SAVFA : 2 “Bombalara karşı koymak, bir! 'eviren : Nâzüm Kemal cesaret işi değil, Eva , Harpten sonra ,doğu da ele geçtikten sonra, doğuda ele ge Çireceklerini sandıkları araziyi şlayamıyacağım. Ka zançları, sürgün veya ölümden başka bir şey olmayacak.. Şimdi Hitler her zamandan daha çok uykusuzluktan şikâ - yetçi. Onu, tamarsile değişmiş| buluyorum. Sırtı, biraz kanbur laşmağa başladı. Sanki bütün. Almanyanın yükü — omuzlarına çökmüş gibi, bitgin ve ümitsiz bir hali var. Her akşam ta- haramülsüz sinir buhranlarına tutuluyor ve saatlerce kendin - den geçiyor. Sonra, kısa tehey - yüç anlarile müthiş hiddet feve Tanları arasında bocalayıp du - Tüyor. Bu akşam, ilk defa - olarak, Hitlerin artık benimle yatamı - yacak bir halde olduğunu kı fettim. Bunun farkına varama- dığımı sanarak, kendi kendini aldatıyor. O, banı hususlarda, gerçekten insana acıma Hlssi verecek kâdar saf!.. Halbuki bir erkeğin iktidarsızlık ânım anlamayacak dünyada hangi ka din var? Bununla beraber, onu vehimlerile baş başa bırakmak istiyorum. Temenni ederim ki bu müthiş geceyi çarçabuk u- nutur. Bu, belki de, muvakkat bir sinir buhranından başka bır şey değildir. Yaşınm, muval kat iktidarsızlıkta dahli olduğu 'nu zannetmiyorum. Bu, herhal- de maneviyatının bozukluğu yü zünden olacak!. Hitlerin umumi karargâh, 19444 Dün doktor Moreli, Führeriar sıhhati hakkında benden maiüi mat almak istedi. Pakat yüzü- ne endişeyle baktığımı görünce, omuzlarını silkerek bana, 0- nun mukavim bir bünyeye sa- hip olduğunu söyledi. Hitlere, bütün doktorlarca malüm bulu- nan kaideleri tatbik etmek, mümkün olmadığı için, onun teşhisini yapmak — gerçekter müşkül... Ama işin garibi gu ki şimdi doktor Morell, benden de âdeta kaçınıyor. Bir aralık cid dileşerek bana göyle dedi: — Hitlerde, maddi bakımdan yorgunluktan başka hiç bir â- Taz göze çarpmıyor. Yalnız nun bir takım birsamların bağ daştığı zihni bir gerginlik - çinde yaşadığı muhakkak... Sva Fa ona, zaman zaman, sebebici bir türlü kayrıyamadığım mu-) vakkat bir körlük de ârız olu-| yor.. mm»m hastalığı buu dan ibâret madam ' Neredeyse teessürümden hiç- kıra hıçkıra ağlayacaktım. Fa - kat hiç de içli bir adam olma- yyan doktor Moreli, beni teselli- Ye başladı: — Metin olunuz madam! de - di. Hitlerin umumi karargâhın da bir genç Alman kadınına ağlamak yaraşmaz.. Su anda sinir - buhranlarım arük sona ermiş sayılır. Şimdi milletçe mukavemet etmemiz ni düşünüyorum.. Bü- son görüşümdür bu...» Ama yi- 'ne de ben şuna eminim ki ona hiç bir şey olmayâcak. Zica 'Tanrı onunla beraberdir. — Hit- lerin, Alla hesirgesin başına bir felâket gelecek olsa, Almanya- 'nin sonu nereye varır? Bunu, aklımdan bile geçirmek istemi- yorum.. Bena gelince, hiç bir şeyden korküm yok... O kadar ki, be- ni serbest bıraksalar, düşma - nin memleketimizin ” üzerine yağdırdığı bombalara — meydan okuyacak, sığınaklara girmeğe tenezzül bile etmiyeceğim. A- ma Hitlerin verdiği emirden dı şarı çıkmamam lâzım.. O, bir aralık yanıma sokularak göy;e muarıldandı — Bombalara karşı koymak bir cesaret işi değildir. Eva!.. Aklımı başına topla... Hitlerin, her zaman gibi, kakkı var, Onunla büt kırlarda dola; olduğu gün yemyeşil ık, durdük. Son ra gelip çayırların üzerine u - zandık... Evet, hiç güphe yok ki, ihtirasla yoğrulu münasebe timiz, artık pilatonik bir aşk mafhasına girdi... İktidarsızlı - ğın tedavisine dhir ciltlerle ki- tap okuduzu: Mutlak istirahat- le geçen bir kaç - yıldan sonra onun tekrar eski kuvvetine ka| n vuşması kabil... Ama bugün bir | ztakere ve münakaşa bahia im-| milletin — mükadderatı mevzuu olurken, buna hiç kân var mı? Çarşamba, 1944. Dün, Ribbentrop'un köşküne naklediliniş bulunan yabancı basın kulübünde, İngilizce Spi-| ” kerimiz «Lord Haw-Haw» la ta| Duştım. Haw-Haw'in bana / anlattığı komik. hikâyelere kahkahalarla güldüm. Bizim er geç harbi ka zanacağımıza kuvvetle kani... Bu adamın insana gerçekten ce saret veren zarif nükteleri var. Londranın hava bombardıman- ları neticesinde Berlinden da - ha çok hasara uğradığını, fa kat İngiliz halkının bunu aslâ itirafa yanaşmadığını — söylü- yor.. Lord Haw-Haw'ın memleketi mizi saran uNumi sefalet orta sında lüks bir eşya gibi durdu- ğü muhakkak. Zira bizim s0-| kaklarımızda temiz bir tek kimseye bile ratslan - maz oldu. Bir aralık Haw-Haw'la sanat dünyasına dair konuştuk.. O, bana akla sığmaz, saçma şeyle: anlattı. Gariptir ki İngilizler, giyim hususundaki zevklerine karşılık öteki sahalarda pek y.