Edep ve nezahet | inema — müharririmiz dünkü — makalelerinin birinde Amerika- da başlayan ve gün geçtikçe “ kuvvet bulan ahlâkt mücadele. — den bahsederken Amerikada üreyen yeni bir takım tabirleri karileri N “purily,, temizlik, saflk, neza- het manasındadır. “Seal, mühür demektir. Ohalde Amerikada yeni ve ahlâki esaslara müvafık - fi- limlere vurulan yeni damga- — ilim âleminde yadettirdikten, yi- 'uzun yıllar Collige de France fikirlerini ve kanaatlerini hay- kırdıktan sonra evine çekilmiş bir filezoftur. Kendisi ihtiyardır, yet- bep. yaşındadır, fakat fele henür gençtir ve se felsefelerden stta en tar tan Mustafa Şekip Beydir. Bu- Bergron adı anılır amılmaz hepi- hatırına Mustafa Şekip ismi geliverir. Nasil ki Ziya Gök Al- anınca Durkhelm da tahattur et- yek bizim için mümkün değildir. — Kıymetli profesörümür Şekip B., neden sevdiğini ve bu sev- sebeple tamime çalıştığımı. anlatıyor : * Bergsona temas ıysam bunlardan ya bir veya bir sistem mimar- karıncalandık- Guyar, fakat biç birinde ira. köklerinden kayrıyacak- bir li hakkında ne düşünür, ae bâdiselerle karşılaşır ve ıkla hayatı bir türlü telif ede- « Hele bu vaziyette hayatın bir seyri olan - inkılâplar çalkalanışım beni” büsbütün ın, titir ve bedbin yapmıya tı. Çünkü aklın baskısı hırak Sevinç. Çünki Güzellik” önünde “, AEdükak Mümit pöyesinden alınmıştız. Ressammi resmini yaparken mührü, dür. 2 — Aynı yazıda kullanılan tabirlerin biri de şudur : “Aecenylengue, “Deceney,, edep, terbiye, ha- “temizlik , nezahet utanan, terbiye- şkil ettikleri ce- miyet manasına gelir. Bu iki tabir Amerikada baş- Jayan yeni ahlâki cereyann ne kadar kuvvetli olduğunu göse termeğe kifayet eder. Bu iki tabir Âmerikada insanların gayri ahlâki, edep ve terbiye kaide- lerine münafi bareketlerden tikrah duymağa başladıklarını apaçık gösteriyor. “Bergmn.. ve manevi kudrete dair irkaç konferans / Yazan: Profesör Mustafa Şekip Bey — Basan: Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi Hanri Bergson, urun yıllar adı- | tında kaynaşan dileklerimle beyecanlarımı yalmz. bir kendisile bemhal 'olmiya bir türlü, cesaret edemedi- im hls ve/ heyecanlarımda, ihti- Taslarımda tecelli ediyordu., Mühterem Profesörü bu vaziyet- ten kurtaran, kurü / mantikiyle iç benliği arasındaki seddi yıkan, ru- bunun bütün mazisini şuoruna hü. cum ettirerek onu kendi Aleminde yekpare bir küvvet yapan Berge sondur. Mustafa Şekip Bey, kendi benliğinde yeni ve selim bir. te- kevvün vücude getiren bu felsefeyi memleketimizde yaymayı emel edin- miş ve Bergron'un esverlerini ter- rinim busefer bastığı kitap, Berg- son'un mühtelif konferanslarını ih. 'tiva ediyor. Mustafa Şekip Bey, üs- tat tanıdığı filezofun herbiri bir yını nakletmezden evvel kitabaBerg- son'un felsefesi başlıklı bir yazı ko- yüyor, Tam kark yedi sahife tutan bu yanı, yalmız. Bergeonun felsefesi değil o felsefe ilediğer mektep ve merhepler arasındaki münasebeti ve farkları da gösteren nefis Tefrika Numarası; 2 — O sevk rüyalarda tadılanın aynl. Ne. karın doyurür, e nir yabıştırır. Biz, yenilen, içilen, Şifmenilen, ermilen'xevidler isteri, — Çok aç gözlüsün Belmi vazda bayali sevsen ne olur? — Gençliğim beder olur plak bir edada ömür geçir KER n Bi bezen l arım. Hayat, hakikattir. Önü olduğu gibi yaşamak