SAYFA : £ K IKTIBASLA R İran Şahı Mohammed Riza Pehlevi ile mülâkat Çeviren: Nazım Kemal Esviçre basınına mensup bir Fzareteci gifatiyle Ortaşark'ı baftanbaşa dolaşarak İbnussuud fle görüşmüş; Türkiyeyi kendi memile! gibi karış karış gez- mek imikânını bulmuştum. Fakat İranü varıp Şah Mohammed Rıza Pehlevt ile bir mülâkatta bulun- /mak, bana, imkânsız gibi gö: Mmüştü. Zira Tahranda, Şahın, ya- bancı bir kimseyi huzura — kabul etmesi «Saray üdabına mugayir> bir şeydi. Bu sebepten dolayı, bir gece geç vakit misafir kaldığım otele dönüp, —saray — mabeyincisinin, «Şah hazretleri, sizi huzura ka- bul etmeğe razı oldu». cümlesini taşıyan tezkeresini -görünce bü- yük bir hayrete düşmüştüm. Şah beni ertesi gün sabah saat onda huzura kabul edecekti. Saraya, erkenden gitmek mecburiyetinde kkaldığım için, kendisine soraca- ğin sualleri “önceden — hazırlıya- Tamıştım. Fakat bunun böyle ol- ması, mülâkatın daha samimf bir bava içinde cereyan etmesine yol açmıştı. ŞAHIN HUZURUNDA Baştan aşağı sırmalı esvaplar giymiş İranlı nöbetçiler, uzun bir Merasimden s#onra nihayet benl buzuruna çıkardılar. Nadi- halılarla kaplı geniş bir salon- içeriye girince, atlet yücutlu genç bir adamın güler yüzle ba- Pa doğru ilerlediğini gördüm. Bu, ti dillere destan olan şahın disiydi. Bana karşısında bir gösterdi; oturdum. Vakit ge- eden ona derhal ilk sualimi lam: * — Memleketinizin yedi yıllık jalkınma plânının, size göre, baş- gayesi nedir? Şah bir müddet düşündükten konra cevap verdi: — Biz bugün, halline mecbur olduğumuz mühim bir takım me- Beleler karçısında — bulunuyoruz. Bunlar, memleketimizin kalkın- Masını sağlıyan çeşitli meseleler- dir. Fakat beni şahsen en çok Meşgül eden bir tek mösele var- Gür: Memleketin imarı, Yeni yol- lar vücuda getirmek, - zin kanalizasyon şebekesini tâdil “etmek bizim başlıca “gay . Bununla beraber imar meselesini mill? aavunma tedbirlerine halel vermiyecek şekilde inkişaf ettir- eğe bakıyoruz. İranın münakalât sistemine ge- Hince, bu hususta elimizden gele- yapmaktan geri kalmıyoruz. bütün şehirlerimizi birbir- lerine bağlıyan müteaddid sefer Yasıtaları faaliyete geçmiştir. Yal guz şunu söylemeliyim ki benim n büyük kaygum; ameleleri da- ha mükemmel bir hayat seviyesi- ne ulaştırmak ve memleket da- hilinde dilenciliği ortadan kaldır- Maktır. Şah Riza Pehlevi'ye; — gezdi- im bazı İran köylerinde «Molla- ların>, halkın fikrini ifsad etmek uğrunda hummalı bir — faaliyete Beçmiş olduklarını bizzat gördü- Bümü söyledikten sonra, bu gibi kimselerin İran inkılâbı. için bir tehlike teşkil edebilecekleri müta- Masında bulundum. Bunun üzerine Şah, böyle bir tehlikenin asla bahis mevzuu o- ;mıyınğmı belirterek şöyle de- — Şüphe yok ki İranın terak- kisine engel olmağa çalışan kötü elemanlar henüz mevcuttur. Fa- kat biz, yılmadan terakki yolun- da dev adımlarla ilerliyoruz. Yal- 'Dİz gu noktayı hatırınızdan çıkar- Mayınız ki ben, Kemal Atatürk gibi, muazzam bir inkılâp hamle- sini başarabilmek için, hürafele- rin kök saldığı bir toprağı İşle- Mmek mecburiyetindeyim. Bununla beraber, ümitsiz değilim ve İra- ŞAHIN, BATI AVRUPAYA MESAJI Rıza Pehlevi, İranın hava ala- nında gösterdiği başarılara işaret ettikten sonra sözlerine şöyle de- vam etti: — Ben henüz küçük bir çocuk- ken tayyareciliğe heves etmiş- tim. Yıllardan sonra tahta geçin- ce, ilk işim; havacılığımızı geliş- tirmek maksadiyle gereken bütün tedbirlere başvurmak oldu. Bu alanda memleketime müfid olmak istiyorum. Bunun için bizzat tay- yarecilik okuluna devam ederek, pilotluk diplomasını aldım. Şimdi ise, İranın muhtelif yerlerinde ha va alanları inşasına çalışıyorum. Bugün Tahran; Holanda, İn- giltere, Fransa ve İskandinav ha- va seferlerinin bir nevi uğrağı ha line girmiş olması beni ziyadesile Bevindiriyor. Şaha veda etmeden önce, ona, Batı Avrupaya gönderecek bir mesajğı olup olmadığını sordum. O bana şöyle cevap verdi: — Siz, benim dileğimi, tam bir isabetle önceden sezmiş - bulunu- yorsunuz. Ben istiyorum ki - bü- fün dünya, İranın, içtimaf terak- ki yolunda ilerlemekten başka bir gayesi olmadığına bir kere daha kanaat getirsin! Yegüâne temen- nim; siyaset semasını kaplıyan kara bulutların dağılabilmesi için, istimasız bütün milletlerin barı- ga samimiyetle inanmasıdır. Yi- ne bütün dünyanın ve bilhassa Batı Avrupanın guna İnanmasını istiyorum ki, günün birinde İran eğer tecavüze maruz kalırsa, ns- kerlerim, son damla kanlarını a- kıtıncıya kadar, düşmana — karşı durmasını bilecektir. Zira baş- tanbaşa İran tarihi, hürriyet ve istiklâl uğrunda girişilen sayısız mücadelelerle doludur. Fakat bü- tün bunlara rağmen, memleketi- min barış içinde inkişafını - dile- yor ve dünyanın bir an evvel sü- küna kavuşmasını temenni edi- yorum. «L'İllustre» den. İstanbul otomobil yarışları İstanbulda mevcut ölÜmoibi sa - hiplerile, goförleri arasındaki ihti - laf 've <İstanbul goför . ler ve otomobilciler cemiyeti> ile Üsküdar — Kadıköy ve Anadolu #oförlerler ve otomobilciler cemi . yeti> nin birleştirilmesine karar ve rilmiştir. Bu maksatla iki cemiyet relsi, Halit Çelen ile Avni Berk - ftan arasında bir anlaşma imzalan. zuştır. İi cemiyet, büyük bir mes teşekkül meydana getirmiş - Bgetirmiş Dün yapılan bir toplantıda — bir Dün yapılan bir toplantıda — bir otomobil yarışı tertiblenmesi ka . rarlaştırılmıştır. Vellefendi koşu sahasında, Bisik. let, motosiklet yarışlarını mütea - Kİp, aynı günde otomobil - yarışla. Ti da yapılacaktır. Yarışa 100 kadar otomobil katı- labilecektir. Diğer taraftan bir. de Şoförlük okulu açılması da karar. laştırılmıştır, Eminönü Kaymakamının kızı evlendi Eminönü Kaymakamı Baha Kol. daş'ın kızı Türkân Koldaş ile yüz başı Rıza Tunç'un nikâh törenleri 'dün saat 15 de Belediye Evlenme memurluğnda yapılmıştır. 'Törende Vali ve Belediye Başka 'nı Dr. Lütfi Kırdar, İstanbul Komu tanı Şahap Gürler, Vali muavini Rüştü Ülgen de hazır bulunmuşlar- dır, *& İktısat Fakültesi Mezunla- f cemiyetinin aylık toplantısı- 'nın devamı olarak her gün saat 17.30 da Ticaret Odası salonla- rında Ord. Prof. A, İsaac tara- fından gelir vergisi usul kanunu Din, er geç, mesut bir çağa kavu- gacağından eminim, ile ilgili bir konuşma yapılacak- tır. Je&ir z HABERLERİ Komisyon narhta fayda görmüyor y Anlaşılan hayatı ucuzla- tabilmek için alınacak bir tedbir yok ! Azami fiat tesbit komisyonu, çalışmalarını tamamlıyarak — ra- porunu hazırfamıştır. Öğrenildi- ğine göre komisyon narh koy- makta bir fayda görmemiştir. Hayat pahalılığını önlemek için, herşeyden evvel, gıda maddele- rinin menşelerinde fiatlarını dü- gürmek lâzım geldiği ileri sürül- mektedir. Diğer taraftan sebze ve mey- va fiatlarına da narh koymak bahis mevzuu değildir. Esasen sebze ve meyva satışlarında âza- mf kâr haddi evvelce tesbit edil miş bulunmaktadır. D. P. mitinginde bozulan — oparlö D. Parti mitinginde mikrofonla- yın bozulması hâdisesi hakkındaki tahki«ata vilâyetçe devamn olun- maktadır. Şimdiye kadar yapılan tahkikata göre, microfonlar, akü- mülâtörlerle çalıştığı halde bozul. Müş, sonradan gehir. cereyanına bağlanmıştır, Bir müddet sonra da gehir cereyanı tcesilmiş, bu arada tesisatta bozulmuştur, İçişleri Bakanı şehrimize geliyor İçişleri Bakamı Emin — Erişirgil'. in bu gün gşehrimize gelmesi bek. lenmektedir. Bakan, şehrimizde bir - müddet kalacak, bu arada belediye ve vi- lâyeti — İlgilendiren işler - Üzerinde tetkiklerde ve bu arada, yarın Si- Jâhtarağa elektrik fabrikasında aı lacak tesislerin açılış merasiminde hazır bulunacaktır, Yeni vapurlar Amerikadan geliyor Amerikada tamir ve tâdil edilen altı yolcu gemimiz bu ay içinde tes ilm edilmiş olacaktır. - Bunlardan <Ankara> gemisi bu ayın sonunda memleketimize müteveccihen ha - reket edecektir. Ankara yolcu ge - misf Akdeniz hattında sefere konu lacak ve iki haftada bir defa İs - tanbul — Marsilya arasında sefer yapacaktır, Betül dâvası Kocası Alâettin Aytun'u ta- banca ile öldürmekten sanık Betül Aytunun duruşmasına dün 1 inci ağırceza mahkemesinde devam edilmiştir. Dünkü duruşmada dâvacı ve- kilinin talehi üzerine keşif rapo Tile şahitlerin ifadesi arasındaki mübayenetin halli ve bu maksat la tabaacanın hangi mesafeden atıldığının tesbiti için dosyanın Tibbi adif meclisine sevkine ka- rar verilmiş ve duruşma 14 ha- zirana talik olunmuştur. Garsonlar toplandı İstanbul Garsonlar Sendicası ta. rafından tertip edilen dünkü - top. lantıda konuşan hatiplerin ekseri- si, mnüşterilerden alınan 9 10 Ia. rın kendilerine patronlar tarafın - dan tam olarak verilmediğini söy. lemişler ve sendikadan yardım bek lediklerini belirtmişler, ecnebi ta. beali garsonların vazifelerine son verilmesi talebinde bulunmuşlar - dir, D. P. kongresi Demokrat Partinin Ankarada ki büyük kongresine iştirâk ede - cek olan İstanbul delegeleri, dün akşam parti vilâyet merkezinde giz M bir toplantı yapmışlar ve kon - rede takip edecekleri hareket hat - ft haickında görüşmüşlerdir. e Nisan ayı içerisinde İstan- bul limanında Türk vapurların- dan 18268 ton, Ecnebi vapurla- rından 31292 ton ve motorlardan 622 tonluk tahliye yapılmıştır. Yi 'ne bu ay içerisinde Türk vapurla- rına 17596 ton, Ecnebi vapurları- 'na ise 28025 tonluk tahmil yapıl- mıştır, Yazan: Esat Mahmut KARAKURT * — Gülseren dedi, seni bir sa- attenberidir burada bekliyorum. Sabahleyin erkenden çıkmış ve bir daha — dönmemişsi: Ne yaptın bütün gün, nereye git- tin?. Kız, tam bir sükün ve huzur içinde, gözlerinin bakışını dahi bozmıyarak, gidip sol taraftaki büyük koltuklardan birinin üze- Tine oturdu. Elleri ile koltuğun kenarlarına dayanarak, yorgun vücudunu içeri doğru çekti, per- delerin gölgesinde kalıp, rengi biraz daha koyulaşan ipek çorap larla örtülü bacaklarını, birbi- Tinin Üstüne attı. Yine aynı sü- künetle öyle durdu. — Bu zabah geldim ben ve GECESİĞ, gelir gelmez, yazıhanemin üstün de, mühendis Ekrem Beyin bir hatta evvel bıraktığı bir kâğıdı buldum. Aramızdaki mukavele- yi feshettiğini ve artık çalışmak istemediğini bildiriyor. Nedir bunun mânası, ne demek oluyor bu da?... Genç adam sonra, yüzü derin çizgilerle karmakarışık, kızın o- turduğu koltuğa doğru bir a- dım yaklaştı. - Müthiş bir endi ge, heyecan içinde olduğu belli idi. Dudaklarının üstünde, kü- gücük ter damlacıkları parlı- yordu. Bir adım daha yaklaştı. Bir kadın Üzerinde tesir yapmak kudretinden mahrum olmakla beraber, bakışları da büsbütün Tefrika No. 83 mânasız denilemiyecek, küçük fakat zeki gözleri vardı. Gözle- rini şiddetle açtı. Ve bir erkeğin bir kadına hitap edemiyeceği ka- dar hidetli ve yüksek bir sesle, damdan düşer gibi: — Sen bugün Ekrem Beyi gördün mü Gülseren, dedi?... Kız o zaman, adamın sordu- Bu bu suali anlaşılan, mevzua girebilmek için tam bir fırsat bilmiş olacak ki — hemen cevap verdi: — Evet Rıza, gördüm - dedi, bütün bir gün onunla beraber- dik! Adam, bu cevap karşısında gaşırdı. birdenbire!... Bir sani- Ye, ne Böyliyeceğini, nasıl mu- YE eçen yazımda gümrük resmi koyan bir memle- ketin yalnız birkag müs- tahsili milyoner yapmakla — kal- madığını izah etmeğe çalışmış, bu yüzden işçilerin gündelikleri- nin sermaye faizinin ve toprak sahiplerinin nasıl faydalandıkla- rını tebarüz ettirmeğe uğraşmış. tım. Bu bahsin hayli ilgi çektiği anlaşılıyor. Filhakika gümrük hi- mayesi ve bu yüzden doğan vazi- yet iktisatçıları ötedenberi alâka- dar etmiş ve serbesti taraftarla- riyle himayeciler arasında uzun ve sonu bugüne kadar gelmediği gibi âtide de gelmesi çok şüpheli münakaşalara yol açmıştır. Sun'i ve yapmak vasıta ve silâhlar- la zoraki sanayi veya ziraat ya- pılmasından memleket için fayda gelemiyeceği iddla - olunmuştur. Filhakika geçen yazımda temas, ettiğim vaziyet Sermaye, Ücret veraset üzerinde hayırlı - tesirler yapıyor görünüyorsa da, netice itibariyle ve uzun vüdeler gözö- nünde tutulursa, umulduğu kadar, fayda tahsil etmiyeceği de - ileri sürülebilir. Çünkü, faraza fazla işçi talebi yüzünden ücretler yük- seliyorsa da bu yükseliş işçiler bakımından hakikt bir tereffü ve refah değildir. Çünkü amele Üc- retinin yükselmesine — mukabil, himaye dolayısiyle mamulât — ve mahsulâtın da bedeli yükselece- ğinden işçi aldığı fazla Ücretle, evvelce satın aldığından daha faz- la mübayaatta bulunamamakta ve ihtiyaçlarını daha rahat bir| surette giderememektedir. —Yâni artan ve yükselen ücret, hakikt tÜcret değil, nakidle ifade edilen gündeliktir. Halbuki işçi için mühim olan gu veya bu miktar, haftalık veya gündelik almak de- ğil, eline geçen paranın —yev- miye aynı şekilde verilmiyorsa— | satın alma gücüdür. Himaye, her Dün İstanbül vapurile gelenler İstanbul vapuru dün saat 14.30 da 600 ton yük, 204 yolcu ve 10 muhacirle Marsilya batı Akdeniz seferinden şehrimize dönmüştür. Vapurun bu seferile şehrimiz- de toplanan Milletlerarası Pata- loji kongresine İştirâk edecek Fransız, İtalyan, Yunan âlimle- ri ile Paris konsolosu eşi Ümlt Işık, Nazmi Topçuoğlu, gelmiş- lerdir. İstanbul ile gelen Romanyalı ve Yugoslavyalı 10 mülteci de, bu memleketlerdeki komünist mezaliminden kaçarak yurdumu za sığındıklarını ve demir perde gerisindeki Türk ırkdaşlarına yaşamak hakkı verilmediğini söylemişlerdir. Otelciler kongresi Otelciler " Cemiyetinin — senelik kongresi dün saat 14 de Sirkecide Ki Şahinpaşa - otelinde yapılmış - tır. Kongre divanı seçimini mütea - kip idare, faaliyet ve mürakabe ra- porları okunmuş yeni idare heyeti seçimi yapılarak toplantıya son ve. rilmiştir, 'Yeni idare heyetine; Abdullah Sakarya, Fuat Özberk Talât Ak- doğan, Celâl Köroğlu Salm Şahin, Latfü İsmall Akgün, Remzi Akdağ seçilmişlerdir, Bir Çift Naylon Çorap Parasız Nasıl Alınır?.. Bunun için alış verişinizi Ma- yer'den yapmanız kâfidir. Giyim ve tuhafiye eşyası sahasında ge- rek kalite gerekse ucuzluk bakı- mından rakipsiz olan Mayer, 60 liradan fazla mal alana parasız bir Naylon çorap hediye etmek- tedir. ABAR Ord. Prof. ŞIİ şeyin flatını arttırmakla, bu kud- reti azaltmaktadır. Binaenaleyh işçinin fazla kazancı hakikt bir refah belirtisi sayılamaz. Hattâ hayat seviyesinin yükselişi ücret- lerin tereffüünden daha fazla olur sa, amelenin durumu iyileşmiş olmak şöyle dursun, daha fena- laşmış bile olur... Her ne kadar eline geçen para ziyadeleşmiş ise de,.. Bu mütalâaları diğer züm- Teler için de tatbik etmek kabil-| dir. Sermayedarların eline geçen falz için de ücretler hakkında söylenenler dermeyan edilebilir. Hayat pahalılığı onların reel kazançlarını yutacak kadar olabi lir. Yalnız belki toprak sahipleri- nin, yüni rant alanların vaziyetlerinde, burada İzahı hay- L uzun sürecek sebepler yüzün- den, oldukça sürekli bir iyileşme olur amma, o da sarsılmıyacak müstahkem bir kale manzarası Bgöstermez. Esasen bu bahse dokunulurken belki memleketleri bir kaç züm- reye taksim etmek ve hepsinin ayrı, ayrı - vaziyetlerini himaye karşısında İncelemek iyi bir me- toddür. Çünkü ekonomi, matema- tik gibi, kimya gibi her yerde ve her vakit tatbiki kabil umumf hüküm ve formüller verecek - bir mahiyet taşımaz. Toprağı zengin, inbat kuvveti harikülâde, yeral- tı servetleri mebzul, mutedil bir. iklime malik memleket ile Şimal Kutbuna yakın veya Üstüva Hat- tına civar bir memleketin iktisat şartları hakkında aynı fikirler ta- biatiyle ileri sürülemez. Nitekim daha ziyade zirat mahsuller 1d- hal ederek mamul mesnu me- A A LA af Beyoğlu kazasında yapılacak yollar Belediyenin, bu yıl bütçesli den yaptırmağa karar - verdiği gehir içi cadde ve sokakların bir kısmını dün yazmıştık. Bugün de Beyoğlu kazası dahilinde ya- pılacak yolların isimlerini — bil diriyoruz: Dütülâceze farka yoll, iki No. Park yolları, Lüleci Hendek ve Fırçacı, Mecidiyeköy Sakızağa- cı ve Galata rıhtırü caddesinde- ki otomobil durak yerinden baş ka yine bu kaza bölgesindeki Fındıklı yokuşu, Horup, Alçak- dam, Pürtelâş, — Camcı Musa, Camcı Feyzi, Karanlık, Geniş Yo kuş, Ahududu, Aybastı, Tuzcu Murat, Küçük Mumhane, Tak- sifn, Ebüzziya, Yokuşbaşı, Ali ağa, Sormagir, Pervene, Çimen, Eski Osmanlı, Seymen, Abdüs- selâm, Taçı Arif, Şık Selim, Ke bapçı Şerif, Kasap Zekeriya, Sipahi Feridun, Şair Mihri, Dak Başbuğ, Sebilci, Derya, Büyük Yokuş, İmam Hüsrev ve Ali Ka- bulf cadde ve sokakları yapıla- caktır. Ayrıca Nişantaşı Emlâk caddesinin devamı katranlı şose olarak ve Maçkada Taşlık şose si yapılacaktır. Armatörlere iki milyon dolar ayrıldı Armatörlerin hariçten gemi alabilmelerini temin etmek mak Badile, geçen yıl tahsis olunan iki buçuk milyon dolara ilâve o- larak iki milyon dolar daha tah- sİs edilmiştir. Gemi alabilmek için müracaat eden armatörler sıraya konulmtş ve hepsine teb- ligat yapılmıştır. Bugüne kadar müracaat eden armatörlere iste nilen miktarda dolar — verilmiş- tir. Bu süretle ticaret filomuza yeniden gemiler ilâve - edilecek Acelo ediniz! Hediyeli satışlar 28 Mayıs akşamı sona eriyor. kabele edeceğini bilemedi. Yal- nız, boğuk ve karışık bir sesle: — Ne dedin Gülseren, bütün gün onunla beraber miydin?... Kız yavaşça ayağa kalktı: — Evet Rıza, dedi, bütün bir gün onunla beraberdim. — Fakat ne münasebet, ne demek bu?... Kız adamın konuşmasına mey dan bırakmadı; — Rica edenim bağırma Rıza, dedi; söyliyeceklerimi sükünetle inle Birbirimizi - kırmağa, birbirimizi incitmeğe sebep yok. Zaten bu akşam seninle görüş- mek istiyordum. Adam dayanamadı, yatağından fırlamış heyecanla bağırdı — Ne demek istiyorsun Gül- geren; maksadını açıkça le!... Neyi görüşecektik, bu ak- gam benimle?... Kız, büsbütün kararmağa baş- liyan odanın içinde, ışıkları de- gözleri bir halde ve ticaret filosu tonajımız yük- selecektir. nize inmiş yıldızların pırıldayışı ile yanan iri mavi gözlerini, a- damın gözlerine götürdü. Bir sa- niye bakışlarını, onun bakışları ile birleştirdi. Sonra: — Rıza, dedi, beni affet, fa- kat bunu açıkça ifade etmeğe mecburum. Seninle evlenemiye- ceğim!... Kız bunu söyler söylemez, oda bir anda korkunç bir sessizliğe gömüldü, büsbütün — şaşırdı a- dam. Durduğu yerde şöyle bir. sendeler gibi oldu. Galiba, her geye rüğmen, böyle bir cevapla karşılaşacağını hiç tahmin etme mişti. Garip bir bakışla gözleri- ni, kızın gözlerinde tutmağa de- vam ederek, iradesinin haricin- de geri geri çekildi. Ayakları- nn vücudunu taşımağa taham- mülü kalmadığını anlamıştı. Kol tuğun içine yığıldı. — Seninle - evlenemiyeceğim mi diyorsun Gülseren? YDevamı var), Yazan: KBÜ BABAN vad ihraç eden bir memlekette tatbik edilecek himayenin verece-) ği netlcelerle bilhassa ziraf mah- Sul ihraç ederek endilstri mamu- 1âtı idhal öden bir ülkenin alaca- ği sonuçlar aynı mahiyet taşıma- mak lâzım gelir. Bu iki duruma uyan canlı örnekler almak düşün- ceyi aydmlatmağa yarar. Bilindiği gibi Birleşik Amerika devletleri, ötedenberi, himaye u- Bulünü en giddetli ve müfrit bir tarzda tatbik eden geniş bir ül- kedir. Daha doğrusu bir kıt'adır. Çünkü Amerika denildiği vakit burasını Avrupalı bir memleket gibi, faraza, Fransa, İspanya ve- ya Almanya gibi tasavvur etmek doğru değildir. Birleğik Amerika Avrupa ile Asya arasında iki Ok- yanus ortasında ve bir ucu At- lantik denizine sahilse öbür ucu Şimali Pasifiğe dayanan bir âlem dir. Her nevi mahsule iklimi mü- saittir. Şimalinde soğuk memle- ket mahsulleri vardır. Hattâ kürk Tü hayvanlar yaşar. Cenubunda muz, — portakal, kahve, — ve bu iki hat arasında çeşitli mah- suller yetişir. Böyle vâsi' bir ül- ke, başlangıçta, yâni İngiltereden ayrılarak istiklâlini kazandığı za- manlarda, çokaz nüfusa malik bulunuyordu. Bugün bile nüfusu- nun (147) milyona ulaşmasına Tağmen, Avrupa, hele Asyada Çin veya Hindistan ile kıyaslana- mıyacak kadar az adam ve kola maliktir. Burada çok az işçi bu- lunması gündeliklerin gayet yük- sek ve pahalı olmasını istilzam ettiğinden endüstri kurmak — ka- bil olamıyordu, daha doğrusu ku- rulabilecek sanayide maliyet fia- tı müdafaa edilemiyecek irtifala- ra yükseliyordu. Halbuki zen- gin topraklarından kolaylıkla ve Az emekle elde edilebilen kıymet- N zirat mahsuller bilhassa pamuk, tütün gibi pahalı ve değerli mal- lar kolaylıkla Avrupada mahreç bulabiliyordu. Bilâkare nakliye fiatleri düşünce Amerika, eski dünya için, geniş ve emin bir za- hire ve buğday anbarı haline gel- di. Hattâ denebilir ki Avrupa nü- fusu beş yüz milyona yaklaşabil- miş ise bunu daha ziyade yeni dünyadan ucuz ve iyi buğday nak li imkânının hasıl olmasına az çok borçludur. Yoksa ziraatteki meş- hur, gittikçe azalan randıman ka- nunu ile yüz yıl evvel, Napolyon harbi zamanlarında, iki yüz mil- yonu bile bulamıyan Avrupa nü- fusunu beslemek hayli yorucu ve yıprandırıcı olurdu. Muayyen fa-! 12/5/949 perşemle günü hâlde toptarr satılan yaş ARARANARDRAARARARARAAD Iktısadi bahisle C— İktısadi Yine o bahis sılalarla harblerin g niş tırpan- 138 MAYIS 1949 ve kilise ihtilâfı n tanbuldaki Krmeni İ !is6e de, bir kasım — rübaniler zun zezandanberi devam ediyor. arasındaki anlaşmazlık u- lar atmasına rağmen işte böyle| Katolik Ermeniler ise bu işe kıs bir memlekette ve bu şartlar ale|kıs gülüyorlar, çünkiü her neden tında, ilk devrede gümrük hima-|se milliyetlerinin bir olmasına yeleri belki kendi haline bırakıl-/ rağmen ayzı ayrı kiliselere men saydi ziraatl geliştirmeğe gide- | sup Ermenller her fırsatta birbir cek sermayeleri sanayie çekm |mul maddelerini daha iyi gartlar | içinde celbetmeğe engel olmuştur, | bi amma, her halde Amerika işçile- rinin mukadderatını çok fenalaş- lerine târiz etmekten geri ka! ve böylece ziral istihsallerin da-| yorlar. ha mebzul elde edilmesine ve o| Ermeniler arasında Katolildi- |bolluk sayesinde Avrupanın ma-|ğin nasıl yayıldığı hakkında «Cevdet Tarihi Cilt: 11 Sa: ize dikkate lâyık bilgi veri 1781 yılmda Katolik papasları Osmanlı memleketlerinde dolaşa- tırmamıştır. himaye zinaf mahsullere etmiyor ve işçinin geçim şartla- rını ağırlaştırmıyordu ve binaen- h rant yükselmesile de işaret ettiğim keyfiyet pek hasıl olma- Buna mukabil servetlerinin bolluğu ve çok ucu- za mal olması, yâni yeni memle- ket ve kıt'a olmak itibariyle arzın yüzüne pek yakın olması endüst- rilerin de çabucak gelişmesini mu âmillere Amerika halkının çalışkanlığı, te- ale mışti. cip olmuştur. şebbüs kudret tılganlığı, ferdi mesuliyeti yük- lenmek hususunda gösterdiği cü- ret ve cesaret, hayat mücadelesi. ne soktuğu şevk ve heyecan el lenince, ne gibi neticeler alına- bileceğini yüz yıllık bir devre is- Çünkü - başlangıçta taallük Bu tabii ve kabiliyeti, bata kâfi gelmiştir. İktisat bahislerinde sırf “tabil unsurları, kanuni vaziyetleri göz- önünde bulundurmak ve bunların üzerine muhakemeleri bina — et- mek aldanmamanın en doğru yo- lu değildir. Çünkü bütün istihsâl elemanları ve tabil şartlar niha- toprakaltı rak Ermenileri Katolik mezhebi- ne sokmağa çalışıyorlardı. Erme ni patriği ise padişahın veri salâhiyete dayanarak Katolikliği kabul edenlere karşı şiddetli dav ranıyordu. O kadar ki Katolik Ermeniler Ermeni — mezarlığına kabul olunmuyorlar, kendi kili- seleri ve mezarlıkları olmadığın dan ölüler meydanda kalıyor kuyor, evlerinin avlularına gö - mülmek zarureti hasıl ctayordu. Yasak edilen şeye insanlar daha düşkün olduklarından ve Papa ta rafından İstanbula bir piskopos gelerek katolik mezhebini gizlice yaydığından pek çok Ermeniler bu mezhebe girdiler. Bu sırada en itibarlı sarraflardan Tengiroğ: lu Ağop ve David oğlu Andon Katolikliği kabul etmekle bera- ber Katolik Ermenilerin ayrı bir taife olarak tanımması için de bazı devlet adamlarını kandırma- ğa çalıştılar; birincisi Limniyo diğeri Rodos'a sürüldüler. Osmanlı devlet -adamlarından bir kısmı: / eHiristiyanlar hangi mezhepte olurlarsa 0' mlar bize ne?» diyorlardı, diğer bir kasmı a yet insan faaliyet ve himmetinelda şu fikri müdr'aa cdi- muhtaçtır, kendiliğinden gelişe-| yorlardı: — «Katolikler — Papa- mez. Hattâ makinenin bu derece-İyı — İsa — Peygamberin ha- de inkişaf ettiği bir asırda bile... Bütün tabii üstünlükler elde olsa |fakat o toprak parçası oturmuş olan kütleler - teşebi den mahrum, çalışmaktan çeki- İnen, gökten gelecek nimetlere in- tizaren ellerini, kollarını kavuş- turmuş kimselerden terekküp et- se Amerikada alınan neticeierin behemehal alınacağı söylenebilir mi? Şimdi ikinci tip memleket gö önünde tutulursa, yâni tabif ve ziraf mahsuller idhal ederek en- ülleri ihraç eden bir ülürse neticelerin bi- Tinci ihtimaldeki gibi olması hiç de zarurt değildir. Almanya memleketlerin talihleri ve ekonomik gelişme şekilleri A- merikanınkine benzemeğe mec- bur değildir ve buralarda tatbik edilen himayenin aynı sonuçları vermesi için hiç bir makul sebep düstri yurd dü: yoktur. Prof. ŞÜKRÜ BABAN ISTANBUL BELEDİYESİ İLANLARI | İstanbul Vali ve Belediye Başkanl'ğından meyva ve sesze İlyatları: en az fi, orta fi. en çok fi. üzerinde Yâüni Fransa, lifesi bildiklerinden başları dışa- rıya bağlı olur ve fesat çıkarma'. tan geri kalmazlar!» ilk zaman- larda birinci fikir terviç olanmuş, fakat daha sonra — İstanbuldaki sarrafların çoğu Ermeni oldukla rından ikinci fikir kuvvet bul- müştur. Bundan başka o zaman Ermenilerin dini reisleri İran resindeki Erivan - civarında Aç- miyazin manastırında oturuyor- sa da iki reisleri daha var'ı; bi- risi Kozan'da Sis kasabcsında, diğeri Van vilâyetinde Ahtar xr manastırında oturuyorlardı:. h kümet bunlar vasıtasile Ermet lere kolayca söz dinletebilirdi. is- tanbuldaki — Ermeni patriğine Rum patriği kadar nüfoz veril- diğinden Ermeni taifesinin iş' - ri devletin dilediği gibi — çevrill- yordu. Katolikler ise papaya bağ h olduklarından Piskopoc'arının tâyini ve azli Papcam iradesile oluyordu. Bundan başka «Kato- lik olanların, «Alafranga yola gir meleri, hürriyetten dem vurma- ları» dikkati çekiyordu. Hattâ Katolik — Ermenilerden biri, ka- deh arkadaşlarından bir Müslü- mana sarhoşluk zamanında söz |gelişi: «Behey sultanım, vakit o- lacaktır ki bir sabah uyandığınız da kapılarınızm — önünde ikişer Soltat (Avrupa devletlerine men sup asker demek istiyor) bekli- ,yor göreceksiniz, amma bundan Cinsi | emsaki Kuruş — Hurüş — Esrüğİsizin Taalmıza ve gamüsümza Bezelya Kilo 80 85 110 zerre kadar zarsr gelmiyecektir. Ispanaç < a nn 12| Fakat bizler sizin hükmünüzden Pırasa A H 1T 20 / kurtulacağız; biz vo siz serbest Bağla < 20 25 32 | ve müsavi olacağınız. Bu hepimi- Araka < 50 65 90| ze iyidir.» demiş. Sakız kabak < 200 120 40 — Hürkiye Camhuriyeti din işle- Baş sarımsak « — — 32 | yine asla karışmıyor; en doğrusu 'Taze yaprak « 25 35 50 da hiç güphesiz budur. e m ĞN BT Kadircan KAFLI Enginar adet 22 55 60| Marul « 5 12 ZST SĞ e Yeşil Salata Ha « 200 300 400 T Ö y ae * --(TAKVİM DA Maydanoz < - 3 4 Dereotu T B Si z gp RUMİ |MAYIS 1949 Hlcrt Pancar « — 17,50 20 1365 1368 Taze sogan Şekeş 35 aŞasan| VB | zz Sarmısak e ae e B 3 Hai Ş b 15 25 | 30 CUMA 14 bğa ğ E n ö 350 | Hazır: 8 - Ay: 5 - Gün: 138 Kestane « — eg — Vasati — Ezani Elma — Amasya « 90 180 a D GĞ aa « müşi « - 70 y MEn Z SO | Akşam 19 18 12 00 « nebolu « 30 80 100)| Gğle SA K GA YA y Z K S0 )| Tkinat 16 08 8 40 < — Kastomong < 70 80 NÜ vi BakLe? & SAĞ ö n BN 200!| tmsak z 4 7T28 Çilek < Siş 200 210| Malta Erik < 5 70 100 K Hıyar adet —- 200 -| DER aa Portakal Merstg S0 mmük —— — — 1000 Zif” Nöbetçi eczaneler & « « we e n 1200 — 1820 .5-940 « — Alanya 110 « — 1100 go0 | İ i 094 i B 200 B z 1100 — | Aksaray — : Cerrahpaşa « Dörtya « 750 800 900 | Alemdar * Sırm Rasim < « 100 « Bi 625 700 | Bakırköy : Bakırköy Ec. « « 150 < — 600 700 | Beşiktaş * Vidin « — Hatay 140 « M 1900 — | Beyazit : Çarşıkapı « « 180 « — 1300 -— b * Bweyoğlu « « « 240 « — 1600 — | Peyodlu —3 Yeamial € — Rize a el — 850 —|İ öminönü — * Mehmet Kânm < « 100 & - 400 —İ) eyüp 1 Eyüpsultaa Poplen “ree * « - ha S00|| Fatih 1 Ahmet Suat Bi gRR L N Ş Mi d00 İ| Galata — : Merkez Limon — Mersim 120 € - . L | örcer B pi KS ct 150 « — 1300 —— 1350 : . N aai 150 ğ e 1400 —| küçükpazar : Küçükpazar gz 200 — & 1100 1600 )) geşi * Nargileciyan - : Z 1 Mecidiyeköyü 12.5.040 tarihinde hâlde toptan atılan meyva ve sebze fiatları yu kalı karıda gösteriimiştir. Bu / toptan flatlara, seyyarlar 0/0 29, cmanav|| Tükslm — 1 Takalm B Ve sebzecilar 0/0 30 kâr haddi ilâvesile satış yapmaya mecburdurlar. — 6508 — Keyfiyet sayın halka ve ilgilllere İlân olunur,