SAYFA (UKTIBASLAR | Mısır ve İslâm Âlemi * — Çeviren | vaktile Türk milliyetçi desteklediği Waft partisi Nahas paşa saye- sinde büyük bir inkişafa mazhar olmuştar. Başba- kan Nokraşi paşanın kat- rTine — ayaklanan «Müslüman kardeşler» bu gün bu partiyi eMilliyet mistiğinin» biricik kayna- ği haline - getirmişlerdir. Programunda — bir takım içtimai ıslahata yer veren bu cereyanın — mutaassıp müminleri, Mısır kadınla- rını tekrar evlerine gön- dermek; barları, sinema ve dansigleri kapamak fikrindedirler ısır, bir tezadlar mem- leketidir! Münbit Nil vadisile, nehrin her iki tarafında uzıyan ıssız çöller a- rasında bir tezat; Kahire ve İs- kenderiyede oturup memleketin siyasi ve iktisadi hayatımı ida- ye eden zenginlerle muztarip halk arasında doldurulması im- kânsız müthiş bir uçurum var. Bir çeyrek asır gibi bir müd- detten sonra Mısırı ziyaret e- denlerin vücude gelen muazzam değişiklikler karşısında hayre- 'te düşmemeleri hemen imkânsız gibidir. Bu değişikliklerin bazı- Jarı şekle, diğerleri ise müna- ya aittir. Kahireye adım atan bir sey- yahın ilk gözüne çarpacak man- Zara, seyrüsefer vasıtalarının çokluğudur. Bu şehrin 1922 de bir mülyondan ibaret olan nüfu- Bu, 1939 da iki mislini, 1943 de üç mislini bulmuştur. Bu ra- kamlar, harb zamanında daha' da çok artmıştır. Mısıirin - içtimal — seviyesinin değişikliğe uğraması, onun eski adetlerini altüst etmiştir. Şim- di artık sokaklarda peçeli kadin lara rastlıyamazsınız. Caddeler- de, kamyonlar yerine sıra sıra otomobillerin geçtiğini görürsü- nüz! Doğunun mühim bir şehri olan Kahire, bugün derinlemesi ne ve genişlemesine inkişaf et- miştir. Ancak gu var ki Nilin her iki sahili boyunca gök yüzü ne doğru binalar, şehrin fabil güzelliğini tamamile bozmuş - tur. Siyasi Bubran: Hâlen, Mısırın dahili ve hari. siyaseti bulanık bir manzara ar zediyor. Sansür, Filistin mesele sinin hakikt durumunu, uzun müddet halk efkârından gizle - miş; Mısır gazeteleri yaptıkları neşriyatta Yahudi hükümetinin asla teşekkül edemiyeceğini id- dia etmişlerdir. Fakat günün birinde hakikat meydana çıkın- ca, halk, kâfi derecede silâha sahip olmuyan Mısırı harbe sü- Tükliyenleri tel'in etmiye başla- mıştır, Bugün Mısırlılar, tarifsiz bi hayal kırıklığına uğramış bulu- nüyorlar. Onlar, Arap Birliğini teşkil eden devletlerin, Yahudi lerin silâhli hücumu sırasında, vüidlerinde durmamağla kendile rine ihanet ettiklerine kanaat getirmişlerdir. Umumi efkâr ve Arap basını, bazı memleket- lere ve bilhassa Ürdüne karşı ateş püskürüyorlar. Bazı hükü- met adamları, Filistinde hiç maddi menfaati olmıyan Mısı- ra lı!ındın böyle kendi ekono- misini ve sanayiini inkişaf ettir. miye bakması gerektiğini ileri- sürüyorlar. - Filistinde çapra- #ık hâdiselerin cereyan ettiği Bıralarda Arap Birliğine itimad eden halk artık Arap rüesasına inanmaz olmuştur. Bütün teşeb büsler sadece lâftan ibaret kal- mıştır. Nutuklar verilmi kellef ziyafetler tertip edilmiş; fakat hiç bir zaman Arap ordu larını idare edecek müşterek bir kurmay başkanlığın vücude Nevyork'a hareket edecektir. getirilmesi düşünülmemiştir. Müslüman kardeşler Masırda, hatırı sayılır bir tek siyast parti vardır: Vaft parti- si. Diğer tâli partilerin yanında üstün bir mevkie sahip olan bu parti, halkın en çok itimadını kazanmış bulunan bir partidir. Vaktile Türk milliyetçilerinin desteklediği bu parti, Nahhas paşa sayesinde, büyük bir İnki- Şafa mazbar olmuştur. Başba- kan Nokraşi paşanın katli üze- rine" ayaklanan — «Müslüman kardeşler», bu partiyi, «Milliyet mistiğinin> biricik