© A K i < Yıl: 12 Sayı: 576 3 Temmuz 1965 Cilt: XXXITI HAFTALIK AKTÜALİTE MECMUASI YURTTA OLUP BİTENLER Millet Boşuna karışıklık Bundan dört yıl evvel, Türkiyenin gene böyle bir seçime gitmekte ol- duğu sırada, devrin iktidarı büyük bir iyi niyetle, fakat tecrübesizliğin ver- diği saflıkla bir takım tedbirler peşin- de koşmuştu. Maksat, seçimler dolayı- sıyla memlekette "kardeşlik"in bozul- maması, bir takım tabulara dokunul- maması konusunda herkesin ittifak et- mesi, kampanyanın bir aynı hat üçe- rinde yürütülmesi idi. Devrin iktidarı -M.B.K.- sanmaktaydı ki bu hedef ted- birlerle gerçekleştirilebilir. Yuvarlak Masa Toplantıları, onunla ve bununla görüşmeler, tebliğler, demeçler bunun neticesi olmuştur. Bütün bunlardan dolayı da o seçimler, seçmenin çeşitli ve suni tesirler altında kalmasıyla ka- rışık bir Meclisi teşkil etmiştir. Ümit edilirdi ki o tecrübeden bir ders alınmıştır. Halbuki, Cumhurbaş- kanı Cemal Gürselin bir takım davra- nışları ve teşebbüsleri M.B.K'nin eski Başkanının fikirlerini ve (o heveslerini muhafaza ettiğini ortaya okoymakta- dır. Cumhurbaşkanı Gürsel bu hafta içinde yayınlanan bir demecinde - bun- lardan bir tane her Allanın günü ya- yınlandığına göre bahis konusu edile- nin hangisi olduğunu belirtmek lüzu- mu vardır: pazartesi günü yayınlana- nı - kendisi hakkında çok mükemmel bir teşhis koymuştur. Cumhurbaşkanı Gürsel kendisinin o konuşturulduğunu, sonra da sözlerinden o herkesin kendi çıkarma göre faydalandığını (o söyle- miştir. Gerçekten de sadece komünizm veya sağ - Sol meselden, yahut Hükü- met konusunda Cumhurbaşkanı Gür- selin biri ötekini zerrece otutmayan, ayaküstü yapılmış konuşmaları ancak umumi efkârı -kendisinin de itiraf et- tiği gibi- karıştırmaya yaramaktadır. Ama Cemal Gürsel bu başarılı teş- hisini aynı derecede başarılı bir teda- viyle taçlandıramamıştır. Tedavi, el- bette ki konuşturulmamaktır. Türkiye, bir demokratik memleket olarak, bir demokratik seçimin arefe- sindedir. O bir şey söyleyecek, öteki 4 Cumhurbaşkanı Gürsel Sorumluluk o meselesi başka şey söyleyecek, sert ithamlar ya- pılacak, hatta iftiralar, çamurlar atı- lacaktır. Karşılıklı ithamla, kulakları dolduracaktır. Tansiyon artacaktır. Hava kızışacaktır. Bunlardan hiç bir zarar gelmez. Zarar, konuşması tabii ve konuşma hakkı bulunan kimselerin konuşmasında değil, konuşmaması ge- reken ve konuşma hakkı bulunmayan- ların her Allahın günü bir müdahale gayretiyle gazete sütunlarında görün - mesindedir. Cumhurbaşkanından beklenilen, ta- rafsız kalmaktır. Tarafsızlık bir onu, bir bunu tutmak değildir. Hiç kimseyi tutmaya kalkışmamaktır. Hükümetten beklenilen ise karışıklığın sözlerde kal- masını sağlamak, bunun asayişe tesir etmesini önlemektir. Bırakılacaktır, . istediğini söylesin. Bunun yapıl- dığı toplantı oT.İ.P.'ciler tarafından basılırsa Hükümet o zaman varlığını gösterecektir. Bırakılacaktır T.İ.P.'ciler konuşsunlar. Onlara C.K.M.P.'liler so- palarla saldırırlarsa Hükümet o za- man vaziyet alacaktır Türkiyede bir seçim öncesi hakem- lik, hevesinin yeri yoktur ve olmama- lıdır. Her hakemlik hevesi bir başka şahıs veya kuvvette eş heves yarata- caktır ve hakemlerin çokluğundan or- talık gerçek bir karışıklığın içine dü- şecektir. Hiç bir şey şahısları, makam- ları veya kuvvetleri çok konuşmaktan, sık müdahaleden daha fazla tesirsiz hale getiremez. Seçimler arefesi hava- sının şimdiye kadar bir anormal tara- fı olmamıştır. Ama seçimlere katılan- lar oyunu kaidesi gereğince oynarken seçimlere katılmayanlar mütemadiyen düdük çalmaya kalkışırlarsa düdük se- sinden başka bir şey, kısa zamanda, duyulmaz hale gelir. Bugünlerde, görünen asıl ur. Dış Politika tehlike Arap saçı (Kapaktaki gelişme) Dışişleri Bakanlığının bir yetkilisi. Cezayir de toplanacak Asya - Afrika devletleri konferansının geri bırakıl- dığı öğrenildikten sonra basın temsil- cileriyle yaptığı bir konuşmada: "— Vallahi, dedi, bu konferansın geri bırakılmasına çok üzüldük. Çünkü biz bu konferansı Asya ve Afrika dev- letleriyle bir yakınlaşma fırsatı olarak görmüş ve bunun için çok da iyi hazır- lanmıştık." Dışişleri Bakanlığındaki o yetkilinin bu sözleri kararsızlık içinde geçen bir haftanın sonunda söylendiğinden, et- rafta manalı gülümsemelere yol açtı. Doğrusu ya, bu konferans için yapılan ve hep "çok iyidir", "çok iyidir" diye propagandası yapılan hazırlıkların ne olduğu her halde o haftanın içinde or- taya çıkmadı. Türk hariciyesinin son aylarda ye- niden bir kararsızlık dönemine girdiği- ni gösteren belirtiler, ilk olarak. Kon- feransa katılma kararımızın açıklan- dığı günlerde başladı. Bu işleri yakın- dan izleyenler, kendi (kendilerine şu soruyu soruyorlardı: o Türkiye, bugün, asyalı olmaktan çok, yüzünü Batıya dönmüş bir ülkedir, üstelik, Asya - 3 Temmuz 1965