, içerler ve sabah erkenden adaya Sahife 4 Güyanda kürek mqhkfxmlarmm hayatı — Güyanda hayat bu surette ce- reyan ediyor. Kürek mahkümları hizmetçilik yapmasa evlerde iş | görecek adam bulunmaz. Cüzamlılar arasında Oyuncak gibi küçük bir ada.. | İçinde 20 kadar ağaç, bu ağaç- | ların gölgesinde 15 kadar küçük | di yemeğini ken Bütün cüzamlılar birbirlerinden iğrenirler. Doktor hastaya sordu: — Nasil iştahın var m? — Eh bir az... —Alnımı göster bakayım. Hım!.. Bu penbe renkteki lekelere bakın.. Parmaklarını göster... Âlâ, şimdi de ayakların göster... Bu da bitti. Sana bu hafta pikür yaptır kulübe var... Bu ada cüzamlılara lar mi? mahsus olan Sen Lui/ adasıdır.. z Sen Luide 20 cüzamlı kürek VE;S::—:LY" - :ı:ı.(.î.l.. ğ:m:ns;:'l LA MA papasla | Kürek merkezlerinde her kesin Birlkte, eh — eei ha | K ereii l Şller e sabili de . içindeki adamların — Hastası, sağlamı, delisi, cüzam çehreleri gibi harap perişandır. | HS yı..ıuı, meflücu; hepsi müs- Sandaldan çıkacak bir yer bulun- caya kadar bütün adanın etrafını dolaştık. Cüzamlıların hayatı çok garip- tir. Bunlar güya kimse ile temas etmezler... Halbuki her gece karşı sahile geçerek sabaha — kadar Bir parça ilerledik, başka biri- sine tesadüf ettik. Doktor: — Adanın 'şarkıcı başısı dedi Sonra hastalklı adama döndü: — Bonjur Jilber, size bu gün ziyaretçile getirdim — Bu efendiler ne istiyorlar? lll vkader. — Sizi görmek, bir şeye il- Bunu nasılmı yaparlar?. Pek kolay. Cüzamlıların kayıkları vardır, fakat bunların yerini kendilerinden başka | kimse bilmez. Sandallar her sa- bah başka bir yerde denize ba- fınlır, gündüzleri suyun — içinde dururlar. | Gece olunca cüzamlılar bunu | yüzdürürler ve içine binerek Sen Loranın yakımınde bir çin köyü- ne giderler. Bu köyde çinliler olurur. — Hastalıklı mahkümlar bunlardan aldıkları içkilerle sa- baha kadar içerler, Cüzamhlar içki için lâzmgelen parayı kaçakçılıkla temin ederler!. Bunlar Sen Lorandan — aldıkları kürek mahkümlarını para muka- bilinde Felemenk toprağına geçi Bu işin parolası maymun gibi bağırmaktır. Cüzamlılar - çalılar arasından bir maymun sesi işidince kalak kabartırlar ve bunun hal maymun sesi olmadığını anlayınca derhal oraya koşarlar, mahkümla istiyorlar. — Doktor bey, hakikaten ben- de bu hastalık var mi? — Seninki o kadar vahim de- gil, tedavisi kabil.. Lekene bak. Ben benimkine değil, diğer- derinin lekelerine bakıyorum. İlerledik... Üçüncü gördüğümü- zün çehresi berbat bir hal ab mıştı... Henüz bütün âza yerinde idi, fakat hepsi sarsılmış, sanki takma bir maske halini almıştı. Küçük bir rüzgâr hepsini düşüre- cek gibi benziyordu. iyilik varmı? — Daha - fenalaşmıyor, kadar. Daha ileride bir başkası duru- yordu; bunda hastalığın tahribatı daha müthişti: Kulaklar düşmüş, burun erimeğe başlamış, almı yara içinde kalmıştı. Bu adam İbni Mesut isminde bir araptı. Bu has- talık araplarda en fazla tahribat işte o anlaşarak — ken kayıklarına | yapıyordu. atar ve kaçırırlar. İbni Mesut papastan bir Kuran e istedi. Papas: Karaya çıktığınız zaman ilk | — — Borada Kuran yok, fakat kulübe önünde bir hasta yeme- ğini pişiriyordu.. Buradaki mah- kümlar kendi kendilerinin amiri dirler; hiç bir kayt ve şarta tabi | olmazlar. İki gündebir bir sandal adaya yaklaşır, karaya yanaşına- dan içindeki et, ekmek ve pirinci atar, sonra çekilip gider. Cüzamlılar bu erzakı toplar ve aralarında taksim ederler. Burada umumü mutbak yoktur, herkes ken- Cezaire yazar getirtirim dedi. Adada en hafif hasta, hasta bakıcı idi. Doktora sordu: bu. hastalığa bir ilâç bulunmayacak rm? (Mabadı var) Frengi tedavisi : Dr. Osman Şerefettin bir çok ilâveleri havi- dir: Fiatı 50 kurş. tiycimiz olup olmadığını anlamak | — Nasılsın bakalım, bir parça | .