-e A * Un A EYLÜL 19409 ——— Sabahattin (Baş taralı 1 incide) | olan genç karısı Bayan Mediha e 8 yaşlarındaki kızi Demiray da bulunuyorlardı. Saat 9,508 doğru mahkeme he. gel aşkan Cemil Tobmay, üye , er Muhlis Çavenli, M, Kemal Sağ Hik ve savcılık makamında Hay - rettin Ayışık'tan müteşekkil — ola. rak kürside yerlerini aldılar, Müteakiben süngülü jandarmala rın muhafazasında samık Ali Erte kin salona alındığı zaman, sanık vekillerinden M, Edip Türkinen ile Torahim Hakkının — sanık mevkli- nin önünde yerlerini aldıkları gö - rTülüyordu, İstinabeler 4 Buğünkü duruşmaya bazı tanık| Jarın istinabe yolile İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinde alınan ifade -| lerinin okunmasile başlandı. Bulardan Asaf Hâlet Çelebi; Sa bahattin Aliyi evvelden tanıdığı - zu, kendisinin mert, cessur, hâdi - geler karşısında yılmaz bir karak- tere sahip bulunduğunu işaret et- ftikten sonra, bir gün Sabahattin Alinin kendisine: «— Ben bir seyahate çıkıp ora- /dan sana mektup gönderirsem, al- leme — verir misin?» — dediğini, «Elbette...> diye cevap verince, yeşil mürekkeple yazacağını söyle diğini işaret ettikten sonra, son zamanlarda mahküm olacağından korktuğunu, bundan kurtalmak i. çin Marsilyaya kaçmaya karar ver diğini, fakat Bulgaristana kaçaca | İına Salâ İhtimal vermediğini ve| Silâh taşıdığını söylüyordu, Süleyman Yanbolu, berber " Ha- san Turalın yeğeni olduğunu ve Ççırak olarak yanında çalıştığını işaret ederek bir gün biri sarışın, diğeri esmer iki gencin dükkân- aa gelip traş olduklarını ve biraz Sonra tekrar gelip «Biz burada kart düşürmüşüz, buldunuz m: diye sordukların, Ali Ertekini <A Ü çavuş> olarak tanıdığını söylü - yordu. Yine İstanbulda istinabesi — ya- pılanlardan diğer tanık Ahmet Ça | ftalca da verdiği ifadesinde; asker likte firar suçundan cezalı olarak askerl ceza evinde yatarken Ali| Ertekini tanıdığım Ali Ertekinin bir gün kendisine, . Bulgaristana adam kaçırdığı yolunda — açılması| Üzerine vaziyeti akrabası Aziz Bi- Iâloğluna bildirdiğini, onun delâle. tile Aliyi emniyete Ihbar ettikleri. ni söylüyordı. Reis, sanı hadeti ve bu tanıkların — şe- söyledikleri — bakkında, bir diyeceği — olup — olmadığını sorduğu 'zaman Ali Ertekinin Asaf Hâlet Çelebinin söyledikleri Hakkında bir diyeceği olmadığını, | diğer iki tamığın doğru seöyleme: diklerini, Ahmedın Romanya Kon solosluğunda 17 bin liralık sulüsti. | malden mahküm bulunduğunu söy| ledi ve Ahmet Çatalcanın ilk, ifa. desinin okunmasını istedi ve o- kuttu. Ahmet Çatalcanın burada - ki ifadesile son istinabesi sırasın. daki ifadesi arasında bazı müba - yenetler olduğu anlaşılıyordu. Sanık vekili avukat Mehmet E-| dip Türkmen söz alarak, Süley - Jman ile Ahmedin «ketmi şehadet> ettiklerini söyledi ve bu hususla - Tın zapta geçirilmesini istedi, zap ta geçirtti ve huzuren dinlenilme. leri Yüzumunu-ileri sürdü, Tanıkların söyledikleri İstinabelerin olcunmasından son- ra duruşmaya geldikleri “anlaşılan tanıklardan Rauf ile berber Hasan | Tural, yeminli olarak dinlendiler. | Rsuf, Sabahattin Aliyi 934 yı- hındanberi tanıdığını, ölüm hâdise. #sini gazetelerde okuyarak öğrendi gini ve hâdisenin ortaya çıkmasın | dan bir kaç gün evvel de savcılı - ga çağırılarak İfadesinin alındığı ni işaret ettikten sonra, bono me. selesini şöyle anlattı: — Sabahattin Ali, Rüştü Dik. türke bir matbaa makinesi satmış | 3000 lirahık bir bono almış, Bono| kendi namına idi. Banun kırdırıl - 'masını İstiyordu. Param yok, ba- 'na para ver, dedi, Benden 600 kü-| #ür lra para aldi, Avukat Mül- himeye ve diğer daha bazı kimse. lere olan borçlarına karşılk ve ajlesine de para vermemi söyledi Ben de verdim, Bu hâdise 948 yı Bnda bir kış ayında oldu.. Reis sördi — Sabahattin Alinin parası yok * u imiş? — Her halde, — Para sikintısından - bahsetti miz — Btu, Banık vekili söz alarak: — Anlaşılıyor ki bu tanık, bü- tün borçları ödemeğe memur edil. | miş. Acaba Sabahattin Aliye 600 lirayı hangi tarihte vermiştir? So| Kulsın!> Dedi, Buna karşılik tanık Rauf: | «— Ben Sabahattin Alinin borç darını ödemeye enemur edilmiş de- gilim, Ona kargı yaptığım, sadece bir arkadaşlıktır!> diye cevap ver| di, Hasan Turalın şahadeti « Bundan sonra dinlenen berber İHasan Tural, mütereddit ve — kor- kak bir halde konuştyordu . 1938 yılmda Türkiyeye serbest İ mak istemedim. Ali dâvası tin AlI dükkünıma gelip giderken konuşurlardı ve Sabahattin Alinin cebinde Markopaşa gazetesi bulu- murdu. Onları mukaddes kitap gi- bi sakları — Para alıp vermişsiniz, — Hayır böyle şey olmadı, — Polis Müdüriyetindeki ifadele rinde, bürada söylediğin gibi ko. nuşmamışsın, Orada — başka türlü yazılı, 'Ben orada da böyle konuş - tum .Ama öyle yazılmış, O yazı . danları ben -söylemedim, — Yalnız bana imza ettirili. — Senin her şeyden varmış? — Hayır, yalnız Sabahattin Ali ile beraber All Ertekim gittikten ponra hâdiseden haberdar oldum. — İfadelerinin yanlış yazıldığı - mı nerede öğrendin? — Sorgu hâkimliğinde tekrar 1. fade verirken, Berber Hasan, savcının isteğile Sabahattinin Alinin elbise ve gi - yi eşyasına ait olarak yalnız el. bisesinin renginin gri — olduğunu, diğerlerini hatırlayamadığını söyle di, Bulgaristana kaçırılan Osman ile İbrahimin hikâyesini de uzun boyl' izah ettikten sonra Sabahat- tin Alinin kartı meselesi hakkında da göyle dedi: «— Kartı Ali Ertekin — getirdi, (Bunu senden - arayacaklar) dedi, Yeşil mürekkeple yazılı idi, Al. <Almazsan seni de bu işte dahilmiş gibi ihbar e- derim> deyince, korktum, aldım. Meğer bu paroji imiş. Bunu © iki Üniversiteli alacaklarmış, onlar ilk defa gelip «Biz kartımızı düşürmü güz> dedikleri zaman vermedim a- Ma, sonra Süleymana tenbih ettim «gelirlerse ver> dedim, Berber Hasan, bu gün mahkeme de okunan ve Emniyet Müdürtüğün de evvelce vermiş olduğu ifadesin- de ise hâdiseyi başka türlü anlatı. 'yor. Sabahattin Aliden Bulgarista na kaçırma işi için 450 lira aldığı nı”da söylüyordu. İfadelerinin mübayeneti hususun da kendisine sorulduğu zaman: «— Emniyetteki ifadelerim be - nim ağzımdan yazılmış değildir. Onlar, Ali Ertekinin ifadesine Uy- durulmuş, adapte edilmiştir.» — de-) di ve Mehmet Ali Cimcozun yazı. hanesine bir ev dâvası için Muse-) vi bir kadınla gittiğini söyledi, Savcının talebi ile Sabahattin Alinin Adalet ve Mehmet Ali Cim coza hitaben yazdığı mektup o kundu, Bunun bir cümlesinde: «Size Hasan Tural adında bir a- dam müracaat edecektir, Namusu- na güvenilebilir.. deniyordu, Reis sordu. — Peki, bu mektuba niçin -böy le yazıkmış? — Bilmem!! Ali Ertekinin feveranı Reis, sanık Ali Ertekine, berber Hasanın şahadeti hakkında bir di- yeceği olup olmadığını sorduğu za- Mman, sanık birden ayağa kalktı. candan titriyordu. «— Ben memleket hesabına bu işi yaparken Hasan, Moskof hükü . meti hesabına ve Türkiye Cumhu- riyeti aleyhine Rus konsolosluğu - na hizdiet ediyordü. Bu zatın sözlerine inanılmaz!, İşte ifadelerinden öe — anlaşılıyor. ki, Hasan yalan söylüyor. O şim- diye kadar memleket alsyhine ve emleketi yıkmak için hareket et miştir,» dedi. Söz alan sanık vekili Edip Türk- men, Hasan Turalın bu şebekenin başı 'olduğunu ve sanık bulunması lâzım geldiğini ,hakkında takibat yapılmasını istediğini, diğer vekil Tbrahim Hakkı da, yalan şahadet- ten dolayı sanığın tevkif edilerek haberin doğru söylemeğe icbar edilmesini istediğini söylediler. Savcının — mütelâası — glındıktan sonra heyet istişareye çekildi, Karar 15 dakika sonra tekrar kürsüye çıkan mahkeme heyeti başkanı ve rilen kararı göyle tefhim etti: «Müdahili aleyh (Sabahattin Alif nin eşi) nin giyaben dinlenmesi için Ankara, Emine Dağbasan için Akhisar mahkemelerine — yazılan ve cevapları gelmemiş olan tali - matların tekidine, şahitlerden Aziz Nesin ile Emniyet Memuru Zeki Kayalının adreslerinin tesbiti ve istinabeleri için eski karar gereğin İce Cumhuriyet savcılğına müzek- kere yazılmasına, Süleyman Yan - bolu ve Ahmet Çatalcanm dinle - nilmeleri için ihzaren celplerine, tanık berber Hasanın yalan gaha- det iddiasile tevkifi isteğinin red - dine ve ekndisine iki defa gelip gitme Masrafı olarak 30 iranın İstanbul maliyesinden — ödenmesine duruşnanın 17 Eylüle talikine it. tifakla karar verilmiştir.» A, Berk Türk Mühendisler derneğinin şubesi olarak geldiğinden — başlayarak, “ Türkiyedeki hayatını tafsilâtile an lattıktan sonra 946 yılında komü- | nistlik suçundan mahktm olduğu - | Du, evvelâ - Harbiyede, sonra da| *Paşakapısı ceza evinde cezasını çektiğini, buralarda bazı korsünlat leri ve cezalıları, bu arada — Sa- bahattin Ali ile Ali Ertekini tanı dığım, bilâlinre hapisten çıktıktan sonra Ali Ertekin ile ailece kon'ş maya başladıklarını, Ali Ertekinin Sabahattin Ali ile peynir nakliyatı ve ticareti yapacaklarını, kend.sin den öğrendiğini, daha evvel kaçı. rılan Ibrahim ile Osmanın kaçma hâdiselerinde bir ilgisi olmadığım söyledi | Bu sırada Ali Ertekin, oturdu - gu mahkümn yerinde ellerini önün. de kavuşturmuş, acı ve — müstekzi | bir tavırla Hasanı süzüyor, Hasa. | 'nin bazı sözlerine hayıflanıyormuş gibi başını iki tarafa sallıyordu, Berber Hasan şahadetine şöyle devam etti: — Sabahattin Ali denen adam, bir gün dükkâmıma geldi. Bana| 'Topkapıda fabrika olup olmadığı - ni sordu. Ben iş gömleğimle idim, «Buralarda fabrika yoktur> dedim, Hasan devam ediyordu, rels ikaz | etti O tarafları birak ta günları bindir bakalım kamyona! dedi devam etti — BSabahattin Ali ile (Ali Erte. Kini işaret ederek) bunlar nasıl tanışmıplar? — Bilmiyorum! Yalnız Babahat- Ankarada bulunan Türk Mü- hendisler Derneğinin birlik hali- ne gelebilmesi için İstanbulda bir şube açılmıştır. 