Sayfa 2 İTETRİKLER| Son günlerin, dünya siyaseti ba- Kımından, üzerinde durulmaya değer hâdisemi, Strasbourg toplantısı müni #ebetiyle bir “Avrupa Ordusu” kurul. ması yolunda ortaya atılmış olan fi- kirdir. Mister. Churchili tarafından ileri sürülen “Avrupa Ordusu” ku- rulması fikri, siyaset Aleminde ge- niş bir tekir yaratmış bulunmakta- dır, Politik mülâhazaların bir neti- cesi olarak tezahür. eden bu fikir, güphe yok ki, sulhün korunması bâs bında İleri bir adım sayılmak lâzım gelir. Fakat kanaatimizce, Avrupa mem- leketlerini içine alan bir ordu kurı rak bu memleketlerin — müdafaasını temin etmekten ziyade, dünya Sul- hunu korumak için bir “Sulh Ordu- su” vücüda getirmek maksada daha uygundur. Çünkü; bugün dünyamiız © hale gelmiştir ki, nerede olurga ol. #un bir toprak parçasınt İlhak için yapılacak herhangi bir tecavüz, bü- tün milletlerin huzur ve emniyetini müştereken Sarsmaktadır. Bunün en canlı misali, Kore meselesidir. Şimalt Kore devletinin askert harekâtı dün- ya devletlerini yakından meşgul et. Miş bulunmakta ve hâdise “Sulhun Ahlâli” geklinde tavsif edilmektedir. Demek ki, dünyanın bugünkü vazi- yeti, mahalli emniyet — tedbirleriyle Mahalit sulh ve sükünu temin yolun- da hareket edilmesini değil; umumi emniyet tedbirleriyle umum! sulh ve sükünu temin edecek şekilde harı keti âmirdir. Esasen, Birleşmiş Milletler Teşkt- Iâtı diye bir müdssese meydana gi tirmekten gaye; dünya sulhunu ve devletlerin — kâffesinin - tecavüzden mâsuniyetini temin etmek 1di. Ayni gaye İle, Birinci Dünya — Harbinden sonra teşkil edilen Milletler Cemiyeti sembolik bir teşekkül olarak kalmış 've hattâ alay mevzuu bile olmuştur. Milletler Cemiyetinin muvaffak ola- mayış sebeplerinden — başta geleni, tüphe yok ki, kararlarını tatbika im- kân verecek bir “kuvvet”e sahip bu- dunmayığı 1di. Tecavüz hareketlerini protesto edici mahiyette kararlar al makla elbette ki mütecaviz durduru- Jamazdı. Netekim İtalyanın Habeşl: tana karşı açtığı haksız harp, Mil. letler Cemiyetinin emrinde bir kuv- vet olmamasından dolayı önleneme- mişti. İşte, silâhli kuvvete malik bu- Tunmaması Milletler Cemiyetini sözü geçmez bir teşekküli haline koymuş ve İkinci Cihan Harbinin çıkması mukadder bir netice olmuştur. Bugün de vaziyet, İkinci — Cihan Harbine takaddüm eden yıllarda ol- duğu gibi, endişe verleidir. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı, tecavüzlere fillen karşı koyamıyacak durumdadır. Bu- nun da en büyük sebebi teşekkülün, “Sulh Ordusu” diye tavsif edebileci Bimiz bir silâhlı kuvvete malik olma. yışıdır. Bu ekslkliği kısa bir zaman- a telâfi etmek yolunda süratli bir çalışmaya koyulmak Jâzımdır. Her millet, Birleşmiş Milletlerin tesbit e. deceği şekil dalresinde, “Sulh Ordu- su”nun teşkiline imkân verecek kuv- vet ayırmalı ve bu kuvvetler müşte- rek bir talim ve terbiye görmelidir. Nasıl ki, — devletler. vatandaşlarını mühtemel harp'tehlikesini nazarı 1- tibara alıp evvelden aâkere alarak talim ve terbiye etmektedirler. İşte, Ayni süretle, mühtemel bir tecavül. zün önlenebilmesi için, her — devlet, Birleşmiş Milletlerin emrine — hazar zamanı bir kuvvet ayırmalı, bu kuv- vetler teşkil edilecek müşterek bir Genelkurmay İdaresinde talim gör- dükten sonra terhis edilmeli; yerle- rine yenisi gönderilmeli ve bu suret- le ayni temin ve terbiyeyi görmüş bir ordu vücuda getirilmelidir. Neticede, Birleşmiş Milletler Teşkilâtının em- rinde, bir tecavüz hareketini önle- mek için hazır bir kuvvet teşkil e- dilmiş olur. Pek tabildir ki, böyle bir ordu vücuda getirmeye karar ve- rildikten sonra, askert harekâtın 1- cap ettireceği gekilde tedbirlere baş- vurulacak ve askeri mütehassıslerin fikirleri alınarak orduyu meydana getirmenin teknik tedbirleri tesbit e- dilecektir. Bizim, ordunun gekli hu- susunda yukarda İleri - sürdüğümüz fikir sadece bir hal geklinden iba- — Hastahanenin en ehemmiyetli lanmıştı Manlarımı unuttururdu. da çok iş yapması onu da ümide d Gideceği yeri ve şapka farkı hentiz bilmiyordı Yazan : —— REŞAD NURİ GÜNTEKİN | Kavak Yelleri biri Anadolulu bir aşçı İdi. Bir gün onunla kendi ağziyle konuşmağa başlayıvermişim. Adamcağız bana âdeta benim Müftü ve Hacı Ömer gibi bağ- Tabelâyı beraber yapıyorduk. bahane ederek onu uzun zaman yanımda alıko- yar, hattâ bazan mutfağına da giderdim. Hep aynı ağızla konuşurduk ve bu bana bir eski gar- kıyı söylemek gibi zevkli bir hüzün vererek za- Hastahanenin bir kaç tane de pansiyoneri vardı. Bunlar o geceki dişçi kız gibi birkaç fakir talebe idi. A Osman İstanbulda yeri yurdu ol- mayan bu çocukları hemen hemen bedava ba. rındırıyor, onlar da buna mükabil hastahaneye ufak tefek hizmetlerde bulunuyorlardı. En en. teresanları Perihan adındaki © küçük dişçi kız- dı. O da Anadolulu idi. Fakat Anadoluyu henlz Bgörmemişti. AH Osmanın askerde ölmüş arka- daşının çocuğu 1di. Anası Orta Anadolu kazaları- nın birindeki kardeşlerinin yanında yaşamak. taydı. Kız stafını bitirince yanına gidecek ve ka- sabada bir diş muayenehanesi açacaktı. Burada gapkacılık tahsil etmiş bir akrabasının kasaba- diş arasındaki Sulh Ordusu Avukat Burhan Apaydın rettir. Hsas nokta, dünya sulhunu ko- ruma bâbinda: devletlerin iştirakiy. le bir ördu vücuda getirmeye karar verilmesinden ibarettir. Fikir kabul edilip karar verildikten sonra, öbür tarafı kârarin tatbik şeklidir ki, hal- H kabildir. Müpşterek sulhun temini gayesiyle müşterek bir ordu vücuda getirilmesi fikri, yeni bir fikir değildir. Muhte- lif filozoflar bunun Üzerinde durmüş- lardir. Fakat; fikri, bugüne kadar tatbik sahasına geçirmek kabil ol- mamıştır. İçinde bulunduğumuz dün- ya gartları artık bu fikrin tahakku- kunü lüzümlü kılmaktadır. — Esasen, fikrin harekete geçebilmesi için ge- rekli mesafe katedilmiştir. Zira; bir müessese yaratmaya matuf fikirler, rdi Anında tatbik edilemezler. Fi- lozof Eftâlunun kanaatince; mücsse- yaratacak bir fikir, evvelâ subjek- tiflikten kurtulup obfektifleşir ve on- dan sonra bir teşkilâta müncer olur ve nihayet bu teşkilâta bağlanacak bir küvvetle tatbik sahasına intikal eder. İşte; tekâmül tarihi nazarı 1. tibara alınırsa, dünya — sulhunu te- Mmin fikri, gerekli yollardan geçmiş ve bügün Birleşmiş — Milletler diye bir teşkilâta Mmünkalip — olmuştur. Şimdi esas yapılacak İş, 'bu - teşki- Jâtı bir kuvvete bağlamaktır ki, fik. gimizce bu küvvet — “Sulh Ordüsü” diye isimlendirilmesi yerinde olacak bir “Dünya Ordusu”nun meydana ge- tirmektir. Galip, Vefaya döndü 'Tranafer ayında Galatasaraya ge- çen Vefalı Galip bilâhare — istifasını Keri almak istemişse de Bölge Mü- dürlüğü Galibin tekrar eski kulübüne dönmesine izin vermemiş , Ankara Genel Müdürlükten talimat istemlş- tir. Dün Ankaradan gelen bir yazıya göre Galibin tekrar Vefaya dönmesi- ne izin verilmiştir. Bölge Müdürlüğü Galibin Vefaya dönmesinde bir mah: zür olmadığını külübüne bildirmiştir. Amerikalı tenisçi Miss Butler dün geldi Şehrimizde yapılacak olan Beşinci Enternasyonal Tenis Turnuvasına iş- 'tirak edecek olan dünyanın en iyi kadın teniscilerinden Amerikalı Misa Butler dün akşam Barletta vapuru ile gehrimize gelmiştir. Galtasaray Takımı, 8 eylülde İngiltereye hareket ediyor Londrada 4 maç yapacak olan Ga. latasaray Putbol “Takımı: 8 ceylülde gehrimizden bir İngiliz uçağı ile ha- reketle İngitereye gidecektir. Galı tasaray İdare Heyeti