İsterim. İf genç. kız, görleri hep o parlak profilde, münakaşa ederler POLİŞLERİ 24 sa; beş tane SÖÜ aa latndar L Mhası pamuk mensü- minde bularına” dahili istihlâk sinde bi düşündürmeğe baş- rada büseniş bir ticaret için farkına olan bu fabrikaların tehlikeli vvetlerini " memleket Ali çocu, Piyasalara / verme- ee pamuk mensucat ” getirmiyecek se iskelesinüğtür. Hükümet pa nebje İlileri arasında mec- yanaştığıllar vücude getirmek müş. ve wun çıkarmıştır. Bu zete — verliyet - fiatları hayli iskele arate - zararlı rekabet. hastaneye kaldırılacaktır. —3Boğulran başlamadan isminde bila kurulan. kenevir dan geçerktihsalâtı, —malların gen bir taşi” İşEL Haa te aa eh Pa e gar İsminde Simışti. Yabancı dan atıldığı Satışların boyuna şar yakalanızden sanaylin teş: altına alınmışve kenevir müs- 4 — Samakim / sahalarını ko isminde birTiyetin zardan geçmekma keyfiyeti derince bir lağ, *ene tatbik dürmüş, bu sarafiş istoklar. Bt “lden çıkanl iğdiği için ğ ee dar lânmış ve yaraycatı birmik. 5 — Fener &v kaç müee dallah efendininerek bir kon> sında çalışan İhiyetirmiş bu- destere kayışı Jorsiyom pi- makineye kaptıra SKMt vor- teksiği Silenkestalür Üli kikatına vaziyet L fiatları Beyoğlunda Franıytadan bal sine kaldırılmıştı. İki yamın en İi Dün iki/ yangânayi #übe, olmuştur. Biri GETEİ de Eyüptedir. — pti ger a dudana, elindeki sigara Yaha kanşık “yatağı: tutuşturmuir haf alan tümlnen yarmış, Serübderi vucüdüne sirayet esltunlarda üzerine uyanan kaçın iktuadi a Vaç ea llli söndürmüştür. * Eyüpte Verir — 408 V1 numaralı Yaşar — 406 dürüm . katından y 94,6 de derhal söndü — — El birliğ ile — Cerrahpaşada 1 582 oturan Davut, İsha — efendiler, oyun yüz. 698 ga etmişlerdir. — düşürmek Kavga - neticesintisadiyatı- elbirli; düzenden ile de la göster. dardır, Her — ikisi yette gö- Davut efendi'de t maden- inmıştır. yüni mü- ken vapur. Sarayburnyarkadaşlar hazını azaltarak sakin v önünden yığılmıya - gidiyorlardı. n kusur. #enç adam da yüzünü eadiyor ve di, etrafına bakındı. Casanlarla gelmiş gibi ilerendisi de dakileri, ayaktakileri yi daima bakiyla süzüyordu. Bir arla ge leri Belmasın yüzüne çara kal #zniye durdu, sonra yine çeciyen rafa çevrildi. abilde- Genç kiz, bu kısa ve jtler ne bakıştan alevlenivermişti, lelâhat parlıyordu, yüzü al al rennın burün delikleri titriyoren bir av kukusu alan bir tazı! tepeden tarmaş silmişti. sordur — Ateşi aldın galiba. Bu, ino gabük değil mi? a O, garip bir. Üzüntü ve ele, içinde mırıldandı: - — Geçbile Sevinç, geç bile. 4 n eksik Galatada a Sürpik iaminde Hykle beraber ea aa ae Kü rağe eve gelmiş ve elinj Hitalyada sanayi bi yıuk mensucat fiatları kâr vak'ası meyecek seviyelere düştü koza fiatları müstahsilleri mem- nun edecek seviyeleri bulama- mış diğer taraftan da ipekçiler bu fiatları kâr getirilecek ka- dar yüksek sayarak onlarda ikaların işlemesini devam ettirebilmek için hükümetten yardım istemişlerdi. Hükümetin bütün yardımlarna rağmen Ja- pon ipek fabrikalarının çok şi detli rekabetleri İtalyada ipek #anayinin ihyasına imkân bi rakmamaktadır. Her nekadar gimdi daha fenni usüller kul- Tanmak süretiyle ipek kozaaı maliyot fitlarını indirmek için tedbirler alınmakt: İtalyanın ticaret müvazene vünde “sun'i ipek ihrncati son Zamenlerda çok mühim bir ee man olmağa başlamıştır. Fi n “son dört sene. zarfı €n aşağı” seviyelere ” düştüğü 1933 te bu ihracat 400,000.000 liret tatmuştu. 