3 Mart 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

3 Mart 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAVFA: r İKTİB. Misli görü cinayetin iç yüzü MÇevitena * N Ki Kdlyn cinayetinde hak- sız yeYe kurban edilen mü- dafaasiz Polonyalı harb esirleri bizim vatandaşla- rımız, silâh arkadaşımız, öz kardeşlerimiz veya oğul larımızdı. Canileri bulup onları tecziye etmek, Sov- vet toprakları dışında, me- deni dünyanın hür memle- ketlerinde yaşıyan bütün Polonyalılar için ahlâki bir mecburiyet ifade etme- lidir. Nuremberg'de, Alman harb Mmücrimlerinin muhakemesi sıra- sında mahpus 10.000 — Polonyalı subayın Kotyn'de katli meselesi bahis mevzuu olmuştu. Fakat 1946 yılının sonbaharinıda, Nazi geflerini mahküm eden Nurem- berg hâkimleri, Almanların böy- le misli görülmemiş bir cinayet işlemediklerine kanaat getirerek, bu meseleyi bertaraf etmişti. Halbuki Katyn katliâmina ma- ruz kalan Polonyalı subaylar, 1939 da Sovyet Rüsyü ile Alman- yanın anlaşmasını müteakip kızıl Ordu tarafından esir edilen bir takım masumlardı. Bu zavallılar ilk öncg Almanyaya karşı şiddet- İl bir mukavemet göstermiş, fa- kat sonradan ümitsizliğe düşerek Ruslara teslim olmak mecburiye- tinde kalmışlardı. Ben, 1941 de- Cermen - Rus muhasamatının başlaması üzeri- ne mahpüs bulunduğum — Mosko- vadak! hapishaneden tahliye edi- lerek serbest bırakılmış ve - üste- lik Rusyadaki Polonya kuvvetle- rinin başkomutanı tâyin edilmiş- tim. Sovyet mümessillerile — ilk temasa geçtiğim andan itibaren, 'tam bip yıl zarfında, binlerce Po- lonyalı harb esirinin akıbeti, be- ASLAR — | lmemiş bir keme etmek maksadile Nurem- berg mahkemesi kuruldu. Bu mahkemeyi teşkil eden hâkimle- rin dördü, Rus olmalarına rağ- men mahküm edilen suçluların Polonyalı subayların katli mesi lesiyle hiç bir. ilgileri olmadığı anlaşıldr. Görülüyor ki bugüne kadar bu işe dair olan hakiki ve- sikalar ve deliller gerektiği gibi tetkik edilmiş değildir. Bu itibarla ben, Ruslar tara- fından öldürülmüş Polonyalı su- bayların vazife göreblleceği bir ordunun komutanı olmak sıfatile Katyn işine dair olan delillerin toplanarak bir kitap halinde neş- redilmiş olmasını takdirle karşılı- yorum, Bu kitap, birçok yıl süren, çe- tin bir araştırmanın mahsulüdür. Onun hedef tuttuğu biricik gaye, şimdiye kadar dünya umumi ef- kârından gizlenen bir — hakikati meydana koymaktır. Muhakkak olan gu ki Nürem- berg mahkemesinin örtbas etme- ğe muvaffak olduğu Katyn'de İş- lenen cinayet meselesi, milletler- arası adalete indirilen — amansız bir tokattır. Hakikatin tecellisi için, henüz aydınlatılmamış olan bu cinayeti, tekrar — yenibaştan gözden geçirmek lâzımdır. Katyn cinayetinde haksız yere kurban edilen müdafaasız Polon- yalı harb esirleri bizim vatandaş- İarımız, silâh arkadaşlarımız, öz- kardeşlerimiz veya oğullarımızdı. Canileri bulup onları tecziye et- mek, Sövyet toprakları dışında, medeni dünyanın hür memleket- lerinde yaşıyan bütün Polonyalı- lar için ahlâki bir mecburiyet ifa- de etmelidir. 'Temenni ederim ki, Katyn ca- nilerinin tecziyesini talep eden bu kitap, medeni dünyaya, totaliter “aim başlıca meşgalem olmuştu. edükat bu husustaki bütün araş- m üsbet hiç bir neti- i. Felâketzede aile- Doğu, sonsuz acısına bir deva bu- “lamiyor, onların bana sordukları suallere tatmin edici bir cevap veremiyordum. Bu facialı muam- mayı çözemediğim için üzülüyor, kafamda beliren şüpheleri yeh: mek emeliyle kendi kendimle mü- Caldele ediyordum. p / 1942 de, askert olayların sev- Kiyle Sovyet - topraklarını terke) bur. kalmıştım Bu - tarihte' Lit 70.000'askör ve aşağı . ı 44.000 sivil vardı. Hep - ükte Ortaşark diyarına doğru kayıyorduk. Emrim altındaki bü- tün bu Polonyalı mücahitlerin k: falarını kurcalıyan bir tek — dü- #ünce vardı: Kaybolmuş Polon- yalı harb esirlerinin akıbeti. Biz daha ilk hamlede, Sovyet hü- kümet a maklı cevaplardan, onların — v kit kazanmak İstediklerini anla- miştık, Bununla beraber yine de Polonyalı harb esirlerine er geç, kavuşabileceğimizi — umuyorduk. Fakat ilkbahar sona erip Yaz ge- Tince, ben, kendi hesabıma, bütün ümidimi kestim. 1948 yılının Nisan ayında Al- man radyosu Katyn'de öldürülen harb esiri Polonyalı subayların isimlerini yayınlaması üzerine, hakikati bütün'çıplaklığiyle gör- meğe başladım. Filhakika bu as- kerler, Serbest - bırakılmalarını bizzat Mareşal Stalin'den vaktile defalarca talep et tecrübeli, harb görmüş kimselerdi. Bu suretle Katyn'de keşfedilen Polonyalı subayların cesetleri, bu kanlı facianın esrarlı düğümünü Çözmekle kalmıyor, aynı mandan Sovyet hükümet adaml: TIna sorduğum #uallerin niçin ce- vapsız kaldıklarının sebebini — de meydana koymuş oluyordu. rejimlerden birinin hâlâ ayakta durduğunu ve barışı - gerçekleş- tirmekten başka bir şey düşün- miyen muztarip insanlığı tehdit etmkete olduğunu hatırlatsın! (Carrafour'dan) Cide Belediye seçimleri Danıştaycâ bozuldu Heber aldığımıza göre, Cide lediye seçimleri Danıştay ka- l6 bozulmuştur. D. P. ve C, üzerine hü- Akbil, ye- ler yapılıncıya kadar, Be Tediy&/reis vekilliğine seçilmiştir, Üsküdar tramvay ve otobüs işçileri de zam istedi Üsküdar - Kadıköy havalisi halk tramvay ve otobüs işçiler!le idare arasında işçilerin ücretleri- ne 96 30 zam taleb etmeleri yil- züladen İş ihtilâfı çıkmış ve bu vilâyete aksetmiş bulunmakta- dir, Trin geçim darlığı çektik- leri tddiasiyle talep ettikleri bu zam teklifi, Ovma günü Vali Mı- avini İhean Ecemiş'in başkanlı- ğında toplanacak olan Vilây2t Hakem Heyetince incelenecekti Devlet Basımevi işçilerinin iş ibtilâfı da Cuma günkü toplantı- da gürüşülecektir. MART SAYISI çıKTI! Nihayet 1944 yılının sonuna doğru harb mücrimlerini muha- İşte kirpikleri hareket eder Bibi oldu. Başını kolunun üstün den alıp, öbür tarafa doğru gö- türdü. Uyanıyor galiba! Nihayet gerinerek gözlerini açtı. Fakat güneş, bütün kuvve- tile gözlerinin içine girince dir- seklerini kaldırdı. Uyandığı za- man, uykusundan iyice açılmak istiyen bir çocuk acemiliği ile omuzlarını tahrik ederek, elleri- ni gözlerine götürdü, uğuşturdu Bözlerini!... Fakat bu uzun, in- €e parmakların uğuşturduğu, fetrafı siyah bir halka ile çevrili iyorgun gözlerden, yanaklarının Hat renginden, ağız kenarları- “Dun hafif, tatlı bir çöküşle pen- Pelesen uçlarından — anlaşılıyor- Ğu ki, geceyi uykusuz geçirmiş- ir kız! “Adamı kargısındaki koltukta, Bayet gık İâcivert bir ropdö- Hamabra sarılmış otururken gö- Tn ŞEHİR L HABERLERİ Ticaret Ofisi- nin, tanzim satışları aksadı Belediye nark koymak için tetkiklere başladı 'Ticaret oflsinin tanzimci satış larının aksaması yüzünden geh- rımizde yeniden bir et meselesi ortaya çıkmış bulunmaktadır. Evvelce varılan bir karar ge- reğince, buhranlı zamanlarda O- fisin piyasaya, kesim günlerinde en az 1000 baş hayvan arzetmesi lâzım gelmekte iken, Ofis bunun ancak beşte birini, yani 200 baş hayvan satışa çıkarabilmektedir 200 baş hayvanla et piyasası- nin sabi€ tutulamıyacağı iki gün- denberi fiatların 300 - 350 ye yükselmesile anlaşılmıştır. Diğer taraftan Belediye, dün Ofis ilgililerile temasa geçerek Ofisin piyasaya fazla sayıda hayvan arzını temin hususumu incelemiş; fakat Ofis müdürü Ankarada olduğu cihetle hiç bir karara varılamamıştır. Hal böyle duvam ettiği takdirde Belediye et narkı koyacaktır. 