IKTIB Bir Fransız dergisinin Türkiye hakkındaki yersiz telâşı Çeviren : N. K. Memleketimizi ziyarete ge- len Fransız dergisi «Bon- jour Dimanche» ın hususi muhabiri Guy Beaucamps usya'nın kın n Keün . geri kalmadığı Ermenistan dâvası karşı- sında Türkiyenin büyük bir endişe içinde çırpındı- gınış onun müstakil bir Makedonya — kurulmasile kuşatılmak tehlikesine ma- ruz bulunduğunu iddia e- diyor. Böyle bir iddianın hakikate asla tevafuk et- mediği, aklı başında bulu- nan bütün siyaset adamla- rının malümu — olmasına rağmen, sırf bazı yabancı muharrirlerin — hakkımız- daki yersiz görüşlerini be- lirtmek maksadile Mösyö Guy Beaucamps'ın, bir re- portaj olduğu kadar bir Makale çeşnisi arzeden bu yazısını hulâsa ederek aşa- gıya dercediyoruz inya umumi — efkârının karışık bir mahiyet ar- zeden siyasi hâdiseler karşısında, pusulasını -kaybedip iki kafaya yüni Vaşington ve Mos kovaya tâbi olduğu gündenberi 'Ankara hükümeti, artık kendi karanlık istikbali önünde büyük bir endişe duymıya başlamıştır. Halbuki yeni Türkiyenin 1946 yılına gelinceye kadar Rusya ile bir takım dostane münasebetleri yardı. O kadar ki Sovyet hükü- meti, genç Türk cumhuriyetini yegâne dost memleket sayıyordu. Fakat Amerikanın, Yunan iç har' bine müdahale edip Akdenize kuvvetli bir filolita göndermesi üzerine Moskova kuşkulanmış ve derhal Ankaraya şu suali sor - muştu: «Siz kimden tarafasınız?> Bunun üzerine Ankara hükü- meti, Moskovaya verdiği cevap- ta Türkiyenin, dünya —yüzünde başarı temin etmekten başka bir dileği olmadığını; bu sebepten batı âlemile münasebetini kesemi)| yeceğini bildirmişi İşte bu tarihten itibarendir ki Rusya, Türkiyeye kargı hasmane| bir tavır takınacaktı. Bittabi ilk Sovyet talebi, Boğazlara inhisar ediyordu, Ankaranın, bu husus- taki mukabelesi ise sert ve kat'i idi. Bununla beraber itiraf et - mek lâzımdır ki o, bugün meşru ve mantıki bir hal tarzı sayabi- leceğimiz Boğazların beynelmilel leşmesinden bile korkuyor. Zira) bu takdirde Boğazları müdafaa) yazifesile mükellef bulunan Türk kuvvetlerinin yerlerini Amerikan ve Rus askerlerine bırakmasını hoş karşılamıyor. Halbuki Ame- rikan ve Rus gemileri, Marmara denizine, boy ölçüşmek için de- ğil, fakat Boğazların müşterek kontrolünü temin etmek gayesi- le inmiş olacaklardı. Eminim ki bazı siyaset adam- ları arasında, bu hareketin, bizi yeni bir «Berlin hâdise> sile kar $i karşıya getireceğini iddia ede- cekler vardır. Fakat hemen söy- liyeyim ki bu iddia yersizdir. Zi- Ta ne Amerikanın ve ne de Rus- yanın Türk tarafsızlığınmı zedele- Mmeksizin, münferit bir takım do- ğu ve batı bölgeleri vücude ge- tirmelerine imkân yoktur. Daha- Sı var, Türk tarafsızlığını halel dar etmek ise, Ankaranın şiddet- li bir tepkisini ve belki de sakı- nılmaz bir harbin kopmasını da mucip olacaktır. Şilphe yok ki kötü niyet sahibi kimseler, bu vesile ile şu fikri müdafaa etmekten geri kalmıya- caklardır: «Boğazları beynelmilelleştir. - mekten sakınmak lâzımdır. Zira Sovyet Rusyanın, bu vaziyetten istifade ederek harekete geçme- sinden korkulur.> ASL B || SA Bu, gerçekten olsa olsa ancak uzak bir ihtimal olabilir. Fakat ortada «Kızıl ordunun> doğru- dan doğruya Türkiye müdahale- sini mümkün kılan esaslı bir se- bep vardır. O da, Kremlinin iki yıldanberi üstünde ısrarla durdu u Ermenistanın istiklâline ka- vuşturulması mes'elesidir. Dikenli bir mes'ele: Ermenistan Bolşevikler 1917 de Brest - Litowak sulh muahedesini imza- ladıkları sırada Osmanlı İmpara- torluğu, Ermonistana ait iki eyi leti, Kars ve Ardahanı ele geçir- miye muvaffak olmuştu. Herkesin malümudur ki Türk- ler, 1919 da, Versayda, istiklâlle- rini tehlikeye düşüren bir mua- hede imzalamakla — meşgulken Mustafa Kemalin idaresi altında vatanseverlerden — mürekkep bir kuvvet Anadolu dağlarına iltica etmiş ve harekete geçerek batı Anadolu eyaletlerini işgal eden Yunan ordusunu hezimete uğrat mıştı. Bu zaferden sonra Musta- fa Kemal, Sevr muahedesi sayı sinde Türkiyeyi tekrar istiklâline kavuşturmuş ve böylece Ermenis tana ait eyaletleri muhafaza et- mek imkânını bulmuştu. O tarihte Moskova, bu eyaletle ri geri almayı düşünmemişti. Fakat 1946 da Sovyetler, bu yer- lerin Ermenistana ait olduğunu, Kars ve Ardahanın <Mağdur ol- Ermenilere terkedilmesi gerektiğini iddiaya başladılar. Kremlinin henüz tazeliğini kay betmemiş olan bu tddiası kargı sında, Ankara hükümeti hâlâ si kütu muhafaza etmekte devam ediyor. Halbuki Türkiyedeki Er- meniler, bugün telâşlanıp duru- yorlar. Tiflisteki Sovyet radyo| Betül dâvası duruşma- Mmerkezi, onların, bu husustaki K ü arzularına tercüman olmaktan| — sIna dün de devam geri kalmıyor. bdakak Ben vaziyeti yakından tetkik etmek maksadile Kars ve Arda- han civarındaki mıntakaları do- laşmak istedim. Fakat Türk aske ri makamları benim, buraya gir- meme müsaade etmediler. Türkiyenin korkusu Daha geçenlerde Ankara hükü- meti, Rusyanın, Bulgaristan ka- nalile «Halkçır bir Makedonya devleti kurmak istediği haberini duyunca şiddetli bir sarsıntı his- setmiştir. Zira bu takdirde Tür- kiye, tamamile kuşatılmış olacak tır. Bu sebepten dolayı — halen Türk siyaset adamları, Amerikan askeri yardımına güvenmenin doğru olup olmıyacağı meselesini telâşla kurcalayıp duruyorlar. Bunlardan bazıları, Çinde komü- nist zaferinin gerçekleşmesi üze- rine, Amerikanın, Çan-Kay-Şek'i yüz üstü bıraktığına işaret edi- yorlar. Şimdi Ankaranın mes'ul hükümet adamlarının birbirlerine sordukları sual şudur: «Gerektiği şekilde harbe hazır olmıyan Amerikalıların, kanlı bir kapışma vukundaki yardımları 'ne mikyasta olacaktır?) Görülüyor ki ortada bahis mev Zuu olan şey, yavaş yavaş seme- Te vermiye başlıyan gizli bir pro- pagandadır. Bu endişeli hal ise, daha şimdiden, Amerikan yardı. mının bir menfaati tazammun et tiğini pek iyi bilen Ankara hükü | Metini derinden derine düşündü-! rüyor! «Bonji Dimanche» den KETEERE | Gözlükçülük kursu Sağlık ve Sosyal Yardım Ba- kanlığı Şişli Çocuk hastahanesin- de gözlükçülük kursu açmağa ka- rar vermiştir. Kurs 20 Mayısta faaliyete ge- çecek ve iki ay devam edecektir. Derslere devam mecburiyeti olan kursa iştirak etmek isteyen- lerin, 10 Mayısa kadar Sağlık Müdürlüğüne başvurmaları lâzım gelmektedir. Kursu muvaffakiyet le bitirenlere ruhsatname verile- cektir. Yazan: Esat Mahmut KARAKURT Güneş hâlâ asma yaprakları nın arkasında, aptal aptal gü- len, zekâdan mahrum — budala bir âşık gibi, yuvarlak ve sarı çehresiyle, olduğu yerde duru- yor... * Henüz akşam yeni başlamak üzeredir. Toprak yollarla, çiğnenmemiş otların kaynaştığı sırtlar, sisli, dumanlı bir ışıkla, perde perde sararıyorlar, Hafif ve serin bir rüzgâr esi- yor. Yollarda tek yok, Tam bir saattenberidir, tozu dumanı birbirine katarak, yal nuz kuşlarla böceklerin, inekler- 16 koyunların bağırıştığı su ke- canlı mahlük narlarından, dağ eteklerinden, demir ve tahta köprülerden ge- çip, kenarında bir derenin aktı- 1 çimenli bir yoldan, hızla gi- diyoruz. Kız, denizlerin üstünden ge- len ve güllerin kokusunu da sü- rükleyip getiren rüzgüra, saçla- rının siyah bükleleriyle, göğsü- nün bütün hareket eden yumu- şak yerlerini, tam bir teslimi- yetle bırakmış, bir başka — rüz- gür gibi, otomobili sürüp götü- rüyor. Ne garip, ne anlaşılmaz - bir mahlük bu kız, Yarabbi! Bir saattenberidir devam e- den yolculuk esnasında, bir d fa bile başını çevirip, arkada o- turan Ekremin yüzüne bakma- dı ve bir tek kelime söylentedi. Aytun'un duruşmasına düa da 1 ci zabtı okunmuş; müteakiben de | dâ rek, üç nokta — üzerinde yeniden şahid dinlenmesini — istemişlerdir. Bu talep üzerine Betül'ün avu - katı Abdurrahman Şeref Lâç, şahid ikamesine mahal olmadığını, Çünkü kegifte dinlenen ve daha ev U, Câvacı vekillerinin | ve İsveçte çok başarılı bir tur- ; ehir .HÂBERLERİ Şimdi de sıra otelcilerde Onlar da yüzde 50 zam istiyorlar İstanbul otelcileri, Belediyeye müracaatla, ücretlere yüzde 50 nisbetinde zam İstemeğe karar vermişlerdir. Otel sahipleri, yürürlükte bu- lunan tarifenin 1947 yılından ön- ce tatbikino başlandığını, bu ta- rifenin ise bugünkü “masrafları kargılıyacak mahiyette olmadığı- nı iddia etmektedirler. Diğer taraftan otelcilerin Bele- diyeden yardım görmedikleri ci- hetle İstanbulda otelcilik mesle- #inin inkişaf edemiyeceği; turist akını olursa, turistlerin çoğunun sokakta kalacakları söylenmek. tedir. . Yeniden yapılacak yol ve sokaklar Geçenlerde muhtelif kazalar» da yapılmak üzere müteahhitle- re ihale edilen yollardan başka, dün de Beşiktaşta Yıldız Teknik Okuluna giden yol, Mecidiye kö- yündeki Sakızağacı sokağı, Be şiktaşta Sinanpaşa köprü soka- ğı, Dikilitaş yolu, Küçük Be- bek Dere sokağı, Bakırköyde Fabrikalar yolu, Fişekhane cad desinin mütebaki kısmı, Bahar sokağı ve Yeşilköyde Humran, Sa'd Ali ve Bakırköyün Osma - niye, Cevizlik, Niyazibey, Sakız ağatış Fabrikalar geçidi sokak- ları ve Kıl Damının asağı kismi ve Maçka - Harbiye arasındaki 2. Nolu parkın kanalları yapıl- mak üzere müteahhitlenine ihale edilmiştir. Erenköy'de — Dr, Salih — Satd'in Köşkünde kocası Alâeddin Aytu « nu öldürdüğü iddia olunan — Betül Ağır Ceza mahkemesinde devam edilmiştir. Sanık Betül müdafil, avukat Ab dürahhamn Şeref Lâç ile göz dok toru Salih Saitle zevcesi Refikayı avukat doktor Suat Tahsin Türk- le, avukat İhsan Yarsavut — temsil ediyorlardı, - Celse açılınca, birkaç gün önce hâdise mahallinde yapılan — keşif vacı vekileri tahkikatın derinleğ - tirilmesi lâzım - geldiğini ileri eüre söz alarak hâdisede yeniden delil — ve vel dinlenmiş olan polis Mehmet Bağlı ile, Şadan'ın da dâvacılar ta rtafından yalan şahadete sevkedil - diklerini iddia ederek buna dair Gosya mündericatındaki delilleri 1- zah etmiştir, Bunun Üzerine mahkeme heye - taleblerinin zeddine, ancak dâvacıların resim - ler ve krokiler hakkında tetkikat yaparak beyanatta bulunmalarına bulunma!arıta karar vererek duruş mann 26 nisana tâliki kararlaşiı rılmıştır. Güreşçiler yarın geliyor | İtalyada İsviçrede, Belçikada ne yapan güreşçilerimiz yarın | akla yurda döneceklerdir. Gü- reşçilerimiz Yeşilköy hava ala- nında Bölg>. Klüpler ve Üniver- siteliler tarafından törenle kar- şılanacaktır. İtfaiyenin takviyesi İtfaiye için deniz tipi benzin motoru ve mazot pompaları ile motopomplar alınmasına karar berilmiş ve münakasa ile ta- liplerine ihale olunmuştur. Ay- YENİ y T Şii mezhepleri nazarın SABAH Günün Meseleler çŞ i ? da “Kur'an Tercümesi,, ur'an tercümesi üzerin do kendi akıl ve tıklarile deliller uydurup K kıyaslar tertip edenler; netice- de «Kur'anın tercümesi; Kur'an olarak namazda okunur, tilâvet de olunur.» hükmünü çıkarıyor- lar, Karaman Oğullarının Türk-| çülüğünden, İsfendiyar zadelerin Türkçeclliğinden tutturarak Ana| doludaki kütüphanelerde ve mes- citlerde çok eskiden kalmış ters cümelerden, İranda ise çoktan Farscaya tercüme olunduğundan dem vuruyorlar! Boşuna zahmet! Kur'an tercüme olunmamıştır da şimdi tercüme edilecek diyen kim İş ve işçi dâvası hakkında bir konferans İktisat ve İçtimalyat Enstitüsü tarefindan halk için — tertibedilen içümal siyaset — konferanslarından beşincisi dün saat 18 de Eminönü Halkevi salonunda Doç, Dr. Ferit Hakkı Saymen tarafından <İş Ihti lâfları ve hâl yollarır mevzuunda verilmiştir. Dr. F, Hakkı bu könferansında memleketimizde ve — hariçtekl — iş tanzimi ve işçi durumu — hakkında geniş izahatlarda bulunmuş ve söz lerine şunları ilâve etmiştir. — Bugün mahkemelerimizde gö rülen iş ve işçi dâvaları iş kanunu na tamamen muhalif olarak görül mektedir, MemleRetimizde iş mah Kkemelerinin bir an — evvel kurul - ması lazımdır. Bu olursa iş ihtilâf| ları ortadan kalkar, Aksi halde iş) ihtilâfları gün geçtikçe artacaktır. Bundan patronlar değil bilhassa iş çiler çok zarar görmektedir. Prof. Ali Nihat Tarlan'ın 30 ncu hocalık yılı Edebiyat Fakültesi Profesörle -| rinden Dr. Ali Nihad Tarlanın ho-| calık hayatına girişinin 30 — uncu, yıldönümü bugün bir törenle kut - Z Yazan: N M. Raif OGAN dir? Hemen söylenebilir ki; Ka-| yine; (Usul ve furu'ı kâfi); Ca- ramanoğlunun — Türkçülüğü (?) | feriyenin, Buhart ve Müslim gi- Kur'anı Türkçeye tercümede mü essir olabilir. amma İslâmlığı; Türkçesile namaz kıldırtmasını icabettirmiş midir? Cevap verl- lecek nokta budur. Muhakkak - lan şudur: Onların, daha evvelki ve sonrakilerin Türklüğü ve Türk çülüğü; İslâm esaslarının korun masında onlara rehber olmuştu, Allahın Kitabını — değiştirmekte asla! Onlar; Kur'anın Türkçe ve Farsça tereümesi ile namaz kıl- mamış! kıldırtmamışlar ve ti- lâveti ise hatırlamamışlardır. İranda Kur'anın çoktanberi farsçaya tercüme olunmuş bulun- duğuna gelince,burada dahi tercil me ile ibadet ve tilâveti birbirin- den ayırmak iktiza eylemektedir. Bu söz; bize yeni bir gey öğret- miyor! Bizdeki - Mevâkip; — Fer- ruh efendi merhumun «Hüseyni Vâiz kâşifi» den, yâni Farscadan yaptığı bir tercümedir. Başkal rı da vardır. Fakat, şimdiye ka- dar Arapca aslı metin yerine Farscasının okunduğu yoktur. İ- ranın resmi mezhebi; İsnda'şeriye olduğuna göre kıyamete kadar da Arapcasından başkasının o0- kunması kabil değildir. İsnâa'şe- riyenin en büyük müctehid ve i- mamları bu mes'eleyi çoktan) halletmiş; hâdis, usul ve tefsir, kitaplarında açıklamışlardır. Gazete sahifelerinin müsaadesi nisbetinde bir kaç misal vere - lim: Mehmet bin Ali bin Babeveyh El-| kummi; Caferiye mezhebince hâ- dis ehlinin reisidir, sözleri höccet- tir. «Kur'an, Allahu Taâlünın Resulü Ekrem Efendimize inzal buyurduğu ve iki kabın arasında ki (yâni, Musafta) mütevatir Tanacaktır, Bu münasebetle kiymetli ev edebiyatçımızı dün evinde ziya- ret ettim. Beni her zamanki hoca Tütebessim çehresi ile çalışma odasında kabul etti, Odada, kendisini ziyarete ge- len bir'de — talebesi - bulünüyordu. Ömrünün beşte Üçünü hocalığa vak feden edebiyatçımızm, bugün çok heyecanlı - olduğu yüzünün hatla- rından belli oluyordu, <— Görüyorsunuz ya çok heye - canlıyım> diye söze başladı; — Nasıl heyecanlı olmam — ki; aha ilk mektep sıralarında tahay) yi ettiğim bir mesleğe intisab e. dip bugün de onun, benim için en| yüksek addettiğim bir. mertebesine erişmek... — İlk olarak hocalığa nerede baş ladınız? — İlk hocalığın - Gazi Osman Paşadadır. O zaman — Darülfünuna devam ediyordum, Evimiz yanmış- tı, Çok mustar vaziyette idik, Müt hişte bir kış olmuştu. Altınbakkal| dan mektebe yürüyerek gidiyor - düm, Bu 'yüzden ayaklarıma — Bir| SIzı girdi uzun müddet — çektim, Gazl Osman Paşadan sonra muh- telif liserlede Edebiyat, Farisi ve Fransızca hocalığı yaptım. 988 de de Üniversiteye ettim. intisab) — Hocalığa nasıl girdiniz — Biraz evvel de söylediğim gi bi daha pek küçükken, evde hoca olacağım> diye tutturmuşum, | Hamdolsun Allaha ki bugünleri ba| 'na gösterdi, — Tahsilinizi nereler de yaptı - niz? — İptidat tahsilimi Manastırda Rehberi Maarif mektebinde — yap-| tım, Rüştiyeye — Manastır da gir - dim İstanbulda Bürhanı — Terakki de ikmal ettim. Ondan sonra Vefa be a itfajye mensuplarına tevzi edilmek üzere 500 takım elbise- nin dikilmesine başlanmıştır. Sİ Tefrika No. 46 Ne konuştu, ne de konuşulması- 'na müsaade etti. Derenin devamı boyunca, o- tomobili almış deli bir süratle sürüyor. Aradan ne kadar zaman geç- ti gimdi, malüm değil!... Yalnız yapraklarını suyun Üzerine bı- rakan söğüt ağaçları ile, dere- nin iki tarafındaki kavakların sıklaşıp, suyun daraldığı bir kö- gede, kız, birdenbire otomobili durdurdu. Uzun ve ıslak otlar, 'arabanın tekerleklerine sarıldı- lar, İleride, bir incir- ağacının gövdesi yerde yatıyor. Cennet gibi güzel bir yer bu- rası!... Söğüt ağaçlarının yap- raklarından, suların üzerine gü- müş renkli ışıklar düşerken, zun sazlarla, abani otların ve İdadisine girdim ve mezun oldum. İtebesine vasıl oldukdan sonra gim | © sıralar da Darülfünün da Fa Külte usulü yeni İhdas olunmuştu, ısırganların — birbirine karışıp kaynaştığı derenin iki sahilinde, böceklerle kurbağaların sesleri geliyor. Yukarıda, yavaş yavaş karar mıya başlıyan penbe, Sarı ve bazen gümüşileşen bulutsuz bir gök! Kız, freni bağladıktan sonra, birdenbire sırtını geriye doğru getirip, başım, Ekremin bulun- duğu tarafa çeviriyor. Koyu ve parlak, hem nemli, hem yorgun, ağlamış gibi ıslak, yanmış gibi ateşli, ve bazen de, kirpiklerinin ağırlığına taham- mül edemiyormuşcasına yarı ka palı mavi, mine renkli gözlerini bir an kaldırıp, kendisine he- yecan ve korku ile bakan ada- mın gözlerine götürüyor. Son- ra, cebinden zarif, beyaz bir mendil çıkarıp, köşeleri — biraz yukarı doğru kıvrık ve daima titreşen burun — kapakları ile, boyalı ağzının koyu renk dudak ları üzerinde, hiddet ve ıztırap fade eden hafif ter damlacık- larını, bu beyaz mendille sile- rek, tahammül edilmez bir ka- 'nazmı kerimdir.» der, Safi tefsiri, «Kur'an nazmı; nübüvvetin mü- cizesi, şer'i ilimlerin ve dini hü- hükmlerin mehazıdır.> diyor. Ve Bir İngiliz generali geldi İngiltere ordusu Yakın Şark le- vazıin müdürü geheral Dawif dün. özel bir askeri uçakla — şehrimize gelmiştir, General Dawif bir - kaç gün şehrimizde kalacaktı Bir de Lisan Fakültesi vardı oraya girdim Fransızca ve Farsca kısım larını bitirdim. Müteakiben Edebi- 'yat Fakültesine girdim ve 336 da Mmezun oldum. Fakat hocalığa 325 de başlamıştım, 337 de — doktora. mi verdim. Sırası gelmişken şunu da söyliyeyim ki doktora imtihanı | ma verene kadar lise hocası idim. Fakat imtihanı verince beni Orta mektep hocalığına tenzil ettiler! — İlk eserinizi ne zaman yazdı- niz? — İlk eserim doktora tezim olan Leylâ ile Mecnun — mesnevisidir. | Matbu olan ilk eserimde <Edebi - yat Sanatlarına dair> dir. - (Hoca! velce daha lisede iken — Farsça rler yazdığını söylemişti) — Bugün kaç eseriniz var? — Tereümelerde dahil, — elimde 20 eserim mevcuttur, 930 senesin | de bir Yunan Klâsiğini tercüme e- dip Mili Eğitim Bakanlığına gön- | derdim bu güne kadar hiç bir ses çıkmadı. — İdealiniz olan bir mesleğe in- | tisab edip onun da en yüksek mer | di ne yapmak Ttasavvurundasınız? — Dünyada hiç bir emelim yok. Bütün emelim Allah sıhhat verir se hocalık etmek yalnız bir eme- lim var o da hazırlamakta oldu - gum Edebiyat Lügatini biran ev -| Vel neşretmek,, | Kiymetli Profesörü fazla yordu- #ğum için kendisini tebrik ederek yanından ayrıldım. Erof AYDIN ——i dın güzelliğinin, bir erkeğe il- ham ettiği heyecanın farkında olmaksızın, bir saniye öyle du- ruyor. Sonra birden, arzusu hi- lâfına kendisine sahip olmuş erkeğe, pençelerini takmıya ha- zırlanan dişi bir kedi hırsile — Ekrem bey diyor, sizden derhal Gedizi terketmenizi isti- yorum!. Ekrem şaşırıyor. Bir saniye bile hatıra getirmediği, düşün- mediği bu ani talep karşısındı biraz irkiliyor. Şöyle bir gözl rini yarı aralıyarak, hareketsiz duruyor. Sonra, azimle başını kaldırıp soruyor: — Derhal mi terketmemi is- tiyorsunuz Gedizi? — Evet, derhal!... — Nişanlınızın bu ant ayrıl- ma arzusuna bir mâna verece- ğini tahmin etmez misiniz? — Nişanlımın vereceği mâna, sizi her an karşımda görmek suretile çekeceğim ıztırabın ya- nında hiç kalır! Ekrem, hüzünle gözlerini in- diriyor. — Den k mevcudiyetim, size gtavzihen neşrini saygılarımla rica bi, orada vo g en müteb T kitabidır. Gerek rek Ayyaşi'de Cübir'e isnaden İmam Eba Caferden merfuan rivayet edilmiştir: İma , Kur'andan bir kaç mes'ele soruluyor, hepsine ceyap verdik- ten sonra, «ya Cabir, buyruyor- lar, Kur'anı tefsir kadar insanla- rın akıllarına uzak düşen bir şey olmadı.», nerede kaldı. terelme nin yerine konulması Ayni imam; «Kur'an; kitabın cümlesi ve onun içinde toplanan Ahbarın mecmuudur.> diyor, mam Cafer Sadık «Arapça öğre- niniz. Çünkü Allahın halka te- kellüm eylediği Kelâmı İlâhidir.» (Bak: Safi tefsiri -) On iki imamı; masum ve kavil- lerini nass kuvvetinde telâkki e- den şi'a-ı İmamiyenin Kur'anın Farsca tilâvetine cevaz vermesi asla mümkün değildir. Kur'anın Arapca ve nazmı kerimi ilâhi ol- duğuna dair imamlardan merfu' hadisler ve kaviller pek çoktur. Kur'an; İsnâa'şeriye, Zeydiye ve Bair makbul İslâm mezhepleri na- zarında: «Nur-ı mübin, Habli metin, fa- zileti kübra ve saadeti uzmdır.» Arap lügatı üzere nüzil ve Kur'an olarak ancak mütevatir nazmının okunacağında hepsi de ehli sün- net ile müttefiktir. Buradaki ic- ma' yalnız sünnt mezheplerin ol- mayıp bütün İslâm — mezhepleri ülema ve halkmındır. Sarahat böyledir. Bu kadar açıklık; hiç bir ferdin öz akıl ve mantıkı ile bulutlandırılamaz. — Zeydiyenin, İsnâa'şeriyenin bütün kelâm, hâ- dis, fikec, usul ve tefsir kitapla- rında da böylece kaydolunmuş- tur. Memaulbeyân Altabresi, Sa- fi, Ayaşi ve sair tefsirlerle Elkâ- fi, Elvat » ve sair bütün şi'a hâdis ve usul kitaplarına bakıla- ünkü altın piyasası Düne kadar altın piyasasında devamlı bir düşme müşahede e- dilmekte idi. Dün birdenbire fi- atlarda bir yükseklik görülmüş- tür. Reşat altını 41.40 tan 41.60'a Cumhuriyet 38.80 den 39.25'e, İngiliz 50.75 den 51.35'e, Gulden 37.05 den 37.25'e, külçe altını da 582 kuruştan 588 kuruşa çıkmış- tır. Bu yükselmeye sebep olarak dün bazı gazetelerde Rusların Türk ve İran hudutlarında askeri tahşidat yaptıklarına dair çıkan haber gösterilmektedir. Son zamanlarda piyasaya sürü- len sahte altınlar da çoğalmıştır. Yurdumuza Güneyden gelen bu altınlar, taklit edilmekte - olup menşei Beyruttur. Dün de Saranga isminde Mu-| sevi bir vatandaş köylülere bu taklit çeyrek altınlardan satar- ken görülmüş ve halinde (Tekel yolsuzluğu — | tahkikatına dair bir cürmü meşhut yakalanmıştır. | açıklama Dün şu mektubu aldık «5.Nisan,949 — tarihli ve Yıl 11 No. 3608 sayılı nüshanızın sahife 2 sütün 2 de (Bir tekel yolsuzluğu hâdisesi mahkemede) başlıklı ya - zınızdaki Semih'in Semih Ündücü olmadığını ilk çıkacak nüshanızda ederim, İngiltere Büyük Elçisi ” Sir Davit Keliy dün sabahki ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiştir, bu derece azap veriyor öyle mi Gülseren hanım? Haysiyetine düşkün bir ka dın için, dünyada bundan daha büyük bir azabın mevcut olabi- leceğine inanmıyorum!... Ekrem o zaman, derhal cevap veriyor: — O halde, hemen yarın sa- bah, Gedizden ayrılacağıma e- min olabilirsiniz. Gülseren ha- nım! Sonra ilâve ediyor: Nişanlınızla - aramızdaki mukavelenin feshi için, onun mı- zasını temin etmeği de size bıra- kıyorum! — Peki!... Kız, güneş altında kalmış dur gun bir su hareketsizliği içinde, buruşuksuz parlıyan ilik ve 18- lak gözlerini adamın — gözlerin- den alarak direksiyonun bulun- duğu tarafa çeviriyor. O sırada, boynundan çözülen mavi atkı, bir kuş kanadının çırpınışı hissi ni vererek, omuzlarından aşağı düşüyor. z 6 NİSAN 1910 zican Gazi Osman Paşanın ölüm yıldönümü... ( aa di aşter Osman paşanın ölüm yıldönümü 4 nisan tarihine - tesadüf ediyor. n parlak milli destanla- Kur'anın kutbu ve geriatın hafı-/du. Yanlış olarak Gazi Osman zı ve masum sayarlar, Tefsirde | Paşanın ölüm yıldönümünün 5 Eimmenin hâdislerine lanat eyler- | nisan olduğu yazılmakta ve söy- ler, hattâ «Kendi re'yi ile> tef- Biri kabul etmezler de «re'yi ile tefsir eden isabet dahi etse ecir eylerse rahrrletten uzaklaşır. — İmam E- bi Abdullahtan, bak: Tefsiri Aya- nazmın Farscasile namaz kılınmasını ve Kur'an olarak tilâvet olunmasını kazanmaz, fakat hatâ gb derken; münzel caiz görebilirler mi? tenl'dir. Yeni ara ne diyorlar Bazı vilâyetlerimizde Ara seçimi yapılacaktır. çimler inin gerek devlet, olduğunu şehrimizdeki lar aşağıdadır. tedir raf karşılığında fet tahmil etmektedir. Umumi seçimlere çok az tar değilim. Fakat bazı illerimizin mak zarureti hasıl olmuştur. Seçimlere C.H.P. girecektir. Namzetler henüz bir şey söyliyemem. başkanı Avukat mektedir: etmiyecektir. Ara seçimleri şılığında — yapılmaktadır. şeydir. mütalâada bulunmaktadır tir. Seçimlere Millet toplanarak, lan — hasta ahanelerine arkadaşları hast ma': süreti Belediye Başkanlığına karar vermiştir. müir lıklarının tevziine baren başlanacaktır. renlere tevziat Ziraat dan yapılacaktır Garbi Trakyadan ve 'tandan son günler içinde 80 yurdumuza iltica etmiştir. Başkanlığından Matbar dan tehir olunmuştur. Birliği re, ikin rosu Komedi kısmında, do verilecektir, Konser ekibi ca vaki davete uyı (Devamı var) Böyle bir bid'at ve dalâlet; Tu- randa olmadığı gibi, İranda dahi olmamıştır ve olması da müm- seçimler için ölüm ve sair sebeplerle açılan 13 milletve- İialliği için Eylül ayı içinde bir| Bundan evvel yapılan âra se- gerekse partilerin büdcelerine büyük mas raflar yüklediği müşahade edil- diği halde; umumi seçimlerin â- rifesinde bulunduğumuz şu gün lerde açık bulunan 13 milletve- killiği için bir kısmi seçim yap- manın me dereceye kadar doğru si par- tiler ileri gelenlerine sorduk. Kendilerinden aldığımız cevap- Bu mevzu etrafında C.H.P. İs- tanbul il idare kurulu başkanı Dr. Esat Durusoy şöyle demek- «— Ara seçimleri büyük mas- yapılmamakla beraber hepimize büyük bir kül- bir zaman kalmış olduğu için - kısmi seçim yapılmasına şahsen taraf-| 4 Büyük, Millet Meelisinde hiç bir temsilci- |Si kalmadığı için kısmi seçim muhakkak hakkında Demokrat Parti il idare kurulü Abdürrahman Münip Berkan da şunları söyle- <— Seçim kanunu tâdil edilme- dikçe D.P. hiç bir seçime iştirak mu- hakkak ki büyük masraflar kar- Fakat bu masraflar C.H.P. için hiç bir Millet Partisinden Avukat Ha- lük Uluğ bu mesele hakkında şu — Bu, C.H.P. nin halkı yok- lamak için kullandığı bir taktik- Partisinin gireceğini tahmin etmiyorum.; | KISA HABERLER U—— —————E©?” San'atkârları Derneği meslek olanların yatırıl tedavi edilmeleri |zânını araştırmış ve bu — hususte caata * Belediye ve Huşusi İdare e mekli ve öksüzlerinin 2 inci üç ay- bugünden iti - İskonto etti. Bankasın - Bulgaris kişi 4 Kasımpaşadaki Halk hama - bir şekil. minin yeniden ve Esaslı de tamirine karar verilmiştir. 4 Beşiktaş Jimnastik - Kulübü Kulübümüzün ay- hk toplantısı 8/4/949 cuma günü saat 18 de Akaretlerdeki kulüb lo- kalinde yapılacağından sayın Üye- lerimizin teşrifleri rica olunur. Denizli İsmet İnönü Lisesin. den yetişenler toplantısı önümüz - deki pazar günü saat 15 de Eml- nönü (Halkevinde yapılacaktır, lar Cemiyetinin dün| yapılması lâzım gelen 949 yılı kon) gresi ekseriyet temin olunmadığın 31 mart vükasının 40, ncı yıl dönümü olan 13 nisan 1949 çarşam ba günü saat 20,80 da Beşiktaş Halk Partisi salonunda bu hâdise, de şehit düşen hürriyet kahraman larının hatıralarını anmak mak - sadile bir tören tertip edilmiştir. İstanbul Üniverattesi Talebe Müzik kolunun hazırladı. B koro konserinin ilki yarın ak - şam Eminönü Halkevinde gazete- cilere, Profesörlere ve müzisyenle- Si 12 nisanda Şehir Tiyat üçüncüsü de 13 nisanda Eminönü — Halkevin 'ak Ankaraya gidecek ve üç konser verecektir. lenmektedir. Rivayetlerin birbi- rinl tutmaması Üzerine Gazios- manpaşa orta okulu müdürü Rüş- tü Ultav benden bu cihetin ince- lenmesini ve kesin bir tarih tes- bitini istemişti; ben de en doğru kaynak olan o zamanki gazetele- ri «Gazeteciler Cemiyeti» nin aı givinden çıkarmış, dikkatle göz- den geçirmiştim. Rumi 24 Mart 1816, Milâdi 6& Nisan 1900, Hicri 6 Zilhicce 1318 tarihli İkdam gazetesinin birinci sayfasında «Gazi Osman paşa ve- fat etti» başlıklı bir yazı var ve şöyle devam ediyor: «İki gün ev- vel araba ile Bebek'e kadar bir tenezzüh icra eylemiş idi. Saat yedi bucukta hastalık birdenbi: seyrini tebdil ettiğinden derhal doktor. Kadri bey celbolunarak esbab-ı tedaviye fevessül olun- muştur. İki üç saat kadar devam eden şu halin yavaş yavaş zail olması etrafında bulunan ailesini sevindirmiş ise de maalesef ken- disi artık hayatın dem-i intizaın- da bulunduğunu tamamile hisset- miş olduğundan o dakikadan iti- baren rühani bir süküt içinde kal ben zikr-i İâhi ile meşgul olmuş- tur. Saat üçe doğru İlâcın veril- mg zamanı geldiğinden kendi ufak bir ihtarda bulunulur. Fa- kat müşarünileyh getirilen ilâcı dilnüvâzâne bir tebessümle red- dederek «andan evvel iştigal edi- lecek şeyler var!» demiş ve e halde yatsı namazını eda ederek bir kaç saniye sonra irtihal et- miştir.» 5 Nisan 1900 tarihli «İkdam» gazetesi bu hâdiseden bahsetmi- yorsa da Malümat ve Sabalı ga- zeteleri ölümü haber vermişler; paşanın ölümünü «dün» diye tas- rih etmişlerdir. 6 Nisandan iki gün evvelki ve 5 Nisanın dünü isan olduğuna göre her üç ga- zete, Gazi Osman paşanın ölüm tarihi ve saati üzerinde etmişler demektir.Doğum tarihini ise İkdam gazetesi Hieri 1248, di- ğer iki gazete 1249 olarak yazı- yorlar ki 1822 ve 1823 Milâdi se- nelerine tesadüf eder. Buna rağmen «Meşhur Adam- lar Ansiklopedisi» ile «Türk Meş- hurları Ansiklopedisi» ve «Hayat Ansiklopedisi» paşanın ölüm ta- rihini 1897 olarak yazıyorlar; halbuki 1900 dür. Fransızca La- rousse Ansiklopedisi doğru yazı- yor. Radyoda her akşam okunan «Geçmişte Bugün» konuşmaları- ni hazırlıyan / Feridun Fazıl Tül- bentçi de ölüm tarihini 5 Ni- san olarak bildiriyor. Bumun & Nisan olduğunu en kesin vesika- larla isbat ettiğime göre saydı- Zım Türkçe ansiklopedilerdeki üç senelik ve radyo konuşmaların- daki bir günlük farkın düzeltil- mesi icabediyor, demektir. Kadircan KAFLI » Ankara Üniversitesi Taleba Cemiyetini temsilen şehrimizde bu lunan Can Kıraç Aydın Genços - man ve Necati Kumbardan —mü teşekkil üç kişilik heyet dün Rek törü ziyaret ederek — kendisinden Üniversiteye taallâk eden mesele- n-İler hakkında izahat almışlardır * Dün sabah 7 de motörle 180 Musevi Jimanımızdan Filistine hu reket etmiştir, Panama — Bandıralı Hir vapur da cuma günt 900 Mu- sevi alaralr yola çikacaktır. Öğl İkindi 15 55 9 16 Akşam 18 39 12 Yatsı 20 16 1 84 İmsâk ( Nöbetçi eczaneler Ö, 6-4- 949 Aksaray — : Ziya Nuri ZAlemdar —: Sultanahmet Bakırköy &* Merkez Beşiktaş —& — Nall Halit Beyastf —: Merkez Beyoğlu — * Della Suda Eminönü — * Beşir Kemal Eyüp * Ayvansaray * Eayrettin Tan Galata Kai Kadıköy —: Merkez Küçükpasar : Ttimad : Şark Merkez . Gişli Kurtuluş . * Tarlabaşı - Taksim * Ayazpaşa Merkez Üsküdar