- Tadi. Hergeleci / girmişti. Aydoslu, sürüyordu ve oPdU.. eee KEÇERREN İeci, biran evvel meydana F Mmak istiyordu. Nihayet merasim bitti. Tak-| dim ve takaddüm oldu. | Cazgır pehilivanları meydani? salwvermişti. Hergeleci, meyda- | na koşar gibi atıldı ve çırpın - mağa başladı. | Aydoslu'da cımmıynrıî:. H;ı_u güzel peşrev yapıyordu. Ni- )ıv:;ret İstanbullu idi. Zaten İs- tanbul peşrevi meşburdu: — — Hergelecinin daha hâlâ siniri üstünde idi: Rengi yerine gele- memişti: Peşrev bitti, helâllaş - malar oldu. « Büyük orta güreşi meraklı i- di. On; binlerce seyirci dikkatle meydam- seyrediyorlardı. Tbrahim, küçük bir- pelilivan olduğu halde nam almıştı. Ay-. doslu da kendini göstermiş bu- hunuyordu. Bu sebeple güreşin heyecanlı olduğu belli idi. Helâllaşmalar - biter bitmez, Hergeleci İbrahim Yazan: Sami Karayel — İbram gşimdi ondan acısını çıkarır.. — Bvet.. bırakmaz ona bunun acısımı.. Dedi. Hakikaten Hergeleci, mühim bir varta atlatmıştı. Aydöslü - nün taraftarı olan beyler ve a> ğgalar bağırmışlardı: — Haydi Aydöslü... — Aferin!.. — Sür... — Yaşa. Aydoslu... Bütün bunlar Hergeleciyi ku- durtmağa kâfi idi. Onun çırpınıp nara salması da bundan ileri gel mişti. | İki pehlivan; meydanda tekrar | ense enseye geldiler. Çok geç-| medi, Aydoslunun — birdenbire uçtuğu görüldü Hergeleci, hasmna: girmişi Sıkı: bir çaprazdı. İntikamını a- | hyordu. Ne-de ustalıkla. girmiş- | H | Şimdi: Aydoslu uçuyordu. Ay- doslu; Deli Hafızla Tosunun. 0- turduğu yere doğru uçuyordu. Hergeleci, hasmını biran evvel çengelliyerek sırtüstü yere dü - cıva gibi olan her iki pehlivan şürmeğe çalışıyordu. İki de-bir biribirine hücuma başladılar.| de çengeli yetiştirmeğe zorlanı-' İlk hücumu Aydoslu yaptı. | yordu. | Peşinden Hergeleci hücuma| — Nihayet, çengeli yetiştirdi. | geçti ve çif daldı. Aydoslu, has- | Mminın çiftini kolaylıkla karşı - Hergeleci, çift dalişdan sonra ai Aydbsint. — Hayda! d Aydoslü da mukabelede ge - cikmedi: — Hayda İbram be!: Güreşin şiddetli olduğu gözü- küyordu. Naralar çok canli ve heyecanlı idi. Hergeleci narayı attiktan sonra hasmının üzerine yürürken birdenbire dâldı. Tek paça geçirdi. Aydoslu; dönerek şimşek sü- ratile paçasını budayarak kur - Hergelecinin rengi yavaş; ya- vaş yerine gelmeğe başlamıştı. Heyecam mündefi olmuştu. Ar- fik hırsını hasmile yenmeğe ça- dördüncü dakikalarına- doğru: Aydoslunun dolüdizgin bir-çapraz- topladığı görüldü. fena bir çapraza Hikelde hasmını yenecekti. Hergeleci, geri geri uçarak ustasının-oturduğu: kazan dibi- ne-doğru gidiyordu. Aydoslu, hasmını. kalıbı kab- bına sırtüstü yere vuracaktı. 'Tosunun aklı; başından- git - mişti. Olduğu yerde duramıyor! (dü: Vaziyet fena idi. - Deli Hafız'da afallarmştı. Çı- Tağı ilk elden gidiyordu. Aydas- lu; çok ustaca bir çapraz topar- lamış ve bağlamıştı. Hergeleci, yirmi, yirmi beş a- dim uçtuktan sonra birdenbire sıyrıldı ve yüzüstü kendini- yere attı. Aydoslu, hasmının üzerine çul lanmak-üzere koştu. Fakat, Her geleci bir yay gibi olduğu yer- den sıçrıyarak ayağa kalktı ve hasmınm gırtlağına dayandı. Fükat, bu çapraz bütün se- yircilerin zihinlerini altüst etti. Aydoslunun — Hergeleciye ağır bastığına kanaat getirdi. Hergeleci, önründe böyle bir sıkı çapraz yememişti. Hergeleci basınının gırtlağıa — dayanıp karşı karşıya geldikten sonra, hasmını. bırakıp meydana doğ- ru yürüdü ve sıkı bir çırpınma ile bir nara attı: — Hayda be!.. Aydoslu da mukabele etti: — Hayda kardeşim be! Fakat, Hergeleci fena halde kızmıştı. İkide birde elile bıyık- larını kıvırıyordu. Tosunun yüreği ağzına gelmiş ti. Yalnız Tosunun değil Deli Ha fizın da yüreği oynamıştı. Hergeleci kurtulduktan sonra Deli Hafız, Tosuna dönerek: — Tosun, göndün mü çapra-| Zi?, Bu çaprazı Aydöslu sana toplıyamaz.. — Sen ağırsın.. İbram hafif olduğundan nasıl girdi?. — Öyle usta!, » — Eğer, İbramın yerinde baş ka birisi olmuş olsaydı, muhak- kak ve yüzde yüz yenerdi. — Müthiş bir çaprazdı usta! — Ne söylüyorsun oğlum.. /Tam ustaca bağlanmış.bir çap- Yaz. — Aferin İbrama iyi söktü... — O, böyle şeyleri çok iyi bi- ylir.. Tam kıvamında iken söküp Bıyrıldı. — Vallah, emin olduğum hal- ,de yüreğim ağzıma geldi oğlum — Usta, ya ben!, B — Nediyorsu ” az ialğı ik İelde gidiyordu. Fakat, Aydoslu dönerek yüzüs- tü düştü. Lâkin, Hergeleci, has- minı bırakmadı. O da: üstüne ' düştü. Ve derhal Aydosluyu ka zakla: olduğu yerde bağladı. — | Aydoslu; tam-Deli Hafız; 'To- sun, Cazgıp ve Ezerçelilerin 0- turduğu yerin önüne düşmüş-ve bağlanmıştı. | Cazgır, ayağa. kalktı. lecinin sırtına. vurarak: — Pehlivan meydana. çıkın!. Dedi. Doğru idi: Çok-kenara-ve her kes tarafından görülmiyecek bir yere düşmüşlerdi. | Bunun üzerine Hergeleci- has- ni boşalttı.. Meydana. doğru, hırslı hirsli: yürümeğe başladı. | Aydoslu;da kalkarak yürüdü. * Meydanın ortasına: gelerek yere yattı. Hergeleci, kazığı taktı. ve” bir an dürdu. Hergelecinin mukabil. çaprazı herkesin. biraz. evvelki endişesi- ni yerine getirmeğe kâfi gelmiş- t Hem ' de Hergeleci — hasmını Herge- ! RAŞİD. Tiyatrosu Halide- PİŞKİN Beraber 14/Teramuz Pazartesi gönü akşamı Cağalağlu ÇİFTE BARAYLAR bahçesinde. İlk temsil: BENİ Kömedi'3 perde Biletlör gimdiden satılmaktadır. e llli Senenin en güzel 2 'filmi Bugün £ ÂLE sinemasında t— Türkçe: Yüzen Kaleler Clive Brook - John. Clements AARE DAT T TTT TT TGLDE —) PPa BİRİNCİ KISIM Perdenin arkasımdaki adam Perdeleri inik odayı küçük bir ampul aydınlatıyor, ve Jan Fer- denin gölgesini büyülterek halı- nan üzerine aksettiriyordu. Delikanlı ceviz bir masanın önüne oturmuş, henüz: bitirdiği mektubun zarfının üzerine adre- Bi yazmakla: meşguldü. Adresi yazıp bitirdikten sonra yanında- ki alçak masanın üzerine koy - du ve yassı bir çantayı karıştır- mağa başladı. Çantadan bir-rovelver çıkardı. Yüzündeki hatlar gerilmişti. Si- lâhı sanki ilk defa görüyormuş gibi süzdü. Ve bulunduğu otel odasına son bir defa daha bak- tı. Kabzayı parmaklarile- sıktı, rovelveri beynine kaldırdı, ateş edecek iken... Pencerenin - perdeleri açıldı, ve tanımadığı bir adam içeriye atladı. Kisa bir kahkaha fırlatan meçhul adam: — Ne yaptığınızı anlamak her halde iyi olacak yavrum, de- di. Kendinizi mi öldüreceksiniz, yoksa beni mi öldürmek istiyor Bunuz? Jan gayri ihtiyari elini indir- di. Meçhul adam ona yaklaştı, ve çevik: bir hareketle rovelve- rini elinden aldı. Jan biraz zor- luk göstermek istemişti, fakat tıknazca görünen yabancının e- peyce kuvvetli olduğu belli idi. Brovning markalı tabancayı ce- | 42 alta-ahp bastırmıştı. Deli Hafız keyiflenmişti. Çırağının Aydos- luya baskın çıktığını sezmişti. Deli Hafız Tosuna:; , — Tosun, güzel değil mi?. — Usta ne diyorsun, elbette Büzel, | — Güzel toparladı.. | — Yenecekti.. Ah, çengeli ye- tiştinebilseydi. — Öyle amma, herif çok us- tal, — İbram ,onu: becereceğe benziyor:.. — İnşallah usta.. | Dedi. | Söze Cazgır karışti — Usta, çok güzel güreş ya- piyorlar. — Şimşek gibi ikisi de. — Bakalım altta ne olacak?, Her halde bir şeyler olacak.. — Bunların: güreşi- çok: sür - mez. — Bvet, hızlı herifler.. Çabuk biribirlerini hatalarlar. — İkisi de şeytan gibi pehli- van.. Dedi. | Hergeleci, kazığı boşalttı. Ay- doslu, hasmının. altından: kaç - mak ve kalkmak için dönüp kalk malk istedi. Fakat, Hergeleci bu firsattan istifade ederek derhial sarmaya geçti. Bu giriş- mülrimdi. Sarmaya girer girmez derhal Bekletmeden Künteyi doldurdu. Herkes heyecan üstünde idi. Ba kalim Hergeleci künteyi aşırıve- recek mi İdi. | Hergeleci, künteyi doldurur doldurmaz- Aydoslu,. ileri. atıla- rak künteden sıyrıldı ve kaç - mağa başladi. Fakat, Hergeleci yetişerek kispet kasnağından yapıştı. Çe- kerek: önüne;oturttu. Kemaneye Beçti. Hergeleci kemanede bekleme- di. Hasmını birdenbire — olduğu ' yrden havalandırdı ve açarak sarmaya.- girdi. Sarmaya. girer ginmez. yine | künteyi doldurdu. Hergelecinin Künteleri meşhurdu. Ö bherkes gibi künte doldurmuyordu. Tam tertip dolduruyordu. CArkası var) RIZA ÖPÜNÜZ 2-BRODVAY SERENADI Cinger Rogers'- Fred: Astâire HİKÂYE bine indiren meçhul ziyaretçi, yatağın üzerine oturdu. Çok şık bir elbisesi vardı. Otuz yaşla - rında kadar görünüyordu. Bu ani vaziyet Janı tamamen afallatmıştı. — Benden ne istiyorsunuz? diye kekeli- — Hayret!, Beni tanımıyor musunuz?, Yapmayın canım, bi- tişik-oda komşunuzum ben.. Jan şaşırmıştı. Tamam, evet gimdi hatırlamıştı. Şimdi yerleş- tiği bu meşhur 5 inci Jorj oteli- nin asansöründe, merdivenlerin- de-birkaç kere bu meçhul komşu ya rastlamıştı. — Fakat buraya nasıl girdi - niz? Nereden geçtiniz? Öteki lâkayt bir tavırla Balkondan.. dedi: Şöyle böyle iki saattir perdelerinizin arkasında saklı — duruyordüm. Görüyorsunuz ya, hiç de sabır- sız değilim! Janın garip bir sesle: — Şimdi anlıyorum, dedi, siz.. Meçhul ziyaretçi Janın sözle- rini, tamamladı: — Evet ben kibar bir dolandı- rıcıyım. İsterseniz polise haber verin! Jan hâlâ gaşlân bir vazi idi. Ziyaretçi hiç de-olur 0) geylerden korkan bir adama ben |Bulgaristanda Ya- ! tabiiyette bulunan bütün diğer tir. fiyatları Ankara, 11 (a.a.) — Ticaret | Vekâletinden tebliğ — olunmuş- | tur; | Mısırmn toptan âzami satış fi- atları hakkmda 1.4.1941 tarih- tebliğin 1 inci maddesinde bil- tirilen İstâhsal mıntakalarından başka aşağıda isimleri — yazılı| merkezlerin de azami mısır fi yatları — Ticaret Vekâletince | tesbit olunmuştur: | 1 — Samsun ve esas fiyatına göre şarki Kara- deniz sahilindeki vilâyetlerin fi- yat mürakabe komisyonlarınca teabit edilmiş olan mahalli fiyat- lar “ordu 8.20, Giresun, 8:25, Trabzon 840, Rize 8.50, Çoruh 9 kuruş,, bir kile dökme sarı mısırın bu merkezlerde toptan | âzami satış fiyatlarıdır. Bu fi- yatlar evvelki - tebliğin 2 inci fıkrası mucibince yüzde 5 ti- caret payını da ihtiva etmekte- dir. 2 — Bandırma ve Mudanyada ayni cins: mısırm - toptan Batış fiyatı T kuruştur. Bursa ve Ba- likesir- merkez kazalariyle- İne- göl, Karacabey, M: Kemnlpaşa, Balya; Manyas, Burhaniye, Gö- nen, Sındırgı, Susurluk kazala- rında toptan - fiyatlar, Bandır- ma: ve- Mudanya iskelelerinden birine kadar olan hakiki nakil masraflarının 7 kuruştan . ten- zili - suretiyle bulunur. 3— Diğer mısıra el koma mıntakalarına - dahil Adapazarı Hendek;Karasu, Kandıra kazala- rile” Bolu'nun Düzce kazasında âzami fiyatlar İzmit veya Ak- çakocaya nazaran hakiki nakil masrafının bu iki merkez - için teshit edilmiş olan 7 kuruş fi- yattan. tenzil olunarak buluna- | Caktır: | 44 DiğöeiHtusunlarHaktanida!| mısır- fiyatlarının tesbitine-dâir 1411941 tarihli tebliğ büküm- leri tatbik olunur. hudilerden para alınıyor Sofya, 11 (a.a.) — Maliye ne- zareti tarafindan mebusan mec- lisine teklif edilen bir kanun projesine göre yahudilere ait ve adam başına 100 bin levayı geçen bütün menkul ve gayri. menkullerle kıymetler üzerinde yüzde 20 nisbetinde bir vergi alinması derpiş edilmektedir. Bu kanynun hükümleri Bul- güristanda ikamet eden Bulgar tebaası — yahudilerle yabancı yahudilere de şâmil olacaktir. 9 Bulgar mebusu mahkemeye eerildi | Sofya, T (a:a.) — Bülgaz | mebusan meclisi, müddeiumumi- nin talebi- üzerine 9 komünist mebusun masuniyetlerinin kal- dırılmasımı ittifakla kabul etmiş- Tevkif edilen komünist me-| buslar devlet aleyhine mütevee- cih' komünist faaliyetlerinden dolayr mahkemeye verilecek - lerdir. | başlica hedeflerinden bi DÜNYA H 13 'TEMMUZ 10841 ARBİ | (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ rııMuul Çanakkale önünde çeliğe karşı imanın zaferi Rusyanın büyük gayret- Fakat bir eksiği Geçen harbin pek az hâdisesi, bu yeniden canlanma- kadar kuvwetli bir tesir husule getir - mişti. Rusya 1916 da orduları- n yeniden teçhiz için muazzam gayretler sarfetmiştir. Bunlar, Çarın ve Rus milletinin harabi ve dehşet içinde mahvolmamak için sarfettikleri son gayretler - di. Rusya, daha on sekiz ay ev- vel hemen hemen- silâlsız gibi idi ve 1915 yılında ardı arka- sı kesilmiyen müthiş hezimetle- reuğramış, fakat 1916 yazında kendi gayretleri, müttefikleri - nin yetiştirdiği teçhizat sayesin de teşkilâtlanmış, teçhiz edil - miş mükemmel talim görmüş 60 kolorduyu cepheye sevket - mişti. Halbuki Rüusya harbe başladığı zaman 35 kolordüsu vardi Sibiryadan geçen. şimendifer Baykal gölüne kadâar 6000 kilo- maetre uzunluğunda çifte hatta ! çevrilmişti. — Yine o kış esna- | sında yepyeni bir hat daha vü- cude getirilmişti. 1400 kilomet- Te uzunluğunda olan bu- şimen-| difer, sayısız insan hayati paha- sına: mal olarak inşa: edilmişti ve Leningradı buz denizine bağ- hyordu- ki, orası daima: Berbest- ti (Çanakkale kapalı'olduğu için müttefiklerin Ruslara- yardımı buz denizindeki Mormansk lima ni vasıtasile yapılmıştır. Bu'li - «nan kız yaz donanmaktadır. Bu gün de İngilizlerin Ruslara yar- dımı bu liman vasıtasile temin edilebileceği — için lâman teşkil etmektedir. — Mü- tercim.) | Rusyanın bu iki şimendiferi Büyük Britanyanın, Fransanın | ve-Amerikanın her gün çoğalan | fabrikalarından Rusyaya mü -| himmat tâşınmasını temin et -| miştir. Fakat bir taraftan Rüs-| ya.kendisi de iştihsalini, imalâ- | fımı çoğaltmış, bu imalât birkaç mistine çıkmıştır. | Fâkat yeni Rüs ordülârı eski- lerine mazaran hem daha çok, hem daha iyi teçhiz edilmiş ol- makla beraber bir noktadan fena bir vaziyette bulunuyordu Ki buna müttefiklerin de çare| bulması mümkün değildi. Kültür xahibi adam eksikliği, hiç ol - mazsa okuması yazması olan -| larm, talim ve terbiye görmüş zabitlerin, küçük zabitlerin yok-w suzluğu idi ki; bu hal koca küt- | lelerin muhariplik kıymetini de | düşürüyordu. Büyük bir dev, fakat Yüksek zabit kadrosu kadar küçük zabit kadrosu. da eksik- ! zemiyordu. Önündeki ra ku tusunu açmış, sanki. hiçbir şey olmamış. gibi en güzel sigarayı yordu, Jânm kendine şaşkın ikın baktığını görünce bir si- gara da ona seçti, yaktı — Buyurun, dedi... Sigara dümanımnı sözlerine devam etti. — Kendini yok etmek istiye bir adamdan hiçbir şey sakla mam:.. Asıl ismim Rober L fakat polis müdiriyetinde Piy Lantiye-adile kayıtlıyım. Benim de tabii n olma- savurarak asıl isminiz diğini söyle Janın cevap vermediğin ren Lasel omuzlarını silkerek güldü!: — Yaşınıza göre takma bıyı- ğimzpek kalın... Yüz değiştirme hususunda- tecrübeniz- kıt cak'da ondan., halbuki o bıyı yarısı sitin işinizi görürdü. Jan düşlinceli Idi — Büyücü değilim canrm nız gözlerim görmesini> biliyor. Haaa... bakın tam' vaktinde gel mişim:. bu:mektup kime acaba Madam Mârsolye'ye:. yani kat nıza değil mi? Âsıl - isminizi Marsolye olduğu ne de kolay anlaşılıyor.. bu kadar dertli dur mayın ama!... — Size nel.. Kim olursamz 0- Yal Çeviren : HIRSIZ KİM M. ALAÇAN —— kanız- yok ki. le konuşuyor - xyı bir daha çek- lun bu işle al Boğuk bir dü. Losel siga tik. Ona-ne şüphe, fakat ken- disini öldürmek istiyen bir t nın itirafları, T insanların - kine her ha emez. Dasel birc e sesini değiş tirdi, daha ciddi bir-sesle Haydi bakalım küçük.. Gö- rüyorsunuz ya samimileştik' ar- tık. ki henüz yirmi yaşını geçmiş değilsini m i- ki gündür hiçbir hareketiniz gö- zümden kaçmı: saklamak istedi Si ladım. da du karşı - bir T- değilim; işitiyor - musunuz? Jan Fardenin dudakları tit - riyordu. Gözleri parıldıyor, do kunulsa ağlıyacağa benziyor du. dvet, diye kekeledi.. Asıl ismim Marsolye,, Stefan Marsol- Lasel, biraz daha uğraştı ve nihayet delikanlının bütün sır- rını öğrendi. Kumar.. yarışlarda bahsi müş tereki kaybetmek genç Stefana Birkaç günde tam elli bin li - raya mal olmuştu. Lasel: — Anlıyorum, diye mırıldan- | yet feci y Yazam: — U.Çörçil — 168 ti ve kendi kendine iş görmeğe düşünmeğe muktedir 100.000 ki- ginin eksikliği bütün ordu teşek- külleri için zaruri olan hizmetle- | ri, bilhassa modern harplerin toplarını, obüslerini, büyük şef- lerin plânlarını; vatanperver as- , kerlerin kahramanlığını, hakikt kıymetlerinden üçte bire düşü- rüyordu. Bu.koca dev, kuvvetli ellerine silâhlarını almış, zekâsı ve ha- fızası aydınlık, kalbi ve kanaat- leri hâlâ sadık, fakat onu hare- kete sevkedecek olan sinirleri an cak nisbeten teşekkül edebilmiş yahut hiç mevcut değildi. Bu - nunla beraber, o devirde telâfisi kabil olmıyan ve-Rusyayı niha- âkıbetlere - sürükliyen noksan, büyük Petronun teşkil ettiği imparatorlukta. Rusların | kısa bir zamanda başardıkları işlerin kıymetini asla azaltmıya- | caktır. Baltiktan Rumanya hududuna kadar 1200 kilometre uzunluğun da olan Rus cephesi 1916 yazı- nin başlarında üç ordü- tarafın- | dan tutuluyordu. Bu üç grupta 134 fırkadan fazla asker va di. Şimal grupu Kuropatkir'in, | (Pinsk ve Pripet arasında) mer | kez grupu Evert'in, cenu grupu ise Brussilof'ım kumandası a'- tanda idi. | Bu kuvvetlere karşı merkezi devletlerin şimaldeki ordularma Hindenburg ile Ludendorf, mer- kezdekine Prens Leopold ve ce- napta- üç Avusturya- ardusuna Arşidük Fredrik kumanda edi- | yordu. İhtiyatlar, takviye kıt'a- ları ve hemen bütün ağır top-| çu Alman cephesinden geri çe- kilmiş, garp cephesine Verdwn muharebelerine- — gönderilmişti. Pripet nehrinin cenubunda, bü - tün Galiçya ve Bükovina'yı ih- tiva eden havalide-Avusturyalı- ların ordularına yalnız bir tek Alman fırkası müzaheret ediyor dü. Rus. taarruzu başladı 4 Haziranda Rus- orduları ta- arruza geçtiler. General Brus lof'un ileri'sürdüğü bu ordular- da bir milyondan. ziyade ins: vardı. Rus'generali Pripet'in ce>| nubundan Rümen - hududüna kadar üç yüz. elli kilometre-| lik bir cephede ot uz sa- atlik: bir: topçu ateşimden son- | ra hücum etmişti. Elde- edilen neticeler hem galipleri, hem mağlüpları, hem> düşmanlar, | hem dostlarırhayrete düşürmüs- | tü. Yalnız bu; hayret: ve şaşkin- | lığını bir sebebi de tarruzu vak | ÇA TTTT AAAT dı. Kumara evvelâ az para ile başladınız; kazanırım . diye- işi çoğalttınız; derken, işte şimdiki vaziyete — düştünüz.. genç! | Stefan başını eğdi, gözlerin - den yaşlar iniyordu. Lase) başımı salladı — Tabii: borçlarınızı ödemek için bir sarraftan yüksek faizle akat bütün bunlar senetlerin yoktur. Stefan birşey anlamadan L selin yüzüne bakıyordu. O gayet tabii Çünkü kamıne: siniz, ve imzalar gildir. İmzalarınızın için Fransa kanuna göre iki yaşında olmanı: Nasıl oldu da im: tiler Stefan g dü nazı & çlükle kon Kendi imzam değil.. Baba- mın ni taklit ettim osel dudaklarını ısırdı. Hikâ- yenin sonu daha- sinirlendirici idi Sarraf Garamyan adlı birisi idi; genç Stfana yüzde yüz fai le para vermişti. Parayı da iki sene müddetle v ti. Faâkat larının | bi. yakala- bi ş sahtekâr sarraf- Stefanı rümceğin bir- sineği arasına kıstırması dığı — yetişmiyormuş du. Stefan hıçkırıkla bitirdi: — Bafiğm çok sert bir adam- | işe yaramıyan küçük Zavallı | * oden evvel yapılmış olmasıdır, Avusturyalılar, bu kadar uzun- lukta bir cephede bu kadar gi detli ve ehemmiyetli bir taarruz beklemiyorlardı. Zaten bu: cep- he hiçbir suretle garpteki cephe- lere banzmiyordu. Burada bü- yük topçu tahşidatı, karışık tah- kimat sistemleri, mitralyözlerin devamlı baraj ateşi, cepheye mühimmat taşıyan şimendifer yolların. örümcek ağıma- benzi- yen ve cephenin tehdit edilen noktalarına bir anda on binlerce kişiyi naklediveren hali, bütün bu imkânlar şark cephesinde voktu. Avusturya. ordusunda- büyük miktarda Çekler vardı ki;,bun- lar zorla harbe sürükleniyorlar ve sevmedikleri bir dâva uğu - runda sukutunu- temenmi : ettik- leri: bir imparatorluğun: davası için döğüşüyorlardı. Beklenme dik- bir taarruz Alman umumi erkânıharbive- si reisi Falkenbhayn hatıratmda diyor ki: “Marttaki taarruzun akim kal- masından sonra Rus- cephesi tekrar hareketsiz'kallı. Fükat hiç kimse şüphe etmiyordu ki, © sıralarda mevcut olan düşman kuvvetlerine karşt bu cephe kâfi derecede sağlam değildir. Avus- turya generali Cönrad, bir. Rus taarruzunun bu vaziyette dâhi muvaffak olması ancak bizim böyle bir tarruz - hazırlığından haberdar olmamızdan itibaren ancak alti hafta kadâr mümkün olduğunu söylemişti. Halbuki bu müddet, Rus birliklerinin tahaş şüdü içinlâzam olan asgari müd- dettir. Bununla- beraber bövle bir haber-mevewt olmadığı hal- de 5 Haziranda- Almanlar; müt- fefiklerinden acele- yardım isti- yen bir müracaata maruz: kal- dftar. “Rüslar, General Brussilöf'ün kumandası altında Lutsk'dan Rümen hudüdüna kadar uzanan bir cephtede taarruza geçmişler- di. Pek kısa bir topçu Hazırlı - ğimdân- sonra- siperlerinden çık- mışlar- ve ilerlemeye başlamış- lardı. İhtiyatlarının tahaşşüt et- miş olduğu bazı noktalar müs - tesma-olmak- üzere cephenin hiç bir: noktasındâ- hücum gruplârı teşkiline bilelüzum görmemişler dı. Bu tam manasile bir tüarruz değil, geniş mikyasta bir keşif hareketine benziyordu. “General - Böruesilof'üumn emri altmda- yapılan böyle bir- keşif hareketinin. de-muhasım kuv- - vetlerin mukavemeti hesap ' edil meksizin- yapılabilmesi — melhuz değildir. Ve bundan dolayıdır ki Rus Generali hütumunun mu: -« vaffakiyetle tetevvüç ettiğine şa hit oldu. Lutsk'un şarkında : A- vusturya - Macar cephesi-tama- mile sarsıldı ve burada iki- gün içinde 48 kilometrelik bir. yarık vitcude- geldi. Bu noktayr mü- dafaa eden dördüncü Avustur- ya - Macar'ordusu parçalanarak gruplar haline düştü. dır. Beni-evden kovar, hapsetti- rebilir. Ba hale düşmektense ö- lüm bin kat daha iyi, bana ro- | velverimi verin: ve buradan- gi- din... Kibar hırsız doğruldu — Böyle bir şey ilk-defa ba- şıma geliyor, siz dayak düşma- nısınız galiba!.. dedi. Sonra ka- napenin üzerinde duran me yerinden- hızlâ tu- bu k yırttı ve ocağın mer- me' rinde bir: kibrit çakarak yaktı. — Pariste ne işle meşgulsü- nük — Mimarlık tehsil ediyorum. — Plâncı bir insan için ayıp değil mi bu yaptıklarınız? Mek- tuptan ailenizin taşrada: oturdu elli... Şimdi-ilk işiniz yarın hki ilk trenle onların: yanı- na dönmek olacak. Bunun imkânı yok, çünkü r yarın saat altıda Ssarrafa parayı ödemezsem - bet Bu budala herif nerede o- | turu Stefanın verdiği adresi L Jefterine g ümitsiz gen Yarın sabah onda sizin bor zelee not etti. Son cunuzu bu oteldeki dainemde ben ödiyeceğim, — görüyorsunuz ya, bana itimat edebilirsiniz, her şe- yi halledeceğim, fakat siz de kendinizi öldürmiyeceğinize ye min edin bakalım.. (Devamı yarın)