yarın yapacağı bir toplantıdan sonra İngiltereye gi- decek takım oyuncularını ilân eç cektir. Mısırlı yüzücü Manche denizini geçerek rekor yaptı Londra, 22 (YİRS) — Misırlı yü- zücü Rahim bugün Manche Denizini 10 saat 52 dakikada geçmek süretiyle bir rekor tesis etmiş bulunmaktadır. Manche Denizi bugün her günkünden daha dalgâlı ve hava gayet rüzgârlı idi. Yunanlı yüzücü, Manche'ta köpekbalıklarının hücumuna uğradı Dover 22 (YİRS) — Manche De- nizinde yapılan Mmukavemet yüzme yarışlarına giren Yunan yüzücüslü M. Panayotls Kamberos Manche'ta su- ların akıntısına ve yorgunluğu mağ- lüp etmekle beraber bir köpekbalığı sürüsü kargısında yarışı terketmek mecburiyetinde kalmıştır . Yarışı terkeden 11 inci yüzücü olan 34 yaşındakf' Kamberos — mesafenin dörtte Üçüne yaklaştığı sırada kö. pekbalıklarının hücumuna uğruyorum demiş ve derhal #udan çıkartılmı: tır. Kamberos sudan çıkartıldığı v: kit otomatik olarak yarış harici e- dilmiştir. KH Şehlr köşesl Resim ve Heykel İstanbulun en güzel yolların- dan biri, Dolmabahçeden Beşik- taşa glden yoldur. Beşiktaşa yaklaşınca, Baray duvarının - kapılarından sonun- cusunuN üstünde bir Tevha 9ö- rürsünüs: — “Resim ve Heykol Müzesi”, Altında - “Ataürkün emriyle 1957 de tesis edildi” cümlesi vardır. Onun daha al- tırda da “Müze kapalıdır” diye bir küçük Tevha. Bu müse vaktiyle açıktı. Her gün bir çok mektep — talebesi, genç, ihtiyar, sivll, asker ora- ai siyaret ederdi. İstatistik- lere göre, hafta arası asgari 300, cumartesi, pazar günleri 2000 kişi müzeye gelirdi. İkinci Umuml Harpte, müze, kapatıldı. Harp bitti, nerede Wse üçüncüsü başlıyacak, Resim ve Heykel Müzesi, hâlâ kapalıdır. Neden? Bir dostum söyledi. Hademe kadrosu yolmuş da ondan, İstanbulun en güzel caddele- rinden birinde, güzel sanatları vaymak için yapılmış bir mü- zenin Döyle bir sebeple kapalı tutulması.. Çok gilsel! BİR. İSTANBULLU Paris ve Londrada tetkikler yapan talebeler döndüler W.A.Y. ikinci könsey toplantısına gelmiş olan delegelerin uçağı ile Pa- ris ve Londrada bir tetkik gezisine çıkmış olan T.M.T.F. üyelerinden 82 kişilik bir grup gehrimize dön- müşlerdir. Kafile ile birlikte gitmiş olan Teknik Üniversite İnşaat Fa- kültesi s#on sınıf talebelerinden Fik- ret Evliyagil, seyahatin çok faydalı olduğunu, Paris ve Londrada mtls- pet temaslar yaptıklarını — söylemiş- tiz. Hekiml A) ECZACI OKULU: Tip Fakülte- sine bağlıdır. Müdürlükle Idare edilir. Müdürlük vazifesi, Tıp Fakültesi pro- irleri arasından, Profesörler Kuru- Tunca seçilen birisi tarafından ifa o- lunur. Bu okulda öğretim iki devrede yapılır, Birinci devre eczacı öncesi. o- İup Fen Fakültesinde takip edilir. İ- kinci devrede meslek dersleri okutu- lur. İkl büyük grupta ve altı sömestr de okutulan dersler şunlardır. Birinci grup: Farmasötik botanik, Analitik kimya, Anorganik farmasötik kimya, mikrobiyoloji, Hijyen, Biokim- yay Staj, kinci grup: Galenik preparatlar ve miktar tâyini, Galenik farmasi, Far- makognozi, Farmasötik kimya, Far- makoloji, Toksikoloji, İlk Tıbbi yar- dım, Defter tutma usülü ve eczacılık kanunu, Tıp ve eczacılık tarihi ve de- ontoloji, Staf. Eczası Okulu öğrencileri sekiz sö. mestr üzerine düzenlenmiş dersleri ikmal ettikleri takdirde kendilerine eczacılık diploması verilir. Bczacı dok- tora diploması, eczacılık diplomasını almış ve iki yıl enstitüde çalışmış ve bir tez hazırlamış olanlara verilir. B) DİŞ HEKİMLİĞİ OKULU: Bu- günkü Diş Hekimliği Okulunun nor- mal ders sömestrleri sayısı 8 dir. Bu en az 8 sömentrlik süre aşağıdaki Üç devreye ayrılmıştır. 1 inci devre: Dişhekimliği öncesi ök- retimi, En az İki sömestr. r. 3 üncü devre: Klinik öğretimi: Dört tr. Dişhekimliği öncesi — öğretiminder Üniversite ve yüksek okulları tanıtıyoruz .ve iği v YENİ İSTANBUL Pdristeki GENÇLER BAZI Paris ve Londrada tetkikler yap- tıktan sonra memlekete dönen T.M.T. Federasyonuna mensup 32 Üniversi- teli gencimiz dün saat 16 da Marma- ra Lokalinde toplanarak arkadaşla- rına seyahat intibalarını anlatmışlar- dir. Bu arada Paristeki talebemizin komlnlat cereyan kargısında dürü- muna temas eden gençlerden bir kıs- ma, bundan bir müddet Önce gazete- lere beyanat veren ve Ankaraya gi- derek resmi makamların dikkatini çe- ken 'T.MUT. Federasyanunun W.A.Y, Merkez Komitesindeki mümesalli Mü. kerrem Taşçıoğlunun Paristeki tale- benin yüzde 60 ni kömünletlikle it- ham etmenin doğru — olmiyacağını, çünktü orada temas imkânı buldukları talebelerden büyük bir kumunın — bu ithamdan müteessir olduklarını — ve bunların mezkür cereyanla en ufak bir ilişikleri olmadığını, memlekette olduğu gibi Franaada da bu akideleri. ni devam ettirdiklerini, anlatmışlar ve Pariste mevcut 'Türk - talebesinin ancak yüzde 10 veya 20 nispetinde ko- münlst olduğunu müşahede ettikleri- ni beyan etmişlerdir. Diğer taraftan söz alan talebelerden bir kusmı da, Mü- kerrem Taşçıoğlunu tamamiyle tasdik ettiklerini, orada konuşmaya imkân buldukları. gençlerin büyük bir kıs- minin renklerini “kızıl,, diye söyle- mekten — çekinmediklerini, komünlst talebenin bir kahveyi lokal haline ge- tirdiklerini. komünist olmayan tale- benin zaten - belli olduğunu, çün- kü bunların kendilerini kargıladıkla- Fını ve ağırlamaya uğraştıklarını, ko- münist talebelerin yüzlerine bile bak- madıklarını, nitekim bir lokalde kâğıt oynayan B Türk talebesinden dördü- 'nün lütfen dahi toparlanarak, bu ge- lenler de memleketten gelmişlerdir, acaba orada ne haberler vardır? diye alâkalanmadıklarını, bunların arasın- BökeR AAA AAA AAA AAA AAA AAA AAA Eczacı Okulu ve Diş Okulu Denel fizik, Kimya, Anatomi, Proteze hazırlayıcı manipülasyonlar, Klinik öncesi öğretiminde: Histolo- J1 ve embriyoloji, Genel histoloji ve embriyoloji, Mükayeseli diş sistemi bilgisi, Fizyoloji ve biyoklmya, Genel Fizyoloji ve Biyokimya, Beşeri fizyo- loji, Mikrobiyoloji, Maddeler bilgisi, Fantomda protez, Fantomda diş ame- liyeleri, Klinik devresi birinel grüpi Hijyen ve Epudemiyoloji, Patolojik anatomi, Diş farmakolojisi, Genel girürji, Orto- donto başlangıcı, Protez, Genel pato- doği, Klinik devresi Ikincl grupi Diş has- talıkları ve kliniği, Diş — hastalıkları cerrahisi, Ortodonto, — Protez kllniği, Deontoloji ve tarihi, ç hastalıkları, Tibbi cerrahi, Kulaz-Boğas-Burun. Dişhekimliği Okulunda en az sekiz aömestr okuduktan sonra tedris plâ- nında gösterilen bütün deralerde ba- şarı İle imtihan verildikten sonra me- zunlarına Md. Dent. Yani Dişhekimi unvanı ve diploması verilir. Bu diplo- Mayı almış olanlar dört sömestr za: fında bir tez hazırladıktan sonra - vi talimatnamesine göre tezini müdafaa edip bir imtihan geçirdikten — sonra Dişhekimliği doktorası yaparlar. Bun- lara Dr. Md. Dent. Yani / dişhekimi doktor unvanı ve diploması verilir. NOT: Bazı okuyucularımızdan aldı- ğımız mektuplarda, etrafta büyük bir a Uuyandıran bu yazı . serlmizdi Güzel Sanatlar Akademlai ile lık Fakültesinden ceğl sorulmaktı bu iki tahsi tılacağı tabildir. Yaralının yanını her görüşte yanıma kadar yaralıyı beri çehrelerinden bire bana açılmıştı. Bunu manlarından lerle anlattı. Zaten disini teselli ettim. lakçılık gibi saygı disi gibi mektepten detmek için lerledi. dişçi kabinesine cağını bilemiyerek tepten muayenehanı ye ve arada bir de gidip geliyordu. düşürmektey- 06 aramızda bir yakınlık meydana getirmişti. Beni şuyorduk. O gece bana ettiği hizmetleri, sabaha mı kaldırışta uzaktan sessiz sadasız bana bakı- yor buluşumu unutmak güçtü. Fakat bu kız ev- velâ zannettiğim kadar sessiz sadasız değildi. Hele o geceki yardımını hatırlatarak: — Siz ne iyi bir doktor olurdunuz, dediğim zaman bilmeden bir gizli yarasına yahut daha doğrusu bir zembereğe dokunmuşum gibi birden. bunu düşünüp isteml; mümkün olamamış . Perihan bu acıyı bana fşıkane genç kız ro- alınmışa benzeyen güzel cümle- sözlerinden anlaşılıyordu. Müteessir olarak ken- olduğunu uzun uzadıya ispat ettim; hattâ ken- genecilik demek doğru olamıya- cağına göre, ağlzcılık gibi yeni terim kabul et- mek Jâzım geldiğini söyledim. Nihayet Anado- luyu iyi tanıyan biri olarak ona nasihatler ver- meğe başladım. — Hâsı Perihan pratiğini ilerletmek ve galiba da beş on kurüş almak için mektepten başka bir gitmekteydi. Böylece ne ola- da geçirdiğimiz o garip gece geliyordu. Uzun uzun konu. 'aber bekleyişimizi, her başı- Meğer o da uzun müddet hiç Fakat malüm sebepten epeyce kitap karıştırdığı da Dişçiliğin de gözcülük, ku- değer bir. doktorlük gubesi yetişenleri alaylılardan ayır- ahbaplığımız çabucak 1. türlü hayalin — içinde mek- eye, oradan bizim hastahane- galiba bir parça sinemalara 407 R HABERLERİ, komünist talebemizin durumu DÜNKÜ TOPLANTIDA, AVRUPA SEYAHATİNDEN DÖNEN AÇIKLAMALARDA BULUNDULAR da komlnlst olmayan ancak bir tane- sinin kendileriyle nlâkadar olduğunu beyan etmişlerdir. Bu konuşmalardan sonra söz alan Mükerrem Taşçıoğlu, ileri #ürmüş ol- duğu ithamın çok ağır bir itham ol- duğunu müdrik bulunduğunu, fakat hakikatin bu merkezde bulunduğunu, hakikat bildiği bir geyi ifade etmek- ten katiyen geri durmıyacağımı, vi ziyetin tetkikler ve rakamlarla sabit bulunduğunu, nitekim W.A.Y. Dün- ya Gençlik Teşkilâtı karşısında, de- mirperde gerisinde kurulmuş — olan komünlet gençlik teşkilâtının geçen #ene Prağda yapmış olduğu toplantı- ya büyük nümayişlerle katılan dünya komünist gençlerinin yürüyüşüne Pa- riste bulunan 108 tane talebemizin de katılmak için Talebe — Müfettişliğin- den vize istediklerini, bu rakamın da- hi çok büyük bir rakam olduğunu, ke. Za Paris Sefaretimizin önünde yapıl- mış olan Nâzım Hikmet nümayişine de katılanların büyük nispette Türk talebeleri olduğunu söylemiştir. Bilâhare komünist talebelerin bil- hassa Pariste bulunduklarına işaret eden Taşçıoğlu, “Bu, bana ilk söylen- diği zaman inanmamıştım, — fakat, Fransız komünistleri faaliyetlerinin, kendilerince başarılı olan - neticesini bana isim vermeden, bazı hâdiseler ve rakamlara istinat ederek ispat et- tiler, Ben de bunun Üzerine Türk kârını ve alâkalıları aydınlatmak tedim. Raporumda 400 ü aşan Paris- teki talebemizle teker teker konuştu- ğümu ifade etmiş değilim. Zaten bu da imkânsızdır. Yalnız Paristeki ta- lebelerimizin büyük bir kısmının yol- larını gaşırdıkları bir hakikattir. Ni- tekim, Bite Üniversiterde bir pansi- yonumuz olmadığını gözönünde tutan elçimiz, sırf£ komünist talebeyi — bir çatı altında toplamamak için Pariste- kı Düyunuümümiye binasını bir lokal ve panalyon haline getirmekten çe- kindiğini beyan etmiştir,, demiştir. Bilâhare Paristeki talebe mülfetti- ginin, Ünesko mümessilliği, Kültür A- taşeliifi gibi yüklü diğer iki vazifeyi de ühdesinde bulundurdüğuü İçin tas lebe işleriyle lâyıkiyle meşgul olama- dığı ifade edilmiştir. Bu arada bir talebe de: “Paris öyle bir gehirdir ki, orada Ankara Radyö- #u işitilmez. İstanbul Radyosu duyul- maz. YENİ İSTANBUL gazetesi ha- riç gençlerimizi memlekete bağlayan bir tek türkçe neşriyat gelmez. Mü- fettiş, arkadaşlarımızın fikri cereyan. lariyle alâkadar olmaz,, demiştir. (ÜNESCO) Türkiye