BSAYFA IKTIBASLAR | Yer altında yaşayan- larla ba ş başa Çeviren: Nâzım Kemal Y seviyesinden 800 met- rı relik bir derinliğe inerek, çe- kiç darbelerile uğuldayan acaip —â- Komünizm tehlikesi. Zira larda gizlice vazife gören komünist vardır, sendika- nn yalmız bir tek endişesi bi P.T.T. genel Müdürünün Beyanatı —— Mütahassısların tetdkik- YENİ y - Felsefe Bahisleri BABAR ARARAARAARAARARARAAARARARARDARARARAARARA. ğ Sport, hayvanlarda tabii bir (Saika) eseridir ahşi veyahut (Ehli do- iki kelime ü (veraset) ile 12 HAZİRAN 1949 | Edebi çerez | sofras Henüz — kendisile yüz yüze — gös rüşmek şerefine eremediğim çok de- Berli bir hocam var. Hocam! — diyo- yorum, çünkü kendisinden ara sıra ldiğim mektuplar - bana çok şeyler öğretiyor; Hazreti — Ali: «bana bir harf öğretenin kölesi olurum> demiş çirdir n şimş ler sızdır. Nitekim 1947 de a- ) i a .» Sayın Bay Salih Salm Unar şim- U Ka aram İ e (li ruamda (l ünleceai | di L"h'“d_".' ’:';"k"'k'lî: mestigye) her hayvan (— Yazan: ) (gevki tabil), birbirlerile alâka-İ di soksen yaşlarındadır; bir — çok #üratile R İ '" ar; hele küçükken * H B dar iki mühim muammânın isim- ü yma , Şili hükümetini ziyadesile sara| daha iyi hale konacal oynar; hel çi l a eserler yazmıştır. ve 50-60 sene ev eĞ e e ai | u. Da grefi azırlayanlar, " Mos- | gekkiklerde bulunmak üsete gh- | / Onların oyuuları “-evvelki ma Filozof Riza Tevfik leridir. Onlar birer yaftadır. Yok|vel her eseri ” çıktıkça İstanbul ve '::Lrî;:iı:;::n elektrik “Şantrallar | kovanin emrinde çalışan Yugonlavya- rimize gelen P. T, T. umum müdü-| kalemde izah etmiş - olduğum— Sa (veraset) keyfiyetinin Sırrını| taşra gazeteleri ondan — <meşâhir-i Sarlin çıkan — müthiş bir gürültü |h diplomatlardı. Bunun üzerine Şi- | çi Haldun Sarhan P.T.T. yi ilgilen- | SPort kelimesinin $ güzel misa- (. emek mecburiyetinden başka tavır ile gözlerini ona dikmış her g:c *Lm-r diğimiz gibi, sevki tabi- | üdeba-yi Osmaniyeden» — diye — bah- ortasında, bu yer altı sitesinin ka-|li hükümeti bu diplomatları mot diren meseleler hakkında kondisile |li ve bu kelimenin lügat mânası- çare bulunamamıştır. Oyunların | hareketini heyecanla takip edi-| Pin ünhüne de zerre kadar Vvü-|sederlerdi. O zamandanberi Türkçe- » Ve uklaylirarık — Yoğlllin na tamamile mutabık olan (tem- yor ve ara sıra daha sağlam bir| &£ değiliz. Yalmız gurası cidden | miz çok sadeleşti; halk - yığınlarına ranlık sokaklarında dolaşıyordum. Ansısın karşıma dikiliyeren uzun boylu sarışın bir nöbetçi — gülerek sordu : — Nereden geliyorsunuz? — Kansas çiftliğinden... Ğ İtiraf etmeliyim ki ben, — bugüne | »: kadar maden kuyuları arasında böy | bi Tesino raslamamıştım. Braden Cop- | a. her türlü münasebeti kesmeğe mecbur. kalmıştı VEDA GÜNÜ Ertesi gün Bradon maden ocağın lan ayrılacağım — sırada, bir küçük rabadan başka — kendime- binecok yDir vasıta bulamadım. Bana - Pablo dında bir <Rotom> refakat ediyo per şirketinin, Rancagua şehri civa- |du, Sabah erkenden Rancagua ist Fında açtırdığı ba cesim maden kü-| kametinde —yola koyulduk. Pablo, yusu, muhakkak ki, Şilinin en he-|dönemecleri baş döndürücü bir hız- yoca Hakiki r yer altı sitesi olan bu maden ku-| b yusunu ziyaret etmek hevesine düş | m tüğünüz takdirde, Santiagodan bir #rene binerek, yılda 365 cinayetin iş Tandiği Rancagua şehrine geçmeniz 've buradan da bir aaat süren bir yol yerici bir köşesidir. İn geçiyordu. Şehre yaklaşırken yol oyunca Sıra sıra dizilmiş, üstünde vümlar yanan — tekkeler gördüm. Bunlar, cinayete kurban giden <Ro- tos> ların mezarlarıydı. Pabloya me rak edip sordum — Burada niye bukadar çok — ci- suluğu göze almanız lâzımdır. Bsdllmlz? : lvtv lîn, yzun boylu sarışın nö-| — Şehirde bol içki vardır da on- betçinin refakatinde, bir takım tü- | dan. mellerin sıra aıra uzandığı bir yolda | - Santiagoya giden —uçağıma — yer- yürümeğe başladım. Bir aralık — ku- (Jeşince,, cesaretine — hayran — kaldı- ğıma, gök gürültüsüne — benzeyen İğim Pablo aklıma geldi. Anladım ki bir sea aksotti. —Başım — yukarıya | ben, umumiyetle bütün Şili halkı- kaldırıp nöbetçiye sordum : ni seviyordum, Zira Şili, eşi — bulun — Bu gürültü de nedir? maz, kahramanların diyarıdır ! — Başımızın üstünden bir yer al- a nehri akıyor! Bir müddet sonra asıl bu nehrin, 150 metre yükseklikten, bir göle döküldüğü noktaya — vardık, Gözle- rimin önünde serilen manzara - beni hayrette birakmıştı. Dağ. ortasında | ,, girlenen bu hareketli suyun, Nia- gara şelâlesinden daha heybetli bir akışı vardı. Burada saatlerce kal- | ü mayı ne çok isterdim! Fakat rehbe- rim acele ediyordu. Rutubetli — koridorlardan ilerleye- | zek dar bir geçide vardık. Bu nöbet | çinin elinde tuttuğu fener, bu ge- | çidi aydınlatacak gibi değildi. Karan hıkta yürümeğe çalışıyordak, Nöbot çi bana izahat veriyordu — Bu geçidin 450 metre derir ği vardır. Bazan iş esnasında, araba- ları çeken katırların, maden — kö- mürlerile birlikte aşağıya yuvarlan- gıkları bile olur, — Ya ameleler? — Onların da nadiren kazaya kur- ban gittikleri görülür. Bundan #onra mağaradan farksız. geniş bir koridardan saptık. Burada maden ameleleri, dinamitle, kayar larda 90 metre genişliğinde — oyuk- lar açıyorlardı. Rotosların cesareti Nöbetçi bu ameleler hakkında ba- na bilgi vermeğe başladı : — Karşınızda duran bu adamlar, korku nedir bilmeyen cesur kimse- lerdir. — Onları, — <Rotos> — adile çağırmak artık adet olmuştur. He-| , men hemen <Rotos> şu kahramanlık toransini ağzından düşürmez: <Ben bir erkeğim!> «Rotos> lar, şeflerine itimat ettikleri takdirde, —her tür- lü tehlikelere atılmaktan çekinmez- ler. Şu ileride çalışan adamı — gö- rüyor — musunuz? Ben ona «Ölb |t desem eminim ki canını esirgemiye-| ta Hafizer yetektir, Nihayet bir tünele — saparak, sansörle dağın tepesine yakın — bir yerde açık havaya kavuştuk. — Mayıs ayında olmamıza rağmen kar ya- Bayordu. Nöpetçi bana karşıki tepe leri - göstererek şöyle diyordu —Tehlike yalnız maden — kuyula- Tına, münbasir değildir. Dışarıda da çığlar var, Daha geçenlerde bunlı dan bir tanesi 36 kişiyi sürükleyi l ol van kesilmiştir. F devam etmektedi mişt Umum müdür Ankarada, Denizyol ran bir ailenin kızı Hafize Diker dün sabah saat 8.30 cuk hastahanesine kaldırılı da Haseki hastahanesine nakledilmiş zuhur edebilecek bir kömür darlı Life and. Lettarsıden Mezbahadaki dünkü kesim Dün mezbahada 729 karaman, 896 avırcık, 2809 kuzu, 4 keçi olmak ü- zere 4438 büyük baş; 250 sığır, 78 manda, 7 dana ve 4 de malak olmak Te 339 büyük baş kasaplık hay- yatlar, düşmekte Adalet ve Maliye Bakanları şehrimizde Adalet Bakanı bay Fuat Sirmen ve Maliye Bakanı İsmail Rüştü Ak- sal dün dan şehrimize gelmişlerdir. Denizyolları U. Müdürü ahki ekspresle Ankara- Ankaraya gitti Denizyolları umum müdürü Cemil Parman dün akşam Ankaraya git- Bir genç kız pencereden düşerek öldü Beşiktaşta Yıldız caddesinde otu- 22 yaşlarında doğru evlerinin 4 üncü kat pence resinden düşmüş bel kemiği kırıl- mıştır, Kazazede Hafize evvelâ Şişli ço- $ oradan ir. Sıhhi vaziyeti tehlikelidir. Hüdise etrafında yapılan tahkikat in ayni semtle oturan ve Teknik Üniversitenin mokine kısmı son sınıf öğrencil adında bir gençle nikâhlanmak va- dile beraber bulunduğu evvelki ak- şam kavga edei rinden Muharrem k karakola düşmüş Idukları anlaşılmıştır. Tahkikata deva medilmektedir, Kömür stoku Denizyolları idaresi kış — aylarında ni görüşen bir arkadaşımıza aşağıdaki beyanalı vermiştir — Buraya tetkiklerde bulunmak ü- zere bir kaç gün için gelmiş bulunu- yorum. P. T. T, teşkilâtındaki çalış maların memnuviyet verici olduğunu gördüm. Teşkilâtımın daima halkımı z memnun edecek şekilde çalışmak- tadır ve daha verimli bir şekilde ça- lışmağa - hazırlanmaktadır. Amerika dan ancak d ay müddetle getirttiği miz üç posta mütehassısı Ankara v İstanbuldaki tetkiklerini bitirdiler Şimdi İzmirde tetkiklerine devam et mektedirler. — Buradaki — çalışmaları sona erince Ankaraya avdot edecek- lerdir, Bunların her üçü de