1934 Yılında da 'i ipek. ipliği ile menseat acatı boyuna artmakla be: rabar dabili ietiklik ta genişle, miştir. Dahif piyasalarda ati osin karteli tanzim etmek: tedir. İplik maliyet fistının bir parçe daha İndirlmesi sun'i Bel aeamacal hazayüsln Te İyellrimi ü Hiyada arttan. caktır. Dahili piyasalarda yün men- valmn Fa ti 1333'0e 1934 yıllarında artma: Şaz tabekalarla y Tebalar Fazlalaştırmıştar. Bununla bera: ber ihracat ticaretinin vaziyeti Arcimedkinden yün mennaent Bağllielan #dlik bakka yokıtar, ge ada iktisadi vazıyet caklamakta olan aşağıda ki in- deksi tablosunu tetkik edelim. maştır. Ev halkıyettmuz 1934 Haziran 1934 Temmus 1933 TI, 89,3 TTA 917 646 GA 95,5 96,9 68,5 1383 63,0 1MA, 617 852 106 133 N2 66,8 teessir etmiştir. Haziran ayında 3150.000 ton olan çelik istih- salâtı Temmuz ayında 1.472.000 tona düşmüştür. Geçem sene istihsal kabiliye- tinin yüzde 58 zi ile çalışan çe- lik sanayüi bu sene ancak *4 28 ile çalışmış bulunmaktadır, Ame- iyor. Remzi bu arkadaşlara. nisb hakikaten me hadar mümtaz. bir erkek İdi. Lütfi Söreyyanız anhte Üi çiki möeklyen Tumtk taslamasına, İngiliz Milnerin ken- dne İgililere mahan ağır başı aaz yanbalan! Si Bakalün Sader z; üeelen z kader kihae. bale . ieblke; sanmar görteriş yapmalısının rliklar etmeğe ka İir sanm l Bvet Remzi adi bir goför, sabık bir babriye beferi, Şimal de T bir ea K, fakat ahlakı, teleir e “Mclübetin idi Bunlar. bep doğru İi Remri hiç şüphesir seciyesi ahlikı istediği, arar dağ ve beğenebilcceği bir ” erkek idi. Fakat İstanbulun en zengin 'en kibar ve ven hatır sayilir. bir daciri olan Suat Mahir Beyin kazı — Selâmünnleyküml. Diye kapı- dan İçerl biri girdi. 28-29 yaşlarında idi. kenarı kırışmış, yüz rengi, Kolalı mi kolar Gözlerinin darmızı bakır miş bir kravat ve her am bir defa yarım melre: yüksekte ve üşmeyen bir — barton. te gönlefini korşaştardı. Cei #ol ceplerini” karıştırdı, küçük bir ezmini ver — Ben, çankırılı tüccar #ade Mehmet Beğim... Dedi. Ve u. ziyaretinin onca, sürdür 9ü ufacık korsanız artarl, gözetenizin satışı on min — Niçin Mehmet Bey?.. Dedim. Oturduğu — iskemleden - hilkf olmaz yekarı mçradı. — Bir de, niçin diye - sorüyor sunuz.. Şimdi M. Ruzvelte protes- to çekmekten geliyorum. Tamam o milyon dolar istiyorum.. onuşuyorsam bu sizin için bü- yük bir gereftir.. Tüccar Zade Mehmet bey, Ame- rika — Cümbur/ reisi M Rüzvelt ile olan dostluğundan bahsederken aağına, soluna bakındı, sanki baş ka kimtenin duymanını istemediği bir aöz söşliyecekmiş gibi bir va- ziyet aldı ve kraliçeleri beni bir türlü paylaşa- miyorlar 17... Hepsinden ayrı ayıı izdivaç teklifleri alıyorum.. Mehmet Bey, sörünü yarıda bı. - Büyük kaç kâğıt parçası çıkardı. İnanmazsanız okuyunuz . Mehmet. Beyin verdiği küğıtta bir takam manasız yazılar. vardı. Mehmet Beyi sevenlerden biri ta- rafından uydurulmuş bir eserdi. Tüccar zadenin, kraliçeler tara- fından vevildiğinin. birinci / vesikar n işte bu muhabbetname () lerdi. Mehmet Bey, bir defa daha ye- yinden oynadır — Yalnız bunlar değil efendim, cülük, nakliyat ve diğer şube- lere yapacağı tesir — anlaşılır. Temmuz ayının son haftasında Amerikanın baftalık kömür is- 'tihsali 6202000 tona düşmüştü. 