Millt Komisyonu Yönetim Kurulu toplantısı Ünesco Türkiye — Milli Komisyonu Yönetim Kurulu mütat aylık toplan. tamı dün İstanbul Üniversiteni profe sörler. evinde - yapılmıştır. Görüşülen konular arasında, oku- ma, yazma bilmiyenlerin yetiştiril- mesi meselesinin mühim kültür işi rimizden biri olduğu Üzerinde durul- muş ve bu hususta yapılabilecek İş- lerin incelenmesine karar verilmiş- tir, Bundan başka ehemmiyetli bir kül. tür hareketi teşkil eden W.A.Y. İs- tanbul toplantısına ait karar ve za- bıtların milit komisyon arşivi için te- mini uygun görülmüştür. Ayrıca büyük bilgin Fârâbinin yıl. dönümüne hazırlık mahiyetinde ol mak Üzere Türk Felsefe Cemiyeti, Devlet Konservatuvarı, Ankara — ve İstanbul Üniversitöleri Türk Tariht Enstitüleri ile işbirliği yapılması ka- rarlaştırılmıştır. Diğer taraftan — Ünesco çalışma programının çeşitli konuları ile il- Bili olmak Üzere J5 ihtısas kömitesi de kurulmuştur. Belediye Temizlik İşlerine yeni vasıtalar — alınıyor 20 kamyon, 8 arozöz, 4 çöp karoserisi dün Ihale edildi İstanbul Belediyesi gehrin temizlik ihtiyaçlarını kargılamak Üzere 20 det çöp kamyonu, 8 mdet beş tonluk arozöz mübayaamı ile 4 gase Üzerine Ççöp karoserisi mübayansını 319.448 llraya ihale etmiştir. Mevcutlara bunlar da eklenince şehrin ihtiyaçları daha esaslı bir surette karşılanmış o- lacaktır. Yalnız evvelce de ilân edil- diği Üzere gehir #akinlerinin de — te- mizlik ve bilhasaa mağaza, ev önle- rini, caddeleri temiz tutmaları ve çöp kutularının yaptırılması gibi husua- larda belediyeye yardım etmeleri 1 zim gelmektedir. Bu mevsimde kavun ve karpuz kabukları ve mısır koçan- ları ve emsaliyle #sokakların kirletii- diği görülmektedir. Cezayı müstelzim olan bu gibi hareketlerden kaçınılma- m ve halkın gehir temizliğini bizzat murakebe süretiyle belediyeye yar- dim etmesi gerekmektedir. * Frankfurt - İstanbul - telgraf ve telefon muhaberatı başladı Almanya tle Türkiye arasındaki te. lefon ve telgraf muhaberati 1939 yı- lında harbin başlamasiyle kesilmiş o- lüp o samandan beri de açılmamıştı. Bu hususta bir müddetten beri yapı- lan temaslar ve hazırlık çalışmaları neticelenmiş olup şimdiki halde yal- niz Frankfurtla İstanbul arasında ol- mak Üzere telefon ve telgraf muhi beratına dün sabahtan itibaren tekrar başlanmıştır. P.TT. dağıtıcılarına elbise veriliyor P.T.T. Tdhresinin İstanbul teşkilâ- tında çalışan dağıtıcılara verilmek Ü- zere hazırlanan yeni elbiseler bu me- murlara dağıtılmaya — başlanmıştır. Elbiseler bej renkli ve açık yakalıdır. Clavde Farrâre şerefine Vali bir çay verdi Şehrimizde misafir bulunmakta o- lan Fransa Akademisi — Azalarından Maruf Türk dostu Claude Farröre ge- refine Vali ve Belediye Relal tarafın- dan Emirgan korusunda bir çay ve- rilmiştir. Çayda Fransız Büyükelçisi ve Başkonsolosu ile “Türk - Fransız Kültür. Münasebetleri Cemiyeti tiye- leri de hazır bulunmuşlardır, Holanda Başkonsolosunun eşi vefat etti Geçen gün vefat eden Holândanın İstanbul - Başkonsolosunun eşi Kon- tes Blanche de Hochepled'nin — ce. nazesi dün Ste-Marle Drapels Kilise- sinden kaldırılmıştır. Cennze merasi- minde şehrimizdeki — kordiplomatik hağır bulunmuştur. Şehir yollarının yapılmasına eylülde başlanıyor Şehrin bütün ilçelerinde bü yıl ya- pılacak olan altı milyon liralık yolla- Ta ait keşifler tamamlanarak daimt komlayona verilmeye — başlanılmıştır. Bu yolların inşaatına eylü! ortaların- d« başlanacaktır. Bir İranlı sanatkârın keman konseri Bugün, saat 18 de, Eminönü Hal- kevinde İran — müsikişinaslarından Bay İsmall Tatal bir keman konseri verecektir. İranlılar Hayır Cemiyeti tarafın- dan tertip edilen konsere şehrimizde bulunan Cemiyet Azaları ve musiki mahfillerine mensup zevat — davetli bulunmaktadırlar. 23 Ağustos 1950 Muzafler Kayalıbay hâdisesi tahkikatı Son şahitler dün dinlenlidi, bilirkişi raporu bekleniyor 'Teknik Üniversite Pansiyon Amiri Müzaffer Kayalıbay'ın — ölümüne ait hâdisenin tahkikatına dün de devam edilmiştir. Üçüncü Sorgu Yargıcı İr- fan Özkan vaka gecesi Ömer İnönü- nün Teknik Üniversitede — oldu; iddia eden eski Teknik — Üniversite memurlarından Zihni Sezen ile Ya- taklı Vagonlar şeflerinden — Feridun Koray'ı dün sabah şahit olarak din- lemiştir. Şimdiki halde dirlenilmesi tcap eden gahit kalmamıştır. Kogfe ait bilirki- #i raporu alındıktan sonra, — vaziyet aydınlanacak ve icap ederse yeni hitler dinlenecektir. Bugünkü vaziyete göre — tahkikat sona ermiş sayılacağından — muhake- menin yakında başlamamı muhtameli T "İskenderun” gemisi İzmir hattına tahsis edildi Fuar yolcuları gemlde yatabilecek İtalyadan yeni gelen İskenderim vapuru pazartesi günü ilk seferini İzmire yapacaktır. Fuar müddetince bundan sonra her pazartesi günü İzmir seferini yapa- cak olan gemi, burada iki gün kala» cak ve arzu eden yolcular gemide yatabileceklerdir. Ankara Belediyesinin yeni otobüsleri geldi Ankara Belediyesine ait 14 otobüs dün bir Norveç vapuriyle şehrimize gelmiştir. Otobüslerin gümrük mua. melesi tamamlandıktan sonra Ankae raya derhal sevkleri yapılacaktır. Ankara Radyosu, bu sabah neşriyat yapmıyor Ankara Radyomu, vertci tesrisatınım kontrolü yütünden bugün sabah neş- Fiyatı yapmıyacak, Ankara yerine sa. bah neşriyatı İstanbul Radyosu tara- fından yapılacaktır. Çorum vapuru, İskenderundan Hayfaya gidecek Dün İskenderun sürat —postasına hareket eden Çorum vapuru, yapılan anlaşma mucibince buradan Hayfaya Yük ve Yahudi müuhaciri götürecek- tir. Hamamtizade allesinin teşekkürü Ölümiyle bizleri sonsız acılara gare keden Beyhan Hamaminin cenazesin: de bulunmak suretiyle son hizmet va- zifelerini esirgemiyen acı gün dostl: rımıza, önü kalben sevenlere, cenaze Merasiminde — bulunamayıp mektup veya telgrafla kederlerimizi paylaşan uzaktaki sevdiklerimize ayrı ayrı te- tekküre büyük acımız mâni olduğun- dan minnetlerimizin sayın gazetenizle duyurulmasını rica ederiz. — (11567) Annesi: Nazime Hamami Kardeşi: Orhan Hamami YENİ İSTANBUL SİYASİ İKTİSADİ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Bahibi 1 YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT Müdürü: fillen idare eden Balih Zeki Akdamar Neşredilmiyen yanlar dade edilmem. Basıldığı yer 1 YENİ İSTANBUL MATBAACI- LIK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI Anadoluyu iyi bilen biri olarak ana gideceği yeri anlatıyor ve bu tafsilâtın ne hakikat ne de Onun hayaline fazla uygun olmayarak iki arada dalgalanmasına dikkat ediyordum. Bazan #söy- lediklerimden Ürker gibi oldukça: — Korkmaya #sebep yok. Sizin seymayeniz fade mesleğinizden ibaret değildir. İyi yetişmiş Büzel bir genç kızsının. Kapanin elinde kalır. sınız, diyordum. Perihan gülerek söylediğim bu sözlerdi tandığı mı yoksa hoşlandığı mı belli olmayan bir tavırla gözlerini gözlerimden kaçırıyor. düşünmemek Jâzımdır.” diyordu. Acaba uslu bir kız mi İdiT Yeni kızlar için anlatılan geylere göre pek öyle olmamak lâzım- dı. Fakat hali, tavrı, sözleri de bana bunun ak- sini gösteriyordu. Bununla beraber bilinemezdi. Böyle yalnız ve oldukça güzel bir kızın, kendisi uslu da olsa, peşini kimbilir kaç tilki kovalı. yordu. Çehrelerin elektrik, mum, mehtap gibi aydınlıklarında olduklarından fazla güzel görün- meleri kaldedir. Fakat Perihanda bunun aksi ol- muştu. O akşam her bi donuk karallı gibi görünmüş olan gözleri gün- düz aşığında esmer çehresinden beklenmeyecek #ürette renkleniyor, yine İlk bakışta biraz inti. zamsız sanılabilecek yüz çizgileri konuşur gülerken, hele dudaklarında belli belirsiz bir bo. ya ile dişardan geldiği samanlarda, — büsbütün başka türlü oluyordu. * Hâsılı hastahaneye benzemeyen hastahanem- den pek memnundum. Yalnız bu değirmenin su- yu nereden geliyordu? Kendi haline bırakılmış ımı kaldırışta bana iki dum. Hastaların len v- tarafı Allahin. bildiğini ne u için ilk önce aklımdan larından çok daha ince ve kikat demekti. Gizli çocuk Ce düm. Böyle bir şey ol yacaktı. Kasabaya toy v ve line getirmiştir. Böyle olunca: — Zaten 408 olmasına rağmen idaresinde, yiyecek, içecek ve aalresinde belli başlı bir eksiklik olmayan Mmüesseseye ne para gittiğini tahmin etmek bi nim için güç değildi. Ara ira terasamda — Mar- maraya karşı otürürken küçük kâğıt parçala- rına bünün hesaplarını yapıyor geçer korkusiyle kâğıtları ince ince yırtıp atıyor- yısı ve ne verdikleri de göz- önünde olunca At Osman bu açığı nasml kapa- tıyor ve hele akşamları hiç bir elddt düşüncesi olmayanlara mahsus bir sükünetle smokinini gi- yerek nasıl gezmeğe gidiyordu? rım İstanbula ait türlü dedikodularla dolu oldu- er gibi olmuştur. Anlattığım gibi hi icığını cıcığını artık biliyordum. Hiç öyle bir dü- güncem olmamasına rağmen, bu polia tahkikat- simsarlığı vesalre ile hastaları dolandırma v gibi bir yolsuzluk güphesi yoktu. Hattâ yaptırı. lan ameliyatlar için ne para aslâ gözümden kaçma- cahil bir çocuk olarak geldikten başka orada yirmi beş yıl körlenmiş olmama göre insanların içlerindeki hastalığı ne dereceye kadar göreceğim hakkında hiç bir 1d- dlam yoktur; fakat yolsuzluklarını zağar Adeta uzaktan koklamayı, Hacı Ömerler arasında Ki uzun hayatım bende Adeta bir #« Osman zengindi, diye düşünüyordum, min Hulüsinin dediği gibi “Tatlı su frengi, kâh şimdiki gibi gündüz külâhlı, gece amokinli ol- dü. İyi tarafları gibi karışık v bu lere benzer birinin eline bilel klamalı? — Kulaklâ- bazı çirkin şüpheler tanın Ki pansi; men hemen mükemmel bir tah- düşürtme, — hekim andığını biliyor. den de sefil güçlükle gibi VKi tabii ha- çayırlarında biz çocukken de Ali kâh E- anlaşılmaz ta- 400 rafları da olan biraz anormal bir adamcağız. İh. timal eski zenginliğin şurada bir bahçı bir ev gibi bazı le onları yiyor. Bunların hepsi kendi bileceği şey- ler... Ben ki burada üç beş haftalık geçici bir misafirim. Bunları düşünmek benim için ayıptır HATIRA YATAKLARI Hastahanenin bahçesine bitişik dar bir yo- kuştan küçük bir istasyona inilmekteydi. da birkaç gün bu İstasyondan trene binerek şeh- rin Kadıköy, Üsküdar gibi bazı eski hâtıra ya- taklarını dolaşma; Buralarda Emin Hulüsinin Yeldeğirmeninde- yonunun sokağı gibi birkaç sokak he- mukabil bazı yerlerde de Inklılâptan sonra kal- kınma hareketleri olmu; kübik binalar on beş yirmi sene İçinde ötelerin. den, berilerinden çöküp — göçtükleri için eskisin. dukça kahvelere oturuyor, etrafımda oturan ya- hut sokaktan gelip geçenler arasında eski çeh- releri bulmağa çalışıyordum. Birkaç tanesini pek çıkarmağa muvaffak oldum. Mütare. ke senelerinde Kadıköyde Don Juvanı dönen bir parlak süvari zabiti vardı. Galiba bir resmi va- zifesi de bulunduğundan atla Moda ve Kuşdili Şimdi yüzünde kırmızılı damarlar, çökük yanakları arasinda u- zanıp sarkmış burnunun ucunda dalmi bir dam- Ja ile kahvede tavla oynuyordu. burada kırıntıları kaldı. Avrupadaki- bir hastahane tutturmak — hayaliy- xV Hafta- gidiyordum. oldukları halde kalmışlardı. Buna fakat horoz işi yeni bir manzara bağlamışlardı. — Yorul- dolaşır, kadınları birbirine katardı. coğrafya haritaları gibi morlu, (Devamı var) 410