Bavma - SULTAN HAMIRDIN KABUSLARI Ismet Bey yalancı pehlivanlar gibi mağrur Beşiktaşa inmişti 'Tefrika No. 63 — Daldığınız gaflet uykula- mndan artık uyanınız. Yoksa İş Agten geçecek! — Bu, kendi sarayımda bes- lediğim engerekler kimler? — Kimler mi? (Koynundan küçük bir defter çıkararak u- zattı) işte bunların dostları ve Bümileri! Çırağan sarayında — Beşiktas muhafızının sopa ile öldürdüğü köse ihtilâlcinin cebinde bulu- man küçük bir defteri uzatmış- fa. Göz atınca rengi uçan İkin- « Abdülhamld: «Ali Sua diye bağırdı. Süt kardeşi bir dım geriliyerek şeytan şeytan gülümsedi: — Ali Suavi ya! (Mırıldan- &) fesatçıların ele başısı Ali Su- avi! —h — Muhterem baş müşiriniz Bait paşa hazretlerinin tavsiye 've İltimasları ile sarayınıza has müşavir olarak aldığınız ve iz- zetlü rütbesile Galatasaray Bi- Bi Ali mektebe müdür yaptığınız adam! Kapı açılmıştı. İngiliz Sait pa ga girdiği için sustular. Elinde- Ki evrakı padişahın önüne ko- jyan mabeyin müşiri, durumsa- Maştı. En heyecanlı anlarında bile rengini ve düşündüklerini belli etmemek kabiliyeti İnsan takatı fevkinde olan çekik yüz- lü padişah birden göğsündeki mnişanı çıkararak Salit paşanın Böğsüne taktı — Gözterdiğiniz sadakata mü teşekkiriz paşa. — Efendimiz. — Hazinei hassa nüzırına si- »e münasip bir çiftlik tapusu çı- Kartmasını irade eyledik. — Şevketli, azametli padişa- him, — Bu aydan Jtibaren tahsisa- fınıza on bin kuruş zam yapıl- maştır paşa! Askeri bölüklerin faksimi hususunda pek liyakat Bgösterdiniz! Geri geri çekilerek çıkan za- rif yapılı saray Mareşalinin ar- Gından bakarak dişlerini sıkmış 'tı. İzmef beye dönerek küçük defterde — yazılı — ieimler ara- gında — tanıdıkları — bulunup bulunmadıklarını sordu. O saa- te kadar adlarını bile duyma- dıkları bir takım ev ve adresler üzerinde durdular: Hepsi de «Ahmet oğlu Mehmet> kabilin- /den şeylerdi. İsmet bey: «Bu defterdeki kayıtlar bir şaşırtma değilse, bu Ali Suavi mel'unu- 'nun pek ahmak olduğuna hük- medilmek Jâzımgelir ki, ihtimal verilemez!> diyerek cep defteri- ni masa üzerine bıraktı: — Şimdi bir istimbota atlıya gağım ve bu mel'unun Üsküdar daki evini basacağım. — Ne ümit ediyorsunuz? — Kleanti Skalyeri namı di- ğer Turhanla müştereken Mit- hat paşa ile teati ettikleri gizli mektupları elde edeceğimi umu iyorum, Ve... — (Sesini alçalttı) Mithat paşanın bu iki habise İs- tanbulda tavsiye ettiği vükelâ dsimlerini!... «Belki İngiliz ve- Hahtı prens Edvarın hususi mek tupları da ele geçebilecek!» di- ye gitmiye davranmıştı. Gözleri Parlıyan Abdülhamid, — abanoz yazıhane gözünden bir deste bankonot çıkararak uzattı: — Lâzm olurdu birader. — Hayır. Paraya ihtiyacımız yok. Bize siz lâzımsınız! — — Cenabı Hak sizi tahtınız- da kalm ve saltanatınızda dalm eylesin yoksa! Bankonot destesini elile itmiş ti. İçinden: «Riyakâr adam! Yazan: BEHÇET SAFA li Şerefin masum olduğu, ci- mayetle, hırsizlikla biç bir ilgisi Ybulunmadığı meydanda idi. Fa- kat bunu yeni bir delil, daha doğrusu iki şahit büsbütün or- ftaya çıkardı. Bu iki şahit iki ko misyoncu Idi ki Ali Şeref hüdise 'günü evinden çıkıp yazıhanesi- e uğradığı zaman bu iki komle iyoncunun kendisini geç vaki lere kadar meşgul ettiklerini göylemiş; fakat bunların kim ol Guğunu tesbit edememişti. İşte şimdi bu iki komisyoncu “Yunanistana bir seyahat yapa- iTak çıkagelmişlerdi. Gerçekten (Ali Şerefle geç vakitlere kadar baş başa kaldıklarını, kendileri- ni girip çıkarken kimsenin gör- meediğini ve hangi firma namına hareket ettiklerini de Ali Şere- fe haber vermiye lüzum görme- ç olduklarını teyid ediyorlardı, Böylece Ali Şerefin masum ol Guğu gün gibi aşikârdı. Uydur- (a tecavüz hâdisesine — gelince İKBAL KALFANIN! 'Yarın sabah bir vesile düşüre Fek on mislini koparacak!» di- ye düşünen zeki padişah, beğe- niyormuş hissini vermek istiyen bakışlarla baktı. Güneş tam saray üstünde par hiyordu. Mavi denizde Mesudiye mırhlısı ve İstanbul vapurunun etrafında dolaşan filikalar var- &. Esintisiz, durgun havayla göz alıp İç açan kuvvetli bir par daklık hâkimdi. Yalancı pehli- wanlar gibi koltuklarını kabar- tarak apışa apışa uzaklaşan İs- met bey, doğru Beşiktaşa inmiş ti. Bahriye Nezaretine mahsus istimbotlardan — birine — atladı. Yanına üç hafiye ve bir zapti çavuşu almayı da unutmamıştı Üsküdardaki yalı kapısı önüne geldiler. Pencereleri kapalı ko- €a binaya, mezar ve ölü sessiz- liği çökmüş gibi Idi. Rıhtımda balık tutan bir kaç kişi kamış- tan oltalarını kaldırarak acele mcele — sraklağtılar. İsmet bey, kapıyı çalarak bekledi: Ses yok tu. Daba hızli çaldı. Tokmak seslerinin sağır akislerinden baş ka cevap alamadıkları için bakış tılar. Padişahın süt kardeşi diş lerini sıktı: — Savuşmuşlar! — Öyle anlaşılıyor. — Hay mel'unlar! aKıralım!> dediler. Beş kişi bütün kuvvetlerile omuzladılar. Kapının bir kanadını ancak ye- rinden oynatabilmişlerdi ki, bur nundan düşmüşcesine Sultan Hamide benziyen genç adam bir daha işaret etti: — Hep birden omuzlayınız! — Arkadan «kollu» olmasın efendim? — Olamaz! O zaman içeride adam bulunması lâzımgelir. Bir daha zorladılar, Kilit üs- tündeki kalın reze kolu sökülen kapı, birden bire açıhvermişti. Bir adım geriliyerek durdular: İçeride loş taşlık kararıyordu. İsmet bey ardında duran zapti- ye çavuşuna döndü: — Gir ağa. — Ya içeride adam varsa? — Vur! Silâhlarına davranarak girdi- ler: Küf ve rütubet kokan ge- niş bir taşlık!... Yüzlerine ha- fif bir serinlik vurmuştu. İlerde geniş merdiven, daha ötede ye- gil ağaçlar görünen açık bahçe kapısı vardı. İki basamak taş merdivenle çıkılan yandaki ka- palı kapıya - ilerlediler. Çavuş bir tekme vurmuştu. Ardına da- yanan kapıdan, köhne rıhtıma bakan iki dar pencere göründü: Kirli ve çatlak döşeme tahtala- rı Üüzerinde bir çift takunya, köşede de üzerine yamalı çuval atılan eski bir yatak vardı. Duvardaki çiviye asılı isli gi- geli küçük Jâmbacığı muayene ettiler: Gazyağı bittiği için fi- tilinin yarısı yanmıştı! Ürkek ürkek baktılar: İçleri- ne #sebebini tâyin edemedikleri bir. haşyet — hissi çöreklenip Binmişti. Üç muhacir ailesinin barındı- ği arka odalara geçtiler. Delik değik tahtaları üzerine saçılan soğan ve sarmısak kabukların- dan başka bir gey yoktu! Pos biyıklı zaptiye çavuşu tüfeğinin dipçiğini boyasızlıktan derisi solan iri postalının burnuna da- yıyarak padişahın süt kardeşi- nin yüzüne baktı: «Bizi ne diye buraya — getirdin - beyefendi?» demek istiyen edası vardı. Öte- ki, ellerini ardına dayıyarakı mırıldandı. — (Devamı var) Tefrika No. 47 bu meselede bir hirsızlık varsa onda da Ali Şeref kendi kendi- Bini soymuş demekti. Hele aşırt yaya kalktığı vasiyetnamenin kendi lehine olduğu ortaya çık- tıktan sonra hiç bir cürüm un- #uru kalmıyordu. Takibe mahal olmadığı anlaşıldığından Ali Şe- refin tahliyesi kararlaştı. Zeytinyağı taciri tevkifhane- Gen sıhhat ve neşe içinde çıktı. Çünkü yalnız günlerdenberi o- muzlarına yüklenen cinayet ve hirsizlık gibi ithamlardan kur- tulmuş değildi. Ayni zamanda senelerdenberi “ruhunu burkan, kendisini hacıl mevkilere düşü- ren, nihayet gu çirkin ithamlar altında bırakan sevdadan da kurtulmuştu. Artık Sevim adın- daki kadını sevmiyor, ondan nef ret ediyordu. Nasıl nefret etmesin ki raha- ta için varın yoğunu verdiği, borç içinde kaldığı bu kadın az Kaldı idamına hükmettirecekti. MARASI YURDUMUZUN | ZİT n ol ç KE at n e D S TORM UDU D sreHİN Kuleli Kışlası ve Vakası Boğaziçinin — #emtlerinden bahsederken Kandilliye var- madan Kuleliden — bahsetme - mek muhakkak ki bir eksiklik olur. Tarihimizde bir de «Ku- deli Vak'ası> vardır ki burada bu mühim tarihf vak'adan da kısaca bahsedeceğiz. Bugünkü kışlanın — yerinde vaktile Bostancıbaşı - odaları yardı. Kanun! Sultan Süleyma man vaktile buradaki kışla ye- rine mevcut bahçeye kendi eli- le bir servi ağacı diktiği kay- dedilir. İkinci Mahmut burada bir süvari kışlası yaptırmıştı, son- ra Abdülâziz kışlayı taştan yaptırdı. — Bir aralık askeri mektep İdadiye çevrildi, hasta- hane, sonra kışlaya inkılâp et- . Küleli " vak'asına — gelince: 1275 hleri yılında hükümet, müthiş bir mali buhran içinde idi, halk, padişahtan da, hükü- met adamlarından da memnun değildi. Padişah Abdülmecid, Babıâlide okuttuğu bir hattı hümayunda, hükümetin duru- munu açıklamaktan, sulistima lin alabildiğine yapıldığını iti- raf etmekten çekinmedi, Hükü metin — iktidarsızlığını — bütün vuzuhu ile belirtti. Fakat bü- tün bunlar, gayri memnunları yatıştırmıyordu. Ordu içinde ve Memleketin münevverleri ara- Bında mühim bir gayrı mem- nunlar grupu tegekkül etmişti. Bunlar gizliden gizliye mücade leye bile başlamışlardı. Bun- lar, — namuslarından — asla güphe e dilmiyen — kimseler tarafından hükümetin teşkil e- dilmesini, cins ve mezheb gö- zetilmeden her sınıf tab'adan bir Meclisi Meb'usanın seçilme #ini istiyorlardı. Bu gırada Babiseraskeri şü- rl reisi Hüseyin paşa Abdül- mecidi tahttan İndirerek yerine Sultan Azizi geçirmek gibi bir taklib-i hükümet suçu İle tev- kif edildi. Onun kurduğu gizli cemiyette Rasim bey, Süleyma niyeli Şeyh Ahmet efendi, Fa- Bayındırlık Bakanlığından | Tekel Genel Müdürlügünden 1 — Istanbulda Sultanahmett e yapılacak Adalet binası proje-' #i için Türk Yüksek Mimar Yüksek Mühendis, Mimar ve mü- hendisleri arasında bir müsabaka ilmıştır. 2 — Müsabaka süresi 8 ağustos 1949 çarşamba günü —sona erecektir. 3 — Müsabaka sonunda topla n projelerden 1 ci mükâfatı kazan ana acak Jüri tarafından seçilecek 6000 Jlira 2, ci mükâfatı kazanana 4500 lira 3. cü mükâfatı kazanana 3000 lira 7 man- #iyon kazanana 1000 ner lira verilecektir, 4 — Müsabakaya iştirâk edecekler gartname ve eklerini Gilekçe He Bayındırlık Bakanlığı Gen ve İstanbul Bayındırlık Müdü e alabilirler, 5 — Evvelce bu işe ait ilân edilip bir yapı ve imar işleri relsliğin . ürlüğünden 80 Hira — mükabilin- de — neticelendirilmeyen £ ci müsaba evrakını eksikslz olarak iade edenlere bu evrak 16 lira mukabilinde verilir. — 8526 — Devlet Orman Işletmesi Dursunbey Müdürlüğünden 1 — İşletmemizin Orman dığı dede denk «432.717> metreküp çam tomruğu istif yerinde mevcut «854> a. «6> parti - halinde 19/4/949 tarihinden itibaren ongün müddetle açık arttırma su . retiyle satışa konmuştur. 2 — Açık artlırma 6/ö/949 cuma günü saat 16 de İşlet. me Müdürlüğü binasında toplancak komlsyon önünde caklır. Beher metreküpünün muhammen bedeli «68: için $67,5 hesabile geçici teminat alınır. 'name Ankarada Orman Genel Müdürlü- parti 3 — Bu işe ait gar yapıla « Hradır. — Her gü, İzmir, Orman Baş Mühen - disliğinde, İstanbul, Balıkesir, Bursa, Eskişehir, Mustafa Kemalpaşa ve Tavganlı işletme Mmüdürlüklerinde görülebilir, 4 — İsteklilerin belli gün ve Baatte müsbit evrak — ve ilk teminatlarile komlsyona müracaatları. — Si28 — ada Parayı kendisine Ali Şerefin verdiğini söyliyecek kadar alça- lan, habisleşen böyle bir kadı- nn artık yüzüne bakamazdı. Şimdi Nihadla' sorgu hâkimit Yeni bir muhadele karşısında iöller. Ali Haydar mektubunda yazdığı gibi gerçekten öteki dün yaya göç etmiş miydi? Yoksa İntihar etmiş görünerek bir ye- Te kaçmış ve saklanmış miydı? Borgu hâkimi bu mesele hakkın- da Nihada ne düşündüğünü sors Gu, Nihat mektubu o:ürken zih ni tamamiyle bu mesele ile meş- Bul olduğu iin hemen cevap verdi — Ali Haydar mektubunda ancak hakikatleri itiraf etmiştir. Bebebi de gu: Polisin ve adliye- nin kendisini sıkı sıkı)a takibe başladığını cinayetinin ve hir- fzlığının izi üzerinde olduğunu Sanmış, ergeç yakayı ele verece- Bini kanaat getirerek teslim ol- Mayı veya intihar etmey düşün müştür. Teslim olmak bapse tı- kılmak kolay iş değil, İntihar €tmek ve ondan önce her geyi itiraf ederek bir çeşit vledan hu. zuru hazırlamak akla daha ya- kın gelir, İşte Ali Haydarın ha- reketinde bu düşünce yer etmiğ olsa gerektir. — Yâni Ali Haydarın yer yüzünde olmadığına Sin öyle mi, artık kani- — Hayır, Ali Haydarın inti: lar kararı ile hareket ettiği hal de mektubu gönderdikten sonra tereddütlere düşmesi, kararın- dan vaz geçmesi de mümkündür. — Mektuptaki itirafların h: kikate tamamiyle uygun olduğu na nereden hükmediyorsun? — Hepsi tevsiki kabil - olan dadialardır. Bunların yalanı ça- buk ortaya çıkar. Bir müdet sustu. Neden son- ra sorgu hâkimi dedi ki: Seninle tamamiyle ayni fi- kirdeyim, bu işte bizi uzun bir muadeleden kurtaracak tek ça- Te cesedin ortaya çıkmasıdır. — Cesedin ortaya çıkmamamı Ali Haydarın intihar etmediğine muhakkak bir delil değildir. a. ma bizi daimi bir şüphe içeri sinde bırakacak, Hele bekliye- lim, tih hocalarından Nasuhi efen- di Şeyh Feyzullah — efen-i di de — bulunuyorlardı, — 1ş- te bunlar Küleli kışlasında istintak edilmişlerdi. Ne kadar $ garip bir tesadüftür ki, meşru tiyet fikrinin llik mücahitleri ğ Kuleli kışlasında Mithat pasa $ tarafından istintak edilmişler- di. Daha garibi, bu istintak es nasında Fındıklılı Mehmet efen di adında bir müstantik de Mit hat paşaya refakat etmekte i- di, bilâhare Mithat paşa ayni fikrin mücahidi olarak tevkif edildiği vakit bu Fındıklılı Meh- met efendi tarafından isticvap edilmiştir. Evvelce bir yıl müddetle taahhüde bağlanacağı ilân edilen İs. tanbul gehri dahilindeki bira satış ve tevzll iyi, Belediye Hududu gevresi ile civarında bulunan Küçükçekmece, Boğaz mıntaka - fanda Anadolu ve Rumeli Kavağı, Anadolu yakasında Küçük. yalı, Maltepe, Kartal, Pendik, ve Yakacık ta dahil olmak üze- re Üç yıl müddetle bir baş satıcı uhdesine verilecektir. Bu hu« Busta hazırlanan sözleşme projesinin örneği Başmüdürlüğünden almabilir. İstanbul — Tekel Evvelki ilâmmız Üzerine bira tevzli işi ile alâkalanarak İda . remize teklifte bulunmuş olanlarla başkaca alâkalanacak müte gebbislerin en müsalt ve son tekliflerini nihayet salı günü akşamına kadar İstanbul bildirmeleri Nân olunur, 10/mayıs/1949 'Tekel — Başmüdürlüğüne — 5479 — Kutu Dikiş Teli Alınacak Askeri Fb.lar Duner Sermaye İst. Sa, Al Komisyonu Başkanlığından 1 — Askeri Fabrikalar ihtiya cı için 1060 kilo 2. No. h FİL. MAŞİN (Kuta dikiş teli) açık ekelitme suretile — satın alınacaktır, 2 — Satın alınacak tellerin sarı veya Beyaz renkte — olma- mında bir mahzur yoktur. 8 — İhalesi 5.Mayıs,1949 Perşembe günü aat 14 tedir. 4 — Numune ve şartnamesi Komleyonda her gün görülebi « dir, 8 — Eksiltmeye girebilmek için (232.91) liralık geçici — güve. nin ihaleden bir saat evvelsine kadar makbuz karçı - liğında komisyon — mütemedine yatırılmış bulunması Vâ- sımdır. © — İstekli olanların yukarı da yazılı gün ve saatte Sirkeoi Demirkapuda asker! Fabkalar — yollamasındaki — komis - yona gelmeleri duyurulur. — B24 — gi Günler geçti bu günler içe-| Etkişehir Liselerinden risinde Nihat Ali Şerefle kızın- dan davetiye almıştı. Onlarla baş başa akşam yemeği yerken Ali Şeref kendisine kargı min- nettarlığını iuhardan geri kalma d Bu sırada yakında kurulacak genç bir yuvanın temeli atıldı. Polis Ali Haydarın uzak ve yakın bütün tanıdıkları etrafın- a sıkı bir tahkikata girişmiş fakat bu genç hakkında hiç bir iz elde ederzemişti. Ali Haydar kendini denize atmış, bir izbe- de öldürmüş olabilirdi. Memleket dışına kaçmış ya hut bir köşeyo saklanmış da ola bilirdi. Hangisi? Belli değildi. İkbal Kalfanın bütün mirası- na sahip olan Ali Şeref garip bir vesile İle karşısına çıkan Ni- hadı damat olarak kabul etmek te tereddüt etmedi. Birinci — kasmın sonu gö eee T e “Sevimli Köşk., | Cinayeti | İKİNCİ KISIN | Ü eee ea Yetişenler Cemiyeti Başkanlığından (ZERAMAZAN Yazan: Eski bir pehlivan Mademki buraya — Kimler çıkıyor başa? — Ayıboğan Hasanla Madra- h Falil pehlivanlar. — Kimmiş bu pehliyanlar? — Ayıboğan Selânik başpeli- Hvanıdır. Öbürü de İstanbuldan gelmiş. Sultan Azizin başpehli- vanlarından kara İbo ile be re kalmış bir pehlivan! abe — Desene güzel bir güreş seyredeceğiz. — Öyle! — Kuzum hangisi daha us- ta bunların? — Ayıboğan benim pehliva- nimdir amma — öbürü — galiba daha iyi — Düğün sahibi siz misiniz? — Evet! Topçu neferleri ayağa — kal- kıp hürmet gösterdiler. Hüse- yin Ağa: — Oturun evlâtlar! Rahatı- mıza bakın! diye onları tekrar oturttu: — Bu civarda ne arıyorsu- nuz? — İzin aldık. Selâniğe gidi- yoruz. Yolda burada büyük bir güreş yapılacağımı duyduk. Eh belki bize de beş on para çıkar diye uğradık. Hem de çoktanberi güzel bir güreş seyretmemiştik. — Geç kaldınız. Öbür gü- reşler bitti. Sadece bir çift gü Teş yapılacak. Demek pehlivan hğınız da var. — Bir parça.. — Ortada mı güreşirsiniz? — Biz' ikimiz küçük orta gü- reşçisiyiz. Fakat arkadaşımız daha yukarıda güreşir.. Hüseyin ağa bu Üçüncü top- çu neferine baktı. Esmer yağız bir gençti: — İsmin ne senin? —Bekir efendim. — Nerelisin? — Rusçuk taraflarından.. — Demek Deliormanlısın. 0- ralarda iyi pehlivanlar - yeti- gir. — Evet efendim. — Geç kalmasaydınız iyi o- lurdu. Belki beş on para alır- danız. Fakat mademki buraya kadar zahmet ettiniz, ben siz- leri boş döndürmem. — Sağ ol ağa! Bu sırada iki pehlivan 80 yunmuş meydana - çıkıyordu. Koca meydan hemen alkıştan inledi. Madrahı Halil bulundu- ğu yerde soyunmuş ve ayağına yepyeni bir klsbet — giymişti. 26 NİSAN 1048 Tefrika No, 63 kadar zahmet iliniz ben sizi bos döndürmem Bu kizbeti İstanbulun en meş- hur kisbetçisi büyük bir itina ile tam vücuduna göre — biçip dikmişti. Üzerinde iri — nakış- lar olan bu güzel kisbeti ve boynunda üç köşe pehlivan muskasile meydana çıkıp yü- rüyen Madralı Halilin geniş Böğsü ve mermerden oyulmuş gibi kalın adaleli kalları ber- kesin gözünü çekiyordu. Bekir bile dayanamadı: — Maşallah! Arslan gibi peh Nvan! dedi. Diğer iki topçu neferi arka- daşlarımın kolunu — dürttüler, Yaptığı gşey ayıptı. Çünkü bu Âadam, kendilerine o kadar mi- safirperverlik gösteren ve üs- telik beş on para harçlık vere meyi de vüdeden Hüseyin a- ğanın pehlivanına karşı çıkk yordu. Bekir de kırdığı potu anla- & ve kızardı. Fakat çiftlik sahibi Hüse- “yin ağa, hemen çok çelebi bir kimse olduğunu gösterdi: — Doğru söyledin evlât! dedi. Çok güzel vücuda — var. Bir dakika gonra da Ayıbo- ğan Hasan ortaya çıktı. Hasan içeride soyunmuştu. TTam mâ- nasile dev gibi vücudile Ade'a koca meydam kapladı. Kolla- zanın çok kahn ve uzun vücu- dunun da çok kıllı oluşu onu Ansandan başka bir mahlüka aha ziyade benzetiyordu. Misafirler onu da alkışlarlar ken Hüseyin ağa topçu nefer« Terine — İşte bu da benim pehlivas mm! dedi. 'Topçu neferlerinden biri: — Ayıya benziyor. Neredesi buldun bunu ağa? diye sormalıe tan kendisini alamadı. Hüseyin ağa yerine kendisi- ne diğer arkadaşı cevap verdi — Ben bunun namım duy- Gum. Ayıboğan Hasan pehll- van Selânikte kiminle tutuşca #akatlıyormuş. Kimse orada or nunla güreş tutamıyormuş, Bu sözler Hüseyin ağayı b Arz teselli etti. Bu insandan zi- yade iri bir ayıya benziyen 'yüz otuz okkalık dev yavru- gu, Madralı Halile nazaran bir hayli irl görünüyordu. Kuvye- ti ve göhreti de dillere deslan olduğuna göre <Zor oyunu bo- zar kavlince» belki de birşey- ler yapar. Şu Serez beyinin burnunu kırardı. (Devamı var) İ SÜMERBANK. Sermayesi: 200.000.000 Türk Lirası MERKEZİ: ANKARA İŞubeleri: ISTANBUL: GALATA ve Bahçekapı| Vadeli ve vadesiz tasarruf mevduatile en müsald şartlar ticari — mevduati da kabul eder. llst. Levazım Amirliği Askeri Kıtaat İlânları iLAN Askeri Posta 50001 Komutanlığı Fabrika ve Atelyelerinde çalıştırılmak üzere aşağıda branş ve nitelikleri yazılı san” 1 — Usta veya birinci sınıf motorcu, Ototamircisi, Tornacı, Firezeci atkâr işçi almacaktır Tesviyeci, 32 — Elektriki resimlerden anlar usta veya birinci mnf bobinci teknik resimlerden anlar usta veya elektrik ölçü Aletli ganıf işçi , letleri (sinyal generatör, lambalı vo birinci sınıf tesviyeci — planyacı inib tamirini yapacak ehliyetli usta veya birinci radyo montör ve tamircisi, radyo şamalarından anlar a- lünetre ve oksilagraf gibi aletle- ri) kullanabilir kabiliyette usta veya birinci af işçi veya unta, birinci sınıf ehliyette beş elektrikçi (alta ay denemeye tâbi tutulmak üzere) usta veya birinci sınıf Akü atelyesi için bamurcu, Buhar ka- zanından anlar birinci sınıf iş, Cemiyetimizin olağanislü kon . gresi 30 nisan 1949 cumartesi gü- Dü saat 14.30 da Eminönü Halke . vi Küçük salonunda, yapılacaktır, Bütün üyelerimizin teşrifi rica olunur, Gündem Cemiyetimizin daminin ve nizamnamesinin tadili., Teknik Okulu Talebe Cemiyeti Başkanlığından 30/nisan/1949 — cumartesi saat 14.30 da Beşiktaş Halkevi salo - nunda yıllık İlk kongrömiz yapı. Jacağından — bütün — arkadaşların gelmesini bildirir. bu ilân daveti - ana ye yerine geçer, GÜNDDEM 1 — Genel kurul yönetim kuru- tü seçimi 2 — Kurucular adına konuşma 8 — Muvakkat idare heyetinin açıklaması 4 — Yönetim Kurulu seçimi ö — Haysiyet divanı seçimi € — Denetleme kurulu seçimi 7 — İstek ve şikâyetler Teknik Okulu Talebe Cemiyeti muvakkat İdare heyeti akümülütör tamircisi. İstekli olanların hemen zesmi bir dilekçe ile acnatlarının ve 2—Mayıs—d9 pazartesi günü saat (9) da mü- mür: birinci veya il yukardaki adrese essesede yapılacak teknik mnavlarında dâvet beklemeden bisaat mü esscseye gelmeleri. KABUL ŞARTLARI: #—) İstekli olanların muazaaf ve diğer askerlik işlerinin tamamlan Mmücssesesine karşı mecburi hinmeti b—)Şeref ve baysiyet kırıcı ve ğer bir durumda bulunmadığına — di bal kâğıdı getirmiş olmak . ©—) Fabrikaya kabul olunduğu tahanesinde y: - sakerliklerini yapmış bulunmak” amiş bulunmam başka bir devlet olmamak işe girmeğe mani ve takibe de- isir Emniyet Müdürlüğünden iyi taktirde Eskişehir Mevki Ha ftarılacak shhi muayenede sağlam çıkmak, â—) Fabrikaya kobul veya ademi kabul balinde isteklilerin yar pacakları masraflar şahsına aittir. Fabrika bu yüzden hiçbir taahhüt altına giremez. 8—) Eınavda başarı gösterenlere ehliyetine göre (50) ile (200) kuruşa kadar saat ücreti verilebilecektir. Taktir edilen saat ücret- ten maada evli olanlara beş kuruş aile zammı, mevcut her çocuğa için aaat başına beşer kuruş çocuk zammı ve ayrıce yedi kuruş da ye- mek zamma verilecektir. (Sanat Okulu mezunları tercih edilecektir.) İsteklilerin beraberinde — bulunm cazdanı Askerlik vesikası, Tahsil ve İsteklilerin (45) yaşından yukarı olmamaları gı a gereken — vesikallar Nüfum M& — 5191 —