kaynağı ha- line getirmişlerdir. Programın- da bir takım içtimai islahata yer veren bu cereyan, — bugün (moda halini alan) yabancı kor kusile sarsılmaktadır. Onun en mütaassıp müminleri, kadınları tekrar evlerine göndermek; bar ları, sinema ve dansiğleri kapa mak fikrindedirler. «Müslüman Kardeşlerin» bu aşırı hareketi; fabrika amelele- rinin kendilerine müsavi top - rak dağıtılacağı vâdedilen çift- çilerin fikirlerini -bile çelmiye başlamıştır. Filhakika 1945 de Birleşmiş Milletlerle Ruslar ara sında aktedilen askeri andlaş- ma; komünist cereyanından başka bir şey olmıyan bu hare- ketin Mısırda yerleşmesine im- kân vermiştir. Bugün üniversi- te muhitinde Karl Marks'ın âki desi, günden güne bir çok taraf tarlar kazanmak istidadını gös- teriyor. Bununla beraber Mısırda mil- liyetçilik mistiği, hiç de azımsa- nacak gibi değildir. Zira Türki- yeden tamamile farklı bir suret te, garka mahsus inanışları ter ketmeden Avrupalaşan Misır, her sahada ecnebi tahakkümün den kurtulmıya bakıyor. Bugü- ne kadar faaliyette bulunan muhtelif mahkemeler, altı aya varmadan ortadan kalkmış ola- caktır. Ecnebilerin çoğu, daha şimdiden memleketi terke hazır lanıyorlar. Ecnebi liseler, Arap- ça tedrisata geniş ölçüde yer vermek mecburiyetinde bırakıl- mışlardır. Görülüyor ki Mısır, Milletle- Tarasındaki mevkiini tahkim et- mek uğrunda çetin bir savaşa girmiş bulunuyor. Bununla be- raber memleketin istikbali, hiç süphe etmiyelim ki, dahili kar- gaşalıkların ve siyasi dâvaların halline bağlı kalmaktadır. «Journal de Geneve» den ZTT Marmara ye Karadeniz tütün satışlerı Marmara n piyasası hara- retle devam etmektedir, Şimdiye kadar 583.176 kilo tütün satıl- mıiştir. Bundan başka başta Tekel, Di American Tobacco, Gery Tobac- co olmak üzere bir çok yerli ve yabancı firmaların iştirak ettiği Karadeniz 'asasında, düne ka- dar olan mübayaa miktarı 6 mil yon 702 bin kiloyu bulmuştur. Taksi ücretlerine zam kabul edildi Soförlerin zam teklifi, dün Be- lediyece kabul edilerek ilgililere bildirilmiştir. Yeni tarifeye göre şoförler, tak simetrenin yazdığı miktarın iki mislini alacaklardır. Halk otobüslerinin bilet başına istedikleri beş kuruşluk zam he- nüz kabul edilmemiştir. Amerikadan satın alınan « Adana , vapuru yakında gelecek Denizyolları tarafındaı Ame- rikadan satın alınan altı yolcu gemisinden, tamir ve tadili biten Adana'yı tesellüm edecek olan 46| kişilik mürettebat yarın sabahı hususi bir - Hollanda uç: 1 ile ŞEHİR HABERLERi - Rokfeller mümessili Isicınbulda teşkilât idarecilerıle görüşecek Amerikadaki Rokfeller - tesisi Orta doğu mümessili Dr. Wilson beraberinde tesisin hemgire gu - besi müdürü Mis Varley olduğu halde dün uçakla Mısırdan şeh rimize gelmiştir. Dr. Wilson kendisiyle görü - şen gazetecilere şunları — söyle- miştir «— Buraya tetkikler yapmak üzere geldim. Sıhhi teşkilât ida- recileriyle bazı hususlar Üzerin de ve bu arada ne şekilde yar- dim yapılabileceği hakkında gö rüşmeler yapacağım. Buradan Ankaraya oradan da İrana gide ceğiz.> * İsviçre elçisi valiyi ziyaret etti İsviçrenin Türkiye elçisi ekse- lâns Camillet Gorge, dün sabah Vilâyette Vali ve Beli kam Dr. Lütfi Kırdar'ı mında ziyaret etmiştir. Ortodoks Patriği Ermeni Patriğiri ziyaret etti Ortodoks Patriği Athenageras dün Kumkapı Ermeni patrikha- nesine giderek, patrik kaymaka- mı Arslanyana iadei ziyarette bulunmuştur. Athenagoras bugün de Kumkapıdaki Rum kiliselerini ziyaret edecektir. Diğer taraftan patrik vekili Meliton da İngiliz Başkonsolosu- nu ziyaret ederek İngiltere Kra- lının rahatsızlığı hakkında malü- mat almıştır. Şehrimizdeki Amerikalı- lar bir klüp kuruyorlar Şehrimizdeki Amerikalılar ken di aralarında bir «Amerikan klü- bü> kurmağa karar vermişlerdir. Dün bu iş için Parkotelde ihzari ette bir toplantı yapılmış- Şehirde umumi sağlığa zarar veren fakrikalar Bölge Sanayi Birliğinde düa toplantı yapılarak, umumt bi sağlığa #ararlı olan fabrika veya sanayi müesseselerinin şehir dı- gına nakli meselesi tür. Diğer taraftan İstanbulda faa- liyette bulunan, ambalâjj kâğıdı fabrikalarının ham madde ola- rak kullandıkları kırpıntı kâğıt- ların dezenfekte edilmediği tes- bit edilmiş, Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı halkın sağlığına zarar veren bu kabil fabrikaların altı ay müddet zarfında kapatılma- sına karar vermiştir. Eminönü Unkapanı yolu Eminönü - Unkapanı yolunun bir an önce açılması hususunda- ki faaliyete devam olunmaktadır. Dün Vali ve Belediye Başkanı Dr. Lütfi Kırdar ile Eminönü Kaymakamı, istimlâk olunup yı- kılmağa başlanan yerlerde tet- kiklerde bulunmuşlardır. görüşülmüş- |Berterler zam istiyorlar Hayat pahalılığını - ileri süre- rek İstanbul berberleri, beledi- yeye müracaatla tarifelerinin y 'niden tanzim edilmesini İstemiş- lerdir. Berberler tekliflerinde, birinci sınıf dükkânlarda sakal traşının 40, saç sakal 100, ikinci sınıflar- da sakal traşının 35, saç sakal 80: üçüncü sınıflarda takal 30, saç sakal traşının da 60 kuruş o! masını ileri sürmektedirler. Berberlerin belediyeye bildir- diklerine göre ikinci sınıf bir İKT ISAD BAHISLER Hakıkatlerle karşı karşıya kinci Dünya Harbi bitin- ce her geyin kendiliğin- |/ — den düzeleceğine ve kür- remizin tekrar tekerlekleri üze- | rinde rahatça kayacağına ina- nanlar çoktu. Bunlar silâh ses- leri kesilince ekonomik gelişme nin hemen tahakkuk edeceğini sanıyorlardı. — Faraza Bretton Woods para anlaşmaları, biyo ve para hususlarında çeşit Ni memleketlerde tatbik edilen takyitlerin tedrici surette, gide rilebileceğine kuvvetle inanıyor du ve bu imanın neticesi ola- rak muhtelif memleket parala- rının, devirlerinin yekdiğerine serbest bir surette kalbedilme- leri imkânını hazırlıyordu, Bu- nun için de bulduğu çare rengi renk paralar arasında muayyen bir başa başlık sağlamak idi. Değişmiyen daha doğrusu pek zor ve ağır şartlar altında an- cak değiştirilmek kabil olan bu başabaşlıklar zamanla katı- laştı, sertleşti 've hiç — işlemez bir hale geldi. Memleketler ya- vaş yavaş serbest döviz ve ser- best başabaşlığa doğru gide- ceklerine büsbütün kabukları- 'na çekilmiye, hariçle münase - betlerini azaltmıya ve kendi ken dine yeterlik iddiasına kapılmı- ya başladılar. Fülen ticari mü- nasebetlerin ve para işlerinin 'no kadar içinden çıkılmaz kayı larla engellendiği bugün herkes çe bilinmektedir. Durumu daha garip bir hale sokan bir âmil de milletlerarası mübadele ser- bestliğini sağlıyacak esas' gibi kabul edilen altına dayanma ve dönme keyfiyetinde de yapma- —..—.—.—..... Nişanlısını yak- mak istiyen âşı- kın muhakemesi Geçenlerden Nişantaşında bir evde oturan nişanlısı Muazzezi öldürmek kasdile yaralamak ve evde de kasden yangın çıkarmak tan Banık otomobilci Mehmet Canbulat'ın, duruşmasına dün .2 nei ağır cezada başlanmıştır. Canbulat; — Muazzezle nişanlı olduğunu, hâdiseye takaddüm e- den günlerde 200 lira harçlık verdiğini, fakşlahir gün kebdisi den yüz çevirdiğişi Jıı%dınc meseleyi halletmek İğin 'a gün ev” lerine gittiğini, giderken, yarım kiloya yakın rakı İçtiğini ve ne yaptığını bilmediğini söyledikten sonra: 'a <— Müazzezi vurmuşum, eve gaz döküp yakmak — istemişim, biç birini hatırlamıyorum!