3 ayda tamire çekilen yeni gemiler Hollanda Verschure - tezgâhla- rında inşa edilen ve 2-3 ay evvel Iimanımıza gelerek seferlere baş- layan Yalova vapuru. havuza a. hnmıştır. Büyükdere ise bir İi güne kadar havuza çekilecektir. Geldiği gündenberi gikâyet mev- zuv1 olan vapurların 3 ay gibi ki- sa bir müddet sonra havuzlan- ması vaki şikâyetleri haklı çıkar- muktadır. Patrik Athenagoras'ın * Valiye mektubu İstanbul Rum Ortodoks Patri- ği Athenagoras, Darülâcezeyi zi- yaretinden sonra Vali ve Beledi- ye Başkanı Dr. Lütfi Kırdar'a aşığıdaki mektubu - göndermiş- tir: «Sayın imiz, Belşdiyesinâ bağlı Da- iyaret ete Tülük Müessesesini ti i jnra memleketimizin âciz ve kimsesiz fertlerine — ölçülmez hizimetlerde bulunan bu güzel mü essesemiz için zatığlinizi - tebrik etmek isteriz. Darülâcezenin temiz — havasımı dün teneffüs ederken ve orada hüküm süren fevkalâde intizam ve temizliği tesbit ederken sevg'- vatanımız için ifade edilmez bir gurur ve sevinç hissettik. Bu sevincimizi ziyaretimiz es- nasında Zatiâliniz tarafından sa- yın Belediye Reisi Muavininin hazır bulunması bir misli arttır- dı. Bu nazik lütfunuza fevkalâde teşekkürlerimizi beyan ederiz. Böyle müesseseler vatanımızın medeniyet yolunda yaptığı büyük terakkilerin canlı bir ifadesini teşkil etmektedir. Darülâcezemi zin #merikada gördüğüm bu cins | müessese'erle boy ölçüşebilece'i derecede mükemmel bulduğumu- zu sövlersek hakikati üfade etmiş luruz. Zatıdliniz g'bi büyük ve hayı. sever bir Vali ve Belediye Reisi ne malik bu'unduğumuz müddet- çe böyle mücssreselerin daima te- Takki yolunda — ilerleyeceklerine emir. olabiliriz. Tebrikâtımızı - ve teşekküratı- mızı tekrar eder; sıhhat ve afiye- tiniz için ve sevgili Vatanımızın YENİ SAB ; ; Arı hürriyetin, kanun reji- minin hakiki teminatı, hiç güphesiz, âdil, bitaraf ve bil- gili hâkimlerdir. Gerçekten- de- mokrasi rejiminde idare edenler ve edilenler, icabettiğinde, hâkim ler huzuruna çıkacak ve onların hakemliğine müracaat edecekler ve yine onlar tarafından verilen hükümleri bir nâs suretinde kabul edecek ve boyün eğeceklerdir Diyebiliriz ki - Demokrasinin te- mellerinden biri de gerek vatan- daşlar ve gerekse idare edenler- le edilenler arasında çıkacak ih- tilâfların halli vazifesi hâkimlerin yeddi iktidarında bu- lunması ve bunların her- türlü müdahaleden üzâde olarak ve 8a dece kanun ve vicdanlarının he müne tabi bulunarak sözü geçen ihtilâfları halleylemeleridir. Ad- liyenin asırlık geleneklere malik bulunduğu memleketlerde, zuhur eden ve hak ve hürriyetlere ta- sallut eylemek istiyen diktatöl ler bile hâkimlerin önünde dur- mak mecburiyetini hissetmişler- dir, Hitlerin bilhassa İkincl Dün- ya harbinde, en ziyado şikâyet ettiği kimseler hâkimler olmuş. tur, Gerçekten Alman hükimleri, bu amansız diktatör karşısında bile yılmamışlar, onun — vücude getirdiği bir Çok adaletsizlik ve Insaniyet prensiplerine aykırı ka nunları hükümsüz bırakacak su- rette adaleti muhafazaya çalış. mışlardır, Hitlerin bir çok nutuk- larında «Alman milletinin ihtiyaç ve hamlelerini anlamıyan hâkim- lerden» şikâyet eylediği hatırlar dadır. İşte bu sebep dolayısile bitaraf ve bilgili hâkimlerin ne suretle temin edilebileceği