K ABUS LARE “Komite,, imzası ile kısa bir ültimatom yazacağım 'Tefrika No. 80 Gök gözlü adam, soğuk urpeı_'. tiler geçirdi. Başından aşağı bir kova buzlu su dökülmüş gi- biydi. Nefret ve kin ile bakarak yol gösterdi. Kapıyı kapadığı Anda kâfür kokulu holün soğuk taşları üzerine çöktü; ağlıyor- du! Ellerini yüzüne kapıyarak hıçkıra hıçkıra, doya doya ağla- di: Yanık! Bedbaht kocasının © kadar yüzüne güldüğü halde, Ohancs adlı kuyumcu ile İngiltereye fi- rar plânları hazırladığını itiraf eden melek yüzlü şeytan kadı- 'nın iki yüzlülüğünü düşünüyor- du: eNisâ taifesl denen lâtif cinsin ölüsüne bile inanmak ca- iz olmadığını» bir daha anladı Sultan Hamide teslim ederek e- tekler dolusu altın almak — var- ken kocasının evrakını yakıp yok eden, öbür taraftan da, o- na gizlice bir kuyumcu parçasi- de ihanet eden kadın «kadındı» nihayet! Masa Üstündeki sadef — saplı küçük rovelverini pantalonunun cebine yerleştirerek dar sokağa uğradı. İçtiği Yunan konyak- larının tesirinden olacak, başın- da bir ağırlık vardı. Öğleden son ra — girişeceği — tehlikeli ” işe teşebbüs kararında idi: İkinci Abdülhamidi pervasızca tehdit edecekti! Tepebaşındaki küçük lokanta- lardan birine girdi. Sert içki iş- tahını kapadığından yemeğini isteksiz isteksiz yemişti. İki Baate kadar şurada burada va- kit geçirerek Osmanlı bankası- nin bulunduğu «Voyvoda> cad- desine indi. Orada, bir han için- de idarehanesi bulunan ingiliz- ce <Eastern Express> gazetesl sahibi Mister Whit'i görmek is- tiyordu. O da masondu. Londra- da İngiliz veliahtı Prens Edvar- dın <Müşriki âzamlığını» yaptı- ği büyük mahfele kayıtlı bulu- 'nan gazete müdürü, İstanbulda- ki Prodos locası üstadını görün- ce; «Maşallah! Siz? Hangi rüz- gâr attı böyle (birader) Skal- yeri?> diyerek elini uzattı. Bir kanape üzerine yanyana oturarak İngiliz veliahti Prens De Gal'den bahsettiler. Paris- teki Fransız müşriki âzamının Osmanlı üskesinde geçen hâdi- selere kayıtsız kaldığından — gi- kâyet eden gök gözlü adam, sö- zü eski padişah «birader» Sul- tan Murada getirerek: «Tabil Yıldız bahçesinde küçük bir köş ke kapatıldığını biliyorsunuz?» de; — İmdadına yetişilmezse ha- yatına kastedilmek ihtimali pek çok! — Pek korkak ve muhteriz olan sultanın Avrupada kötü akisler yapacak olan öyle bar- barca harekete cüret edebilece- Üi hiç sanılmazdı birader. — Bütün resmi istihbaratımız ve bizzat «birader Muradın> kendisinden aldığımız bir pusu- lacık iddialarımızı teyit ederse, diyeceğiniz kalır mı? — Birader Murattan husust mektup mu aldınızdı? (Gözleri- ni açtı) Yıldız sarayındaki mah- Posten?! Söylenenlere inanmak İstemi- 'yormuşa benziyen edası vardı, Kleanti Skalyeri yeleğinin ce- bindeki sigara kâğıdını çıkara- Tak katlarını açmağa — başladı. Balmumu rengindeki ince uzun Parmakları titriyordu. — Lâtin harfleriyle yazılan: «Eğer beni , Başbakan ve basın toplan- tısiz 5 p h ayın Başbakanımız Şem- jseddin Günaltay İstanbu- la geldiler; patoloji kon- resini açtılar, bazı hastaha - neleri ziyaret ettiler ve bir de basın top- lantısı yaptı- lar; bu toplan tıya yalnız baş muharrir- lerin - çağrıldığı Böylendi ise de bizim muhabirler yine bir kolayını bulup meclise dahil olmuşlar, Pek de âlâ etmiş ler. Bu istisna da nereden çıktı ca- nifn? Başmuharririn gazete ile ne alâkası vardır? O, yazısını ya zar, sütununu doldurur; kalkar gider, Gazetenin asıl varlığı, sek teterlerin, fıkracıların, muhabir- lerin elindedir. Ne yapalim? Bu da böyle ol- Bun... O vilâyet salonunda: Biz ne ahüveş bakışlı gonca- femler görmüşüz! Der onunla müteselli olurduk. Hattâ bir keresinde Recep Peker kabinesi teşekkül ettikten sonra yine bu salonda bü; lantı yapılmış. Bir larına değnekle vuruldukça not futan zabıt kütipleri heyeti ku- Fulmuş; bir. tarafta da — bütün Anatbuat erkânı yine (Hayat pa- bu yerden kurtarmazsan, Malta köşkü benim mezarım olacak- tar!» ibaresini kısık kısık okü- dü. Durgun bakışlı gözlerini kırp- madan dinleyen kırmızı yüzlü, keçi gözlü İngiliz: «Peki, ne yapmayı düşünüyorsunuz?» di- yerek başını eğdi. Alelâde, basit bir hikâye dinleyerek ehemmi- yet vermek İstemiyenlerin — du- Tumunu almıştı. Gözlerini duva- ra dikerek bir daha tekrarladı: —Ne yapmayı düşünüyor- sunuz? — Sultan Hamidi açıkça teh- dit etmeyi! — Anlıyamadık? - (Mırıldan- di) Anlıyamadık birader? — Anlaşılmıyacak — bir şey yokt «Komite'» imzasiyle kısa bir ültimatom yazacağım. — Abdürhamide?! — (Güldü) O da yırtıp sepete atacak. Peki ne yazacaksınız? — Sultan Murat - «biraderi» tekrar Çırağan sarayına iade et- mesini! — Etmez se? — Yıldız sarayını havaya u- çuracağımızı! Önlerine baktılar. Sabit ba- kışlı keçi gözlerini yerdeki kü- çük Acem seccadesi üzerine di- ken gazete müdürü, yine başını kaldırıp sinirli muhatabının yü- züne kakmadan soğuk soğuk gülümsemişti. <Peki, neden Çı- zağan sarayına iadesini istiyor- sunuz ve Malta köşkünde kalır- #a ne olur? Orada öldürülecek adamı öbür tarafta öldüremez- ler mi?» diyerek kesti. Sanki yerdeki halı parçasiyle konuşuyordu. Soğuk İngiliz ta- biatine ve kayıtsız tutumuna öf- kelenen gök gözlü adamın kaş- ları çatılmıştı. Kristal camlı ya- zıhane Üzerindeki büyük kutu- dan bir sigara alarak: <Onu Malta köşkünde tutmıyacaklar. 'Topkapı sarayındaki mahzene benziyen kemerli odalardan bi- Tine götürerek, sessiz sedasız kıyacaklar! Anlıyor musunuz? Sarayda toplanan vükelâ mecli- Si de öyle karar vermiş'» dedi. “Ayağa kalkarak dolma gibi pü- royu parlattı: — Çırağana dönmesi lâzım onun. Topkapıya gitmemeli! — Peki, bunu bize söylemek- teki maksadın ne? — Maksadım mı? Hançer bakışlı gök gözlerinde vahşi bir parıltı yaröı. eMaksa- mı?» diye bir daha tekrar- İiyarak keskin bir kahkaha attı. Baykuş çığlığına benziyen gü- lüşü vardı. İnce uzun bacakla- Tını çatallandırarak kollarını göğsü üzerine çaprazladı: — Sana söylemekteki maksa- dım, komite imzasiyle yazılacak beyannameyi yarın sabah çıka- cak olan gazetende neşretmeni temin etmek! ' — Bir İngiliz gazetesi olan be- nim gazetemde?! — Evet. Bir İngiliz gazetesi olan Easterin Ekspress'de! Bir daha sustular. İlk defa o- larak gözgöze gelmişlerdi. teh- dit beyannamesinin ingilizce çı- kan bir gazetede neşredilmesin- den Sultan Hamidin ne derece korkup ürkeceğini anlattı: Ödü patlıyacaktır. Avrupada kendi aleyhine uyanacak aksi cereya- ni önlemek için, Sultan Muradı. hemen Çırağan sarayına iade et- esi ihtimalleri pek çoktu. (Devamı var) halılığı) mevzuu hakkında sual- ler sormuşlardı. * Kadın pehlivanlar: Gazetelerde Tresimlerini gör- düm ve doğrusu hiç yakıştıra- madım, (Cins-i-lâtif) için sporun da Iâtif olma- sı şarttır. Am ma pehlivan- lık lâtif değil mi? diyecek. siniz. — Lâtif amma bu er- kek sporudur. Kadın güreşe- cek te ne ola- cak? Vaktile — Direklerarasının parlak zamanında Ferah tiyat- rosunda kadın pehlivanlar - ©: reştiriliyordu. O zaman mayolu bir kadın mühim bir hâdise tes- kil ediyor, geyirciler güreşleri değil güreşçileri seyrediyorlardı. Hattâ iki pehlivan uzun müddet bir vaziyette kalırlarsa aksi t: rafta bulunanlar bağrışıyor! di — Biraz da bu tarafa ler! O zaman güreşi idare eden ha kem: — Vaziyeti defiştirin Emrini veriyor. — Kadınların sırtlarını öbür tarafa döndürü- yordu. Heygidi gençlik hey! * , Atıf İnan'ın tebriesi: Gazetelerde eski Ticaret Baka YFA SULTAN HAMZDiN Muh. Bedel Geçici teminatı eksiltme günü saati| Adet | Cinsi Zâra — Lira 1 Demir deslere tezgâhı — 1700 — 127.50 2,6.49 perşembe — 11 de 1 Sütünlü ve elektrikli — 3500 26250 — < < — 15de matkap tezgâhı 2 Torna tezgâhı 90— — « € 10da 1 Elektrik kaynak makinası 202,50 - 5,6.949 cuma 11 de 1 Silindir rektifiye tezgâhı iSim € € 15 de 1 Marangoz şerit destere < 25— e € 16 âa 1 Marangoz planya tezgâhı 45.949 cumartesi —10 Aa 1 Ukkt freze tezgühı < € — ilde 1 Demir işleri planya — < 6.6.940 pazartesi — 11 de 1 Supap taşlama tezgâhı —) 1 Subap yuvaları taşlama ) 3100 — 23250 — « € — 15de YENIİ SAB gea SAFFET ammağ 1 — Konferanslat Mısırçarşısı No, 80 Bi? — Merolortar KALAC 38 — Operalar Erkek ve kadın tahatiye çe P4 — Moktupinr ööflerini, Üstünlük ve fiatta- B|Ml6 — Nutuklar 6 — Korolar #ing görmeden karar ver - meyiniz. 7 — Saz - Caz 8 — Enstitü deri 9 — Tıbbi dersler 10 — Hor türlü reklâmlar IŞTA ÜLER YÜZ müessesi bu değerine baha biçilmez — cihaz — sayesinde mnuhtelif saslert B dakikada plâğa zapt ve tabeder, İstanbul 4 Beyamt Çargıkaj Pt No, 84 Güler Yüz Müce - descek Fatıh 3 ncü Sulh Hukuk Yargıçlığından 949/32 T. Samatya Ali Fakih mahallesi Du haniye sokak 26 sayıda oturmak - 'ta iken Darülacezede vefat eden Nebiyenin ilân tarihinden itibaren alacak ve borçlularının bir ay ve va rislerinin Üç ay içinde mahkeme mize müracaatları aksi halde tere- kesinin hazineye devredileceği ilân olunur, 14/5/940 azarı eGömlek P En iyi poplinden yedekli Lira Krp Beyaz bahriyeli gömleği 2, b0 Avrupa poplin desenli gömleke 10 . 00 Fovkalâde Panama gömlek 8. 00 (Bilâmum tuhafiye eşyası rekabet kabul etmez Natlarla) satılmaktadır) İhtiyaç #ahiplerinin teşrifi menfaatleri 1cabıdır, Adres: GÖMLEK PAZARI İMahmutpaşa İrfaniyo sokak NO: 10 - 11 İst RUKEURRARAAAA UayaananananananananmanarKANA” AH BNN D KKK ı W_ K i D KA KOY DOLULU DA KOY KUUEANAAAARAARAARARARANARARN Açık artırma ile satış Dikkat Dikkat Mevsimin en önemli satışı 21 Mayıs cumartesi ve 22 Ma. yıs pazar günleri yapılacaktır. Bu satışa iştirfik etmek her- kesin istifadesi icabıdır. Unutulmasın 21 ve 22 Mayıs günleri aa Yüksek Denizcilik Okulu v Müdürlüğünden : Muhammen — Çoğu — Muvakkat Miktarı Fiatı Tutarı 'Teminatı Cinsl Çoğu Azı Lira Kr. Lira Kr. Lira Kr. Beyaz yazlık elbise ikişer adet şapka — 230 180'Tk. — 37.00 8510.00 638.25 beyazı ile birlikte. 1 — Öğrencilerimiz için beher takımı ceket ve pantalondan ibaret beyazı yazlık elbise, kumaşı da müteahhide ait olmak Üzere, ikişer adet şapka beyazı ile birlikte diktirilmesi ve bir partide oku- la teslim açık eksiltmeye konulmuştur. 2 — Eksiltme 31 Mayıs 949 salı günü saat onda müdürlüğü- müzde toplanacak satınalma komisyonunca yapılacaktır. Muvak- kat teminat okul müdürlüğünden alınacak irsaliye ile İstanbul yüksek okullar saymanlığı veznesine yatırılacaktır. Şartlaşmayı ve kumaş nümunesini görmek arzu edenler okul işlemler şubesi say- manlık servisine müracaat etmelidir. 3 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 2 ve 3 cü maddelerinde- ki şartları haiz olmaları ve ticaret odasının 1949 belgesini komis- yona ibraz etmeleri gereklidir. (6644) Ev yaptırmak için Parası yetişmiyenler, parası az olanlar taksitle on vade ile iki ayda anabtar teslimi; Sıhhi, mukavim, tan konforlu .EV yapıyoruz. Müracaat: Divanyolu İncili Çavuş Sok, 21. aa SAĞLAM İNŞAAT BÜROSU Atölye tezgâhları alınacak Bayındırlık Bakanlığı Istanbul Yollar TLinci Bölge Müd. den: Aşağıda cins ve mikdarları yazılı tezgâhlar gösterilen muhammen bedeller üzerinden ihaleleri ayrı ayrı yapılmak şartiyle açık eksiltme ile satın alınacaktır: tezgühı ) İstekli firmaların tezgâh şartnamelerini dajremizde gürerek yazılı teminat makbuzları ve 949 yılı Ticaret Odası bölgeleriyle — gösterilen Bün ve saatlerde Karaköy Perçemli sokak Cemaat hanı kat 2 de Mü- dürlük eksiltme komisyonunda bulunmaları, — 6632 — marenaRA S SOHBETLERİ YAZAN: ARI Başbakan ve basın toplantısı — Kadın p: hiivar — Âtıf İnan'ın tebriesi — Hayat Belediye — Görünür kazalar tok kurdu dolu mide İle a1 Atıf İnanın buğday [ yukarı koşturmayın! mes'elesinden — dolayı Mmes'uliyetini. o- kuduğum - za- yokuş al 1 ğil hattâ iktidara gelmiş görmek man inan ol- isterim. Kabinede (Hayat paha- sun pek sevin- İugr öti aralle binEan Ülck nft kanlık teşkil edilmeli ve ğerli hükümet adamı bu (emri mühim» in başına getirilmeli, | * O zaman görürsünüz; nasıl paha uğraşalım, E- lılıkla başa çıkarız. sasen kılı kırk Bir Nasreddin Hoca hikâyesi arcasına yapılan tahkikat ve| daha: ikattan da anlaşılıyor ki bu| — «Hocanın komşusu Hocaya mü sevimli Bakanın bu işte hiç bir | racaat ederek yerinin darlığından suçu yokmuş. gikâyet etmiş. Nasreddin Hocanın hikâyesi| — Evimiz bir göz... Ben, İzim kadın ve dört çocuk sığamı: yoruz. Ne yapalım? Bize bir akıl öğret. böyle mes'ele- lerle ne - diye m malün Hoca merkebini almış dağa o- dun getirmeğe gitmiş. Kendisi bir tarafta odun keserken bir| — Ho kurt merkebi paralamış yemiş...| — Ben sizi bu sıkıntıdan kur-; Bu hali görenler «Vurun! Tutun!| tarırım amma itiraz etmeden ne Koşun» diye feryada başlamışlar.| dersem yapacaksın... Hoca: Komşusu kabul etmiş. Hoca: - | — Susun be! demiş, Boşuna AUA AM VananunununarananAARARAAAANAN YeşillöyTohom Üretme Çijtli Ben Atıf İnanı tebrie etmiş de- muş: | bu de-| Sak yer kalmadı. | |mış: Yerimiz genişledi! — Eve git.., İneği de edaya İcak böyle halledilel - T - Muhteviyatının zenginliği ve renkli poftaları üe — yırmuncl asrın bir rakipsiz şaheseri olan dünyanın en büyük patronlu €v İşi ve model mecmuasını baylinizden israrla, isteyiniz, NET kitapevk ARARAANARANAAAALANNAMANAARAM Gazhane yaptırılacak Gebze Belediye Başlanlığıncan 1 — Kasaba Civarında yapılacak Gazhane açık ye konulmaştur. 2 — Keşit Bedeli 6422 lira 79 kuruştur, 3 — Geçici teminatı 481 lira TI kuruştur. * — İhale tarihi 26/5/949 perşembe günü saat 15 dedir, 5 — Özel ve Fenni Şartnameler hergün Belediye Başkan- lığında görülebilir. 6 — Eksiltmeye iştirâk etmek İstiyenler bu gibi İşleri ba- gardıklarına dair vesika ibraz etmeğe mecburdurlar, 7 — Taliplerin muayyen gün ve saatte gelmeleri ilân olu- nur. axa KREUAMAARARANAAAN eksiltme. h Su Değirmeni malzemesi satılacak gi Müdürlüğünden Çiftliğimizin harap su değirmenfne ait 3 çift taş, dolap, mil dişli ve saire pazarlıkla satılacaklır. Pazarlığı 18/Mayıs 949 çarşamba günü saat 10 da Yeşilköy Tohum ıslah istas- yonunda çiftlik komisyonu tarafından yapılacaktır. — (6634) Baemiryoilları Haniarı Deviet Demiryollari 1 nci İşletme Müdürlüğünden Edirnede yapılacak Kırkpınar güreşlerine — gidecek — yolcula- ra gidiş dönüş seyahatlerinde müuteber olmak üzere 19,5.949 ta- rihinden 22.5,649 «dahib> tarihine kadar yüzde elli tenzilâtli bi- det satışı yapılacaktır, Bu biletlerde meccani bagaj hakkı yok- tur. Beş yaşına kadar çocuklardan bilet aranmıyacaktır. Faz- la malâmat için istasyonlara müracaat — edilmesi sayın “halka ilân olunur, — 5139 — Hayat pahalılığı ve beledi- Ğ ve: Böyle başaramadığı işler ka şısında İstanbul belediyesi ne ka dar sempatik bir şahsiyet kesba | diyor... Hal- buki onun bi sevimli halini görmeyen, an- lamayan gaze- teler kalemle- rini yağlamış- lar... Veriyor lar cayırtıy pahalılığı ve Belediye — bir Bir iki gün sonra komşuya sor| ;; yapamıyormuş... Belediye sö- zünü geçiremiyormuş... Belediye — Nasılsınız? greisi kalkıyor, Ankaraya gidiyor, — Sorma Hoca Artık dura- salâhiyet alıyor, geliyor... Bu so fer de « lay mi yorlar. Yapamaz efendim... Ko- Görelim bakalım...» di . Belediye tanzim satışı — Öyle ise keçileri de odaya Bir kaç gün sonra yine rastla-| YaPmağa kalkıyor... İtiraz yağ - Ş muru başlıyor... Olamaz... Yapı- SK A Yonea lamez, Artadan narh koymuğı — Artık duracak yer de yok.| — fiL Var bi e L N leh — Odaya eşeği do alacaksın, İhr, konamaz... Çün O da iki elini bağlamış. , Halk Hayvanla * diliyle: Coza verdim olmadı. Benim çilem dolmadı. Kasaba narh vız gelir. Buna yürek yağı erir. Dıngala yavrum dıngala Kömür koydum mangala! Beyitlerini söylüyor. Nerede ise camideki mamla müezzinin hikâyesi — ola- Bir hafta sonra: — Komşu... demi odadan çıkart. Ertesi gün sormuş: Şimdi nasılsınız? bakayım. Kor — Allah senden razı olsun. imdi rahat rahat oturuyoruz. şu: Bizim hayat pahı EZERAMAZA Yazan: Eski bir pehlivan 15 MAYIS 1919 N OA Tefrika No. 82 Bekirin yılan gibi sıyrılarak haçltığı Meydanda Bekirle beraber altı tane pehlivan vardı. Hepal de iri, kavi ndamlardı. Fakat halk olaun, pehlivanlar - olsun yalnız birşeyle meşgul bulunu- yorlardı: Küçük Bekirin boyu- na, bosuna ve yaşına bakma- dan meydana çıkmış olmasile... Bazı kimseler, başta düğün sahibi'de olduğu halde Bekirin babasına baş vurmuşlar ve Oğ- Tunu güreşten menetmesi — içia ricada bulunmuşlardı. — Fakat Bekirin babası bu teklifleri red dediyor ve göyle diyordu: — Oğlumun bu hareketine 'en çok kızan benim. Fakat şim- di güreşmesini istiyorum. A« damakıllı hırpalansın da bir da- ha kisbet giyip güreş meydam- na çıkmağa tövbe etsin! Başka türlü güreşten vazgeçmiyecel Yağlanmalar sona ermişti. Simdi cazgır pehlivanları — eş- lendiriyorlardı. Fakat bu peh- livanların hie biri Bekiri - tut- mak istemiyorlardı. Hakları da yok değildi. Han- gi koca başaltı pehlivanı bacak kadar bir deste pehlivanile gü- reş tutup rezil olmak isterdi. Cazgır güç belâ bunlardan bi- rini Küçük Bekirle güreşe razı etti. Ve bu suretle pehliv eşlendirdikten, menkibelerini « kuduktan ve daasını yaptıktan sonra güreş için ortaya saldı. İhtiyar cazgır Bekirden bah- sederken gönlünü alacak gşekil- de bir iki söz söylemişti. Ra- kibine Bekirden bahsederken: — Hasmın küçük diye ken- dini gurura kaptırma! El elden —Üstündür. Arşı âlâya kadar. Ummadığın taş baş ya- rar. Demişti. Bu suretle Bekirin hiç te öyle boş bir pehlivan ol- madığını, dikkatli — güresmesi lâzım geldiğini ihtar etmişti. Peşrevlerden sonra pehlivan- lar kapıştılar. Hemen hemen herkesin gözü Bekirde ( boyuna bosuna bakmadan ko- ca pehlivanlarla boy ölcüşmeğe kalkışan gocuğun bir elde nasıl yenileceğini görmek istiyorlar- dı. Bilhazsa Bekir tarafından mütemadiyen mağlüp — edilea deste ve kürük orta pehlivan- ları kumu görmese pek heves- Hi idiler. Bu vesile ife bir türlü alamadılları intikamlarını işte nibrvet bir ağahevleri alacak- ©. Bunlar hem güresi sevredi- yorlar. hem #a kücük Bekirle alav efivorlardı. izim Bekir paş pehliyan olmuş be! — Nasıl da başaltına çıktı. — Dur şimdi yıldızları say- sın da aklı başına gelsin! — Vallahi köçek oyunu bile bu kadar eğlenceli olmaz, Bekirin hasmı katiyen güreşi uzatmak, eğlenmek niyetinde geğildi. Bu küçük orta pehli- vanını bir clde yenmesi lâzım- dı. Yoksa rezil olurdu. Onun İ- çin üçüncü elden sonra hemen hücuma geçti. Sıkı bir çapraz topladı ve Bekiri sürmeğe baş- ladı. Kürük Bekir gerisin ge- riye âdeta uçuyordu. Nerede i- se çengeli yiyecek Vve kalıbi kalıbına sırtüstü yere yapışa- caktı. Fakat Bekir ne yaptı, yaptı; çaprazdan kurtulup ken- disini yüzükoyun yere atabil- di. Hasımı da hemen kasnağın- dan tattu. Böylece Bel likeyi — atlatmış ilk büyük teh« bulunuyordu cak.. Herkes bilir amma yerinde olduğu için bir daha anlatayım: İmam Kur'anı yanlış okurmuş. Müezzin ihtar etmiş nihayet ima | mın ayağına bir ip bağlayarak bir ucunu da müezzinin ayağına bağlamağa karar vermişler. Yan- hş okursa müezzin çekecek... O da düzeltecek. Namaza durmuşlar... — Kaf! Demiş. lmam: Bu aralık cemaatten geç kalan biri koşmuş, ayağı i- pe takılmış.. İmam hemen aklın .|ca düzeltmiş: — Kıf! Müezzin pek tabil olarak ipi çekmiş: — Kuf! Müezzin bir daha çekince İ- mam namazı bozmüş müezzine dönmüş Ulan keratanın oğlu.. demiş. Kaf dedik, kıf dedik, kuf dedik olmadı. . Nasıl olacaksa sen sö Alay mi ediyor- Allah cümleyi muhafaza — bu- yursun,. Son zamanda otomobil kazaları aldı yürüdü. Gün geç- miyor ki gaze telerde — ya cahil - Üstü — yatmış, .yahut ön te- kerlekleri ha vaya kalkmış radyatörü tuz la buz olmuş, görüldü amma, bastırılınışıı. Şiradi has mi hangi oyunu isterse alabilir ve kendisini dilediği gekilde mağlüp edebilirdi. Sağdan soldan bağırıyorlar- & — Haydi al kündeyi! — Saydır Bekire yıldızları! — Haydi uzatma güreşi! AL Bekiri kucağına! Hasım kündeye el attı. Beki- Ti künde ile aşırıp yenmek is- tediği anlaşılıyordu. Altındaki nihayet elli elli beş okkalık bir pehlivandı. Kolaylıkla kün c - le havalandırabilirdi. Oyunu yapayım derken Be- kirin âni bir hamle ile yılan gibi sıyrılarak kactiğı ve yer- den kalktığı görüldü. Bekirin bu şekilde kyrtula- cağı hiç kimsenin aklından bilo geçmediğinden büyük bir şaş- kınlık doğurdu. Bekiri seven birkaç kişi: — Aferin Bekir! — Aferin küçük pehlivan! Diye kendisini alkışladılar. Doğrusunu söylemek lâzım ge- lirse, Bekirin böyle kaçıp kur« tulmasına en çok şaşanlardan biri de hasmı olmuştu. Tam kündeyi alayım derken Bekirin bu şekilde ayağa kalkması 0- 'nu fena halde kızdırmıştı. Hele bizkaç kişinin onu alkışlaması- na büsbütün içerlemiş bulunu- yordu. Ne diye alkıslıyorlardı ? İşte gafletinden İstifade — ede« rek nasılsa ayağa kalkmağa muvaffak olmuştu. Güreşte bun lar olagan geylerdi. Ne diye sanki kendirini alkışlamıyorlar dı? Mühim bir gey miydi bu? Bu sefer büyük bir hiddetle Küçük Bekire hamle edin sıkı bir el ense ve tırpan vurdu. Bu suretle kendisini âdeta, el« tından sıyrılıp ayağa kalktığr için cezalandırmış bulunuyore dü. Bu elense ve tırpan çok şide detli vurulmuştu. Küçük Beki- rin bunları yer yemez sendele diği görüldü. Âz kalsın yere düşüyordu. Bacak kadar çocu- ğa bu kadar şiddetli bir elense ve tırpan vurulmasına bir çole geyirciler içerlediler — Doğru güreş! — Bu kadar çocuğa böyle el ense ve tırpan vurulur mu? Diye bağırdılar. Bu bağrışlar Bekirin hasmı- ni büsbütün kızdırmıştı. Onla- ra ne? Şu Bekir denilen çocu- Zu güreşe dibi kırmızı mumla kendisi dâvet etmemişti ya. « Mademki bu güreş ona ağır ge- lecekti; neden karşısına — çıkı- yordu? Eğer bu elenseler ve tırpanlar Küçük Bekire ağır ge liyorsa güreşi bırakıp gidebi- lirdi. Kendisini tutan yoktu ya! Ve bu düşünce ile tekrar Kü çük Bekire hamle etti. Yine şid detli bir elense vurayım derkem Bekirin birden şimşek gibi dal dığı ve paçaları kaptığı görül- dü. Bunu çok âni yapmıştı. Ko- ca başaltı pehlivanı ancak yü- zükoyun dönebilmek fırsatını bulabildi. Yoksu sırtüstü gidi yordu. Bu şekilde yenilip rezil olmasına bıçak sırtı yer kal- mışti. Küçük pehlivamın gösterdiği bu atiklik herkesi heyretler i- çinde bırakmıştı. Koca meydan alkıştan inliyordu; — Yaşa Bekir! — Aferin Küçük' (Devamt var) AARAAAARARAAAAARARARAAAARARAAAAAARARARARA yahut —da — denize — uçmuş, Tıhtımın kenarına takılmış ox0- mobil resimlerine rastlamıyalımı. Bu hal böyle devam ederse sa- bahleyin evden çıkanlar çoluk çe cuğu ile sarılıp ağlaşacakla:: — Artık ekgik helâl ediniz. . gidip gelmemek var.. gelip bu mamak var. Diye helâllaşarak — başım gö- züm Allaha emanet diye işlerine gidecekler. Akşam dönüşte geç kalınırsr evdekiler: — Hâlâ babanızdan — haber yok. Acaba otomobil mi çarptı? Yoksa otomobile bindi de deni: mi uçtu? Endişesile üzüntüler çekecek- ler. Bugün bir otomobilin denize uçusu Adi vak'alardan sayılıyor. Halbuki vaktile böyle bir kaza günlerce söylenir, herkesin deh- getten tüyleri ürperirdi. | Eski Şehremini Mazhar paşa- İnın damadı arabasile Köprüden geçerken arabacısı Köprünün a- Çık olduğunu farketmemiş ve ol duğu gibi denize uçmuşlar, ne araba, hayvanlar, ne de arabadakilerden nam-ü — nişan kalmamıştı. Mazhar paşayı - hieveden şair Eşref bu hâdise üzerine: — Herif damadını bile âhirek te araba ile yolladı! Demişti. Hicivel şair şimdi sağ olsaydı ne diyecekti? ne