'Bu şube dlin saat 15 de Emin- önü Halkevi salonunda Mazhar Güven'in başkanlığında ilk umu- mi heyet içtimaını — yapmıştı! İlk olarak temsilciler meclisinin hazırladığı faaliyet raporu okun- muştur. Bunu takiben yeni idare heyeti seçimine geçilmiştir. İda re beyetine Mazhar Güven, Ke- rim Esmer, Nurettin Özsel, Te fik Demircigil, Enver Abirol sı çilmişlerdir — Harbten ber ilk Yugoslav uçağı geldi (Baş tarafı 1 incide) 'Yugoslav başkonsolosu — Mus- tafa Viloviç de karısı Nedeljka Viloviç ile beraber dün ayni u- çakla Belgrada hareket etmiştir. Konsolos kendisiyle görüşen ar- kadaşımıza, Yugoslavyaya - gi- deceğini, tatilde bulunduğu içla siyasi herhangi bir tefsirde bu- lunamıyacağını söylemiştir. Ta- tilinin ne kadar süreceği suallı #Bilmiyorum, Yugoslavyada bel- H olacak» cevabını vermiştir. (Baş tarafı 1 incide) n İsmet İnönüye Üdemişte yapıla- nn üç misli idi. Öd dar bu kadar büyük ve şuurlu bil toplantıya şabit olmamıştır. Bu su- iktidar partisi Ege bölgesini ve İz. mir vilâyetini siyasi sahne yapmak istemiştir. Bu mak- satla Ege vilâyetlerine ve İzmir ka zalarına ziyaretler yapıldı. Bu ara- da siyasi maksat güdüyor görün yen bam vekiller de Egeyi boş bır retlerine sebep gösterildi. Bu gidiş gelişlerin bu seferlik ar- kası alınmış görünüyor. O halde siz lerla iktidarın giriştiği bu siyasi fa- aliyetlerin kısa bir muhasebesini ya partinisin bugünkü durumunı da bir göz atmak mümkün olacaktır. Sevgili hemşerilerim ; ügenin sahne olduğu bu faaliyet- lerin asıl sebebi nedir? Bölgenin ma arif ve yol işlerini, ticaret ve sana- yi sahasındaki dertlerini ele almak veya zelzele felâketinin tahriplerini sür'atle ortadan kaldırmak 1m? A- sıl hedefin siyasi ” olduğunda benim gibi sizlerin de tereddüt etmiyece: iğinize eminim; çünkü hâdiseler güz lerimizin önünde cereyan etmiştir. iktidarın giriştiği taarruz Bakanların bazıları, Halk Partisi temas ve toplantıları tertip etmek- ten başka hemen hiç bir işle meşgul olmadılar; Devlet ve Halk Partisi başkanı da bölgedeki uzun ikameti- ni parti faaliyetlerine ve nutuklara hasretti. Demokrat Partinin (l kongresile iktidarın giriştiği taarruz bareketi türlü safhalar arsederek E- gede devam ettirildi. Evvelce de izah m gibi, kongremizde H ir karar ve sarfolunmuş bir tâbiri bunların mânasını — işlerine, geldiği gibi değiştirerek, istismara Çalışlı - lar. Husumet kelimesi etrafında a- labildiğine yaygara koparıldı ve: san ki memlekette husumet hisleri al- yürümüş ve tehlikeli bir hal aP mip gibi gösterilmek — istenerek bir de muhabbet. havariliğine - girişildi. Halk Partisi içine düşmüş bulundu- kinci büyük şan iktisadi durum üzerinde başka sabalara çekmek politikasını m güt mektedir suali oluyor. Maksat Egeyi fothetmek Idi fethetmek olduğu aşikârdıı Bunu kendi nutuklarında söyledi- ler. (Ege bölgesino gelincmezmiş di gittikleri yerde tekrarını ihmal et mediler. Ege” bölgesine gelinemezmiş sözü- nü kim söylemiş? Malüm değil. An daşılan, Ege bölgesine sadece gelme ği bile bir zafer saymışlar ve bunu belirtmek için hayal mahsulü olan bu iddialara cevap vermek yolunu uygun bulmuş olacaklar hakikat şa dur ki bu yurtta her vatandaş bu- susile Devlet Reisliği makamını iş- gal eden zat, her yere gidebilir; hiç kimse bunu yadırgamaz. Halk ta- bakalarının bu seyahatlerden heye" duyacağını veya hareketo geçece ni farzetmek sadece vehimden iba- ret kalır. Küçümsenemiyecek mesafe © zaman Halk Partisinin Başvekili bizi Egeden çıkarmağı at için polis taban tibaren (yaşa, varol) senleri, Baya- | yar gibi vatandaşlar ve partiler ara- rın vagondan inip on bini mütoca- | sında sevginin hâkim olması lüzumu vi halkın arasından geçerek parti |a dair çok sözler sarfedilı binasının balkonuna çıkıncaya kaz | — Tek parti ve tek şef iptilâsından dar devam etmiştir. Tamamen bita- tayrılmakta hâlâ güçlük ve ıstırap raf mahfillerin kanaatine göre bu ka İ çekenlerin, siyasi ve içtimai münase İabalık ve tezahürat, Comhurbaşka ı değil, sevgi esa miş şimdiye ka getle C. H. P. nin siyasi bir kalesi | itibarile fikir ve vicdan hürriyetihe Olarak sayılan ve 1946 seçimlerinde | karşı hürmet ve kendilerinden ayrı İzmir vilâyetinin rey deposu vazife- | düşünenlere karşı da muhabbet bes sini gören Ödemişin D.P. genel bap" İlemekte az veya çok kusurlu olur- kanıma gösterdiği bu coşkun tezahü |lar. Partimizin kurulduğu günden- tat Cumhuriyet Halk Partisi idare- İ beri başına gelenlerin baain hikâye cilerini kara kara düşündürmeğo | si bu hakikatin delillerini teşkil e- başlamıştır. der. Hal böyle iken iktidarın en sa- Bayar, tesahürat arasında parti |lâhiyetli ağzından bize karşı vatan nasanı açılış törenini ' yaptıktan | daşlar arasında sevginin hâkim ol- sonra balkona çıkarak Ödemişlilerin | ması lüzumundan büyük bir ısrarla Kartuluş bayramını candan kutlamış | bahsolunmasına hayret etmekteyiz. ve Ödemişte başından geçen bir hâ Muhabbet samimiyetsiz olamaz liseyi naklederek günlerdenberi bok- | , Yiğit Ödemişliler ; lenen aşağıdaki nutku irat etmiştir: | " Muhabbotle samimiyet birbirinden Cotâl Bayarın nutku ayrı düşünülemez ve samimiyetin ol Aziz Ödemişliler; madığı yerde sevgiden bahse imkân Şimdi sizlere son günlerin politi- İ yoktur. İktidar partisinin başkanı ka hareketlerinden bahsedeceğim. tarafından de barcanan bunca Biliyorsunuz ki, son zamanlarda, faaliyetlerine rakmadılar. Zelzele felâketi dahi | pılmışlar ve vazife ve