1933 yılının — aynı haftasında Melihat te, kemdi çofürünü serehi- Tir mi Hdi buna imkân ve cevaz var m idi? Eğer Melâhat böyle yapın ve büda çüyü bulaa bir gey ekisi gibi girip çıkabilir miydi. eski dostları kendisiyle gö- Tüşürler miydi ? de buraları dü- şündükçe kan başına çıkıyor, ea ki düşünceleri bakikat olmuş gibi atangaçlığından başımı yorganının altına saklıyordu. Bununla beraber her geye rağe men kalbinde Remziye karşı yenilime 1de bir meyil duruyar- ister bir goför olsun, meferi Glan, İster kek kalbi taj dakâr, ezimli ve iradeli bir delikanlı idi ve işleri güçleri son moda el- bise giymekten, traş Olup pudra gürmekten, karılarak / yürümekten ARANIZDA. GÖRDÜĞÜMÜZ TİPLERDEİ M.Ruzvelt'ten 10milyon dolar istiyen adam! Vaktim olmadığı için Âmerikaya gidemiyorum Çıplaklar cemiyeti azasındanım — Güzellik kraliçeleri ve Çankırılı Tüccarzade Mehmet Bey Gerek bu yazı, gerek imza, belli ki, bana kendi. imzal tikleri fotoğraflar dizerek çatır çatır söylüyordu: —Evet.. Şuna emin olun ki bep biç birine yüz vermiyorum.. AldI> Yalnız — bunlar: iyarete — gitmemiz hur surunda aramızda mükarele vardi. Fakat bu kararından sonradan cayı dığı İçin şimdi. kendisinden 5000 lira. zarar ve ziyan dava ediyoruml.. Mehmet / Beyi — kendi - haline biraksak, - söyliyecek, — uranmadan söyliyecekti. tiği sandalyasından bu seler tam) zapladı. Koluna takılı” bastonunu biraz daha direk oyluğuna yerleş- tirdi. Ve sonra gözleri divara dal anaş bir vaziyetter — Bana © İşi bir garez yüzün- den yaptılar.. Göya ben . açık a çık resim Öteye berlz ye yollamışım.. Bu da bir kabahat im ayol.. Mehmet bey, birdenbire yanıma sokuldu, çok ağır ve ihtiyatkâr adamlar gibi, ağzımı kulağıma yak- Taştırdır. — Hem ben size birşey söyler yeyim mi.. Ben de Çıplaklar cemi- yeti aranındanım... Yakında Almane yaya kadar da bir seyahat yapa cağım.. Tücear zade, İçindeki bütün derdini bir sırdaşına dökmüş adam- lar kadar rahatlamıştı.. Mütekallis yözü biraz gerşemiş, kan hücumun. dan kıpkırmızı çehresi biraz beyazı Jaşmış, Üç numara makine ile ke- ilmiş saçları ilk anlardaki dikliğimi kaybetmişti. Elimi östüste iki defa sıktı 1 —Eh, bukadar. görüştüğümüz yeter, malümya, vaktim yok.. Daha, Almanya ile Amerikaya kadar da Kgidip geleceğim.. Gazoteye yazacak olursan büyük bir resmimi koymayı unutmal Eyvallah, dedi ve aramız.. ise bu istihsalât 7.550.000 ton- du. Petrolün gündelik istihsalâtı 1934 ağustosunun ilk haftasında 1.044.000 tona — varildı. 1933 gustosunun ilk haftasında ise bu istihsalât 1.150,000. vardı Hayat pahahlığı indekaleri! 1931 den beri ve fakat güç bir vaziyette derhalf gağırıp kaçmaktarı iharet olan soye 've kukla Beylerle kabili kıyas değildi. Acaba Remzi u anda nerede idi, 'ne yapıyordu? (İzmit) ten döndük: ten ' sonra Melâhatin — mektubunu alınca ne yapmışta ? Acaba derhal Barsaya Şifa cteline koşmuşmu İdiş ndelühat bunları hatırına getirince hem bir taraftan delikanlıya oynadığı oyunı dan dolayı gayrühtiyari gülümsüyor, n de diğer — taraftan zavallıyı böyle gehirden şehire koşturduğuz 'dan dolayı da acıyordu. İşte Melâhat - böyle düşüncelerle genç kuan birkaç defa odasına girmiş ve de- rin uykuda olduğunu görünce ra- hataz etmeğe kıyamıyarak- tekrar odadan çıkmıştı. f Devamı var