelidirler. esnanda en çok müstamel olan muzadı mihanikiyeti tesirleri ve seram tatbikatından O aaT DNU" — ZRRARRRDRRDRRRARGRRGRDRRRRRRRRRARDRRURDNRNRARRNRRDSRRRRDDRRRRRRRRRRARAAAAA