mesuliyetleri diğer bazı vekillerin ve Halk Parti | ni ne derecelere kadar unutmuşlar- si genel başkanının yine Egeyi ziya | dır. Buraları 'ul devlet adamla pabiliriz. Bu suretle memleketin ve u zor ve hattâ acıklı durumdan bu İ vo tazyik 'politikası takip , etmekle suretle kurtulacağını ümit etmek -| itham ettikleri Peker zamanında ha | tedir. zırlanmıştı. İşte kanunla — güdülen, Mühterem Egeliler; silâyetteki bütün memurları kanun Karşımızdakilerin bu hallerine ba | dan #iyade barfi harlino valinin em kınca insanın ilk aklına gelen aca- İ rine bağlamak olduğuna şüphe yok | ba iktidar, bu gibi hareket ve gürül | tur. Valinin azli ve nasbı, ikbal ve | tülerle dikkati, günden güne fenala | kaderi de kayıtsız şartsız vekillerin İktidarın, Egede teksif edilen gay | tundurulmak istendiği açıkça görülü | ret ve propagandalar diğer bir | yor. Valilerimizin ve idare ümirleri- maksadı da Eğgeyi partileri adına | mizin çoğu bu vaziyetten müztarip- yorlardı, işte geldik) sözlerinin her iddiaları ortaya atmak ve gonra da cana geleceğini ve hususi bir alâka Bunu anlamak için Başvekilliği | arak adliye ve hâkimler üzerinde zamanında Recep Pekerin Ege seya | g işlenmeğe başladığını görüyoruz. hatini hatırlamak kâfidir. Büyük | Ba maksatla girişilmiş bir takım he gayretler sarledorek, devlet ve DaP-İ gaplı hareketler görlerimizdek koç- ti kesçsinden chemmiyetli paralar ! namaktadır. harcayarak, o seyahatinde — Recep | göz değil filli netice sırası gelmiştir Peker bile, izmir gibi bir| — Aziz Egeliler merkende, bitişik vilâyetlere de ol | — Bütün iktidar gazeleleri ve en ha atınak suretile, memurdan, talebe- | çini irili ufaklı vekil, vükelâ bile den, muhtar ve Halk Partisi idare | emokrat Partiye ve şahıslarımıza heyetlerinden ibaret kadrodan bin” | karşı hakkı hakikat ve insaf duygu- lerce vatandaş toplıyabilmişti. Ege- | Jarile siyasi edep hudutlarını tanımı ye gelememek değil, biliyorsunuz ki | yan hücumlarda bulunurlarken, şa- kararlaştır- YENİ SA Bu sefer Egede minberden konu- zuunda hisleri aşları elbette bir Demokrat ve anlı r | Part? monsuplarının ayni olamaz. On har mütlak itaat — isterler ve netice ve sözlerde samimiyetin ek- ni gördüğümüzü açıkça ifado etmek mecburiyetindeyim. Düşününüz bir kere, Halk Purti- si vo Devlet Başkanma kılavuzluk Tetmek maksadilo buralardan geçen Bakanlar nasıl kendilerinden geçe- tek koyu bir particilik ihracına ka> memurlarını ra olarak değil devlet ayartmağa ve onları partilerini hususi maksatlarının hizmetkârı yap mağa — çalışmışlardır. — Söyledikleri sözlerde muhabbetten eser yoktur. Söz ve hareketleri ancak gizli husu metlerin hesaplı - ifadelerinden iba- ret kalmıştır. arşılıklı vatandaşlık duyguları- nın icaplarından çoktan vazgeçtik fakat devlet adamı geçinen bu zeva tın dilleri ve kalemleri siyasi edep | hudutlarını da tanımamıştır. Hücumlar Gene bir taraftan muhabbet hava riliği devam ederken diğer taraftan iktidara mensup gazetelerin yazdık- darına bukimız. Partimiz ve şahısla- | rımız aleyhinde no bayağı hücumlar da bulunuyorlar; şirretliği bize seh pacılar demeğe kadar ileri götürü- yorlar. Sehpacıları voya hâlâ buna | hasret çekenleri - kendi — saflarında aramaları icap eder. Sehpalarını bu memleketten ebediyen uzaklaştırma iza, sehpaların gölgesinde siyaset yü rütmek sevdasında olanları da hüs- ranla kahretmeğe azmetmiş medeni ve ileri bir partinin mensupları ola rak no kadar övünsek hakkımız var dir. İktidarın şüpheli hareketleri Muhabbetle samimiyet ayrı düşü- nülemez demiştim. İktidarın sami- miyetine nasıl inanalım ki, gene bir. taraftan sovgiden, dürüst seçimler- den bahsolunurken- diğer - taraftan şüpheli hareketlerin envaına devam olunmaktan da çekinilmiyor. —İter kanunu ile valilere verilen yeni sa- lâhiyetlerin mânası nedir? O iller dilerinin cebir kanunu ki, bizzat ket emir ve arzusuna bağlıdır. | Bu yollarla, gerek idare nin gerekse her sınıftan devlet murlarının politikanın emrinde b nirler tirler. Pek azı müstesna bunlar, ka nüna ve millet iradesine karşı ha- | rekete mecbur edilmişlerse buna bü | yük bir ıstirapla katlanmışlardır. Görüyoruz. ki iktidarın bu yoldaki | gayretlerinin yonu da gelmiş değil- | dir. Aziller ve nasıplar hâlâ hep ik tidar partisine imtiyazlı muamelo ya pılmasını teşvik yolunda işletilmek- tedir. 21 Temmuz seçimlerinde şid- detle cezalandırılmaları icap eden bir takıp idare ümirleri mühim vi- lâyetlerin başına getirilmektedir. Se çim emniyetinden bahsolunduğu bir mırada, tecziyolerini bir tarafa bıra- kalım hiç olmazsa vilâyet ve kaza> lardan alınarak diğer vazifelere tü- tin olunmalarıda 1m hatıra gelmi- yor? Gene bu cümleden olmak üzere seçimlerde adli teminat meselesi or taya çıktığındanberi anayasaya ay- kırı ve antidemokratik kanunlardan olan hâkimler kanunununa dayanır gılacak bir ısrarla sevgiden bahsolu | nur. Seçim emniyetinden bahsolu - | mış ve bu mak ürken de LAİ İlb mürasaakları va bi d | GÜn teğbirlidn. iodedirler Tiklâl mahkemelerile tehdit etmek- | “ Bunlara inanmakta mazurua, 21 ten çekinmemişt Kütülmek | FoPmuzdan evvel de Türk lli Bimdi silâh senlerile ürkütülmek | ,, namuslu seçim hakkında gaye ŞD aslaaalr di Bmlarli” | gi yeslir” Yöykealip " tökalnak vürü Mak sevdüsindan. vasgeçilliğine ber | medi mif Neticenin ne'olduğu ma arak hâdiselerin epey ilerlemiş ol- | 1 r. Temmuzda milletvekil uğunu kabul edebiliriz. Hattâ —“'Wı ilmiyenler kendilerini bilirler ; bun ine olarak bu sefer partilerin emni | Jarın hepsi bizim de bildiğimisi bil- | t elkale çelışanaklari DARİNNİN ömi, Tn 'padi e tekiisat| teminat ve de çalışıldı. " Bu| yörmenin yalnız ,bizim ' üzerimizde | mesafeyi kü | K <de Zat keieeüsi İde hiç bir tesir yapmıyacağına ar- şahal “olması movzuuata, d tık inanmalıdırlar. Söz sırası çol nası ve bilhansa füli n T bak- İ tan geçmiş filli neticelerin ortaya SÜĞ 5ç bi belizti mer- | Kanea armağı Geliği pekmiylür.” bub olamaması güzel sösleri tomar | — Asiz arkadaşların; ——— mile tesirsiz bırakacak sebeplardir Deniliyor ki, Egede bir husumet Bevgl anlayışı havasının ağırlaşmakta olduğu gö- Asiz vatandaşlarım rülmüşe onun için burada uzun kal- İ eski kanunlardır ve Halk - Partisi min edi Üistenen kuvvette mileyyideler ola- mamıştir,/ Teminatın elde edilebil | mesi ancak, evveli tek parti zihn yetin'n tamamile tasfiyesine, son- Ünüz kendi ellerindedir. olduğu gibi söylemeliyim, diye- Tek sözüne devam etmiş, 21 'Tem muz seçimlerinin malüm usuller- yapıldığını ve Bü süretle ne ticenin yüzde yüz değiştiğini ifa- de ettikten sonra demiştir ki Yine 21 Temmuz seçimleri o derece hükümetin cebir ve taz- |Yiki altında cereyan etmiştir ki, | yen BAH mak ve hüsümeti muhabbete kalbet mek yolunda gayretler sarfına lü- zum ve mecburiyet duyulmuş, de- mek oluyor ki Ege bölgesindeki hu- sumet İmvası ancak buraya gelin - dikten sonra keşfolunmuş. Takdir edersiniz ki, bu ifado, ol dükça gayrı tabildir. Hakikat şu- dur ki, Ege bölgesinde girişilme: kararlaştırılmış olan “parti faaliyet ve propagandasına, bu kapıdan bu yoldan girilmek münasip görül- müş olacak, İkl başkan arasındakl müvazenesizlik Bu propaganda seyahati hakkın- da ümümi olarak — söylenecek söz, Halk Partisi başkanının hüdiseleri, kendi partisini ve hükümeti haklı gösterecek tarzda izah etmiş olma- sından ibarettir.- Devlet Başkanlığı tarafsızlığını zahiren olsun muhafa- #a için sarfedilen — gayretler boşa Kitmiştir. Tarafsız ve partilerin üs- tünde kalması icap eden Devlet Re- isinin bu suretle günlük politika ce- royanlarının içine kadar sokulması- nin malhizurdan — salim — olmadığını bürada söylemek mecburiyetinde - yim. Devlet Reisi olan vatandaşı ceza kanunu ağır müeyyidelerle himaye vektedir. Bu bakımdan parti baş kanları olarak vaziyetlerimizde, eşit lik yoktur. Parti mücadelelerine ka rıştığına göre tenkitlerin mihrakın- da bulunmak icabettiği halde kendi- #i Devlet Reisliği sıfatının zırhları arkasında saklıdır. Böyle olmasa da- hi, Devlet Reisliği makamını işgal etimiş olan bir zata karşı tenkit hu- dutlarının çok dar tutulması lüzumu Bu itibarla bize kar ü hücumlara mukabe- le tehlikesinden kendisinin masum bulunduğunu pekalâ bilmektedir. Bu ciheto sadece işaret etmekle iktifa edeceğim. 'Demokrat Partiden istenilen teminat Aziz vatandaşlar, Bir de muhalefete teminat me- selesi konuşulmağa başlandı. Yânl seçim — netiçesinde Halk Partisi kazanamaz da muhalefete geçerse, kendisine —muhalefet — haklarının tanmacağına dair — teminat veril. mesi istenmektedir, Buna dair söz leri gazetelerde okuduğum zaman acaba bunun mânası nedir. di- diye durakladım. Tlk akla gelen şudür: - Bügüne kadar gekniş ve geçmiş muhale - fetlerin Demokrat Parti de dahil, teminat altında olmadıkları düşü. nülerek ve Halk Partisinin muha lefette kalmasını ihtimal dahilinde görerek daha şimdiden teminat al- mak mi istiyorlar. Meseleyi böyle anlamakta isabet olmasa gerek, Çünkü Halk Parti. sinin muhalefeti teminatsız gördü ünü itiraf etmesini kabul etmek zordur. O halde ve acaba muhale - fet olarak Demokrat Partinin bu gün haiz olduğu teminatın devam 'edeceğine dair mi bizden teminat almak istiyorlar? Eğer böyle ise, Halk Partisinin bize muhalefetin teminatı altında bolunduğumu maharetle Kkabul et- tirmek maksadını güttüğüne hük. metmek icap eder, Bugün Demokrat - Parti hakiki teminatı milletin vicdanından ka - zanmış olduğ'1 sevgi ve itimattü bulmaktadır, Yoksa kanunlar yine dilediği anda ve — dilediği şekilde anunlar' çıkarmak — mevklindedir, Bunlar istibadada götüren kanun - lar dahi olsa tecssürle ifade ede- yim ki, Anayazada ne demokratik hükümlerinden, ne de milli hâki- miyet asaslarından ayrılmamağı te- sek bahis mevzuu edilmek Ta da muhalefete Kat'i teminat teş kil edecek kanun! hükümlerin ka bulüne bağlıdır. Şayet mühalefete reva görct deri acı müameleler akıllarına yyor da, muhalefete geçmeğe mec- bur oldukları zaman mukabeleye maruz kalacaklarından endişe edi yorlarsa söyliyeyim ii muhalefetç teminat meselesini halletmek — he- Bahsi açılmışken bize düşen ik- tidara — geldiğimiz zaman bugün muhalefet için — istediğimiz hakla- rın muhkem teminat altında bu- Tunacağı bir sistemi kurma azmin de olduğumuzu söylemekten ibaret tir. Demokrat Partinin ana gayesi budur ve partimiz / kendini inkâr ve hattâ mahvetmekten başka tür İü bir harekete müktedir. değildir. Ara seçimlere girmeyiş sebebi Aziz Egelilei Seçimler mevzuunda da uzun sözler söylemiğlerdir. Bu arada ara seçimlerine girmeyişim zi seçimlerden korkmak ve kaçmak geklinde tefsir etmek ve ara se- da bi çimlerine girmek husus zi manevi bir cebir altında bu- lundurmak istiyorlar. Meselen azacık olsa lâtifeye tahammülü olsa idi, derdim ki, 21 Temmuz seçimlerinin içinde — yaşadıktan wıra sejimlerden korkmak ve kaçmak Çok görülebilir mi? Bayar, bundan gonra hakikat bu hakikati memlekette bilmi- öğrenmiyen kalmamıştır Bayar; 21 Temmuz seçiml: nin önceden hazırlanmış bir ter- tip eseri olduğunu, belediye € çimlerinde iştirâk — nisbetlerinin yükseltildiğini söyledikten 802 Ta sözlerine göyle devam etmiş- tir Seçim kanununa — gelin ce; bu kanunun değiştirilmesi ü reti katiyede lâzımdı. Bunu par- timiz daha ilk gününden itibu: ren ele almıştır. Nihayet bu, bir milli dâva haline geldi. Şimdi kanunu değiştiriyoruz, diyorlar. Bu çoktan yapıl l ddi, Vaktin Celâl Bayar, İnönü'ye cevap verdi metten, ne giddetten, ne buhran- dan bahsetmeğe kimse Tüzum his setmiyecekti.» Önümüzdeki aeçimlerin mesuliyetini müdrikiz Önümüzdeki seçimlere gelince, geçmişe bakarak Demokrat Par- ti fevkalâde müteyakkız ve dık- katli olmak mecburiyet ve mewu liyetini bütün ağırlığiyle omuzla- rında hissetmektedir. Partimiz kendini, Türk milletinin ve va- tandaşın bu en kudsi hakkını mü dafaa etmekle vazifeli görmek- tedir. Bu vazifemizi yerine ge- tirmek için yılmadan, irkilmeden Anayasaya dayanarak, kanunla- ra dayanarak sonuna kadar uğ- raşacağız. Bir de diyorlar ki: «Memleketin asayişini muha- faza etmek için hükümet hiç bir tecavüz önünde irkilmiyecektir.» Şayet gözdağı vermegk — maska- dı güdülmüyorsa bu sözlere ne hacet var. Biz hükümet, devlet, asayiş n& demektir biliriz. Böy- le söyliyecek!grine — vatandaşın rey hakkına tecavüz için uzanan eller kimlerin olursa olsun hükü- met bunları — irkilmeden kıra- caktır deselerdi, ne güzel olur- du. Bu bahsi de burada kesiyo- Tüm, Arkadaşlar; Mütemadiyen partimiz ve müs takil büyük vatandaş kütleleria- den bahsolunmağa, ve bunun ede biyatı yapılmağa başlandı. Ev- velâ söyliyeyim ki, müstakil vı- tandaşların sayısını mütemadi- yen yükseltmeğe çalışmak D. Parti mevcudunu az göstermek maksadiyle olduğuna şüphe yok- tur. Müstakil , tandaşlara tâviz verir şekilde konuşmak ise bu bir rey tâbyesinden başka bir mâna ifade etmez. Çünkü müsta- kil vatandaşların büyük ekseri- yetinin sejimlerde partimizle be- zaber hareket edecekler.ni çok iyi biliyor ve onları bizden ayrı harekete sevketmek istiyorlar. Halbuki müstakil vatandaş'ar bilmezler mi ki iktidarın onların mevcudiyetinden haberdar oluşu Demokrat Partinin mevcut olma le başlar. Demokrat Parti * anvn emsalsiz mücadeleleri olma sa idi, iktidarın müstakil va- tandaşların mevcudiyetini bir aa için hatıra getireceğini tasavvur etmek mümkün müydü? Müsta- kil vatandaşların bu hakikati u- ve nutacaklarını sanmak iz'anı akli selimi imkâr etmek dem: olur. Millet huzuruna iktidarlar bir hizada götürülmek istemiyoruz . Bugünkü ıstıraplarımızın ve geriliklerimizin sebeplerini teşkil eden, mâli ve ona bağlı iktisadi sahalardaki bütün hâta, ihmal ve israfı bir tarafa bırakıyorum fakat partimizin memlekette mil- let iradesini hâkim kılmak müca- delesini de mebde olârak alıyo- rum, Çünkü iktidarın, bu konuğ- mamda ancak işaretle iktifa et- mek mecburiyetinde kaldığım bin bir haksız ve kanunsuz ha- reketleri asla olmamış gibi göz- terilmeğe çalışıyorlar. Bu sure: le önümüzdeki seçimlerde Tür! milletinin huzuruna, haklı olmak ta da haksız olmakta da ikti- darla müsavi vaziyette ve bır hizada imişiz gibi, götürülm:& istemiyoruz. Muhabbet ve husumet bahisi- ri, seçimler hakkındaki ileri mir dükleri mütalâalar, kanun ve hükümet kelimeleri üzerine yas- lar ve son aylarda sarfolu- , E- lam nan bütün gayretlerin hedet ge seyahatlerinin hukuki hedeli, işte hep bu noktaya varmak İçm efkârının dir. Memleket umumi haklı ile haksızı, doğru ile eğr' ayırt etmekte ya düşmiyeceğine diğim kadar inamıyorum. Beklemekte devam edeceğiz Aziz arkadaşlarım; Olup bitenlerin ve hâdiseleri. öylt a- çık ve acı konuşmuya mecbur ct- mantıği ve manası beni miştir. âcı — konuşmaktan ist, karşımızdakilerin şahsi leketimiz için güzel ve mesut b istikbalin teminatı olan demokrasiyi kökleştirmek — mev- zuundâ karşıdakilerin müsbet ve füili hareketlerini beklemekte de- yam edeceğiz. Hâdiselerin bize, tek parti zihniyetinden cebir ve inhisar temayüllerinden uzak her hareket en geniş mânası ile de- ğerlendirmek vasfında ve yara- dılışında insanlar — olduğumuzu isbat etmek imkânını vermesini temenni ettiğimizi huzurunuzca ifadeden husysi bir haz duymak tayım, Bir buçuk saat süre nutuk- tan sonra Celâl Bayar alkışlar| Budak işgal ed' yordu. arasında balkondan inerek İstas-| — Mahkemeye sanıklar avukatla- yona gelmiştir. İstasyondan İz- | riyle beraber mevkufen getiril- mire hareket eden Bayar, 22,30| mişlerdi. Sadece Orgenral Mus- da İzmire vasıl olmuştur. Bayar, | tata Muğlalı serbestti. Fakat ilk yarın, Çe e gidecektir. K geenral Mustafa Muğlalı da tev- Toros ekspresi çarpıştı | kif edilmiştir. 3 kişı öldü Okunan iddianamede sanıkla- ğ rın Türk ceza kanununun 455 in- Mardin, 3 (A.A.) (Özel muha- | ci maddesi gereğince cezalandı- birimizden) — Pergembe sabahı | yılmaları istenmiştir. lkan Toros eks- İstanbuldan k Müslimiye istasyonu civa- pres rında karşıdan gelen diğer bir trenle çarpışmıştır, bu kaza ne- ticesinde üç kişi ölmüştür Beneş, unutuldu| Prag, 3 (A-P) — Bugün ko-| münist Çek hükümetinin kontro- lündeki basın, müteveffa Cum- hurbaşkanı Edward Beneş'in ö lümünün birinci yıldönümündea hiç bir suretle bahsetmemiştir. Çek gazetelerinde bu konuda hiç de vapılsa idi, bir vazı çıkmamıştır. e seçmekte Batar Allahımı bil- ve dar zümre gayretlerini bir tarafa bı- rakarak hareket ettiklerini gör- mekle bahtiyar olurdum. Büyük memleket meselelerinde ve mem- haktki “Yek Beyza sad Hezâr da'vâ !,, :!r;ğlımmu devam — ya vakit bu başarısızlık- fan dolayı Dişişleri Bakanına veya kabineye bir töhmet ve İti- raz oldu mu? Politikamız muvaf fak olamadı diye gazete sütun- larmda Bakanların demeci gö- rüldü mü? Ne gezer? Kaldı ki elde edilen sonuçlar her hangi bir devletin aldığından pek az- dır. İngiltere bu işte en büyük hisseyi almıştır. Fransa da geniş imkânlar sağlamıştır. Tehlikeye en ziyade maruz olan Türkiyeye yapılan muavenet — Yunanistan- dan bile azdır. Bu noktaları düşünerek ihti- yatlı konuşmak ve bir yamurta yamurtlıyan makyan gıra —gibi ötmemek çok yerinde ve uygun olur. YENİ SABAH İTAKVİMDEN BİR YAPRAK Kehânet ve siyâset (buslaratı » mride) bir Hitler çıkacağını görebilmiş ol saydı İngiliz imparatorluğuna pek ağıra mal olan İkinci Dünya Har- binin patlamaması için semere ve- recek tedbirler”alırdı. Gördük ki Almanya İlk mağlübi yetinden beş seno sonra silkindi, doğruldu ve tekrar dünyaya posta okudu. Avrupa devletleri dünya siyase- tinin kumkuma yeridir. Bu kadar siyasi arasında otuz kırk değil on sene İlerisini görecek kabadayı Çık timiz Her fırsatla dehasını meth ede ede bitiremediiğimiz Çörçiller, Rus- yanın bugünkü vaziyetini bir Ikl sene içinde görebildiler mi? insanlarda- dalma meçhulü öğ- renmek iştiyakı — vardı Bundan dolayı herkes. bakıcılara, Talcılara koşar. Eğer istikbalin ne olacağını bil- mek büyük bir siyasilik - nişan Blsaydı. ellerini - eteklerini dünyar dan çekmiş bir Jokma, bir hırkaya kanaat eden bazı meczuplar İzra ders verecek siyasilerden sa- lardı. Kehanet başka, siyaset yine baş kadır. İnönü (Baş tarafı 1 incide) âtfi Kırdar'ın 'refakatinde giderek, afaren Valı Dolmabahçe sarayına Reisicumhur İnönü'yü etmiştir. İngiliz Donanması Akdeniz Başkomutanı Sir Arthur Power de Reisicumhura vaki ziyaretini saat 17 de Dolmabahçe sarayın- da yapmıştır. Görüşme 35 dakı ka sürmüş ve müzakerede İngi- liz büyük elçisi Sir Noel Charles de hazır bulunmuştur. Saraydaı ayrılırken kendisine ihtisasları- ni soran bir arkadaşımıza Ami- ral Arthur Power, şu cümle ile cevap vermiştir: <— Türkiye” böyle bir Reisi- cumhura sahip olabildiği — için çok talihlidir.> Gil Mustata Muğlalı (Gaş taratı 1 incide) lran hududuna doğru -kaçmak teşebbüsünde bulunmuşlar, bu- nun üzerine arkalarından — ateş edilmiştir. Hâdise akabinde hü- smetçe yapılan ilk tahkikat ne ticesinde ilgililer hakkında ade- mi mesuliyet kararı verilmişti. Aradan uzun seneler geçtikten sonra nihayet geçen sene Eski- şehir milletvekili İsmail Hakkı Çevik tarafından Büpük Millet Meclisine bir sözlü soru verile- « bu hâdisenin tekrar incelen- mesi istenmiş, Yozgat milletve- 1| kili İhsan Olgun da, hâdise hi kında bazı açıklamalarda bulun- şeu. Meclis dilekçe komisyo- nunda bir şikâyet konusu ola- rak ele alınan hâdise umumi he- yete arzedilmiş ve hükümetten hâdisenin — mesulleri hakkında tekrar tahkikat açılması istenil- mişti. Bunun üzerine yapılan i- kinci tahkikat neticesinde, o Za- man ordu müfettişi bulunan e- mekli Örgeneral Mustafa Muğla- h, Tümgeneral Rasim Altuğ, Albay Şükrü Sözen, Yüzbaşı Vahdet ve halen toprak mahsul- leri ofisi Antalya şubesi gefi ye- dek teğmen Needet Bilgez, Sü- Mmerbank İstanbul yerli mallar pazarı şeflerinden Bilâl Bali hak larında lüzumu muhakeme kara- rı verilmiştir. Bunun Üzerine sa- nıklar perşembe günü; Orgen> ral Hakkı Akoğuzun başkanlı- ğında teşekkül eden ve duruşmua Şargıcı olarak Deniz kuvvetleri komutanı Oramiral Mehmet Ali Ürgen ve askeri yargıç Şevki Mu'ludan mürekkep bulunan hâ- kimler huzuruna çıkarılmışlar- hr. Mahkemenin savcılık maka- mını askeri yargıç Albay Şerif okunan iddianameden sonra Or- Perşembe günkü duruşmada yalnız yedek teğmen Necdet Bil- gezin sorguşu yapılmıştır. Dün- kü cuma günü yapılan duruşma- da Ja teğmnen Bilâl Bâli ile Yüz- başı Vahdet dinlenilmiş, bugü! kü duruşmada da Albay Şükrü Sözen istiçvap edilmiştir. Bu- günkü —duruşmada — Ürgeneral Mustafa Muğlalının ve Alba Şükrü Sözenin avukatları tahli- ye talebinde bulunmuşlar, fakat bu istekleri reddedilmiştir. Du- ruşmaya pazartesi günü saat 10 BAYFA: 7 bir türlü bulunamıyor ubun gem (Baş taratı 1 1ncide) rup da Ararat zirvesiyle boğas arasında uzanan, dağın en yük- sek yaylasına çıkmıştır. Bilginlerle tayyarecilerin ge- mi enkazını bu mevkide gördük- lerini def'atla ifade etmiş olma- larına rağmen, takriben 3,800 metre irtifalı bu yaylada da >ir gey bulunamamıştır. Geçen yıl bu havalideki köylü ler, dağın kuzey yamacmmda, kar ların erimesini müteakip, gemi gşeklinde bir enkazın meydana çıktığını haber vermişlerdi. Bu- 'nun sıhhati, yarın (pazar günü) anlaşılacaktır. Ark€ologlara refakat eden 30 Türkle bu muhabir, yorgunluk- tan tamamiyle bitap düşmüşler- dir. Bilhassa susuzluk bizi pe- rişan etmektedir.. . Suriyede memnuniyetsizlik (Baş taratı 1 incide) kabine üyeleri temiz ahlâklı iyi kimseler oldukları halde, halk ye ni idareye itimat etmemektedir. Bu sebeple asap gergindir. Yü: sek askeri meclis hâlâ faal bir vaziyettedir. 'Times muhabirine göre, bu d ramun sebeplerinden birisi de, hükümetin Hüsnü Zaimin seçini hakkından mahrum ettiği Bede- vi âşiretlere karşı takındığı hat- tı harekettir. Filhakika yeni hükümet de Zaim hükümeti gibi Bedevileri seçim hakkından mâabh Tum bırakmakta ve onların kabi- le meclislerini kâfi görmektedir. Bedevileri kızdıran sebeplerden biri de, kendilerine tanınmıyan parlâmento üyeliğinin — kültürlü kadınlara tanınmış olmasıdır. Ba durumdan üzülen kabilelerin, bit kısmı Ürdüne, başka bir kısmı da İrak'a göç etmişlerdir. Bu kabilelerin bir kısmı ise, şehiric- ri, intikam almakla tehdit etmişe tir. Âra seçimdö CHİ F adayı kimler olacak (Baş tarafı 1 incide) zin tesbitine şiddetle itiraz et» mekte, bu işin parti il teskil na ve yoklama kurullarına bıra- kılrrasını istemektedirler. Dünkü C.E.P. kongreleri C.H.P. ocak kougzeleri devam etmektedir. Bu arada dün de, Ö- merli, Ovayenice, Elbasan, Ati- bey köyü, Koca M. Paşa, Yaka- cık, Kireçburnu, Feteköy, Teke, Yenimahalle, Gökçedere ve Kadı- köy ocaklarının kongreleri yapıl: mıştır. Von Papen (Baş taratı 1 incide) liye edilmişti. Bu tarihten son- ra Papen, ilk defa, Ağustosun * 29 unda Ahen'de yapılan beyne'- milel at gösterilerinde halk ara- sında görülmüştür, 'A, ti servisi tara- 'nin fından gönderilen birinci sayfa- mızdaki resim, bu ziyaret esaa- sında alınmıştır. Tito ile Stalinin arası 944 de açılmış (Baş taratı 1 incide) beş Sene evvel, yâni 1944 de açıl- mış olduğunu söylediğini bildirmiş tir, Titoya göre, Sovyetler, Yugos- lavyaya taaruz etmiyecek, fakat iktisaden boğmağa çalışacaktır. Stalin ,Titoyu çok küçük gör. mekte ve yumruğu altında ezmek istemektedir, Bükreş 3 a a, (United' Press) — Kominform gazetesi bütün Yugos- lavyada Tito ajeyhtarı bir beşinci kol teşkilâtlandırılmakta olduğunu yazmakta ve beşinci kola yardım yaadinde bulunmaktadır, Moskova $ (AP) — Bugünkü bir yazısında <Pravda>, Yugoslav. yadaki Mareşal Tito rejiminin ya kında — devrileceği tahminini ileri sürmüştür, Gazete, 'tam bir sayfasını, ya- bancı basın yorumları dahil, Yu. goslayya haberlerine ayırmıştır. 'Feshedilen anlaşmalır Belgrat 3 (A P) — Yugoslavya dün akgam, Rusya ile aralarında evvelce yapılmış olan deniz ve ha va anlaşmalarının hükümsüz ol duklarını bildirmiştir. Bu hâdise, Balkanlardaki soğuk harbin son bir safhasını teşkli et mektedir. Başbakan Erzurumda da konuşlu Ş tarafı 1 İnoide) Erzurum: 3 (Hususi) — Başbar kan Günaltay, bugün 17 de Ermu> rüm Halkevinde bir konuşma yap- mıştır. Başbakan, nutkünda, Ersir ramun tarihi ehemmiyetinden -bah> settikten sonra sözü demokrasiye getirerek: «Domokrasi, hem memler keti, yükseltmeğe hem de inhilâle sürüklemeğe müsait çatal bir yol dur. Demokrasinin birinci esası vas tandaşların reylerini serbest olarak tahakkuk ettirmesine imkân ver - mek ve mes'uliyetini de deruhte et tirmektedir> Başbakan, devamla, seçim kanunu hazırlıklar rından bahsotmiş ve <Kanun hazıre Tandıktan bu lekette seçim kanunu üzerinde hiç bir mü- nakaşa kalmıyacaktır.> demiştir. Başbakan bundan — sonra, vatan- daşlar arasında busümete — moydam yerilmemesini, herkesin me kanant- to olursa olsun birbirile kardeşçe ge çinmesini, yabancı telkinlere kulak asılmamasını belirtmiş ve: «Demok rasiyi anlamak büyük bir kültür işi dir ve bilbassa demokrasinin büyük milletler arasında nasıl ileri gittiği demiştir. da devam edilecektir. Sanıklar halen askeri ceza evindedirler, ni'safha safha tetkike bağlıdır. Biz- do görülüyor ki bu düvaya kalkan- lar, demokrasinin ne olduğunu bile alamamışlardır. — Demokrasiyi, bir zümrenin bâkimiyeti diye anlıyor- lar. Böyle şoy yoktür. -Demokrasi milletin hükimiyetidir. şümrenim değil> domiştir.