A KBü s ıcak bir yaz günüydü. Ko- münistler beni Moskovada ki Butinki hapishanesine götü- rüyorlardı. Daha tevkif edilme- den çok önce, bu meş'um zindan da yüzlerce mevkufun her türlü işkencelere tahammül ederek 1z- tırap içinde kıvrandığını biliyor dum, Duvarları rutubet kokan geniş bir koğuştan içeriye girince, ar- tık, uzur müddet, hürriyete ve- dâ etmem lâzım geldiğini anla- mıştım. Vaziyetimi tetkik etme- ğe fazla vakit bulamadan, bir- denbire etrafimı birçok mahküm kadınlar çevirmişti. Bana çeşitli gualler- soruyor; İçlerinden ba- zıları, mevkufiyetimin — sebebini öğrenmek istiyorlardı. - Onlara hıçkıran bir sesle"cevap verdim — Kocam, komünist aleylitar- hığı suçile tevkif edilmişti. Bir Thtilâlcinin karısı olduğum. içla beni de nezaret altına aldılar. Geniş koğuşun her köşesinden ahengini kaybetmiş sesler akse- diyordu: — Evet, biz de tıpkı senin gi- bi bir bahane ile buraya hapse- dildik!. Ben bu kâbuslu rüyada kendim den Adeta geçmiştim. Aziz y vamdan, yavrularımdan — hülâsa bütün dostlarımdan ayrı kalaca ğimi düşünerek üzülüyor, ağlı- yordum. Fakat tam bu sırada, Katerina İvanova —adında ak — saçlı ihtiyar bir kadın gelip karşıma dikilmişti. İvanova, koğuşunun Gisiplinile meşgul olan mevkuf kadınlardan biriydi. İki elimi 2- vuçlarının içine alarak beni te- selliye başladı: — Bu anda duyduğun sonsuz aztırabı anlamıyor değilim yav- Tüm! Amma şunu unutma ki se- nin gibi daha birçok muztarip kadınlar da var. Onları göz &- nünde bulundurarak avunmaya bak! Ben bu sayede ancak, şimdiye kadar yaşıyabildim. Bu- Tada mahpus bulunduğum bir yıl zarfında, bilsen, ne müthiş man zaralara gahit oldum. Sorguya çekilen mevkuf kadınlardan ba- zıları, kırbaç darbelerile derileri soyulmuş olduğu halde, koğuşa dönüyorlardı. Ya bir de erkek- Tere neler yapıldığını bir görsey din! Biz onların çoğu zaman acı feryatlarımı işiterek İsyana kalk mayı bile aklımızdan geçirirdik. Fakat bütün bunların en acısı; Bevdiklerimizden hiçbir. haber almayışımızdır. Bu sözlerden sonra İvanova beni kucaklıyarak yanımdan u- zaklaşmıştı. KOMÜNİSTLİK ŞEREFİ Ben Butinki hapishanesinin ka dınlara mahsus geniş koğuşunu baştan başa dolduran bu zavallı mahlüklardan Raşel isminde bir başka kadına daha bağlanmış- tım. Zeki ve sevimli bir çehre- ye sahip olan Raşel, komünist bir doktordu. Bolşevikler onu, kocasile birlikte Kızıl orduya mensup askerleri taşıyan trenle- Te bir takım muzır mikroplar zerpmiş olmakla itham ederek tevkif etmişlerdi. Raşel, mahkü- miyetinin bu sebeplerini izaha ça lışırken bana şunları söyledi: — Bizzat Bolşevikler de bu id dialarının boş olduğunu biliyor- lar. Fakat onlar, kocamla benim, Trotski'nin hesabına çalıştığımı zı zannediyorlar, -Bundan sonra Raşel, dayaktarı IKTIBASLAR | Bir Rus hapishanesin deneler gördüm? S e/fır HÂBERLERİ Patlayıcı madde yapan fabrikalar | Çeviren: Nazım Kemal rin derin düşündü. Sonra anlat- mağa koyuldu: Yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı |madde imâl veya istimal eden parmaklıklı pencerelerden süzü- | lerek yanımıza gelir. Onu, son meteliğimizi harcıyarak bakıyo- Tüz, besliyoruz. Mioka'nım, kuy- rilmiş bulunmaktadır. Bu husus |ta Milli Savunma, Sağlık, İçişl ri, Çalışma, Ekonomi Bakanlık: larile, Belediye temsilcilerinden kâüğıda yazarak bu çantaya kor- lar. İşte bizim hariçle temasımı- z temin eden bu kara kedidir. Seni birkaç gün önce buraya getiren gef gardiyanı elbet ha- tırlarsın. Bu müthiş bir adam- dır. Ona biz, «Kurt> lâkabını t: Komisyon bu toplantığında, teh likeli fabrikaların vaziyetlerini kontrol etmeğe karar vermiştir. Kaymakamlıkların — verecekleri | listeye göre hareket edecek olan komisyon bugünden itibaren faa liyete geçecektir. Kontrola tâbi tutulacak fabri- kalarda mahzurların izalesi ci- hetine gidilecektir. Verilen müh- Tet zarfında komisyonca tesbit o- Tunan mahzurları izale etmemiş bulunan fabrikalar, sureti katiye de kapatılacaktır. Bir suçlu hüküm giydi Pangaltıda Cemile adında bir kadının dükkânında 50 ve Tak- simde bir otomobil acentesinden 200 lirayı tırnakçılıkla çalmak- tan sanık Mustafa Habibin üçün cü asliye cezada görülmekte olan muhakemesi sona ermiştir. Suçlu 4 ay 15 gün hapse mah- küm edilmiştir. Türkiye Ormanvlarının durumu hakkında konferans İktısat ve Orman Fakülteleri profesörleri arasında konferans mübadelesi hakkında vâki olan bir anlaşmanın tatbikatına bu hafta başlanacaktır. İlk olmak üzere Orman Fakültesi profesör lerinden Şeref Nuri, bugün İktı- sat Fakültesi 3 üncü sınıf dersha nesinde saat 11-12 arasında (Tür kiye ormanlarının durumu — v iktısadi kalkınması) konusu hak kında bir konferans verecektir. Konüferans esnasında Türkiye or- manlarının durumunu — gösteren haritalar kullamılacaktır. Konfe- ransa' hariçten arzu| edenler de gelebilir. Orman muhafızını öldüren Şaban Bir müddet evvel Çatalcada bir orman muhafızını çifte ile vurup öldürmekten sanık Şabanın du- ruşmasına dün 2 nci ağırcezada başlanmıştır. Sanık sorgusundi — Sırf evlâd ayalimi geçindi- recek üç beş kuruş temin etmek için ormanda kömür yakacak- tım. Muhafızlar mâni oldular, A- ramızda kavga çıktı. Elimden av tüfeğimi almak istediler. Bu es- nada tüfek kendiliğinden ateş al- dr ve muhafız öldü..» demiştir. Düruşma tahkikatın derinleş- tirilmesi için başka bir güne bı- rakılmıştır. Şehrimize gelen Fin- landiyalı Profesör Findandiyanın anat — gelişmesin de büyük rol oynamış fizik ve kim ya profesörlerinden Y 'Kavko dün Z konferans vermek tizere şehrimi 22 gelmiştir. İstanbulda bir hafta kalacak olan profesör ilik konferan ni yarın verecektir. Kavko bun: dan sonra Aniaraya da giderek * MİOKA'NIN ÖLÜMÜ Raşelin bu kara kedi hikâyesi beni çok güldürmüştü. Zırza ben Miokanın bir posta vazifesini ya pabileceğine inanamıyordum. Nihayet bir gün, sabah erkez- den — tüvaletten dönüyordum. Mahküm kadınlardan pek azı u- yanmıştı. Yatağıma tekra” uza- tup yatmayı düşünüyordunı. Fa- kat bu sırada Raşel, yanıma yak laşmıştı. Bana pencereden avlu- yu göstererek bağırdı: — Bak! Bak! Kurt, ne yapı- yor? Raşelin feryadı üzerine koğuş- takilerin hepsi yataklarından fır lamışlardı. Şimdi demir parmak- lıklı pencerelerden avluya baki- yorduk. Avluda Kurt, kara ke- diyi boynundan yakalamış, gardi yanlara bir takım emirler veri- yordu. Bir müddeğ sonra da Mi- oka'nın kanlar içinde yere yuvar landığını gördük. Bu arada Kurt, bizim koğuşa doğru yüksek sesle şunları oku- yordu: — Yüksek mahkeme, Mioka- mın komünist aleyhtarlığı suçu- nu sabit gördüğü ma mahküm etmiştir. Biz bütün mahkümlar, bu va- ziyet karşısında donakalmıştık. Biçare bir kara kediden bile kor kup onu imha eden cebin bir re- jime karşı artık İsyan * etmeği bile lüzumsuz görüyor, başımızı önümüze eğmiş susuyorduk. «Plain Talk» tan S Hind Bale Hey'etinin ziyaretleri Hint bale heyeti dün saat n birde Valiyi ziyaret etmiştir. Bu gün de saat 11,5 ta sahne sanat- kârları cemiyetini, yarın saat on birde Konservatuvar ziyaret edi lecektir. Bale heyeti, müzisyen- leri Hint müziğini dinletecekler- dir. Mayısın dokuzuncu pazarte- si günü saat 11,5 ta Gazeteciler Cemiyeti ziyaret olunacak, ertesi günü saat 16 da Beyoğlundaki Sahne Sanatkârları Cemiyeti ta- rafından misafirler şerefine ve- rilecek kokteylde - bulunulacak- tır. Belediye hey'eti gitti İngiliz kültür heyetinin Türk belediyecilik derneğinden ettikleri 6 kişilik bir grup dün Londraya müteveccihen hareket etmiştir. Kendilerini hava mey- danında İngiliz basın ataşesi Mz. çürümüş kol ve bacaklarını gös- tererek ilâve etti: — Bak, beni itirafa sevket- mek için vücudümu çürük için- de bıraktılar. Amma ben, ölüm- den asla korkmuyorum. Komü- nistlik şerefimi sonuna kadar müdafaa edeceğim, Şimdi benim en büyük endi- gem, kocamın âkıbetidir. Bu hu- Busta bütün ümidimi, kara bir kediye bağlamış bulunuyorum. Bunun üzerine ben merak e- Redward uğurlamıştır. Ankara belediye meclisi ikinci başkanı orada da konuşmalar yapacaktır. ki d DL BaRilamar Mioka SÜ |tehlikeli fabrikaların durumunu İiştirük eden veya etmeyen ülke- kedi, hemen her âkgam, demir | Saslı bir şekilde gözden ge- | lerin en pahalıları arasında bulu- n & İ cirmek için çalışmalara hız ve-| nuyoruz. — Sabit — gelirll — me- Tak bir çanta vardır. Haplehane. | Müteşekkil bir komisyon kurul- | köylü kitlesinin pek müreffeh ol- nin her koğuşunda mahpus bu- | 9 ve komisyon ilk toplantisını | duğu mânası çıkarılmamalıdır. hman mevkuflar, dileklerini bir | Yün İtfaiye müdürlüğünde yap- | Memur sınıfı, daha ziyade, muta- mıştır. vassıt, tacir, komisyontu veya |gıbta ve hasetle bakanların mev mütehassısinın tedkikleri niştir, sanatkârı Jean Cocteau dün saat 11 de Marmara lokalinde dern Fransız tiyatrosu> mevzu- unda bir konferans vermiştir. setmiş «Mısırda iken çöl ortasın simden sonra boşaltılmasına baş - lanan ziraat âletlerinin ilk parti - Corporation'un hayırlı bir. tesadüftür. Mmümessili Koç Ticaret T A.Ş. dir, ketine avdette Türkiyedeki iktisa. sinır illerinin yol, eğitim ve sağ- Fuat Börekçi ve meclis âzası Sa- ih Köklü, Eskişehir belediye re- isi Hilmi Bayındır, Ereğli bete- Muallimler Birliği kamp hazırlıyor Geçen sene açılan Muallimler Bir. zası Şevket Günen'den müteşek- kil olan bu heyet İngiliz özel idareleri ve belediye teşkilâtı ü- zerinde muhtelif tetkiklerde bu- lunacak ve bu arada 9 Mayısta Londrada açılacak Sanayi sergi- ta derin bir ilgi uyandırmıştı. Dün Cemal Artüz'ün Başkanlığında top Janan Birlik İdare Heyeti, bu se - ne vaiti olan müracaatların çoklu- ğu münasebetile iki yerde Kamp a Çılmasına karar vermiş, bir hazır dip Raşel'e sordum: sini gezecektir. hk komitesi teşkil olunmuştur. diye meclisi daimi encümen â- | ği Kampı, Kampı organize - eden| YETildi. öğretmenler sayesinde bütün yurt.| -Bakanlar Kurulunun Ofisine ait bazı iş yerlerinde üç Yazan: Esat Mahım Bir kadının, bir erkeğe vere- bileceği en büyük değeri size bırakmak, ve nihayet elimde ne mevcutsa hepsini, ruhum ve kal- bim de dahil, tam bir teslimi- yetle kollarınıza terketmektir!.. Ekrem, tasavvür edilemiye - cek bir heyecan ve korku i kalıyor. Vücudünün titredi yandığını hissederek hudutsuz bir hayretle şaşkın şaşkın kızın Yüzüne bakıyor. Kız, ayni kuv- wetle devam ediyor — Ekrem bey diyor sizi; sev AMillerini ağlayarak söyleyen bü tadınların aşkından, daha k bir aşkla seviyorum Liçindir ki işte gimdi, yal- ut KARAKURT nız sizin ve benim bulundu, muz bu mehtaplarla aydınlatı! mış, çiçekler ve çimenlerle dona tılmış toprağın üstünde, ne biz- den evvelkilerin, ve ne de bizden sonrakilerin duyamıyacağı ebe- di bir heyecanın, nihayetsiz bir tehassüsün tadını almak, yu- dum yudum ömrümün bu tek ge cesini yaşamak, ve bu gecenin zevkini Tuhumda hissetmek is- tiyorum!... Çünkü ruhum yal- nız sizinle dolu Kız, ellerini ellerinden kurtar mak isteyen Ekremin,, bilekleri ni bırakmıyor bir türlü!... Ayın ışıkları ve kirpiklerinin ıslaklı Bi ile karışarak, kenarları yeşil * Tefrika No. 76 bir renkle mavi gözlerini, Ekremin gözlerindi harelenen iri ayırmaksızın, konuşmasına de- vam ediyor — Sözlerime inanın Ekrem bey diyor, hiç bir kadın, benim kadar sizi sevemez! Ve hiç bir kadın benim kadar sizi mes'ut edemez!... Eğer gururunuz bu gekilde tatmin edilmek isteniyor Sa yemin ederim, ömrümün 80- nuna kadar ayaklarınızın dibin- de, fakir bir kız gibi yaşamağa dahi razıyım! Şimdi elleri, daha çok titri- yor ve sesi daha çok alçalarak arzularını tekrarlıyor. — Sizden, yalnız sizi istiyo « İk Basite ircaâa ahyat pahalılığından her kesin, hakh olarak, şi- kâyet ettiği bugünlerde, F a u dorülsalkmk yanıbdımmı . E ..| Komisyon hepsini ayrı ayrı | isabeti çok güphell düşüncelerin aöt eyilkeer ö e| gözden geçirecek Vde yer aldığı görülüyor zorluğu — bir muharebeye Türkiyede geçim bedahattir. Çünkü mur zümresinin ise bilhas kıntı. içinde yuvarlandığı — gözle görülebilecek, maddi bir — şekil almıştır. Maamafih bundan geniş büyük müstahsil ile kıyaslandığı vakit maişet seviyesi hakımın - dan dun bir durumda ü Halbuki, az da olsa, sabit gelire cudiyeti de unutulmamalıdır. Me mur aylıklarına, çeşitli tarihlerde yapılan zamların nisbetleri ile hayat seviyesinin yükselişi ara- sında âhenk ve intibakın devam edip etmediğini de tetkik edecek değiliz. Hattâ yüksek dereceli Tütün hastalıkları — | 'Tekelin daveti üzerine gelen tü - tün hastalıkları mütehassısı Mös- yö Blünk, Maltepe tütün enstitü . sündeki çalışmalarını bitirmiştir. Mösyö Blünie Eğe mıntakasında, da incelemelerde bulunmak - Üzere Tekel bloloji şefi Kadrk Tomur ila birlikte Ege bölgesine hareket et - Orada da tütün hastalıkları — ve haşaratı Üzerinde tetkiklerde bulu nacak olan Mösyö Blünk tekrar şeh Fimize avdet edecektir. Fransız Tıyatro san'at. kârının konferansı Jean Marais tiyatro turupunun başında olarak şehrimize gelmiş bulunan meşhur Fransız tiyatro «Mo- Jean Cocteau konferansı esna sında Türkiyeden sitayişle bah- da iki şehir gördüm; burada ize karşımda kuvvetli bir millet bul düm> demiştir. Hayırlı Bir Tesadüf Marshall yardım plânı gereğince memleketimize — gönderilmiş — olan, ve evvelki gün, parlak bir mera- sini Oliver 'Traktörleri — teşkil et. mektedir, Yardım — plânından — ilk traktör sevkiyatının, traktör ima- Tâtı sahasında 101 senelik tecrübe- si bulunan Amerikanın en meşhur. ve en eski traktör fabrikası Oliver mamulâtı - olması Türkiye Oliver — Traktörlerin İtalyan gazeteciı döndü gelmiş Bir hafta önce şehriml: bulunan İtalyan Messagers gaze- tesinden Francesca Maratca dün memleketine dönmüştür. — İtalyan gazeteci hava meydanında ken - disi ile görüşen bir. arkadağımıza İstanbulu çok sevdiğini bilhassa Adaya hayran olduğunu ve memle- di meselelere dair makaleler. neş- redeceğini söylemiştir. — Francesca Maratca eylül ayında tekrar şeh. rimize gelecektir, Başbakanlığa verilen bir takrir Ankara, 5 (Hususi) — Doğu lık işleri hakkında General Veh: bi Güney'in sorusu Başkanlığa bir kararı Ankara, 5 (Hususi) — Petrol Baate kadar fazla mesaf yapıla bilmesine Bakanlar Kurulunca karar verilmiştir. rum Ekrem bey diyor!... Şimdi- ye kadar, bütün kadınlar sizin oldu. Fakat şimdi siz, yalnız be nim olacaksınız! Yıldızların suya aksetmiş hal kaları gibi, çimenlerin Üzerinde yuvarlak yuvarlak - pırıldaşan çıplak ve ıslak dizlerini, etekle- rini ucunu çekip biraz daha ser best bıraktıktan ve — vücudünü, onun vücudüne biraz daha yak laştırdıktan sonra, gözlerini yu muyor ve şehvetle dudaklarını uzatıyor ona!... — Beni öpünüz ve kollarını- zın arasına alınız beni Ekrem bey diyor; bu anın heyecanın bu dakikanın ni y için bütün ömrümü vermeğe hazırım! Fakat Ekremin, buna rağmen kendisini şiddetle geri çektiğini görünce, bir anda baştan başa vücudünü istilâ eden müthiş bir ıztıraba tutularak, bitmez tüken mez hıçkırıklarla, sarsıla sarsı- la ağmağa başlıyor, MAYIS 1919 tisadi ARARARAARARANI DA Baİılsler Yazan: Ord. Pro. Şükrü BABAN memurların hayat pahalılığı kar- gısındaki vaziyetleri ve gördük- leri zamlar ile baremin ilk kade melerindeki memurların geçim haddi yükselişi ile maaşlarına zam nisbeti arasındaki uyarlık farkı üzerinde eğilmek istemiyo- ruz, çünkü, birdenbire sanılacağın zıddıma, baremin aşağı derecele rinde yapılan zamlar hayat pa- halılık seviyesini, yüksek derece- lerdeki zamlardan daha İyi takip etmiştir. Maamafih en iyi veya en çok zam görenler ile eline ge- çen meblâğın tutarı yüksek fakat maişet yükselişine nisbi intibal daha az olanların hayatın paha- lığı karşısındaki ıztırapları birbi- rinden çok farklı değildir dene - bilir. Yurdumuzda geçim bu derece zor ise bunun bir saik ve illetini. de gümrük himayelerinde gören-, ler mes'eleyi çok basite irca e« derek, memlekette bir kaç fabri- katöre ve müstahsile milyonlar kazandırmak bahasına on sekiz milyonluk Türk kitlesini sıkıntı. ya sokulmasını hayretle karşıla- makta ve hayatı ucuzlatmanın ilk şartının gümrük setlerini in- dirmek, müstahsili makul kârla ra Fazı olmağa mecbur eylemek olacağını bir mütearife gibi dere meyen etmektedirler. Hakikaten birdenbire - bu fikir, çok cazip görünebilir. Amma güm rüklerle yapılan himayenin yab 'nız birkaç fabrikatörü servetlere gargetmekle kaldığı nasıl iddia edebilir? Gümrük resimlerinin, himayede muvaffak olmuş ise, çeşitli ve çok. şumullü tesirleri olmak lâzımge- lir. Gümrük resmi koymak de- mek dışarıdan gelen malın, mali- yet fiyatını, gümrük resmine ya- kın bir nisbette yükseltmek yâ- ni yabancı mahı pahalılaştırmak demektir. Hariçten ithalât paha- hlaşınca, dış rekabet, hattâ - isti- Jâ yüzünden bir türlü gelişeme- yen hsal canlanmaya başla- yabilir, Türkiye, uzun müddet, gümrüklerine hâkim olamamış dolayısile endüstri inkişafından mahrum kalmış ve muhtelif fası- lalarla, tek, tük yapılan teşebbi ler, bir saman alevi gibi, parlama dan sönmüş idi. Ancak Lozandan sonradır ki —hattâ o vakit bile ufak bir intibak devresi geçirme- ğe mecbur olmağı müteakip— tam ve olgun bir gümrük hima- yesi rejimine girebilmiştir. Ya- bancı malı kâfi derecede pahalı- laştığı için, yeni kurulacak istih sal şubeleri, dünyada nüfuz ka- zanmış, yerleşmiş, kökleşmiş ve maliyeti bu yüzlerden çok düş- müş rakiplerle boy - ölçüşmeğe başlayabilir. Bu hareket şüphe- siz bir kaç yerli müstahsili, fab- rnkatörü çok zengin eder. Onla- ra cesim servetler sağlar, halk kitleleri de daha ucuza alabilece- Zi belki de daha iyi vasıfta me- ta'dan mahrum kalır. Amma kâ- rın yalnız ve münhasıran bir kaç müstahsilin cebini şişirdiğini ta- hayyül etmek en isabetli bir dü- sünce sayılmamalıdır. Gümrük himaye duvarına sığınarak mu- ayyen bir endüstri kuruluyorsa |hal edilmiyor veyahut yine ayni bu endüstrinin bir kuruluş yeri olacaktır. Bina eskiden hoş ve metrük duran bir kısım toprak | ve yerler ya Batın alımacak veya kiralanacaktır ki bu yerlerin wa- hipleri kendilerine, iktisatçıların dilile, bir rant temin edeceklerdir. İgte hiç fabrikatör olmayan bir sınıf bu himaye yüzünden fayda- lanmış bulundu... Diğer taraftan | fiatlarda birbirine tesir etme var dır. Muayyen bir toprağın kirası veya bedeli yükselirse civara bunun hiç tesir yapmaması far- zedilehilir mi? Diğer taraftan a- razi fiyatı yükselirken beheme- hal kurulacak endüstri - iptidaf maddeye muhtaç olacağına göre, bu iptidaf madde de hariçten it-| gümrük himayesi bu ithali de zor laştırıyor ve - pahalılaştırıyorsa dahilde iptidat madde istihsali| rtacak demektir. Bunun için de bu defa, çok geniş sahalarda zi- raat yapmak icabedecektir ve bu ziraat alanmdaki toprak sahiple- ri ve orada çalışan işçiler bu hal| den, geniş ölçüde faydalanacak- lar, iyi gündeliğe ve kiralara ka- vuşacaklardır. Hattâ toprakların bedelleri iratları ile ölçüleeeğine göre burda toprak bedelleri se maye olarak da yükselecektir. Bizzat kurulan fabrika bir takım işçilere, teknisyenlere ihtiyaç gös terecektir. Onlar da iyi ücretler alacaktır. Evvelce aylak dolaşan lar, geçim imkânları elde etmiş bulunacaklardır. Herhangi bir endüstri, üç beş kuruşla dahi kurulsa, belli bir kapitale ihtiyaç gösterecektir, O sermaye de halkın tasarruf edip bankalara yatırdığı yahut evinde sakladığı veya toprağa gömmüş bulunduğu paralardır ki uyuşuk luktan ve durgunlüktan sıyrıla- cak canlı ve hareketli bir hale ge lecektir. Tabiatile para sahibi de bu yüzden bir gelir sağlayacak- tır. Çeşitli zümrelerin ceplerine, i- zah etmeğe çalıştığım şekillerde, para girince bunların istihlâkleri her halde artacaktır. Bu artış memleketteki diğer müstahsille- rin ekmeğine yağ sürecek, onlar| da mallarına mahreç bulacak ve binnetice onlar da istihsallerini arttırmağa çalışacaklardır. Böy- lece sermaye ve işçi ve toprak talebinde bulunacaklar gittikçe çoğalacak ve hareket zincirleme her tarafa sirayet edecektir. Bu tablo himayecilerin pek klâ- 19 yolun kenarındaki İşehirler, o hattın yakın civarında| İki topraklar birdenbire |lk yapılmış addolunabili İfarın doğabileceği bahsine dokun- çülmez in'ikâslarla, bütün — bir memleket faydalanmıştır. Adeta güneşin huzmeleri gibi menfaat- ler yurda dağılmıştır. Sermayeda rı, işçisi, taprak sahibi kazanmış- tır. Gelirlerinin arttığına gahit olmuşlardır. Bu arada bazı şahıs ların menfaatleri diğerlerinden belki fazla olmuştur amma bütüm iktisat hareketleri bu neticeyi do- ğurmaz mı? Devlet bir yol yap- tırsa, şimendüfer hattı döşese kasaha ve kıymet kesbeder bu da o hatta uzak 0- lan topraklar aleyhine bir rant sayılabilir yâni bir nevi haksız- Bu yazımda sırf gümrük ve hi maye yüzünden bütün milletin bir kaç fahrikatör ve müstahsil İlehine istismar edilmesi düşünce- sinin, sanılacağı kadar, bedihi ol- madığını izaha çalıştım. Himaye ve gümrük sisfemi yüzünden çe- şitli zorlukların hattâ haksızlık- madım, Hattâ himayenin ne va- kit ve ne derecelere kadar yapıl- ması icabedeceği münakaşasının Tapa W ea || P —x | KISA HABERLER | N a 4 Çocuk Esirgeme Kurumu Ka- diköy Dispanseri nisan 949 ayı zar fında 36 erkek 30 kadın ki 66 has ta muayene ederek tedavileri ya - pılmiş ve tlâçları verilmek süretile yardımda bulunulmuştur. * CHEP. Şişli Mersez ocağı Baş kanlığından: C.H.P, Şişli Merkez Ocağı üyelerinin 6 mayıs 1949 cu ma günü saat 21 de aylık toplan- tısında bulunmaları rica olunur * Bakır vapuru dün akşam saat, 18 de Filadelfiyaya varmıştır. Ba - kır'ın vapur. mürettebatı. trenle Nevyorka gidecektir, * Tekel takip teşkilâtı tarafın- dan son bir hafta içersinde Gazi - antebin Nizip bölgesinde 240 - kilo ak tütün, 61 kilo kaçak çay, Ay dında 67 kilo Sinopta 75 kilo ka- çak tütün yakalatnmıştır. * Kabataştaki Tekel tütün an - barları işçilerinin mümessil seçim! dün saat 11 de yapılmıştır. Seçim neticesi — nümessilliğe: Abbhas Altınbaş, Zeki Esener, Ö mer Taşhan seçilmişlerdir. Evvel. ki günde Tekel çay deposu işçileri mümessilleri seçilmiştir. * Tekel idaresinin Amerikadan getirmekte olduğu tütün makinala Tından ikinci parti gelmiş ve Ciba- iH tütün fabrikasına yerleştirimiş. tir, * Denizyolları idaresi“Yeniköy ile Beyokt arasında, araba vapuru işletilmesi için tetkikler yaptırmak sik şekilde izah ettikleri, panaro- madır gelişmenin behemehal bi tün bu safhalardan — geçmesi zaruri değildir amma hâdiselerin akışı hep bu seyri, aşağı yukarı, tatbik etmiştir denebilir. Binaenaleyh hayat pahaliliğint gidermek için, düz ve bir satıhlı düşünce ile, gümrük himayesini 'oketmekle her şeyin birdenbire ucuzlayacağı düşüncesine yapış-| mak bir bakımdan doğru fakat doğuracağı —âkıbetler — itibarile, çok tehlikeli olabilir. Çünkü güm rük dolayısile ve himaye yüzün- den hasıl olan pahalılıktan >ıı- nız mahdut fabrikatör değil, Denizden yer alanlar Haliçte bazı kimselerin toprak yığmak süretile deniz — kısenından yer işgül ettikleri anlaşılmıştır. Liman idaresi Haliçte bu şekilde yer işgâl edenleri tesbit etmiş ve haklarında kanunt takibat yapılma Bi için harekete geçmiştir, Tütün Kralı İzmirde Bir müddet evvel İstanbula gel- miş bulunan Amerikan tütün kral- Jarından Mr, Alston gehrimizde tet kiklerde bulunduktan sonra İzmire gitmiştir. Mr, —Alston orada — bir hafta kalıp tetkiklerine devam et - tikten sonra tekrar İstanbula dö. necektir. — Hayır diyor; yapamazsınız — şe lâyık Vücudünü, tam bir tes-| bunu!... - Asla reddedemezsiniz limiyetle getirip, sevdiği erke- | beni!... Şunu iyi bilin ki Ekrem — ğin kollarına terkediyor ve göz bey, sizi kaybetmemek için, her geyi göze almış bulunuyorum şimdi!... Bir kadının duyabilece ği bütün arzuların yabancısı o- lan, bütün arzu ve hülyalarını yalnız sevdiği adama hasreden bir kadın için, dünyada yapıl- masına imkân olmayan çılgınlık mevcut değildir!. . Mehtabın altında, ilâhi bir a- teşle yanan ateşli dudaklarını tekrar gözlerini yumup, hudut- Suz bir şehvet ve ihtirasla sar- sılarak sevdiği adama uzatıyor ve yalnız gu cümleyi söyleyebili yor! — Ya birbirimizin olacağız, yahut öleceğiz bu gece muhak- kak Ekrem bey diyor!... Sonra, telâşsız ve hattâ heye cansız, Üzeri güller ve gölgeler- le dolu ipek bir yatak gibi, yu- muşak otlarla örtülü toprağa gıplak dizlerini dayayıp, presti- Tütün satışlari hararetlendi Bu yü, Tekel tütün piyasaları yüksek bir satiş arzetmiştir. Sam sun, Bafra ve Çarşamba havalisin deki tütünlerin hepsi — satılmıştır, Böylelikle Karadeniz dizi piya - aasının yüzde doksan sekizi satıl. dığından piyasa yakında kapana - caktır. Trabzon tütün piyasasına gelin. ce: Beş buçuk milyonun Üçte kist satılmıştır. Marmara bölgesinde ise onbir buçuk milyon kilo rekoite - nin yedi milyonu satılmıştır. Piya- sa hararetlidir. Yalnız adeniz Piyasası rekoltesi sonuna kadar ka panacaktır, — —. —.. yaşları ile daha uzun görünen iyah kirpiklerini indirerek, ar- zularını son bir defa daha tek- rarliyor: — Vücudümü kollarınızın a- rasında tutup, beni dudaklarım dan öpünüz ve tâ ufuklarda se- her yükselinceye kadar, gözleri nizi, gözlerimden ayırmayınız!. Bu benim ömrümün tek gecesi- dir Ekrem bey! Bir erkek; varlığının - madı manevi bütün kudretleri ile ar- zu ettiği bir kadın karşısında, | ancak imkân nisbetinde bir mü | imtihanda her dersten en az 5nu- cadeleye girebilir. Vakıâ kadı nn masumiyeti, onun samimi çekingenliği ve hattâ bir takım ahlâki, içtimal tesirler, erkekte | aşk kadar kuvvetli bir acıma| hissinin doğmasına ve bu suret- le felâketin vukuuna, belki bl müddet İcin müni — olabilir!.. (Devamı yar), tadır, | (» Emlâk ve Kredi Bankası u - mum müdürü Mithat Yenel ile Ban kanın İstanbul şubesi müdürü, dün sabah Vali ve Belediye Başkanı Dr, Lütfi Kırdar'la Levend çiftli. ğinde halk tipi evlerin inşaatı hu- susunu görüşmüşlerdir. * Vilâyet Disiplin Kurulu, dün saat 15 de Vali Muavini Rüştü Ül. başkanlığında — toplanarak disipline aykırı hareket eden 12 öğ retmenin — vaziyetini — incelemiştir. 12 öğretmenden 7 sinin disiplin ce- ine, diğerlerinin de n dinlenmesine ka - ken'in zalarile tecziy müdafaaların | var verilmiştir. —| * Türk Akıl Hıfzıssıhhası ce- İ miyetinden: Cemiyetimizin yir- minci yıllık kongresi aşağıdaki gündemle 7 Mayıs 949 Cumarte- si saat 14,30 da Cağaloğlunda |Etibba Odası salonunda yapıla- caktır, Huzurunuzla şeref verme- sini rica eder derin saygılarımı- zi sunarız. 4 İngiliz hava yolları umum müdürü Mr. Wood dün şehri- mize gelmiştir. Mr. Wood İstan- bulda 2 gün kalıp teftişlerde bu- hunduktan sonra Londraya döne- cektir. * Bir müddet evvel Ortaki de bir alacak yüzünden Kahop adında bir şahsı öldürmekten sa nık İsmail Çetinin birinci ağır- cezadaki muhakemesi dün karara bağlanmış ve suçlu 6 yıl hapse mahküm olmuştur. Eğitim Enstitülerinde son sınıf imtihan usulleri değiştiril. | Ankara, 5 (Husuşi) — Eğitim enstitüleri geçici yönetmeliğinde İbazı maddeler değiştirilmiştir. Ya pılan değişikliğe göre son sınıf imtihanları enstitü bitirme imti- hanı olacaktır. Sınıf geçme imti- hanlarında en çok dört, bitirme İimtihanında ise bir veya bir çok | derslerden başarısız sayılan — öğ- rr—nuler Eylül döneminde bütün- mara almak şart olacaktır. Bü- tünleme imtihanında başarı gös- teremiyen son sınıf öğrencilerinin enstitü ile ilgileri kesilecektir, Bu gibiler müteakip iki yıl içinde, ha- -| ziran veya Eylül dönemlerinde, r|yalnız başaramamış — oldukları Mukaddes Yerler Mes'elesi... ransa kralı Birinci Fran suva, Bağdat fethini teb rik etmek ve bazı hedi- yeler sunmak üzere Kanuni Sul- fan Süleymana elçi gündermiş, Kudüsde ziyaret ettikleri yerlere sahip ol- mak hakkını bir lütaf olmak üze- re elde etmişti. Ortodakslarla ka- tölikler arasında bu yüzden kav- galar çıkıyor, Ortodokslar Osman h tab'ası olduklarından daha çok faydalanıyorlardı. Kamame kili- sesi blr kaç defa yanmış ve Lü- tinler — yeniden Halbuki on dokuzuncu asır başla- Lâtinlerin eskidenberi yaptırmışlardı. rında çıkan yangından sonra bur kilisenin tâmirine yalnız Rumlar- la Ruslar emek - verdiklerinden başlı başına sahip olmak İstiyor- lar, Katolikleri ziyaretçi veya ml safir sıfatile de yanaştırmıyor - lardı. Kudüsde birisi İsa Peygambe- rin doğduğu diğeri beşiğinin kon duğu, üçüncüsü de göğe - çıktığı yer olmak üzere üç ziyaret yerl vardı. Bir aralık doğduğu yerin üstünde bulunan ve Lâtince bir söz yazılı olan gümüş yıldız kay boldu, Lâtinler telâşa — düştüler, Ortodoksların çaldıklarını iddia el tiler. Osmanlı hükümeti bu alâ- meti yeniden yaptırıp yerine koy mayı teklif etti. İki taraf buna da yanaşmadılar; Katolikler Fram saya, Ortodokslar Rusyaya gü nerek bu hâdiseyi mühim bir si- yasi mes'ele yaptılar. Fransa im- paratoru 3 üncü Napolyonla Rus- ya çarı Birinci Nikola arasında rekabet başladı. Papa ve Katolik olan Avusturya, İspanya, Sar donya, Napoli ve Belçika hüki metleri Fransayı destekliyorlar- dı. Böylece mukaddes yerler me- selesi Katolik dünyasile Orto- doks dünyası arasında uzun bir çekişme konusu oldu. Osmanlı hükümeti, tarafları uzlaştırmak için, önce ikisi Ka- tolik ikisi Ortodoks âzadan mü- rekkep ve başkanı Müslüman 0- lan bir komisyon kurdu. Kara rın kendi aleyhine çıkacağını se- zen çar, padişaha bir mektup yaz dı; komisyon toplantıları müddet siz tatil edildi. Daha sonra Ha ciye Nâzırı Mehmet Rifat paşanın başkanlığında ve hepsi yüksek Türk devlet adamlarından mü- rekkep yeni bir komisyon teşkil olundu. Bu komisyon ortalama bir karar verdi; taraflar bunu da kabul etmediler. Bir aralık Ku- düsde Fransa ve Rusya - elçileri arkalarında bir sürü halk olduğu halde birbirlerine meydan okudu lar. Nihayet Osmanlı hükümeti mukaddes yerlere ait hizmetleri, Müslümanlarca da muhterem ol- duğundan, kendi üzerine aldı. Bu karar Rusyadan başka bütün il- gili devletler tarafından iyi kar- sılandı; Rusya pek kızdı, çünkü onun maksadı mukaddes yerler mes'elesini tatlılıkla ve adaletle halletmek değil bu behane ile 0s manlı idaresindeki — Ortodoksları himayesine almak, Türk istiklâli- ni yıkmaktı. Nitekim çok geçme- den 1854 Türk - Rus muharebesl başladı. O tarihten yüz sene sonra bu- gün de bir mukaddes yerler mes'- elesi çıktı; artık Türkleri ilgilen dirmiyor. Birleşmiş Milletler mec- lisi tarafından halli isteniyor ve başlıca İsrail devletini alâkalan- dıriyor. Kadircan KAFLI Hızır: 1 - Ay: 5 - Gün: 126 Vasat! — Ezani Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İmsak derslerden imtihana girebilecek- “İterdir, 42 o1 47 00 48 4T 4 51 »u 16 04 19 11 20 5T 2 56 ( Nöbetçi eczaneler S 6 -5 - 949 Aksaray — : Ethem Pertev Alemdar —: Sultanahmet Bakırköy : — Merkez Beşiktaş —a Nail Halit Beyazit t Metkez Beyoğlu Della Suda Eminönü Eyüp Ayvansaray Fatih Sarıgüzel Hayrettin Tan Gahite Kapıiçi Kadıköy ğ"’“'â Ec. pazar : — İtima Küçürpasar | lez- Şişli : Eurtuluş 1 Tarlabaşı - Taksim — , A Yaznasa Üskildar —: Merkez