Kadınların ruhf hâletleri- ni etüd etmek İsteyen bir Arslan — Baytarı görmek İs- tiyorum... Z V: Komşusunun tavuğu... Güzel yıldıs nam teti Rae Stratton ” Tehlikeli Vazife ve Bruklinli görüşen bir gazeteciye BSarışın filmlerinin şirin yıldızı «Milletlerin gelecek yıla kadar anlaşacaklarına eminim İ | a | | Lynn — Merrick. kendisiyle demiştir. Sinema haberleri * Holivutlu kadın sinema muharrirleri - yaptıkları — bir toplan'ıda en (çok) sevmedik leri yıldızları tâyin etmişler - dir. Bu yıldızlar şunlardır: Betty Grable, Hedy Lamar, Humphrey Bogart, Dennis Morgan ve Frank Sinatra, Gazeteci hanımların bu ar- tistleri sevmemelerinin sebeb', onlardan yüz bulamamaları, hususf hayatlarına İstedikle- ri gibi burunlarını sokamama- larıdır. * Tanınmış Pransız edibi Andr& Malraux General dö Golün son on yıllık hayatını tasvir edecek bir kordelâ vü- cude getirmekle meşguldür. Malraux, bunun iİçin bilhas- sa havadis filmlerinden fayda * Kocası John Agar'dan 2 rıldığındanberi Shirley Temp- | le'in Amerikada gösterilen filmlerinin rağbeti gittikçe düşmeğe başlamıştır. * Parise Frank — Tüttle'in| idaresinde bir film çevirmeğe gelen Dan Clark, ken Fransada en garibine den ne olduğunu soran bir £ eee «Her kesin Fransızca konuş ması!> cevabını vermiştir. Londrah, yer altı treni istas- yonlarının koridorlarındarras ladığı bayanların ellerine bir pusulacık — sıkıştırdıktan sonra kayboluyordu. Kâğıtta gunlar — yazılıydı: <Eğer taarruza uğramak İs- tiyorsanız, şu saatte şu adrese gelin.» Adam, bu garip davetiyelerini alan kadın- lardan yüzde on ikisinin randevuya geldiğini görmüştür. * Harward Üniversitesi talebelerinin çı - kardığı «Bampoon» adlı mizah gazetesi bu ders yılı sonuna kadar kendisini Üniversite- den koğdurmadan en çok müziplik yapacak talebeye üç dolar mükâfat vereceğini bildir- miştir. * Cezasını çektikten sonra hapishaneden çıkarken müesseseye ait bir battaniye, üç hav h, beş sabtn ve iki fırçayı çalıp götüren Ha gerstownlu (Maryland) Chester Delauney tek rar deliği boylamıştır. Dolores Mendoza adım'da <£ Buenos — Airesli (Arjantin) Ci bir güzellik müstahzaratı $ imâlâtçısı kadın, yeni — icat 'ettiği «meme rujur sayesin- de zengin olmak üzeredir. Du dak rujunu Aandıran bu boya yı, tuvaletine düşkün kadın- lar meme uclarına sürmek- tedirler. Bayan Mendoza, bir gazeteciye: <İlk za - manlar, bu Tuja itibar edilmeyeceği kanaati rdı. Halbuki kısa zamanda büyük rağbet | gördü. Her tarafta bunu kullanmak — moda olunca, kadınlar meme uclarını — göstermek için elbet bir çare bulacaklardır.» demiştir. * 4 temmuz 1917 akşamı bir bardak bira içe- ceğini söyliyerek evinden çıkan ve o tarihten beri bir daha geri dönmeyen Cincinatili (A: B. D.) Mr. Saupire'in aleyhine boşanma dâvası açan karısı Caroline Sguire, mahkeme- den ayrılma kararı almıştır. * Haytili büyük dansöz Katherine Dun- ham, Pariste verdiği son temsilden sonra ka- dan, erkek bütün yakın dostlarını Klariç ha- mamına dâvet etmiştir. Katherine, — «Partis nintam neşeli geçmesi için, Bernard Hilda ile orkestrasını da hamama çağırmıştır. Son zamanlarda Ukranya- da, ortadan ikiye bölündük- 8: ten sonra — yapıştırılmış bir SF hayli biner rublelikler dikka ti çekiyordu. En nihayet me İ selenin mâhiyeti geçenlerde >— meydana çıkmıştır. Meğer, Tekaterinoslavlı as ri bir don Juan şehirdeki ho | şuna giden kadınlara bir bin rublelik ban- knotun yarısını gönderiyor ve onları bankno | tun diğer yarısını evinden gelip almağa da - vet ediyormuş. * Kanadada çıkan bir gazetenin ilân sayfa sında okunmuştur: «Otuz sekiz yaşında bulu- nan bir çiftçi, tarktörü olan bir kız İle ev- lenmek İstemektedir. Traktörün resminin gön derilmesi.» * Amerikanın tanınmış — pedagoglarından Dorothy Baruch'un geçenlerde bir konferans- ta söylediklerinden: «Çocukların döğülmele- rinin bütün faydası, onlara dayak atanların asâblarını teskinden ibarettir. Ahmet Hüseyin adında bir Ç Mısırli yıllardanberi yanın - &Şı n € dan ayırmadığı köpeğine pek düşkündü. Ahmet, bundan bir kaç ay evvel evlenmiştir. Lâkin, zifaf gecesinin ertesi günü köpeği kendisine dişle- rini göstermiş ve yanından kaçmıştır. Ahmet, karısı ile her baş başa kaldığı za- man köpek, ulumağa, havlamağa, kapı ve duvarlara saldırmağa başalmıştır. Çok sevdiği köpeğini bedbaht görmeye ta- hammül edemeyen Ahmet Hüseyin, karısın- dan ayrılmıştır. * Vak'a, Fransız Dışişleri Bakanlığının ka pısında, son milletlerarası toplantılardan bi- rinden sonra geçmiştir. Kapıcı, merdivenden inen her devlet ada- mınin otomobilinin kapının önüne gelmesi için emirler vermektedir: Mr. Acheson'un «Cadillac» 1 ilerlesin... Mr. Bevin'in <Rolls Royce» u İlerlesin... M. Sehu- man'ın €15> i ilerlesin... (Adam, bundan son- İtalya devlet başkam M. De Gasperi'yi ince yanımdaki hademeye şu emri verir:) M. De'Gasperinin şemsiyesi ve lâstikleri ge- tirilsin..” î%% fıstık sepetinin üstüne koy- duğu bir etikete şu sözleri yazmış olmasından ileri gelmektedir: «Karısını ve sevgilisini mesut etmek isteyen bu fıstığı yer.> * Fransadaki büyük kumarhanelerin son bir yillik kazançları: Enghien Les Bains: 522 Nis: 486; Deauville: 423; Cannes 309 mil-, yon frank. b * General Eisenhover tütünü terketmiştir. * Geçenlerde Pariste spor sarayında Fran- sız Rittere mağlüp olan Hollanda orta sıklet şampiyonu Luc Van Dam'i, maçı kaybetme- sine müthiş sinirlenen karısı ve maneceri ba- yyan Van Dam, oyundan sonra her kesin or- tasında bir güzel pataklamış ve adama: «Böyle karı gibi yenilmek için mi o kadar zaman kendini perhize çektin!» diye bağır- mıştır. —— Meksikada, — Guadalajara şehrinin garında yer fıstığı satan fakir bir zenci, gimdi bir günde, eskiden bir ayda satamadığından fazla mal devretmektedir. Bunun da sebebi, adamın geçenlerde, Iki fıkra * Evli, genç ve güzel bir ka dının biraz kanı bozulmuş, yü zünde sivilceler çıkmı Bütün sayın bayanlar gibi, ©o da kocasının (fırsat bulduk ça) dışarda gönül eğlendirdi - gini vehmettiğinden bu sivil kte ciler aklına kötü kötü geyler getirdi. Nihayet, içindeki şüpheyi defetmek için bir cildiye mü tehassısına gitti. Doktor, kadını İyice mua: yene ettikten sonra ona, kor kulacak bir geyi olmadığını söyledi. Fakat, kadın doktora bir türlü inanmak İstemiyor- du. Nihayet, doktor, güzel müşterisine tam emniyet ver mek için bir kan tahliline lü - zum gördü. Kadın, bir kaç gün tahlilin neticesini - öğ: sonra enmeğe gittiği zaman, doktor: ahlilin sonucu da ge- ylediğim Böz- Ti teyid ediyor, dedi. Vehim N kadın. hâlâ müteredditti. Doktora türlü sualler soruyor du. Doktor, bir an onu kolları arasına alıp öptü. Genç kadın, erkeğin bu ha- eti karşısında iddetle Irki apıyorsunuz, doktor, an bir film yapmağı düşü der, Romancı: «Lâkin, bu eserim film olmağa h N değil» deyince, flim Siz buna aldırmayın, biz | nu mevzuunu değiştirip baş tan yaza cevabını verir. -— Hazırliyan : —< Nİ Rem| lanmaktadır. İkinci Son günlerde, İngilizce ko- nuşulan memleketlerde en çok satılan kitaplardan biri de The Wooden Horse - Tahta At» adlı eserdir. <Tahta At>, yalnız İngilterede iki yüz bin nüshadan fazla satılmıştır ve yakında filme alınacaktır. Eserin muharriri Erle Wil- liams, İngiliz hava kuvvetleri Pilotlarındandır. Mr, Williams, kitabında esarette geçen gün- lerini anlatmaktadır. Lâkin, «Tahta At» ın en alâka çeki el tarafı, muharririn esir kam- pindan iki arkadaşı İle bir - likte firarını tasvir ettiği sa- hifelerdir. Mr. Willlama'a o baş dö: dürücü macerasında yoldaşlık eden çile arkadaşlarından R. M. Codner bir topçu yüzbaşı- S1 ve Oliver Philpot, kendisi gibi uçak pilotu İdi. Firarın plânını yüzbaşı Cod ner hazırlamıştır. Vak'a, 1943 yılı İlkbaharının bir günü, Si lezyada etrafı yüksek tel ör- gülerle çevrilmiş bir psir kam- pında başlar. Hava pilotlarına ayrılmış o- lan kampta, binlerce insan ara sında, topçu yüzbaşısı R. M. Codner de bulunm rar! Harbe ilmek İçin esaret cehen- neminden kaçmak!... | — Lâkin, tel örgüler aşılama yacak kadar kalın ve yüksek tir, gözleme kulelerinde nö- betçiler her tarafı gece gün- göz altında bulundurmak- d | B na, eski Yunanlıların, yıkıntısı | bizim bu günkü Çanakkale do r gün, Mr. Codner'in aklı- laylarında olan, Truva şehrini zabtetmek için kullandıklar: tahta at hiyl li * Yüzbaşı bu usuülde o gün- Cihan Harbinin en h | yer ve gartları d şok geçmeden plânını haz: lar, .Codner'in plânı insana bakışta garip gelmekle beraber yiraz derinleştirilirse mümkür görülmektedir. Nitekim, yüzbaşı düşü ni açtığı zaman arkada na yardım edeceklerini vaad. der İlk önce işe jimnastikhane- lerdeki atlama sehpasına benzer bir sanduka yallmakla başlanır Bu başarıldıktan sonra, esir: ler kamp idaresinden günün VA L eyecanlı f rar hâdisesi VE t A âatlerinde bu san- — nastik âleti topr konulur — ren yıpratıcı bir. calışma so- l i- — ve üzerinde idman ba: aş numda Üç arkadaş, otuz yedi nde idman yapma müsaa- z, altlarındaki tah metre uzunluğunda bir tünel n saatlerce zemini ka açmağa muvaffak olarak ken n toprağı lara kor ve dönüşte ir muvakkât kapakla ör 3rgülerin dışında dilerini tel bulurlar. küçük çu- n sonra, evvelden ka terler. Codner ile bu unu; zed-etnek -İçin - gonra el bu toprakdarı bt ttin ve Danlı bir sebep görmez. ber barakasının altındaki boş ka, Philpot ise Aslında, yere dayandı; luğa dökerler. Dantzig üzerinde: nin açık olması lâzım Gardiyanlardan hiç biri ola Tek Stokholmde buluşurlar. bu atlama sehpasının nın bitenin farkına varmamıştır. Bu hâdiseden bir kaç ay son rildiği mrada, dibi bir t İngilizlerin atlamağa kar- ra, gene bir tünel vasıtasıyle ta ile örtülüdür. Bunun sebebi — şı duydukları bu büyük heves ayni kamptan seksen esir daha ise, barakaya her çıkış ve gi- — bilâkis onlar) çok eğlendirmiş - firara kalkmış, fakat, bunlar- rişinde içinde Üç adamın giz- — tir. lenmiş olmasıdır. Bunlar, jim Nihayet, dört buçuk ay sü- dan ellisi kaçarken öldürül « müştür.