—3i —- Berlin, 1948: Magda'nın bana — göndermiş olduğu mektuplar; öyle miymin- fılı bir edebiyatın mahsulü şey- ler ki, doğrusu, onları okuma - ğa tahammlil edemiyorum. Ben erkekler tarafından okşanmağa alışmış bir kadınım. Bu yüzden Madam Magda Goebbels'in, ge- çen gün, tiyatro locasında göğ- sümü avuçlayıp sıktıktan sonra bu mevzuun verdiği hazza dair yazdığı üç sahifelik mektup, be ni sadece tiksindirip rahatsız et- ti. Bu burjuva kadınının böyle ateşli bir hâle düşmesi için or tada, muhakkak ki, mühim bir sebep olmalı! Halk şimdiden, hakkımızda dedikoduya başladı. L. e göre, propaganda nezareti binasında ötedenberi, hemi — Goebbels'in hem de karisının zevklerini tat- min eden bir genç kız bulunur- muş.. Gerçi herkes hoşlandığı şeyi yapmakta serbesttir, buna | asla itiraz edecek değilim. Ama ben bu kadından nefret ediyo - rum, Eğer Magda, genç ve gü- zel bir kadın olsaydı, onun arzu- sunu yerine getirmeği belki dü- Şünürdüm. Fakat bu kansız çel Tre, bana hiç bir şey söylemiyor. Mağda'ya, yaptığı teklif hak- kındaki düşüncelerimi — yazdım ve kapalı bir ifadeyle onu biraz da tehdit ettim. Eğer o yine bi ni rahat bırakmazsa ,vaziyeti Goebbels'e açmak mecburiyetin- de kalacağım.. Pazar: Rezalet ayyuka çıktı. Madam ASA M Aşk taarruzundan artık bıktim, - usandım. Dün propaganda neza- retinde verilen bir kabul resmi- ne gitmiştim. Bütün asker ka- çağı kodamanlar oradaydı. Goeb Bels'in suratı asıktı. — Adolf'un bugün hâlâ en çok kıymet ver- diği bu siyaset adamı, artık 1938 yılmdaki şehvet uykusundan u- anmışa benziyor. Şimdi onun, eskisi gibi, daima bir felâkete biten aşk maceraları yok... Geniş salondan içeriye girin- Çeviren: Nâzım Kemal Hitler Viktor Emanoel'den intikam almayı düşünüyor aleyhinde kullanmak üzere - bir takım vesikalar topladı. Gerçi Helnrich'ln kadınlardan zevk al madığı hareketlerinden belliydi. Fakat ben onu Nazi partisine mensup diğer kodamanlar ka - dar soğuk bulmadım. Öyle an - hyorum ki o, şimdilik Adolf'un tereccühünü kazanmak için Go- ebbels'le yarışmak niyetinde. Yazık ki, bizim siyaset soyta rısı (Goering) sahneden çekil- miş bulunuyor! Heinrich'ten, tahşit kampları hakkında malümat edinmeyi is- tiyordum. Ona fikrimi — açtını Gülerek bani — Gelin de size bunlardan bi- rini gezdireyim, dedi. — Hangisini? — Dilediğinizi.. Fakat ben Adolf'e danışma- dan bu tahşit kamplarından hiç birini gezemeyeceğimi — biliyor- dum. Onün, buna müsaade ede- ceğini de hiç ummuyordum. Zi- ra tahşit kampları Himmler'in değil, bizzat Adolf'un bir icadıy- di Bittabi — Heinrich'e, — Magda mes'elesi hakkında bir şey söy lemedim. Zira önun, Goebbels'i alaşağı etmek maksadile, bunu, bir devlet işi yapması ihtimali bile vardı... 1948: Herhalde - yıldızımda, hakikit bir huzur ve saadete kavuşama yacağıma dair bir işaret olmalı.. İtalya'da vukua gelen son hâ. diseler, bütün plânlarımızı alt üst etti. Güya Hitler, iki gün İ- çinde gelip, beni, otomobille Bür | stenried'e götürecekti. Halbuki, © şimdi, Obersalz'de yetleşerek Victor - Emmanuel'den intikam almayı tasarlıyor.. Goering, Ba doglio ile bir konuşma yapmak teklifinde bulundu; fakat Adolf bunu reddetti. O, İtalyanları kendi başlarına serbest bırakıp onları saçma işler yaptıkları za man tepelemeği uygun görüyor. Ancak şu var ki, Adolf, maiye- tinde çalışanlardan hiç de mem- , HABERLERİ l Sanayiciler î ve muamele | vergisi | | Defterdar, komisyonda Mali)vî Bakanlığının muayyen bir | tezi bulunmadığını açıkladı Münmelo vergisini tâdil için top-! lanan komisyon dün de İstanbul | Defterdarının başkanlığı altında ça- lışmasına devam etmiştir. Kendisi- | ne müracaat eden bir muharririmize | İstanbul Deftardarı Mehmet İzmen | kornişyonun mosaisi etrafında ya iza hatı vermiştir | &z Komleyonun “iasealel bir ay| İdan evvel bitmez. TToplantılarda muh | felif tezler konuşulmaktadır. Maliye Bakanlığının tezi yoktur. Münakaşa ve konuşmaların — netiossi bir rapor | halinde Maliye Bakanlığına gönderi- ktir. Bakanlık bu rapordan dalanacak, bütün yurttaki ilgilil lederek en uygun vergi lini tesbit edip kanı Deftordar, komisyonda ihtilâf çık tığı, ekseriyetin maliyecilerde bulun duğu söylentilerinende tomasla de- miştir ki «— Komisyonda ihtilâf çıktığımı zannetmiyorum. Herkes kendi tezini müdafaa etmekle meşguldür. riyetin maliyecilerde ve ekalliyetin sanayicilerde oluşuna gelince bu da yarit değildir. Dört maliyeci, iki pro- fasör, bir 'Nearet Odası murahhasr ve üç de sanayici murahhas vardır.> Diğer taraftan komisyonda vazi- i iler ekalliyotte kaldıkla- rından bahsederek toplantılara işli. rük ötmemeğe Küçar vermişlerdir. Maliye Bakanlığı temsilcileri bugi kü mer'i şekli müdafaadâ devam &- derlerso ilgililer yüksek makamlara müracaat edeceklerdir. nlaştıracaktır Polis emeklilerinin tertiplediği balo Polis emeklileri Sosyal Yardım Dernoği, önümüzdeki cumartesi günü akşamı sabaha ka- dar devam etmek üzere bir kır balo su tertiplemiştir, Baloda şehit polis vo mensupları çocuklarının da mec- mensupları YENİ SAAAAAADARA Gü SABAR Hüâdiseler nün H MisafirKıbrıslıöğretmenler ve Kıbrisli Türk muallimlerindi bir grup, bir kaç gündenberid misafirimiz — bulunuyor. — Türk kültürünün ileri karakol vazife- sini gören bu fedakâr vatan ev- lâtlarını içten gelen sevgi ve has retle bağrımıza basarken yakın tarihimizde irtikâp edilen siyasi hatâları hâtırlamaktan kendimi- zi alamadık. de aylarca ren muharebelerle- Adayı mdetâ karış karış zaptettikten sonra Kıbrıs, tarihinin en müsta- r ve feyizli 3 asrını yaşamıştır kanlı Adanın elden gitmesi, her siyasi ve tarihi felâketimizin ilk sebebi olan1877 - 78 Rus harbi ile ol muştur. Rusya ile aktolunan Ay- stefanos muahedesi, İngiltereyi teliğa düşürmüş, garp devletle- rinin müdahalesi ile Çarlık, Ber- lin konferansını ve muahedenin yeniden gözden geçirilmesini çar nâçar kabul etmişti. Temmuz 1878 Berlin mua: hedesi, Çarlık emellerine kıgmen mani olmuşsa da bu sefer Avru- pa devletlerinin emperyalist ar- tuları alevlenmiş, İngiltere «Çar- hk Rusyaya — kargı himaye ve yardım vadetmekle ve Berlin mu- Yersiz bir ekmek — sıkintısı doğdu İlgili makamların tedbirsizliği ve aezi yüzünden, dün de şehrimizin bir kısım semtlerinde halk fırınlar İdan güçlükle ekmek alabilmiş, geç vakitlere kadar semt somt dolaşa- rak ekmek teminine çalışmıştır. Fırıncılar, ekmek gramajının az olduğu için, fazla ekmek çıkarama dıklarını ileri sürmekte; işçilerini ihtiyaca cevap verebilecek şekilde çalıştıramamaktadırlar, — Fırın ga. hipleri, işçi Ücretlerine zam yap- madığından İşçiler, normal çalışma larına devam — etmektedirler. Bu yüzden de fırınlarda ekmek - bul - mak mümkün olmamaktadır. Dün akşam Şehrimizde, ekmeğin |karne ile tevzi edileceğine dair bir şayia çıkarılmış, bu sebeble, fırın- Kıbrıs adasının Türki Kıbrıslı Türk öğretmenlerden mürekkep bir kafile bir kaç gündenberi memleketimizin misafiridirler. Bu ve- sile ile aşağıda okuyacağınız yazı, Kıbrıstakl Türk unsurunun içtimai ve siyasi durumuna bir göz gezdir- mektedir. Bu yazıyl sayın okuyucularımıza - tavsiye meşrü yollardan aramış, İdareye ei lâzım geldiği kadar saygı göster ederi: miş olan Türk unsurların kültür —H ocaklarına bu derece ikilik yara: ahedesini hazırlamakla Osmanlı |Buüna rağmen umum nüfustakijtacak şekilde ve saygısızca mü - İmparatorluğuna yapmış olduğu İnisbeti 1/5 dir. Türklerin ekse - |dahaleyi hiğ bir siyasi, fikri, i- hizmetin mükâfatını yani - ilerde |risi ziraat ve bilhassa küçük sa-|dari esasa istinat ettiremedik. de bir üs olarak kullanmak Üze- |natlarla ve işçilikle iştigal eder-| Tarihin her devrinde fikri ve ve - Kıbhısı almıştı. Boğazlarda- İler. Okuyup yazma öğrenen, lise | kültürel”'sahada Avrupa devletle-| ki Rus müdahalesini önlemekle |tahsili yapan, ve İngilizce öğre- Fine parmak ısırtacak bir tole - zaten mükâfatlanmış olan İngi- |nen bir çokları da resmi devairde |fans ve hürriyet tanımış olan lizlere bir de âtıfet olarak gü-| memuriyete intisap etmektedir. Türkler, asırlar boyunca - hür zel Kıbrısı vermek — affedilmez| Türklerin iktisadi faaliyetinin |fikirlerle büyüyen İngiliz devlet | bir siyasi hatâdır. Bu yetişmiyor- |ziraat ve küçük san'atlara inhi- |ricalinin, bütün dünya memleket muş gibi, kongreye iştirak etmiş Avrupa — devletlerinin bu işga göz yummasını temin — maksadı ile her birini bazı Osmanlı top- raklarını işgale teşvik etmiştii Bunün neticesi olarak 1881 de | Fransızlar Tunusu himayeleri al- tına almışlar, İngilizler ise siya- Bi istiklâl teraneleri ile Mehmet Ali zamanında bizden kopardık- ları Mısır'ın işgalinin son safha- sını 1882 de tamamlamışlar, İ- talyanlar siyasf iştihalarını 1911 do tatmine yeltenmişler vs... Görülüyor ki, Osmanlı İmpa - ratorluğu, Kıbrisı kaybetmekle, ancak İstiklâl mücadelesi ve La- usanne ile kapanacak olan bir parçalanma devrini kendi elleri İle açmışdır. Kıbrıs evvelâ mu- vakkat bir mahiyette İngiltereye bırakılmış olmakla beraber 1914 harbinde İttifak devletleri ile har be girmemiz üzerine ilhak ve fev kalâde bir komiser marifeti ile ldare edilmiştir. Cumhuriyet hü- kümetince Kıbrıs'ın kaybı - Lau- ganne muahedesi ile tanınmakla, 1925 te Dominyonların bir cüz'ü olmuş, ve aynı rejime tâbi kılın- mıştır. Son senelerde Kıbrısa muhtari- yet verileceği veya Boşaltılacağı | bir sebep olarak ta Türk olm: yan unsurların ve bilhassa Rum- ların baskısıdı lerle Türkler son zamanlara ka- dar teşkilâtlı bir varlık göstere- memişlerdir. Fakat bu vaziyetin sür'atli bir tempo ile değiştiğini hâdiseler göstermektedir. tana verilmesi duğu sıralarda Kıbris Türkleri - nin yapmış oldukları miting, bunun bir delilidir. Siya- Bi ve canüsün iktisadi sahada da bü- tün haşmetile tecellisini görmek isteriz. İleri memleketlerde dahi, zürrain borçlanması, ipoteklerin. artması, arazinin tefecilerin eli - ne geçmesini ve köylünün serf derecesine inmesini intaç *etmiş - tir. Kıbrısta zirai kredi ile iştigal leden bir kaç kooperatif ve iki de küçük banka varsa da bunların sistemsiz olması dol: |nilen neticeyi sağlama olduklarını bilhassa belirtmek i-| cabeder, Bu sebeple, zirai kredi sar etmesi, teşkilâtlanmak- için |lerir lileri bir zihniyet isteyen bu gibi | bağı sahalarda her türlü organizas -| kurdüğu, programlar yapıp kon - yondan mahrum kalınması neti sini doğurmuştur. Buna diğer Bütün bu sebep- 1948 sonunda Ada'nın Yunanis- mevzuubahs ol - muazzam lli sahada görülen bu te- yısile iste- ktan uzak | İriyetsizliğin kendini en acı üğü mişse de 1935 den İtibaren İn - gilizler tarafından idare edilmek- te, buna mukabil müteaddit de- falar isyan etmiş Rumlar mek - teplerini serbestçe kendileri ida- re etmektedir. Haklarını daima lerinin siyasi, iktisadi ve kültürel ızlığı uğrunda teşkilâtlar Ereler aktettiği.bir devirde hür- bir ekilde hissettirdiği dini ve kül- türel sahada hâlâ daha orta çağ zihniyeti ile hareket etmeleri karşısında sadece hayret ve inki- sar duymaktadır. NEFİ KOVACI — Darüşşafakalıların Yürükalide mehtap gecesi Hayra matuf hareketlerile tema yüz eden Darüşşafakalılar Cemiye ti tarafmdan 6 ağustos/949 cu - martesi günü gecesi saat (20) den sabaha kadar sürecek bir mehtap| Alemi tertip edilmiştir. Şimdiye kadar görülmemiş dere cede zengin bir programla ve çok otjinal buluşlarla dolu olarak ha zaırlanan bu geceye Ferdi Tayfür yeni programile katılacak, — Şehir Tiyatrosundan Ferih Egemen (16) şile beraber skeçler ve fos - sları yapacaklardır. Biri Bo gaziçi diğeri Venedik tarzında can h mehtap tabloları yapılacak ala- barka saz hey'eti konserler Verecek ayrıca sabaha kadar cazla dans e dilecektir. Bundan başka Mandolin W B AĞUSTOBS 1910 Bu ne perhiz, bu ne turşu? 1404 - 1556 yılları arasında yaşas yan moşhür. — şalrimiz — Fuzuli'nin Leylâ ile Meonun İsimli eserini az çok Okumuş olanların çoğu bilirlor y Leylâ'nin, Glümünden önco derdini tablate döktüğü yerden birkaç satır alalım : «Bir gün bu havâda Leyli-i zâr Gam def'ine etti meyl-i gülzar. Gördü gül-ü lâleden eser yok, Bavâ-ı gecerde berk-ü ber yok Bahın-ı çemonin aafası gitmi Noksan-ı safa hemâle yetmi No sebze teninde tâb kal No berk yüzünde âb kalmı Matemzedo gördü büstüm, Rikka Süzel ciğer ile yüne yüne Şerh etti gamım büstanı, Bugün yaşları otuzdan aşağı a) dınlarımız arasında bu parçayı ane layabilonler parmakla gösterilir. He- le Fatih devrinin moşhur nesir üs di Sinan — Paşanın «Tazarru'nâme» sini, eli yaşına ulaşmış olanlardan bile anlayanlar nâdirdir. Yazı -yaz. maktan maksat büyük halk yığın - darına bir haberi, bir fikri, bir. dâ- vayı anlatmaktır. Asırlarca — Türk- çe kelimeleri alıp Arapça ve Farsca kelimeleri bol bol kullananlar mak- sattan uzak kaldılar; ancak yarım asırdanberi yazarlarımız — Türkçeyi yeniden yaratmağa başladılar. Artık yazılarımızı yediden yetmişe kadar herkes anlıyor ve millet uyanıyor. Fakat şimdi de uydurma Türkçe meoraklıları türedi, bunların başlıca- darından biri bir takım tuhaf şiirle- rİ en güzel edebi eserler diye — sun- mağa çalışan <«Nurullah Ataç> dir. 8 Temmuz tarihil Ulus gazetesinde- KI makalesinde bütün <Osmanlı ede- biyatır nın müânasız olduğunu, oku- yanlara bir şey anlatamadığını ya - ziyor; halbu ki, kendisi de bir. bus çuk sütunluk yazısında şu kelimei Fi kul Uygarlık, tilcik, satı < ta, nite, düzeyitçi, tümce, kez, yoru, yapıt, dörütmen, bet uzabilik, tapa, yır, köğsüz, epi, yöre Bu çeşit kelimelerle dolu bir yaz. yı kimsenin anlamıyacağını kerdisi de bildiği için yanlarına parantez i- çinde mânalarını da koymuş; aynı sıraya “uyarak buraya yazayını da hem gülesiniz hâm ağlayasınız: Me- deniyet, kelime, çarşı; nasıl, nesirci, cümle, defa, münü, eser; san'atkâr, kitap, mazi, tarih, rağmen, şiley ve- oduna tutuştu cünı. ce, Goebbels'in ve karısının. bu- .. O, bu hususta bana 'canen sünnetleri yapılacaktır. İardaki izdiham 'bir kat dahâ art . | haber verilmişse de İngilterenin lile meşgul Türk bankacılığının, | birliğinin parçaları, meşhur bir sesİvinsiz, sebep, etraf. DERiRiri yeğa doğüü Dlrdella. | dört yandı: Yalktır. Bazı fırınlar, kararhame Bi|bu mevzudaki hattı hareketi sa- hem siyasi- hem milli ve hattâ|san'atkârının konseri Orhan - But. Ze EeElA Ç n Manavların kontrolu — |Ç Tih bir şekilde belirmemiştir. Ki- | ktisadi gayelerle çok kısa - bir İhân. çifti" tarafından radyofonik Mmlar diya Geklleri auçlu gikaran Jâfına ekmekleri 1050 gram olarak imâl etmektedirler, Bu fırıncıların işine gelmekte ve halka faydalı ol- makta ise, de sıhhi bakımdan mah zurlu görülmektedir. İstanbulda yaz mesai Goebbels, saygile - eğilip elimi öptü. Halbu ki, Magda, sanki mevcudiyetimden haberdar de - Zilmiş gibi, bir müddet gözleri- ni tavanda gezdirdi, sonra bir- denbire, kendisine gönderdiğim son mektubu göğsünden Çıka - — Goering, beni günden gü- ne daha çok hayâl kırıklığına uğratıyor. O şimdi kaybettiği er kekliğine ağlayan bir boğadan farksız.. Böylesini evine gönder- mekten başka çare yok.. Hitler ile Himmler arasında danditâr diye Gekileri suçlu çıkaran bu zat bit perhiz dâvasındadır ; fa- kât o kelimelerden daha az anlaşı - dan uydürma - Türkçeyi “kullanmakla da turşu yediğinin farkında değildi Onların yazdıklarını halk anlamıyor- du ama hiç olmâzsa aydınlar anlı « skeçler de vardır. Cemiyet o geca İstanbul ve Ada- r halkına yeni ve genç bir beste. kâr tâkdim edecektir. Bütün bün - Jardan başka Cemiyetin mühim bir sürprizi de vardır. Davetliler dave. tiyeleriii Cemiyetten veya Plâj ka zamanda Kıbrıs ile meşgul oldu- ğunu görmek bizim için son de- rece zevkli olacaktır. Kıbrıstaki mharif hayatına ge- lince: Harpten önce Kıbrısta 300 e yakın ilk okul, 400/'kadar öğ- me karşı - girişileceği hepimizce malüm olan 3. üncü bir dünya harbinin stratejik icapları dola- yısile İngilizlerin dünya siyasi vaziyeti tebellür etmeden adayı elden çıkarmak istemiyecekleri Yaş sebze ve meyvüların bollaştı- | iL ve toptan fiyatların — ucuzladığı günlerde belediye mürakıpları ma- navları dolaşarak yüksek fiyatla rhal satanları gezalandırmışlardı. Aradan bir aydan fazla zaman geçtiği halde Tıp önüme fırlattı. Orada. hazır BERE a z | aaati. tekllik edilmiyor | Hiztimella befabar. Dü Siralar ıretmen olup. balebe, — gağın GA yuslüa (üdarik. . Güsbüeeelerüe, İforlardı. mmiidinin: yaztidökan e — r a da girişilecek gerek resmi ve ge |12000 kadardı. Orta öğretim mü- | Arzu-edenler yemeklerini de getire ialansı Çötün üüü e yüz bulan Di lli l6 V O rur Gecüsiki, kaklardaki BAlre | Kai güp bamtaf, terehlillelerin |ennbanlak Kİi Brin Vğürk Tlasidi Ökg| Büaniderdik. sAzmca BÜN - Mti | B ö amaNlarlancz hai tebileceği yüksek bir sesle: > — Hakaretinize mukabele e- demiyeceğimi sanmakla aldân- mışsınız Madam, dedi. Ve elmas parıltıları içinde, - giklı bir âvize hâlinde başını a- hp salondan dışarıya çıktı. O, herhalde, benim şerefime bu ka- dar süslenmiş olmalıydı. Zira o- nun eskiden böyle mücevherle donanmak âdeti değildi. Goebbels, karısının bu ani hid deti karşısında şaşırmıştı. —Bir| aralık kendisini toplayarak mı- rıldandı: — Bakanlık binası, bir tiyat- ro sahnı e elverişli bir yer, ama ben burada bir facia ye ne bir komedi seyretmeği ister- dim. Ben Goebbels'in bu nüktesine mukabelede bulunmadım. gadece hâdiseye sebep tubu verip evime döndüm... Ge- ce yarısında Magda, hıçkırarak, beni telefona çağırdı. Benden ö- zür diledi; ve bütün bu uygun- Buzlukları, Fühfer'e olan sevgi- sinden dolayı yaptığını söyledi. Bereket versin bir tehlike işareti verildi de, ben bu kadı- 'nin gevezeliğinden kurtuldum!.. Pazartesi: Bugün Reich'in, biricik Hein- rich'i ziyaretime geldi. Benim hakarete mâruz kalıp kalmadı- Zımı öğrenmek istiyordu. Her Zaman olduğu gibi sırmalı Üni- formasını giymişti. Goebbels'in için de beraberlerinde İsviçre altını götürüyorlar.. Adolf, Mussolini'den bahseder ken bana şöyle dedi: — Müussolini'nin son feci dü- rumunu bir türlü anlıyamıyo - Tum. Sanki o, ailesi efradı tara- fından hapse atılmış gibi. Sonra Dışişleri Bakanlığında vazife görenlerin topuna karşı ateş püskürmeğe başladı: — Ahmak, sersem ve satıl- mışlar güruhu! Onlar çevirdik leri dolapların farkında olmadı- ğımı sanıyorlar. Belki de haklı rı var, Zira ben hariçte olup bi- tenleri bildiğim kadar, maiye - yimde çalışanların durumundan haberdar — olabilseydim, bütün dünyayı zaptederim! Artık Hitler, ekseri geceleri- ni uykusuz geçiriyor. Bana da rahat verdiği yok. Zira müte - madiyen konuşmak ihtiyacında.. İlk tanıştığımız günlerde oldu- Zu gibi, «Maedi> diye çağırıyor. Hele Hçss'den bahsettiği zaman bütün maneviyatı bozguna uğ- ramış gibi dehşetle sarsılıyı r aralık kulağıma eği le mırıldandı: ildiğine yükseltmişlerdir. — Hâldeki | 'ucuzluk yine eakisi gibi halka intikal | ettirilemediğinden bu fiyat düşüklü. İğünden faydalanmak kabil olama -| maktadır. Vali muavinleri Yeni vali muavinlerinden Fuat Al per, rahatsızlığı dolayısile, dün va- zifesi başına gelememiştir. -Diğer muavin Nâzım Arda da henüz bele- diyeden ağrılamadığı için bütün iş lere üçüncü muavin Fazıl Ubaydın bakmak mecburiyetinde kalmıştır. Hıkmet Bayur Fevzi Çakmak”ı ziyaret etti Millet Partisi Genel Başkanı Hik met Bayur dün öğleden sonra bir müddetten beri- rahatsız - bulunan Millet Partisi fahri başkanı Mare- şal Fevzi Çakmak'ı Erenköyünde ki evinde ziyaret etmiştir. Silâhtarağa'da tedkikler Silâhtarağa elektrik fabrikası - nin, kömürden tasarruf gayesile ha vagazı ila işletilmesi için tetkikle. rine devam eden —mütehassıslar, dün Vâli ile görüşmüşlerdir. Mütehas: tkiklerini bitir - dikten sonra, hükümete bir rapor vereceklerdir. (Devamı Var) * Adalet Bakanı Fuat Sirmen dün öğleden sonra İstanbul adliyesini ziya retlo bazı tetkiklerde bulunmuştur. BUYUK AŞK ROMANI Yazan: SERVER BEDİ — Annesinin haberi yok mu? — Hayır. Hiç kimseye söylen mesini istemiyor. Tedavi edil- mek de istemiyor. Âdeta.. y şamak istemiyor — diyeceğim, Son günlerde çok bedbin. Eski- den benimle saatlerce konuşur- du, Birbirimizden saklımız yox tur. Fakat gimdi hislerini ben- den de gizliyor. Anlıyorum ben tabii. O hep susuyor. Gözleri dalik ve bazan da ağlıyor. Aü- nesine hiç itimadı yok. Mithat * beyin vefatından sonra çok de- Zişti Selmin. Evet, babasının ölümü c- nu çok sarstı. Neriman biraz durdu ve ce- saretsiz bir sesle: — Yalnız o dej dedi. Nejat kızı söyletmek için an- lamamış göründü — Başka ne var Neriman, dağılmış kuvvetle- rini birdenbire — toplamış gibi doğruldu: — Affedersiniz, dedi, bu sua- , beyefendi, li sizden beklemezdim. Nejad hafifce sarsıldıktan Bonra Emin olunuz ki, dedi, müp hem bazı tahminlerden başka hiç birşey düşünemiyorum — ve hiç bir şey bilmiyorum. — İşte o tahminleriniz. çok doğrudur. — Ne gibi? Neriman elinde tuttuğu el- divenlerile bir müddet oynaya- rak sustu. Nejad” bekliyordu. Kız derin bir nefes aldı: — Nejad bey.. Dedi, durdu. Önüne bakıyor- du, Nejad başını ona doğru eğe- rek, en samimi sesile: — Rica ederim, dedi, söyle- yini: Neriman o zaman cesaret et- ti. Fakat hâlâ korkunun artık- larile dolu, alçak ve yırtık bir Besli — Nejad bey, dedi, Selmin... Selmin sizi seviyor. Bu sefer Nejad da önüne bak No. 58 'ti ve sustu. Ne söyleyeceğini bil- miyordu. Selmin'in onu sevdiği- ni kuvvetle tahmin ettiği halde, bu hakikati başka birinin ağ zından duymak, onu realite İle daha fazla karşı karşıya getir- miş gibi şaşırtmıştı. Gözünün ö- nünden Selmin'e ait birkaç sah- ne geçti. Fakat bunların en can lısı, en sonuncusu idi. — Kitap evindeki hâli, gözlerinin dalışı ve onu görünce birdenbire sıç- ak bağırışı unutulacak şey değildi. Selmin'in dünkü hey canı ve hassasiyeti Nejad'ın gö- nden kaçmayan açık bir mâ- nâ taşıyordu. Neriman onun sustuğunu gö- rünce sordi — Bunu nlıyordunuz güphe- Si Nejad cevap verdi: — Biraz. Neriman o zaman sesini de bi raz daha yükseltti: — Hem nasil, bir - bilseni: Bana eskiden biraz - itiraf et- mişti; gimdi biç bir gey söyle - |de, ecnebi yolculara kolaylık lar Kurulu kararı, dün sabah Vi - Jâyete bildirmiştir. Vali, salâhiye.. tini kullanarak, mesal — saatlerinin aynen devamına karar / vermiştir. Eskiden olduğu gibi resmi dalreler de mesai sabah 9 da başlayacak ak şam 17 de sona erecektir. Vapurlarda para değiştirme memurları Denizyolları idaresi — tarafından alınan yeni bir karara göre dış hat lara sefer yapan yolcu gemilerin ol- mak üzere Merkez Bankasının bi- rer para değiştirme memuru bulun durulacaktır. | Bu işe 7 ağustos tarihinden iti- baren başlanacaktır. Halkevı toplantısı Dün saat 17 de C,H,P. İl Merke Çuride HRÜN. DAşadları bi top'” İanli, yüğEkasli; © Toğimlaki Hahlevleri çalışmaları gözden ge - çirlimiştir. Çarşıkapıda dün akşamki yangın Dlin Mt d0 '0e Çarşıkapı takan: Şe Bokiznlik. KENEanciNA a. Gire' nit Banük “yotgadür. Haydar Vardet'in ödasindaki talaşlar tutuş Töla, THalye'atap büynneler bi < Dülel ae a branylan, Adana geldi «Adana> gemisi dün sabah saat 10 da Güney Doğu Akdeniz aactı seferinden 108 yolcu ve 140 ton yük Adanın gelecekteki kat'i duru - munu tayin edeceğini unutma - mak lâzımdır. Kıbrış Akdenizin şimali şarki- sinde 9262 km. sahasında, en ge- niş yeri 140 mil, en dar yeri de 60 mil olan bir adadır. 'Türki; den 70 kilometre kadar uzaktır.. Nüfusu 449.490 olup bunun 361. 378 ü hıristiyan ortodoks 80.361 1 de Türktür. Muhtelif tarihlerde yapılan sayımların neticesine gö- re Türk unsurlarda artış azdır.. motör yandı ve battı Rize llmanına bağlı Ali Kalkava 'na ait 850 plâka numaralı kükürt yüklü Sarıkuş motoru, dün saat 15 'te Balıkpazarı Balıkhane iskelesine bağlı iken henüz anlaşılamıyan bir epten tatuşmuştur. Yangın an- cak kükürt balyaları denize atıl . mak süreti ile söndürülebilmiştir. Motör iskele önünde batmıştır. 1 disine bağlı orta mekteplerle be- raber) ile lise işmini taşımasına rağmen hakikatte bir orta mek- 'tep olan Viktorya Kız Lisesidir. Kıbrıs Türk Lisesi, 1897 de ku rulmuş, İdadi, Sultani ve nihayet lise olmuştur. Bu lisenin idare tarzı milli bir dâvadır. 1928 se- 'nesine kadar lise, Türkler tara - fından idare edilmiştir te Majör Grant adlı bir İngiliz müdür olarak getirilmiştir. aralık idare, tel Bu tarih- Bir 'ar Türklere geç- Yeni valiler Antaiya Valiliğine tayin — edilen Hakkı Bakyal, bugün şehrimiten ayrılacaktır, Gazlantep vekil valili İğine tayin edilen İhsan Ecemiş de dün arkadaşlarile ve gazetecilerle vedalaşmıştır. İhsan Ecemiş yarın akşamn Ga - ziantep'e hareket edecektir. Yaş meyva ve sebze satışları Muallimler . Birliğinin | çyıka ucüz flatla meyva ve seb. <uriye seyahatı ze yedirilebilmesi için — Başbakan, İstanbul * Muallimler — Birliğine| HAlde mutavassıtların kaldırılması mensup 50 kişilik bir öğret kafilesinin ağustos ayı içinde Suri. Lübnan'a seyahatları hak - ye ve lâzım geldiğini belirtmiş, Belediye d6 bu hususta hazırlıklara başla maştır. İlgililerin söylediklerine gö n kanda Müli Eğitim Bakanlığından izin verilmiş oldugundan, — isteklile rin kayıt ve şeraiti öğrenmek üze. re hergün saat 17.19 arasında Çen berlitaştaki Birlik Merkezine mü. le dönmüştür, Mmiyor. Fakat ben anlıyorum Ne jad bey, anlıyorum. Fotoğrafı - 'ız her gece yastığının altında, Sabahleyin yataktan kalkar ken yanına alıyor ve göğsünde saklıyor. Bir gün ben bunun farkına vardım, acı acı güldü ve gizleyemedi: «Onsuz yaşamak rum> dedi. Nejad hayret içinde doğrula- rak sordu — Fotoğrafımı nereden bul - muş? Ben vermedim. — Biliyorum. Onu da söyle - di. Beyoğlunda bir fotoğrafcı - nın iç vitrininde görmüş. Bir ta- ne yaptırtıp almış. — Ha... evet.. istemiyo - 0 resim. — O resim. Ama bir görme- lisiniz. O resim Selmin için ne kadar mukaddes. — Hayret! Neriman yalvarmağa hazırla- nan bir tavırla başımı ileri u- zattı ve titrek bir sesle: jad bey, dedi. — Selmin'in hayatı sizin eli- nizde, Emin olunuz, siz şar, istemezseniz yaşa - ittikçe sararıyor. Yemek iyor. İştahı hiç yok gibi bir Derecesine baktırmıyor. Fa kat akşamları elleri sıcak ve nemli, Yüzü pempeleşiyor. Emi nim Ki, biraz harareti var ak- gamları. Bilmez mi 0 ağızdan kan gelmek ne demek, Niçin is racaatları lâzımdır, temiyor doktora gitmek? Yaşa- mak istemiyor çünkü. Ne za- mandır halinde bir ümitsizlik var, O eldiven mes'elesindenbe- ri. Biliyorum o mes'eleyi ben. Ah o Vildan hanım, annesi. Ne müthiş kadın o. Neriman bir geyler daha söy- leyecekti, kendini topladı ve yutkundu. Biraz düşündükten sonra dedi ki — Selmin benim bunları size söylediğimi duysa gücenir ba- na, Hiç istemez. tabii, onuruna dokunur, Fakat, ah ne iyi, ne iyi kızdır. bilseniz.. Arkadaşım olduğu için söylemiyorum. - Be- nim başka arkadaşlarım da var, Hiç biri Selmin gibi değildir.. Çok başkadır 0. Ne kadar ki- bar, derin, tatlı bir ruhu var- dır. Onu seven erkek bahtiyar olur, ama pek çok. Bazan beni onu kendimle mukayese ederim, Gipte ederim ona Nejad be Onun gibi olmayı çok isterdim. Bir erkek olsaydım onu sever - dim, Nasıl söyliyeyim, anlata - mıyorum, Şimdi çok müteessirim. Kızkardeşim — olsaydı, bundan daha fazla onu sevmezdim. Ona bir şey olursa ben çok bedbaht olurum, Bakınız, biraz da ket dim için size bunları söylü; rum. Onu kurtarmak sizin eli- nizdedir. Nejad sordu : — Ne yapabilirim ? Heyecandan yüzü gittikçe malının doğrudan doğruya intika - H, sağlanacaktır, tahsil malı, Belediye veyahut rım Kooperatifi elile esnafa intikal ettirilecektir. ——— —e ——— — ——— ——— e, perakendeci esnafa, müstahsil Bu sebeple, müs Ta- perekendeci pempeleşen Neriman sıçrar gi- bir bir hareketle — Ah beyefemdi, dedi, siz bunu çok iyi bilir: Bugün sizin bir sözünüz Selmin'i dün- yanın en bahtiyar insanı hâline getirebilir. Derhal gözleri par - lar, iştahı açılır, yüzünün ren- gi yerine gelir» Benim dayım doktordur. Böyle ne vak'alar an latır. Siz daha iyi bilirsiniz. Fa- kat ne denir? Siz onu sevemez- seniz, beğenmiyorsanız.. Neriman küçük bir tereddüt- ten sonra devam etti: — Başkasını ona tercih edi- yorsanız, ona boş yere avutmak doğru değil tabi... Sonu daha fena olur. Nejad bir avucunu ulnının ve gözlerinin üstünden geçirdikten sonra kaşlarını kaldırıp indire- rek dedi ki: — Neriman hanım, Selmin'e karşı duyduğunuz bu hâlis dost luk hisleri beni çok mütehassis ediyor. Sizinle daha samimi ko nuşmak ihtiyacını duyuyorum.. Ben Selmin'e kargı lâkayt deği- lim, Sizin onda bulduğunuz me- ziyetleri ben de farkediyorum. O cidden sevilmeğe lâyık, çok lâyık bir kız.. Onu — tanıdığım gündenberi, her görüşümde ona daha fazla bağlandığımı hisse - diyorum. Belki o da bunu his- settiği için bana bir yakınlık Auvuyar. (Dovamı Var) de her türlü ihtiyaçları karşılaya. caktır. Husus! bir vapur sabaha karşı davetlileri Adalara, Kadıköyüne ve' Köprüye bırakacakdır. Çorum faciasının raporu hazırlandı Çorum vapuru faclası etrafında tetkiklerde bulunan ehlivukuf heye ti raporunu bugün Cumhuriyet Sav cılığına verecektir, Savcılık raporu- tetkikten — sonra, lüzüm görülen şahıslar hakkında ta kibata girişecektir, Kıbrıslı öğretmenler Şehrimizde misafir bulunan Kıb - raslı Türk Öğretmenler, dünden iti- baren gezilerine başlamışlardır. Öğ- retmenler dün aabah da çapadan tramvayla hareket ederek, Sultanah İmişlerdir. Misafirlere mıra- mede siyle, Hipotromu 'ziya - Yerebatan sarayı, ret ettikten sonra, tekrar tramvay- la okula dönmüşler ve öğle yemeği orada yemişlerdir. Öğleden sonra da Büyükadaya den Kıbris Türk öğretmenleri, şam yemeğini çamlarda yemişler 21,15 vapuru ile İstanbula dönmüş- lerdir. ake ve Öğretmenler, bugün Boğazdaki te- kel müesseselerini ziyaret edecek- lerdir, Muallimler Bırliğinden Muallimler Birliğinden: 4/8/949 perşembe günü Kıbrıs Öğretmenle Fi gerefine Taksim Belediye Gazino sunda saat 14 de başlıyacak olan danslı çay davetiyeleri bugün akşa ma kadar - Çenberlitaştaki - birlik merkezinde ve perşembe günü Ga- zino kapısında istiyenlere dağıtıla- Caktir. Bütün öğretmen arkadaş - darımızın, davetli oldukları bu sa- mimi toplantıya teşrifleri rica olu. nür, | KISA HABERLER G ö * Veznecilerde bir adamı çiğniye- rek öldüren White otobüsü şoförle- inden Turgutun duruşmasına dün ci asliye cezada başlanııştır. *& İl sağlık ve sosyal yardım müdü rü Dr. Faik Yargıcı Şeker Bayara- mında Çatlaca ve Silivri köylerinde yaptığı seyahatten momnun dönmüş tür. Dr. Fanik Yargıcı, soyahati e nasında dolaştığı 18 köydi rinden salgın bastalıklara tesadüf etmemiştir. * Skandinav Hava yolları müdürü 6 Oekatrom'un küfük çocuğu Peter dün sabah dadısı ile gezerken kaybolmuş, yapılan araştırmalardan sonra akşa- ma doğru Eminönü kaymakamlığı tarafından bulunmuştur. * Suriyenin Halep muhafızı Hanri Hindiye dün şehrimize gelmiştir. natlılar Cemiyetinder etimizin fevkalâde k 6 ağustos cumartesi &: nönü halkevinde yapılacağından natlı üyelerimizin teşrifleri rica olu- vur, Sultanahmet cami, Ayasofya |: de aydın olmayanlarımız... Bu makalesinde Ataç medeni ola- Dilmemiz. İçin okullarımızda Hâtince ve Yunanca okuütülmasi gerektiğini lddia ediyor; bunlar Ihtisas. dilteri. dir, Üniversitenin — ligili Yakültete - rinde okutulması yeter; fakat çocuk- darımıza Türkçenin asırlarca beraber yuğrulduğu Arapça ve Farsça hak - kında bilgi vermek daha lâzım de. Bil midle? Dil işinde ne perhiz yapıp kuvvet- 'ten düşelim, ne de turşu yeyip mi- demizi tahrip edelim; ortasını bula- lm? aşırı davranmak yüzünden kay- bolan <dün> — var; yarınki nesil de «bugün> Ü kaybederse ve bu — hâl hep böyle giderse vay hülimizet... Kadircan KAFLI ..—.—.—.—.—.——.—-.——- Batan motör Nuri Yıldıza ait 7 tonluk «Ceza. İyir> motörü, İstanbul Belediyesinin odunlarını “Kocadere iskelasinden yüklüyerek İstanbula gelirken, Bü. yükada civarında, anl olarar çı « kan fırtına yüzünden batmıştır. Mürettebat cankurtaran yelekleri. Ve kurtulmuşlar ve o sırada ora « 'dan geçmekte olan <Çağlayan» mo törüne alınmışlardır. Muallimler Birliğinde Goethe serğisi Bütün dünyanın yıldönümünü kutlulamağa hazırlandığı Goethe' « nin ikinci yüzüncü doğum yılı mü- nasebetiyle İstanbul Muallimler Bir liği Terbiye Encümeni de bir Goet he günü tertip etmiş ayrıca mu- allimler birliği bahçesinde bir Goct he sergisi açmıştır. Bu sergide Goethenin eserleri ve hayatına a! totoğraflar teşhir edilmektedir. Sergi 1 ağustostan itibaren açık ZL ir Hicrt — TAKVİM Ağustos 1949| C RUMİ 1565 19368 çamal B İterai 21 Çarşamba | 8 Hazır: 89 - Ay: 8 - Gün; 214 Pa: 8 1 — —> Yasati — Ezani Güneş 5 56 9 Si Öğle 13 20 4 55 İkindi w 15 8 50 Akşam —— 20 24 13 00 Yatsı 22 11 1 48 İmsük w T 3-8- 949 Aksaray — : Yenikapı Sarım Beyasıt —: Löâleli Beyoğlu — : Della Suda Eminönü —1 Sadullah Fatih : L Balmumcu Kadıköy —: Merkez Kasımpaşa : Merkex Samatya Yedikule Topkapı Nazım Ec. Üskildar Ömer Kenan