> de- miştir. ç Duruşina tanıkların celbi — ve dinlenilmeleri için talik olunmuş- tur. Süt mütehassısı Silivri yoğurtlarını tetkik edecek Fransız süt mütehassısı Frap- pe, Bugün Belediye İktisat Mü- dür muavini Emin Erer ile bir- likte, Silivriye gidecektir. Müte- hassıs orada yoğurthane ve süt- haneleri tetkik edecektir. Mütehassıs, şehrimizde bir ay kadar tetkiklerine devam edecek tir, kendisine günde 25 lira üc- ret verilmektedir. Galatada yakalanan - eroinciler Emniyet müdürlüğü memurla- rı yeni bir eroin satıcı şebekesi yakalamıştır. Galatada Karaoğlan sokağında bir evde oturan Salih ve Sabahat adlarında iki kişiden müteşekkil olan gebekenin elinde satmak Ü- zere külliyetli miktarda — eroln kam- berber dükkânının yıllık masra- geliri ise 4808 liradır, Yazan: Esat Mahmut KARAKURT — Sizi efendim! Diyor ve merdivenleri utana utana inerek, karanlıkların ara- sında kaybolup gidiyor... * On beş gün sonra! Ekremin bu köy evine geldi- ğindenberi, aradan on beş gün Beçti. Wakat bu on beş gün zar- finda Ekrem, köy hayatına o kadar çabuk alıştı ki, insan ade onu görünce, sanki seneler- Henberi köyde yaşadığına hük- Hedeceği geliyor. Yerlilerin bü- Hin an'anı âdetlerine, ya- Bayışına intibak etti. Onlarla beraber sabahleyin, daha güneş Hoğmadan — gözlerini — açıyor, Gülgoncanın bir demir tepsi ü- Zerinde getirdiği manda südü aşağıda — bekliyoruz ile, tereyağından ve köy ekme ğinden ibaret kahvaltısını yapı- yor, sonra, pencerenin kenarıma bırakılmış bir demet çiçek gibi, sabahın alaca karanlığı içinde durup kendisini bekliyen bu kü Çük kızı yanına alarak, aşağı iniyor. İneklerle koyunları sağı- 'yor ve güneş yükselene kadar, üzüm çubukları ile uğraşıp, si- yah eşeği de dolaba koştuktan Sonra, adamlarını alıp madene Bidiyor. İşte iki haftadanberidir, Ek- remin köydeki hayatı böyle de vam ediyor. Neşesine pâyân yok. Adeta yeniden dünyaya gelmiş gibi, derin bir saadet ve huzur için- de, bütün maziyi arkada bırak- mış, gülüyor, oynuyor, zıplıyor, Tefrika No. 27 garkılar — söyleyip — duruyor... Yalnız köyde geçen bu on beş gün, onun rengini değiştirdi. Arap gibi simsiyah oldu gimdi Ekrem!... Yakıcı, kavurucu, hın zır bir güneş var burada!... He- le öğle ile ikindi arasında sıcak, el ile tutulur bir alev haline ge liyor. Görseniz gimdi onu, tanı- yamazsınız!... Ayağında geniş bir keten pantalon, kafasında kocaman kolonyal bir gapk: ve ekseriya belinden yukarısı çıplak dolaşıyor. Tipki siyah somaki mermerden yapılmış bir heykele benziyor vücudü şim- di!... Köyde en büyük dostu Gül- goncadır. Onu, adeta yakasına takılmış bir çiçek hasretile da- ima yanında taşıyor, Yaşı iler- tutulmuştur. Eroinciler hakkında Yaz, cık tedbirlerin tesirleri görün dü. Faraza altının tesbit edil- miş bulnari fiyatı da realiteye vo piyasa icaplarına uygun de- ğildir. Amerika altın fiyatını (35) dolar olarak tesbit etmiştir. Bu fiyat bir (onca) altın bedelidir. Amma hâlâ mevcut tek tük ser best piyasalarda ayni ağırlıkta sarı madenin bedeli (35) değil (42) hattâ (50) dolardır. Mil- letlerarası para (fonds» u tesbit ettiği altın fiyatını değiştirmek istemediğinden tabii olmuyan bu durum sürüp gitmekte ve bu 'yüzden bir çok altın müstahsi- İi olan memleketler de sıkıntı- ya düşmektedirler, Avustralya, Kanada, cenubi Afrika bu vazi yetten çok şikâyetçidirler. Para işleri sağlam bir esasa dayan- madıkça her memleket çaresiz karşı tarafla hususi anlaşmalar yapmıya ve kambiyo - tahdida- tını ipka hattâ teşdit etmiye mecbur oluyor. Halbuki son zamanların en sik tekrar edilen nakaratı eko- nomik birlik, Avrupanın müşte rek bir surette kalkınması ve Marshall plânından 1952 tari- hine kadar faydalanmakta de- vam etmesidir. Belçika,, Lüksen burg, Felemenk aralarında ikti sadi birlik yapmak yolunda ol- dukları gibi Fransa ile İtalya da gümrük anlaşma ve uzlaşma hattâ birliği yapmak emeli pe- şindedirler, yalnız hayal ve ü- mit ile realite arasındaki mesa- fe hiç de kısa değildir. İngilte- re ile Fransa arasında Büyük Britanya Maliye Bakanının bir nutku üzerine ne kadar çetin münakaşalar koptuğu henüz ha tırlardadır. (Sir Krips) Fransa yı İngiltereye lüks mamuller göndermekle suçlandırmış ve böyle zaruri olmıyan emtea ye- Tine zirai mahsuller göndermiye dâüvet etmişti. Bu hitabe Fran- sada çok kötü akisler uyandır- dı. Adeta mağlüp Almanyaya tatbik edilmesi vaktile düşünül Tmüş glan bir projenin Pransa| | aleyhihe tekrar Canlandırılması Sayıldı. Bilindiği gibi bazı Ame- rikalılar harbden sonra Alman yayı her türlü endüstriden mah Tum ederek tamamile ziraf bir ülke haline koymak lâzım gel- diği kanaatini taşıyorlardı. Şim- di bu gibi düşünceye malik olan hatırı sayılır bir Amerikalı mev cut olduğunu pek tahmin etmi- yoruz. Fransanın ciddi teessü- Kıraathaneci ve kahve ciler cemiyeti kongresi İstanbul umum kıraathaneci, kahveci, içkisiz gazinocular, büfe tiler ve müstahdemleri cemiyeti- nin 949 yılı kongresi dün saat 14 de Esnaf Cemiyetlerinde yapıl mıştır. Kongre başkanlığına — Mithad Berkan seçildikten sonra idare heyetinin faaliyet ve hesab rapor ları okunarak ekseriyetle tasvib olunmuştur. Müteakiben yeni ida re heyetine Celâl Bozkurt, Dur- sun Özen, Mahmut Özkan, Abidin Palabıyık, Mahmut Erbil, Hüsnü Melek seçilmişlerdir. Derinceye gelen yardım mulzemesi İzmit, 17 (Hususi) — Allan isimli bir Amerikan vapuru De- rinceye yardım malzemesi getir- miştir. Kamyon ve yedek parça- dan ibaret olan malzemenin tah- takibata başlanmıştır. leyip de evlenmemiş, çocuğu ol- mamış erkeğin çektiği o büyük evlât ıstırap ve hasretini unu- tabilmek için, bir babanın bü- tün gefkat ve sevgisini gimdi, bu gelincik kadar güzel ve ince köy kızına harcamaktan çekin- miyor asla!... Onu, kendi kızı olsaydı, belki bu kadar çok se- vecekti! Henüz «beyefendi> dedikleri, bütün bu havalinin sahibi olan mirasyedi ile görüşmek — nasib olmadı. İzmirde imiş. Bir kaç gün sonra gelecekmiş!. Yine gökyüzünün, bütün yıl- dızları ile, toprağın üstüne in- miş gibi göründüğü, sıcak Ana dolu gecelerinden biri!... Sanki semalar açılmış da a- teş yağıyor zemine!... Taham: mül edilmez bir sıcak var, Gecenin saat on biridir şim: di! Ağaçların tepesinde sallanan kocaman bir ay, dallara asıl ç miş bir Jüks Jâmbası aydınlığı ile, etrafı, mümaktin olduğu ka- dar yeğille karışık yer yer leke lenmiş, dumanlı bir beyaza boğ liyesine bugün başlanmıştır. duktan sonra, üzüm yaprakları- nın üstüne geçerek, oradaki u- fak ve ılık gölgeleri yaldızlıyor, parlatıyor. Etraf gündüz gibidir tamami- le!... Dalların üstünde gecele- yin kuşların, küçücük gagala- Yından yapraklara akseden pa- rıltıı. gölgeler bile, — farkedili- yor. Ev halkı çoktan yataklarına çekildi. Lâmbalar söndürülmüş, ses sada kesilmiştir. Fakat ne- dense Ekrem, bu gece bir türlü uyuyamıyor. Bir buçuk saattir atağının içinde dönüp durdu. Gözleri kapanmıyor. asla! Hakkı var. Sıcak bu gece, ade- ta alevden bir pençe gibi, insa- nn boğazını sikiyor, — nefesini daraltıyor. Artık tahammülü kalmadı, fırladı yataktar Lâmbayı yakmıya bile lüzum yok..; Pencereden giren ay ışık ları, odayı gündüz gibi aydınla- tıyor. Yüzüne biraz su serpti. 'Saçlarını ıslattı ve elleri ile ar- kaya aldı. Sonra, sandalyenin üzerinde duran beyaz pantalo- || Ord. Prof. Şükrü BABAN | |— da - Fransadı kendtterimi-ser —— ——— — an : | rü Manş denizinin öte yakasın- da da heyecan uyandırdı ve İn- giliz Maliye Bakanı Parise ka- dar gelerek sözlerinin yanlış an laşıldığını ifade etti ve fakat İngilterenin ancak zaruri gıda maddelerine çok muhtaç olduğu noktasında 1srat etti. Fransa İngiltere ile bu tartış ma halinde iken İtalya ile de gümrük birliği ve iktisadi haya- tt âhenkleştirme yolundaki te- maslarına başladı. Gazetelere sızabilen söylentilere göre Fran sa, İtalya tarafından da, nşağı yukarı İngilterede maruz kal- dığı muameleye tabi tutulmuz- tur yâni İtalyanlar demişlerdir ki Fransa ziral istihsalâtı şim- dikinden çok daha yüksek ola- bilecek bir memlekettir. Fransa arazisinin ancak $640 ını teksi- fi bir surette ekmektedir. Müte baki 660 1 ise ormanlarla, ça- yırlar, mer'alarla örtülüdür. Bi naenaleyh Fransa buralarını da imar etmek ve ziraat ya- rar hale koymak isterse İtalya kendisine bir milyon kadar İtal yan ziraat işçisi gönderebilir. Esasen gerek İtalya, gerek Al- manya mahsullerile kendilerini besliyemiyecek bir mevkide ol- dukları için Fransa toprakları mahsulleri çok iyi ve sağlam bir mahreç bulabilir. İngiltere de evvelce Fransadan ziraat mah- sulleri talep ettiğine göre batı Avrupanın büyük memleketle- ri aralarında böyle bir iş bölü-| mü yapmak yoluna girmiş olabi lirler. Bu esaslar üzerinde anla | gılmak kabil olursa İtalya ile Fransa bazı yabancı memleke leri aralarında paylaşmak yolu na girebilirler yâni faraza Fran sa Argentine piyasasını alıkor Meksikayı da İtalyaya bıraka- bilir. Diğer taraftan Fransa mem- lekette yapılan bütün tıbbi ec- zanın serbestce İtalyada satıl- masını dilemektedir. Tabiatile Mmütekabiliyet esasına dayanıla rak yâni İtalya müstahzaratı best bir mahreç bulabilecektir. Diğer taraftan İtalya ve Fran: sa sanayii iş birliği yapmak İçin kendilerine bir çok imkânlar dü şünmektedirler. Fakat bütün konuşmalar çok nâzik dâvaların kurcalanmasını ve bir çok has- sas noktalara temas edilmesini mucip oluyor faraza bir milyon İtalyanı ailelerile Fransaya nak Rüşvet almaktan sanık mühendisin duruşması Bir inşaat ruhsatiyesi i yoğlunda Ceylân mağazası sahibi Alznet Şahinden 200 lira rüşvet almaktan sanık Beyoğlu belediyı fen gubesi baş mühendisi Necati Suar ile fen memuru Samim Ok- | tay'ın duruşmalarına dün öi den sonra 9 uncu asliye cezada devam edilmiştir. Dünkü duruşmada Beyoğlu be- lediye fen şubesi bölge mühendi- si İhsan Belge ile inşaat kalfası Ali Riza ve fen şubesi memurla- rından Muammer Dölen ve Mus- tafa Öğüt şahit olarak dinlenmi: lerdir. Tanıklar rüşvet hâdisesi etra- fında hiç bir gey hissetmedikle- rini ve Börmedikleri ifade etmiş lerdir. Duruşma savcının için tâlik olunmuştur. mütalüası nunu ayağına çekti. Çıplak o- muzlarının üstüne, krem renkli ipek gömleğini giydi ve gömle- ğin düğmelerini dahi iliklemiye Iüzum görmeksizin, yavaşça a- yaklarının ucuna basarak, oda- dan dışarı çıktı. Kimse uyanma sın diye, mümkün olduğu kadar dikkatli davranıyordu. Yavaşça merdivenlerden indi. Avluyu geçti ve tam kapıyı aralayıp dışarı çıkacağı sırada, arkasın- da bir ayak sesi işitti, durdu. Heyecanla başını çevirerek bak- tı: Gülgonca, ayın yüzüne vu- ran ışıkları altında; çıplak ayak ları, gece entarisinin kısmen a- çık bıraktığı çocuk omuzları ile, Bgöğsünün üzerine düşmüş ör- güleri çözülü simsiyah saçları, saçlarının altında, yeni olmıya başlamış meyvalar gibi tazo to- murcukları — titreşgen — memele- ri, ve ağladığı hissini veren İçi yaş dolu gözlerinin ilâhi bakışi le, kadın güzelliğini ifade eden eski bir Yunan âbidesi ihtişamı içinde, hareket etmeksizin öyle letmek Fransaya aşağı yukarı, dört milyonluk bir kitlenin Hlirek ebilosini İstemektir, Bi kadar kesif ve çalışkan bir kit- le Fransada yerleşir ve hele İ- talyanların istedikleri gibi İtal ya tabilyetini de muhafaza e- derlerse ekonomik bir anlaşma kisvesi altında ne kadar tehli- keli ihtimallerin — belirebileceği Yakın bir geçmiş Tunustaki İtalyanlar yüzünden Fransanın ne kadar zorluklara göğüs germek mecburiyetini do- ğurduğunu vuzuhla göstermek- tedir. Avrupa iktisadi birliği ne ka- dar güzel bir ideal olursa olsun oraya varacak yol çok dikenli ve çok büyük engellerle dolu- dur. Benelux bile henüz kesin çehresini almış değildir önü - müzdeki temmuz ayı ve hattâ 1950 yılı bu anlaşmaya daha mütekâmil bir manzara vermek için münasip bir vâde gibi sayı lıyor. Fransa, İtalya, Almanya İngiltere gibi memleketler az çok iklim farklarına rağmen ay ni muhitte yaşıyan milletlerle meskündur. Bunların hepsi en- düstri ve ziraatte ilerlemiş yurt lardır. Ayni şeyleri istihsal derler. Binaenaleyh, ana çizgile rinde, yekdiğerini tamamlayıcı olmaktan ziyade birbiriyle re- kabet halindedirler. Bu şartlar altında, döviz istikrarı o sağlan madan, ekonomik birlikler an- cak zor ve belki de harici tehli- ke tazyiki altında yapılabilir. Fransızların dediği gibi bardak ile dudak arasında mesafe var- dır. Y. K. Bankası- nınumumi heyet ftoplantısı Yapı ve Kredi Bankasının 949 yılı Ortaklar Genel Kurul kon- gresi dün saat 17 de umum mü- dürlükteki içtima salonunda ya- pilmıştır. Kongre başkanlığına Kâzım Taşkent seçildikten sonra ik heyetinin faaliyet raporu ile mü- rakabe heyetinin hesap bilânço- su okunarak köngrece tasvib ©- lunmuştur. Bundan sonra — yeni Lsönetim kurulu seçimine geçilmiş ve eski yönetim kurulu kabul olunmuştur. Yönetim kurulu şu şekilde te- şekkül etmektedir: Kâzım Taş- kent, Yusuf Ziya Öniş, Ahmet Karamustafaoğlu, Ali Tansever, Enver Bakırcı, Haydar Salih Tokal, Dr. Hikmet Gizer, Muam- mer Tuksanul Nuri Dağdelen Sermet Çifter. Bir dolandırıcı tevkif edildi d Burbaros adında birisi kendisine Edirne valisinin bir a- damı süsünü vererek Yasef adın ynen -| da bir nakliyatçıdan 20 lirâ dolan dırmaktan sanık olarak dün 2 n- ci sulh cezada sorgusunu müte- akip tevkif olunmuştur. Porsuk barafjı açılıyor 17 (Hususi) — Da- ha önce muhtemel bir feyezan tehlikesini önlemek ve Porsuk barajının kapanması hususunda temaslarda bulunmak üzere An- karaya gittiğini bildirdiğim he- yet, aynı zamanda müteahhid Hozakal İnşaat Limited Şirketi tarafından bir buçuk ay evvel in- şaatı ikmal edilmiş olan Porsuk barajının geçici kabul ve mua- yenesini yapmak üzere Bayın- dırlık Bakanlığınca vazifelendiri- len yedi kişiden mürekkep müte- hassıs bir fen heyeti ile birlikte dün şehrimize dönmüşlerdir. Sözü geçen fen heyeti inşaat mahallinde yaptığı muayene — ve inceleme sona ermiş, yapılan i- şin sözleşme, şartname ve proje- lerine göre tamamlanmış olduğu bir rapor ile tesbit edilerek işlet- meye açılmasında bir mahzur görülmemiştir. Mezkür fen he- yeti mahallinde tanzim ettiği ra- porunu Bakanlığa sunmak Üzere bugün gehrimizden ayrılmıştır. Eskişe KISA HABERLER »& Eyüp vapür iskelesi önünd kahveci Ziya o civardaki bir tat- lıcıdan 250 gram tulumba tatlısı İyedikten sonra zehirlenme alâ- imi göstermiş ve Balat hastaha- nesine kaldırılmıştır. * Tamirden çıkan <Ege> va- puru, Karadeniz hattındaki ihti- yaç nazarı itibara alınarak, bir Müddet için bu hatta tahsla edil. miştir: w İstanbul vapuru bugün sa- at 12 de Galata rıhtımından hare duruyor!... — Devamı var — ketle mutad Batı Akdeniz sefe- rine çıkacaktır. 8 O MART 1048 DU N ve ( ’ V—— BUGUN Bolşevikliğe basamak olan adam. 5 Mart 1917 de Rusya Çarı İkinci Nikola taht- tan feragat ettikten Iki gün sonra Grandük Mihall de sal tanattan vazgeçmiş; meşhur 1s- lahatçılardan prens Lvof'un baş- kanlığında yeni bir kabine kurul muştu. Kabinede bir tek sosyalist vardı; o da Adliye Bakanı Alek- sandr Kerenski idi. O zaman henüz Bolşevikler sahneye çıkmış - değillerdi ve Kerenski Petersburgda amele ve asker murahhaslarından #ibaret olarak kurulmuş olan Sovyetin en nüfuzlu adamı idi. Avukattı çok parlak cümlelerle — kon yor, dinliyenleri - hayran bır: yordu; — işçiler ona âdeta — tapı yorlardı. Çarlık idaresinin yıkıl- masında başlıca rol oynamıştı ve işte şimdi kabineye de girmiş bu- lunuyordu. Birinci Dünya savaşı devam e- diyordu ve yeni Rusya, ittifakla- ra sadık kalacaktı. Halbuki buna imkân yoktu, çünkü Kerenskinin le iki gün evvel meşhur umaralı kararname» çıka- de, erler tarafından seçilmiş ko- miteler kuruluyor; — subayların Tütbeleri alınıyor, güya ordu de- mokratlaşıyordu. Artık subayla- rın, generallerin ve yüksek ko- muta heyetlerinin hiç bir nüfuzu kalmamıştı. Ordu «başıbozuk» hale geliyor ve çözülüyordu. Ke- renski bir hürriyet kahramanı rolüne çıkmıştı; kabiliyetsiz, ge- ri düşünüşlü, milliyetsiz, dinsiz bir zümreye, Rus milletinin bür- riyetine tecavüz salâhiyetini ve- riyordu. Hâdiseler hızla birbirini kova- ladı; Çar ve çariçe tevkif edil- diler; orduda anarşi, halk arasın da korku ve endişe arttı. Alman- lar Lenin'i mühürlü bir vagon İ- çinde Finlândiya yolile Petersbur ga yolladılar; bolşevizm hareke-« te geçti; harbden bıkmış olan or duya ve millete barış vâdedince herkes o tarafa döndü. Hele Le- : «Toprak köylülerindir!» dee diği zaman asırlardanberi toprak * | sız olan yüz milyon köylünün sev gisini kazandı; bilmiyorlardı ki, zenginlere ait olan bu topraklar fakir köylülere dağılacaktı am- ma, bir müddet sonra sahipleri- le beraber hükümete mal edile- cekti. Kerenski sebep olduğu ana: düzeltmek gayretile — Harbiyı Bakanlığını üzerine aldı; cephe- ye gitti, sonu gelmiyen nutuklar verdi. Ağustosun ikisinde Basba kanlığa geçti ve Rusyayı Vlare etmek istiyen üç adamın si oldu. İdaresizliği yüzünden baş komutan Kornilof isyan etti; fa- kat çoğu Kafkasyalılardan mü- rekkep olan askerler aldatıldik- larını anlayınca generali yalnız bıraktılar; o da kendi kendini öldürdü. Bolşevikler bundan fay, dalandılar; iktidarı ellerine aldı lar. Kerenski kaçtı; o — sırada yaptığı bir münakaşada şöyle dedi: €Şimdi programın — ikinci kısmını tatbik etmek lâzn Bolşeviklerin üç hafta içinde iş- lerini bitirmek, Rusyada — milli ve kuvvetli bir hükümet kur- mak...» İşte şimdi - Amerikada «Rus milletini kurtarma — komitesi» ni kuran adam bu Kerenskidir: 1917 yılında bolşeviklerin işleri ni bitirmek için üç haftayı Kâfi görüyordu; aradan otuz ili yıl geçmiştir. Kadircan KAFLI (C Nöbetçi eczaneler & 18-3 - 949 Üsküdar « : Ömer Kenan Kadıköy —: Yeni Moda Beyazıt 3 Bumkapı Eminönü : Fminönü Küçükpazar : Yemiş Alemdar Sirkeci Merkez : 8. Recep : Arif Beşer Bakırköy —: Hilâl Beyoğlu : Cemal Atasoy k Limana ea Cihangir : Kemal Rifat - Galata — £ Ziya Boyar Şişti ; Şark Merkez. v : Kurtuluş r—ı TAKVİM )— RUMİ |MART 1949| Hicrr 1365 MART