ım..ı.. MAJiK Sinemasında muazzam. bir şaheser MUKADDES î VAZİFE Mümessilleri: JAMES |W MURRAY ve Helene Kostella Elyevm gösterilmekte olan ÇILGIN BAKİRE filminden - sonra MELEK SiNEMASINDA dört filim musabası: İKİ KIRMIZI GÜL ve LA BEL HELEN Eilimlerile devam edecektir. İkramiye mada teşhir olunacakdı KALB HIRSIZI RAMON NOVARO - RENE ADORE nin temsil Gitis* OPERA DA KIRAL'K HANELER ARDİYE BOĞAZ İÇİ — Abuhavasiyle meşhur KANLICAda - iskele cad- desinde ve iskeleye 100 metro mesafede her tarafı açık denize nazır ve her türlü esbabı hati cami 6 odalı bina, SULTAN AHMET — Sanayi mektebi karşısında - Marmaraya nazır 11 odalı elektrik ve tatlı su taksimatını havi, mükemmel kâgir bina, | YEMİŞ İSKELESİ — Deyirmen | sokağı 6/8 numerolu - mağazalar | evkinde 50 işer metro mürab- basında 2 kattan — ibaret ardiye mahalli. Mahalli müracaat — Bahçe kapı- cermanya Han No, 41 Tel. 162 Dr. Ahmet Şükrü Sinir hastalıklarr mütehassısı Elektrik, masaj, ve şırıngalarla irlerin tedavisi vrasteni - bayılmalar ağrıları - uykusuz- luk ademi iktidar zamanda, en seri usul- lerle tedavi edilir. İsteri - En kis Muayenehane: Beyoğlu Elhamra apartımanı Cuma ve Pazardan mada her gün öyleden sonra. HANIM EFENDİLER! Beyoğlunda İstiklal caddesinde 391 nümerolu meşhur KÜRK KU oe Ziyaretle teşhir edilmekte olan gayet güzel ve şik kürkleri görmek Zahmetini ihtiyar edersanız mevsi- min ilerilemiş bulunması hasebile tenzilatli Hatlarla satilacak olan bu kürklerden memnun kalırsmız. İKANSİZLİK Nörasteni, zalivet ve | benizsizlik kim yeğine “deva “kanl ihya eden z np aekfü N Ka SAGE SIROP DESCHİENS, PARIS Devlet demir yolları ve Himanları Umumi idaresinden: İdaremize lüzumu olan asetilen lâmbaları münakasası 3-6-29 pazar- 'tesi günü saat (15)de Ankarada Bolu palasta malzeme dairesinde icra edilecektir. Münakasaya iştirâk edeceklerin teklif mektuplarımı ve (450) liralık teminatı muvakkatelerini yevmi mezkürda saat (14,30)a kadar Umun idare yazı işleri müdürlüğüne vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini (250) kuruş mukabilinde Ankarada malzeme dairesi muhasebesinden Haydarpaşada mubayaat koshisyonun- dan tedarik edebilirler. Devlet Demir yolları ve limanlar umümi idaresinden: , İdremize luzumu. olan çam dilme kalas ve tahtaların münakasası 3- V- 29 çarşamba günü saat (16) da Ankarada Bolu palasda malzeme dairesinde icra edilecektir. Münakasaya iştirak edeceklerin teklif mektuplarını ve (450) liralık teminatı muvakkatelerini yevmi mezkürda saat (15,30) a kadar umümi idare yazı işleri müdürlüğüne vermeleri lazımdır. Talipler münakasa şartnamelerini (250) kuruş mukabilinde Ankarada malzeme dairesinde Haydarpaşada mubayiat komisyonundan tedarik edebilirler. Devlet demiryolları ve Limanları Umumi idaresinden : İdaremize lüzumu olan yüz bin ton maden kömürünün münakasası saat (16) da Ankarada Umumi idare Münakasaya iştirâk edeceklerin teklif mektuplarını ve teminatı mu- 'evmi mezkürda saat (15,30) a kadar Umumi idare yazı € vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini (250) kuruş mukabilinde Ankara- da malzeme dairesinden Haydar Paşada mubayaat komisyonundan ** tedarik edebilirler. stanbul — Defterdarlığı ilânları KİRALIK FIRIN — Silâhdar ağada Fil köprüsü karşısında No. 1, senelik kirası 100 lira, müzayede pazarlık suretile 2 mayis 1929 da Defterdarlıkta. (129) KİRALIK DÜKKÂN — Tophanede Feyziye mektebinin yanma- mış kısmına müsadil No 398, senelik