Hepsinin gözleri yüzünü ilk defa gördükleri gence dikilmişti Tefrika No. 73 "irinci kat merdivenleri çıkıp Gardular. Bektaşi babası kılı- ğındaki ÜUstadı Azâm Bol elinin baş parmağını geniş kemerinin kenarına iliştirerek «Hekim A- &üh efendi ile Hacı Hüsnü bey görünmediler demek?» diye a- İm çizgileri derinleşen - başını eğdi. Tüccar Kaporelin söyledi- Hi ehain> İn ikisinden hangisi olabileceğini düşünmüştü. Kafa- Bını, daha ziyade Üç ay evvel Sultan Hamidi cuma namazı kı- larken Ortaköy camiinin hünkâr mahallinde öldürmeği Üzerine aldığı halde, kendisine verilen revolverle gümüş kamayı satan Agüh efendiye takılıyordu. Pa- a canlı, dessas ve haris adamın biri idi. İki gün sonra da olsa, padişahlığı zamanında Sultan Murada kâtiplik eden Hacı Hüs- nü beye toz kondurmağa vicda- mr kall olamıyordu. Fazla ola- rak Aziz beyin mektep ve çocuk Tuk arkadaşı idi de... Zahire tüccarı arkadaşının yeğeni Mihala söyledikleri doğ- Tu ise, Aziz beyin evinin ansızın basılması ve hepsinin toplantı halinde yakalanarak Yıldız sa- yayına, oradan da harb divanı- önderilmeleri tehlikesi var demekti. Cüret ve endişe kayna gan hançer bakışlı gök gözleri- ni, ev sahibinin genç oğlunun “yüzüne ve gözlerine dikerek ça- Buk çabuk sordu: — Malüm odada toplamlıyor değil mi? — Orada. Ahtiyatı sever. 1 Pencereleri arkadaki büyük bahçeye ve oradan da bitişik bahçe ve bostanlara bakan oda kapısına ilerlediler. Tehlike &- mında en emin yer olarak ayır- mış oldukları odacıktı. Ali Sua- vi gürültüsünden sonra ilk defa Bir araya geliyorlardı. Sultan Müuradın mabeyincisi ve en sa- dik adamı İsmail beyin yanında genç bir adam da vardı. Rusu- —at kâtiplerinden Haydarlı Nu Ti bey bu gece yemin ederek ce- miyete alınacaktı. Kleanti Skal yeri ile Muhtar beyi karşılaya- Tak ellerini sıktılar, Gök gözlü adam, pencere-önüne oturma- zaıştı. Sedir altına düşen al yüz lü küçük yer şiltelerinden biri- e bağdaşarak gözlerini meclis- 'te hazır bulunan komite âzala: Tının yüzlerinde gezdirdi: Ba- gına kenarı pullu bir. değirmi atarak oturan Nakşibend kalfa- 'nın yanında Vacit bey vardı. Maarif meclis âzalığından açık- 'ta bulunan bu zat, Sultan Mu- yadın şehzadeliğinden beri ada- mnı idi. Hattâ, cariyesi Nevesere ders de göstermişti. Alt başta, Kavasbaşı zade Tevfik bey otu- Tuyordu. Bu da hariciye memu- Tu idi, Güzel sesli bir musikişi- mas olduğundan Kurbağalıdere köşkündeki can sohbetleri ve Baz âlemleri zamanından Murat la tanışıyordu. Ayrıca, Sultan Murat Tekrar padişah olursa, biri hünkâr yaveri yazılmak, ö- teki, Avrupaya tahsile gönde- Tilmek vâdile kazanılan Bulgar Yalı iki genç medrese - talebesi de vardı. Birer birer yüzlerine Bülümseyerek hatırlarını soran Kleanti Skalyeri yanında otu- Yan ak sakallı ihtiyarın elini tu- tarak okgadı, Bu da, Saniha sul- tanın kâhyası ve adliye nâzırı 'Damad Mahmüt paşanın (1) ba balığı Hacı Bekir efendi idi. Nakşibend kalfanın yardımı ile «Millet Selâmeti> komitesine gir Mmişti. Partinin umumi merkez Azalarından yalnız iki arkada- Bilirsiniz babam gn gelmediği anlaşılıyordu; ta- bib Agâh efendi ve Hacı Hüsnü beyi Büyücek lâmba ile aydınla- nan odada kasvetli, Üzüntülü bir'hava vardı. Ali Suavi hâdi- gesi ve yapılmağa başlanan tev kifler canlarını sıkmışa benzi- yordu. İçkisiz ve sade bir yemek yediler. Tek tük konuşuyorlar- dı. Kahveden sonra, ev sahibi Aziz beyin yetişkin oğlu Kadri bey üzeri yeşil çuha örtülü bir rahle getirerek üstadı âzümn önüne koymuştu. Rahleciğin ör- tüsü üstünde yine yeşil çuha kaplı bir Mushaf vardı: İçlerine alacakları Haydarlı Nuri beye yemin ettirilecekti! Soluk bile almıyorlardı. Hep- Binin gözleri yüzünü ilk defa gördükleri genç adamın yüzüne ve hareketlerine dikilmişti. Diz- leri üstüne gelen Kleanti yaklaş masını ve rahle önüne diz çök- mesini söleyerek, mutavassıt ve Mürşit mabeyinci İsmail beye baktı: — Bu zatı nasıl bilirsiniz? — İffet ve istikamet sahibi hamiyetli bir vatandaş ve kar- deş olarak. — Millet Selâmetine canla baş la çalışacağına ve icabında her türlü fedakârlıktan kaçınmaya- cağına emin misiniz? — Tamamen. — Kefalet ediyor musunuz? — Evet. Lâümbadan vuran sarı şevk altında taştan keslimiş gibi ha- reketsiz duruyorlardı. Açık pen cereden dolan yumuşak mayıs gecesi meltemi yüzlerini ve saç- larını okşuyordu. İri, nafiz ba- kışlı gözlerini başını eğip duran yeni arkadaşın Üzerine diken üstadı âzâm başını dikleterek daha ciddi bir durum aldı: — Haydarlı Nuri siz misiniz? — Evet. — Vazifeniz nedir? — Rüsumatta kâtip! — Öyle ise can kulağı ile din leyiniz ve söyleyeceklerimi ay 'nen tekrar ederek şu Kur'anı Kerime el basınız! Nefeslerini tutarak dikkat ke sildiler. Balmumu renginde uzun parmaklarını mor dudakları üze Tine götürerek kesik kesik ök- Nuri kardeş! Benim le birlikte tekrarlayınız. — Aynen tekrarlayacaksınız: Millet selâmeti için - elimden geldiği kadar çalışmağa gayret etmeyi taahhüt ederim! Başını eğerek dinleyen adam tekrarlayınca: «Tebrik ederim. Bir daha tekrarlayınız ve yemin ederek, elinizi Kur'anı Kerim ü- zerine basınız!» dedi. Yemin e- derken ayağa kalkmışlardı. Şen şen bakıştılar, Kapıyı aralayarak başını uza tan ev sahibi Aziz beyin oğlu Kadri bey, Kleanti Skalyeriye: «Âz gelmesini> işaret etmişti. Pek ehemmiyetli bir şey söyli- yeceği anlaşılıyordu. Gök göz- ü adam, bodur şişeli idare kan dili ile aydınlanan aralığa çıka- rak «Bir şey mi vardı?> — diye alt katta gözcülük eden soluk yüzlü “delikanlının kolunu tut- tuz — Ne var? Şüpheli adamlar Yo1 gördünüz? (Devamı var) (1) Bu Mahmut paşa prens Sa- abaddinin babasıdır. Sultan Har din bemşireti Cemile Sultan kocası| olan Topbane müşiri Damad Mah- YENİ SABAH Uçak kazasında ölen İtalyan futbolcuları Torino İtalyan takımına dokuz oyuncu veriyordu Ölen arkadaşları hakkında Meazza neler anlatıyor ? İtalya milli takımına 9 oyuncu veren Torino futbol birinci takımı oyuncularının bir uçak kazasında öldüklerini haber vermiştik. Dün- ya spor tarihinde ilk defa vâki olan bu hâdise her tarafta oldu- ğu gibi Türkiyede de derin tecs- sür uyandırmıştır. Beşiktaşın ant renörü İtalyan Meazza bu takıma ait hâtıralarını göz yaşları ara- sında şöyle anlatmıştır: «— Bu hâdise İtalyan sporu için büyük darbedir. Bu takım bu yıl 52 puvanla lik başlarının en önünde gidiyordu. Torino ta- kımında oynıyan bütün - oyuncu- lar arkadaşımdı. Takımin birinci takım oyuncuları Gabetto, Baci- galpo, Ballarini, Menti, Martelli, Ossala, Rigaman, Loick, Mazzo- la, Gartigliano, Grezare, Maroro.. Bunların en yenisi üç senedir bi- rinci takımda oynuyordu. Bu fa- cla — Yunanistanda — yapılacax Akdeniz futbol maçlarını sekteye uğratmaz sanırım. Fakat, acaba bu hâdiseden sonra İtalya maç- lara iştirâk eder mi 22 Mayısta Floransada yapıla- cak İtalya - Avusturya futbol ma | İtalyanlar, Yunanistandaki fut- bol maçlarını incelemektedir. Ve- rilen bir habere göre İtalya B. futbol milli takımı Akdeniz kupa- &ı maçlarına iştirâk edecektir. Roma, 5 (AP) — İtalyan «To- rino> takımının bütün oyuncula- Tının bir uçak kazasında kur- ban gitmeleri bütün İtalyayı sars tığı gibi içtima halinde bulunan İtalyan Ayan Meclisi de haberi: öğrendiği zaman derin Burette müteessir olmuş ve İşişleri Ba- kanı Marino Scelba Meclis his- lerini şöyle ifade etmiştir: «Bu facia İtalyan sporuna, İ- talya gazeteciliğine ve İtalyan tayyareciliğine indirilmiş kuvvet li bir darbedir.> Uçak yolcularının hepsinin öl- düğü bildirilmekle beraber ölü- lerin sayısı hakkında zit haber- ler verilmektedir. Bütün cesetler henüz enkazın altından çıkarılamamıştır. Radyoda demeçte bulunan İtal yyan futbol federasyonu başkanı Signor Barassi de şöyle demiş - tir: «Ölenler futbol takımlarının en nadide oyuncuları idi. 4«Torino> takımı İtalyanın dört tenedenberi futbol şampiyon ta- kımı bulunmakta idi. Takım oyun cuları da 1950 de Brazil'de yapı- lacak dünya şampiyonluk karşı- laşmalarına iştirak edecek İtal- yan milli takımı teşkil ediyorlar- di. KAZANIN SEBEBİ Torino: 5 (A.A.) «afp> — Dün Torino yakınlarında vukua gelen ve Torino futbol takımı oyuncu- larının birden ölümiyle neticele- nen uçak kazası hakkında açılan tahkikatın ilk neticelerinden an- laşıldığına mazaran Lizbon - To- rino yolunu muntazam bir şekil de kat'eden tayyare Torino ha- tini Milâno üzerine çevirmiştir. Bu sırada yükseklik — Aletleri 2000 metreyi gönstermesine mu- kabil uçak 600 metre yüksekten uçmaktaydı. Yağmur ve sis, pilota şehre hâkim bir tepede bulunan Super- ga kilisesinin kubbesini görmek İmkânını vermemiş ve uçak yere düşerek derhal ateş almıştır. Uçakta bulunanların hepsi der hal yanarak kömür haline gelmiş ler yalnız çok ağır yaralı olarak kurtulan iki kişi de az bir zaman sonra ölmüştür. ÖLENLERİN RESMİ LİSTESİ Roma, 5 (A.A.) safp> — Su- perga'daki tayyare kazasında 30 kişi ölmüştür. Ölenlerin resmi Jistesi Fubolcular: Bacigolupo, Balla- rin, Martelli, Ballarin, 2, Maroso Grezar, Rigamonti, Castigliano, Fadini, Menti, Loik, Grava, Ga- betto, Bongiorni, Mazzola, Sehu- bert, Ossala, ve Operto. Torino kulübü idarecileri: Agnisetta, Civalleri, ve Erbstei, İngiliz antrenör Livesley, Ma- sör, Corrino, organizatör Bonaiv ti, gazeteci: Casalbore, Tosatti, ve Cavallero ve nihayet uçağın Üç kişilik mürettebatı da ölen- ler arasında bulunmaktadır, ÖLENLER 31 KİŞİ Torino, 5 (A.A.) «afpr — To- rino yakınında düşen uçak mü rettebatının & kişi olduğu £ rilmektedir, bu suretle ölenlerin sayısı 31 i bulmuştur. HATIRALAR TAZİZ EDİLECEK Roma, $ (A.A.) — «afps Sperga uçak kazası üzerine İ- talyan olimpiyat komitesi dün akşam bütün milli spor federas yonarına hitapla, 8 mayıs cuma Meşhur Kırkpınar güreşleri bu yıl 20-21 ve 22 Mayıs günlerinde Edirnede Sarayiçinde yapılacak- tır, Edirne Halkevi tarafından or- ganize edilen bu güreşlerin inti- zamla geçmesini sağlamak — için Vali Rükmettin Nasuhioğlu riya- setinde bir komisyon kurulmuş- tur. " Yurdun dört bucağından gele- cek olan pehlivanlardan iyi dere- ce alanlara mükâfatlar verilecek- tir, 'va alanına inmeğe muvaffak mut paşa değildir. Yazan: BEHÇET SAFA — Tabil değil mi Nazif ağa- bey Sık sık konuşurdu, Amma neye dair konuştuğunu sormak d&tiyorsunuz? — Meselâ tanıdıklarına, haya tına dair... Bahtiyar olup olma dığını söylemez mi idi? Şikran onun ne sormak, ne anlamak istediğini tahmin edi- yordu. Belki de Nazif Sevimin bedbaht âşıkı hakkında bir gey ler duymuştu. Biraz zorlukla gevap verdi: — Vallahi ağabey, Sevim ba- pa kendinden pek az bahseder, hbususi hayatından hiç bir şey Böylemezdi. Her zaman acele bir (çi var gibi yanımdan savuşur- Gü. — Evet hem sen ozaman çok küçüktün, Adeta çocuktun öyle *olmakla beraber belki bir gey- der söylemiştir. e #ŞK cüzlerini dikmiş, adeta içindir ki işte aç bekliyordu. Hakikatte Sevim ona hiç bir teyler söylememişti. Nazif içini çekti. Başka bir &ün de durup dururken Sevimin €n yakın ahbapları kimler oldu ğunu gordu. Şükran kadınlı er- kekli bazı isimler saydı, Bir gençten bahsederken Nazif: — Bu gençle Sevim pek sıkı fikı mai idi? dedi, — Bilmem ki.,. Doğrusu pek iyice bilmiyorum. Amma zannet zem. — Peki, kadın arkadaşları Tasında hiç içini döktüğü kimse yok mu İdi? Bir düşün Şük- Tan... — Vallahi hiç bilmiyorum... Nasıl, hangi mesele hakkında 1- gini dökmek ? Nazif suali değiştirerek: — Acaba Sevim kimseden kor kuyor mu 1di? Diye soruverdi, Şükran hay- zetle ona baktı. mamış ve bunun üzerine istikame Tefrika No. 55 — Kimseden Ne münasebet? — Evet, meselâ düşmanı var z idi? Nazif genç kızı adeta sıkı bir istievaptan geçiriyordu. — Düşmanı mı diyorsunuz? — Evet, sahici düşman... A- deta sBevimin canına kasdetmiş, onu öldürmek isteyen bir düş- man, Şükranın hayret ve heyecanı © kadar Bamimi idi ki Nazif onu böyle tehyiç ettiğine pişman olur gibi bir hal aldı. Sesi tit- riyereki — Byt... Bu suali pek garip gibi görünür amma,.. Ne bile- yim ne zamandır güphe İçinde- yim. İki Üg gün sonra da hiç umul madık bir alileden, Saml beyler den bahsederek: — Sevim onl: korkmak mı7 rla çok düşüp lkar mı idi? dedi, Bu işlerle uğraşmak Üzere Kırklareli milletvekili Şevket Ö- Şükran yine ayni cevabı ver- — Pek iyi bilmiyorum... Ha- tırlamıyorum. — Sık sık görüşür mü idi on- larla? Onlardan ikide bir bahse der mi idi? — Hayır... Zannetmem, — Bununla beraber Sami bey leri pek severdi, — Eh ...Biliyorsunuz ki Se- vim bazı ciddi bahislere giriş- mekten hoşlandığı için Sami bey lerle görüşmekten belki zevk a- lirdı, — Anlamadığım bir şey var. Saminin karısı Mimi — mekanç bir kadına benzer, Kocasını çok sevdiği de muhakkaktır. Böyle kadınlar ailelerine yabancı ka- gunların sokulmasından pek hoş lanmaz, kıskançlık salkasile her tey yaparlar. Mimi ile Sevim na Bil anlaşabiliyorlardı? Şükran bildiğini ve düşündü- Bünü söylemekte mahzur görme Yerek — Ben onların anlaştıklarına kani değilim. Sevim, Mimiyi gü Tünç bulurdu. Hattâ ata benze- tirdi. Ciddi bahisler karşısında onun bir at kadar anlayışsız dur duğunu söylerdi. Bir lâhza süküt oldu, Sonra günü bütün spor sahalarında ö- len Torino futbol takımı oyuncu-! larının hatırasını taziz için bir merasim yapılmasını istemiştir. Milli takımın dünkü ilk idmanı Milli takım kaptanı ve gazete- miz spor muharriri CİHAT ARMAN Salı akşamından itibaren baş- hyan kampa girmiş bulunan mil- N takım futbolcuları, ilk idman- larını dün sabah Vefa stadında yapmışlardır. Fenerbahçe antre- nörü Moolley tarafından çalıştırı- lan futbolcuların; Basın Kupası maçlarında sakatlananları idma- na çıkarılmamış ve cumartesi, pa- zar günleri iki sıkı maçın olduğu gözönünde tutularak antrenman hafif yapılmıştır. Antrenör Mool- ley daha ziyade futbolculara tak- tik öğretmiştir. iki güreşçi dül Trakyaya gitmiştir. Başpehli- vanlık maçlarında hileye sapılma- ması için tertibat ahnmıştır, Beykoz takimı Yunanistandan döndü | Bir müddet evvel Yunanistana gitmiş olan Beykoz takımı fut- bolcuları dün bir Skandinav u- çağı ile' şehrimize dönmüşlerdir. Beykozlular Yunanistanda yap- mış oldukları 5 maçtan ikisini kazanmış, ikisinde berabere kal- mış ve birinde de mağlüp olmuş- lardır, Nazif hemen: — Ha sahi... dedi. Sen Fik- reti yine sık &ık görüyor mu- Bun? — Eh, arada bir... — Çok seyahat eden bir a- dam değil mi? — Evet... İşi icabı. Dolaşıyor muş, — Ne işi? Ticaret mi? Zan- netmem, Galiba mühimmat alış verişinde bulunuyor bir çeşit müteahhit. Öyle mi? — Bilmem ki... Bana bunlar dan hiç bahsetmez. — Benim sana bunları sordu- ğumu sakın kendisine söyleme. Fikretin mühimmat işlerinde ça Jıştığını Ankarada duymuştum. Bevim de onu sık sık görürdü. Değil mi? — Evet... Arada bir görüş- tüklerini biliyorum, — Çaya falan beraber gittik de olurmuş, değil mi — Zannederim, — Fakat Sevimin doğum yıl- Gönümüne onu düvet edecek ka ar yakın dostu olduğunu bil- miyordum. — Ne kadar iyi dans ediyor ler Beşiktaşın Italyan atrenörü Guiseppe Meazza İtal yan tenisçilerile karşılaşma Tenis, Eskrim, Dağcılık Klübü her yıl sonbaharda yaptığı İstan- bul enternasyonal tenis turnuva- sına bu yıl Parioli İtalyan tenis klübiyle yaptığı anlaşma neticesi bir ikinci ecnebi teması daha ilâ- ve etmiştir. İstanbul enternasyonal tenis turnuvasının organizasyon — bakı- mandan mükemmel oluşu, bu tur- nuvanın Avrupa tenis âleminde ismi geçmesine sebep olmuştur. Bu ise memleket sporumuz için i- yi bir propaganda vesilesine se- bep olmuştur. Parioli İtalyan tenis klübü spor culariyle Tenis, İskrim, Dâğcılık klübüne mensup sporcular arasın- da yapılacak olan temas memle- ketimizde ilk defa klüpler arası bir beynelmilel karşılaşma olm: sı bakımından önemlidir. Misafir tenisçilerle dört tek erkek, iki çift erkek, bir tek ka- dın ve iki muhtelit karşılaşması yapılacaktır. Müsabakalar, Tenis, İskrim, Dağcılık klübü kortların- da oynanacaktır. İtalyan tenisçisi Giuliano Seri- bani 28 yaşındadır. Kendisi Roma birincisi olup İtalyanın sayılı te- nisçilerindendir. Carlo Della Vida 30 yaşındadır. Halen İtalyanın sayılı çift — oyuncularındandır. Muhtelif. defalar çifte turnuva kazanmış bir. tenisçidir. Bayan Wally San Doninno Roma birin- cisidir. Mevsim başında durumu hak- kında bir şey bilmediğimiz geçen yıl Bayan Mattar gibi kıymetli bir tenisçiye karşı çıkardığı fev- bü- kalâde oyuniyle tenisimize yük bir zafer kazandıran Mu ile Wally San Doninni arasındı ki karşılaşma çok mühimdir. Antrenmanlara yeni başlamış olan kiymetli tenisçilöfimiz: Feh- mi, Suzan, Behbut, Suat Nemli, Hasan Akev, Telyan ve Kris'in bu karşılaşmalara — katılacaklar- dir. Küvvetli rakiplerine karşı klüplerinin renklerini bütün ga: retleriyle koruyacakları muh: kaktır. Mevsim başında teni& severlerei bir ecnebi teması seyrine imkân hazırlıyan Dağcılık - klübü idare heyetini tebrik etmeyi borç bili- Bugünkü müsabakaların prog- ramı: Cario Della Vida - Behbut Ce- vanşir; Giuliano Seribani -Fehmi Kızıl; Wally San Doninno, Carlo Della Vida - Muallâ, Kris Uncu. Müsabakalara saat 15,30 da başlanacaktır. Kız Okulları arasında bakası atlelizm mi Beyoğlu Kız Lisesi şampiyon oldu İki senedenberi okullar a da yapılmıyan atletizm müsaba- kaları dün tekrar İnönü stadında yapılmıştır. Bu sene her spor şubesinde ol- duğu gibi atletizmde de Beyoğlu Kız Lisesi büyük bir muvaffaki- yet göstererek voleybol, basket ve nihayet atletizmi de kazanma- ğa muvaffak olmuztur. Teknik neticeler: UZUN: 1 — Nesrin (Beyoğlu) 3,92. ğlu) 3,8: 8 — Şerefnur 'TOPATMA: srin (Çamlıca) 43,43. atpaşa). oğlu). 80 METRE: Nermin (İstanbul) 11,8. clâ (Kandilli) 11,9. $ — Selçuk (Çamlıca). YÜKSEK: 1 — Nesrin (Beyoğlu) 1,25. clâ (Çamlıca). 3 — Sevim K du, değil mi? — evet, sahi. (Devamı var) Beyoğlu) 1,15. 600 metre: 1 — Bilon (Beyoğ- zan: Eski bir pehlivan Serez beyi işin ereceğini — Kaçma! Dur! Bu göz Üzerine asker birden bire döndü ve Ayıboğan Hasan pehlivanın kisbetini tutan eli- sıkarak söktü: — Dur, gimdi Senden kaçan yok. Ayıboğan, bileğini böyle sö- ken bir adamın hiç te öyle ko- lay yenilir yutülur bir kimse olmadığını düşünmekle beraber yine direndi: — Nereye gidiyorsun öyle 1- geliyorum, Şimdi görürsün! Asker doğruca Hüseyin ağa- nin yanına geldi: — Ağa müsaade edersen gu- nunla da tutuşayım! — Hayır, olmaz! Hasan peh livan yenilmiştir. Bir daha tut- mağa hakkı yoktur. Sen onu yeneni yendin! “ li Hüseyin ağa , haklı idi amma, kim dinler? Asker ısrar etti — Zararı yok ağa! Mademki herkes güreş istiyor, onunla da atalım bir güreş! Hüseyin ağa hayretle aske- re bakıyordu. Bu ne cesaret, bu ne cüretti? İki saat süren bir güreşten sonra nasıl oluyor da Ayıboğan Hasan gibi bir devle de çarpışmayı göze alıyordu bu adam? Hayır, o istese bile müsaade etmiyecekti. Onun için askerin teklifini reddetti — Hayır olmaz! Eğer ödül istiyor! Ben sana ödülün iki mislini veririm, Pa- kat seni göz göre göre bu ada- mın önüne atıp harcayamam. — Yenileceğimden mi korku- yorsun? — Yenip yenilmek başka şey Fakat bu adamların dediği ol- miyacaktır. — Sen merak etme ağa! Beni kimse kolay kolay yenemez. Biz ne adamlar, ne pehlivanlar gör- müşüz? Sen içini rahat tut! Sonra hemen döndü. Cazgırın yanına gitti: — Haydi bakalım, tutuşuyo- ruz, Bakahm ondan sonra baş- ka ne çıkaracaksını Çingenelere de döndü: — Abe vurun cenk havasım! Halk askerin Ayıboğanla da tutuşacağını haber alınca he- men kenarlara çekildi. Serez be yine gelince bunâ çok şaştı. Hiç ümit etmiyordu. İşin kavga ile sona ereceğini sanıyordu. Bü aske. belki iyi bir pehli - vandı amma, muhakkak ki pek saf ve toy bir şeydi. Bu kadar saat Madralı Halil gibi bir peh livanla güreştikten sonra şimdi nasıl oluyor da bir de Ayıboğan Hasanla tutuşmak cesaretini gösteriyordu. Bu, bile bile kazan dığı şerefi kaybetmek demekti. at bir defa ağzından çık- mıştı ya... Hemen — Haydi güreş başlıyor. Her ! diye o da bağırma- z! rsa alsınlar! Meydan bir dakika içinde bo- şaldı. Herkes yerine çekildi. Çin geneler cenk havasını büyük bir neş'e ve vecd içinde vurmağa başladılar. Herkes askere acıyordu. Çün Atınada yapılacak atletizm müsabakaları Ankara, 5 (A.A.) — 7-8 Ma- yıs günleri Atinada, Türk atlet- lerinin de iştirâkiyle yapılacak olan müsabakalar hakkında aldı- ğımız malümata göre, bunlar Ak- deniz birincilikleri olmayıp — iki büyük olimpiyad arasında yapı- lan ve «Pan İonion> ismi veri- len ara olimpiyadlarıdır ki, bu- nu Yunanistanda husust bir te- şekkül devam ettirmektedir. Bu teşekkül, atletlerimizi müsabaka- lara davet etmiş ve bu davet ta- rafımızdan kabul olunmuştur. 12 Türk atleti, disk hariç, bütün di- ğer müsabakalara katılacaktır. Akdeniz atletizm müsabakala- rı, 9-10-11 Eylül günlerinde, İs- tanbulda yapılacaktır. Halen, İ- talya, İspanya, Yunanistan, Lüb- nan, Suriye, Mısır bu müsabaka- lara katılacaklarını bildirmişler- dir. Türkiye voleybol birincilikleri Ankara, 5 (ALA.) — Türkiye yoleybol birincilikleri 12-13-14-15 Mayıs tarihlerinde Ankarada Ga- zi Eğitim Enstitüsü — salonunda yapılacaktır. Ankara birinci — ve ikincisi bu pazar günü yapılacak müsabakalarda belli ” olacaktır. Müsabakalara 5 bölgeden iştirâk edecek takımlar şunlardır; İstanbuldan Beyoğlu Spor, V fa; Ankaradan Hava Gücü, Genç: ler Birliği; Kayseriden Erciyas Gençlik; Erzurumdan — Palandö- ken Gençlik; Malatyadan Hava Gücü, eei ae ca). 8 — Emel (Madhatpaşa). 4 X 100 Bayrak: 1 — İsta bul, 2 — Beyoğlu. 8 — Kandilli. M) 2.02,25. 2 — Selçuk (Çamlı ŞERAMAZAN . çe 6 MAYIS 1919 — (GÜREŞLERİ Tefrika No. 73 kavga ile sona sanıyordu kü Madralı Halil gibi bir peh«s livanı yetmek için az mı uğ- Taşmış, az mi yorulmuştu? Sonra okka bakımından da di- ğerlerine nisbetle çok hafifti. Bu canavarlarla boğuşmak bir pehlivanı taş Olsa eritirdi. Ayıboğan Hasan yine göyle yarım yamalak bir peşrev yap- tı ve hemen bütün hızı ve gid- detile askerin Üzerine atıldı. Asker bu ilk hücumu güçlükle atlatabildi. Fakat Ayıbofan hücumunu derhal — tekrarladı. Bilhassa çapraza girmek için askerl zorlayıp duruyordu. As- ker de bu hücumları defetme- ğe, Ayıboğanın herhangi bir oyununa düşmemeğe çalışırken aynı zamanda da mecbüren ge- riliyordu. Askerin bu gerileyi- Bi Serez beyile - taraftarlarını büyük bir ümide düsürmüs bu- ırdu. Bunlar şimdi avâz- ları çıktığı kadar haykırarak Ayıboğanı daha ziyade gayrete getirmeğe calışıyorlardı: — Haydi Ayıboğan! — Haydi arslan! — Göster kendini Hasan peh livan! — Gir çapr — Bastır askeri! Ayıboğan, gerek — harmının gerilemesinden, gerekse halkın kendisini teşvik etmesinden hüs bütün cesaretlenmis ve iki mis li bir kuvvet ve gayretle aske- rin üzerine yüklenmeğe başla« maştı. Hüseyin Ağa bu manzarayı görünce Ayıboğana lânetler et- meğe basladı: — Madem bu kadar kuvveti, bu kadar gayreti varmış neden bunu Madralıya karsı göster- medi de hepsini fukara askere bıraktı. Ah kâhya ah! Bi kargayı, oysun gözünü te buna derler. Nereden bi bu adamı! Bunca hafta çiftlik te yediği içtiği haram olsun! Zavallı kâhya ne desin? O da efendisile birlikte Ayıboğa- na lânetler okuyunp durüyordu. Bu sırada zavallı asker- bir de talihsizliğe uğradı. Ayıbo- ğanın bir hücumundan kaçın- mak için yana çekileyim derken ayağı kaydı. Ve yüzükoyun ye- Te kapandı. Bunu gören Ayıbo- ğan da mal bulmuş mağrabi gi- bi hemen askerin tstüne âtıl- dı. Ve bütün ağırlığı ve cüsses gile yüklenerek askeri bir de kurtkapanına aldı. Artık asker hapı yutmuştu. Serez beyinin adamları boğaz- larını yırtarcasına haykırıyor- lar, bu zaferi alkışlıyorlardı: — Var ol Ayıboğan! — Varol arslan! — Dayan Hasan pehlivan! — Boğ askeri! Kes iflâhını! Askerin uğradığı bu talihsiz- lik diğer tarafı büyük bir üzün tüye sevketmişti. Ayıboğan Hasan gibi bir devin altına düş mek ve- üstelik kurtkapanına yakalanmak az talihsizlik mi idi? Onun bundan kurtulabil- mesine artık hiç kimse imkân vermiyordu. Asker mağlüp ol- muştu. Hüseyin ağa kâhyasına dön- dü: (Devamı var) OKUYUCUSA SDDİYOR Ki İ İsmet Paşa Enstıtüsü hakkında şikâyet İstanbul Teknik Okulunda ta- lebenin yemek grevi yaptığınm muhterem gazetenizde — okuduk. Bu grev hâdisesinde — talebenin haklı olup olmadığını bilemem. Ben burada, kendi kızının oku- duğu bir mektebin feci halini ara sedeyim. Kızım, Ankarada İsmet Paşa kız enstitüsünün muallim şubesin- de üçüncü sınıfta leyli meccaı talebedir. — Malümdur ki, Isyli meccani talebenin her — ihtiya mektep tarafından temin olunur. Fakat üç yıldır leyli meccani ta- lebelere ne elbise, ne çamaşır iş malzemesi ne de kitap verilmiş tir. Hattâ — sabun — bile — ver- miyorlar. Kızım her hafta sa- bununu evden götürür. İmtihan- larda iş malsemesini Diz temin ederiz. Mektepten verilen - yemekler çok fena, Bu yüzden çocuüğum maıyor. Bir szamanlar gazeteler bu mektebin feci durumunu bir par ça yazdılar, Fakat hiç bir şey de ğişmedi. Malümdur ki, leyli meccani ta lebe mecburt hizmete tabidir. Bu hizmeti — yapmayandan — devlet masrafları ödettirilir. Bu mek- tep leyli meccani talebesine hiç bir masraf yapmadığı halde bu talebeden nasıl mecburi hizmet istenilebilir?. Mili Eğitim Bakanlığının na- arı dikkatini çekmenizi rica ede Derece 1,3,6,10. m İmza mahfuz »