Sayfa : 2 YENİ SABAH Kaçmak isteseydim, kervanın ardı sıra gitmezdim. Siz uzak - laşıncaya kadar bir yerde sak- lanırdım. — Sen bu sözleri külâhıma anlat! Kaçmak istemiyordun da kervandan niçin ayrıldın ? — Annemin mezarını ziyaret etmek için. — Işıâ-: bu Yyalana diyecek yok. — Ben yalan söylemem. — Fakat doğru da söylemez- sin, değil mi? — Yemin ederim ki doğru söylüyorum. Yol üstündeki me- zar annem Rahil'in mezarıdır. Annemin aziz ruhu ile vedalaş- mak istedim. — Bir kölenin böyle şeylere aakkı yoktur. — İyi amma, ben köle deği - lim; aslen, neslen hüftim. — Aslen, neslen hürsün de niçin satıldın ? K — Kabahat bende değil, sa- tanlarda... Şeytan sözüne uy - dular, bana bu fenalığı yapan benim kardeşlerimdir. — İnanmam delikanlı! Sen, çok yalan söylüyorsun, kardeşin kardeşi sattığı dünyanın hiç bir tarafında görülmemiştir. — Dedim ya, şeytan sözüne — Hayır! Onlar senin efendi- Terindi. Ellerinden mütemb:ıdı- ordun. Nihayet bizar gş:ulkuw yĞenı. ancak bir horoz alabilecek kadar kem pahaya sattılar. — Seni zorla inandıracak de- ğilim. Allah her şeyi biliyor. E- fendimiz Malik te bu hakikate vâkıftır. Bana zulmettıgıni öğ- Tenirse sana ceza verir. Böyle konuşa konuşa yola devam edip kervanın arkasın - ,dan yetiştiler. Fakat Yusuf, -köleden gördüğü ııııuedeı çok mütessir olmuştu. Gizli giz- li ağlıyor; göz yaşlarını içine a- kıtıyordu. Köleliğin ne kadar acı birşey olduğunu daha ilk le anlamıştı. Hem ona zu- yapan efendisi değil, niha- yet kendisi gibi köle olan bir. zavallı insandı. Kervana karıştıktan aradan cok zaman gecmeden, müthiş bir gök gürültüsü du - yuldu. Onu diğer gök gürültüle- ri ve şimşek çakmaları takip ettk Derken, gök yü- zünün hpıklın ıçıldı şarıl şarıl yağmur yağmağa başladı. Kervancılar, neye uğradık - larını şaşırdılar, hemen devele- ri yol üstünde bir düxhlge çek- tiler ve yükleri indirler Kervan sahibi Malik, acı acı haykırıyor, kat'i emirler veri- yor; lâkin bu amrlı:rıı hiç bi- sonra &'umt. bir devenin boynu al- tuna girmiş, sımsıkı bacaklarına sarılmıştı. Diğer develer sağa sola koşuştukları halde, o deve hiç yerinden — kımıldamıyor- du. Sanki Allah tarafından Yu- sufu muhafazaya memur edil- ABONE BEDEL Türkiye Ecnebi 1400 Krş. 2700 Krş. 750 » — 1460 » 400 » — 800 » 150 » 800 » TAKVİM HIZIR 58 GÜN 183 AY 7 SENELİK 6 AYLIK 38 AYLIK 1T AYLIK EMMU Z Haziran âhır 7 1941 19 Çarşamba Öğle — İkindi 8.48 — 4.33 — 8.34 Ezani 4.33 — 12,18 — 16.18 Vasati Akşam — Yatsı İmsak 12.00 — 2.02 6.28 — Ezani 19.45 2147 — 2.13 Vasati BE” DİKKAT —a «€Yeni Sabah» a gönderilen yazılar ve evrak neşredilsin edilmesin lade olunmaz ve bunların kaybolmasın. dan dolayı hiç bir mesuliyet kabul edikmez. HAZRETİ YUSUF İLE GÜZELLER GÜZELİ ZÜLEYHA Yazan : Muharrem Zekı KORGUNAL .sele kaptırdıklarına kanaat ge- Dereleri dolduran azgın sel çağıltıları, gök gürültüleri ile vaziyetin vehametini büsbütün arttırıyorlardı. Bu, tam manasile bir âfetti. Herkes hayatından ümidini kes mişti. Malik, artık tatlı canını kurtarmaktan başka hiçbir şey düşünmüyordu, En sadık köle- ler bile efendilerini ünutmuş - lar, kendi canlarının kaygusuna düşmüşlerdi. Eğer o sırada bir dere ağzında veya bir çukurda bulunsalardı, şimdiye kadar çok tan öbür dünyayı boylamış o- lacaklardı. Bu müthiş âfet, yarım saat- ten fazla devam etti. Nihayet yağmur kesildi, gök gürlemele- ri durdu. Bir müddet sonra da, semayı kaplıyan siyah ve kalın bulutlar parçalanmağa başladı. Ay, nazenin yüzünü gösterdi; ortalık aydınlandı. Fakat kor - kunç dere çağıltıları hâlâ du- TU üK GRü Malik,, hemen yükleri, deve- leri ve köleleri saydı. Yüklerde eksiklik görmedi. Fakat ortada dört deve ile sekiz köle yoktu. Onların can kaygusu ile kaç - mak istediklerine ve kendilerini tirdi. Sağ kalan diğer adamla- rını, onları aramak Üüzere sağa sola yolladı. Kendisi de, sım - sıkı sarıldığı devenin bacakları- nı hâlâ bırakmağa cesaret ede- miyen ve korkudan sapsarı ke- silen Yusufun yanına gitti: — Geçmiş olsun, evlâdım! de di. Çok şükür Allahe ki ölümü- müz bu yüzden değilmiş. Yusuf, korkunç “âfet devam ettiği müddetçe yerinden kı- mıldamıyan, kendisini muhafa- za eden devenin bacaklarını bi- raktı; Malikin elini öptü: — Eksik olma ya sahip! Öyle korktum ki... Az daha camım burnumdan çıkacaktı, mmıı, güzel kölesini teselli — Üzülme yavrum! İnsan o- lanın başma her şey gelir. Kim bilir ne günahımız vardı ki, Al- lah bizi bu âfetle korkjtmak, terbiye etmek istedi. Malik, her hâdisenin bir se- lııle vukubulduğuna inandığı için böyle söylemişti. Bir iki ke— lime daha konuştuktan sonra Yusuftan ayrıldı. Bir aşağı bir yuükarı dolaşmağa ve kendi ken- dine söylenmeğe başladı: — Evet, mutlaka bizim bir fguâı.hımu var. Allah bize bu â- 'et göndermemiştir. :'ulımh olmadan belki ben bir 'enalık yapmışımdır; yahut a- ai öem iğabengi “ Birizi, Allahın gazabını tahrik edecek bir kabahat işlemiştir. Malik, böyle kendi kendine söylenerek dolaşıp dururken, etrafı aramağa gönderdiği a- damlarından iki tanesinin dön- düğünü gördü. Merakla onlara sordu; - a Nasıl, 'bir şey bulabildiniz mı:? ün-ı kişiden birisi cevap ver- — Bulduk ya sahip! — Ne buldunuz? — Üç devemizin ölüsünü... — Başka... — İki de arkadaş cesedi bul- duk. — Nerede buldunuz? — Şu derenin karşı kıyısın- « Su, onları dışarı vurmuş. Hi Diğer ı.rkadaşla.nmz ne- — Araştırma işine devam e- diyorlar. — Pekâlâ... Siz de lıemen ça- dırları kurma”a başlayın O zamana kldnr diğer kole - ler de birer ikişer sökün ettiler. Malik, hepsini ayrı ayrı sorgu- ya çekti, eksik olan dört deve ile sekiz adamın tamamen öl- müş olduklarını öğrendi. Yarım saat sonra bütün ça- dırlar kurulmuş bulunuyordu. Malik, sağ kalan adamlarını, kölelerini kendi çadırının önü- ne topladı: — Beni dinleyin çocuklar! di- ye bağırdı. Büyük bir âfetten kurtulduk, dört devemizi ve se- kiz arkadaşımızı kaybettik. Bu felâket, bizim başımıza sebep- sız gelmemiştir. İçimizden her hangi birimiz bir kabahat İş- lemiş olacağız ki, Allahın ga- zabına uğradık. Ben, kendimi yokaldım; viecdanımın huzurun- da nefsimi muhakeme ettim. Bü yük bir suş işlemediğime kana- at getirdim, Siz de benim gibi yapın. (Arkası var) I —ŞEHİR HABERLERİ— Deniz Bayramı bü tün yurtta kutlandı Bundan 18 sene evvel, Lozan zaferi ile beraber kara sularımız da yolcu ve eşyn, nakli hakkı da ünün yıldönümü olduğu için, dün, yurdun sahil vilâyetlerinde olduğu gıbı şeh- rimizde de parlak merasim ya- pılmış, 1 Temmuz Denizcilik ve kabotaj bayramı mutantan bir şekilde tes'it edilmiştir. Şehri- mizde dün yapılan merasim üç kısma ayvrılmıştı: 1— Gündüz karadaki mera- sim. 2 — Gündüz denizdeki me- rasim. 3 — Gece, denizdeki merasim, Karadaki merasim Karadaki merasim dün öğ- leden evvel saat 11 de Taksim Cümhuriyet âbidesi önünde baş lamıştır. Buradaki merasime iş- tirâk edecek olan iz. Komu- tanlığından bir bölük, yüksek deniz ticaret mektebi talebesi ile Devlet Denizyolları, Devlet Limanları Umum — Müdürlüğü, Şirketi Hayriye ve armatörlerin gönderdikleri zabıtan ve mü- rettebat 10.30 da Galatasaray lisesi bahçesinde toplanmış bu- lunuyordu. Bu kıtalar, saat 1040 da buradan hareket ede- rek Taksime gelmiş ve âbide et rafında kendilerine ayrılan yer- leri işgal etmişlerdir. Saat 11 de İstiklâl Marşını müteakip şe - ref direğine iki denizci tarafın- dan şanlı bayrağımız çekilmiş, müteakiben Teksim Cümhuri- yet âbidesine İstanbul komu - tanlığı, vilâyet, C. H. Partisi, Deniz Komutanlığı Beden Ter- biyesi direktörlüğü, Liman Re- isliği, Devlet Deniz Yolları ve Limanlar Umum Müdürlükleri, Şirketi Hayyriye ve armatörler namına çelenkler konmuştur. Bundan sonra yüksek * deniz ticaret — mektebinden İbrahim Kulan ile eski denizcilerden Em- rullah birer nutuk s/öyliyerek bugünün — ehemmiyetini anlat- mışlardır. Nutukları müteakip geçit res- mi yapılmış ve Taksimdeki me- rasim, bu suretle saat 11,35 de bitmiştir. Barbaros türbesi ünde Taksimdeki merasime iştirâk eden kıtaat müteakiben Beşik- taşa geçmiş, burada 1140 da büvük Türk amirali önünde yapıluı merasime iştirâk etmiş- Bundnki' merasime İstiklâl Marşı ile başlanmış müteakiben büyük amiralin hatırasını tazi- zen 3 dakika süküt edilmiştir. Zühtü Çubukçu oğlu kürsüde Müteakiben Cümhuriyet Halk Partisi namına Beşiktaş kaza- sı idare heyeti reisi, Zühtü Çu- bukçu oğlu, söz alarak ezcüm- le demiştir ki: “— Aziz yurttadşlarım; Bugün çok mânalı ve gerefli | bir tarihin yıldönümünü kutlu- layoruz. Burada, Ebedi Şefimiz Ata- türkün — meş'alesini görüyor, Büyük Milli Şefimiz İnönünün Lozanda kullandıkları kalemin sesini duyuyoruz. Dün kazanılan bugün yüzü- müzü güldüren ve bizi saadete eriştiren Lozan zaferi, denizci- lerimize de yeni bir hayat yolu açmış bulunmaktadır. Dün Türk sahillerine yaban- cıların sahip oldukları ticaret gemileri yerine, bugün Türk bayrağını taşıyan vatanın ha- p kiki sahipleri olan Türk gemi- | lerinin hâkim olduğunu görüyo- Yuz. Bu zafer, Türk milletinin ira- | de ve kudretinin eseri olduğu kadar onun başında bulunan - Tarm da vatanperverlik ve kah- | ramanlıklarının bir timsalidir. Dün Ebedi Şef Atatürk ne mutlu Tür! diyene, demişti. Bugün de bütün dünya milletle- | ri ne mutlu Türk olana diyor. | Yaşasın Türk milleti.. ,, Öğleden sonraki merasim Dün, öğleden sonra şehrimiz- | de iki tören yapılmıştır. lardan biri 1 Temmuz denizcilik bayramı münasebetiyle Galata- da eski yolcu salonunda vücuda getirilen 25 yataklı hastahane- nin küşadı, diğeri de saat 15 de Moda koyunda beden terbiyesi su sporları İstanbul ajanlığı ta- | rafından tertip edilen deniz ya- | rışlarıdır. Liman hastahanesinin açılışı Program mucibince Limanlar | Umum Müdürlüğü tarafından kurulan sağlık servisinin- küşat resmi dün saat 14 de yapıla - tı. Bun -| | adamlarsınız, Merasime iştirâk edecek ze-| vat saat 13,30 dan itibaren Ga- latada diş hatlar salonunda | toplanmağa başlamıştı. Davı liler arasında Münakalât Vel Cevdet Kerim İncedayı, İstan- bul vali ve belediye reisi dok- tor Lütfi Kırdar, muavini Ah- met Kınık, İstanbul Emniyet direktör muavini Salâhaddin ve sair zevat vardı. Buradan yü-| rüyerek eski Galata yolcu sı—* lonuna gidilmiş ve 14 de Müna- | kalât Vekili Cevdet Kerim İn- | cedayı tarafından kordelânın | kesilmesi suretiyle lHiman hasta- hanesinin küşat resmi yapılmış- | tır. Vekil kordelâyı keserken | (hayırlıolsun) temennisinde bu- lunmuştur. Müteakiben hasta- hane gezilmiş, beğenilmiştir. Cevdet Kerimin denizcilere hitabesi | Münakalât Vekili Cevdet Ke- | rim İncedayı, buradaki tedkik teftişleri esnasında — kendisii karşılayan liman ve deniz işç lerine, bir ara, şu hitabede bu- lunmuştur' | '— Siz hepiniz bu vatanın te- miz çocuklarısınız. — Müşterek | Türk yurduna hepimizin ayrı ayrı aldığımız vazifelerde fay- dalı olmamız lâzımdır. Sizin işlerinizde tam bir iman ! ve gayret ile çalışmanız lâzım- dır. Biz de sizin her işinizle a. lâkadar olmak ve ihtiyaçlarını- zı düzene koymak vazifesi ile Mükellefiz, Dünyanın bu hali içinde günde 40 kuruş da olsa bir kazanç te- mini fena bir iş değildir. Boş o- turmaktansa şerefiniz ile ve iş sahibi bir insan olarak vaşa » mak, kazanmak elbette murac- | cahtır. İnşaallah dünya vazi - | yeti ve işler düzelir, o zaman si- | zin de daha fazla terfihinize im- kân hasıl olur. Bu ver sizin istirahatiniz için olduğu kadar umumi bilgileri- nizin genişlemesi ve seviyenizin | yükselmesi için yapılmıştr, Bu- rada okumağı, yazmağı öğreni- | Vekıı, bundan sonra: '— İçinizde okuma yazma bi- lenler elini kaldırsın!.,, Dem!ş_ neticeyi vorü:ıce de: — Azdır, burada oturacağı nıza niçin okumayı, yazmayı öğrenmiyorsunuz? Hepiniz genç tosun gibi insan- larsınız. Oküyup yazma bil - meniz lâzımdır.,, diye ilâve et- miştir. Spor hareketleri Denizcilerimizin bayramı mü- nasebetiyle beden terbiyesi İs- tanbul direktörli tarafından tertip edilen kürek ve yelken yarışları bugün Moda koyun-| da yanılmış ve bu suretle kaho- taj bayramı deniz — sporcuları tarafından da parlak bir şe-| kilde kutlanmıştır. Bu yarışlar alâkadarlar ve halk arasında derin bir alâka uyandırmış ve Moda koyunda- ki yarış sahası sabahın erken saatlerinden itibaren Kadeş ve Şirketi Hayriye — vapurlariyle, motör, kotra ve yüzlerce san- dal ile çevrilmiş bulunuyordu. Müsabakaların — başlamasına (Sonu sayfa 5 sütun 6 da) e— Fabrikasız Fabrikatör !, Usta bir dolandırıcı dün yaka- lanarak adliyeye verildi Şehrin kurnaz ve ele geç- mez dolandırıcılarından — biri dün nihayet yakayı ele vermiş ve polisin erdiği bu mahi- rane muvaffakiyet neticesinde adliyeye teslim edilmiştir. Şim di adaletin pençesinde bulunan bu kurnaz dolandırıcı hesap verecektir. Yapılan iddiaya ve tutulan zabıtlara göre aslen Ermeni ve ismi de Ohannes Nalbandyan olan bu şahıs son zamanlarda bir çok kimseleri kurnazlıkla dolandırmıştır. Kendisine demir ve çelik fabrikatörü süsü vererek “Ah- met Çelik,, yeya “Necati Atıl- gan,, gibi değişik namlarla da kartvizit bastıran — bu açık göz her gittiği yere bu kartvi- zitlerin taşıdığı: Ahmet Çelik Demir ve Çelik fabrikatörü ikilde ıslah olundu /Yatı mekteplerine alına- (OKUYUCU DİYOR Kİ: Manasız bir ceza Beş mektepli kariimizden bir şikâyet mektubu aldık, Karilerimiz yazdıkları mek tuvlarda diyorlar ki: “30 Haziran Pazar günü havanın sıcaklığından - dola- yı beş arkadaş Fenerde de- nize girdik. Fakat 15 dâkika olmamıştı ki, polis ve bekçi gelerek bir suç işlemüş gibi bizi yakalıyarak * karakola götürdü. Orada hiç bir sorgu ve suale maruz- kalmadan Üüç saat hapsolunduk. Bizi ha- pisten cıkardıkları - zaman kabahatimizi anlattılar. Me- ğer yüzdüğümüz yerde deni- ze girmek yasakmış.Fakat bu yerde denize girmenin yasak olduğuna dair hiç bir kayıt yoktu. Nihayet bize ikişer Hralık ceza keserek - biıraktı- lar. Şimdi düşünüvoruz. Be- lediye burada denize girme- nin yasak olduğunu bildiren bir İevha koymadan nasıl o- luyor da bize ceza yazıyor. Sonra nihayet biz mektepli gçocuklarız. Sene başlarında kitap alacak kadar bile para- mız yoktur. Bizden ikişer li- ra alınması doğru mudur? YENİ SABAH: Alâkadar makamların nazarı dikkatini celbederiz. Hava gazı Şehekesi iyi bir şe- ! | | $ $ İstanbul belediyesi hava gazi şirketlerinde yaptığı devamlı kontroller neticesinde sebeke ve gazların vasıflarında görülen bir çok noksanların tamamlan- masını temin etmiştir. Bir müd- det evvel ancak 25 derece olan hava gazi tazyiki son günierde 45 dereceye kadar vükseltilmiş tir. Diğer taraftan şirketler her ay belediyeye şebeke hakkında Tayor vermeğe mecbur tutulmak tadır. Bu itibarla şebekede tes- bit olunan ârıza ve bozukluklar süratle telâfi edilmektedir. Şirketler bundan bir müddet evvel gaz fiyatlarına bir mik- tar zam yapılmasını istemişler- di. Belediye iktısad müdürlü- ğünde teşkil olunan bir komis- yon vaziyeti tetkik etmektedir. Yakında bir karar verilecektir, cak talebe Yatı mekteplerinde İstanbul vilâyeti hesabına tahsil göre- eek talebenin kaydına başlan- mıştır. Bu mekteplerde okuya- cak talebenin adedi vilâyetin bu iş için tahsis edilebileceği para ile mahdud olacaktır. Mü- racaatları tetkik için vilâyette bir komisyon teşkil olunmuş - tur. Komisyon vali muavini, maarif müdür muavini ve yatı mektepleri müdürlerinden müte şekkildir. firmasile girip çıkarak kendi- ni bir müddet böylece muhite tanıtmıştır. Sabıkalı bir dolandırıcı olan Ohannes istediği forsu temin ettikten sonra iş yapmak veya iş yaptırmak gibi vâdlerle mu- hitinde dolandırmadığı — bir kimseyi bırakmamıştır. Öğre- nildiğine göre bu paranın mik- tarı binlerce lirayı bulmakta- dır. Suçlu her ne kadar p -listeki ifadesinde her şeyi inkâr et- mekte ise de adalet ve mahke- menin huzurunda bakalım ne | yapacaktır?.. | Aleyhinde şehadete gelecek olan dolandırdığı mağdurlar kimbilir ne kadar enteresan hikâyeler anlatacaklardır. Doğ * rusu merakla beklenecek - şı değil mi?.. YAKViMDEN SEBİR YAPRAK Eski bir bahis : ULUNAY Dostum Naci Sadullah “Tan,,- “Genç istidatlar,, başlığiyle — Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!, kabilinden ibhamlı bir yazı yaz- dı. Ve bundan bir müddet evvel gazetede tefrika edilen “Göl İn- sanhı.n., hakkındaki münaka- şayı - ismi tasrih etmemek şar- tiyle - tazeledi. Ben onun gibi hareket etmiyeceğim. Kendimi zorla ona hatırlatmak için bu eski bahisten hisseme isabet e- den noktaya cevap vereceğim. “Göl ları,, muharriri yazı hayatında çok tanınmış bir imza değildi. Eseri intişarından evvel - her gazetenin yaptığı gibi - “Tan,, da okuyucularına. takdim etti. Takdim Tüzumun- dan fazla merasime . tâbi tutul. Yaza!l du. Denildi ki: — Bizde yeniler eser vermi- yor, deyenlere öyle bir eser gösteriyoruz ki bunun önünde | herkes habtolacaktır. Şimdiye kadar edebiyatımızda böyle bir yazı görülmemiştir. Refik Ha- Hdin memleket hikâyelerinin bile bunun yanında esamisi o- kunmaz. Bunun üzerine: — Aman! dedik, acele etme- “yin bir kere eser çıksın, okuya- lhm.. Ona göre fikrimizi söyle- yelim. Hattâ Refik Halid de: — İnşallah! maşallah... gibi lâstikli temennilerde bulundu . Eser, tefrika edildi. Bitti. Okuduk. “Göl İnsanları,, gü- zel realist hikâyelerdir. Buna şüphe yok.. Fakat intişarından sonra eser kendisinden bahset- tirmedi; halbuki bahsettirecek kadar güzeldi. İçinde canlı tas- virler, kuvvetli fikirler vardı, üslübu da temizdi. Böyle olduğu halde neden “Göl anları,, mensi bir hüviyete büründü? Çünkü eserin kendi kendini söylemesine, anlatmasına mey- dan verilmedi. Bu acemice yapılan reklâm- dan Göl İnsanları müteessir ol- muştur. Etrafında yapılan gü- rültü - haklı da olsa - eserin sesini boğacak kadar “tiznevâ,,- ya çıkmamalı idi. Naci Sadullah: “Eserin ihit- şarından sonra benim iddiala- rımda haksız olmadığım te- beyyün etti.,, diyor. Muhterem refikimin ün iddialarında haklı olduğunu kır bul etmiyorum. Edersem bu gene Göl İnsanları'nın aleyhin- de olur. Bir eser için: — Dünyanın şaheseridir. Bu- nun gibi bir hârika bu ana ka- daryazılmadığı gibi bundan son- ra da yazılmıyacaktır! Denilince kimseye söyleye - cek söz kalmaz. — Biz de öyle yaptık. Fakat biraz evvel bu- nu söyleyen aziz arkadaşım Na- ci Sadullah, biraz sonra eserde “metholunmağa lâyık cevher- ler bulmakta zorluk çekmiyece- ğimizi,, kaydediyor. Bir eseri tahlil —etmek için yalnız cevherlerini bulmak kâfi değildir. Kusurlarını da saymak z ş.ıhînür“ ibariyle ben” i itibariyle yeniyi beğenmek ve yahut beğenme- mek,,ten korkmıyorum. Yeni e- debiyatı müdafaa etmek iste- yenlerin tenkide tahammül et. memelerinden çekiniyorum. Vaktiyle tatlı tatlı münakaşa ettiğim bir genç arkadaşımızın birdenbire asabi bir buhrana kapılmış - gibi davaya kabir melâikelerini bile karıştırdığını unutmadım. “Göl insanları,, nı Aenkid edeceğim. Fakat darılma- ca yok ha!, ULUNAY DAVETLER Basın Birliği Umumi Kongresi Türk Basın Birliği merkez heyeti reisliğinden: Türk Basın Birliği umumi kongresi Temmuzun 7 inci gü- nü merkezde toplanacaktır. Kongre azalarının teşrifleri rica olunur. Orta okul kampları da açıldı İlk mektep kamplarından başka bu sene orta tedrisat ta- lebeleri için de Maarif Vekâleti tarafından teşkilâtlandırılan iki kamp ta-dünden itibaren faali - yete geçmiş — bulunmaktadır. Bunlar erkek için Haydarpaşa lisesindeki devam edenlerin sa- yısı 200 dür. Kızlar için de Çam hca kız lisesinde faaliyete geç- | mişlerdir. İkmal kursları Resmf liselerde bu ay içinde başlıyacak olan ikmal kursla- rının aynini ecnebi ekalliyet ve hususi mekteplerde kendi kad - roları ile yapabileceklerdir.