kirası 72 lira, Müzayede pazarlık suretile 2 Mayis 1929 da Defterdarlıkta. (12) KİRALIK DÜKKÂN — Tophanede Feyziye mektebi altında No. 431 müzayede pazarlık suretiyle 2 Mayıa 1929 da Defter- darlıkta (256) KİRALIK BÜFE — Adliye binası dahilinde souk me'külât ve meşrubat satış yeri, kirası 525 lira, müzayede pazarlık suretiyle S 1929 da Defterdarlıkta (513) «TURKUAZ»da' Her akşam dine dansant meş- hur (KATHLEENZAMMİT ) ve FİDY GRUBE ( LES LANDHOFF ) sekiz kişilik cazbant takımı. Her Cuma inleri matine Tafsilat “€ anı Pridman mağı YDr. Viktor Hodaral — , vesem v tonumori — | Cild ve efrenci hastalıkları lâl caddesi hisir apartır n“mm(u 9 nüme yolu daivesi - salonları itibaren saat 14,1/2 18 18 arasında n eren müşlerilerin — onzarı t oktör her gün öğleden sonra kabul eder beyoğlu Tünel sokak No 11 Telefon: beyoğlu 2136 21 Nisan BENIN HATIRATI Nakili: (Vâ-Nü) Yalancı dolma gibi esmer, kalın ve güdük parmağını iki yana sallıyarak : « Taflahi diyorsun! Dikkat et! Büyük yemin ohluğımu unutma! Çarpılitsın ! » dedi. — Hiç merak etmeyin, hiç me- rak etmeyini- dedim. - Bizim do- Maatteşekkür, karktuğum başı- ma gelmedi. Doğum yurdunda Me- ğuüm yurdunda âlâ, son sistem — lâhat hanimın yanlış bir surette makineler var. O makinelerle ço- — doğmaya başlayan ve kolunu dı- cuğu şıpın işi ahveririz. |şarı çıkarıp kendi gerilen çocu- Fakat, hakikati halde son de- rece korkuyordum ve üzüntüdey- dim: Çocuğun rahimde öldürülüp unu karnından, muvaffakıyetle parçalayıp çıkardık. Lâkin, ihti- mamla yaptığımız ameliyat * al parçalanması; parça parça alın- |— basmak , filân nevinden bir ka- ması lâzım geliyordu. İhtimal, ufak —zaya sebebiyet vermedi. bir dikkatsizliğimiz yüzünden , kadıncağızı «al» basmacaktı. * Dadı kalfanın çocuğa düşün damadına, Fazılanın kocası, mü- nasibince bir mektup yazdı. Hacı ebenin akıbetini ise, heni nemedim. Her halde, aklını başı- na getirecek ve İâportsuz (21) Ve kulağına küpe - olacak bir cezaya çarpılmıştır. u beşinci ha «piçlik » anlaşılır mı? İşime yeni ” başlamıştım ki, ka- pim tık tik vuruldu. — Giriniz! 40 - 45 yaşlarında, efendi kı- hklı, siyabı saçlı, siyah güzlü, esmer tenli bir adam. Eşikten - beriye bir Döndü kapıyı kapadı; dim attt kapan- dı mı diye bir kere daha muaye- | ne etti. Sonra, pencerelere kapa- h me diye baktı. Odanın başka menlesi olup - olmadığına — dair sağlam — bir - kanaat öyre- | sahibi | “olmak için gözlerile dört duvarı aradı. Ben, bu sırada, kendisine, hay- baktı. Bakışlarında bir gayrı tabilik | vardı X | — Oturmasına — oturayim ve GÜF MN aalatmanna - anlalayan! © dedi. Na alıyordaki Lâkin, iki hususta siz de teminat Deli miydi, neydi bu adam? — Ki T Bana bir kastı mı vardı? TENe gğ Neden sonra, bir az peltek bir | —— Bizi - kimeasenin di dille: çine dair yemin etmen — Merhaba, ebe hamın efendi! -dedi. — Merhaba, efendim. — Bizi kimse dinlemiyor ya? — Kim dinliyecek, efendim? — Ecee... Ne bilı » “Yerin kulağı var!, derler Belki de, belki de... | — Vallahi dinlemiyor, efendim, Bunu da nereden çıkardınız? kirk dinliyecek ? — Peki, öyle olsun; — Öbür istediğiniz? — İki: - Size söyliyeceklerimi kimseye söylemiyeceğine dair ye- min etmeniz. Kızıyordum. — Eksei inandınmı. | ber hanil, a, bur gibi Kim bilir?... Maazallah! Maazallalı! H Tn ahvale böyle - şartlara, yeminlere — Meseleyi — anlıyamıyorum , | filğn kayık yanaştırmazdıtı. Fokat bey efendi. Şöyle yakın. teşrif | harşımdakinin “anorayd, — Eğini buyurun: şu koltuğa oturun da mak- sadınızı anlatın. Adam, yaklaştı. daha ilk nazarda /anlamışlım. Acaba bana ne diy£ekti? /(Mabadi var)