| | | — Çiçekler daha karın ve top rağın âltında uyumaktadırlar' Dedi.'Sonra yanındaki erkeğe bütüh dişlerini göstererek Bgü- lümsedi've elindeki âletleri çen berli kargı sopalarını, karın ki: ristallerimiş yüzüne basarak sa vurdu. Aşağı doğru kaymağa başladı. Erkek, parıltılı karların üze- rine düşen kendi gölgesine bakı yordu. Bu heybetli bir gölge i- &. Sonra başını kaldırarak, üst Iğri kar yüklü çamların arasın- dan, yılânkavi zikzaklarla kayıp uzaklaşan kadına baktı. Uzun boylu, narin yapılı, sağ ve diri bir kadindı, Zaten kadındaki en korkulur güzelliğin, ışıklı bir ze kâ ile, mhhatli bir. bünyenin birleşmesinden doğduğuna ina- nıyordu. .Daha bir hafta evvel tanıdığı bu genç kadında ikisi de mevcuttu. Üstelik çakmak çakmak yeşil gözleri, parlak du- dakları, .tunçlaşmış pürüzsüz cildile güzel bir yüzü vardı. Kendi, hakkında bir tek kelimö söylememiş olması o- 'na karşı duyduğu alâkayı arttı- rıyordu. Hafifce kremlediği ka- hn renkli dudaklarının ateşli 1- fadesine rağmen, gözlerindeki Berinletici zekâ parıltısı, karşı- sındakileri saygı ile muameleye mecbur ediyordu. Bir haftadan| beri onun ağzından, kendisi hak- kında şu bir kaç kelimelik malü TMatı alabilmişti. «Her sene bu 'mevsimi dağlarda geçiririm. Ağ “rıdan tutun da yurdumun bütün dağlarını bilirim.» sonra sesinde 'garip, adeta büyüleyici bir sıcak lıkla eben, bu dağları ne kadar 'severim, Bir çeşit çılgınlık, da- ha doğrusu aşkla.» usta bir ka- 'yakçı idi. Dağdaki diğer kadın- İartm hiç biri onun kadar mahir 'dönüşler, korkusuz atlayışlar ya pamazlardı. Tırmanmakta erkek lerden daha kuvvetli, soluklu i- 'di. Ekseri kafilenin önünde tır manır, zirveye herkesten önce yvarırdı. Sonra geceleri, kafilenin yorgun'argın yataklarına seril- Gikleri saatlerde, o tek başına kaymıya çıkıyordu. Namık, ken 'disini böyle bir gecede tanımış- ti. 'Otelö geç vakit gelmişti. Şe- hirin hastalık lâkırdısından baş kâ Köruşulmuyan evlerinden, ça 'murlu sokaklarından, mütema- diyön değişen havasından içine vsariç “çökmüştü. İşini on beşi gün için, güvendiği genç muavi nine bırakarak, soluğu dağda al mişti. Kayak evi, ötel dolu idi. Fakat eski ahbabı olan otel mü dürü, ona bir oda bulmuştu. Ye mekten sonra, hava almak üze- Teşdişarı çıktı. Otel civarında karlar kısmen azalmış olduğun- dan; rahatça yürünebiliyordu. Etrafa üç keskin renk hâkimdi. Siyah, beyaz ve mavi. Çamlar Bsiyah, kar beyaz ve mavi idi. Ortalıkta büyük, derin bir ses- gizlik vardı. Kayakların izinden yürüye yürüye, otelden bir hay- li uzaklaşmıştı. Orada durarak, dağlarla deniz arasında bir mu- kâyese yapmağa koyulmuştu. Dağlar, kürrenin dışıa doğru kabarcıkları, denizler içine doğ- Tu oyukları ili. Sonra ilâhi, on- daki azameti düşünmüştü. Vücu dünde çarpan heyecan ra'şesile yaradanın büyük bir zevkle vü €ude getirdiği kâinat gözlerinin önünden geçmiş, sonra yeniden yürümüştü. İnsan ruhuna, muh taç 'olduğu sükünu da; yoksa denizler mi veriyordu? — Bu ölçüsüz, aralıksız hu- zuru denizde bulamayız!... Bu derin sessizlik ancak dağda var dır. Varlığından bir heyecan sağ- vağı geçerek: — Sükün uçurumu? Diye mırıldandı. — Dikkat edin düşeceksiniz! Bu ses ve yerde beliren ince, ö h gölgeyle, Ürkerek hayretle iki adım i derin beyaz hendeği Fir an sonra siyah doğru kaymış, göl anında durmuş- ilerisind, görmü: gölge ileri genin sahibi tu. - Geçenlerde şu hen. genç adam düştü. İki bacağ den kırıldı. Kadının gözlerinde vahşi bir parilü, dudaklarında garip bir gülümseyiş vardı. — Siz koruyucu melek misi- niz? O, cevap vermemiş, kayak 80 Palarını yere vurmuş yıldırım hi Zile mavi parıltılı karları hışır- flatârak aşağılara doğru uçmuğ- tu, Biraz evvel ona esiz. Biraz evvel ona «sizde vahşi lepelerde biten adsız çiçeklerin Yabani güzelliği var» demişti. O, «Çiçekler daha karın ve top- Fağın altında uyumaktalar!> de Miİş ve ilk akşamki gi dan uzaklaşmıştı. yanın. Güya gehirden huzura kavuş- Mak Üzere kaçmıştı. Fakat şim Mi şehirdeki günlerin ne kadar #ükin olduğunu düşünmekten K YAZAN: Arızasız, kendini alamıyordu. tam randımanla çalışan bir ma- kine hızile çalışıyordu. İç âlemi heyecanların ürpertisinden uzak tı. Fakat şimdi merak bir ateş hâalinde içini - kavuruyordu. O- teldeki kadınlı, erkekli kalaba- lık grup arasında onu tanıyan blir kimse yoktu. Peşine düşen erkeklerin hiç birisine ehemmi- yet vermiyordu. Kadınlar onun mevcudiyetinden garip bir hu- zursuzluk duyuyorlardı:. Hattâ Namıkla kaç senedenberi 'alâl h Nüran öfkesini saklamıyor, fırsat buldukça «soğuk, buz gi- bl bir kadın!> diye dudak bük- mekten kendini alamıyordu. Fakat Namık, o sâkin kalbin içine sığıştırılmış coşkun bir mi zaç, ateş ve ihtiraz dolu bir ka- dınlık, rikkat ve incelikle yoğ- rulmuş bir ruh olduğunu biliyor. du. Birden kararını verdi. Bu ka dm onun olacaktı. Hattâ onunla evlenebilirdi de. Kusursuz bir insandı. Bir tek kayak kostü- mü vardı. Gösterişten, kendini beğendirmek endişesinden uzak- tı. Ağır başlı, vakur ve ciddi i- di. Fakat arada bir söylediği bir tek kelime, arkasına saklan dığı ciddiyet perdesini aralıyor, canlı, sıcak hüviyetile bir an 1- çin görünüyor sonra yine kaçı- yordu. Namık, hafifce öne doğru e- ğildi. Kayış vaziyeti aldı. Kar- B sopalarını iki yanına bastır- dı, Biraz evvel onun uçup gitti ği vadiye doğru kaydı. Hızla bölüp yırttığı soğuk hava kulaklarında — ötüyordu. Çamların birdenbire yaklaşan Ö K ından, süratli di nüşler yaparak kayarken; aşa- ğıda onun mavi kostümlü ince hayalini gördü. Büyük bir ça- mın gövdesi yanında durmuş, ayakları dibinde uzayıp giden vadilere bakıyordu. Namık, daha, daha hizlandı. Büsbütün yaklağınca, kara ça- kılmış kayakları farketti. Aya- ğına yürüyüş raketlerini tak - mıştı. Onun yanına varınca, küçük bir yuvarlak önünde durdu. Kadının yeşil gözlerinde kay- n bir ifade vardı. Sanki bir çok güzelliklerin hasretile y nan yüreğinin ateşi, gözlerine vurmuştu. Cildinin taze yanıklı- ğında güneş parlıyordu. Namığın kalbi bütün vücudün de zonklamalarla çarpıyordu. Hayatında bu çeşit kalb vuruşu nu ilk defa hissediyordu. Sanki kalbi o zamana 'kadar hiç çarp- mamıştı. Kadın, ona bir an hayretle Baktı. Sonra yarım bir gülümse yişle dudakları aralandı — Yine çiçeklerden mi bahsı eksiniz? Namık, kısaca: - Hayır! dedi. Ve birden kadına yaklaştı, bü yümüş, hayretle bakan yeşil gözleri ne kadar yakında idi Ve onun gergin, diri vücudünü kolları arasına aldı, Solukları birbirine karıştı. Kadının ateş ten bir çiçek gibi görünen yarı aralık dudaklarını, aç ve istekli dudaklarile kapadı. Kaçmak, kurtulmak için bir isyan hareketi sezmediği gergin vücut, birdenbire yuruşadı. Bü yük bir teslimiy eğe bıraktı. 'tle kendini er- I Ertesi gün Namık, odasından çıkınca, ilk işi onu sormak oldu. Otel kâtibi Erkenden gitti!... Cevabını verdi, Bu cevap onu çılgına döndürdü. Derhal hesa- bını kesti. Çantasını - sırtladı. Yalnız başına yola düştü. H: güneşli, rüzgârsızdı. * Onu bulmak mümkün olama- dı. Hiç kimse görmemiş, böyle bir kimsenin vücudü kimse nin dikkatini çekmemişti. O gün lkacak vapur da yoktu. Koca hrin içi, dıni mümkün mü idi r ateş / düştü. Ya dağda; uğramışsa Bir kurtarı, raştırma boş dan bir iz bulunamad II O gün eski bir han — iç ticarethanede bir dostumu kti, Boş binanın dehlize benzi rken, ya nından geçen birine çarptı. Bu bir kadındı. Oydu. Sırtında si- yah satenden bir iş gömleği var . Saçleğını sıkıca bir topuzla aokasına toplamıştı. Gözleri ye- #il bir uçuruma benziyordu, Namık: yen koridorundan tanımadığı bir ka | Kadın — Sen!... Sen! Diye kekeledi ve yine kaçar| korkusile kadımı kollarından ya kaladı — Artık kurtulamazsın elim den!... Beni çılgına çevirdikten sonra kaçmak. O, başını önüne eğdi: — Kaçmıyacaktım... Ben di sizi arıyordum zaten... Gidelim konuşalım. — Demek artık — söyliyecek- sin. — Bürodan pardesümü ala- yım... Namık, sırtından kendi parde süsünü çıkararak, onun omuzla rına attı: — Artık bir dakika bile bırak mam seni... Çıktılar. Namığın arabası ka- pi önünde idi. Kadın, evinin ad- Tesini söyledi. Şehrin mütevazı semtlerinden birine doğru yol- landılar. Kısa bir zaman sonra küçük bir evin önünde durdular. Kadın, kapıyı anahtarile açtı. İçeri girdiler. Zarif, sade döşenmiş bir oda- nın kapısını açan kadın, erkeğe divanda yer gösterdi. Kendisi de yanına oturdu: — Dağda birbirimizi gördüğü müz zaman kocam hasta İdi. Küçük bir spor hocası idi, Tam gıda alamadan fasılasız çalış - mak zaten zayıf olan bünyesini sarsmıştı. Sanatoryom tedavisi görüyordu. Ben de ponunla bera berdim. Doktorlar ruhen gon de- rece yorgun olduğunu görüyor lar sıhhatimden korkuyorlardı. Bu yüzden beni adeta zorla sa- natoryomun yakınındaki otele göndermişlerdi. İşte bütün bi- kâye bundan ibaret. Kocamı dağ dan kaçtıktan bir hafta sonra kaybettim, Hayat başıma çöktü. Çalışmak, iş bulmak zorunda kaldım. Namık, nefes alamıyordu. Ka dın, başını önüne eğdi — Sizi görmek bana verdiği niz hediyeyi fade eylemek ist yordum... Namık: — Hediye mi? Diye kekeledi. Kadın, yerin- den kalktı — Gelin... dedi. Odadan çıktılar, Koridörun nihayetindeki odaya girdiler. Ü- zerine güneş Vvurmuş yatağa doğru yürüyen kadın, cibinliğin tülünü açtı. — İşte! dedi. Namık, alnında sarı bukleler, uzun kirpikleri örtülü penbe Yüzlü bebeği gördü. İçinde kay- nıyan büyük heyecan tadılma- Taış bir sevinçle yatağa yaklaş: tı. (Baş tarafı 1 incide) daha kuvvetli işlerle uğraşmak için geniş bir vakit temin et- mektir. Molotof, hâlen başkan- lık konseyinin birinci muavini- de Stalinden sonra gelen ikinc kuvvetli şahsiyett 10 sene müddetle Molotof'un yardımcısı olarak vazife — gör- müs bulunmasıdır. Bugünkü Moskova gazeteleri, Hariciye komiserliğinden hemen hiç bahsetmemiştir. Yalnız, Ko- re'den gelen bir heyetin Stalin tarafından kabulüne ait resim- ler neşredilmiştir. Bu fotoğraf- larda Stalin ile beraber Vişins- Ki ve onun yardımcılığına tayin clunan Gromiko da görülmekte- dir. Viginski, yeni vazifesine ba lamış bulunmaktadır. Londra, 6 (Nafen) — Sun day Chronicle gazetesinin Stok holm muhabiri Ralph Hewins Moakovadan dönen Finlandi; l bir ticaret delegesi ile görüş- meğe muvaffak olmuştur, —30 sene Rusyada kalmış, Rusçâyı ana dili gibi konuşan ve Molo- tof ile Mikoyan ile devamlı te- maslarda bulunmuş olan bi dam Moskovada — vukua gelen Bon değişiklikler hakkında — şu eyteresan malfmatı vermiştir «— Moskovada bir darbel hükümet yapıldığı anlaşılmı dır. Uzun müddettenberi hasta bulunan ve 3 senedenberi de hâ- diseleri sükünetle takip etm!ş olan Stalin, komünist partisinin laresini elinden bırakmıştır. Bundan sonra Stalin yalnız Şef> olarak kalacak ve Molo- tof da bundan istifade ederek mevkilni- — kuvvetlendirecektir Aynı Stalinden istifa: zamanda le edecek olan Molotof. onun vasıtasiyle geri kalan rakipleri: ni de teker teker temizleyer tir. Şu anda Stalin Moskovada- dır. Fakat sayfiyedekt köşküne çekilmek için de hazırlıklara başlamas bulunmaktadır, € buna nazaran Sovyetler- | ter bir sebep de Vişinskinın — Moskovatla cereyan eden olaylar . Bayâr bu Antal- yada mühim bir nutuk söyliyeçek (Baş tarafı 1 incide) Celâl Bayar ve arkadaşları ya ceklerdi. Osman ge YENİ SA Fenerbahçe Vefayi 2 - 1 y BAH endi İlk devre Fener hâkimdi; ikinci devre Vefa hâkim oynadı Dün İnönü Stadında Fenerbah- ile Vefa karşılaştı. Havanın gü zel olması stada oldukça kalaba lik bir se plamıştı. — Bu maçın — husüsiyetleriiden birl de bu iki takımın ilk devrede, 1 — - berabere kalmış olmaları"idI. Maç saatı geldiği zaman takım ların gu kadrolarla yerlerini al- dıkları / görüldü: Fenerbahçe: Erdal - Selâhattin Ahmet, Samim, — Refet, Müjdat, Erol, Lefter, Suphi,; Kâmil, Halit. Vefa: Sami, Müstafa, Rahmi; £elâhattin, Galip, Zeki; Aziz, Hik met, Melih, Mansur; Bülent, Hakem Samih Duransoyun dü- Güğü ile oyuna Fenerbalçenin vu rüşile başlandı Ve ilk akinı Vefa kalesinde kesildikten sonra ikinci dakikada — Lefterin verdiği pasr, Erol yakalıyarak “ “kaleye kadar götürdükten Sonra attığı sıkı güt direğin yanından avuta çıktı. Ka çan bu firsattari gonra Fenerbah çenin tazelediği ikinci — hücumda Lefter kafa ile topu Erola akta- rınça Erol de biraz sürdükten son ra yerden ve sıki bir vuruşla ilk golü yaptı. Dk. 5. İik anlarda yapılân bu gol Fe- nere hız vererek hakim oynamı ya sevketti ve tek kale oynanan oyunun 16 mcı dakikasında Lefte rin sıkt gütünü Sami kornere çı kardı. Neticesiz kalan kornerden sonra Vefarın bir akınını Selâ - hattin kals önünde güzel çeldik- ten sonra Lefterim çok güzel bir| şütü süzülerek direğin biraz Üs- tünden avut oldu, Bu andan iti- baren Fenerbahçe tamamen açıl- mış ve Vefa kalesine yerleşmişti. Fakat bu gayretli ve güzel çalış- ma bir türlü netice vermiyordu.. 24 üncü dakikada Sami — Erolün ayaklarına yatarak mühim bir tehlikeyi önledikten bir. dakika sonra Erol mühim bir fırsattan|, istifade edemedi. Kalenin önün - den ayrılmayan — Fenerliler gene bir dakika sonra sağdan hücuma geçtiler. Erolün orlasına — Halit kafa vurarak kaleye havale etti. Top direğin dibinden avuta gider ken Suphinin ufak bir dokunuşu gölle neticelenebilirdi. Fakat ol - madı. Vefa bu tehlikeleri atlattıktan sonra oyunu mütevazin bir gekle sokar gibi olduysa da bu fazla sürmedi ve hakimiyet gene Fene- re geçti, Devrenin sonları ” yaklaşmasile| netice 1 — © bitecek diye bekle-) nirken Halitten teri bir pas alan Suphi son saniyede ikinci — golü çıkardı. — Vefalılar — bu..göle İti Taz ettilerse de bakem kabul et- medi. Ve bu — süretle ilk devre 2 — O Fenerin Üstünlüğü ile ne-| ticelendi. İkinci devreye başlayan Vefali-, ların akmını durdurduktan sonra Fener hücuma geçti ve birinci da kikada Halitle Mustafa kasten Firbirlerine çarpbıklarından — hem sakatlandılar, hem de hakem tara) fından oyundan çıkarıldılar, Fakat dikkatle takip — edilecek bir nokta daha mevcuttur, O da| Stalin'in, çekilmesine rağmen e- lnde gene iki koz bulundurmaya| mnuvaffak olmasıdır, Molotof komünist partisini ida- reye koyulürken Mikoyan da Sta| lin namına onu kontrola çalışa- ef> in menfa- cak ve böylelikle <Ş atlerinin çiğnenmemesini ve — te-| mizlenmemesini temin edecektir.. Öğrenildiğine göre bu dönen dolapları Stalin — Zdanov'un ölü- mündenberi — hazırlamakla — meş- güldü. Zhadanov'un ölümü ile a- Çılmış olan büyük ve tehlikeli boş) Tük şimdi kapatılmış bulunmakta | dir. Londra 6 (AA,) Ünited Press; Ünited Press muhabirl bildiri- Sövyet işleri mütehasınslarının. Stalini bir kişi yerine üçlü — bir| heyetin istihlâf edeceği geklinde- Ki kanaatlerini, Sovyet üst safla| yında vukubulan değişiklikler te- ylü eder mahiyettedir. Molotofun yer değiştirmesi mes elesi hakkında ise, kendisinin da ha önemli siyast işleri başarabi- lecek bir duruma getirildiği ka- naati hakimdir. Molotof, Dişişleri Bakanlığından — ayrılmakla bera- ber hâlâ — Kremlinin 2 numaralı gahsiyeti ve politbüronun en nü- fuzlu Üyelerinden — biri - olmakta Gevam etmektedir, Amerikadaki televizyonlar New - York (ap) — Ameri- kada halen 1,180,000 televizyon mevcuttur. — Bunun — yalnız Takımlar onar kişi kaldıktan tonra Vefa daha ağır basmaya ve Fener kalesini — sıkıştırmaya başladı. Galibin santrforde oyna- ması Fener mlldafaasını zorluyor dü. 1 daklkada Fener baskı dan kurtularak topu Leftere, Lef ter de Suphiye aktardı. Seri bir çıkışla topu yakalıyan Suphi de Kaleci ile karşı karşıya kaldığı halde bu fırsattan istifade ede- medi ve bu andan itibaren oyun bir müddet zevkli ve mütevazin bir halde geçtikten sonra hakini yet gene Vefaya — geçti, 25 inci Gakikada Fener müdafaasının sı- kaştığı bir anda Ahmet muhak-- kak bir gol kurtardı. Vefa daha, baskılı oynuyor ve hiç olmazsa bir gol çıkarmak için çalışıyordu, | Nitekim.31 inel dukikada sağdan 'kazandıkları , bir. korneri — Aziz kafa ile göle çevirerek takımını 2 — 1 vaziyete getirdi. İkinci dev renin başındanberi hakim oyna « yan Vefa gölün verdiği hızla da ha ziyade açılarak — hücumlarını sıklaştırdığı sırada — Galip yakın mesafeden bir gol / kaçıtdıktan sonra Lefter 40 ıcı dakikada şah st bir akınla beki de — geçtikten sonra kaleci ile karşı — karşıya kaldığı halde 3 üncü golü yapa- mâdı ve maç Vefanın beraberliği temin için gayretli çalışması al- tında 2 — 1 Fenerbahçenin gali- biyetile bitti. bihat Arman * Beykoz — İst Spor Takımlar sahada göyle dizildi- der; Beykoz: Orhan, Mehmet, Ba - Ladır, Nüsret, Arif; Osman, İd- ris, M. Ali, Enver; Fahri, Gazan fer, İst. Spor; Turan; Salm, Kenan Mustafa, Erdoğan. Kâmil, Fikret B. Ömer, Şeref, Metin; Cemil, Oyuna bâkim olan Beykoz 8. inci dakikada Enverin ayağile ilk golü kazandı ve Jlk devre 1 — 0 Beykozun lehine sona erdi. İkinci haftaym gene Beykoz hâ Kimdi. Turan Üstüste iki — güzel kurtarış yaptıktan sonra yeni bir Beykoz akınında Kâmil geri pas verdi, Turan ilerde — olduğundan ftop onu aşarak üst golpostun içi| Si 'ne değdi ve geri gelen topu 1d- rzis ikinci defa ağlara yuvarladı. Bu golden iki dakika sonra — bir penaltı kazanan İst, Spor yegâne golünü attı ve maç da 2 — 1 Bey kozun lehine sona erdi. , Bir pilotun mârif eti (Baş tarafı 1 incide) 1 görülmüştür. Adamın sarhoş olduğunu gö- ren polisler, kendisini karakola götürmüşlerdir. Pilot, gimdiye kadar benzeri görülmemiş olan «Sarhoşken u- çak kullanma> suçundan mah- kemeye verilecektir. Büdce doluy'ısile. Ğ — Başmakaleden devam — den ibaret olmasına göre bu İki unsurdan mahrum yaşamakta- yız. Bu unsurlardan birincisinin zayıflığı demokratik felâketi: ze, ikincisinin âdeta yokluğu mali felâketimize sebep olmak- tadır. Nüfus siyasetine ve çocuk ko- masına bir istikamet verile- mali reformun — gecik- miş olması, bütün yükün memur ve işçilerle iri ve ufak başhay- van sahibi köylülere yükeltil miş bulunması vatanımızı hazin bir demokratik felükete atmak- tadır, Bu vaziyet karşısında ise israfın bir cinayet olduğunu id- dia eylemek yerinde bir iddia olur kanaatindeyim. Büdce mü- zakereleri, mali islâhat ile gelir- leri arttırmak ve masrafları kesmek / çarelerini - bulamıyan hükümetin nezini çıplak bir tarz da ortaya atınıştır. Para hükü- metin tesbit eylediği kıymetten daha aşağı bir kıymette bul nuyor. Kazanç tarzları ve yol- ları ruhlarda İsyanlar uyandı- rıyor; hükümet ise bu güçlük- leri yenemiyor. İşte kötü olan hükümetin bu aczi, bu iflâsıdır. Susturulamıyacak tek — ses de, bu acı , hakikatleri | gerçekliklerin sesldir. Cumhuriyetin ne memurlara verdiği bir dilim ekmeği, ne de kayıtsız ve gartsız taraftarı ol- umuz milli müdafaaya sar- n eden faanın temeli olan iktisadi işleri lâzım derecede bir kifa- yotle çeviremedi; yetçiyiz. Bu m mütehassıs yetiştiremiyecek bir kısırlıkta değildir. Yalnız — 500 mütehassıs yetiştirememiş kısır iradelerden muztariptir. Anadolu haritasına baktıkça gözümün önünde Halicin ağzını zorluyan Baltacının - don: eket beş yüz na ve denize doğru atını süren | ganlı süvari düll Anadolu sanki o şanlı süvarinin sular üs: tüne düşmüş aksldir. Arka a- yaklarını kuyvetle Asya top- raklarına basmış ve denizin zerinde şaha kalkarak uzanmış Fatihin vaz'ı - nesi — canlamr. önden denizin dalgaları ile dö- ilmektedir. Türk yan bir çakur Memleketin bu fizik — kudretii kudretle teçi iktisadi. bi mek onu insanlığın kılmak olur. Halbuki bu deniz- mütemadiyen tüğü mukaddes manlarında ufak bir inkişal gö- © Mersinin dilsiz ıztırabını görebilmek, © Kara- izin önünde Trabzonun derdi yakan bu harbin ezici ü beklemek Tâzım geldi. Hülâsa memleketin ziraatine, ti- caretine, sanayiine, hiç bir ümit istinatgâhı rebilmek sinesini dö maliyesine vermiyen büdee- nin ilân eylediği biricik hakikat iktidarın iflâsıdı nünde yese düşen halk ümidini muhalefetto aramaktadır. Vasfi Raşld SEVİG Bu iflâs ö- D. P. Eminönü bucağı toplantısı — Baştarafı 1 incide — oturtulanlar bulamıyanlar daireye 8 ton kömür veriliyi ftan vatandaşla zorla alıyor. Bu mahalle için 50 milyon tahsisat ayrılmıştır alınan kiralar masrafı karşılıya demiştir r parti mensup- | mi çok görenlerdeniz. Mülli | Cumhurbaşkanını halk seçecek tarafı 1 “etrafında topl Ayan M 30 unün Cumhur /0 unun Büyük mütebakisinin tarafından — seçilecek erden teşkilini derpiş etmek Parli komisyonu bu esas iki üzerinde münakaşaya de- | 450,000 tanesi New - Yorktadır. bu topraklar sağdan, soldan vo Dünkü Yalova tenezzühüne iştirak eden 450 kız izciden üç ayrı gru; İııiil%ı; iaîıciası tahkikatı — Baştarafı 1 incide — Adli takkikat safhası ve bir şayia Diğer taraftan Adli tahkika- ta önemle devam edilmektedir. Hüdisenin nasıl meydana gel- diği henlz kat'i bir şekilde tes- bit edilememiştir. İnfilâkin bir kaza eseri,mey- aana geldiğini söyliyenler oldu- ğu gibi bir kasit ihtimali üze- finde fikir yürütenler de mev- cuttur. Hattâ dün tahkikat sı- rasındaki sorguları esnasında vaziyetleri şüpheli görülen ba- zılarının tevkif edildikleri — şa- yiaları bile çıkmıştır. Fakat bu şayia aslâhiyetli makamlar ta- afından tekzip edilmiştir. Ezcümle; İstanbul - Savcısı İbsan Köknel, bu hususta tele- fonla yaptığımız konuşmada: <— Benim böyle bir şeyden baberim yok!» diye cevap ver- miştir. Emniyet Müdürü İamail Hak: kı Baykal da tevkif şayiasının aslı astarı olmadığını, ve yine bu hâdise mevzuunda bir akşam gazetesinin yazdığı gibi - facia- mır müteakip safhalarında pat- lamamış mermilerin tesinile göz leri kör olmuş çocuklar bulun. madığını söylemiştir Faclanın Ankaradaki © Ankara 6 (Hususi) — İstanbul da Nurl Killigil fabrikasındaki In filak sebebleri — berk müna kaşa olunan bir mevzu - olmakta devam ediyor, İnfilakta yalnız Ih n müessir olduğu — yolundaki tahminler pek o kadar taraftar bulmamaktadır. Bu fabrikada mü dürlük etmiş olan — Şükrü Oğuz, gazetecilere. şöyle demiştir Fabrikanın içini iyi bilirim Fakat infilâkın vuku bulduğu pav yon ben 'nra İnga edilmiştir Ancak — günü — söyleyebilirim. kı, mermi ve patlayıcı maddeler ge- lişi güzel yerlere konmazlar. Bun ların mühafazası için behemehal çok kuvvetli beton odalar ve yer altı dehlizleri yapılır. Bundan baş Ka bir merminin kendiliğinden in Hlak etmesi için ancak 300 dere-| gelik bir hararet Tâzımdır.,, (Foto: Yeni Sabah) Ingiltereye kar “yağıyor Londra, 6 (a.a.) — «Lpsr: Bu sabah İngilterede kar yağ: maya - başlamıştır. — Avrupanın büyük bir kısmı da kar altında bulunmaktadır. - Riviera'ya - da kar yağmıştır. Israil komünist pattisi lideri (Baş tarafı 1 incide), toplantıda şunları söylemiştir: «Dünya yenl bir harbe sürüklen diği zaman İsrail'de Kızılordu: ya el kaldıracak kimse yoktür.» Buenos Aires, 6 (a.a.) — «U« nites Press>: Komünist partisi bir tebliğ yayınlıyarak İngiliz - Amerikan bloku, Rusyaya hârb açtığı tak« dirde Arjantin komünist partis sinin İngiliz - Ametükan bloku« nur mağlübiyeti ve Rusya'nın zaferi için mümkün olan her ge« yi yapacağını bildirmiştir. Vaşington, 6 (a.a.) — <Usisx Amerika basını, komünist li« derlerin bir harb halinde Rusya, ya sadık kalacaklarını — anlat mak için demeçlerde bulunmak-, ta gösterdikleni tehalükü, ko< mürist olmıyan memleketlerim gittikçe artmakta olan tesanüt- lerindeki şevki kırmak maksa- diyle Rusya tarafından teşvik edilen yeni bir gayret şeklinde addetmektedir. Gazetelerin ekserisi bu hattı hartketi bilhassa Kuzey Atlan. tik güvenlik programma tevcih edilmir görmektedir. <—earaer a mma A Fadla Kurbanlarının Cen Töreni İnfilak faclası kurbanlarının ce naze töreni bugün yapılacaktır. Ankaz arasından çıkarılmış bu dunan cesetler ve İnsan” vücudu parçaları birer tabutla. — Beyazit ine nakledilecek, İkindi na - mazını müteakip cenaze namazla r kılındıktan sonra törenle Edir nekapı gehitliğine götürülerek bir kaç gün evvel denedilmiş — olan çehit — Mtfalyeellorin kabirleri yas Tonda hazırlanmış olan mezarla « xa gümüleceklerdir.