meselesi hu- kuk literatüründe üzerinde ehem Bü iyükçekmece Nahiye Müdürü hakkinda tahkikat yapılıyor Görülen lüzum üzerine Büyük- çekmece Nahiye Müdürü Bülend hakkında İdart ve adli tahkikat İsviçrede Hukuk tahsili yap- makta-dlan Mehmet Can ismin- deki bir talebenin Bern Büyük- elçimize dolayısiyle hariciyemize tecavüzde bulunduğunu — evvelce yazmıştık. Bir müddettenberi izi buluna- mıyan Mehmet Can, İsviçre poli- sl tarafından tevkif edilmiştir. Mehmet Can, yakında memle- ketimize iade edilecektir. Mes'ud bir doğum Kadıköy C. Savcısı Bürhanet- tin Ertuğ'un, dün sabah bir kızı dünyaya gelmiş olduğunu mem- nuniyetle haber aldık. Yavruya uzun ömürler dilerken ebeveyni- ni de tebrik ederiz. Bir kişiyi çiğneyerek öldüren şotör tevkif olundu Eeş gün evvel Bostancıda Bağ. dat caddesinde bir kaza olmuştu Üsküdar icra memurlarından E. min Rıfkı bir otomobil sadmesine maruz kalarak ölmüştü. Bu hâdi- sede sanık şoför İranlı Ahmet hakkında tahkikat sona ermiş ve refah ve saadeti için candan te- rünce, ihtiyarının haricinde, sa bir sayha kopararak, gece tzerine atılmış yorganı omuzla- rına doğru çekti. Sonra, yüzünü göstermek istemiyormuş - gibi daima yere bakıp: — Kalktınız mı dedi? Yarabbi, kiz!... Uyanmış gözlere giren sabah aşığı gibi, insanın, ta ruhunun derinliklerine kadar nüfuz eden, gayrikabili izah bir füsunu, öyle tarif edilmez bir tazeliği var ki! — Demek uyuyamadınız Ekrem bey? — Hayır uyuyamadım Gülde- ren! Gülderen mi diyor adam?... Demek ismi Gülderen öyle mi?., Kendisi gibi, ismi de ne güzel #eyl.., Hakikaten güllerden ya- Ekrem bey ne güzel şey bu menni eyleriz.» Tefrika No. 12 pilmış taze bir demete benzemi- r mu şimdi?.., Birbirlerinin isimlerini öğrendiklerine, ada- n sadece ona Gülderen diye hitap etmesine bakılırsa yalnız kızın değil, adamın da, ge- cenin büyük bir kısmını uyku. suz geçirdiğine şüphe yok! Kız yorganı çıplak omuzların- da tutmağa, gözlerini de güneş- 'ten ve karşısındaki erkeğin göz lerinden korumağa devam ede- rek: — Ne çabuk da sabah olmuş diyor, gece biraz daha devam etseydi ne olurdu sanki! Sırtını çeviriyor. Omuzlarının ön tarafı ile, yüzünün bir kısmı- ni yastıkların içine saklıyor. “Ancak dünyayı görüp, da- ha rengini ve kokusunu etrafa saçmıya vakıt — bulamadan, za- lim rüzgürların hışmına uğrıya- Tak perişan edilen bir ilkbahar Ahmet dün tevkif edilerek ceza ü Devlet Denizyollarının İktisadi ARARAAAAAAAAARARAARAAARARARARARARRARADAR AA AMERiİKA NOTLARI erikada Hâkimle c | Doçent Dr. miyetle durulan meselelerden bi- ri olmuştur. Her memleket ken- di ihtiyaçlarını nazara alarak, Sözü geçen âdil, bitaraf ve bilgi- li hâkimleri temin edeceğini tah min eylediği eistemleri bulmuş ve tatbik etmiş, hâkimlerin teşri organınca, icra örganınca, kaza organınca seçilmesi yahut muh- telit sistemler tesis olunması yollarına müracaat edilmiştir. Ba zı memleketlerde hâkimlerin doğ tudan doğruya halk tarafından seçilmesi sistemini kabul eylemiş lerdir. Birleşik Amerika devlet- teri de bu gruba dahildi Yetkileri Amerikanın her tara fına gâmil federal mahkemeler müstesna, Amerikanın teşekkül eylediği 48 devletin her - birinin kendisine mahsus adli ve kazai teşkilâtı vardır ve değişik ve çok adettekl mahkemelere hâkim se- çimi bakımından başka başka sis temler tatbik olunmaktadır. Bü- tün bunları şu suretle hulâsa e- debilmek mümkündü! Devlet hâkimlerini tâyin suretile getirmektedirler. 14 dev lef hâkimleri seçimle getirmekle beraber, muhtelif usullere müra- Caat Suretiyle, bu seçimin gayrı &İyasi olmasını, parti müdahalele ri olmadan tahakkukunu temine çalışmaktadırlar; fakat bunun nag dereceye kadar muvaffak ola- bildiği şüphelidir. 21 Devlet ise hâkimleri tamamiyle siyasi bir seçim mekanizmasile iş başına getirmektedirler. Amerika dev- letleri arasında siyasetin en ziya de rol oynadığı İllincis'yun bazı kısımlârında daha başka — garip Ülev vapurunda ham- mallar birbirini yaraladılar Galatada Yamalı hamamda ya- tıp kalkan hamal İhsan ile Mu- zuffer, Kadıköy İskelesinde Ülev vapurundan çıkan yolcuların eş- yalarını taşımak yüzünden kav- '*tmişlerdir. a nı'aclğ'lhıın çakı İle vi kafbinin üstünden — ette yaralamıştır. Yaralı tedavi altına sanık yakalanmıştır. istanbul vapuru için Mu alınmış, uydurulan bir haber £on günlerde, Batı Akdeniz se- ferini yapan eİstanbul» vapuru- Run Aambarlarına su dolduğu vo ancak hareketten evvel bunu tulumba ile boşaltmak zaruretir- de kalındığı hakkında bazı riva- yetler çıkmıştır. Dün Denizyollarından — salâ! yettar bir zat bu hususta şunla- rı süylemiştir: «— Bu sırf, Marsilya hakkın- daki muvaffakiyı çekemi- yen rakip acentalar - tarafından yapılan yalan bir haberden başka bir şey değildir. Vapurda hiç bir gey yoktur. Seferlerindeki, daki- ka ile dahi ölçülebilecek intizam, buna bir delildir.> Denizyollarının yeni şekli imizi Devlet teşekkülü haline geti- da kurulan bir komis- bitmek üzeredir. Hazırlanacak tasarı Meclisin llk toplantısında evine gönderilmiştir. ——— çiçeği gibi, ne ömürsüz geçti şu gece! Susuyor. Ve sonra, yine göz- lerini ve yüzünü göstermeksi- zin: — Ekrem bey diyor, halbuki bilseniz bu geceyi ben ne kadar çök seviyorum. — Geceyi mi seviyordun Gül- deren? — Evet, geceyi seviyordum!.. Çünkü bu gece bana, hayatın ne olduğunu öğretti. Aşkı tanıt tı. Yaşamanın mânasını, zevkin erişilmez şahikalarını gösterdi bana bu gece!.. Adam oturduğu yerden kımıl damadan cevap veriyor: — Aldanıyorsun Gülderen di- yor; insan bir gecede ne sevme- Bi öğrenebilir, ne de hayatın mânası değişir!... Senin bu sev- mek zannettiğin, aşk diye tanı- dığın şey, sadece kalbin lezzetli bir dinlenişi, yahut heyecanla- nan bir arzunun söndürülüşün- den ibarettir. Aşk da her gey Bibi, gayesiz olmaz Gülderen! Kız ayni sükünetle derhal ce- vap veriyor: Aldanıyorsunuz. Ekrem bey! İnsanın en büyük hâtası, zaten gayenin mevcut olduğunu müzakere edilecektir. zannetmesidir! Gaye yok! Eğer gaye mevcut bulunsaydı her şeyin bir sonu olması lâzım gelmez mi idi? Aşk, bir sonsuz- Tuk olduğuna göre, hiç bir za- man gaye ile birleşeme: Kız, birden başını yastıkların üzerinden alarak adama çeviri- yor, Kollarını uzatıyor. O za- man, yorgan, düğümü kopmuş bir heykel örtüsü perişanlığı ile, omuzlarından yavaşça aşağı doğ ru kayarak, kızın, ipek bir kom- binezonun yüzlerce kıvrımı için de, yarı çıplak kalan vücudünü, perdelerin aralığından giren gü neşin ışıkları altında bırakıyor. — Gelin Ekrem bey diyor, ya * Sizi yanımda yakın — hissedersem, kendimi o kadar cesur, o kadar ut buluyorum! Adam kalın ve mecruh dudak larını bükerek, yavaşça ayağa kalkıyor. — Gülderen diyor; gönül, se- nin gibi genç ve her şeyden zevk duyan bir çağda olduğu vakit, insan en küçük şeylerle bile me- sut olabilir. O saadeti sana ben değil, gençliğinin ateşi veriyor kızım! ÜRCANE — e N Sulhi Dönmezer bir sistem teessüs etmiştir: Cum huriyetçi ve demokrat partilerin mıntakadaki — İlderleri - ekseriya bir araya gelmekte ve hâkim tâ- yin olunacak mahalleri araların- da takalm eyledikten sonra bu yerler için her iki partl bakımın dan bir tek namzet göstermekte- dirler. Nevyork gehrinde de he- men hemen mümasil bir usul tat bik olunmaktadır. Görülüyor ki Amerikada tat- bik olunan ana sistem hâkimle- rin halk tarafından seçilmesi- dir. Bunun bir takım - tarihi « bepleri vardır. Amerika Birlegik Devletlerinin kurulduğu devirler- de, tabiat ve yerlilerle mücadele ederek küçük topluluklar halin- de yerleşen ve teşkilâtlanan halk grupları, muhacirler umumt ida- reyi temin edecek kimseleri hep seçim suretile getirmek mecburi- yetinde kalmışlardır. Gerçekten hayat gşartları o tarzda idi ki halk topluluklarının mevcudiyetle rinl idame için bizzat kendi kuv vetlerine güvenmek mecburiyeti vardı. Aradan geçen zaman içir de gartların tamamile değişmiş bulunmasına rağmen gerek idari ve gerekse adli bakımdan hâlâ çok kuvvetli bir ademi merkezi- yet mevcudiyetini muhafaza ey- lemektedir. Ancak gu noktayı kaydetmek isteriz ki yeni şartlar; Amerikada bile, merkeziyete doğ ru olan temayülü kuvvetlendir- mektedir; bu sebep dola; iyle- dir ki yeni yeni federal kanunlar çıkmakta ve bunların taallük ey- lediği fiillerin muhakemesi fede- ral mahkemelere verilmektedir. Hâkimlerin doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesi sistemi nin leh ve aleyhinde bir çok şe; ler söylenilmiştir: Halk tarafın- dan seçimin demokratik esaslara uygun olduğu, bu yolla getirilen hâkimlerin bitaraf ve müstakil olacakları, umumi efkârı temsil eylemeleri itibarile adaleti temsil ederken kanun formül- leri içinde kalmıy rak adeleti - sosyalleştirecekle- Ti sistemin Tehinde, ##Mmuka- bilmarzofunan surelle Kimlerin bizzat kendilerini seçen lere karşı bitaraf olamıyacakları, modern demokraside reylerin şa- hıslardan ziyade partilere veril- diği bir vakıâ olduğuna nazaran hâkimlerin seçilmek yahut yeni- den seçilebilmek için partilerin temayüllerini kollamaları lâzım- geleceği bunun ise bitaraflığı or- tadan kaldıracağı sistemin aley- hinde dermeyan edilen deliller- dendir. Amerikadaki tetkiklerimiz s rasında bu seçim sisteminin mu- vaffakiyet derecesini de araştır - mak istedik, hâkim ve avukatlar- la yaptığımız konuşmalarda sözü geçen mevzu üzerinde durduk, El de eylediğimiz umumi intiba halk tarafından hükimlerin seçilmesi sisteminin Amerikadaki tatbikatı ait bir çok şikâyetlerin mev- cut bulunduğu yolundadır. Bu hususta şikâyet edilen mah zurların başında halkın umumi- yetle bilgili hâkimi getirmediği geliyor. Seçilecek hâkimlerin par ti adamı olmamaları mevzuuna bazı devletlerde dikkat gösteril mekle beraber, tatbikatta buna pek de muvaffak — olunamı-| yor. Parti adamları hâkimlikle- rin kendi partilerine mensup olan larca elde edilmesini arzu ediyor- lar. Gerçekten bu suretle partinin kuvvetli olduğu ve umumi efkâri tatmin — eylemekte — bulunduğu mevzuunda bir delil ortaya konul muş olacak ayni zamanda parti- yi tutan kimseler mükâfatlandı- rılmış bulunacaktır. Bir mahke- mede çalışan hiç olmazsa elliden fazla memur vardır; parti seçim lerde kazanırsa, kendisine men- sup elli kişi o memuriyetlere tâ- yin edilebilecek demektir; bu ise azımsanacak bir kazanç değildir. Bu ifade ile şikâyet edilen diğer bir cihete işaret eylemiş bulunu yoruz; seçim sistemi, netice iti- barile, mahkemenin bütün uzuv- larının kısa müddetlerle değişme sini intaç eylemekte bu ise ümme hizmetinin görülmesi bakımından fazla mes'ut neticeler doğurma- maktadır. Yine sözü geçen sistem dolayı- sile, seçilmiş olan iyi hâkimler BÜTÜN DÜNYA MART SAYISI ÇIKTIL YA NARARARARARARARAK. ; : rin Seçimi çilip seçilmiyeceklerini bilmedik- üzüntüler leri için endişeler ve içinde kalmaktadırlar. Ohio dev! Bi olan çok değerli rüşmelerde onun bu endişesli daima hisseylemiştim; kendisi bana hâkimlerin halk tarafından seçimi sisteminin mahzurlarını anlata, anlata bitirememişti. Hâ- kim Alexander o sıralarda Ame- rika Çocuk Mahkemeleri Hâkim- leri Cemiyetinin reisi bulunuyor ve mahkemesindeki tatbikat ve hâkim felsefe itibariyle Amerika- daki çocuk mahkemesi hâkimleri nin en iyilerinden biri olarak te- lâkki olunuyordu. Kendisile olan temaslarım neticesinde ben de ay ni kanaati elde eylemiştim. İçine siyasetin zaruri olarak karıştığı halk tarafından seçim sisteminden şikâyetler o merte- bededir ki Howard Whitman ad- hh bir yazıcı Chicago ve Nevyork- ta bazı iyi hâkimlerin, hattâ ade- di az da olsa çok iyi hâkimlerin seçilebilmesini bir mücize olarak tasvir eylemektedir. İşte sözü geçen şikâyetler dola yısile Amerikan Baro Cemiyeti 1934 senesinde bu hususta bir re form teklif eylemiştir. Şimdiye kadar bu reform sadece Missouri tarafından kabul edilmiş ve 1945 yılında bu devletin anayasasına girmiştir; bu sisteme nazaran muayyen bir mahalde bir hâkim lik inhilâl edince o mahallin her- kesce tanınmış şahsiyetleri ve a- vukatlar toplanırlar ve her mün- hal için üç namzet seçerek bu- nu devletin valisine arzederler. Vali bunlardan birisini seçer, Bu suretle seçilen hâkim bir yıl müd detle hizmet eder; yılın sonunda bu hâkim halkın reyine arzedilir. Halka sorulan sual şudur: Filan- ca mahkemenin hâkimi vazifesine devam etsin mi, etmesin mi? Ce- vap müsbet olursa hâkim kat'i Olarak o vazifeye intihap edilmek tedir. Bu sistemin fazileti hâki- min seçiminde halkın iradesini â- Mil kılmakla beraber iş başına getirilecek hâkimlerin bilgili ol- malarını temin bakımından icra kuvvetinin ve münevver — vatah- daşların bu husus için iştirakle sağlargiş bulunmasıdır. Halı hazırda Amclkamı Dir” çok devletlerinde reform grupları kurulmuştur ve Missourideki bu usulü kabul ettirmek için çalış- maktadırlar. Sözü geçen sistemin yakın bir zamanda diğer bir çok Amerikan devletleri - tarafından kabul edilmesine intizar edebili- riz. Yeni gelen vapurlarımız —— Adana ve Ankaranın tamir ve tadili sona erdi Amerikadan satın alınan ve Export - İmport - Bank'tan temin edilen kredi ile yine Amerikada tamir ve tadil ettinilen 6 yolva gemisinden Ankara ve Adana is'mli ikisinin tamiri bitmiştr. Gemiler Nisan başında memleketi zaize müteveccihen yola çıkacak- lardır. Teslim alacak olan 178 ki- gilik mürettebat ise bu ayın 15 iude uçakla Amerikaya hareket edecektir. 5836 tonluk Adananın süvari- e Adnan Ülgezen, 6210 ton- luk Ankaranın süvariliğine — ise Denizyolları Umum Müdür mua- vinleninden Aziz Derya tayin &- dilmiştir. Ancak Aziz Derya va- 'esı icabı Amerikaya gidemiye- ceğinden gemiyi Seyfi Gökmen Kaptan getirecektir. Diğer dört vapur da bilâhare tamirleri bittikçe memlekete ge- | tirilecektir. Bunlardan 9359 tonluk Tarsusun süvaniliğine Said Özege, 7279 tonluk Trabzonun snvzî;ıı_gmj Nercöet Or, 7279 tonluk*Ordu'nun süvariliğino Sıtkı Berler ve 7219 | toa'uk Giresun vapurunun — sü- varıliğine Ise Seyfi Gökmen ta- yen edilmiştir. Güzel sanâtlar akade- misinin inşasi hazırlığı Güzel San'atlar Akademisi in- şaztına pek yakında başlanacak- tar. İnşaat için 1 Milyon 200 bin lira tahsisat ayrılacaktır. Ayrıca Akademi kütüphanesinin tekrar Khyasına çalışılmaktadır. — | Beykeltraş Zühtü Muritoğlu, Pariste Trokadero — müzesindeki heykel kopyalarını almakla mez- guldür. $ Bu akşam da Belediye gazino- sunda bir balo verilecek. elde 6 tinin Toledo şehrinde çocuk aile münasebetleri mahkemesinin rei- hâkim A- lerander ile yaptığımız uzun gö dükkânının açılması Üüç dükkün da ziyan etmeğe baş- lar, üçü de top atar. hırsızlık, sahtecilik — gibl vak'alarından bahseden haftalık CD UN ve —— BUGĞGUN Piyaz, gazete ve Hazret-i Ömer damın birisi sezer ki gu- rada bir piyazcı dükkü- ni açsa kendisine yete- cek kadar müşteri bulacaktır ve geçinip gidecektir; çaresini bulur ve bu İşi yapar. Fakat bir müddet sonra onun kazandığını gören başka biri, ni sokakta hattâ birincinin yanı başında yine bir piyazcı dükkânı açar; müşteriler ikiye bölünür; çok geçmeden üçüncü piyazcı gecikmez; le ni Adamın birisi yalnız - cinayet, zabıta bir gazetenin müşteri bulacağını tahmin eder, böyle bir gazete yayınlamağa başlar; — geçinecek kadar kazanır; fakat bir müddet sonra bir başkası onu taklit eder; cünün, hattâ dördüncünün çıkma sı gecikmez; halbuki bu çeşit ga- zetenin okurları mahduttur; dört gazetenin de satışları masrafı ko rumaz; dördü de ziyan eder ve kapanır; ancak — sermayesi kuv- vetli olan dayanabil Ticaret serbesttir amma bu ka zanç yolunun da bir meslek ah- lâkı vardır; taklitten yapmağa aklı başka iş ermiyenler - hem kendilerinin hem — başkalarının yıkılmalarına sebep oluyorlar bu itibarla kazanç hırsına kapılarak iflâs yoluna gidiyorlar demektir. Gazetemizde «Hazreti Ömer» in hayatının yazılacağı cı gazetelerden biri üç gün sonra ayni mevzuu «Halife Ömer» ismi altında tefrika ediyor. Piyazcı ahlâkı ile gazeteci ahlâkı arasın- da fark gözetmiyenlere sözümüz yok, uğurlu kademli olsun. Am- ma bir avukatın yazdığı bu tef- rikada Hazreti Ömer boa yılanla rile ve parslarla boğuşuyor! Bütün ilim kitaplarına göre bon yılanı cenup ve orta Ameri- ka ile Antil adalarına mahsus bir hayvandır; altı metre boyun 'da olanları vardır; bir. kuzuyu diri diri yutabilir ve bir manda- ya sarıldığı zaman kemiklerini çatır çatır. kırabilir. Anlaşıları Arabistanda asla bulunmıyan ve bulunmamış - olan bu. yılanı Hazreti Ömer, kuvvetinin derece- sini isbat için Kristof Klomptan sekiz asır evvel Amer keşfe ola - cak ve biz bu mühim tarihi bil- giden mahrum imişiz! Bizim pars ve Avrupalıların leopar dedikleri hayvan da Ame- rikanın, Asyanın ve Afrikanın ormanlarında yaşar; benekli Anadoluda da nâdir olarak tesa- düf edilir ve yanlış olarak kap- lan denir. Halbuki kaplanm de risi benekli değil çizgilidir. Ara- bistanda Pars yoktur; Arapların «esedülgabe» dedikleri kum ren- ginde bir nevi arslan vardır. Hz. Ömer mücadele kudretini isbat I- çin Afrikanın veya Asyanın or- manlarından Arabistana pars ge- tirtmekte hiç şüphesiz boa yılan- larını getirmek kadar güçlük çek memiştir! Kadircan KAFLI MART SAYISI ÇıKTI L Rumi ŞUBAT MART 1949| Hicci aa 3 1368 C. Evvel 18 Perşembe 3 Kasım: 116 - Ay: 3 - Gün 62 Güneş Öğle İkindi Akşam Xatsı (Devamı var). dlen hasılât kütüphaneye tahsis edlecektir, İmsak ( Nöbetçi eczaneler & 3-3-949 Beyant — : Kumkapı Eminönü —: Ankara Ec, N Küçükpazar : Necatl Ahmef * Alemdar —: Divanyolu Feşiktağ —3 8. Recep Ortaköy —4 Yeni Eczahane Arnovutköy X Arnavutröy Bel » Merkez Byüş * Arif Beşer Bakırköy : — Bilâl Beyoğlu —: Güneş Ec. * Arlin Barımak Taksim — . Batis Tülbontçi| Galula —— & Doğruyol Şişli : Necdet Ekrem ———

Bu sayıdan diğer sayfalar: