Miami otellerinin yıkanma havuzlarında her sabah 250,000 kişi denize giriyor! — -H K Miyam! / gehri iki - kısımdan mürekkeptir: Bir kısmına Mia: mi Sity, diğer kısmına da, Mia- mi Beack diyorlar. Yâni, sahil Miyami ile, gehir Miami!... irdeki Miami, sahil Üzerin deki Miamiden, saatte vasati a- lhınmış kilometre süratle giden otobüslerle, otuz dakika kadar sürüyor. Bu yolun yalnız sekiz on dakikası, Atlantiğin, boğaz Zibi daraldığı bir noktaya muh- tegem bir kemer halinde atılmış muazzam bir köprünün Üzerin- den geçmektedir. Köprünün üs- tünde beyaz hatlarla ayrılmış ayni zamanda iki gidiş, iki de zeliş olmak Üzere, dört otomo- bil yolu var!... Baş döndürücü bir süratle akıp gidiyorlar oto- mobiller!.. Miami gehri daha çok Florlda nn bir ticaret merkezidir. Şehirde ancak iİş sahipleri ile memurlar, devlet adamları otu- Tuyorlar, Sahil Miami ise, Atlantik denizine doğru uzanmış 700 ü mütecaviz oteli ile Amerikalıla- rın ve dünyanın dört bir tarafın dan gelen zengin insanların bir toplanma, vakit geçirme yeri - dir! Miaminin asıl mevsimi kışın- dir!... Kış aylarında Miami sa- hilleri, en soğuk günlerde dahi, Amerikanın diğer yerlerine na: zaran, on on beş derece bir caklık farkı gösteriyormuş. Yâ- ni, Nevyorkta herkes soğuktan donarken, Miami sahillerinde in ce bir pardesli ile dolaşmak ka- bil imiş. İş böyle olunca, yazın Floridadaki bu meşhur Ameri- kan şehrinin, ne kadar sıcak ola bileceğini tahmin etmek güç de- Eildir. Ama sıcak, dün de diğim gibi, yalnız caddelerdedir. Binaların içine nüfuz edemiyor ki!... Çünkü Air Conditining te- dından sonradır ki, Miami yazın dahi, dünya zenginlerinin topla- nabileceği bir yer haline gelmiş tir, Şehir Miaminin, diğer Ameri kan gehirlerinden pek farkı yok!... Semaya doğru yüksel - miş dimdik binalar, geniş olmı- yan ve bir ucundan baktığınız zaman, öbür ucu görülmiyecek kadar dümdüz devam eden as- falt caddeler, gık dükkânlar ve baştan başa erkeği ve kadını i- le güzel giyinmiş, güzel insanla- rın birbirlerine sarılıp dolaştık- ları parklar, bahçeler, su kenar ları!..« Fakat sahildeki Miami ise, A- merikanın diğer şehirlerine k: tiyen benzemiyen bir. manzara arzediyor. Esat Mahmut Karakurt Miyami otellerinin yüzme havuzları ve dinlenme bahçeleri!... gaçların, palmiyelerin arasına karışarak, süzüle süzüle gökyü- zünden inen Miaminin o meşhur ve ilâhi mehtabını da ilâve ede- cek olursanız, insan denilen mah lükun bazen dünya üzerinde na- YAZAN: şünceye mevzu olabilecek bir iş | değil bu hayat, vesselâm Miamideki sahil otellerinin he men hepsinin önünde, kendileri- ne mahsus yüzme havuzları var. Ve her havuzda beş yüz kişi rı |billür renkli döşemeleri üzerine, Her sabah Miami otellerinin | bornuzlarının gölgelerini akset- tirerek, vücutlarının bütün ha- reket ve mahremiyetlerini oldu- Zu gibi tebarüz ettirici ipek ve | naylon mayolara sarılmış denize | sıl yaşaması imkânı olabileceği- hat rahat yıkanabilir. Şimdi t KS DD 'Kadıığ_h_l_üsâliakğğı j LA L TU LAT AM Bayan Şükran Tesçakar Bayan İnci Ercan Okuyucularımızın dikkatine Fotojenik güzel kadın müsabakasına resim gönderme müddet Şimdiye kadar gelmiş olan resimlerin neşrini bu ay s0- nuna kadar tamamlamağa çalışacağız. bitmiştir. Ti toplanarak neşredilen resimleri edecektir. Gazetemize gelen resimlerden bir kısmı, lik tetkiki yapan | sabaka harici edilmiştir. Bazı ba- yan okuyucularımız bizden resimlerinin Büyük Jürf toplanıp kararını İlân ettikten sonra, arzu eden okuyu: | cularımız resimlerini geri alabllirler. 15 Temmuz günü postaya ve- | Filmiş resimlerin de müsabakaya İştirk edebilmesine karar verdik. | birinci Jüri heyeti tarafından mü: Ağustos başında büyük jJü- tetkik edecek ve neticeyi ilân iadesini — istemektedir. Üçüncü Dünya Harbi mi?... - 10 — “Elimizde yeni fabrikadan çıkmış korkunç bir hava silâhımız vardı,, Mossorsohmitt'In bildiği sir — j Almanlar müttefiklere karşı yeni| uçabileceğimi hisaediyordum. Fakat| ya devam ederek, tepkili makine - hava silâhlarında dört beş sene ü tün oldukları halde, bu üstünlüğü | lmar etmemelerinin acaba sebe- yi neydi? Ezici bir kuvvet mi buna mani oluyordu? Bu, Hitlerin gizli bir vehminin mi neticesiydi? Yokaa İkinci Dünya harbi e aunda ara sira kendini gösteri Bibi, <eşref —anat> düşüncesi mı bunda rol oynamıştı. Bu muamma yı Willy Mosserschmitt'den başka kimse halledemezdi. Aradan uzun seneler geçtikten sonra, profesör, yaptığı heyecanlı ilgantı ile muammayı halletti. O, ifşaatına, İkinci Dünya harbinden bir müddet evvel b Bir rekor kırma hilesi 26 Nisan 1939 da, — profesörün lamıştır. eski tecrübe pilotu Frita Wendel, Me 109 uçağile Augsburg'un mü- goller şeklindeki yarış yolunda sa- atte 469 millik bir süratle bir dün ya rekoru tesis etmişti. Fakat bl yarışta Alman Propaganda Bakanı Göbbela, bütün şeştani — zekâsını, bütün yalancılığını ve menfi karak terini kullanarak muazzam bir h leye baş vurmuş; bütün dünyayı aldatmak istemiş ve bunda muvaf | fak olmuştu. «Bu yarışı yaparken daha süratle Ağnı zamanda pervanenin beni geri ye çektiğini de duyuyordum!» Bu sözler, profesörün ve diğer mütehassızların ötedenberi — şüpha ettikleri bir şeyin hakikat olduğu nu anlatmıştı. Bu havacılık bilgin- leri şunu tahmin ediyorlardı Bir uçak klâsik motörlerle uçma- ya başladığı zaman, saatte 400 le, hattâ biraz fazlasına kadar, normal şartlar altında, süratini ar€ tırabilir. Fakat Saatte 500 — millik bir sürate yaklaşan bir uçakta ga- yet garip bir hal görülür. Böyle bir uçakta pervanenin — gösterdiğ mukavemet, makinenin hasıl ettiği kuvvetten fazla olmaya başlar. Üçüncü Dünya Harbinin — uçakları olmaya namzet tepklli uçak düşün-| cosl nasıl doğdu? Şimdi tekrar Messersehmitt'i din leyelim <Bu hakikat saa! 'e 500 mil sür- bir uçağın ya pılamıyacağı kanaatini ortaya koy- Halbuki ben, İkinci Dünya barbi için ses süratinden daha ça- buk uçan tayyareler yapmak isti - İşte önce bira şişeleri ar- da yeni bir fik muştu iyordum. kasında kafalarımı rin doğduğunu gördük. Yazan: Eski bir pehlivan |Halkın deste ve orfa güreşlerle 239 |zerre kadar alâkalardığı yoktu — Cuma günlü Softaoğlu ile Mollaoğlu da tutuşacakmış! di yor da başka gey demiyordu. Başta talilerini deniyecek olan | | Giğer pehlivanlardan bahseden | bile yoktu, Çünkü hiçbir. baş | pehlivanın ne Softaoğlu, ne de | Mollaoğlu ile boy ölçüsemiye - | ceğini herkes pekâlâ biliyordu. | — Nihayet beklenen büyük gün ldi, çattı. Bursa, Bursa olalı böyle bir gün görmemişti denilebilir. Ka labalık muazzam bir akın ha- | linde sabahın pek erken saatle- | rinden itibaren güreş yerine akmıştı. Mümkün olsa, bütün sâ halkı güreşleri seyretme | ğe koşacaktı. Yollar erkenden tıkandı. İlk güreşler başladığı zaman ise, mübalâgasız olarak güreş yerini on beş bin kişi çevrele- Miş bulunuyordu. En öndekiler yerlere serilen halılara, hasır- İara oturmuşlardı. Arkadakiler Hazirlıyan: K. S. A, 'l | Aynı masanın etrafiında oturma- ler ve roket «fişek> ler hakkında| konuşmağa başladık. Artık biz, ses süratine doğru ilerliyorduk | <Bu konuşmalar neticesinde - iki| tip uçak imâl etmek için mutabık | kaldık. Bunlardan biri tepkili - bir| tayyareydi. Bu, Me - 262 ismini |alacaktı. İkinci tipde iki — fişekli| V uçak yapılacaktı ki, bunlar da Me | | 163 ve Bo - 263 isimlerini almaya; Londrayı havaya uçuracak uçaklar «Bu uçakların yapılması başarile neticelenseydi, o va İ vımına karn çek üstün bir vaziye te yükselecek ve devamlı bir bom- bardımanla Londrayı havaya uçu » rabilecektik. | Bu üç çeşit tayyarenin masına hemen başlandı. ki düşmanla| yapıl. İlkin uçak İkrokilerini hazırladım. Bunların ( İ zerinde, en ince hesapları yaparken bütün btaları ortadan kaldırmaya çalıştım. Projeleri tekrar — tekrar gözden geçirdim. Nihayet imalât başladı. - Seneler süratle geçip gidiyordu. En sonun. 1941 senesinde bu — uçal Vük nümuneleri meydana çıktı. / (Devamı var) Sahil Miamiyi; Atlantik denizi 'ni gözlerinizin önünde canlandı- savvur ediniz!... Atlantik Okya | Üzerine uzanmış otelleri bir tara | rabilirsiniz!... Güled Aira bi faşpırakacak olursanız, binbir | — O ne saltanat, o ne zenginlik, rusünün dalgalarına doğru bl- koku, binbir renk veren ağaç- |o ne mükellef bahçeler, o ne lar, çiçekler ve ormanlarla çev| süslü kadınlar, o ne renk renk rilmiş muhteşem bir köşkler sil | gtomobiller, ve © ne su gibi, sar Silesinin vücude getirdiği, kendi fedilip etrafa saçılan yüz binler Otelin 700 tane yüzme havuzu, ne mahsus bir âlem diye tasav- |ce dolarlar! dünyanın dört bir. tarafından | vur edebilirsiniz!... | Elhasıl, dünyaya bizim gibi |Relmiş dünyanın en zengin, en | Gözlerinizin alabildiği kadar | £elen, bizim gibi yaşıyanlar için | güzel, ve en gık insanları tle do- | her taraf çimen, ağaç, park ve:vıkvl sır erecek, lrer hangi bir dü 'leup dolup boşalmaktadır!... su ile örtülmüştür. Bilhassa At | » lantik Okyanusu, her halde hil- katin bir garibesi olacak, Miami sahillerine geldiği zaman ade- ta, bir kuyumcunun taş Üzerin- de işlediği ipincecik mücevher dizili yollar gibi, bazen iki mo- törün dahi yanyana geçemiyece Zi kadar dar ve bazen en cesim Transatlantiklerin rıhtımına ya naşabileceği genişlikte, büyük küçük yüzlerce kanaldan mürek | kep bir manzume teşkil ediyor, ve şehri, dört bir tarafından yer yer delip parçalıyarak, kolları arasına alıyor!... Bu suretle, yı- | lan sırtı gibi, binbir bükülüşle gehrin sokaklarında dolaşan ve kepazeleşen o muazzam Atlan- fik denizi, yüzlerce adanın teşek kül etmesine sebep oluyor ki, iş te asıl bu hususiyet, bu küçü- | €ük adalar grubu, Miaminin gü- zelliğini, eşsizliğini, ihtişamını vücude getiriyor. Adaların bir çokları, dünya- 'nın tanınmış milyoner ve milyar derlerinin malıdır. Her birinin rıhtımında, bizim şirket vapur- larının büyüklüğünde renk renk şekil şekil yatların bağlı olduğu, sayısız ağaçlar, ciçekler, çimen lerle örtülü, mermerden yapıl - mış, Panama kamışından örül - müş, Peru kafesleri ile çevril- miş, hepsi ayrı bir İhtişam, ay- h şeklinde kucaklıyan, en küçlü *L'u 700 odadan mürekkep bu 700 ALMAN LÂS?İK SANAYİİNİN 25 Ağustos İkramiye çekilişine hazırlanınız 1 EV (Ankara'da Kavaklıdere de Güven mahallesinde, iki salon, altı oda, teras, müstesna manzaralı, ge- niş bahceli.) 2 DÜKKÂN (Ankara'da İller koope- ratifi sahasında. ) 24,000 LİRA tutarında cesitli para || ikramiyesi 31 Temmuz akşamına kadar açılacak yeni tasarruf hesapları W bu cekilişe katılırlar. T. İŞ BANKASI En ağır tonajda en Arızalı yollard Malt ve bira fabrikaları FULDA lüstiklerin kurulmıyacak rı bir heybet arzeden rengârenk | — Ankara, 18 (Telefonla) — — Halk | köşkler!... Şimdi |ütün bu gör | Partisi hükümetlerinin devletçilik oi düğünüz şeylerin Üzerine bir de, | yaseti cümlesinden olarak — yurd mühtelif bölgelerinde kurulması t karrür eden Malt ve Bira fabrikala: gnn yapılmasından sarlınazar edi malştir, ışıktan ve Okyanus merkezleri- nin ufuklağından aldığı nurdar blr hâleye bürünmüş, sularn kisleri ile parlıyan çiçeklerin, * Sirkeol Ankara caddesi Vezir İtün Miami sahillerini, bir at na-| 4; OLAN FULDA KAMYON, OTOMOBİL, SİKLET LÂSTİKLERİ UÜRKİYE M Şükrü Doğan doğru ilerliyen kadın ve erkek kalabalığının, kaç bin kişiden - baret olacağını düşünebilirsi - | z?... Asgari 250,000 kişi!... Her sabah İki yüz elli bin ki- şi, kendi odalarındaki banyola- rında imiş gibi rahat rahat, kol- ları bile birbirine değmeden de- nize giriyor ve yıkanıyorlar!... (Devamı var) EN YÜKSEK EVSAFINI HAİZ TRAKTÖR, MOTÖR da — mevcudiyetini isbat — eden ercih ediniz, İMESSİLİ İskolesi No, 162 Tol: 20887 Bu hikâyeyi — Messersömmitt'in SĞ -| «İkinci Dünya harbinin patlama paganda dalgası geçirmek icap edi N Şerdu. Göbbele'in fikrince, bütür AMERİKADAN ' HUSUSİ SURETTE GETİRTİLEN DÜNYANINEN SAF EN MEŞHUR dünyanın dikkatini Me - 109 uça. ğı üzerine çekerek, bu tayyarenir | başarıları önünde müttefikleri kor | ku içinde titretmek lâzımdı.> M gülerek vözlerine devam etti | | | ersehmitt burada «Hitler her şeyde olduğu — gibi, havacılıkta da elimizde — korkunç kuvretler bulunduğuna, demokrasi devletlerini inandırmamız icap etti- Bi kanaatindeydi. Me - 109 uçağı 1065 beygir kuv vetinde İdi. Bununla — aaatte 469| millik bir sürat temin etmek müm| kün değildi. Fakat elimizde yeni| fabrikadan çıkmış korkunç bir ha- va silâhımiz vardı.. Buna Me - 209| NE ESANSI İLE | HAZIRLANMISŞ İwmini vermiştik. Bu uçak — 2300 beygir kuvvetinde idi. Yâni — bu, 109 uçağının kuvvetinin iki mislinden fazla bir takata malikti. Normal bir pilotun kullanamı- yaçağı şeytani bir uçak AĞIZDA FEVKALÂDE KÖPÜRÜR HOŞ RAYİHALI BİR SERİNLİK Faket bu yepyeni uçağı normal BIRAKIR EN EKONOMİK VE — 5 | Ba aa Wenda ei bi a | ELEN SIHHİ DİS MACUNUDUR. — 555 | İşte o yarışta bu yeni tip uçağı Me - 109 n kiyafetine sokarak, göklere çıkarmak hilesine müracaat edilmek isteniyordu. W Bu hile keşfedilirse bütün dün yaya karşı renil olacaktık, Fakat Göbbela 1arar ediyordu. — Nihayat, her türlü (men, havalandırıldı. ve Wendel'in, | lara hayret veren mehareti sny sinde Me - 209 u uçurmak müm | | kün olmuş; bütün dünya ile bir -| likte mütehassıslar aldatılmış — ve Me - 109 ua dünya rekorunu kır. dığı ilân edilmişti. Bu suretle müt tefikler. Me — 109 tipindeki Alman uçağının korkunç bir sürate ve giz İLÂN li bususiyetlere malik olduğuna i- M. S. B. Gnkur. Ordonat D. Bşk, dan: DAİA 5 1 ) li çük salmastra satın alı- | Pilotu perlye 'çakan pervana! | Topların İhtiyacı için mamul şekilde kauç li Wendol bu hileli uçaktan indiği | T*saktır. | bardakları arkasından konuşmaya | karada Gevelkurmay Ordu Don m Dalı X Şube e baş vurmaları, : başladığı zaman ona gunları anlat-| İhaleye girme vesikasını hamil olmayanlar ihaleye biç bir suretle gire- aiy). F (8008 - 9615) | ayakta idiler. Bundan gonra İ- ki sıra halinde arabalar dizil- Mmiş ve bunların da üstü aeyirei lerle tıklım tıklım dolmüştu Halkın deste ve or! lerle zerre kadar n yoktu. Herkes Molla oğlu ar olan güreşten bahsediyo Şimdiye kadar yenilmemiş © lan bu iki dev, biraz sonra ac- taya çıkarak kozlarını pay ede- ceklerdi, Her halde bu' pek müthiş bir şey olacaktı. Halk iki kısım olmuştu. Bir kısım halk Molla oğlunun, bir kısım halk da Softa oğlunun güreşi kazanacağını iddia edi yordu ve bu iki kuvvet âbidesi hakkında hayrete gayan men- kıbeler anlatıyorlardı. Biri Softa oğlunun bir ara- bayı bataklıktan nasıl çıkar- miş olduğunu göyle anlatıyor- du: — Hüseyin ağanın manda arabası Gemlikten gelirken ba- taklığa saplanmış. Araba tık- hm tıklım un çuvalları ile do- lu imiş. Hüseyin ağa ne yaptı ise para etmemiş Mandalar bir türlü arabayı bataktan çıkara mıyorlar ve araba da yavaş yavaş batağa gömülüyormuş. Tam bu sırada oradan Sof- ta oğlu geçiyormuş. Hüseyin ağanın imdat istemesi üzerine yanına gelmiş. Vaziyeti görün ce hemen iri bir kaya alarak bataklığa atmış. Mandalardan yarı yarıya batağa gömülmüş olanı çabucak boyunduruktan çözmüş ve Hüseyin ağaya: — Ağa, demiş Mandanın ya rine ben geçiyorum. Şimdi sen elindeki değnekle bir yanımda ki mandaya, bir de bana vura- caksın. Hem de bütün kuvve- tinle! Belki arabayı kurtarı- riz.> boyunduruğa gecip kaya- ya ayaklarını dayamış, Hüse- yin ağa da başlamış bir man- daya, bir Softa oğluna vurma Ba... Bir, iki hamle sonra Sof ta oğlu, koca mandanın kımıl- datamadığı arabayı — yürütüp bataktan çıkarmamış mı? Hü- seyin ağa bunu anlatırken ben de yanında idim. Doğru söyle- diğine yemin etti. Bir başkası da Molla oğlu- nun bir marifetini anlattı: — Hamamın göbek taşı de, ğiştiriliyormuş. Hamallar toş Wijp lanmışlar, yeni taşı içeri taş! yacaklar. On beş yirmi kişi — kadar var imişler. Fakat koca taşı bir türlü yerinden kimıl- datamıyorlarmış. Bu vaziyet karşısında halat geçirip bir çift ata taşı çektirmeğe kalk- mışlar. Fakat atlar da taşı ye- rinden kıpırdatamamtışlar. Bir kenardan onların boşuna gid&n gayretlerini seyretmekte olan Molla oğlu dayanamamış: — Bire çekilin gunun başın dan! demiş. Bu kadar adamsı- nız, bir taşı bile yerinden oyna tamazsınız. Siz ekmek yemiyor musunuz be?> Sonra da taşa yapışmış. O kimsenin kıpırdatamadığı ağır değirmen taşını yerinden kal- dırmış ve çenber yuvarlar gibi içeriye sokmamış mı? Bu akla, hayale sığmaz men kıbeler, bunları duymamış 0- lanları büsbütün heyecana dü şürüyor ve halk güreşlerin baş lamasını gittikçe daha büyük bir heyecanla bekliyordu. (Devamı var) HAC SEFERLERİ için Devlet Denizyolları VAPURLARI PANAMERİKAN AİR FRANCE İNGİLİZ DEV UÇAKLARI Resmli acenta DOKTOROĞLU “ Nakliyat Ambarına !__l Mmüracant,