çok kıy- metli birer posta mütehasşısıdırlar. Mütehassıslardan Ellis, Almanyada- ki müttefik işgal posta mütehassıs- fığını yapmıştır. Talbert, — Amerika posta teşkilâtının kredi işleri müdü rüdür. Johns iso Amerika posta tev Hat şefidir. Bu mütehassısların tet kikleri neticelendikten — sonra posta teşkilâtımımı yepyeni bir şekle soka- rak daha verimli bir hale getirece- İstanbul - Ankara arasında kurma ı tasarladığımız - otomatik tesisatı şimdilik bizim için bir ide aldir. Çünkü bu seneki ta daha ziyade şehirler arası telefon iş lerine ayırdık, Bu otomatik telefon esisatı için gelecek sene tahsisatın dan istifade edebileceğimizi ümid e- diyorum, İstanbul telefon müdürlüğü bina- sında 5l pozisyonlu yeni bir şehir- le Bu ye- ni santral yakında yacak ve bu suretle lik santral da sökülerek Anadoluya götürülecektir.> Umum müdür bugün Ankaraya gi- decektir. Pazar yer'eri halkın rağbetini kazandı Belediyo reis muavini Nazım Arda; beraberinde yaş meyva ve tarım ko- operatifi müdürü olduğu halde dün kooperatif tarafından açılmış pazar yerlerini gezmişler, ayrıca Hülde tet kiklerde bulunmuşlardır. Verilen bir karara göre, Hâle gece gelen meyya ve sebzeler derhal uhıı;hp edilecek 've pazar yerlerine sevkedilecektir. İlgililerin söylediklerine göre p: zar yerleri bir hayli rağbet görmekte e halka 9620 kârla moyva ve sebze tikal ettirilmektedir. Bu pazar yer lerinde kooperatif, bulgur, pırinç, zeytinyağı, pöynir, zeytin gibi fakir balkın gıdasımı teşkil eden gıda mad delerini de satacaktır. Mezbahanın tevsii mütahassıslara verilecek Bir müddet evvel Marshall plânı ile yapılmasına karar verilen soğuk hava deposu inşaatı hususunda şeh- rimizde tetkikler yapan — Amerikalı et ve balık mütehassısları, raporları ni Ticaret ve Ekonomi Bakanlığına vermişlerdir. İstanbul bolediyesi bu, hususta malümat edinmek için dün Bakanlığa müracaatla, raporun bir kopyasının gönderilmesini istemiştir. Belediye mezbahanın tevsiinde de bu mütehassıslardan istifade etmek is- temektedir. - Yakında — belediye bu mütehassıslarla temasa geçecektir. Peynir fiatı ası santral kurulmuştur. hirlerarası ko malar daha iyi olacaklır. Şimdi sil — representation) udur. Hay- vanların —yavruluk — çağında oynaşmalarının bir mühim cihetl vaş Bu oyunlar onlar için zaruri ve tabii, dövüşmek ve boğuşmak ihtiyacından doğmuş, pek hoşa gider bir faaliyet olmasıdır. Ho-| a gitmesi de bütün bu mücade- | lenin ciddi ve tehlikeli bir iş ol- mayıp (Sporting — şakalaşmak) kabilinden bir eğlence olmasıdır. | Kedi yavrularının - oyuniarını | —bir filozof gözile— müşahade | etmek pek mühim bir etüddür. | Meşhur âlim Darwin'den sonra hayvanların oyunlarını dikkatle | müşahade ve tetkik etmek, çok faydalı bir ilim şubesi olmuş ve bu hususta çok ciddi kitaplar te- lif edilmiştir. Bu nevi tahkikattı insanı hayrete düşürecek mesele- ler var ki hallolunmamıştır. Çün kü yavru hayvanların kimseden öğrenmiş olmadıkları bu oyunları tabil bir (Saika — instinct) at- Bolunun (Hayat kavgası — Struggle for life) prensibi ile, onun da (Vera- set — heredity) keyfiyeti ile sıkı sıkıya alâkası olduğu zahirdir. Bütün bu prensiplere bir niyyet, bir gaye, bir maksat aramak bizi hayrette bırakiyor. Hem var hem yok gibi! Her ne ise bu makalemin mev- zuu felsefe ve ilâhiyat bahisleri olmadığı için, bu kadarcık bir işa retle iktifa nun zeminini hazırlamak için benim çok defalar zevk ve merak la müşahade etmiş olduğum bir oyun sahnesini arzedeceğim: Dört tane güzel cinsten tekir kedi yavruları bir müddet anala- rının memeleri üzerine yaslanmış olarak keyifli bir uyku kestirdik ten sonra, mahmur gözlerini açıp hemen etrafa dağılhverdiler. Bi- risi koşup kanapenin püskülleri ile oynarken bir diğeri de konso- lun altına sinmiş, şikârını gafil avlamak istediğini gösterir bir cennet Aband sayfiyesi Bolu (Hususi) — Bolu bakımsız kalmış bir vilâyetim Düzco kazası daha mamurdur. 30 küsur yıl yaptıktan sonra lıca bir belediye reisi üç senelik çalış maları hakkında uzün boylu izahat verdi. Şehrin ortasında odunla çalı- şan elektrik santralı bu hareketsiz ir. Bolunun, zengin ve daha hâkimlik mekliye ayrıl faaliyet veriyor, şehre biraz amma günde sarfettiği dört ton odunla Bo İu ormanlarını haraca kesiyor. Yeni projeye göre Hitro elektrik tesisatı- Bin birinci kısmı / hafriyatı — ihalesi 120,000 liraya yapılmış, bedeli keşfi 860.000 Jira... Belediye bu parayı İl ler Bankasından temin ediyor. İçme suyu da on kilometredeki dört men- badati "getirilecekmiy, Bölediye - roisi Bakanlığa gönderilen imar plânının geciktiğinden şikâyetçi “bu sebopten şehrin yolları yapılamyormuş Moşhur Aband. sayfiyos Valinin üzerinde durduğu iki me- sele vardır. Bunlardan biri meyvacı- hk ki bunun için Mudurnuda bir fi- danlık tesis edilecektir. Diğeri de yurdun en güzel sayfiyelerinden olan Abanddır. Tabiatın bütün zenginlik- lerini ve güzelliklerini bir araya top layan bu girin sahayı canlandırmış, 'yaz mevsiminde akın eden ziyaretçi- lerin bu suretle istirahatlerinin temi hi cihetine gidilmiştir. Düzce - Bolu Şosesi üzerinde Tatova küyünden ay fılan 29 kilemetrelik Aband yolu bu sene esaslı şekilde tümir edilecek- tir. * Şehir hastahaneleri Bolunün — temizliği ve — hastalara köllerilen Şofkat ve itinası bakımın- dân nümüne olacak bir hastahanesi var. Tam teşkilâtlı olmamakla bera- ber bir kısım hastalıklar Poliklinik lerde tedavi ediliyor. Yino hastaha- neyo ilâvo olarak, 20 yataklı pav, yapılıyor. Şimdilik hastahanede ve- remli hastaları barındıracak - diğer hastalardan tecrit edilmiş bir yer ol ha cerası var. Senelerdenbe ri oradan oraya taşına, taşına, ba- kımsız ellerde yıpranmış ve bir çok kıymetli eserler zayi olmuştur. Şim- di kalan kitaplar eski bir camiin bir kısmına yerleştirilmiştir. Dürüst, ça lışkan bir memurun himmet ve gay- retile bu binlerce cilt eser yeniden tasnif ediliyor. Sanat, tarih ve ede- biyatımızın bir çok kıymetli vesika- larını bir araya toplayan bu zavallı muntazam bir bın ve iyi bir okuma salonuna kavuşma- S1 temenni edilir Erkek Sanat Enstitüsü Şehrin en muntazam çalışan mü- essesesi Erkek Sunat Enstitüsüdür. Genç ve enerjik müdürleri Mehmet Yaman hakikaten iftihar edilecek bir yarlık yaratmış. Temiz ve program- h *çalışan, marangoz, 'demircilik ve tesviye atölyelerinde Ççalışan gençler büyük ümitler veren başarılar gös- teriyorlar. Milli sanayimize örnek o- lacak küçük mikyasta hazırladıkları eserlerini bu sene Ankarada açıla- cak sergide teşhir edecekler. Ayrıca aldıkları siparişlerle okulun ihtiyaç- larını karşılıyacak bir gelirleri var. Bu sistematik çalışma ile yet genç nesil çok ümit vericidir. Yalnız Bolu halkı çok haklı olarak belediyeden daha geniş bir imar fa- aliyeti bekliyor. Bolu şebircilik ba- kımından daha çok himmet bekleyen | bir yurt köşesidir. Muhtar Tarlan Yeni telgraf makinesi P. T. T. idaresi Amerikadan ge- tirtliği eTelepirinter> denilen tel- graf makinelerini kira ilo mücssese- lero vermiye başlamıştır. Bu makine akikada 60 kelime almaktadır. Üc- reti kelime üzerinden değil dakika üzerinden alınmakta ve — telgraftan daha ucuza gelmektedir. Bilhassa zeteciler için çok faydalı olan bu n ederek münhasıran | #port mes'elesine atlıyorum. Bu- | zemini İstinat arıyorinuş gibi a- yaklarını kımildatıp vaziyet alı- yordu. Bu hali ile onu tıpkı avını bekleyen bir kaplana benzettim. Şaştım. Üçüncüsü hiç birşeyden | haberdar olmu; yavaş yavaş konsolun yanından geçerken, bi-| rincisi fırsatı ganimet sayarak hemen bu yavrunun üstüne atı- hp onu arkası üstüne düşürdü; © da ön ayaklarile hasmını sıkı sıkıya kucaklıyarak arka ayakla- | İrile karnını yırtacak imiş gibi tırmalayıp didikliyor ve ayni za- manda ağızlarını açmışlar birbi- rinin gırtlağını ısırmağa çalışı- yorlardı. Fakat hiç biri diğerinin canını acıtmıyor ve bu oyun ses- sizce devam ediyordu. Dördüncüsü, öte tarafta kü- çük hanımın iş sepetini devirmiş, içindeki şeyleri dağıtmış, yün i- peği yumağını bir pençe darbesi ile ileriye fırlatmış arkasından —pek gülünç ve şirin tavırlarla— aykırı aykırı koşarak yine yaka- lamağa çalışıyordu. Halbuki ka: napenin püsküllerini didiklemek- le uğraşan yavru, yumağın ken- diğine yaklaştığını görünce he- men kanapeyi bırakıp yumağı ağ zı ile yakalamak isterken yalan- cıktan halının üstüne yuvarlanıp ağzından düşürüyor. Öteki yeti- sip bir pençe atarak yan tarafa çeldiriyor ve karşısında kardeşini görünce kuyruğunu ve sırtını ka- bartarak arkasından “koşuyor tekrar yakalamağa çalışıyor. Hu- lâsa bir tarafta serbest güreş ma çı var, diğer tarafta da ustalıklı | jbir futbol oyunu var. | Benim bütün bu müşahedatım- | | dan çıkaracağım mâna bakınız ne | jdir. | Kedi yavruları ve daha bir çok hayvanlar, oyunu bir saikai tabi- iye ile oyunuyorlar. Biz onlarda | bu mecburiyeti intinctif bir hare- ket olarak tefsir etmekle bu mu- ammâyı halletmiş olduğumuza i- nanıp kendimizi aldatıyoruz. Sa- ikai tabijye dediğim odur. Bu vadide yürütebileceğimiz zincirleme muhakemenin son, mer halesinde bu sevki tabii bizi (Ve- raset — höredit& “nazariyesine kadar götürüp bırakır. Halbuki bunlar hakiki tarifler değildir. (Lâfzi tarifler — explications ver, les) kabilindendir. Çünkü bu Birer derece terfi eden öğretmenler Cağaloğlu tabiiye öğretmeni Mu- at Ayken, Şehremini ortaokulu Türk çe öğretmeni Sami Esen, Galatasa- ray coğrafya öğretmeni Macit Arda, İstanbul Kız Lisesi tarih öğretme- ni Bedriye Özevren, Haydarpaşa li- sesi tabiiye öğretmeni Übeyd Ülgen, Haydarpaşa lisesi tabiiyo öğretmeni Ziya Gökçeliâ, Kabataş lisesi İngiliz co öğretmeni Rahmi Kolrak, Portev- niyal tabiye öğretmeni Nirameddin Efe, Taksim Fransızca Şerif Bilgehan, Pertevniyal matoma- tik öğtetmeni Bedri Günkurt, tarih İöğretmeni Münif Kemal Ak, Boyoğlu lisesi tabiiye öğretmeni Makbule A- lu tabüye öğret İmeni Muzaffer Akyüz, Beyoğlu Kız Lisesi edebiyat öğretmeni Nahit Ce- al, Beyoğlu orta okulu Türkçe öğ- van, Zeyrek ortaok dikkate şayandır ki kedi yavru- ları gibi henüz her türlü tecrübe- den ve bilgiden büsbütün mah- rum — hayvancıklar — oyunlarını sportif kelimesinin en doğru mâ nasile (yâni lüğat mânası olan akalaşmak tâbirine muvafık bir surette) oynuyorlar da insanlar ânsan oldukları halde— buna muvaffak olamıyorlar. Şaka ol- lâzımgelen bir işi azıtıp ciddileştiriyorlar. Haddi zatında bir oyundan yâni bir eğlenceden ibaret olan bir meşgaleyi düşman ca bir münafeseye âlet yahut ve- sile ittihaz ederek çirkin bir kav- gaya çevirebiliyorlar; hem de hakem tâyin olunmuşken o oyun için umumen nizamnameler ka- bul edilmişken ve böyle müsaba- kalı oyunlarda karşılıklı nezaket gartları —yâni centilmence tav- ranmak lüzumu— ehemmiyetle tavsiye olunmuşken!. Bu suüstimalâtı, bu taşkınlığı pek kolay tarif edebiliriz: Hay- vanlar az çok hilekâr yaratılmış oldukları halde, insanlar gibi mı- zıkçılık bilmiyorlar da ondan! Fakat bu türlü müsabakalı oyun- lar —hele milletlerarasında müsa baka şeklini alır ve öyle bir vazi yette bulunursa— şöhret hırsı, Mmuvaffakiyet gayreti, milliyet gururu ve hususa kendini beğen- mek gibi bir çok (ihtirasat — passions) araya girerek, oyuncu- ların vicdanına hâkim ve başlıca bir mânevi (âmil — facteur) olu- ması İyor. Halbuki futboldan daha az Meraklı olmayan şatranç oyunun da milletlerarası — ehemmiyetli maçlar olur ve o müsabakalarda futbol maçlarında ednâ vesile ile vukua gelen uygunsuzluklar, kav galar olmak ihtimali yoktur. Ni- çin?!... Şatranç oyunu akıl ile oynanır, kol ile bacakla itişmek- le kakışmakla değil de onun İ- çin!... Hele futbolün Rugby tar- zını düşününüz!... Ona oyun de- mek dalâlettir. Ben bu bahsimizin iptidasında (Sport namı altında birbirine hiç benzemiyen faaliyetleri zikre diyorlar. Onları birbirinden temiz ve makul bir surette tasnif etme lidir) demiştim. Amerikada ve Fransada gördüğüm fevkalâde misalleri arzedeceğim, bana hak verecel ( | KISA HABERLER a * Sariyer Halkevinden — 12 Ha- ziran 1949 dan 17 haziran cuma gü- gü akşamına kadar devam etmek ü- zere Evimizde Sarıyer ilçesine bağ- zağa köyünün' biçki, nakış, e- sergisi açılacaktır. Giriş ser- h Ayı lişle besttir. * Haseki hastahanesi mütehassıs doktarlarının — haziran 949 ayı ilmi toplantısında — Sağırların yeni bir ile işitme derecelerinin tâyini, çıkıklarının tedavisinde rastla- ihtilatlar, son zamanlarda görü- âlet kalçı len ve Hemipleji tevlit eden Menen- go - Ansefalit vakaları, bir Poikilo- derma Atrofik hastası gösterilmiş bunlar üzerinde münakaşalar cere- yan etmişti, yaklaştı. Bugün Abdülhâk Hâmidin Tevfik Fikretin, Ziya paşanın, Na- mik Kemal'in bile bir çok eserleri- ni gönç nesle okutmak İngilizce bil- meyen birine Shea Kespeare'l aslın- dan okutmak kadar güçtür, denilebi |lir. Bu da bizim bahtsızlıklarımızdan biridir; İlim ve edebiyatımız — te- melden mahrum bir binaya, kökün- den ayrılmış bir ağaca benziyor. Ba- kalım kaç asırda temellenecek — vo- ya yeniden kök — salacak; buna im- kân ve fırsat bulamamak endişesile muztaribiz. Vaktile devletin ve milletin Cıklı halini gören bir şair ami; E şöyle de- Yıkıluptur bu ciban bizdeki sanı düzele, Verdi Hallâk-ı ezel müptezeli müp- tezı Şimdi mansıpta gezen hep cebeley- le hazele İşimiz kaldı — bizim — merlnmet-i Len yezele Tedbirsiz tevekkül — faydasızaır; yarım tedbirler daha az kölü de- Bildir; bu yüzden koca bir impara» torluk kaybettik; Allah Cumhuriye- ti 0 sonsüz küdretile korusun! Hocamız bazı — Arapca ve Farsca terkipleri — Türkçeleştirdiğim — için sitem ediyor; bununla beraber kendi &İ de itiraf buyuruyor ki — bunların hiç birine yeni Türkçeciler vâkıf dee Blllerdir. Gazetemizde Kanuni devrinin moş hur eşalrlerin - sultanı» - Bâkiye ait bir makale çıkmıştı. — Hocamız — bu Şalrin asil vo parlak bir gurur ifade eden şu beytini İlâve buyurüyor: «Bâki bu şüri, safha-i çark-ı bes hasm-ı nâbekâr..> <Çengelköy - — Vaniköy> başlı yazıda <ordu meşihatinde bulunan Vâni Mehmet — efondi. — mevlevilsre fazla düşman olduğundan eline sa- lühiyet geçince İstanbuldaki bütün mevlevihanoleri / kapatmıştı;. bu hal onun gazaba uğrayıp nefyedilmesin” kadar vardı> denilmişti. Hodamcu şu eksiği İlâve ediyor: l6 bunun Üzerine bu garip ve yersiz hâl karşısında üzülen ve göne 1ü kırılan usta bir şalr irticalen aşa- kitayı söyleyivermiş ve kene Görsün — felek'le — söz olur câi gelince devlete Eşledi âyin-i Mevlânayı red, Hazreti molla anı bir attı kim Ez cüdâyıka şikâyet miküned...> Eminim ki hele — tarihle ve eski edebiyatla moşgul olan okuyucular rımIz bu edebi çerez sofrasından hoşlanmışlardır. İhtiyar pınarın su- yu gürül gürül akıyor ama — bu fa- kirin — maşrapası — ufacıktır; kusur hocamızda değil, bende... Kadircan KAFLİ Fazla mesai ücreti İstanbul Posta, Telgraf ve Teh memurları, nisan ve mayıs aylarına sit fazla mesai ücretlerinin verilme- olması üzerine dün P, T. T. ge- dürlüğüne bir telgraf çekmiş- Memurlar, bu telgraflarında fazla mesai ücretlerinin derhal veril- mesini istemişlerdir. Öğrendiğimize göre P. T. T. me- nel İterdir. madağı için müracaat edenlerden an | kinelerden alınacak ücretler de ga-|retmeni Hamdi, Kabataş matema- Pa aa oei e Ş T fazla mezai ücretleri de bâlâ verik götürmüştü. Fakat ben size, daha | önlemek için şimdiden tedbirler al-| — Peynir fiyatları geçen yıla nisbet- * Öğretmen okullarını bitirenler gok Braden <Rotos> larının haya- | unya başlamıştır. Bu meyanda :kö-İlo yüksek görülmektedir. Geçen yıl | cak tedavisi en lüzumlu olanları ter | zotelore telefonda yapılan tenzilât (tik öğretmeni Faik Soğan birer de-| W Üğrermen okullUanı Dilirenee Venzla, tından / bahsetmek istiyorum: — bu | mür stoku yapmak üzere, makliyatı| bu zamanlar bir teneke peynir 30 li | cihen kabul ediliyor. Paviyonun inşa|aynen tatbik olunacaktır, Senelik | rece terfi etmişlerdir. ııınıî::uııdxvı;ııı ni 15 de Balediye | iltir. ameleler, şehirde — çalışan arkadaş-| yapacak gemi miktarı tesbit edilmek | ra iken, bugünlerde 42 liraya satıl- | &! tamamlanınca bu mahzur da or-| ücreti 300 liradır. Denisyolları bettahâkalerindeki | Gasinosunda — 65 yaşını idrük. adip larından iki misli fazla ücret alır- | tedir. Denizyolları ayrıca kömür nak | maktadır. İlgililer, fiyat yükselişi- | tadan kalkacak, KDLN DAT emekliye ayrılacak ilk ve orta öğre- lar. Bir kaza neticesihde sakat ka- | liyatı için hususi eşhasa ait gemilı Kütüphanenin hazin durumu * İran sefaret ataşesi Gadimi dün | elektrik tedavileri için, evvelce geti- lanlara ise, girket —ölünceye kadar muayyen bir tahsisat bağlar. Onla- | bi den de istifade etmek üzere toşeb- üslerde bulunmaktadır. yiatının fazlalığından ileri geldiğini iddin etmektedirler. di: gahiyeci, olmadığımı. - hiiyorm — çarken, | gıoğnâdnnhdoğ;'uıs;il HL | Capa Eğitim Enstitüsünde meslek Şaban — Peki... ok. nuz. Fakat Vildan hanıma asa- — bini tehdit eden bir - |okullarının kuruluşunun 101 inci yıl ZAR Birlı:lîg otomebile girdikleri biyeci arkadaşlar da bakıyor- kinliği vardı. Trende Nejadla| gönümü pilâvı yeneceğinden arkır İİ—30 İPAZA 15 zaman, Nejad vakit kaybetme- lar. karşılaştığını niçin inkâr etmiş| :. Şarımızın bu günümüze de şeref 38 - Ayı 6 - Gün: 163 Mek için trende Vildana rastge- — — Bir buhran mı geçiriyor? — ti? Bir korkusu olduğu muhak | çe-melerini de dileriz. lişinden mektubu alıncaya ka- — — Israr etmeyiniz. kaktı. Bu bir. yapmacık değir| £ anlay Demneği Beyoğlu içesiü Vasati / Ezani dar geçen hâdiseleri anlattı.. — Doktor Şükrü sustu ve pcı L Te GKD d —Ü Velimllek bağlıHankar | ” Uladağ 1 — & a r j Tabii, Selminden de ablasından: — çereden baktı. Nejad onun ağ- — şını pençereden uzattığı zaman, | 0 — ( S DOnüü eh Güslör D Gle A a d BÜYÜK A ŞK ROMANİi da randevu aldığını söyleme- — Zından daha fazla lâkırdı alma — daha Nejadı görmeden yüzünde | vtcek subesinin 13 Hasiran 919 eil Ş 19 41 12 Yi İ di, fakat bilhassa.. zin sorluğunu çanlamakla — be- / ve başının bareketlerinde (gia- | SÜ verSeğini ÜUT GÜĞE Beeli aa 16 14 8 SAj 'azan: SERVER BED No. 8 Vildana karşı husust bir alâ- — raber sordu: lenmek ihtiyacı ve endişe *gö-livan güreşleri, İstanbul bolediyokiilE Yaksı 21 4 2 03 ği ka duymaya başladığım da — — Kimin nesidir? ze çarpıyordu. Hattâ Selminde | <e müsaade alınamadığından tehir &- | - tmsak 10 6 «Bu mektubu gu beye ve- jadın kendi gözlerine inanması kında — hele bu kadın onun Aı—ııı_ di. y Fakat otomobil Kadırgada bile, ihtiyat derecesini aşmıyan | dilmiştir. receksin» dedi. «Adı Ne- lâzım gelirse, trendeki kadın Vil hastası ise — izahat vermek- — SiZlemedi. bir korku yok değildi. jaddır» dedi, iki buçuk lira da bahşiş verdi. <fakat, dedi, bu- rada bekle, Şimdi çıkacak g: liba, Çıkarken verirsin» ben de bekledim sizi, tehdit. eden birisi var. Kadının yatlı ve kapalı bir tabiatı var- dinledikter — Şoförüm sizi — istediğiniz leri daha koyu idi: saçları kum- DELİKLİ — MAKINA — KERPİÇ — 'Nejad büyük kapıdan çıktı Korktuğu muhakkak. Belki de — dı. Te 0 Doğrusu, dedi, 'ben — Vil- — yere götürsün. rala yakın sarı, pözleri lâciver- HASKÖY — FERİKÖY ye caddede etrafına bakındı Korktugu için trende Nejada — Pazartesi günü, Saat — dörde —dan haşaa y kmlirda Ankır Mersi, Divanyoluna kadar — de yakın yeşildi. Ağzı ufak ve kasketli adamı görmesine imkân — Tastladığını da inkâr etti. Bu. — goğru onun , muayenehanesine — yanaarğinden . emin deği, — KÂCİ, yanakları toplu idi. Beyoğlu kal KIREMİT Şoktu. Bunu düşünür düşünmez Taya kadar iyi; Fakat ötekiler? giden Nejad, bekleme odasını lim. Emin olamam da, Her gün — Doktör ayrıldı ve Nejad Be- dırımında Nejadla karşılaştık- Teledon: Fabi — 21182 Taksime doğru yürüdü. Korkı î)âeıkııu niçin bu yalana iştirâk Çok kalabalık buldu. Geleceğini beraber değiliz. Ailece tanışı: İediyenin önünde arabadan ine- ları zaman, bakışları garip bir Mağaza 13040 iler? eraber değiliz. Aile 'ya benzer bir gey duymadığı halde, iki de bir dönüp arkasına bakıyordu. dandı ve trende de baloda da etrafına korku dolu gözlerle ba- kıyordu. Bu mektüp da şüphe bırakmıyor. Vildanı takibeden, Nejad apartmanına dönüp de yatağına girdiği zaman, ertesi ten kaçabilirdi. Meclislerde konuşan ve fikirlerini, sorı ğu zaman bile ifade etmi sakınan, lüzumundan fazla ihti- az telefonla haber vermediğine ha- ta etmişti. O karanlık ve sıkın- tılı odada saatlerce "beklemek Boluda en dikkate şayan — buldu-| izüm kütüphanedir. Bu kütüphanenin Şükrü gibi dikkatli ve anla- yışlı bir adamdan bunu — sak- İamak onun itimadını — büsbü- tün kaybetmek olurdu. Doktor onu bütün dikkatils hastamdır. da, Fa- iyorum Ki gitmedi. rız. Benim kat zannek abahı refikası ile birlikte Tahran- dan şehrimize gelmiştir bir evin önünde durmuştu. Çık mağa hazırlanan doktor: — Mazur görürsünüz - değil rek rastgele yürüdü, Ağır ağır Ankar: inerken, bu iki kız kardeşe ver caddı ne rilen ületler yerlerine konmağa baş- lanmıştır. Bu kız şüphesiz ablasından çok daha taze ve güzeldi. Neja- dı birdenbire saran tütsü ha- vası onda da vardı. Bütün renk- tarzda birbirinin leşmişti. O kısacık an gözlerin bu kadar birbirine dal- içinde derin- içinde timden 30 öğretmen arkadaş için ya- pılacak jübileye bütün meslekdaşla- rın iştirâki, 2 — 26 Haziran 949 pazar günü Z ü Ç TAK M) RUMİ |Haziran 1949| Hicri D vavs| 12 ARSLAN TUGLA seydi daha evvel bana mut: D Ca Kendi kendine bir kaç defa — Bün bu muammayı doktor Şük- — istemediği için hizmetçiye tek- — yas yaya l Te Çünkü... Tlna — diği ehtmmiyetin nereden gel: —ması nadir bir şeydi. Bir. fen «tuhaf şey!> dedi. Aldığı bu Tüye sorabileceğini düşündü. rar geleceğini söyliyerek çık talığı öyle İcabeltiriyor. Mes- diğini düşünüyordu. Evvelâ ab- — adamı olan Nejadın hayalperver mektub, trendeki kadının kor- Fakat onu evinde ziyaret et- tı. Akşama doğru, Cağaloğlun- — Jek gırri olduğu için benden da- — İası, sonra kız kardeşi ve niha- tarafını harekete getiren de bu kusuna bağlanabilirdi. Fakat o mek doğru değildi. Karısının ha da, muayenehanenin bulunduğu ha fazla şey sormayacağınız- hayet ikisi birden onu sarmı: olacaktı. Ne zanmandaberi uy- kadın bile evvelâ korktuğunu beri olmamalıydı. Pazartesiyi #partımanın merdiveninde dok. — gan eminim. Aldığınız meletuba — ti. İkisinin de birbirine benzeyen — kuda bulunan bu — muhayyile, ” L AR Ş Sl itiraf, sonra inkâr etmişti. Vil- beklemeğe karar verdi ve Sel- - torla karşılaştı: gelince., Buna ben de şaştım. Veayrılan noktalarda güzel oi- Vildana trende rastladığı an- )/l[ ( &d B gana- gelince, trendeki kadının — minle Vildandan aldığı randevu — — Size geliyordum. Bu ikinci — Vildan hanım bazı korkular ge- duğuna şüphe yoktu. Vildan da- — danberi uyanmağa başlamıştı. kendisi olmadığını ve hiç kimse- — ların verebileceği neticelere ait — gelişim, dedi. çirdi, geçiriyor. Bakınız, bunu ha yaşlı, daha olgun, daha mâna — Nejadın eskiden edebiyata — ve ĞÇ Lİ_PAMUK[U den korkmadığını israrla söy- — hayaller içinde uyudu. 'al.. niçin telefon etme- — da size söylemekliğim doğru de- l1 ve esrarlı, daha kıvraktı.İnsan — musikiye merakı vardı. Parise YüNLÜ.İPEK lemişti. Üç tane de koskoca şa- diniz? Şimdi bir hastaya gidi- — ğil. Fakat bu korkuların aldığ- — da korku ile ümidi karıştıran, gitmeden evvel, Bergerden ke- FANTAZi KUMAŞLAR hidi vardı. Hepsi birden yalan n 'yorum. Acele bir gey mi? nız mektupla alâkasını anlamı- — tehlikeler ve lezzetlerle dolu — man dersi de almıştr. Fransada u göylüyorlardı? Niçin? Hele — Oldukça, yorum, bir kadın intibamı uyandırıyor- — bazı kadınlar ve san'at çevrele- vi seğa ga T NR çiddi bir adam olan doktorun — Doktor Şükrü — Karısının — Arabada — konuşamaz mi- — Bu korkular âsab mıdır? — du. Keyf verici bir zehirin en yük — Ti onun bu san'atkâr mizacı- SEL böyle bir yalan şebekesinde v aksine — haddinden fazla cid- — yız? Sormayınız. Size bunu söy — sek bir dozu gibi, insanın ha- — Ni uyandırır gibi oldular; zife alması kolay değildi, N di bir adamdı ve bir kadın hak Nejad düşündü ve mırıldan- lemeğe hakkım yok. Benim a- yalinde büyük zevk ufukları a (Devamı varı