11 Eylül 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

11 Eylül 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADİ ve MALİ Maliye Talebelere döviz yok! öodern iktisat, ihtiyaçlar ara- sında bir tefrikten hareket Çünkü insanların ihtiyaçları sonsuz — olmasına mukabil bunları tatmin edecek — vasıtaları mahdut- tur. Bu durum karşısında iktisat ilminin hareket noktası olarak ka- bul ettiği iktisadi adam «Homo economicus» elindeki tatmin vası- talariyle azami derecede ihtiyaçla- rını gidermek için şöyle bir muha- keme yapar: Elimdeki vasıtalar ih- tiyaçlarımın hepsini tatmin etmi- yecektir; öyle ise elimdeki mahdut vasıtalarla o şekilde — kendilerine karşı ihtiyaç duyduğum — mal ve hizmetlerimin — intihabını yapayım i bu hareketimin sonunda azami tatmini elde etmiş olayım. İşte masraflarını yaparken iktisadi ada- mın takındığı tavır budur. Devlet masrafları yapılırken de devlet adamlarımızın aynı mad- deden hareket —etmeleri — gere- kir. Zira devlet varidatının büyük bir kısmını — vatandaşların kesele- rinden hazineye yapılan mecburi aktarmalar, yâni vergiler teşkil et- mektedir. Eğer devlet masrafları iktisadilik prensibine göre harcan- mıyacak olursa vatandaş haklı ola- rak kendi kendine «Devlete verdi- ğim vergi hazineye gideceği yerde keski cebimde kalsaydı, Devlet, elimden parayı aldı, onu hiç değer- lendirmedi, bir takım — masraflar yaparak mal ve hizmetler halinde topluluk içinde şimdiye kadar tat- min edilmemiş olan kamusal ihti- yaçlarımı tatmin etmedi» der. Yâ- ni kendi gelirinden mecburi olarak devlet kasasına yapılan kıymet ak- tarmasının — milli geliri, milli ser- veti artırmasını be Devlet, zamanımızda, — masraf- larını 1ç1nde bulundugumuz iktisa- di hayat icabı parayla yapmakta- dır. Öyle ise yukardanberi bahset- tiğimiz önemli meselede gözönünde bulundurulacak — husus, devlet pa- rasının en verimli bir şekilde de- ğerlendirilmesi, en verimli yerler- de sarfedilmesidir. Bu husus ister iktisatta olsun, ister maliyede müş- terektir ve her iki ilmin temel prensibini teşkil eder. evletin elindeki döviz de ik- tisadi bir servettir. Hem de Türki- ye gibi döviz sıkıntısı çeken mem- leketlerde servetlerin en önemli, kıymetlisi... Böyle bir memlekette döviz ister kamu ekonomisinin ih- tiyaçlarına, ister özel ekonominin ihtiyaçlarına cevap vermek için ta- lep edilsin, takip edilecek yol yine iktisat ve maliye ilimlerinin temel prensibini teşkil eden — iktisadilik prensibinin gösterdiği yoldur. Az AKİS. 11 EYLÜL 1954 yabancı parasıyla çok memleket ihtiyâcını karşılamak! Türkiye gibi iktisaden geri kal- mış memleketlerde en fazla eksik- liği göze batan ve bu eksikliğin şiddetini olanca kuvvetiyle hisset- tiren sey mezıyetlı insandır. Mezi- yet sahibi olan insan iyi vasıflı in- sandır. Fakat bu vasıfların çoğu insanlarda doğuştan değildir. Ekse- risi, tahsil, eğitim yoluyla kazanı- lır. İşte yeni olarak orta tahsilleri- ni Turkıye de ikmal edip de yük- sek tahsillerini yabancı memleket lerde yapmak istiyen genç talebe- Maarif Vekâletine lerimiz tahsil Hasan Polatkan Vermezse mabult... yapmak — istedikleri memleketlerin üniversitelerinden Jlüzumlu kabul belgesini (Acceptance) getirterek müracaat ettikleri vakit: — «Döviz ihtiyaca kâfi gelmediğinden maa- lesef sizleri göndermek mümkün olmıyacak» cevabını almışlardır. Türkiye 1923 senesine, yâni Cumhuriyetin ilânına kadar bünye- si, teşkilâtı bakımından bir ortaçağ devleti idi. 1923 te ise kafalarımız- da bir aydınlanma başladı. Cum- huriyetin ilânını müteakip Atatürk inkılâpları bu aydınlanmanın birer tezahürü oldu. Harf inkılâbı bu ba- kımdan okuyup yazma seferberli- ğinde sürati temin etmekten daha çok Batı kültürüne yaklaşmaya doğru atılmış bir adımdır SAHADA Hür düşünme tarzına, Batı metoduna, müsbet ilimlere olan ih- tiyacımız bugün dünden daha faz- ladır. Çünkü dün, dünün ihtiyaçla- rı mevzuubahisti, terakki eden bir cemiyette yaşadıgımızdan bu ihti- yaçlar bugün daha da artmıştır. Yarın daha da fazla artacaktır. Çünkü terakki eden, ilerliyen bir insanın bir cemiyetin ihtiyaçları ar- tar. Başvekil Menderes, nutukların- dan birinde: «Şayet elimizde daha fazla mühendisimiz olsa baymdırlık islerine daha fazla önem vereceğiz» demiş ve sayın Kemal Zeytinoğlu dışardan memleketimize mühendis getirtmek için teşebbüse bile geç- mişti. Demek ki, devlet adamları- mız da memlekette neye ihtiyaç, vardır, neye ihtiyaç yoktur pekâlâ bılmektedırler Zaten bilmemeleri- ne de imkân yoktur. Zira içimizde, aramızda yasamaktadırlar Madem ki, elimizde mahdut miktarda döviz vardı, o vakit iki ihtiyaç arasında bir tercih yapmak gerekirdi: Hacca giderek ibadet hür riyetlerini istimal etmek istiyen va- tandaşların ibadet — hürriyetleriyle dışarı memleketlere giderek birer mühendis olarak tekrar memlekete dönecek talebelerin eğitim hürri- yetleri arasında bir tercih! Burada karar verilirken hiç şüphesiz gözö- nünde bulundurulacak husus iki ay- rı sahada kullanılan dövizin bize temin edeceği faydalardır. sahalarında daha fazla — olduğuna kaniiz. İslâm dininin gerçekten tet- kiki yapılarak bu iki saha arasında bir tercih yapılmak gerekseydi yi- ne dövizin Hacca gideceklere de- ğil, tahsile gideceklere — verilmesi gerekirdi. Zira «İlim Çinde de olsa gidiniz> — Hazreti Peygamber tara- fından söylenmiş pek kıymetli bir hadistir. Ankara — Universitesinin Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesinin asfalt yola bakan ön cephesinde ise Atatürk'ün hadis kadar değerli bir sözü Vvardır: <«Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.» Maarif Vekılı ümit ederiz ki, Amerika dönüsünde gençlerin bu dâvasını ele alır ve pek kısa bir za- manda memleketimizin her karış yerini Amerika kadar mamur hale getirmek için bunlara şanslarım de- neme imkânı verir. İyi bir aile ba- basının çocuklarını, otuz yıl ilerisi için yetiştirmesi gerektiği — nasıl esas vazifesi ise, iyi bir maarif ve- kilinin de vekıllıgı zamanında eği- tim çağında bulunanları 30 yıl ile- risi için hazırlaması birinci vazife- sidir. Bu hususta Maliye Vekilinin elinden gelen her şeyi yapacağın- dan emin bulunuyoruz. 17

Bu sayıdan diğer sayfalar: