16 Nisan 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

16 Nisan 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BAYFA 1? IKTIBASLA Tito - Çaldaris anlaşmasına doğru merikanın Belgrad bü- A Yük elgisi M. Cavendish Cannon, Dean Achesona gönderdiği son bir raporda şöyle diyor: «Kominformun Mareşal Titoya karşı açtığı savaş, son had dine varmıştır.» Halbuki Bolşeviklerin resmi ga zetesi İzvestia'nın son sayısında Antişar eden bir makalede V. Gri- göorian, bu raporun iddiasını cer- heder mahiyette olan şu satırlı gı yazıyor: <«Hainlerin ve dönek- Jerin adları artık anılmaz olmuş; kanla örtülü hâtıraları, tarihin karanlığına gömülmüştür.> Görülüyor ki ruhunu olduğu ka Gar kalemini de komünistlere sat gaş olan Grigorian'a göre, Bal - kanlarda bütün ihtilâflar halle Gilmiş; bu diyarın siyaset alanın- a endişe verici hiç bir cihet kal Mamıştır. Garip bir kumar oyunu Fakat hakikatte Balkanlarda- iç de zannedil- gün bir taraftan Titocular muta- assıp komünistler, diğer taraf - fan Balkan milliyetçileri ve niha et batılı diplomatlar, tehlikeli kumar oyununa başlamış bu- lunuyorlar. İşte by oyunun me- iklı safhalarından bir — kaçı: ğu blokunun Asi' Titoya açtığı Amansız taarruz... Stalinci komü izmi dize getirmek maksadile E'lwcu komünizmi destekliyen A- erikan yardımı... Ve batı dev- tlerinin rahatını kaçıran Tito- hun şaşkın hücumları... Bütün bunlar, gerçekten için - den çıkılmaz karışık meseleler - ir. Amma orta yerde bu mese- elerden daha çok dikenli ve çap Faşik hâdiseler de vardır. Mese- J4 Rus uçakları, Yugoslavya şe- hirleri üzerine bir takım propa- ganda kâğıtları atarak, kralcıla- Tı ve milliyetçileri Titoya karşı isyana teşvik ettiler. Yine bu a- Yada komünist gazeteleri, Tito- un aleyhtarı Mihaloviçin ve Ne- ith'in taraftarlarının harekete rek, — vatanlarının " selâmeti :ğunq canlarını feda etmekten) gekinmediklerini ileriye sürdüler. Acaba hakikati ifade eden nok 'ta hangisidir? Monargşistler, Tito iyu devirmek mi yoksa onunla AR | Çeviren: N. K. geçirecek ve Arnavutluğun belli başlı noktalarını ilhak ederek Adrlatik sahillerinde birleşecek- tir. Böylece komünist düşmanı milliyetçi Yunanistan, Arnavut- luğun bir kısmına sahip olacak- tır. Bu tasavvuru baltalıyabilecek her hangi bir manlin çıkmaması için Arnavut hükümetinin şefi Moskovaya çağrılmış ve kendisi- ne bu nâzik vaziyet iyiden anlatılmıştır. Buna rağmen Ati- na hükümeti, Kominformun bu tatlı vâdi önünde çekimgen bir ta vır takınmıştır. Sofyanın ileri sür düğü Arnavutluğun taksimi işi- ne gelince bu, gitgide gerçekleş- iye yüz tutmuş bir haldedir. Zi ra ister Yugoslavya veya Yuna- nistan olsun, ister İngiltere ol- sun, Arnavutluğa uzaktan uzağa derin bir kin beslemektedirler. O kadar ki Atinalılar ve Yugos- lavlarla temasa geçen bir İngiliz ajanı şu mütalcada bulunmuş - tur: «Arnavut toprakları, Bulgaris tan ve Yunanistan arasında de- il, fakat Yunanistanla Yugoslav ya arasında taksim edilmelidir.» Bununla beraber, üçüncü bir dünya savaşının kopması endişe- sile, müstakil bir Makedonyanın kurulması tasavvurundan vazge- çilmesi ihtimalden de uzak d ğildir. Şimdilik Kominformun toya açtığı çetin mücadele sadece «soğuk bir harb> safhasında kal makta ve ideolojik bir plân dahi linde inkişaf etmektedir. «France - Dimanche» den AAA AA Bir Amerikan sıhhat müfettişi memleketimize geliyor Amerikan ordusu sıhhat mü- fettişi Amiral Dr. Brawn dün şehrimize gelmiştir. Amiral Braw'n kendisile görü- şen bir muharririmize şunları söylemiştir: <— Amerikan yardımı heye- tinin Türkiyedeki sıhhi teşkilâ- tını teftiş için geldim. Bir kaç gün Ankarada kaldıktan sonra Gölcüğe geçtim. İstanbuldan Romaya gidece- Anlaşmak mı istiyorlar? Bugü 'Dün siyast şartları ortasında bu Buale cevap vermek cidden müş- küldür, Kaldı ki kumar masasında oy- 'nanan bu siyaset oyununun daha linde olan Yunan komünistlerine artık yardım etmiyor. Niçin mi diyeceksiniz? Sebebi şu ki Yunan komünistleri, Markosun öteden- beri muârızı olduğu müstakil bir. Makedonyanın - kuruluşu fikrini kabul etmiş bulunuyorlar. Bu su, Tetle Titonun menfaati, komünist Aleyhdarı Atinalı milliyetçilerin Menfaatlerile uzlaşmış oluyor. Ve işte bu yüzdendir ki Yunan Dışiş leri Bakanı Çaldaris, kendi hükü- metinin Tito ile bir anlaşmaya yarmak istediğini itiraf etmekten blle çekinmiyor. Arnavutluk tehlikede... Fakat Titodan daha az realist olmıyan Bulgar komünist şefi Dimitrof, hasmının bu kurnazca Tanevrası — karşısında- kayıtsız kalmıyarak derhal faaliyete geç- Miştir. Son günlerde Sofya hükü Metinin sözcüsü, Atinaya gide - zek, Yunan milliyetçilerile enin- 'e sonunda, anlaşmamak için or tada hiç bir sebebin mevcut olma, idığını söylemiştir. Sofya, Belgrad hükümetine karşı taarruzu sıra- fında Yunanistanın yardımına Mazhar olduğu takdirde, Yunan Makedonyasına ilişmiyecek, yal- güz Yugoslav Makedonyasını ele iH — Haydi gimdi, süratle geldi- ğimiz yere dönelim. O kadar is- tirahate ihtiyacım var Kız, bir zelzeleden, yangın- dan kurtulmuşa benziyor gim- di?... Öyle perişan ki!... Göz ka Paklarının morarmış halkasını, Parmaklarının ucu ile bastıra- rak, bir saniye hareketsiz duru- yor. Yaptığı mücadelenin ateşi Ve teri ile, şakaklarına yapışıp kalan saçlarını, olduğu gibi bı- Takıyor. Yuvarlak ve mütehar- Tik, küşclın biraz uzunca, bo- “yasız ağzının koyu renk dudak- ları, sanki sevilen bir erkek ta- Tafından yeni öpülmüş gibi, hay Fet ve heyecan ifade eder bir a- gıklıkla, birbirinden ayrı duru- gorlar!... * Gülseren hanım, — gidelim , Oradan belki Almanyaya geçerim.» Necib Fazılin konferansı Türk kültür ocağı tarafından tertip edilen seri konferansların birincisi dün saat 15 te Marma- ra lokalinde Necip Fazıl Kısakü- rek tarafından (Komünizm ve mânevi değerler) mevzuunda ve- Necip Fazıl bu konferansında, Materyalizm ve komünizmin kay nağından bugüne kadar - bütün tarihi seyrini ideolojile göster - miş en sonra sözü memleketimiz deki komünist cereyanına geti- rerek gençlere nasihatlerde bu- lunmuştur. Geyve cinayeti tahkikatı Önbeş gün önce Geyve Givarında hizmetçisi Kadriyeyi feci şekilde öl- düren Vecihi hakkında Ankara sav gilığı tarafından gereken tahkikata başlandığını yazmıştık. Bir taraftan Ankara savcılığı ta- rafından Vecihi ile bu müessif hâ- disede methaldar — görülen Rüstem hakkında soruşturmalar devam eder ken, diğer taraftan da dün çehrimiz 1 nci sorgu hâkimliği tarafından dört kişinin ifadesi alımmış ve — Ankara savcılığına gönderilmiştir. e Her sene toplanan Üniversi-| telerarası Kurulu yarın — Ankarada| toplanacaktır. İstanbul Üniversitele rinin Rektörlerile bütün — Dekanlar| dünkü tirenle Ankaraya gitmi; » Onbeş gün içinde Ahlâk Za sı%ir, “HABER LERİ Telif hakkı | kanunu Yeni i kanun tasarısi 75 inci maddeye kadar görüşüldü Memleketimizde bugün tetkik edilmekte olan telif hakları ka- nunu 1910 senesinde vücuda ge- tirilmişti. Bugünün İhtiyaçlarını karşılayamıyan bu tasarının ye> rine yenisini meydana getirmek için hükümetçe bundan bir kaç ay evvel teşobbüse — geçilmişti. Bu İş için kurulan komisyon, Tokat Milletvekili Refik Ahmet Sevengil'in başkanlığında olmak üzere Millt Eğitim ve — Adalet Bakanlıkları temsilcilerinden ve Ankara Hukuk Fakültesi profe- sörlerinden teşekkül — etmekte- dir. Milli Eğitim Bakanlığı adına 'Talim Terbiye dairesi reisi Kad T Yörükoğlu, Millt Kütüphane müdürü Adnan Ötüken, Milli E- ğitim Bakanlığı hukuk müşavi- ri İsmail Hakkı, öğretmen Faik Reşit Unat bu komisyona işti- Tâk etmektedir. Adalet Bakanlığını " Yargıtay üyelerinden Rifat ve Adalet Ba- kanlığı hukuk müşaviri Nail tem sil etmektedir. Hukuk Fakültesi — profesörle- rinden Hirsch, Yavuz Abadan, Hikmet Belbes ve Bülent Nurl Esen komisyonda yer almakta- dırlar. Telif hakları kanunu tasarısı- nın şimdiye kadar 75 maddesi hazırlanmıştır. - Tasarının — 100 maddeden fazla olacağı - umulu- yor. Muharrirlerin, bestekârla rın, mimarların, heykeltrasların sinemacıların ve diğer Güzel Sanat mensuplarının eserleri ü- zerindeki iktısadi menfaatlerin korunması yolunda gerekli hü- kümler bu kanuna konulmuş bu lunuyor. Tasarı hakkındaki ha- zırlıkların daha bir müddet de- vam edeceği anlaşılmaktadır. Yeni vapur seferleri Tak yicaraA Hlzmataşk li İRL d n ra, yurt içinde İA yt üY ceriı Tanrlanaarün Bu programa göre Karadeniz hat- tana haftada ikisi ekspres olmak ü- zere 4 posta kaldırılacaktır. Bir de hayvan nakline malısus olmak üze- . AYE, ca Zonguldağa bir ekspres ile İnebo- luya haftada il he İzmir hattına haftada 2 posta ye- Tine ikisi ekspres olmak üzere 3 pos slae İskenderun lııuı için de ikadan yeni gelen gemilerimiz yapılacak seferler vapur Kaldırılacak Batı ve Doğu Akdeniz hatlarına vapur ilâvo etmek suretile munta zam seferler ihdas edilecektir. Köy Enstitüleri Bayramı 17 Nisan Pazar günü köy enstitü- lerinde kuruluş — bayramı yapılaca- ından bu bayramlara katılma mak sadile İstanbul Muallimler Birliği i- ki muallim kafilesi teşkil etmiştir. Şimdiden arza edenler birlik merke zindeki listeye isimlerini kaydettir- mektedirler. 16 Rendevu evi basıldı momurları, şehrin muhtelif semtle- rinde 16 randevu evi basmıştır. Bu evlerde yakalanan 35 çift ve ev sa- hipleri hakkında gereken kanuni ta- Aşrıca, kadın- ların yapılan — muayenelerinde 23 ü hastalıklı çıktığından tedavi altına alınmışlardır. bata başlanmıştır. 23 Nisan Bayramı 28 Nisan milli hakimiyet ve Ço cuk bayramı programı vilâyetçe ha- zarlanmıştır. Programa göre, — Tak - sim, Fatih, Beyazit, Kadıköy ve Be giktaşta törenler yapılacaktır. Töreb dir, DA kesi Yazan: Esat Mahmut KARAKURT * mi artık? Cevap vermiyor. Kalçalarının müdevverliğini, farkında olmak sızın çukurlaştırarak, çimenle- rin üzerinde, dişi keçi ayakları- nın dolaştığı hissini veren, or- tası boş bir takım izler bırakıp, bir kaç adım yürüyor. Sonra birden duruyor. Uzun kirpikle- rinin altında, koyu ve -parlak bir renkle harelenen yarı kapa- h gözlerini kaldırarak, Ekremin gözlerine bakıyor. — Sizi gimdi nereye götüre- yim Ekrem bey diyor, doğru Gedize gidelim mi — Niçin Gedize gideceğiz? Beni geldiğim yere bırakın! — Hemen vakit kaybetmeden bir doktor bulmak için söylüyo- Tüm> ler 23 Nisan sabahı 10.90 da başla- YARAAAAAARARAAARA j PEsER i ur'anın — Türkçe tercl- mesinin münzel ve mü- tevatir Kur'an yerine Kur'an olarak okunabileceği — ve onunla namaz kılınabileceği hak- kında ileri geri ve fakat hepsi de indi fikirlerini — açıklıyanlar- dan sonra, Besim Atalay bu bid'atın (caiz olduğunu); Toplu İğne Nureddin Artamın çok kuv) vetli bulduğu benim ise baştan sonuna kadar gayet kuvvetsi gördüğüm yazısile iddiaya koyul du. Ben; İslâm usulü - içtihadile alâkalı bu mühim mes'ele üzerin de onlar gibi kendi akıl ve man: tıkımın delâletine saplanmakla kalmıyarak, — salâhiyetli ilim a- damlarının ittifak ettikleri kı rarlarının (nâkil) liği ile iktifa| etmeyi uygun buldum ve emri 'dinde böyle bir fitnel âzime (1) ihdasının - (kat'iyen caiz olamı- yacağını) bir kaç makalede izah eyledim. Bunlara karşı - Besim Atalay cevap vererek evvelki dâvasında inat ve ısrarı münasip bulmuş, <Yeni Sabah> ise ser- best bir fikir kürsüsü olduğun- tur. Böyle oluşundan pek mem- nunum, Söylemediklerimi söyle- mek fırsatını da bulmüş oluyo- .--——..—.—.—---. 45.000 lira muhtelisi mutemet İstanbula getirildi Zimmetine 45 bin lira geçiren Beyoğlu Belediyesi mutemedi A- gâh Cabir Karahalli, yakalandı- ği Kütahyadan dün getirilerek savcılığa teslim edilmiş ve Sorgu sunu müteakip tevkif edilmiştir. Bir Fransız Kadın temsilcisi şehrimizde lorde Beyrutta toplanan Bir-) loşmiş Milletler — kadınlar komile- leki Fransız delegesi Mm. Alek- sandria Claude Day dün uçakla şeh| rimize — gelmi; Fransız delegesi kendisile görüşen gazetecilere toplantıda dünya kadih, larının hakları mes'elesinde bir Çok kararlar alındığını, dünyanın- birçok | yerlerinde hâlâ kadınların bir kımım haklara malik bulunmadıklarını söy- lemiş ve bu arada Beyruttaki Türk delegesi Mihri Bektaş'tan sitayişle Aleksandrin Clande Day bunlar- dan başka Türk inkilâbı, Türk kapi dınlarına verdiği — mevki dolayısile hayranlık duyduğunu da ilüâve —et miştir. İdam talebi ile mahkemeye verildi Bundan bir müddet önce, metre- sini kaçıran Ahmet Çelikelin gırtla- ipmı kesmek suretile foci şekilde öl Töret Diğla Bnidlas Bi sazmlasma a AAA AF Cei KNN sinde başlanmıştlır. Dünkü duruşmada mesini serdederek sanığın T. C. Ka- nununun 450 nci maddesi gereğince idamımı istemiş, mahkeme de — bazı şahitlerin dinlenmesi için başka bir güne talik edilmiştir. Talebe Birliği irşad seyanatları hazırlıyor İstanbul Üniversitesi Talebe Bir - liği Anadolunun fikren kalkındırıl - ması meselesi etrafındaki çalışmalar ikmâl ederek bir program —har fırlamıştır. Program Faik Gi riyasetinde üç kişilik bir heyet tara dan tabiatile yazısı neşrolunmuş| 5. | Raıf rum, Şimdilik yalnız (Kitap) la- rı konuşturacak, ondan - sonra onun gibi ben de kendiliğimden konuşacağım. Besim Atalay; benim kendine tecavüz ettiğimi sanarak, kendi- ni yolu tutmıyacağını ve| tartışmayı tatlı devam ettirede- ğini müjdeliyor, amma sonunda yine saldırıştan geri kalmıyor. Bir kere; bence tecavüz diye bir sey yoktur; İslâm camiası içinde en âciz bir fert dahi olsam, dini- min kitabına saldıranlar kim o- lursa olsun ve nerede bulunursa bulunsun ayni saldırışla saldır- mayı farzı kifaye saymaktayım. Tatlıya tatlılıkla, tecavüze teca- vüzle mukabeleden ne yılar, ne de bıkarım, Bu sebeple önce, sa- yın zatin ilmi konuşmasına ilmi biçimde cevap verecek, sonunda onun yaptığı tarizat ve taarru- zatı tıpkı o çeşitte karşılıyaca- dilcilik alışkanlı- ği ile, önce lügat ve tâbir (affet- sin, terim gibi münasebetsiz bir| kelimeyi kullanmayı dilime lâ- yık bulmuyorum.) üzerinde du- ruyor.da, (Kur'an; mütevatir değildir.) diyerek (tevatür) ün lügat mânasile, usül bakımından ıstılahı tarifini birbirine karıştı- rıyor. Kur'ana; (mütevatir de- gildir) demesi katiyen yanlıştır, yanlış da değil, darılmasın amma iftiradır. Bunu daha sonraya bırakarak (Tevatür) ü sadece (Iügat) bakı- mından inceliyerek Ünlü dilciye, dil bahsinde dahi yanıldığını ar- zedeceğim: Besim Atalay; Lexicographigue — karşılığı ile u- sül kitaplarının - hepsinde mev- cut (2) ıstılahı mânasını ve ta-; rifini birbirine karıştırıyor. Vâkıa (tevatür) ile (tetabâ) ün müte- radif olup olmadığı hakkında) sirf lügat bakimindan bazı mü- nakaşalar olmuş ise de, lügat â-) limlerinden hiç birince, (tevatür) ün ıstılahi tarifi hakkında itiraz va'ki olmamış ve Kur'an hakkın- da (Mütevatir) olmadığı söylen- memiştir. İlk söyliyen kendisidir. ve hangi hocadan okumuş, nere- den icazet almış bulunursa bu- lunsun onun sözü Arap lügatin- den hiç birinin lüğavi ve ıstılahi mânası üzerinde asla hüccet de- ğildir. Bize öyle geliyor ki; —Atalay baş vurduğu Kamuslarda aradığı madde hakkındaki izahları sonu- 'na kadar okumadığı için bu yan- lışlığa yuvarlanmıştır. Firuz Âbâdinin Arapca kamu-, sunda; (tevatür); tetabuu ev Sabıkalı hırsızlar yakalandı Kuzguncukta, Paşa Limanında Şevket Paşaya ait yalının kubbesindeki — boşyüz kilodan fazla kurşunu söküp çalan Ayban Güler- ler, Mustafa Biçen, Ferit Hergün- güler ve Şükrü Yalçınkaya adların daki dört hırsız, dün çaldıkları kur arlarken — yakalanmışlar - (Tevatür) ün gunla dir. Ayrıca, Yaşar Musırli ve Sabri Kö 80 adındaki iki sabıkalı hırsiz, Kan dillide Mozarık sokağında Özmal'a ait 81 numaralı övden çalmış olduk- lari oşyalarla dün vapura binerlere ken Sivil memurlar tarafından ya- fından yarın Ankaraya götürülecek- yacaktır, Tefrika No. 56 — Doktoru Gedizden getir- mek kabil değil mi? — Kabil tabii! — O hâlde beni, köy evine birakın rica ederim, Bir saniye susuyor kız!... Bir yey söylemek istiyor. Fakat ken di söyliyeceğinden yine kendi korkuyormuş gibi, mahcubane gözlerini indiriyor. - Sizi o halde müsaade eder götüreyim izi Beniz, bizim köşke Ekrem bey diyor. İsti: daha iyi temin ederiz. T. muhtaçsınız. Kim bakacak siz. köy evinde gimdi?... Ekrem bir an, kalmıştır. — Beni mi köşke götürmek dstiyoraunuz Gülseren hanım di- yorl hayret içinde tir. — Evet! — Çok insafsızsınız!... De- mek hâlâ bana zülmetmekten zevk alıyorsunuz öyle mi? Başını şiddetle sarsıyor. Köşkünüzün — adamlarını çağırarak, onlara kollarını tut- turup sırtında kırbaç şaklattı- ğınız bir zavallıyı, ayni adamla- ra şimdi, ayağından yara almış topal bir yarasa gibi götürüp eğlence mevzuu mu yapmak is- tiyorsunuz? Kız heyecanla hemen cevap veriyor Yemin ederim Ekrem bey, düşünmemiştim bunu diyor! İmanırım Gülseren hanım! Düşünmemişsinizdir. Çünkü siz, hiç bir şeyi düşünmezsiniz! Iz tırabın ne olduğunu bilmezsinia ki, yüzünden — ıstırap çekenle « rin duydukları acıyı anlayıp, bi- raz olsun merhamet hissedesi- niz! — Ekrem böyl a Peki Gülseren hanım, su- suyorum, Yavaşça ayağını, biraz ilerl kalanarak savcılığa toslim edil lerdir. doğru uzatıyor Ekrem!.. — Siz beni köy evir rün yine! ...Gülgonca si bakarlar bana!... Gülseren artık cevap vermi- yor. Susuyor. Yalnız gözlerini örten - kirpiklerinin birdenbire ıslandığını, ve yanaklarının ü- zerine iki damla göz yaşının düş tüğünü görüyoruz. O kadar! Hemen goför yerine geçiyor Kız!... Motörü işletiyor ve ara- bayı mümkün olduğu kadar az sarsmıya çalışarak, yıldızla- rın aydınlattığı toprak yollar - dan, yapraklar arasından geçen rüzgürların hışırtısına benziyen tatlı seslerle süzülerek, gözden kaybolup gidiyorlar... * Ayni gece devam - ediyor... Maçhullerle dolu esrarengiz bir gece... Saat tam on iki... Mehtap olmadığı halde, göle yüzü tatlı bir aydınlık içindedir. Tıpkı suları taşıp yere dökülen, mermer bir kurnaya — benziyoğ Günün Meseleleri | | “Kur'an Tercümesi Kur'an Değildir — Besi Yazdlk ——— OGAN maa feterât suretinde tefsir o* lunmaktadır ki, buna göre (te- vatür); (ya tam bir tetabu') ve- yahut (birbiri ardı sıra olan ge- liş) demek oluyor. Kamus şerhi olan (Tacülarüs) ve ayrıca bü- yük Arap lügati olan (Lisanü- larap) da böyle der. Onun bak- tığı (Sıhahı Cevheri) de dahi öyledir. İki surete de gelebilir. Mütercim Asım Mollanın; (Ha- riri'nin dürre'de beyanına göre) dediğine gelince; Besim Atala- yın belki de hangi kitap olduğu- nu hatırlıyamadığı bu - (Dürre), (Dürretülgavas fi - evhamülhas) adlı kitaptır. Bunun dördüncü sayfasında geçen (Tevatür) ün usül kitaplarında tarif ve izah dilen (tevatür) olmayışı şöyle dursun, Haffaci; şerhinde (te- vatür) kelimesi için verilen mi- sallere işaret edip bunda (teta- bu') mânası bulunduğunu ve A- rapların her iki kelimeyi yâni (tevatür) ile tetabu') u birbirle- rinin yerine kullandıklarını söy- ler ve Zemahşeri'nin ayni şeyi misallerle hikâye eylediğini be- yan eder, (Dürretülgavas şerhi - bak: Sayfa 15). Netice olarak şunları ekliyebi- lirim: Meşhur (Abü Ubayd Alherei nin (Kitabülgaribeyn)-inde (te- vatür) ile (tetabu') ayni mâna- ya alınmıştır. Henüz basılmamış, bulunan bu kitabın Topkapı sa- rayı müzesi kütüphanesinde 2727 numaradaki nüshasında Vitr mad desine bakmasını tavsiye ederim. Usül ve mantık âlimlerince (tevatür) ün tarifine gelince, tariflerin ibareleri değişmekle beraber hulâsa olarak (yalan üze rine ittihat ve ittifakları muta- savver olmıyan kavmin heberi- ne mütevatir derler.) (3). Daha fazla tafsilât için, bütün usulü fıkh kitaplarile - (Keşşafı ıstılahat Alfünün) nun — (1471) inci, Cürcani'nin tarifatının (210) uncu (Müsteşrik Flüğel neşriya- tindan), Abdulkadir Bağdadi'nin: Usulüddin kitabının — (11) inci, Müsteşrik Sprenger'in Dictionary of the technical kitabına, ve yine meshur müsteşriklerden Goldzi - her'in Le livre d'ibni Toumert adlı eserinin 47 inci sayfalarına bakılabilir. (Tevatür) ün mâna ve tarifin- de; şarkın ve garbin bu en şöh- retli âlimleri yanılıyorlar da doğ rusunu Besim Atalay mı keşfedi- yor! Kur'an; mütevatirdir ve öyle denilmek doğrudur. Yanılan ve yanlışı müdafaa eden sadece ve tek olarak sayın Besim Atalay- Belediyenin hayırlı bir. teşebbüsü Belediyo dar gelirli g S1 çeken vatandaşların gıda madde - âm sıkıntı. lerini ucuz bir yekilde temin edebil meleri için yakında faaliyoto geçec tir. Bu meyanda belediyo şehrimizde bulunan 36 kadar istihlâk koopera- ti Bu hususta belediye bu kooperatif- ni birleştirmeğe karar vermiştir. lerle temasa geçmiştir. Kooperatiflerin birleştirilmesi mün kün olduğu takdirde — mahallelerde dahi şubeler açılacak ve halk ucuz bir şekilde gıda edebilecektir. maddöleri temin gökyüzü! nki ağaçların Ü- zerine inerlerken, dallara takı- hp kalmışlar da, dallarla bera- ber sallanıyor yıldızlar!... Biz yine küçük köy evindeyiz gimdi! İşte Gedizden getirilen ihti- yar doktor, demir karyolanın üzerine uzanmış duran Ekremin yarasını sardı, bağladı. Gidi - yor Gülgonca, Gülseren ve Gül- goncanın annesi, karyolanın ba- #1 ucundadırlar. Doktor çantasını kapadı. Şap- kasını aldı, gidiyor. Sevimli bir| yüzü var adamın! Ekremin eli- ni sıkarak: Geçmiş olsun beyefendi di- tehlikeyi ucuz atlatmışsı- Diz!... Allah esirgesin kurşun biraz derince seyretmiş olsay- dı, belki bir felâketle karşılana- bilirdi. Ekrem, yattığı yerden kapır- damaksızın, morarmış yaralı yor; dudaklarını hafifoe harekete ge- tiriyoru n Atalay'a revablar — dır. Artık; Kur'ana (mütevatir) diyenler dil bilmerler midir, yok- sa Besim Atalay gibi Üli devir- meği bir iy bilenler midir? Buna hüküm vermek bana düş- mez, okuyucuların selim ve sa- lim muhakemeleri hakikatin ne tarafta olduğunu kestirmiye ye- ter. (Tevatür) ün ıstılâhi mânası nı ve tarifini ve ona ilim adamla- rının müte demelerinin asla yanlı: ni kon yazımda devam edeceğim, ondan| sonra da sayın Atalayın kıys ile müçtehitliğe yönelmesi üzerin de duracağım, olmadığını usul kitapları- şturarak izahı müteakip (1) Bak Fetvayı giyasiye: Sayfa 28 (Farsca kıraeti itiyad - eylemek ve Musafı baştan başa*Farscnya tercü- mo ederek onu Kur'an yerine koy- mayı irade eylemek fitnei üzimedir iddetle men'i Jâmmgelir) mealinde- dir, : (2) Medreso tahsilini — bitirdiğini usülü fıkh ve usulü hâüdisten bir şey okumamış gibi böy- söyliyon üstad ; le bir iddiada nasıl bulunur, ben a hyamadım. (8) Bak: Bütün usulü fıkh kitap- ları, .—. ( ö | KISA HABERLER — * Silâht elektrik fabrikası da yapılan yeni tesislerin tecrübelı müsbet bir şekilde devam etmekte- dir. Tesislerin altı mayısta açılması na karar verilmiştir. Dün Vüli ve Belediye Başkanı Dr. Lütfi Kırdar fabrikaya giderek tet- kiklerde bulunmuştur. * Cekmecedeki — müesseselerden birinin veterinerliğini yapan Kâs - min 7 yaşındaki oğlu Kürşat, evvel ki akşam asfaltta yalmız başına do-, daşırken, Çatalca istikametinden ge- len bir otöbüsün tekerlekleri altında kalarak feci şekilde ölmüştür. * Devlet Denizyolları Umum Mü-, dürü Cemil Parman vekâlette muh- telif temaslarda — bulunmak üzere) 'dün Apkaraya bareket etmiştir. 4 Devlet Demirşolları birinci iş- letme memuür ve müstahdemleri is-| tihlak kooperatifinin 949 yılı kon - gresi dün saat 16 da Haydarpaşa iş- m üst salonunda yapılmış letme tır. * Üç ay önce Fındıklıda metresi Selma adında bir kadını kocasile ba- ti diye bıçaklıyarak. öldürmekten| sanık Osman Kösedağ'ın duruşması| 'ma dün 1 nci Ağır Cezada başlanmış tır. *& Pastacılar Belediyo İktisad Mü dürlüğüne yaptıkları bir müracaatta tarifelerinin incelenmesini istemişler| Pastacılar, masa başında oturu larak yenen pasta fiatlarının arttı- dir. rılmasını taleb etmektedirler. & İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Sıddık Sami Onar ile Fakülte Dekanları Üniversiteler arası kurul toplantısına — iştirak etmek — üzerel dün akşam Ankaraya hareket etmiş lerdir. * Rum Patriği Athenagoras dün bazı Rum okullarını teftiş etmiştir. * Dün vilâyet şiküyet bürosuna üç şikâyet yapılmıştır. Bunlardan i- kisi belediyeye biri de nüfus idare- sine aittir. Belediyeye müracant ederek benzi- no yapılan zamının tarifelere aksot tirilmesini istemişlerdir. Otobüs sa- hipleri, temektedirler. Bu teklifler pazarte- si günü daimi encümende görüşüle| cektir. * Ekonomi ve Ticaret Bakan lığı tetkik heyetinden Mehmet Karatekin ve Etibank - teknik üşavirlerinden Kudret Erko- nev bü sabah uçakla Romaya hareket — etmişlerdir. Mehmet Karatekin ve Kudret Erkonen Romadan sonra Fransaya ve Al manyaya gidip ekonomik tetkik- ler yapacaklardır. “ (Dovamı vard, |lştırarak 4 Halk otobüsleri işletenler, dün. tarifelere bir kuruş zam it- İ(” Nöbetçi eczaneler Ö; Hayret uyandıran iki ameliyat... yedinci asır orlalar rında meşhur Türk sey- yahı büyük muharrir Evliya Çelebi Viyanaya gitmişti. Kral ailesinden biri kurşunla ya- ralanmış ve kurgün — vücudünde kaldığından ameliyat yapmak zim gelmiş; Evliya — çelebiyi de çağırmışlar ve görmüş. Onun an- lattığına göre operatör yarayı yarmış; kurşunu almış, kesilen yeri dikmek sırası gelince bir ku- tuyu açmışlar; içinden iri orman karıncaları çıkarmışlar; deriyi birleştirerek bir karıncaya 1sırt. mıuşlar ve derhal hekim karı mın kafasını kesmiş, bir çok ka- rıncalara ayni işi yaptırınca ya- ra kapanmış ve ameliyat da bit- miş. Üç asırdanberi — heki derece ilerlemiştir; hel, lardaki ilerleyiş insanı hayrette bırakıyor. Geçenlerde Amer ka- kada bir hastanın koluna cam- dan böbrek takmışlar ve onu ça- asıl böbreği bir hafta dinlendirmişler. Başka bir haber bize bir haftanın kalbinin çıka- ğını ye yerine sun'i kalb ta- kıldığını bildiriyordu. On beş gün kadar önce şehri- mizde bulunan İngiliz kültür he- yetinin getirttiği bir film Ana- tomi enstitüsünde gösterildi ve bir insanın ak ciğerlerinden biri- nin çıkarılabileceği diğer ciğerle yaşamasının mümkün olduğu is- bat edildi. Hâdise şudur: İşçilerin seri halinde röntgen müayeneleri — yapılırken — birinin sol ciğerinde bir leke görülüyor. Kanser olmasından şüphe edili- yor. Kanser, vücudün her hangi hücresinin azması ve haydutlaş- masıdır. Vaktinde davranılarak alınırsa hasta yaşıyabilir. Hasta işçiyi göğüs cerrahisi hastahane- -| sine gönderiyorlar. Operatör ağ- zından uzattığı bir boru ile ci- ğerdeki «ur> dan bir parça alı- yor, mikroskoba vuruyor ve par ftoloji mütehassısı kanser teşhisi koyuyor. Tedavisi yoktur, ciğer alınacaktır. Evvelâ hastanın nefes alma kabiliyeti arttırılıyor; öyle ki vü- cut tek ciğerin aldığı hava ile beslenebilsin. Sonra zmeliyat ma sasına yüz Üstü yatırıyorlar. Burnundan oksijen, ayağından kan veriyorlar. Operatör bu sıraz da hastanın kürek kemiğinin al- tından derin bir yarık açıyor. Deriyi ve adaleyi kaldırıyor, iki kaburga kemiğinin arka tarafla- rını tamamen, diğer iki kaburga kemiğinin de uçlarını kısmen kı mıp alıyor. Akciğer zarı gö- rünüyor ve bu sırada damarları önce penslerle tutturuyor, sonra elektrikle kamı - pıhtılaştırıyor. Artık göğüs kafesi arkadan açık tır. İki tarafa birer bez yerleşti- riyor. Açılan kuyuda akciğer çan lhışıp durmaktadır. Operatör ba hasta ciğere giden damarları b rer birer ortadan bağlıyarak ke- siyor; bronşu dikiyor; akciğez bağlarını ulttan ve üstten kesl- yor ve ciğeri çıkarıp eline alıyor. Şimdi deliği kapamak kalmiş- tır: Zarları dikiyor, kaburgaları koyuyor; adaleleri ve deriyi ka- patıyor; kaba bir dikişle dikiyor. Kullanılan iplikler hep keten ip- liği imiş, Hastanın durumu nore maldir. Yatağına yatırılıyor. Bir müddet geçince oturabiliyor, da- ha sonra dolaşıyor, balkona çıkı. yor, kol ve omuz hareketleri ya- pıyor. Çömlek çeviriyor, dokcma tezgühında çalışıyor. İki ay İsti- rahatten sonra eski işine dönere ken doktora, hastabakıcıya veda laşıyor. Hepsi memnundur. Bu hâdiseyi Evliya Çelebi za- manında anlatmış olsaydım şu meşhur söde bitirmeliydim: One lar ermiş muradına, biz çıkalına kerevetire! .. Kadircan KAFLI Talebe Bırliklerinde Müili Türk Talebe Birliği ile, Üniversite Jalebe Birliğine bağlı Tıb Talebe Cemiyetlerinin idare heyetleri, bizleşmek — üzere dün Eminönü Helkevinde bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda hocaları Prefes sör Fahreddin Kerim Gökay, Kâ- zım İsmall Gürkan, Üveys Müs- kar hazır bulunmuşlar ve birleş- me lehinde konuşmuşlardır Neticede birleşme işini:. 1nce mek üzere altı kişilik bir komis- yon kurulmuştur. ,.m,i ıııcn 16 CUMANT ESİ c ı.mı - Gün 108 Vasati — Ezani 5 10 12 4 w 58 18 50 20 27 8 4 n 30 25 09 38 9 ı 8 48 16 - 4 - 949 Aksaray — : Ethem Pertev Alemdar —3 Arif Neş'et Bakırköy — : Bakırköy Beşiktaş Vidin Beyanit — & Merkez 5i Kinyonli - ae şen Sıhhat Bminönü — * Bahçekapı BEyüp 1 Eyüpsultan 'alatı © Findikli Galata Te Kadıköy 1 Halk Küçükpazar 1 Unkapanı 1 Maçka - Şül b Feriköy Taksin —it Kemal Rebul Üsküdar — : Selimiye

Bu sayıdan diğer sayfalar: