- Birerkeki Bir kadına Baktığı zaman İlk intiba umumiyetle birim sandığımızdan çok daha mühim dir. Çünki bir. kadma bakan bir erkek sadece sathi teferrilatı farketmez. Ayrıca kadının kü- rakterini aydınlatacak —husust bir görüşe sahip bulunduğu da muhakkaktır. Sualimisi ortaya atmadan ön- ce, bir kadını ülk defa gördüklek ri zaman erkeklerin, göze çarpa cak kadar ayni şekilde hareket ettiklerini sanıyoruz. Fakat a danmaktayız. H te erkeke m sandığımızdan çok da- psikoloğdurlar. * Sir Norman Angell, muharrir: Ben kadınlar hakkında yapım dıkları şeylere göre hüküm veri- selâ, boyasız tırnaklarını Bu menfi işaretin bence daha İyi ta- nınmağa lâyık bir insan karşısın- retine sahip bulunan kadın. da bulunduğumun delilidir. Robert Taylor, sinema aktöri Ben kadınların yürüyüşüne dik- kat ederim. Yüksek topuklu is- karpinlerle ayağı burkulan veya sürçen bir kadın görmekten tik- sinirim. Bir kadın, daha yüzünü görmeden, yürüyüşiyle uzaktan size birçok şeyler ifşa edebilir. Victor Me. Laglen, sinema yil- dızı: Ben kadınların ellerine ba- karım. Ellerin şekli kadar bir ka« dının onları kullanma tarzı da mü himdir. Eddie Cantor, komedi - sanat- kârı: Bir kadının dikkatle gözle- rinin içine bakmak, sahte manev- raları ve kötü sürprizleri berta- raf etmek için bana daima mü- kemmel bir hile gibi görünmüş- tür. Ouy Lombardo, orkestra şefi: Mühim olan kadının ruh halidir. Bir kadının ruh yapısı bazan 0- nun dışından görünüşünü baştan başa değiştirir. Ben o kadar ha- Tikulâde kadınlar gördüm ki, bun ların saçlarının rengine ve giy niş tarzlarına dikkat bile et dim Gorge Raft'la çevirdiği bir filmden sonra daha fazla şöh ret kazanan L. Brook, yalnız ka« rakter Tollerinde muvaffak olmakla kalmıyor..Mükemmel dans edişi ve vücudünün güzelliği de dikkati çekiyor- lSiNEMA HABERLERİ Canmes film festivali Festivale katılacak milletlerin musikisi, en iyi film alma ve de müsabakaya sokacağı filmler yıl- kor mükâfatları. lık film istihsalleriyle mütenasip bulunacaktır., * Bu şarta göre, Birleşik Ame- Üçüncü Cannes film - festivali €- Bnümüzdeki Eylülün 2 sinde baş- lıyacak ve 17 sine kadar sürecek- Henry Link, ruhiyatçı: Bir ka- tir, rika on iki, Fransa, İtalya, Bü- f,'ıâ:!,,,l:w aP ATKM guna İki şekilde bakilabilir: Ya — —— ——— —— yük Britanya ve Rusya dörder — İnçiliz film sanayiinde aylar: bir sanat eseri gibi, yahut beşeri teler... Sahte kadın daima sahne- film, diğer milletler de bir filmle danberi-tam bir buhran hüküm Sürüyor. Londra civarında bulu. nan yirmi altı stüdyodan yalnız bir şahsiyet olarak. Bence, bir de imiş gibi hareket etmekten bir ana bahsettiği insanlığa yarı- türlü kurtulamaz ve tabil bu yüz- ve insanlığı alâkalandıran ha den sadece bir mankendir. Ken- müsabakaya katılacaklardır. Bu filmler festivalin açılışın- dan on ay önce çevrilmiş yahut yedisi on iki filmin tamamlan: ;.ı lerle ölçülür. Bir kadının dini sahnede sanmıyan güzel bir gösterilmiş olacak rm].( :.x_klî ması için çalı: lnl,ır:u"“ı.'rımı " e Feşdk e Tar M aa BC küğül'üdosuz bir güzellik ve geşb) biz'millktlararaki YötaKküye a0 (” Bini beğ yibsden Yazla ' Sötüyü zat kendi için yaptıklarından nâ- kaynağıdır. ulmamış bulunacaklardır. işçisi halen boştadır. Büyük film Şete a YE Z G T OÜİE Cöttr, GiltâE” Kabın. —On İklöPranaizdan TEğEREİİ 6 çAmili Ronk; Dehhanı ve Binen ai şahsiyetini ve ruhunu ortaya ko- da ilk önce gözl bakarım. On- den jürintn dağıtıcağı mükâfat- stüdyolarında çalışan iki yüz yar. z lan size kadının rühunü ifşa ede- ların adedi sekizdir; bunlar; en elli işçiye Yol vermek — zorunda Dudd Schulberg, romancı: U- rek, onu bir kere daha görmenin iyi film, en İyi realizaeyen” kalmıştır. —— ğ İ vun Emahlanberi , Kadınları İkİ zahmete değip değmiyeceğini an- iyi erkek aktör, en İyi kadıa l * İngiliz film S grupa ayırdım; Samimiler ve sah latır. tör, en i n iyi film len ldiği vakli, Hührağ » en iyi senaryö, en iyi film Bgözden geçirildiği vakit, buhran sebeplerinin Fransadakinin aynı olduğu göze çarpar: Devlete ödes nen verginin ağırlığı ve filmlerin tinin yükselme i, otuz milyon kişi İngil bulunan beş bin sinema- a her hafta muntazaman git mekte ve bunların kasalarına yıl da yirmi yedi milyon İngiliz lirası bırakmaktadır. Fakat vergiler on milyon İngiliz lirası tutuyor. çi Münekkidler Orson hücum ediyor. Welles'e Rita Hayworth'u elinden kaçı- ran eski kocası Orson Welles, Bimdi de münekkidlerin hücumu- na uğradı. İngiliz dram dâhisi Shakesperec'in «Macbeth» tiraje- disini beyaz perdede canlandıran rejisöre yapılan hücumların ba- gında, onun kendisine fazla gü: venerek eserin ruhunu zedeliye- Orson Welles bermutad nikbin- dir. Münekkidlerin anlıyamadığı eserinin halk tarafından beğeni: leceğine muhakkak nazariyle ba kıyor. * J0 Yoan Grawford akıl — öğreni- Beyaz perdenin parlaklığı hâlâ gitmiyen — yıldızlarından Crawford, bilhassa gönül i: de sıkıntısı olanlara elinden a yapmağa karar Moweit li büyük #i a dergisinde fanliyete geçmiş Crawford ( yardım e- miyim?) liği altında cevabı vermektedir: Saçlarının parlaklığı ve teni Kendi hakkımdaki in şeffaflığı ile seyircileri bü vüliven genç yıldız Levn Carter düşün. Binema — yıldızlarından — bir hhatıraya sahip olmak istiyenlerin bu hususta bas vurdukları o1 resimde, hâtıra olarak saklıyacadı alelâde bir masa örtüsünü meşhur yıldızların çoğuna imzalafan bir genç Tz ayni şeyi Jo an Crawford'a yaptırırken görü Tüyor. Yerli ve yepyeni bir film: 'Yepyenl bir yerli film lânse ediliyor. Hülya adını taşıyan bu filmde bazı yenilikler - olduğunu lâdia eden film âmilleri bize bu yeni eserleri hakkında şu malü- Matı vermişlerdir: Yerli filmlerimizin seyirci üze- rinde bıraktığı menfi tesirin en büyük âmilleri bu kordelelerdeki yavanlık, mevzu kifayetsizli; hareket noksanlığı ve heyecan bulunmayışıdır. Hemen bütün filmlerde tesa- düf edilen yalelli göbekli sahne- ler, yerli filmlerimize gelecek se- yircileri kaçırmaktan başka hiç bir işe yaramamaktadırlar. Bilhassa şu son bir iki sene tarfında maddi menfaat gözet- mekten ziyade yerli - filmlerdeki san'at anlayışına kıymet — veren birkaç genç ve müteşebbis Türk firması yerli filmcilikteki inhita- tı önliyebilecek birkaç eser ver- meğo çalışmışlardır. Bu arada filmlerin mevzu kı- gırlığını önliyebilmek için, Türk edebiyatında klâsikleşmiş bir şöh ret olan imza sahiplerinin roman- larından senaryolar yaptırarak filmler çeviren firmalar, kısmen olsun yerli filmcilikteki ibtizali önlemek bakımından pek az da olsa, birer ileri adım atmış sayı- labilirler. İki senelik bir emek mahsulü olan ve tamamen Amerikan film tekni Hül- ya> fflmi, Tahir Olgaç'ın radyo- da dört defa temsil edilmiş bulu- 'ne uyularak çevrilen nan (Ses Veren Dağlar) - isimli tadyofonik temsilinden perdeye alınmıştır. Hülya» Osmanlı imparatorlu- Bunun inkiraz devrini bütün se- celerimi hayatıma tatbik ediyo- rum, Başkalarına gelince, rın cesaretini ve müşküllerini öğ- rendikten sonra, kendimi hayalen onların yerine koyuyor ve düşün: düklerimi söylüyorum. 4 «Küçük deniz. korsanları» adlı film, İtalyan rejisörü Fla- wio Calzavara'nın sahneye koy duğu, ve Angelini Albato, Ag- betti Romolo'nun büyük bir ba- arile çevirdikleri heyecanlı bir filmdir. Burada macera düşkü- nü birçok çocukların 18sız bir adada geçen hayatı tasvir edil- mek istenmiştir. * Son günlerde Holivuddan Parise dönen sevimli yıldız İvet« ta Lebon, beraberinde garip 1e- simlerle süslü bir mayo getir- tir. Bu mayoyu ona Esther Williama hediye etmiştir. İvet. te, -pek yakında İtalyaya hare. ket edecek v orada bi ası Nat Wa nde film & chbere Venedik hıre sızları» andlı bir film çevirecekr tir. 4 Marcelle Chantal ve Aine Claviond'un iştirâkile çevrilmiş olan «Fantomaların mücadelesi» adlı film, esrarlı sahnelerle du- lu, hareketli bir filmdir, Burada bilhassa — Fantomalardan birini temsil eden Aine Clairlonel, et- rafında bir dehşet ve korku at o yaratmak suretile bü- tir * J Becker, bu harp- teri Fransı: a ç Bir çok Terden n yer a l cer bu filmin sinema Aleminde büs yük bir alâka ilo kargılanacağı, #imdiden tahmin edilmektedir. landırmaktadır. «Hülya» hazin bir aşkın, kinin, kıskançlığın, hır- tın halitalaşmış şeklinden mev- zuunu alan, 19 uncu asrın, son yarısında Türk içtimat bünyesi- nin mukaddes kalan taraflarını yaşataf tam realist ilk Türk fil midir; «Hülya> da perdenin en mu: vaffak artistleri rol almış bulun- maktadır. İstanbul Şehir Tiyatro- © su sanatkârlarından Gülistan Dex niz, Hülyayı; eski İzmir ve İs- tanbul Şehir Tiyatrosu sanatkâr- larından Zihni Rona Hülyanın kocası Tarık'ı; eski Ses Opereti sanatkârlarından Vahi Öz Pehli- yan Kâhyayı, canlandırmaya ça lışmaktadır. Filmin diğer prensipallerini teşkil eden Dadı rolündeki Mü- Tüvvet Paslanmaz, zalim derebe« yi rolündeki İsmail Muştak Kara- koç ve zalim Davut'un kâtibi ro- lündeki Hüsameddin Tekmen bu filmde kendilerini dir. Hülya» yı, Amerikada altı s ne film mühendisliği tahsili et- Bir dağ masalı» fil- miyle yerli filmciliğimize ilk A- merikan tekniğiyle çevrilmiş fil: mi vermiş bulunan Turgüt Demi- rağ idare etmektedir. göstermekte- miş olan ve İlk defa olarak da orijinal lafranga fon müziği bestelenm bulunmaktadır. Şimdiye kadar yerli filmlerimizde vak'a ve ha- Hülya filminden bir sahne. . Genç artistlerimizden Gülistan Denis reket ile alâkası bulunmıyan ala- başlamıştır. turka fon müzikleri yerine mev- — «Hürya» yerli filmciliğimizde zuu hareketlendirecek ve kuvvet- ilk modern vasıtalarla çekilmiş lendirecek alafranga orijinal fon bir Türk filmi olmak bakımımdan müziklerinin konuşu ilk Gdefa da sanatseverleri memnun edeceli Türk filmciliğinde «Hülya» ile kadar güzel yapılmıştır. Çevirecekleri tarihi bir füm de figüran olarak oynuyacak ola n iki genç fino bir kafesi andar Tan eteklik tellerinin icinde.