ıi van... Pazar, 1944. Doktor Morelli, bütün gün yanımda kaldı. Ona, ilk sordu ğum sual şu oldu — Führerin sıhhati nasıl? Doktor Morell, bir müddet te- reddüt içinde kaldı, yüzüme ür- kek bir tavırla baktı. Sonra k 1 lağıma eğilip fısıldadı: — Führere, gençliğinde züt revi bir hastalık geçirip- geçi: mediğini sordum. O, Bir yıldan beri gülmesini unuttuğu için 21 rıttı ve şöyle cevap verdi: <Bu, herkesin tutulabileceği basit bir hastalıl Bunun üzerine ona, - meşhur bir Fransız doktorunun son 28 manlarda yazdığı mühim bir e- serde, vaktile frengfye müptelâ olanlara, 40 ilâ 55 yaş arasında umumiyetle felç ürız olduğunu iddia ettiğini söyledim. Bana masıl bir mukabelede bulundu -' ğunu tahmin edersiniz?. Spra - tumı asarak şunları ilâve etti — Fransaya ait olan her şe- ye sinirlendiğimi elbette ki bi- Tirsiniz doktor!. Kaldı ki, Fran sızlar, her sahada oldu ilimde de böbürlenmeği seve kimselerdir. Bu yüzden onları: ilmi, bir mübalâ sayılabilir. Bu vaziyet beni gerçekten üz . Doktor Morell, gözlerim den geçeni okumak İstiyormuş gibi, yüzüme büyük bir teces - süsle bakıyordu. Acaba o, ba- nâ bu Hastalıktan bahsetmekic ne kazanacaktı. Dayanamayıp sordum: — Bundan maksadınız ne?. Doktor Morell sakin bir eda ile: Size sadece Führerin hat talığı hakkında bir fikir ver - mek istiyorum! dedi. “Bununla beraber ortada hiç bir tehlike yok.. Halbuki bu ihtiyar doktorun beni denemek arzusunda oldu- ğu muhakkaktı., Zira anlattığı geyler, egi bulunmaz bir müyal- Tiğin eseriydi.. (Devamı Var) Ü.Senatosunun Liselere ait mühim raporu AŞ A? Üniversiteye gelen gençlerin ezberciliğe mütemayil ve bilgi Bakımından zayıf olduk- harından şikâyet ediliyor Perşembe günü toplanacak olan İstanbul — Üniversitesi — Senatosu, liselerin islahi konusunda Müli E gitim — Bakanlığına aksadile hazırlanmış raporu mü- decektir Liselerin ve liselerden yetişen ta lebelorin tekâmlülü bakımından ga- yet mühim esaşları ihtiva eden ra porda, Üniversiteye gelen gençle - rin ümümiyetle bilgi bakımından zayıf olduklarına ve ezberciliğe mü tomayil bulunduklarına Işaret edil. ktedir, Dnivarsite ilgilileri, lise 0 luk ve Devlet Orta oltul imtihanla- rini kifayetsiz bumuşlar ve saçkin İse öğretmeni yetiştirilmesi kana. atini izhar etmişlerdir. Liselerin 12 yıla çıkarılması hu. susunun Tüzumsızluğuna temas edi len raporda, ilae olgunluk imtihan. ların — islahi istenerek şöyle denil- mektedir: <Devlet Olgunluk imtihanlarının daha sıkı ve kontrollü bir gekilde ve sayılı merkezde icrası, lise ve gehir —gayretinden, dersi “okutan muallimlerin şahsi mülâhazaları gi bi yabancı tesirlerden uzak tutul - ması için imtihan komlsyonlarının seçilişine dikitat edilmesi ve in han kâğıtlarını okuyacak olanları mümkün olduğu kadar bir araya kostümlü ' toplıyarak kâğıtların kabul edile - cek müşterek ölçü ve usullere gö- Te aynı şekilde tetkik — ettirilmesi ve tetkiklerin kontrol ve mukaye - gelerinin yapılmamı lâzım gelmek - tedir.> Bulgar mültecileri sAdana,, 1le - gitmediler Adana vapuru dün saat 16 da ikinci Akdeniz seferine S1 1 İzmire 34 ü yabâncı llmanlara olmak Üze Te 85 yolcü ile çıkmıştır. Adana bu İzmir, Limasol, / Beyrut, , Napoli, Marsilya - ve a Uğrayacak ayni yol ile dönccektir, Vapurun — bu seferi ile - İtalyaya Bitmeleri takarrür etmiş olan Bul . gar mültecileri son dakikada seya hatten vazgeçmişlerdir -| gerler dem KKültür birliği a Kültür letler. dün; önce bu anlamda özü bu günün, yâni mül. 'asının sözüdür. Onu ilk Almanlar kullan. dilar. Lâtince Culfura ekip — biç. İmek demek olduğuna göre, ilk ön. ce benzetme yolile zihnin 'ekip bi gölmesi, işlenmesi anlaşılırdı: — Sa, Nat Kültürü, ilim, kültürü gibi 39 nn yüzyülan beri Almanlar | dU RN Te gae | etglkillü. rimaktlü GecaGE D a ni v söğn | A KaşlKOrlARd. B ik! kavramı — ayırmak için | |ve medenilyet — kelimeleri — birlürt |kullanılmış. (Ziya Gökalp); böyi ce daha çok nünns kazanmıştır. |Fakat bu ayırığ bir taraftan milif . | Jinsani farkını karşılarken, bir. ta. | vaftan da manevl - maddi, — yahut yükselt değer - teknik değer fark . İarnı göstermektedir. Bir çoklarına göre kültür manevi medeniyet de maddi de. ktir. — Bazen milik ile nevi teknik'le Milletlerarası ve. insani aymılaştırıliyor. — Ancalr bu ayırışlar kat'l ” değildir. Çünkü manevi bir değer milletlerarasında müşterekleşebileceği — gibi, teknik Şüra toplantıları tartışmalı - olacak tt benzemektedir. Bu mevzuda talebe | eee a erler ğ at tarihi gibt deralerle bu yılı dol| kr | Ticaret Odasının açacağı kurs de şlddetle ret edilmek - | Yeni gelir vergisinin tatbikatına YENİ SABAH UYARARAAAARAAAARARA DA Sosyolog Gözi |Hak milleter arasında yayılarak in- y Tatematik ve mantıkt deyişi ile bi İrint ancak- büyü Öğrendiğimize göre buna sebep başlamadan ©önce şehrimizdeki tüc Adananın İtalyaya Mi tariki ile | carm bu vergiyie yakın dlgisini dü Bitmesi ve seyahatin bu yüzden u- | şimen İstanbul Tiestet ve Sanayi zun sürmesidir. Mülteciler İtalyaya | Odası kanunun muğlâk tarafları . Yahtıdi muhacirlerin - yaptığı / gibi| nn iyice anlaşılması için bir kurs ufak bir vapur kiralayarak gitmek ' (hdasına karar vermiştir. istemektedirler, orüü bir değerde bir milletin iktisadi . cağrafi gartlarından doğarak —as | hnda— millt olabilir. Meselh, ah. nt olmak istidadını kazanmıştır. Fakat tuğla voya taş yapılar, - bir memleketin coğrafi . teknik' im. kânlarile sınırlıdır. Pakat bu su. retle dağerlerin yerlerini değiştir. mek te doğru olamaz. Çünkü ah. Taki bir değer bir millet içinde ör. nek Insanlar tarafından yaratılır - ken millt olarak baplar, 'Teknik de Çer 158 az zamanda yayılarak mul. | leti bir karakter kazanaoı - lir. Mütlelicri Birbirim — anıâmasına gaşrı, ta derin sınir olan DİL ve ondani doğan aileleri kültürün; müş terek bir. ifada gekli — olan İLMİ| medeniyetin stemeli saymak, acaba | yerinde olur mu? Diller edebiyat Şiir, âdetler halinde milletlerin bü. tü özelliklerini — taşır. İlmin — ise tün insanların anlayacağı bir ren. gi Vardır: Bununla berabar her de. Vizde millt kültür dillerinden bazı - last san derecede yayılıcı olmüş - lardır. — Yalnız beğ ön nilyonun | 'emuştuğu dar dillere karşılık, beş altı yüz mliyonun konuştuğa veya okuduğu geniş diller görülür. Bun. lara artık medeniyet dill —demek doğru olmaz mı? Halbuki ilim eserleri bazan en dar bir dil çevresi içinde meydana gelmiş olabilir, O zaman bunların tanılması için “ yaygın bir. kültür diline çavirmek — zorunda — kahınır. Y&ni bu takdirde medeniyet, kül Gürü yayacak yerde, kültür mede. Tüyeti yayıyor demektir. (Gökalpın Okri aicine). — Hattâ medeniyetin ilim ve teknik dâ kere— en — münz Hleri Insanlardır. Dünya onların eserle - çe gu A den Birindeki yayıcılar elile tanır, | Bu maisaller / gösterir ki, kültür ve medeniyetm. kesin - sınırlarla daralmasına İmkân yoktur. — Bu -| nunla beraber biza n elverişli ge. n ayırış şidür: Kültür di yardı. imile bir mülete vergi olan duyuş, görüş Ve davramşları Kuşatır, Me: deniyet yine milletler — içinde sırt rasyonel bir ölçü ile vucuda gelir. Bunden . dolaya, da dhha, başlan- Giçtare Üniversel Ve Talcerret bir Şekllde / kalıplaşır. Kültür. duyul- | Muş, yâşanmış bir. hayat tarzının Gni evaük İfadesidir. — Medeniyet, Bratik ve teorik düşüncenin üniver. Sel olarak. formüllenmesidir. — Bi nin MİLLİ ve MANEVİ, ikin. vin Yazan: Prof. Hilmi Ziya ÜLKEN (hut | Tum bir cemiyet kendi kendine ik. tidadi - kalkınmadan — âciz halde, yabancı sermayoyle - canlı gibi “görünedilir. Fakat bu ontn tam millet vaafını kazanması de. mek değildir. Hattâ bazı bölgele - rin büyük âlimler ve teknikte mu- citler yetiştirmesi bile onların ba- gimsiz bir millet - olduklarını " göz. termez, Birinel ve İkinci Cihan Harple - Finin sonunda böyle bir çok millet - ler harita Üzerinde göründü. — Za- man zaman da - onların icadı için zoraki gayretlere rastlanıyor, Po. litika hereketleri ile kısa zaman L çin Böyle cemtyetlerin «millet> gi. bi süslenip sahneye çıktıldarı, ya. çıkamasalar bile millet — gibi gösterilmeğe çalıyıldığı, bu yüzden hakiki milletlerin gelişme yoluna, el diye / kullanıldıkarı — ouyor.. Tarihe — karışmiğ zümfeleri bölg folklorlarını, kâpalı dint cemaatla. r vis, büyük milit kültür birlik - leri içirlde müstaktl varfıklar say - mak, bu birliklere karşı düşman - bık endişesinden başka hiç bir şe; le izah edilemez, kat tarihi bir mahsul olan kül tür birliğini da hiç bir politka ha. reketi durduramaz, Aşiret ve ge. hirli zıdlığını silen, tecanüssüz böl ge ruhları üstüne yükselen, dil ve duygu birliği yaratmış olan cemi . yetler için milli kültürü tamamla - asrımız - cemiyetlerinin vazifesidir. Bu işte onla. ra rehberlik edecek birlcik — yol, birleşik tehlike — duygusu ve milli güur yacdımile vatana, tarihe ve içtimal <şuur-altı> na doğru gözli ri çevirmektir. Bu yazımdan önce milleti hazırladıklarını - söylediğim bütün bu kuvvetler, ancak milli şu. ura temsil eden büyük değer yara- tıcıları elinde şuur — yüzüne çıkar Kültür dülerin - |Ve milil kültürü meydana, getirir .| ler, Şu kadar var ki, milli kültürün yaratıcıları basit bilgi adamları 0 lan ideologlar değil, büyük ruh a- damları olan kahramanlardır. 1- Aeoloğlar nihayet bu Kahramanla - rın yelunü Hazırlar ve onların ge. ilşini haber / verirler. Pakat aml milli kültürü meydana getiren ma- nevi ve maddi değerleri yaratamaz lar, Onlar Hazreti - Muhamme:ten önceki Haniflere benze'ler. Eser olduğu ©| (1) DU Akademisi meselevine ge|da Modine) 3 AĞUSTOS- 1910 S le Hicri takvim niçin Muharrem ayından haşiadı? It hertleriyle yazağa başlar madan evvel ve Arap harfle- riyle yazarkan okullarımızda <Müsn-ü Hat> İsimli bir dere vardış yazının gekli İtibariyle lik şartı okunaklı ol- masıydı. Biçimsiz. Ble yazı derbeder kıyafetii adama benzer, k: ni Üzerinde İlk yaptığı tesir kendi Si hakkında güvensizlik yaratmasıdır. dotlerde bütün gartları hazırlamış. far. Millf ideolojinin gunru yardı . mile bu — gartları iyi — kullarrmak, milletin malı olan ve olacak olan dilt yaratmak kültür kahramanla. rının hüneri olacaktır. Henüz — bu günün kahramanlarımı tamamen ve yeter derecede yetiştirmemiş, — ve divan dilinden yazılı - millet diline geçmemiş olan bir cemiyotte <A . kadeni> lerin görecekleri hiç bir| Okunaklı olmuyan yazının sahibi a iş yoktur. Çünkü Akademiler, bulyıptanırdı. günkü halda ya cski kitaplardan, | — şimdi orta okulların birinci Si ya halktan topladıkları kelimeler Ha Ml:â'yâllum kelimeleri 'nıfında Haftada bir saat <Yazır der- 'nüssüz olan konuşma ve yazma dı. | SüZelllğine Mâfi derecede itina gök- ünden keyiflerine göre — seçmeler | ttrilmiyor. Bunun Için yeni nesil a- yaparak hiç bir gey yaratmıyacak. | Yasında yazıları okunakli olanlar pek fardır, Fakat halkın ve tazihin Içi (azdır; hele bir çokları sanki doktor ne cüretle girerek orada içtimat (reçetesi yazıyorlar; harfleri ve keli- tabakaları ve Bölgeleri / birbirine İmeleri çözebilmek için büyük sabır ve e Kahramanları Ye-| gayret Tâzım goliyor. tigtikten, milli dilin abideleri — ya. gi Abideleri Yâ- | — Okurlarımızdan Bay Masan Fevzi ratıldılitan — sonra Gnlacı - işlemek, | KaLıdktAn. ecua önlez Ülçmek |oi albiz yartıtı bir ahti a / mak işi kahe ki, Akademilere an .- İ" soruyor: <Hazreti Ömerin hicrl Ci AAi neitgüür () fakvimi — kurduğunu — yazıyorsunuz. Mazreti Peygamber reblülevvei ayın: gittiğine göre yılın da laacli; yamüarümdan Dirişiir, dakumi İlin z ada ğ BAD cağım, 1Ği? Niçin muharrem ayından başlı- pzii H maRZ aN G ( Eğitim Bakanlığının — erezzmenünn o szarca e | tında. Müslümanların” Mekkede kâfir. | ıw t e lerden gördükleri cefalar son derace- | yi bulmuştu. O sırada Medineden ge. Do Mere Tanllli — ae n Ka mraznll FÜŞ LN mta ğt v kurderieneayera müssseselerinde talebe kayıt - vallümanları koruyacaklarını söylediler kabulüne başlanacağını dikkate a-| be sordular: lan M. Eğitim Bakanlığı, illere gön — Ey Allahın Resulü, senin uğs ÜBi pi aü ea bi mak yan Büceek, b n Yaig, İinclere ait öğretmen, kadrolarınm a Dllrtek bize bir haft içinde hamtlanarak be -| —— gaa y a ci İ|kanlıkda bulundurulmasını bildir -| d Bo GUU vür mişdir. Bakanlık bu kadroların ya| — Hazreti Poygamber mübarek. ell. pılmasında orta okul öğretmenle -|"i uzattı. Hemen and içtiler; can ve- İfinin haftada 18 ve lise öğretmen. İrlb cenmet aldıla İlerinin de 16 saat ders okutacak şe Bunun Üzerine Hazreti Muham- İkilde hareket edilmesini istemiş -|med artık Medineye göç etmek Üze- ür. e ashabına İzin verdi. Muharrem Ingilizlerin memleketi- İve Safor aylarındar vatanlarını tork g İle birbiri ardından Medineye gittiler. | mize ait çevirecekleri İHekkede yalnız Hazreti Peygambor. | tılim le Hazreti Ebubekir ve Hazreti All kaldılar. ÇKısas-ı Enbiya, olit 1 - | Tagiliz filimcileri Londradan u - çakla şehrimize gelmişlerdir. De - nis Clarke, Clifford Hornby ve' yBamberinin hleroti Ro. Jan Barrawman'dan müteşekkil o-|biülevvel ayına tesadüf eder. lan bu heyet memleketimzde mo. | — Bundan anlaşılıyor Ki hlori yıl bas dernleşme yolundaki gayretleri tes| şının tâyininde Hazreti Peygamberin bit edecel ve çevrilecek olan film|hiçreti değil, Müslümanların hierete |de halkın hayatı memlekstin KÜl - İpaşlamaları esas tutulmuştur. tür durumu ziral ve sınal faaliyet Hlcri saneyi milüdi senoya çevir- leri cezbe ve yaradış değil, ca bilgi ve taklit maksulh neklerini başka — mille kültür hareketlerinden TU canlandırırlar, Fakat verdikleri eserlere kültü . de yalnız| gösterilacektir. Filmefler memleketimizde iki ay |kadar kaiacaklar bu arada bir hat|" ta sotira Ankaraya giderek Ahimet | İâzımdıı Şükrü Esmer'le görüşeceklerdir. İn| — Cevabın gecikmesinden dolayı sa. |gilizler filmi hazırlamak için Anka | yın okurumdan özür dilerim. mek için her otuz Üç sanede bir sane indirdikten sonra 622 ilâve etmek Ucuz zeytinyağı satışı yapılacak Vakıflar İdaresyle Meyva ve Seb ze Tarım Satış Kooperatifleri - Bir liği azasında varılan bir anlaşma a göre yakında şehtin muhtelif Yerlerinde perakende zeytinyağ sa tışlarına başlanacaktır. Bu zeytin yağlar kooperatifler birliğinin — hâ İen gehrin altı mmuhtelif - aemtinde bulunan satış dükkânlariyle Vakıf lar İdaresinin Bahçekapıdaki su sa tığ deposunda satılacaktır, miz yağları 290 kuruştan satılacalı Valaflarm tamamen saf ve — te ve serbest dar değişizse değişsli sim boyunca bu.. fiyat edilecektir. Et fiatları yeniden yük- selmeğe başladı Son bir kaç gün içinde et fiyat layında yeniden yükselmeler müşa hede edilmiştir. Daha bir hafta vv vel 260—260 urasında s: k, İyun eti 280300 kuruşa çıkmıştır Kuzu fiyatlarında da 20—30 kuruş |kadar bir artış vardır. Diğer taral tan Mezbahadaki kasim ronmal ol rak devam etmektedir, is'ihsal höl gelerinden getirilen Koyin sayısır da hiçbir noksanlık yoktar. İç Ana doluda kuraklık yüzünden — koyun satışları hem artmış, hem — ucuzla mıştır. Başbakan rahatsız Başbakan Şemseddin Günaltay bütün mev muhafaza tedir, Başbakanın perşembe günü BUYUK AŞK ROMANI Yazan : SERVER BEDi Vildanın sözlerinde gizli bir Bitem vardı. Sitem ve azap. Hem Nejadı, hem de kendi ken: dini itham ediyor gibiyd. Birden bire gözleri parlıyarak dedi'ki: — Bak, dinle, sana- bilmedi- ğin bir geyi haber vereceğim. Fakat aramızda kalacağına söz ver. — Emin ol, Vildan. — Selmin benim öz kızım değildir, Nojad. Bunu kendisi hâlâ bilmiyor. Bilirse, hayatı zaten tehlikede, büsbütün teh- likeye girer. Selmin Müthatıı metresinin çocuğudur. Aşk ço cuğudur. Biz evlenmeden evvel dünyaya gelmiştir. Yirmi — bir yaşındadır. Fakat — nüfusuncu On sekiz gösterir. Yaşlarımız arasındaki fark — daha azdır, Ben de beni onun ablası sandıa ilk günler.. İşte bunun için. . Ben Mithat yüzünden nelere katlandım. Bunun hikâyesi u- zundur. Anlatamam. Büsbütün kederlenirim, Lütfen — sorma bana, Fakat emin ol ki ben mini kendi' kızım gibi Dün onun ağzından kar Bi zamaan, hiç belli etmedim, fa- kat yere yıkılacak kadar keder- liydim. Onu ne kadar sevdiği- — benim Bünür di eg di l K mi: bir daha anladım.. Ve ken- — Vildanın gözleri doldu. Bön Yaaa Ka n Yaaean. — yacı var, Ben bir zamanlar İs- — ve biraz uzaklaştıktan sSonra ce-| Yazar lminde hi S ELe | dimden nefret ettim. — Selmin — Nejad ayağa kalktı ve onun dırdığım şey de bu, her zaman — tAfbulun harap ve ahşap ev- — yap verdi h A(îılnrâ:?;:;u;/ul(ulwvlel aI çok, çok «nobles, çok yüksek önünde durarak dedi ki Ki ben değilim. İçlme sanki Her - Jerle dolu bir semtini yakıp kül liyamem. a ra Ralar Yzahihine vecil - Tuhlu bir kızdır, Nejad. Onu — — Senin bu necip — hislerin * zaman başka bir insanın ruhu Stmek hayaline kapıldım. Aman — Sonra sedirin üstünde diz çök-| , Iftır. kendimden yok daha Üstün göt- — bende satfa karşı büyük bir hür- —dolup Doşalıyor. Buzan eski — Yarabbi! Kendi elimle ateğe vet- — tu, ellerini pencerenin kenarına | » düm. met uyandırıyor. Silminin de bu — «ben> leriml tanımaz oluyorum, - diği evlerden yükselen yangın - ve yüzünü cama — dayadı, uzun S Vildan evvelâ Nejadın yüzü. — terbiyeyi senden aldığına süphe —— Vildan iki elini Pa yünü, alevlerini düşünmek | s.kadar — müddet denize baktı ve sustu.. || KISA IlABhRLLRJW ne, sonra önüne bakarak devam — yok, Fakat meseleyi en doğru ne kapıyarak h hoşuma gidiyordu. Haftalarca, — Odaya garip ve derin bir ak- etti: ölçüründe muhakeme etmeliyiz. — Aman Allahım! dedi, geçen — Paftalarca yalnız bunu kuür- çam doluyordu. e ğ — BSen şimdi pekiyi anlıyorsun — Selminin hayatı bahis mevzuu- — gün, hamamdaki eli hançerli ve — YÜM- Nejad kemanını kutusundan| 4 Karagümrükte Karabaş ma- tabitl... Onu bu hale getiren bi- dur, Lütfen bana söyle: Doktor — az ahlük, o çılgın ben mi- Nejad gülerek: çıkardı ve çalmağa başladı. Göz| hallesinde oturan Sadullah ile Ze- ziz. Sensin ve senden ziyade be- — ne dedi yim? O delice plânları — kuran Ve tabil, dedi, o mahallele- Jlerini yummuştu. — Aylardanbe- | ki bir alacak meselesinden kavga nim. Seni sevmeğe başladığını — Mendiliyle gözlerini silen Vil- ben miyim? Hepsini Sana an- — re gidip bir kibrit bile çakma. Ti duymadığı bir heyecanla, ken letmişler, - birbirlerini yaralamış- anlamıştım. O eldiven meselesin —dan cevap verdi latmıyorum. Bilsen. dm. dinden geçercesine çalıyordu. — İJardır. Yaralılar tedavi altına a- den sonra aranıza bir kale gi- Dün ükşam bir mahalle he Başını göstererek devam et- — — Gizlice Kundak sokmak için — Vildan da hemen sedire arka |lınmışlardır. — a bi girdim. Selmin büyük bir ruh — kimi, bu sabah da Şükrü geldi. — ti neler düşündüm. neler.. Fakat, — Üstü uzandı, ellerini başının al-| - Fenerde Yıldırım caddesinde asaletiyle çekildi. Hiç bir Şimdilik ne desinler? İstirahat — — Bu karanlık kutunun için- evet, hiç bir şey yapmadım, ya- — tına koydu, gözlerini yumdu. ve|bir evde oturan İbrahim, ıı:mı. göylemedi ve kendi kendisini ye- edecek, tedavi görecek, sonra — de daha ne garip, ne vahşi ha- pamadı x dinledi. Selâhattin ve Zehra ayni evde o- di. Anlıyorsun değil mi? Bu laz ciğer röntgeni almacak, Hasta- — yaller vari — — a öyledir. Bu kadar kuvvet- — Nejad belki yirmi dakika, bel-|turan Hüseyin ve karısı Nazire le bizim buluştuğumuzu bilmiyor, lk malüm, sonu meçhul Denize doğru baktı, —Suların M hayal kuranlar, hayalleriyle ki yarım saat çaldı. — Farkındalkavga etmişlerdir. Sopalarla dö: fakat hissediyor. Çünkü, ne kadar açık söylüyorum, bi bak No. 63 liyor ki ben onu ittim ve onun yerine geçtim. Kendimi onun ye- rine koyuyorum. İnsanın ciğeri Ben ebep nmaz da ne olur? ırdım, o verem oldu. paralı çıldı Jad da kederli sesiyle: piyasa fiyatları ne ka | hafif bir soğuk alğınlığı geçirmel. başkente avdet edeceği sanılmakta — O kadar endişe etme, de- Haftada üç gün çalişacak bu kursta odanın hukuk / müşaviri Osman Fikret Arkun İzahat vere - Tcek ve biltün Üyeler kursa devam Fedebileceklerdir. Cezalandırılan esnaf ve şoförler | “Dün Belediye nizamlarına ayları İhareket eden 317 kişi cezalandırıl!. İmglir. Bunlardan 920 dira — peşin para cezası almmıştır. Ayrıca. 27 Şoför seyrüsefer nizamlarına aykı H hareket ettiğinden yıldiren ce. zasına çarptırılmıştır. Filistine yahudi akını devam ediyor Küti Hat azlla Filistine g kesilmiş değildir.. Dün — de şehri. |mizden - «Buntaş> — motörüyle 200 | Yahudi muhacir Hayfaya / gitmiş. 'tir. Bu hafta içinde yeniden 600 kadar Yahudi daha Filtktine gide. cektir, | Tedavildeki para miktarı| Merkez Bankasının 30 temmuz 1949 tarihli bültenine nazaran te - davüldeki kâğıt para miktarı 892, | 322.774 Ilradır. Diğer taraftan al- tın fiyatlarında yeniden yükselme başladığı anlaşılmaktadır. | Gülden altını 37 Tiradan 41 lira- | ya yükselmiştir. Askeri Tıbbiye Anka- raya nakledıliyor Milli Eğitim — Bakanlığı —Askeri Tıbbiyeyi Ankaraya nakletmeğe ka rar vermiştir. Bu takdirde eski Maliye Nezare. t olan Beyazıd Askeri Tıbbiye ta. lebe yurdu binası Eczacılık - okulu olarak kullanılacaktır. di, biliyorsun ki şimdi bu has talığa eskisinden fazla çare var. Vildan bir kaşını kaldırıp ba- gıni sallıyarak : —- Onun ilâcı hekimlerin elin- de değil! dedi, Nejad onun ne demek istedi- ğini anladığı için sustu. Vildan ayak ayak üstüne attı ve belki ilk defa olarak eteğini dizinin üzerine çekerek dedi ki — Selmini kimin iyi edebili ceğini sen pek iyi bilirsin. Birdenbire ayağa kalktı v lini Nejadın omuzuna ko: irdu. arak üstünde akşamın pembeleri ve lâcivertleri kaynaşıyordu. cinin MİLLETLERARASI va MAD| rün temelleri gözile bakılamaz. Es v “1çtanbul, İzmir; Bursa, Adana Dİ görülmesi bundandır. Fakat yine Birincinin — kollektif | ruha, ikineinin ferdi zekâya hitap | etmesi; birincinin - Mülletlerarasın. da yayılmasına ilik, ikincinin zi bir kültür işi ve aydınlara mahsus olması yine bundandır. Gö| Fünüşte medeniyetin. sınızları ge -| nişse de, işin vaslında” kültürün. sı. fırları çök yaygırdır. Kur'an Arab | kültürümü temsil ettiği halde, — bu kültürü milletlerarası çok gel ir | sahaya yaymıştır. Kant veya Lap- | lace'in. eseri ise dalma - —ydınlar | çevresinde kalacaktır. | Kültürün - kaynağı en mahrem, | '€n mevsuk olarak yaşanmnış içtimai heyecandır, Onu ilk çağda sitele orta çağda dini cemastler beslemiş ©. Bugün onü / besleyecek - biricik kaynak MİLLET'lerdir. Bu sevep- ten, hakiki kültür birliği milletin | doğmuş olduğunun alâmetidir. Böl ge âdetleri ve lekceleri milli kül - | tiürde erir ' veya ona ham madde hizmetini görür. Dini kültür, için. 'den doğduğu müllet için milit küL | türün temeli olur; yayıldığı cemi - yetlerde MİLLİ KİLİSE yaratmış. &a milli kültüre yardım eder; ya- ratmamış Ve yazatmıyacaksa mil. N kültürle çatışır (Buna alt sayı - lleri başka bir yazid latmaya çalışacağım). MNf kültür İhazırlanmamışsa, ne siyast bağım sızlık, ne iktisadi kalkınma, hattâ ilmi - teknik — yaradıcılık, | ndini içerde ve dışarda kabul ettirmesi için kâfi sebep 0- lamazlar, | kültür bakımadan — tecanüsstiz İbir cemiyet zorla tampon - devlet haline getirilebilir. Fakat bu, ha - kikatte, hiç bir milli birlik doğur-. maz. Münevi, maddi birlikten mah —ummmmmmmruru7çşgrrı — Akşam olmuyor mu, dedi, ben kendimden geçiyorum. Gü- neş battıktan sonra, artık, hiç birinin dizgint benim emrimde, aklımın emrinde olmuyan bir sü- rü hayaller, çılgın atlar gibi, fırlıyorlar. Her biri bir tarafı ve uzaklara, çok uzaklara doğ- ru başlarını alıp gidiyorlar. Bü tül hayatımda ve yalnız haya limde ne çılgın akşamlar yaşa- dim, — bilsen... — Bazan — bun- ları hkikat yapmak is- tiyorum, sonra kendi cesaretim- den kendim korkuyorum. Sana bir tanesini itiraf edeyim, Çün- kü içimde şimdi boşalmak ihti- doyarlar. Bütün enerjilerini bu hülya âleminde sarfederler, Ha- kiden Türki - 1 basit çığırını açan' v a iklardır. lar. Meyebtiyüttü: etürkçü> Jert töy Ve Erzurumda çabşacaklar ledir, Fakat asıl milli kültürü y _i Te T e? memleketine döndü ingiliz. gazeteci leketlerinde bir tetkik çıkmıştı. Muharrir tetkikine evvelâ İrandan başlamış ve Rusların istilö plânlarına dajr enteresan makala - Terini Daily Mail gazetesinde neş- retmiştir M, Price müteakiben memlak: mize geçmiş ve Ankaraya uğraya- Tinde veya yanlarında mÜZ şuu- |rak şehrimize gelmişti. Memleks - Tun ideologları bulunursa, bu bare | tmizdeki tetkiklerini bitiren İngi ketlerin benimsenmeleri ve beslen. İliz gazeteci dün akşam uçakla meleri daha kolaylaşır. Pransız ih - | Londraya hareket etmiştir. ÜlMli ideoloğları Voltaire, Rousseau| — Hareketinden evvel kendisiyle gibi Kkültür kahramanlarını benim| görüşen bir arkadaşımıza Türk — Setti. Romantizm ideoloğları Hugo,|Rus hududunda gördüklerine ve Balzâc gibi kültür. yaratıcılarını Türkiyede edindiği intibaa dair yazı darmı gazetesi Daily Mail'e gönde: Tarihimizde Yunus Emre, Fuzuli, | dığini ve bugünlerde neşredebilece Karacaoğlan, Köroğlu, Dadaloğlu, | gini söylemiştir. — Nedim, Namık Kemal; Yahya Ke| — Mareşal iyileşiyor Tz Yerüye e Mareşal'in sıhhi durumu gün geç Geniy işlere girmesi, tabakaları ve bölgeleri aşan Türk- ülinin büyük | ükçe düzelmektedir. Dünkü / dürü aa erini yermesi zamanı gel . : İmet geçen günlere nazaran daha iy İiaksesuştür. Sabah ateşi 36.6 çık Tmiştir. ğ gabizları normal bir seyir ta) HelRREDİ NNE takakeslana. aa oe | Ft eönlalir. Ünüet Yesiyei ğ Haabiyel veziğlane —— ” Sanayi bölgeleri tesbit edildi Sanayi mıntakalarını tesbit ede .cekk olan komisyon çalışmalarını bi Hürerek 1 inci ve 2 nci derecedeki Sanayi yerlerini tesbit etmiştir. A ğir sanayi için Karaagaç, — Evüp, Edirnekapı ve Remi yolunun sol ta Tafı İle Maltepe, Davutpaşa, Zey Haburnu, Bakırköy, Yeşilköy, Çek meceye kadar olan bölgeler uygun görülmüştür. 2 nei derecedeki sana ise Halicin iki tarafı ile üzerinde selmek, yahut” aydınlardan halka doğru inmek için çabalar yaparlar, Cemiyet bu çabaları destekler, ce-! miyet şartları da buna elverişli o- lursa kültür hamleleri verimli ola- caktır. Biz bugün kültürümüzün bu kaynaşıma çağında bulu. iyoruz. | Tarih, divan, tekke ve halk cde- biyatlarında, folklorda, örf ve &- rekete geçmeğe takatleri kal- maz. Vildanın gözlerinden karanlık | n arının İ yt bölgesi bir bakış geçti ve dudaklarınm Ş, YA DeD etrafında sinsi ve acı>bir gülüş| (1 geniş sahalardır. belirip kayboldu. ğ Küçük bir şüpheye düşen Ne-| — Maltaya ıjolıut ihraç edildi jad sordu: Son günlerde — gehrimizden Mal- — Değil mi öyle? taya 100 ton nohut ihraç edilmiş - Vildan bulutlu bir le: — Her zaman değil, dedi. —— |tir. Bu suretle biriken nohut atoku gl l bir miktar hafiflemiştir. — Bu çılgın hayallerinden hiç birini tatbik edemedin, değil mi? — Bazılarını tatbik ettim. — Hangilerini meselâ? Vildan hemen arkasını döndü hırsızlık Karadenizden gelen Kadeş vap'ı- runda bir hırsızlık olmuş, Hüseyin yüşen kavgacılar bitbirlerini yara lamışlardır. değildi. (Dovamı var) Kadeş vapurunda — | Kadircan KAPLI Dün yaralanan küçük otobüs biletçisi hastahanede öldü 3056 plâka sayılı Sirkeci - E- yüp otobüsü biletçisi Dinçer adın #melleri beslediği yakın şark mem-|da 14 yaşlarında bir çocuğun eve seyahatine | velki ün saat 20 sularında oto- büs, Sirkeciden Çarşıkapıya gel diği sırada otobüsün arka kapı» sından başını çıkararak — Eyübe, Eyübe! diye bağıra- rak yolcu almak isterken başının kaldırımdaki demir direğe çarp- tığı ve ağır surette yaralanarak bastahaneye — kaldırıldığını dün yazmıştık. Kazazede çocuk kal dırıldığı hastahanede dün ölmüş- tür. Diğer taraftan hâdisenin tah- kikatına savcılıkça el konmuş bu- lunmaktadır. Kadın yüzünden birbirim vurdular Zeytinburnunda bir gecekondu- da oturan Yusuf isminde birisi komşusu Kemal ile kadına sarkın tılık etmek yüzünden kavga et- mişlerdir. Kavgaya Kemalin ar- kadaşlarının da karışmasiyle bir meydan dövüşü halini almış, bu sırada bıçağını çeken Yusuf, Ke- mali ağır, Kemalin — arkadaşları Kâzım ve Süleymanı da muhtelif yerlerinden yaralamıştır. Bir a- ra Kemal de bir bıçak atarak Yu- sufu başından yaralamıştır. Yaralılar tedavi altına alinmış, hâdisenin tahkikatına başlanmış- tır. * Sabikali oldugü — söylenen Mehmet ismihde birisi Galatada tramvayda Tİamail adında bir taşralının cebinden saatini aşırır. ken suçüstü yakalanmıştır. Tkindi Akşam Yatsı İmsâk İf Nöbetçi vczaneler 8 -8 - 949 Aksaray —: Ziya Nuri Beyamt — : Lâleli Beyoğlu Cemâl Atası Eminönü Sadullah Fatih 1. Balmumcu Kadıköy Kadıköy Ec. Kasımpaşa : Yeni Turan Samatya — : Yedikule Topkapı Nüzhet Onat Üsküdar — : Selimiye