t 1 ı ŞMART 1948 Tn a : SA g YENİ gnnş_' _İ Tlüm Tarihinin En Meraklı Bahisleri|| Divan-ı Alide dördüncü gün | İslâmda mezhebler ve fırkalar nasıl doğdu Muaviyehakkında çeşidli malümat — Muaviyenin doğuşuna Muaviyenin müşavirleri — İslâmda ilk aid bir kehanet — anasesccecAnnanu Muavi Abdullah bin Abb: ve hakkında: ğ Ve a a Diyenin galebesil gün - dan ileri gelmiştir: Karşısında- ki galib durumda-iken onlara karşı mütevazi ve mülâyim dav ranır, müdara eylerdi, amma karşındakinin gerilediğini, kuv- veti kalmadığını anlayınca da fırsattan istifade ederdi. Demek suretile vaziyeti tav- rzih ve teyid eyliyor. * Muaviye; kuvvetli bir hâfı - zaya malikdi. Hâdiseleri dahi olmadan, geçmişteki tecrübele- ri de göz önüne getirerek üstün ve k etli mantıkı ile muha - keme eder veneticenin kendi - since matlüb şekilde tecellisi i- çin iktiza eden vasıtaları hazır- lamakta hiç ihmal göstermez - di. Saltanat icablarını -çok iyi kavramış ve tatbikinde muvaf - fakiyet göstermiştir. Merasim ve teşrifattan hoşlanır ve kendi sine karşı tâzimde ileri gidilme sinden memnun kalırdı. Mısırdan Şama hususi bir he yet gelmişti. Mısır Emi bin As bunlara Muaviyenin bu tabiatından bahsetmiş ve huzu- ra kabul olundukları sırada tâ- zimde ileri gitmelerini ve (Hali fe) hitabile söze başlamalarını tenbih eylemişti. Heyet Şam sa rayında merasimle Muaviyenin huzuruna çıkarıldıkları zaman, gördükleri ihtişam ve teşrifat- tan hayrete düşerek, ona: — Essalâmü aleyke, ya Hali fei Resul-ül Allah! Diyecekleri yerde birdenbi- re şaşırıp: — Essalâmü aleyke ya Re - sül Allah! Deyiverdiler. Âmr biin Asın zanı pek sikıldi, amma, orada Her Sabah: Nünir Birse!te muhayyel mülâkat (Baştarafı 2 incide) hacet? Bakan kış tatilinden bilistifa do İzmire gitmek üzereristanbula: gel miş, Park Otelde kalıyormuş. “-Rande- vu alır iKonuşursun. — Hay ağzını öpeyimi, kulağı delik adamsın “vesselâm! diye odama çıkıp Park Oteli aradım. — Buyursunlar pasam, burası Park | Otel. Ben Metrdotel Marrika, Kimin le teserrüf ediyorum. | — Memnun oldum Madmazel. Affe- dersiniz vakitsiz tasdi ettim. Ben « Yi ni Sabah> Fıkracısı. Bakanla görüşe- cektim de... Bakıyorum. — Bakiyorum, dâkin öremiyorum. -Bizim telafonda televiz: 400 âleti yokuda... Arzedemedim. Madmazel. O gü- zel gözlerle baktığınız, muhakkak. -Ah | şu anda bir televizyon olmasını bon de ne kadar isterdim bitseniz. Harikulâ- de gözlerinize “doya doya bakınak çin. Fakat, bendeniz otelinizde misa: fireten bulunan M. $. 8. Münir Bir- Selle konuşmak İstemiştim de... — Ah.. Pardon. İltifatınıza sok tok mersi, Bir dakika; 'Haber vereyim Tüşvet kapısı B T yazan:ı Bi. RA Marikanın güzel sesi kulaklarımda hoş akisler yaparak çınlarken -bir. de | baktım yine âhenkti bir ses. Güzel ko- | Nuşmasını bilen fakzt maksadına eriş tikten sonra arlık konuşmak düzumu- Nu duüymüyan bir avukat sesi. AY0 Alo! Buyürün Fikracı! (Mas deki değiştirdin e — Bakanlığıma bir. taahhüri işine falan mı girişmek | istiyorsun yoksa?... Aman etendim iltifat buyuruyor- sunuz. Nerede bizde o işbilirliki... Hey... Aftedersiniz beye- fendi. Zatidevletlerini rahalsız etti Eski bir mekteb arkadayı mağdur olmuş, derd yandı. tasdi edecektim. — Ayol siz gazeteciler de olur şey değilsiniz. Biraz başımı dinlendireyim dedim.yine de rahat birakımıyorsunüz. Hem böyle müracaatlar istida ile o- dur sermaye hele o n vardı da Onun için Arzedemedim buyelendi, bu mü- Facaat Dir arkadaşımındır. — Kendisi Zallâlilerini tasdie cesarst edememiş- der de... Malüm silsilsi meralib. «Her de bu müracaatm müsbet netice va- recoğinden emin dekitmiş de şu fakir halimde bir de 16 kuruşa kıyacak ha- lim yok! dedi de bendeniz tevecocühle- rinize sığınarak... O halde burada hem bir çay içer hem de konuşuruz. “Sen dedikterinden de yamansın, Mirmettarınızım “beyefendi. sahan fıkında yer butahiteceğim ilk tr da rahatsız ederim CArkası yarına) FIKRACI 7 nasil açildı? işe karışmağı münasib görme ü di. Muaviye: yanlışlığı anlama- | mış göründü, tashihe lüzum | görmedi ve kendilerinden mem nun kaldığını söyliyerek gelen- lere.çok ihsan ve iltifatta bulun du. Muaviye zeki ve fâtin oldu- ğu kadar tatlı sözden ve lâtife- | dende hoşlanırdı. Âmr bin As | ile aralarıda çök lâtifeler ve nükteler geçmişti: Bunlarm çoğu, hangisinin diğerinden daha zeki ve kavra | yışlı olduğunun iddiasına dair -| dir ki, münasebet düştükçe bir | kaçını önceki yazılarımız arala- | rına eklemiştik. Ayni mevzuda- ki bir tartışma ile başkaları ile geçmiş nükteli iki lâtifesini de | buraya geçirelim: | Bir.gün Âmr bir As ile konu şurlarken söz yine zekâ ve fetan net bahsine intikal eyledi, Mua viye sordu. F OGAN vıstaki mükemmelliğine ne de- İil bulup gösterirsin? Âmr: | — İcinden — cıkamıyacağım | bir şeyi hic bir vakit beğenme- | Mmiş 've yapmamışımdır! Cevabını verince Muaviye gülümsiyerek: Pai — Ben ise, içinden çıkmağa | muhtaç olabileceğim bir şeyi as lâ istememişimdir, içinden çık - mağı düşüneyim! demiştir. Bir gün sofrasında bir bede vi Arab da bulunuyordu. Yeme ğe devam olunurken, Muaviye | lâtife olarak: ğ — Ya falân, var! lokmanda kıl (Devamı var) | İtizar —- Bazı isimlerin van lış dizilmis olduğu görülmüş -| tür. |Doğrularını sövlece sıralar | ve okuyucularımızdan özür dile | riz. | Sâ'd bin Ubâde, Akil bin Ebi Talib, Ebü Tufeyi, Muğiyre bin Şu'be. Bir Siyahi'nin Cenubi Fmerikada gördük -i (Baştarafı 4 üncüder bahsetmesile arkadaş. yüzünde beliren âni değişik lik gözümden kaçmadı. Nihayet mü dür muavintle'tekrar — tokalaşarak | kollejden ayrıldık. Ancak bu defa beyaz dostlarım Zenci müdür yar- dimojsi İle — tokalaşmadılaı. Yolda arkadaşlardan birisi biz. kendisini! indirmek için el sıktığımız hal. 'de 0: meşru haklardan bahsediyor. | Ona ikendi mevktini bildirinek Jâ. zım. |Bugüne kadar şu Zencilerle| hiç tokalaşmamıştım. İşte bugüri| nasılsa oldu. Bu adamları severim | amma böyle meşru hak settikleri zaman - onlara yerler göstermek Jâzımdır. Dedi. Bu söz bana: Heodora Rooseyeltin bir fıkra| sını hatırlattı Roosevelt kendisine iyllikte bu. lunan bir Zenciye şapkasını giydit | di diye arkadaşı tarafından azar- | lanır. Buna mükabil Roosevelt şöy| le cevan verir | haklardan larımı rdan bah. ni (Ben di üst bir beyazın blr Zen ci kadar iyi olduğunu göstermek is| tedim.) | ei |ldareci gözile aktüaliteler İdarede rasyoralizasyon (Baştarafı 3 üncüde) Mösyö M. H. Von Hahn'ın işaret ettiği gibi teşkilât mos'elesinin tatbi- kinde, aşyanın istihsal ve taksimi key | fiyetinde, bir çok seneler devam eden fenni teorübe ve taharriyat mes'elosin idarede muayyen bir motodun tat- bikatı zamanında — makinenin ne gibi bir mevkil ve vazifesi olabilir. Maahi manevi madı de 'aza diğer taraftan da maddi ve | küvvetlerde olduğu — kadar, servetlerin israfına karşı yapı: Mümessili döktor. Hohn'in: Rasyi Hizasyonun ahlâki ve manevi cihoti ve cebhesi de olmalıdır. kanaatini izhar gtmesi şayanı kayıd ve şükrandır. Hıı' suretle bizim noktal nazarımıza da iş. tirâk etmiş oluyor. Bu itibarla muma- ileyhin tarifini olduğu gibi terceme o- diyoruz Rasyonalizasyon — nihayetülemir iktisadi bir. mes'oleye Irca' Bilâkis rasyonalizasyon ahlâki von Hattâ işsizlik bi bir hüdiseyi terikik ve dettiği esnada bile...> edilemez. hükme rab- İDARECİ Hürrem (Baştarafı 1 incide) Şeren Tekel idaresine 1943 yılında girdiğini 1946 se- nesine kadar çalıştığını beyan e derek şunları söyledi — Kahve işinin iki safhada Mmütalâa edilmesi lâzımdır. U. K. S. S.'nin bize artık kahve veremiyeceğini - bildiren “mektu | bundan evvelki safhadır ki, İn-| gilizler bu safhada memleke - tin ihtiyacı olan 6'bin ton kadar kahvenin yarı kontenjanını bi ze veriyorlar. Verdikleri kahve nin gerek evsaf ve gerek fiatı ni tamamen kendileri tesbit e- diyorlardı. U. K. 8. 8. bize artik | kahve veremiyeceğini bildirmiş ve .Brezilya piyasasından kah ve-temin etmemizin mümkün ol duğunu söylemiştir. Bunun üze | rine Brezilyaya bir heyet gön | dererek kahve mübayaasını *te min etmek istedik. Bakanlığa müracaat ettik. Bakanlık — bu teklifimizi reddetti. Bundan sonra Hürrem Şe - ren Vivako firmasının317 dolar | hk kahve teklifi bunun ikinci | bir telgrafla 362 dolara çıkarıl | Ması nihayet 350 dolarlık teklif | ve buna kendisinin mesuliyeti | üzerine alarak çektirdiği telgra | anlatmış, bu zamanlarda | fi memleketin kahve stoklarının a | zalması, inhisar idaresinde ça-| hşan elemanların fedakârlıkları ile inhisar maddelerinin gece gündüz çalışılarak | ihtiyaçların ancak — karşılan - dığı Üzerinde;geniş izahat ver -< miş, gerek memleket ihtiyacını karşılamak ve gerek devlet ha. zinesine varidat sağlamak için bu işleri kendi görüşüne göre doğru bulduğu hareket tarzını ihtiyar ettiğini anlatmıştır. İkinci Celse Yüce Divan saat 15 de ikin ci toplantısını yapmış ve Hür -| rem Şerenin müfettişlere ver. miş olduğu ifadeyi okuyarak mübhem kalan bazı noktaların açıklanmasını istemiştir. H rem Şeren müfettişlerin sorgu | tarzlarına temasla, bunun bir nevi işkence tarzında olduğunu söylemiş, müfettişler tarafın - dan hazırlanan raporu okuma- dan imza ettiğini bildirmiştir. Hürrem Seren yapılan ilânla rın mevzuata uygün olduğunu ilân yapılmamak suretile pazar daki fiatların yükselmesininde | önlendiğini sözlerine ilâve et - mişti Si emseddin -Akçaoğlunun Sorgusu Bundan sonra Şemseddin Ak | çaoğlunun sorgusuna geçilmiş. Sanık 944 denberi Gümrük ge nel müdürlüğü hukuk müşaviri bulunduğunu söyliyerek İsctan- | bulda 'bulunduğu sırada Muzaf | fer Sakıcının kendisine gelerek kahve için vapılan tekliflerden | sonra müdürler encümenin Vi-| vakodan 31.500 dolar teminat | yatırmak7 ocağa kadarı kabul ttiğini bildirerek tonu 350 Hitler sağ (Baştarafı 1 inci Hitlerle 'Eva Braun'ın ucakla Ber linden Danimarkaya ve oradan gü | ney Fransaya kaçmağa muvaffak | olduklarını söylemistir. Bu malümat Amerikan askeri is tilibanat servisi tarafından tevki edilen ve Luftwaffe (ha kuvveti) eski bir pilotu olarak teşhis edi- den A, Friedrich Anglette - Ma- kenzen tarafından verilmişstir. Pilot, bir Alman kızının ihbarı üzerine Münich civarında Folfratz hausende yakalanmıştır. Frankfurttaki Amerikan askeri makamları kanunda — henüz rapor almadıklarını be- yan etmişler ve şimdiye kadar bu 'na benzer söylentilerin ortaya çık mış olduğunu hatırlatarak delil a- ramakta olduklarını - söylemişler- dir Sorumlu resmi »bir bir Angelotte rı söylemiştir Berlinin — sukutunden bir hafta evvel 1945 yılı Nisanında iki Mi Amerikalı subaya - Makenzen şunla serehmidt uçağı — hazırlanmış — ve Makenzen bunlardan birine pilot seçilmiştir. Pilot, yolcu olarak Hit ler, Eva Braun ve Hitlerin vekili Martin Bormanı taşıyacağını bil- mektedir Uçağa ayai zamar.da bazı S. S, mensubları"da binecektir Hareket günü grup muhasara al tında bulunan — Bunkerden (sığ nak) 'Tempelhof hava alanına ya a olarak gelmiz ve “Makenzenin ifadesine göre yolda Borman öldü rülmüştür. Makenzenin ilâve etti. ğine göre Hitler ve maiyeti sali nen alana varmışlar ve iki uçak reket iştir. Messersehmidoler Danimarkada inmişler ve benzin anmıştır. Bundan soura güney İğ panyaya hareket edilmiştir. Ma- kenzene gör risinde valnız $ ubaylar makta olan kendi ği güney Fransa üzerinde dü ürülmü: disi - Almanyeya dönü n i izler tir. 'Eski pilot b 945 lertiş fakat * in etmemiştir. dolardan kahve almayı kabul ede- vek bunu firmaya bildirdiğini, fir- manın teminatı yatırd dairce vabının Tş Backasına ayın 7 sinde gelmekle beraber genel müdürlüğ daha gec bildirildiğini ve,bu rada diğer bır firmanın daha ücuza tek itte culunduğunu, bu şartlar altın da Vivako ile yapılan akdin - te- kemmül ledip etmemiş - olduğunu sorduğunu, bunun üzerine Muzaf- fer Sakıcıya cevabin İş Bankasın vaktinde gelmesine nazaran akdi tekemmül etmiş olduğunu bilcdirdi: Bini, ertes' günü İstanbulda — bulu. nan Bakan Suad Hayrinin de hi susi olarak.kendisinin bu hususta fikrini sorduğu zaman ayni müta- leayı bilcirdiğini, İstanbulda müfe tişlerin iddia-ettikleri gibi kahve i şine'tesir etmek için değil adli sicil lerin tatbikatını tedkik için gitmi: lduğumu söşledi. Şemseddin Akcaoğlu müfettişle- rin Vekille münasebetlerine ald bir orularıma verdiği cevabı - tahrifle, 'ekil arkadaşımdır sözünden çıka- mamı, tarzında raporlarına dercet Üklerini, hajbuki kendilerine sade ce Bakanın arkadaşı olduğunu — ve ailece görüştüklerini söylediğini söz lerine Üâve etmiştir. Avukat Asım Ruacanın - teklifile sıktan soruldu. Baka: Münir racığa mütaleasını geri almı için bir teklifte bulunmadığını söy- ledi EKREM BATURUN SORGUSU Bundan sonya sanıklardan” “Eki vem Baturun sorgusuna - yeçlidi. Ekrem !Batur hâlen Tekei Genel Müdür 'Muavini bulunduğunu, Ge. nel Müdüre vekâlet etmekteyüen Mü dürler Encümeninin toplantısına iş tirâk ettiğini. kahve meselesi konu- şulduğu zaman 350 dolardan yapı- lan teklifin kabulundan sonra va- zifeyle başka yere gittiğini, işin bun dan sonraki safahatını bilmediği- ni, 8'şubatta yapılan toplantıda bu. lunduğu zaman İse 305 dölardan yenittekliflerin alınmiş solduğunu: fakat hukuk müşaviri Münir Kara- cınm Vivako Hle yapılan akdin ta. mam olduğunu bildirdiğini, müzake reler neticesinde kısa — vâdeli -bir ilân 'yapılmasına karar - verildiğini söyledi ve müzakereler arasında iki kişinin telefona -çağırılarak -emiz aldığını söylemediğini , bildirdi. Bundan sonya Mehmed Alinin sor gusuna geçildi. Mehmed Ali 13 se- nedir Ankara Başmüdürü olduğun söyliyerek İstanbula bir hafta için gittiği zaman “Müâ. ler)Encümenine iştirâk etmiş olduğunu, o gün An- diriyadisin teklifile tonu 305 dolar. dan yapılan teklifin müzakere edil- diğini, neticede karar verildiğini, işin ev hatını bilmediğini söyler zakere esnasında Ankara ile tele. tonla görüşmediği gibi kimseden:e, mir de almamış olduğunu. bildirdi. Bundan sonva.-oturuma yarın sa. bah devam etmek üzere son verildi. Yarınki oturumda Andiriyadis ve Vakıf Çakmurun sorvuları tamam lanacak ve tomruk işine başlana- caktır. Eski Rumen kralının demeci (Baştarafı 1 incide) ragatnameyi muteber addetmediği söylemiştir Mişel şu tebliği yayınlamıştır. — Şimdiki halde bazı siy olayları hazırlıyan şartlar v bebler üzerinde daha fazla durmak lüzumsuzdur. 'Doğu Avrupanın kil gük devletlerine kabul ettirilen de si değişikliklerin sahibleri tamamiyle malüm bulun: mamaktadır. Eski kral Rumanyadaki olaylar hakkında, şunları beyan etmekte- di rin siya esasen — 80 Aralık 1247 sabhalı Ru: men kabinesi üyelerinden Petro Groza ile Corci Georgiu Dej fera- gatnamenin — metnini bana derhal imza etmemi istediler yaretleri sırasında kraliyet Silâhlı müfrezeler tarafından rılmıştı. Verilen mühlet zarfında feragatnameyi imza etmemekliğim sunup Zi halinde, dökülecek kandan sorum lu tütulacağını bildirdiler. Bu Fe-| ragatname, yabancı bir memlekct tarafından Turulup iktidarda tu tulan bir hükümet tarafından bas| na zotla kabul — ettirilmiş — olup; | bu hükümet Rumen ;milletinin ira desini asla temsil etmcmektedir. | Bu hükümet Rumen milletinin si- asi hürriyetine hürmet etmek hu susunda “erilen uluslararası taali hütleri ihlâl etmiz. seçimlere hile | memleketin itimadına katmış. ve mazhar n Demolir: asi |i derleri imia etmiştir. “Koiliyetin ilgası “Rumaryanın esgvet altına alınması siyasetinde yeni V- şid det hareketi teşkil etmektedir. Bü gartlar karşısında bana a ka bul e“tirilen bu * g: ame (i kencdimi hiç & uretle m ayyet telâkki etmemekteyi İstikbalimize — karşı ma Miseli İngiliz kralı Ne günlere kaldık yarabbi (Baştarafı 1 incide) çıkan yazı serisini hayretle oku yoruz. Görünüşde sureti hak dan, meslek menfaatini güde gibi olan bu yazılar, hakikatte' başamsızlığından dolayı işletme Jürlüğünden çekilmiş ve yolsuzlukların ortaya çik - ndan korkarak istifa et - bir zatın elinden verildiğ; ne göre onu tanımayanlar bel- mü - ki idialarına inanmak saffetin de bulunacaklardır. Balikesir - deki fesi esnasında cüret et tiği yolsuz.uklar hakkında ce - reyan eden tahkikat evrakı bu- günlerde rrahkemeye tevdi e - dilmek üzere olan bu yüksek mühendis() de vehmedilen sa lâhiyet ve ihtisasa Şaşmamak mümkün değildir. Bu yazıları neşreden gezete yazarın hüvi tini biraz olsun tahkik edemez miydi? İrtikâb, irtiga ve görevini kö tüye kutlanmaktan suclu bulu - nan bu mühendis masıl hicab, duymadan — efkârı umumiyenin karşısına gıkıyor, dikkate şa yandır. (Tasvir) gibi dikkat! bir gazeteyi bile atlatarak sır” şahsi sebeblerden dünkü ho casmma bugün gazete sütunlarır da hücnm eden bu genç bir kr remeslek muhitinde ivi tanın madığı gibi yazdıkları da baş tan aşağı boş Jâf, dedikodu ve ahsiyattan ibarettir. Gazetenizde Hatiboğlu dev rine aid Ormancılık icraatını e saslı maddelerle tenkid eden neşriyatı hatırlıyorum da — bu yazıların onlarla mukayesesi ba na hazin geliyor. Neden düşün telerimizde bir türlü sahsi his- lerden ayrılarak valnız dâva ve Meselere üzerinde konuşamıyo ruz anlamıyorum. Zaten Hatih oğlu - Batur devrine mensub © lan bu zattan başka bir şey bek lenemez. - Haktikati ifade etmekte dai ma büvük bir feragat gösteren muhterem gazetenizle bu yazı- min neşrini rica eder, bu yazı - lar ve onun yazarı hakkında v İmumi efkârın aydınlanmasına hizmet etmenizi saygılarımla di lerim.» Yüksek Orman Mühendisi . M. Üstünova vE eti Sabah — Bizim hatırla dığımıza göre bahsi geçe hakkında “Yeni Sabah> m sü - rekli ve müdellel neşriyatından başka (Tasvir) refikimiz de ve sika ve delillere davanan nesr" yatta bulunmuştu ve bu zatın vazılarının son günlerde (Tas vir) sütunlarında ver almıs bu lunması sadece bir dalgınlık « seri olsa gerektir. Cünkü Hatib oğlu - Nazım Batuür sisteminin istemli ,bir şekilde *tahrib etti i Türk ormanlarından bahset- mek-her.halde bu sistemin ates li tarafdarlarından olan ve öv. le #ecinen bu viüksek(') ormar mühendisine düşmez kanaatin deviz. Milli gençlik federasyonu (Baştarafı 1 incide) zün'ün başkanlığında, Ziy ve Orhan Arnadan müte kil üç kişilik bir heyet, dün a ki ekspresle, Ankaraya hare t etmiştii Ankarada Milli Eğitim Bakanı ve diğer il; lilerle, gerekli temaslarda bulun: gaktır. Teşkiline çalışılan fedeı ismi; «Türk Üniversiteleri Talel Birlikleri Milli Federasyonu> ole cak kararlaştırılmıştır. Federasyon, Türkiyede buluna ütün *talebe birliklerini içine a bi gibi; bütün dünyadal Milli» talebe teşekkülleri ile de temas ve muhaberede bu: lunacak; bu vesile ile, sık sık yur lışı seyahatleri tertib edecektir Federasyonun, bir gayesi de, i rdeki, dünya milli talebe teşek- külleri- - toplantısının — İstanbuld apılmasını — gerçekleştirmek ol. Diğer geniş taraftan, - yund “içinde & yahatler tertibini dü Federasyon; memleke' dürk Üniversiteleri g edebilecek — büyü mahiyetini alacakt Talebe Birliğinin, oldaki çalışmaları, ünive retim üyeleri ve -öğrencileri ar sında derin bir memnuniyet uyan- | dıvmıştır. neliği âyikile temsil vir teşekkül Üniversite site ( Londra: 4 (GAxA.) — Viktor istasyonuna ana kraliçe -Helenk irlikte saat 13 dexinen eski (Ru manya kralı Mişel, yemeğe bekler | mekte olduğu Buckingham sar gitmiştir | Krel (İngiitereye geçmek üzere | Madiği ferribot dört >saat (t rürle İngiltere Ssakğine — varn Misol bugün Amerikaya gidiyor Eski T alı Mizel ile annesi H (Baştarafı 1 incide) Mustafa Pekinere bırakmıştı. Zabıt kâtibi çok uzun olan tem- yiz. bozma kararını okumağa baş- ladı. Temyiz bu idam kararının şu noktalardan bozulmasını isti- yordu 1 — Ginayet hâdisesinin Baat kaçta cereyan ettiğinin kat'i ola- rak tesbiti. ni 2 lce dinlenmiş olan ga- hidlerden Sultan, doktor Talât, Celâdet, Tevfik, Suad Berk, ve Ri- fatın yeniden celbleriyle yüzleşti- rilmosini. 3 — Kâmuran ile maktul doktor Neş'et Naciye yazılan mektub hak kındaki muhaberede bulunan baş- Zeki Kumrunun dinlen- komiser ' 4 — Sultanla Ankara 2 inci şu- müdürü Naci Uluözün telefon- uklarının tetkiki, 5 — Şehid Muzaffer ile 2 nci übe ürünün şapka hakkın! ki malfmatlarının açıklandırılma- . me la-ne konuş mü 6 — Şahla Celâdetin hemşirele- rinin dinlenmes 7 — Kaybolan mermi hakkmda Ankaradaki dosyanın celb ve ye- den tetkik 8 — Ankarada fotoğrafçı Rifat le kapıcı İzzetin apartmanda tina yetten sonraki görüş - şekillerine göre teminli keşif ve tatbikatın ic- rası, 9 — Haşmetin vekilinin göster- diği, Haşmetin nişanlısı Müşerre- | fin kızkardeşi olan Belkis Turhan ve Burhan Küçükmanın dinlenme- 10 — Ankara valisi Nevzat Tan doğan ile 'Reşit Mercanın konuş- tukları şeylere avukat Celâl Yar- dımcıya açıklandığı halde mahke- mede açıkça söylenmemesinin se- bebi. 11 — Doktor Neş'et Nacinin oda | sında bulunan boş kovanlara aid zabıt varakalarında fişeklerin çap ları hakkında tashihat yapılması. 12 — Bulunan tabancanın iğne uçlarının tüfek Üüzerinde yaptığı tesirin ehlivukufça tesbiti. 13 — Ölen doktorun muayene odasında kaç reçete bulunduğunu ve bunların zabıtvarakası ile tes- bit edilmemesinin sebebleri. 14 — Ankara Cumhuriyet sav- çısı Kemal Bora tarafından Tevfi- kin ifadesinin ne sebebten alınma dığının sorulması. — Suç sebeblerinin anlaşıl- mamasına binaen hâdisede taam- müd faslının kabul edilmesi. Temyiz 'kararı'bugün okunmağa başlandı. 1 saat 20 dakika sürdü. Savcı söz aldı. Yargıtay bozma Ka rarına uyulmasını istedi. Karara iyulmak kabul edildi. Sanık Re- ? Mercanın reçeteler hakkında i- SAYFA: 5 (Ankara cinayetinin dâvasına dün başlandi zahat vermesi (istendi. Reşid del kir — Hâdişe günil yerinde bulu- nan reçeteleri |polisler aldılar. — Peaki bunlar kaç 'tarihli idi? — Hatırlıyamıyorum. — Reçeteleri kim aldı? — İkinci şube müdürü Naci V. luer aldı. — Nerede aldı? — Emniyet müdürlüğünde. Reşid Mercan. Ankarada 'Nevzat Tandoğanla — konuşt Cetâr Yardımcıya -söylemişfi. Mahkkeme reisi Reşid Mercana sordu — Ankara valisi ile me konuş- tun? Reşid: — Vali hastahaneye gitmemi söyledi — Celâl Yardımcıya başka şey- anlatmışsın? — Ben avukatıma ne -söyledii mi şimdi hatırlamıyorum. Bunun üzerine Celâl Yardımcı- nın şaçıklaması vokundu. —Bunda Reşid Mercan avukatına — şunları söylüyordu: Ben Ankara valisi Nevzad 'Tan doğanın :odasına girerken vali a- yağa kalktı ve ' koltuğu 'tattu. O- dada bulunanlara -80l-eli İle işaret ederek dışarı çıkardı. Ve bana:de- di ki: , — Poktoru öldürmüşsün. Şaşır dım. Bunun çüzerine Ankara valisi aynen şunları söyledi — Sus ulanit! Nasıl sen öldür. medin. Alimallah seni ortadan ka dırır. Ve bir zabıt yaparak intihar etti derim. Valinin odasından çıkınca şaşkı na döndüm. Naci Uluer e o şıra- da ayni tabanca ile beni tel ti ve emniyet müdürlüğü binasın- dan sokağa atarak intihar etti de- rim, dedi. Bu ifşaat ü sordu : — Sen bunları söyle; Reşid Mercan ceyab verdi — Evet bunları avukata söyle miştim. Bundan sonra muhâkemenin di- ğer safhaları üzerinde durnldu ve bir çok sualler sorüldu. Reşidi avukatının gelmemiş olm: kısımların aydınlanamamasına se- beb oluyordu. Celseye 15 dakika ara verildik ten sonra karar okundu. Bu kararda temyizin yukarıda yazdığımız bozma kararları üzerin de duürülmasının muvafik olacağı yazılı idi. Mâhkeme 29”Mart pazartesi sa- at 9 a birakildi. Kararda, temyi- zin istediği gibi'bütün şahidler din lenecek we yüzleştirilecektir. “Ayrıca savcılığa bütün sahidle rin delbi için müzekkere gönderi- lecektir. le e hâkim Reşide İhtilâf siyasi değil şahsidir (Baştarafı 1 incide) tika takibini mi istiyor? Yani: Meclis çalışmalarında her iki siya- teşekkülümüz arasında bir fi kir ayrılığı mı vardır? Meselâ: Meclis Grupu Meclisteki çalışmala rının hedefini şu aşağıda tarif et- tiğimiz tarzda tesbit etmiş de ge- nel kurul bu politikaya mı muârız- dir? BPemokrat Parti Meclis Grupu, hükümetin bütün icraatını sıkı sa rettelkontrol/etmeli Anayasaya ay kırı hareketini - yakalar — yakala- maz, onu yere vurmağa çalışmal istizah takrirlerile hükümeti dü- şürmenin yolunu aramalı; bütün çalışmalarının hedefi Halk Parti- si hükümetini düşürmek noktası üzerinde toplanmalıdır. Hükümeti düşürmeğe imkân ver miyecek hallerde, hiç işe karışma- dan seyirci kalmalıdır. Halk Par- tisi Meclis Grupunun —Anyasaya aykırı hareketlerine kar$ı ise obs- trüksyonlarla protestolarda bulun malı ve tahakküm partisini millet huzurunda meşhud cürüm halinde böylece muhalefeti en şiddetli bir halde tatbik etme- lidir, Görülüyor olması yakalamalı ve ki, ihtilâfın meveud ancak iki tarafın si rini-ortaya koymuş olmasına bat hıdır Halbuki ne Meclis Grupunun nel kurulun ortaya attığı bir iyasi fikir yoktur. Bu imülühazalarımı — acıklamak tan “yegüâne — maksadım bir siy fikrin ne demek olduğunu ve ni nasıl anladığımı göstermi Bu mülâhazalardan şunu çıkarı Demokrat Parti - genel kurulı Meclis Grupu arasında tehaddüs ettiği iddia edilen fikir ayrılığı, asla mahiyette bir ayrilık di tamamen uydurma bir B akü: İhtilâf diye ile- ri sürülen bu Hâdise — partimizin dâvası İle zerre kadar münasebe- ti olmiyan ve yalnız bir arkada- şa karşı Meolis Grupunun haklı haksız izhar ettiği bir itimadsız- hk neticesidir. Bu kadar basit ve Şahsi bir hâdiseyi, partinin bir yasi işi imiş-gibi yaymak; ve gı nel kurulun sahib olduğu bir ta- kım idari salâhiyetleri — isabetsiz kullanarak bir bardak su — içinde fırtına yaratmak, bu partinin ba- şında “bulunan ve — kendilerind partimizin ana -dâvası için ancak feragat beklen'len arkadaşlara ya kışmaz! : Siyasi parti mensuhları, parti- lerine hizmeti, ancak ortaya ata- cakları Siyasi fikirlerle yaparla Yoksa ortaya, hiç'bir siyasi fikir atmadan, bir takım- şah: koduları ile partimizin asil düva- sının unutulması partili arkadaş- lara çok hüzün vermektedir. İhtilâf -diye ortaya hâdisenin Fuad Köprülünün Meclis Grupu ikinci başkanlığından ayrılması ol duğunda zerre kadar şübhe yök- tur. Bir arkadaşa karşı, velev yan lış. da olsa, yapılmış bir hareketi bir parti meselesi haline kadar i- leri götürmenin münasını anlamak cidden güçtür. Haklı ölarak âkla gelen şudur ki, bu partinin kurucularından ol- makla haklı ölarak manevi bir zevk duyan ve Böylece kendisini tahakküm hastaliğından kurtara- mamış olan aziz arkadaşımıza, Meclis Grupunun bu hareketi gi- ran gelmiştir ve kendi yakın arka daşları da, ayni muamelenin ken- dilerinin başına geleceğini düşüne- rek onun tarafını tutinak Kizumu- nu-duymuşlardır. Görülüyor -ki, ihtilâf diye orta- yaatılan hâdise a&la siyasi değil- dir. Tamamen hi ve şahsidir.>