13 Nisan 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

13 Nisan 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e İngiltere Başbakanı Atlee kimdir ? aşbakan Atlce, siyasi geflere has olan haricj meziyetlere sahip bir Gdevlet adamı değildir. O, ne bü- ük bir hatip, ne de ihatalı bir İ- ğm adamıdır. Bununla beraber yalnız Parlâmentoda, Winston Churchill'e cevap vermek mecbu- riyetinde kaldığı zamandır ki, ince ve kıvrak zekâsını dolu diz- gin koşturmasını bilir. Böyle münakaşalarda Atlce, ekseriyet- Te boğa dövüşüne çıkmış bir «to- Tedor> edasile, muhteşem rakibi Churehili'i iğneliyerek kızdırmıya çalışır. Kalbe işlemiyen kuru ve ölçülü sözleri, zekâsına kâfi bir delil sayılsa bile, kitleleri hare- kete getirebilecek sıcak ve kan- dırıcı bir özden tamamile mah- Tumdur. Atleeye ilk defa tesadüf eden- ler, onun, gayretli fakat renksiz ve gösterişsiz bir adam olduğu- nu söylerler. 1945 de Trumanı ziyareti sırasında Atleenin kon- grede verdiği bir demeci radyo- da dinlemiş olan bir Amerikalı şoför bana şöyle diyordu: <At- lee, zararsız bir siyaset adamı - dır.> Bununla beraber ben, maiyı tinde iki yıl çalıştığım Atlee'yi, pek kısa bir müddet zarfında, ya vaş yavaş tarlimıya başlamış; o- nun, İngiltere siyaset tarihinin en mühim ve en tehlikeli bir si- ması olduğuna kanaat getirmiş - tim. Şu muhakkak ki diplomat - Jarla temasa gelince silik bir in- san hüviyetile göze çarpan Atlee nin bütün hususiyeti, zengin bir İç hayatına malik olmasıdır. Onun özleri, kendisine çevrilmiştir. faaliyetinin her sahasında, mistik ruhi bir - bünye taşıyan Insanların kaderi, onların hemen Gaima tanınmalarına, kendileri- ni gerektiği şekilde deşememele- Tine vesile olmuştur. Bana öyle geliyor ki bu, bilhassa siyaset dünyasında daha kolaylıkla düşü len bir hatâdır. Atleenin işçi partisi lideri sıfa- tile seçilişi, bir çoklarının iddia ettiği gibi, Arızi bir mesele değil- dir. Hele İngilterenin şimdiye ka dar gelip geçmiş Başbakanları arasında, onun, uzun müddet (l tidarı elinde bulundurması, 1 , 'ne kaydedilmesi gereken bir nok tadır. Bugün bu orta halli, müte- 'vazı avukatın ve üniversite pro- fesörünün Parlâmentoya — nasıl Aza olarak intisap ettiğini merak edenler çoktur. İngilterede he - men herkesin tecessüsünü dürtük liyen bu soruyu cevaplandırmak için Atleenin Oxford Tniversite- sinden mezun olduğu yıllardaki hayatını gözden geçirmek lâzım- dir. O, bu tarihte, gündüzleri hu- kuk ilmile meşgul oluyor; ak - gamları ise, Haileyburg Hauseun içtimaf muavenet servisinin ha- yır işlerini " düzenlemekle - vakit) geçiriyordu. Burada keşfettiği ülem; onun siyasi âkidelerini, ya gama tarzını, hattâ mesleğinin is Rikametini bile değiştirecekti. Yi 'ne o, burada, yoksulların hayatı ni tetkik ederek fedakârlık hissi nin ne olduğunu öğrenmişti. « Kısa bir müddet sonra büroyu bırakıp East End'e gidip yerleşe- “cekti. Halkın sefalet ve ıztırabı, onda, insanlık aşkının ve kuvvet li bir dostluk duygusunun doğ- masına sebep olmuştu. Denilebi- lir ki bu mütevazı adamın siyasi kanaatini istikametlendiren yegâ 'ne âmil, fakirlerin hayat şartla- “ 7i hakkındaki bilgisi idi, Atlee, tanıdığım politikacılar Arasında, iktidarın harici belirti- lerine en az ehemmiyet veren bir Bosyalisttir. O bazen maiyetinde gçalışanların en ufak bir hizmeti karşısında çocukça bir utanma N. K. Çevirci sındaki hususi yazıhanesinde ça- lhışırken, çoğu zaman rahatsız et menlek endişesile çayını bizzat kendisi pişirirdi. Her hâdisede, basit ve mütevazı kalmasını bi- lirdi. Öyle sanıyorum ki Atlce'- nin en bâriz karakteri, inzivaya olan düşkünlüğüdür. O, bir çok siyaset adamlarından daha fazla harici yardıma müstağnidir. Baş kalarının görüşlerine kayıtsız kalmamakla beraber, kararını bizzat kendisi verir. Ve bir kere bir kârara vardı mı, onun tatbi- ki için kendi ahlâki kuvvetinden başka hiç bir şeye dayanmaz. Atleenin vazife duygusu o kadar köklüdür ki bu uğurda her tür- lü menfaati fedadan çekinmez. İktidara geldiği zaman ilk işi, hükümet mekanizmasında geniş bir tensikat hareketine girişmek olmuştur. Maiyetinde iş görenle- re itimad etmeyi gaye edindiği halde, âcizleri yanına asla yanaş tırmaz. Kuvvetli sezgisi sayesinde At- lee, bir çok siyasi hatâlardan sa- kınabilmiş ve kendisile iş birliği yapanları zamanında ikaz etme- sini bilmiştir. Onun cesareti, fe- dakârlığı, feragati hakkında hiç kimsenin şüphesi yoktur. Yalnız Atleede eksik olan taraf, geniş ve yaratıcı bir muhayyileye sahip bulunmamasıdır. O, dehâ değil, fakat siyasi fikirleri sırasile tertip etmesini başaran bir fikir amelesidir. Atleenin, mükemmelen ve şaş- maz bir surette inandığı iki şey vardır: 1 — Sosyalistlerin dâvası, âh- lâki ve iktisadi bakımdan hakika te tamamile uygundur. Şu halde bütün vatandaşların maddi refa- hını temin ederek İngiltereyi se- lâmete kavuşturacak yegüne si- yaset; sosyalistlerin güttüğü si- yasettir. Ona göre, büyük iktisa- di tehlikelerin bahis mevzüü ol- duğu anlarda, alınması en lüzum lu olan en meşru ölçüler, sosyal ölçülerdir. Zira bir memleket, ancak bunlar sayesinde felâket. ten kurtulabilir. Atlee 1937 de şunları yazıyordu: «İktidar mevkline geçen sosyı list bir hükümetin tâli işlere ener jisini tüketmesine imkân yoktur, Zira o, her işeyi esasından hallet meyi gaye bilir; her faaliyet sa: hasında, umumi plânla ilgili ısla- hata girişir.> 2 — Sosyalizm, ancak ahlâki kıymetleri müdafaaya savaştığı nisbette gerçekleşebilir. O, her hangi şekil altında olursa olsun, söz ve vicdan hürriyetini tehlike ye düşürdüğü, herkesi müsavi şartlara kavuşturabilen bir ada - let anlayışına iltifat etmediği takdirde yıkılmıya mahkümdur. Solcuların tefsirine tabi - olan sosyalizm, hürriyeti zedelediği kadar, sağcıların hareket kabili yetini de köstekler... Bu suretle Atlee, İngiliz ihti- lâlini şuurlu bir kadroya sığdıran ve kızıl Rusya karşısında mağ- dür amelelerin hakkını müdafaa etmeyi vazife edinen yegüne si- yaset adamı olarak görünmekte- dir! «The Triple Challenge» den Mangalın üstüne düşen çocuk Edirnekapıda, Neslişah — Sultan mahallesinde 107 numarâlı - evde oturan Hasibenin Iki buçuk yaşın daki kızı Belma, dün sabah çalığ- mağa giden annesinin evde bulun mayışından istitade ederek oda de öynarken ayağı kayıp yanan mapgalın Üzerine düşmüştür. Vilcudünün muhtelif — yerlerin - den yaralanan Belma, Haseki has hissine kapılırdı. Avam Kamara- tahanesine kaldırılmıştır. Yazan: Esat Mahmut KARAKURT Tabanca sesi ile, kızın çığı ğından ürken bir kuş sürüsü, a- Baçların üstünden havalanıyor. Vurulan kim acaba?... Anla- gılamadı bir türlü!,.. Ekremle, tabancalı adam ,otların üzerin- de boğuşuyorlar hâlâ! Tam bu sırada, yine garip bir gey oluyor. Boğuşanlar; otomo- bilin tekerlekleri altına kadar yuvarlana yuvarlana gittikten Sonra, birden Gduruyorlar. A « dam, kısa ve boğuk bir feryat kopârarak, ayağa kalkıyor. E- linde tabanca yok. Olur iş de- ğil!..; Nerede tabanca?... Kalk tığı yerde göyle bir saniye, bü- yük bir şaşkınlıkla etrafına ba- unan adam, sonra, bir hamlede riye doğru sıçrıyarak, bütün kuvvetile zeytin ağaçlarının bu- Junduğu tarafa doğru koşmiya başlıyor. — Kaç Hasan diye bağırıyor, tabancayı aldı! Öbürü de hemen, kaçanın pe- gine takılıyor. Bir dakika sonra, ağaçların arkasında gözden kay bolup gidiyorlar. © zaman Ekrem, geniş bir ne- fes alıyor. Ve yavaşça otomobi- lin çamurluğuna dayanıp, ken- disini göyle yana doğru çekiyor. Yüzü gözü kan içinde kalmış!... Yakası yırtılan gömleğinin açık bıraktığı göğsü, koyu kırmızı lokelerle dolu!... Kızın yüzüne bakmıyor, Yalnız, hafif bir ses- le — Bana biraz yardım — eder misiniz diyor; galiba ayağım- dan hafif bir yara akdım, , Hîgşğîîni İhtilâs hâdiselerine karşı tedbir Devlet dairelerinde daimi kontrollar yapılacak Son aylar içinde devlet — daire- lerinde ihtilâs hâdiselerine sık sık rastlanması üzerine alâkalılar — bu hususta sert tedbirler 'almağa ka - rar vermişlerdir. Bu arada teftiş . lerin muayyen aylara münhasır kal masının kötü neticelerinden — ders alınmış, teftişlerin her ay yapı ması uygun görülmüştür. Her vi- lâyet merkezindeki mülkiye müfet tişlerle idare âmirleri, memurları dalmi bir kontrol altında bulundu racaklardır. Diğer taraftan, paralı — işlerde istihdam edilecek memurların du. rumu etraflica incelenecektir. İspanyaya uçakla Afyon götürülüyor İspanya Afyon idaresi ile Top . rak Maheilleri arasında yapılmış olan anlaşma gereğince İspanyaya 20 ton ati hati at a aati ziyün bi gerden bir yere naklcdlirken fizla mikdarda kaçakçılık: yapıldı Ü İçin İspanya hükümeti entere - san bir tedbir düşünmüş ve afyon. ları uçakla nakletmeğe karar Ver- miştir. Bu iş için dün Abilio Eyemad ve Alfonza Ouadra — idaresinde Bristol 170 tipi iki uçak Yeşilköy hava meydanına gelmiştir. Bugün ikâ uçak 4 er ton afyon yükleyerek İspanyaya hareket ede cekler ve önümüzdeki hafta tek - rar şehrimize dönerek bir parti de ha götüreceklerdir. Anadoluya gidecek Üniversiteliler Üniversite Talebeleri Anadolu - 'nun fikren kalkındırılması için u - Zun bir program - hazırlamışlardır. Programı aralarından — seçecekleri fiç kişilik bir heyet ile yakında An karaya göndereceklerdir. Hazırlanan programa göre tem - muz ayı içinde talebeler beşer kişi gilik gruplar halinde — Anadoluyu dolaşacaklardır. Grupları teşkil e. den talebeler ayrı ayrı Fakülteleri temsil edeceklerdir. Etfaiye, yeniden takviye ediliyor Etfaiye teşkilâtının yeniden tak viyesi hususunda Belediyece veri len karar gereğince faaliyete geçil miştir, Öğrendiğimize göre 32 met batı havi bir merdiven arabasının re uzunluğunda otomatik terti - alınması için bir firma ile mutaba, Kat hasıl olmuştur. Merdivenli araba, 90 bin mukabili. alınacaktır. lira Avukatlar arasında bir dâvâ Dün, İstanbul adliyesinde dâva aSi ve dâvalıları hepsi avukat 0- lan garip bir hakaret dâvasına baş lanmıştı Avukat Ömer Cemil tarafından, İstanbul Barosu eski Üyelerinden Avukat İsmall Agâh Akban, Ce - Jâl Sarol, Recaj Atabek, Rıfat Ah met, Halfi Ethem Arda, Esat Muh lis Sırmalı ve Reşat Kaynar aleyh lerine 5 inci Asliye Hukuk da açı- lan şahsi kusur ve kasıttan ötürü 10 bin liralik manevi tazminat da vasına dün başlanmıştır Mahkeme, dün bazı — hususların tetkiki için başka bir güne talik edilmiştir. Gazetecilik Enstitüsü hazırlıkları Gazetecilik Enstitüsünün İkti - sat Fakültesine bağlı olarak açı - lacağını evvelce yazmıştık. İktisat Fakültesi Enstitüsünün ta Umatnamesinin hazırlayarak yakın da senatoya verecektir. Bu arada Fakülte bu müessesenin bir Ensti tü mü, yoksa bir mektep mi ola - cağını, kimlerin alınacağını hangi derslerin okutulacağını tesbit ede- rek Senatoya teklif edecektir, 'efrika No. 5. Kız, yara kelimesini işitir i- gitmez, bir feryat kopararak, olduğu yerde dizlerinin üzerine yıkılıveriyor. Ve kollarını, oto- mobilin çamurluğuna koyup, ba gını da, kollarının üstüno aldık- tan sonra, hıçkıra hıçkıra ağla- mıya başlıyor. Yarabbi, bu ne elim bir hâ dise diyor; demek benim yüzüm den sizi vurdular öyle mi? Ekremin bacağındaki yara bi- raz derince gibi, Sol ayağını yo- Te basamıyor. Acıdan - olacak her halde!... Yer yer kan çu kurları ile dolu yüzü buruşmuş, gakaklarının Üstü çizgilerle dol muştur, — Gülseren hanım, rica ede. rim, arabanın lâmbalarını bana doğru çevirin do, bakalım yara YENİT SNAAAARARARARA Amerikada Linçler Linç kelimesi, husasi şahısla- rın kanunu ellerine — almalarını ve şiddet ifade eden metod ve Bullerle adaleti yerine getirme, çalışmalarını tazamun eder. Ge rek kelimenin menşeini teşkil e den ve gerekse bu usulün kesret- le tatbik olunduğu memleket A- erika'dır. Birçok müelliflerin be yanatına göre Charles Lynch a h bir Amerikan çiftçisi ihtilâl sı ralarında muditinde bulunan İn- Bgilizlere gayri kanunu olarak ce- zalar tatbik etmiş ve bu tarihten itibaren adalet cihazını ve yetkili kanun adamlarını bir kenera bi rakarak gayri mes'ul şahısların, adaleti yerine getirdikleri iddia: le, bir takım şiddet metodları kul nmaları ve insanları öldürmele- rine linç adı verilmiştir. Kelime sonradan bütün dünya dillerine aynı suretle intikal eylemiş Toplantılar, dâvetler, San'at hareketleri : * Türk Sahne Derneğinden Tertip etmiş olduğumuz kon- ferans serimizin 5 incisi 14 ni- san 949 perşembe günü saat 17,30 da Şehir Tiyatrosu Dram kısmında muharrir Nusret Safa Coşkun tarafından verilecektir. Mevzuu: (Bügünkü tiyatromuz, filimciliğimiz, ve münekkit), Gi- riş serbesttir. Konservatuvar Türk musikisi konseri İstanbul Konservatuvarı tara: fından umumi arzu ve alâka ü- zerine tekrar edilmesine karar verilen — Kürdili-hicazkâr — faslı konserini 17 nisan salı günü sa- at 18 de Şehir Komedi tiy sunda verilecektir. Muallimler Bırliğinde toplantı İstanbul Muallimler Birliği muh telif encümen âzalarile Kadıköy Muallimler Derneği mümesille- rinin iştirâk ettiği bir toplantı yapmış, Ankaradaki yeni vazi- fesine giden idare heyeti âzasın dah Faik Binalın muhabir üza sıfatile vazifesine devam etmesi temennisi izah olunmuştur. Bir- lik pek yakışda kuruluşunun: o- tuzuncu senesini idrâk edeceğin- den bir kutlama merasimi hazır- lanmaktadır. * Muallimler Birliğinden. Muallimler Birliği 17 Nisan 849 Köy Enstitüleri bayramı münasebetile Birlik âzalarından mürekkep birer kafile her iki enstitüye gidecektir. Arzü eden- ler Eminönü Halkevindeki Bir- lik merkezi idare müdürlüğüne şimd'den isimlerini bildirebilir ler. - Pro'esör Dies me;'elesi Edebiyat Fakültesi Kurulu dün toplanarak Prof. Meselesini incelemiştir. Alükadarlar; müzakere safha - tını açıklamamakla beraber Ede - Sanatkârları Profesörler Diez biyat — Fakültesinin — talimatname mucibince Senato kararına — itiraz edebileceğini söylemektedirler. Veta ve Pertevniyal liseleri birleştiriliyormu Mülli Eğitim Bakanlığının Vefa ve Pertevniyal Liselerini birleşti - receği alâkalılarca söylenmekte - ir. Bundan başka biribirine yakın Lezı Orta okullar da birleştirilecek Ür, Sir.ema bileti çalmış Hatbiyeden Taksime — gelmekte olân bir tramvayda Medita — To. küy, mindaytür. karlrğı 7 dakindan dd adet numaralı sinema biletinli çalan sabıkalı yankesicilerden Hay Ko, bu biletlerle dün sinemaya gi receği sırada yakalanarak Savcı- raber yıllardanberi en - ziyade | | kesretle tatbik yeri bulduğu mem leket burası olmuştur. Umumiyet lığa teslim edilmiştir, nerede?... Kız, bir külçe haline gelen vü cudünü, güçlükle ayaklarının üstünde tutarak, otomobile gi- riyor, Motörü işletiyor. Ve lâm baları Ekremin bulunduğu tara- fa çeviriyor. Ekrem de o sırada, yavaşça elini otların üzerine da- yıp, yaralanan ayağını öne doğru uzatıyor. Kız atlıyor ara badan hemen! Öyle perişan ki zavallı kız!... Gözlerinden iki sıra akan yaşla- rı silmeksizin, dizlerini büküp, vücudünü toprağın Üzerine bıra or, Başını omuzuna — doğru yor. Ve karşıdaki zeytin a ğaçlarının yere düşen gölgeleri Bibi; ince bir silet — halinde, Ekremin yaralı ayağının ucun- da, öyle kımıldamadan duru « yor. Hani berrak bir su içinde, dibdeki yosunlar nasıl koyu gö rünürse, kızın da şimdi, güneşe ten yanmış zambaklar gibi, blr denbire koyulaşan yanakları i« le, menekgeleri hatırlatan mor Böz kapakları, öyle, esrarengiz renklerin parladığı — geffaf bir nis tabakası altında kalıyor. / SABAH Yazan Hukukçu İAAARARAAAARARARARAR AMAİA gözü B Doçent Dr. Sulhi Dönmezer | aynı mânâyı ifade etmiştir. Hiç güphesiz adalet ve adaletin yerine getirildiğini görmek insan lar için en hayati ve kendisinden vazgeçilmez bir ihtiyaçtır; toplu luk halinde yaşayabilmenin ana şartıdır. Bu itibarla devlet oto- ritesinin zayıfladığı ve yetkili me Murların adaleti yerine getire - mez hale geldiği devir ve larda hususi şahısların işi ele al zaman- dıkları ve adaletin tevzilni biz- 'at yapmağa çalıştıkları daima görülegelmiştir. Fakat —linç bu nev'iden bir şey değildir; adalet cihazının vazifesini görmekte bu- lunmasına rağmen vatandaşların işi 'ele almağa gayret edişleridir. Linç hâdisesi sadece Amerika- ya münhasır bulunmamakla be- le Amerikada sadece zenci nüfu- su linç kurbanı oldu zannedilirse de bu tamamile doğru — değildi. Beyazlar da linçlere hedef olmuş- lardır. Pakat linç edilen zenci nüfus miktarı bunlarla mukayese edilmi yecek kadar fazladır. 1882, 1943 seneleri arasında Amerikada linç edilen 4707 kişiden 3416 sı yâni yukarı dörtte üçü zenciler den olmuştur. Linç hâdiselerine Amerikanın cenup devletlerinde tesadüf olun maktadır. Hiç şüphesiz bilhassa 1900 yılından günümüze kadar linç hâdiseleri gittikçe — azalmış tır; fakat bütün bu müddet için de, linçe tesadüf edilmiyen, hiç bir yıl da geçmiş değildir. Hele son senelerde bu adet büsbütün azalmak yolunu tutmuş- bulun- makla berabe” yine çok feci ta- mamile haksız linç hâdiselerine tesadüf olunabilmektedir. Esasen bir çok müelliflere nazaran zen- ciler aleyhine olmak üzere bilinen linç miktarı hakiki miktarın an- cak yarısı kadardır. 1946 yılında Amerikada kitle- ler tarafından 6 kişi linç edilmiş tir. Bunlardan üçü ne zabıta ne de hususi Şşahıslar tarafından hiç bir suçla itham edilmiş değil lerdir. Geri kalan, üç kişiden *bi- isi bi Ât eğeri / çalmak diğeri haneye taarruz ve nihayet üçün- cüsü de birisini dövmek suçlaı le itham edilmiştir. Eğer çaldığı zannolunduğundan linç edilerek öldürülen şahsın bu füli ika ey- lemediği —sonradan — anlaşılmış ve hakiki fail tutulmuştu. Bun- lardan altısı da zenci idiler. Ay- ni yıl zarfında 22 vak'ada linç etmek üzere harekete geçen kitle lerin bu füilleri ika edebilmeleri- ne mâni olunabilmiştir. Linç hâdiselerinin ne gibi ba- sit sebeplerle ve ne derecede fev- ri olarak işleniverdiklerini teb: rüz ettirmek için Amerika Cum- hurbaşkanı tarafından <Vat: daşlık hakları» mevzuunda teş- kil edilen komitenin neşrettiği ra pordaki bir hadiseyi nakledelim; 1946 yılında Georgia ayaletinde Malcolm adlı genç bir zenci ya- nında çalıştığı çiftlik sahibi ile kavga ediyor ve bu sebeple tev- kifhaneye konuluyor. Bir kaç gün sonra serbest — bırakılıyor.. Harrison adındaki bir beyaz, tah liye günü geliyor ve kendisini o- tomobiline alıyor. Arabada Malcolm'un — karısı ve gine askerlik hizmetini Pas fik adalarında yapmış diğer bir| zenci ile karısı vardır. Araba bir köprünün kenarına geldiğinde el lerinde silâhlar bulunan bir kitle arabayı durduruyor ve dört zen ciyi de öldürüyorlar. Linçi icra eden beyazlardan hiç birisinin yü zünde maske bulunmadığı tesbit| — ——— ——— Ekrem görüyor kızın bu ha- lini!... Dayanamıyor. — Gülseren hanım diyor, ne tahammül edilmez bir güzelli ğe sahipsiniz!... Iztırap bile yü- zünüzde © kadar güzel ki! İnsanın sizi seyretmek için, mü- temidayen ağlatacağı geliyor. Yanakları göz yaşları ile ıslan- mış hıçkıran bir kadının iztira- bında, böyle harikulâde bir gü- zelliğin mevcut olacağını gözle- rimle görmeseydim eğer, kati- yen inanmazdım! Kız, titriyen dudaklarını bü- kerek, yalnız onun ismini söylü yor, ve susuyor. — Ekrem bey! Adam, sanki tabanca ile aya- Rından vurulan, sanki vahşi blr kurt sürüsünün hücumuna uğ- Tamışcasına, vücudü kanlar e ginde, param parça olan kendi. 51 değilmiş gibi, hattâ acının yüzünde yaptığı buruşukları daş hi belli etmemiye çalışarak, sol ayağının pantalonunu yukarı doğru sıvamak İstiyor, fakat us zanmış duran ayağının Üzerine eğilince, yara gerildiği için gallı edilmiş olmasına rağmen otomo| bili kullanan beyaz mahkeme sı- rasında ani bir hâfıza kaybına uğramış (1) ve katillerden hiçbi rini tanımadığını beyan etmiştir. Bu yazıların muharriri 1947 yılında gu hadiseye şahit olmuş tur: South - Carolina'nın ktiçük” bir gehrinde genç bir zenci, bir| taksi şoförünü öldürmekle itham olundu. Ve tevkifahaneye konul | du. Akabinde beyazlardan mü - ekkep bir kitle tevkifhaneye hü cum ederek genç zenciyi oradan | aldılar ve meydanda fena halde dövdükten sonra öldürdüler. Fillden dolayı 31 kişi tevkif e- dildi ve muhakeme altına alındı neticede hepsi beraat ettiler. Hülâsa adedi gittikçe azalmış bulunmakla beraber linç gine ba za Amerikan vatandaşlarını teh- dit altında tutan çok ciddi bir tehlike olarak mevcudiyetini mu hafaza etmektedir Amerikada ve bilhassa — bu memleketin cenup eyaletlerindeki linçlerin bir takım tarihi Ve so: yal sebepleri olduğu muhakkak - tır. Yeni yazdığımız bir | makalede tebarüz ettirmeğe çalış ( tığımız veçhile başta cenup dev-| letlerindeki eski esaret müessese sinin hâlâ yaşayan izleri geliyor.| abah> a Sonra Amerikan halkında gine | eski devirlerden kalma bir itiya- da dayanan, adaletin tahakkuku nu görmek hususundaki Sabırsız lık hissini de hesaba katmak lâ-| zımdır. | Amerikalının davanın u-| zamasına ve adaletin gecikmesi- | ne fazla tahammülü yoktur. Linçlere bilhassa polis teşki - lâtının kâfi derecede kuvvetli ol- madığı yerlerde tesadüf edilmek tedir. İktisadi unsur da başta ge- | len sebeplerden birini teşkil et-| mektedir. Zencilerin kesif bulun | u mıntakalarda beyazlarla a- ralarında rekabet - teessüs eyle- mekte bu ise irki tezatları ve ih- tilâfları daha şiddetli bir hale sokmaktadır. Linç sebeplerinin başında bil- hassa zenciler tarafından - beyaz kadınlara teveccüh eden ırza te-| S cavüz fiilleri gelmektedir. Ame - ikan halkında ise cinsiyete te - vedcüh 'eden süçlar muvacehesin de diğer suçlara nazaran çok da ha fazla bir neiret ve istikrah hissi uyanmaktadır. Yalnız-şu noktaya da işaret et mek isteriz ki, bütün linç hâdi- selerinin sebebi zenciler tarafın - dan ırza tecavüz suçlarının işlen mesi olmamıştır; meselâ bir be yaza ebay» (Mister) kelimesini kullanmadan hitap edilmesi dahi bazan linç sebebi teşkil eylemiş - tir. Linç hadiseleri, bilhassa zenci nüfusun bütün emniyet ve huzu runu kaçırmakta — bulunduğun - dan ve eyaletler de müessir ka- nunlar çıkarmak suretile linçleri önlemeye muktedir olamadıkların | bu okulların sayısı yediye ula- dan Amerikada linçlere karşı Fe deral kanunlar neşretmek husu- NAAARARAARARARRARAL şile a rafından <Vatandaşlık Hakları» mevzuunda teşkil edilen komis- yon linçlerin önlenmesi konusun- da aşağıdaki dört teklifi yapmış, tır 1 — Bir kere linci geniş bir su rette tarif etmelidir. 2 — Neşredilecek Federal ka nun memurların İtçe iştirâk ey- lemeleri veya bir suçtan dolayı itham altında bulunan kimseleri kitlelerin tecavüzlerinden koru - mak hususunda — gösterecekleri ihmal ve teseyyüpleri de ceza landıracak gşekilde olmalıdır. 3 — Kanun o suretle tanzim edilmelidir. ki, linç hadisesi vu- kua gelir gelmez federal tahki - kata girişilebilsin, 4 — Linçe iştirak edenlere kar $1 on bin dolara kadar para ve yirmi yıl hapse kadar varan bir ceza vazedilmelidir Kaybolan Mutemet 45 bin lira ile kaybolan Agâh hâlâ ele geçirile- medi, mühasebecinin de işire son verildi — | Beyoğlu Belediye — muhasebesin. de mutemedlik yapan Agâh Cabir| Karahallinin 45 bin liralık çeki ban kadan nakden tahsil ettikten son- ra ortadan kaybolduğunu ve zabıta) ca arandığını dün yazmıştık, Agüh Cabir, dün bütün arama - lara rağmen ele geçirdlememiştir. Diğer taraftan Belediye Hesap İşleri Müdürlüğü konteolörleri Be- yoğlu muhasebesinde idari tahki bitirmiğlerdir. Vazifesin de ihmali görülen muhasebeci Nu- riye dün işten el çektirilmiş ve mul hasebe mümeyyizinin de başka ye- re tayinine karar verilmiştir. Filistinde hayat Bir müddet evvel Filistine git- miş olan D. P. İstanbul Milletve- kili Salamon Adato seyahatinden dönmüştür. Gazetecilerle görüşen Bay A- dato; Filistin seyahati hakkında ki intibalarını anlatarak, Filistin de Türkiyeye karşı büyük — bir mpafi beslendiğini söylemiş ve memleketteki ekonomik durumun hiç de iyi olmadığına işaret ede- rek; <— Yeni İsrail hükümeti top- raklarında tamamile bir enfilâs- yon hâkimdir, bir kişi günde an cak 24 - 25 lira ile geçinebilmek- tedir. Bir kat elbisenin fiatı Türk parasile 500 - 600 liradır. Demişti Yeni İmam Hatip kursları Adana, 12 (Hususi) — Bugü- ne kadar açılmış olan İmam - Hatip kurslarına ilâveten Trab- zonda da yeniden bir kurs açıl- îmıs ve faaliyete geçmiştir. Ya- | kında Adana ve Kayseride de bi- rer kurs açılacak ve bu suretle şacaktır. sunda birçok gayretler gösteril. miştir. Fakat bu mevzudaki kanunlar da Amerikan Meclislerinden bir| türlü çıkamamıştır. Esasen — bir| Mmüellifin de haklı olarak 'şmq ettiği gibi bu nevi kanunların neşredilmiş olmasından linç hadi | selerini ortadan tamamile kaldı -| racağı muhakkak değildir. Ger- çekten linç füilleri sosyal kökle - re dayandığından bunlar izale e dilip uygun bir soyal politika ta-| kibi suretile mezkür kökler iza-| le edilmedikçe neşredilecek her-| hangi bir federal kanunun tema mile muvaffak olabileceği — şüp helidir. Amerika Cumhur Başkanı ta- ba, acı yapıyor. Tekrar omuzla- rını geri alıyoı Lütfen Gülseren hanım di- yör; şu pantalonu, dizimin yu- karısıl u yavaşca çeker | misiniz! Eğildiğim zaman ca or. Kız hemen, Ekremin ayağını, içi ateş gibi yanan kü- çücük elleri ile tutup, dizlerinin yaralı üÜzerine koyuyor. Sonra yavaş yav Tu Sıvamıya - başlıyor. Ekremin çıplak kalan ayağı- nin üzerine şimdi, kızın kirpik- lefinden süzülen küçük, titrek düşmekte - pantalonu yukarı di yaşı damlalar Bü dir! Nihayet — pantalonu, dizinin beş altı santim yukarısına ka- dar sıvadıktan sonra, birdenbi- re ellerini bırakıp, hıçkırıklar arasında başını çeviriyor. — Yapamıyacağım diyor; a- yağınız kan içinde Ekrem o zaman, yaralı dudak larını bükerek, hafifçe gülüm- #üyor. — © halde durun, ben baka: yım diyor! (Devamı var) s || KISA HABERLER | | ———f *& Türkiye Millt Talebe Fede - rasyonu yönetim kurulu âzaları bugün Vali ve Belediye Relsi Dr, fü Kırdarı ziyaret edecekler « dir * Edebiyat Fakültesi Öğrenci- lerinden 40 kişilik bir grup per - şembe günü Kâğıt — Fabrikasında incelemeler yapmak Üzere — İzmite gidecektir. Belediyece yapılmakta olan marukat tanzim satışları, 15 n sandan itibaren sona erecekdir. Son seyir tecrübeleri de ya- pilan Ankara vapuru dün teslim alınmış ve gemiye merasimle Türk bayrağı çekilmiştir. Ankara vapu- runun sürati 20 mildir. Bakır şilebi dün İskenderun- dan 4 bin ton krom — yüklemiştir. Gemi hamülesini Filâöeliyada bo- şaltacaktır Kadeş vapuru Doğu Akdeniz seferinden 66 yolcu ve 35 ton yük. 18 NİSAN D, D YoA Fatih cami ve ilk üniversitemiz Ö ramanı Gazi Osman Pas şanın Fatih camli avlusunda bu- lunan türbesini ziyarete gittim; orada ve civarda İki saat kadar kaldım. Benden başka ziyarete gelen olmadı. Bu arada büyük ve kahraman Türk komutanı, dün- ya çapında meşhur Osmanlı hü- kümdarı Fatih Sultan Mehmedin türbesini de tavaf ettim; içeriye girmek. kısmet olmadı, çünkü ka- palı idi; türbenin iç kapısına bak fım, orada kilitten başka bir de kırmızı mum - Üzerine basılmış mühür vardı. Acaba haciz mi koydular! Vakit vakit Türk bü- yüklerinin türbelerinin lere açık bulundurulmasını isti- yenler olur, bu arzuyu İlgililer haklı bulurlar, fakat kabul bu- yurmazlar; sebebini izah etmez- ler ve biz de bilemeyiz; çünkü hükümetin bir çok — işlerine akıl erdirmek mümkün değildir: Fatih camii ve civarını otuz se- nedenberi bir çok defalar gez « dim; buraya belediye hiç uğra- mamış gibidir. Fatih Sultan Meh medin cami etrafında yaptırmış olduğu Üniversite binaları harap ve bakımsızdır; bazılarının kub- beleri sıvanmış; çoğunun ise yı- kılması veya çökmesi yakındır. Tamir görmüş olanlardan biri belediye tarafından levazım de- posu olarak kullanılıyor; mer « mer veya somaki direklerle çev- rilmiş olan güzel avluda odun ve kömür yığınları, sandıklar ve sa- ire var; demek ki o basit tümir bu odun ve kömür yığınlarının hatırı için yapılmıştır ve bu âdi maddeler Türk tarihinin muhte- şem ilim âbidesinin tarihf kıyme tinden daha kıymetli sayılıyor. Camiin avlusunda, taş yığınlar rı yanında çocuklar top oynuyos lar ve biraz ötede koyunlar, ku« zular öğle uykusuna yatmışlar. Medresenin yanına samanlık mimarisinde dört köşeli ve tarihf eserle taban tabana zıd bir bina yapılmış; burası güreş kulübü- dür. İçeride başka tariht bir kuli benin altma başka bir kulüp yer leşmiş; duvarlarda, taşların a- ralıklarından fışkırmış otlar var; şunları yolarak binayı kurtar - mak bile düşünülmemiş. Bazı ta- rihi eserlerin damlarında görü -« len incir ağaçları burada yok, fa kat çok geçmeden onları da gö- receğimizi sanırım; İstanbulu bi ze hediye eden büyük atalarımı- Zın eserleri üzerinde incir ağaç- ları görmek bana <Ocağına incir dikmek> tâbirini hatırlattı ve |- 1940 lümünün yıldönümü mü- çim sızladı. Medreselerden biri de film de- posu olmuş; çabuk — tutuşmiya Müstait olan bu malın, tutuşma- sile en çok üzüleceğimiz bir âbi- denin içine konması ayrı bir faci- adır. Dönüşte, yol üstünde olan Şeh zade camii önünden geçtim; halktan bazıları ile konuştum. Bana onlardan biri şunları söy ledi: — Mimar Sinanın ilk mühim eseri ve muhteşem Kanuni Sul- tan Süleyman devrinin ilk za - manlarını temsil eden bu cami çok ihmal edilmiş durumdadıı Camii çevreliyen türbelerin üze- rindeki kurşunlar çalınıyor; bu gidişle bir müddet sonra o kub- belerden içeri sular sızacak, içe- risi de harap olacak, tabiatila büsbütün yıkılacak. Camiin avlu- sunu civardaki Vefa lisesinin öğ« rencileri ve diğer bir çok çocuk- lar stad haline koydular; üç beş grup top oynuyor; bü - arada camlar kırılıyor; ziyanlar devam Kadırcan KAFLI (Devamı Sa. $ Sü. 1 de) ( TAK;';M)I; RUMİ | NİSAN 1949| — Hicri 3a Haa | 14 le dönmüştür. l Kocaeli — şilebi. Abadandan Pelı Orise alt 'akar yakıt yükler yerek hareket etmiştir BAF | v B p *kn)ıv müddettenberi “ muhter|( — Nöbetçi 20":“1" â İbelte işleri hakkında İçişleri Ba - 13- 4 - 949 anlığı ile / temaslarda — bulunan | e xcaray — : Yenik Belediye rels muavini Nâzım Ar.|| AkSa! SaişEali da, bu sabah gehrimize gelecektir. || Alemdar SAĞ ee e " Bakırköy Bakırköy Ec. |i Tepebaşı, Sofyalı sokağında|| Bahırki T 40 No. lu evde oturan İffet adında || Besiktaş ai İbir kadın, evvelki akşam Taksim-|| Beyazı a ş d:lv İden evine giderken şotör Mustata|| Beyoğlu — * Tsükiâl — Parbulan idaresindeki 4561 - plâka|| Eminönü —: Mehmet Kâzım İnumaralı kamyonun altında kala-|| Eyüp t Eyüpsultan İrak. muhtelif , yerlerinden ağır » TÜrette yaralanmıştır. Galata ı M Büyük Lângada oturan Ar -|| — Kadıköy fat Mühtar Üa İK ağua bir geh ver - Üİ zakçükgeme'ı SAa velki sabah Bakırküyden. Yenikar | dükeen nnn eei piya gelmekte olan trene seyir ha || Şişli TENMARMAYü linde atlamak istediğinden düşe - Ö merentene rek başından ağır sürette yaralani| Taksim — £ Taksim Ec dğını yazmıştık — Kazazede Ar >İ| e) y rr — Tetihad tin, kaldırıldığı Cerrahpasa hasta. hanesinde dün ölmüştür,

Bu sayıdan diğer sayfalar: