KS £ & 19 Haziran 1941 Yazan: MURAD SERTOĞLU Şplaıı gözü gibi parlayan gözleri ve “bir şeytanı bile ürkütecek korkunç | tebessümile Yanef Annanın | karşısında duruyordu ' Tefrika iAnnanın kendisine tes'im olma- ması, bilâkis Cevdetle anlaş - iması, Yanefi son derece hid - 'detlendirmiş, kudurtmuştu. Ni- tekim bu yüzden itidalini kay - bettiği, bu akşamki hareketin - - den pek güzel anlaşılıyordu. Zi-| ra gece yarısı onları vurmak | teşebüsünde bulunmuştu. Bu hareketinin — muvaffakıyet ihti- | mali o kadar azdı. ki, bunu yap-| ması ancak Yanefin, ne derece kızgın, ne derece hiddetli oldu- | | ğunu gösteriyordu . Âh ne olurdu, şu iki gün bir an evvel- geçse ve bu korkunç topraklardan sevgilisi ile bir - likte uzaklara kaçabilseydi . |Yaneften, ve diğer hempaların- 'dan kurtulabilseydi. Kimbilir o günesşi bol ve yakıcı memleket-| te, bütün kalbile ve varlıgile| Cevdetle He mes'ut bir hayat| geçirecekti. Çocukları olacak - tı. Bunları büyütecekler, onla - vın cıvıltıları yuvalarının saa- detini bir kat daha arttıracak - n b Bütün sadeti, bütün hayatı| ve istikbali, bütün ümidi şu bir| iki günün geçmesine ve bura w dan biran evvel kaçıp gidebil - mesine bağlı idi. Diğer taraftan Cevdetin bu akşam hayatını - tehlikeye at - Ynasından da endişe - ediyordu. 'Ya karanlıkta kör bir - kurşun sevgilisine tesadüf ederse? Bu ihtimal onu derin bir surette sarsıyordu. Çünkü Anna artık Cevdetsiz yaşamıyacağına kat'i surette inanıyordu. Anna nefere: ğ — Sen sokak kapısının önün- de bekle! dedikten sonra yatak odasına geçti. Duyduğu heye- çan ve endişe onu bitap düşür- Mmüştü. Elbisçsile 'birlikte yata- - ğin üzerine uzandı. Böylece kaç dakika geçtiğini bilmiyordu. Odayı hafifçe ay- dınlatan mum ışığı içinde bir- denbire kapının gıcırdayarak a- çıldığını hissederek ayağa fır- ladı. Bir anda gözlerine inana- mıyacağı geldi. Çünkü karşısın- da kaplan gözü gibi parlıyan gözlerile ve şeytanı bile ürper- tecek vahşi ve korkunç tebes-| sümü ile Yanef duruyordu: — Akşam şerifler hayır ol- sun madmazel, pardon madam! Bu sesler Yanefin ağzından korkunç bir ıslık gibi çıkmıştı.| Sonra ona doğru bir iki adım! atarak yaklaştı. Sağ eli dai-| ma cebinde durduğuna göre| Anna komitacının - tabancasını| hazırlamış olduğunu anlamıştı. Ümitsizce sağa sola bakarken| Yanef tekrar konuştu | — Sakın bağırayim, yahut kaçmağa teşebbüs edeyim de- me! Bu senin için tamamile beyhude bir zahmet olacaktır. | İlk hareketini sezdiğim dakika-| da kendini ölmüş bil. Şunu ha-| ber vereyim ki aşağıdaki nefer-| den de ümit bekleme. Onu daha evvet hakladım, Bunu söylerken yavaş yavaş elini cebinden çıkardı. Cepten Annanın tahmini hilâfına bir tabanca yerine kara saplı kanlı bir bıçak çıktı. Bunu gören Anna bayılacak i oldu. Bir anda bütün ümit- lerinin, bütün hayallerinin u- çup gittiğini anladı. Yanef, Annanın yüzündeki tahavvülleri derin bir zevkle seyrediyordu. Onu vuracak ve öldürecekti. Bu cinayetini işler- ken sonsuz bir i memnuniyet ve şirah duyacağını anlıyordu: — Böyle geç vakit sizi rahat- sız ettiğimden dolayı affınızı rica edeceğim madmazel, par - don madam! Evet, doğrusu bu geceki aşk âleminizi berbad et- tiğimden di 1 büyük bir ka balık yaptığıma eminim, Mü kemmel yemek, içki ve müzik â- leminden sonra kendinizi kana kana doymak üzere terketmeğe hazırlandığınız aşk âleminiz ya- rida kaldı. Evet, evet! Bundan büyük kabalık, bündan büyük gısızlık olamhaz. 'anef Annaya adım adım yaklaşıyor ve Anna, yavaş ya riliyordu 'anef devam etti Doğrusü bu- akşam çok Büzel, Üzerii diğir No. 54 bu ince elbise vücudünün hatla- rını o kadar cazip bir şekilde belli ediyor ki, seni bu halde kim görse sana âşık olurdu. Kinibilir bu ince elbiselerinin altındaki beyaz vücudün de ne güzeldir? Benden kaçırdığın ve bir müslüman zabite körpe bir yemiş gibi tattırdığın vücudün. Anna geriliye geriliye karyo-| lanın önüne gelmişti. Artık bir adım bile gidemezdi. — Fakat benden neden bu kadar ürküyorsun beyaz güver- cinim? Seni nekadar sevdiğimi sana ne kadar vurgun olduğu - mu bildiğin halde her zaman benden kaçtın. Kendini başka - sına verdin. Hem de ne şekilde! | Fakat senin inkâr ettiğin Al- lah bana bunun intikaminı ala-| bilmek fırsatını işte vezdi. Se-| ninle şimdi burada hesaplaşa-| cağız. Sonra seni yine burada, | sevgilinin evinde bırakıp gel-| m yoldan gideceğim. Çirkin çirkin güldü: — Ne tuhaf olacak bu! Kim-| bilir o budala Türk zabiti içeri girince ne kadar şaşıracaktır. Aklıma güzel bir fikir geldi. Se- ni çırçıplak soyup yatağa yatı- racağım. Uyur gibi olacaksın O, seni uyandırmak için sar: cak ve yorganı açınca çıplak çudünde kalbinin üzerine sap- lanmış şu biçağı - görecektir.| Kimbilir o zaman ne yapacak?| Bu manzarayi seyretmeyi ne kadar isterdim, Fakat yazık, ben O zaman atımın sirtinda Balkan dağalrının yolunu tut- muş bulunacağım. Uzaktan uzağa duyulan tüfek seslerine kulak verdi: — Çocuklar iyi dayanıyorlar. Budala"Cevdet beni 'de onların arasında zannediyor. Beni veya diri ele geçirebileceğini sandığı için kimbilir nekadar sevinç içindedir. Halbuki ben Yoonun evinde bulunuyorum. Sesine bir ara hazin bir eda verdi: (Arkası var) Cevat paşaya gelince Çanakkaledeki ordunun baş- kumandanı Cevat Paşa ise İn- giliz filosunun Marmara de- nizine girişi kat'i neticeler tev lit edeceği fikrinde değildi ve demişti ki: “18 Mart taarruzunun Bir ihraç hareketi ile ve karadan bir taarruzla itmamı lâzımdı. Belki o zaman muvaffak ola- bilirdi. Cevat Paşanın erkânıharbi- ye reisi Miralay Salâhaddin ki, kaymetini ve iktidarını her kes takdir ediyordu. Çanakka- lenin başlıca müdafaası mayn- lar olduğu fikrinde idi. Bun - lar mevcut oldukça Çanakka- lenin zorlanabileceğine kani değildi. Fakat maynlar bir ta- rafa bırakılırsa istihkâmların ancak evvelki hücuma muadil iki hücuma daha mukavemet edebilecek mühimmatı olduğu görünüyordu. lâhaddin Beye nazaran harp gemileri taarruzlârına devam etseler ve Boğazı zor- lasalardı deniz topçusunun teşi yakın mesafeden sahil is- tihkâmlarındaki askerleri sı- ğınaklara ilticaya mecbur e- decek ve gemiler yolu se best bulacaklardı. Fakat o za- man da henüz istihkâmlar tah- rip edilmemiş yolu lesi- ) ziyette bulu - nacaklardı idin Bey — Eğer filo Boğazı geçebil- seydi ve diğer taraftan eğer Bolayıra bir ordu. ihraç edil- seydi yarımadadaki Türk kuv vetleri teslim olmaya mecbur olurlardı. Türk topçu Yüzbasısı ki muktedir ve fikirlerini öyliyen zabittir diyor a- olacak ve Sırrı ık bir Şöyle 1915 nü ben Hamidiye da idim leceğini ve ftaki lan martının 18 inci gü istihkâmın- Hücumun tekr ar edi: netice im t mübimmat dar dolayı fikmun E d |Evliya Çelebi mer- hüm ve Konten- | te düşüren bir usulün şu te Janla Kiüir H bilmediğimiz, bütün cahili de mediğimiz muş gibi davrandı Kontenjan, T! Konpansasyon gibi bir esrarengiz iktı- var ya, meğer bun- lar zamane iktısad âlim yeni keşfettikleri çiçeği nunda bir buluştan ziyac Y ani'pek çoğumuzun esa- hikmetini lâyıkiyle işin büs mek anlıyor- sını, gö iste- erinin bür- liy bi merhum zamanindı bie malüm, hattâ harcrâlem mübadele usulleri imi: Filvaki, meşhur Türk seyy hi Abaza vilâyetindeki aşir lerden bahsederken der ki “— İskelelerine yılda bir ke- re her diyarın gemileri barut kurşun, tüfek ,ok, yay, fişenl kılıç, kall mızrak - ve gayri cenk âletleri, pabuç, çoka kena rı, gömlek bezi, ocak demirleri, kazan, ocak içine kazan asaca demir zincir, tuz, sabun gibi şeyler getirirler. Onlar da bu gı micilere balmumu, bal ve mukabilinde | hırlar. Bu diyarda asla ve kat'a Alış ve- iledir altın ve kuruş olma rişleri “Deyiş ve Tokuş, Şimdi Evliya Çelebinin say- dığı maddeleri biraz asrileştirip | meselâ, kılınç, kalkan yerine mit | ralyöz, hava dafüi top kelimele- rini ikame ve başına da (4 say h kontenjan listesi) cümlesini ilâve ettiniz mi, bundan dört a- sır evvel yarı vahşi Abaza ka- bileleri tarafından tatbik edilip Evliya merhumu bile hayre- Ve medeniyet asrında | dünyaca tatbik olunan soh si: tem iktısadi bir tedbirden farkı kalmadığını görürsünüz. — Arapça bilir misin? — Uy- dur, uydür söyle... — kabilinden komisyonların, tâli — komisyon- ların ve bir sürü lâyiha- ların, takrirlerin ve kanunla- rın mevlüdu. olan — şu könten- janları, takasları, kliringleri bütün dünya elbirliğiyle orta- dan kadırsa acaba milletler a- Yağı 'alış Veriş biraz olsun - yo- luna girmez mi? Sakın: — Bilâkisş büsbütün karışır! demeyin, zira bugünkü girift, arap saçı vaziyetinden her hal: de daha beteri olamaz. — Dünyada normal hayatının avdeti î ı n herşeyden | DÜNYA YENT SABAH A — Askerlik Bahisleri — man Hamlesi Bütün dünyanın bekled 'le hangi cihete tevcıh edecektir? ğini sanmak, kelimenin tam ma- bir safdillik olur. Alman- ya bu-sene içinde harbi kat'i su- rette sona erdirecek teşebbüs ü yapmak ve kozunu oynamak seburiyetindedir Kendisine bu mecburiyeti tah mil eden âmil, gerek kendis gerek İtalyan ve gerekse istil: altında bulundurduğu memleket leri doyurabileceği müddetin git gide kısalmasıdır. Vâkıâ yeni mahsul belirmeğe başladı. İhtiyar Avrupa toprak:- ları buğdayını, arpasını ve mi- sırını vermek - üzeredir. Fakat bu seneki hasad acaba bu yüz milyonlarca aç insanı ne kadat besliyebilir? Nihayet kış ortala- rına kadar. Ondan sonra ne ola- cak?. İşte Almanya bunu bildiği ve en müsait bir mevsimde bulun- duğu için fırsattan tam mana- sile istifade etmeğe bakacaktır. Yunanistan ve Girid harekâtın- dan sonra girmiş göründüğü ata let devrinde her halde bu büyük barekete başlamak üzere hazır- lıklarını tamamlamakla meşgul- dür. , Almanyanın müstakbel hare - ket istikameti hakkında muhte - lif ihtimaller ileri sürülmekte- dir. Bunları burada birer birer nasile n 'ngiltere adalarını istilâ- ya teşebbüs. Bu . hareket muvaffakiyetle sona erdiği takdirde Almanya iki senedir peşinde koştuğu za- feri elde etmiş olacaktır. Fakat buna teşebbüs ettiği halde mu- vaffak olmadığı- akdirde pres- tiji fevkalâde Rırılacaktır. Bet milletlerin evvel, karşı koydukları tahdidatın ör- birbirlerine tadan kaldırılması lâzımdır diye iktısad âleminin galiba hakkı var.. A. C. SARACOĞLU RARI PAARBU HARBİ ' Mareşal Göring ki de harbi kaybetmiş olacak - kuvvetinden ve muvaffakiyet ümidinden yüzde yüz emin ol- mak mecburiyetindedir. Buna emin olmadıkça kendisi için fe- lâketle neticelenecek bir teşeb - büse atılacağını akıl kabul et- mez, 2 — Şimali Afrika ve Suri- ye ile Iraka hâkim olarak İn - giltereyi 'Akdenizden atmak. İngiltereyi Akdenizden atmak Almanyaya harbi kazandıracak bir âmil değildir, Zira Almanya bu suretle küvvetlerini ana va - tanla muvasalasi çok uzun ve | tehlikeli mıntakalara yollamak- la ancak zayıflar ve ordularını yıpratmış, Malzemesini eskit- Miş, stoklarını eritmiş olur. İn- giltereye Amerikadan daha Yade tayyare almak ve kendi is- tihsalâtını da arttırmak, adasını büsbütün zapdedilmez bir hale sokmak, yani tahkim etmek için bol bol fırsat vermis olur: Bundan başka bu mıntaka - larda yazın harbetmek cok güç bazı kısımrlarını işgal altına ala- gok zahmetli bir iştir. Havanın sıcaklığı her türlü harekâtı son (YENİ SABAH) IN BÜYÜK SİYAS İ TEFRİSASI ı Çanakkale önünde çeliğe imanın zaferi karşı çeceğini zannediyordum, Hü- cumun askerlerimizin mânevi kuvvetini -ve imanını sarsm; dığını biliyordum. Askerler mizin mâneviyatı yolundadır. Bu sözlerden iki gün sonra ayni Türk zabiti şunarı söyle - *t 1915 de filonun Çanakkalı zorlıyabileceğine kani idim. Çünkü pek az mü - himmatımız kalmıştı. Fakat batarya istihkâmları sapasağ- lam kalmıştı ve yı İngiliz filosu Boğzdan g; se bile onun arkasından kö - mür, mühimmat ve iaşe nakli- yatını temin etmek pek müş- küldü. Hücum esnasında nos istihkâmında zabitliği vazifesini hücumun ertesi gün tekrar c lunmasını ve filonun Boğaz dan geçmesini kat'i addettiğini söylemiştir. Hamidiye harp mensup bir zabit ö bundan dola- Dardı Za- gören z işaret gemisine diyor Ben şahsen İngiliz filo- sunun 18 Marta veya onu , takip eden kısa bir zaman za fında Boğazı — geçebileceğine hiç şüphe etmiyordum. 18 Mar taarruzundan sonra İngilizle rin çay içmeye gittikleri, erte i gün kahvealtıdan sonra h cumu rlıyacakları her kesin ağzında idi e Yazan: — V. Çörçil 147 Türk harbiye nezare- tinin beyanatı arasında aretinin be- şu satırları Türk harbiye ne: ü arasından orum 18 Mart taarruzundan son- ra mühimmat noksanına ve te- lefata, bazı bataryaların uğ - radıkları zayiata rağmen iti madımız berkemaldi, çünkü “Temas maynları sağlamdı. Sahil bataryaları maynları hi- maye edebilirdi. k filosu, Boğazı geçmeye teşebbüs ede cek gemileri önliyebilirdi Fakat müttefik filo bir ke re istihkâmları, mayn tarla larını ve Marmara - denizine doğru bir yol açtıktan sonra nasıl bir vaziyete düşeceğimi öylemek kabil değlldir. Bir kere İngiliz filosu Sarostan e Bolayırdan kara nakliyatı mıza hücum etmeğe başlayın - muğlâk bir vaziyetle kar şilaşacağımız meydandır. A ahilleri ara da denizinde ve İ tanbul — boğazında — nakliyat bir deniz hücumunu def'e, he- dikkate değer müşkülât arze- le büyük mikyasta bir hü decektir. Hattâ bu vaziyette ma mukavemet etmeğe kâfi bile on beş gün, Türkler için değildi. esaslı bir değişiklik husule gel — Sual 2 — O sırada İstan - miyecekti. 5 inci ordu, himmatını ve iaşe maddelerini son derece dikkatli sarfetmek şartile iki hafta müddetle her türlü hücu mü - a mukavemet dım istendiğinden malümattar edebilecekti.,, öriietür Suallerim ve cevapları Cevap — 1914 ilkteşrin ve Z ikinciteşrininde buna müma- Bundan sonra bir dostumun - sil iş'arlar yapılmıştır.. Ça delâleti ile bir Alman zabiti - nakkalenin ©o aylar zarfind nin Mmütaleasını aldım. s yeti ümitsiz idi. Mühim ismindeki bu zabit mattan eser yoktu; yeni bi Harbinden sonra Türk tek top mevcut değildi. - Bir- nıharbiyesine intisap etmişti. Cihan Harbinin buhranlı de ti. Fakat - benim anladığıma göre müttefikler yeni zayiat: tan çekindikleri kilmişlerdir. cum, bütün elde bulunan ku vetlerle tekrar edilmi dı hiç şüphesiz ki muvaffak lurdu. de Türklerin insanca zayi pek mühim değildi; dardan ibaretti. ve bataryalar makla beraber harp harici çı- karılamamıştı. mat stok! bulda bulunan Almanlar tara- fından Berlin hükümetine mü- himmat teklifinin haber veri- diğinden ve herhangi bir ya: kaç larda General Leyman (Paşa) eve iği ham- derece güçleştirir. Ve nihayet Bü mıntakalarda başlıyacak har- Bin hududu olmadığından ha - rekâtın mütemadiyen devam et. mesi iktiza eder. Şimali Afrika harbi ancak Avrupanın üç mis li büyüklüğünde bulunan bütün Afrika kıtasının zaptedilmesi ile| nihayete erebilir. Suriyeden ce - nubu şarkiye doğru ilerliyecek bir Alman taarruzu buralardaki | harbi sona - erdirebilmek — için bir taraftan Yemene, bir taraf- tan da bütün Hindistanı aşarak tâ Hindiçini hudutlarına kadar | dayanmak icap eder. Almanlar bütün bu muazzam sahalarda harbedebilmek, buralarda mil - yonluk ordular - besliyebilmek için bunları ana vatan yolile ik- mal etmek mecburiyetindedirler ki bu imkânsız bir iştir. Bütün bu mütalealardan çıka rılacak netice, Almanyanın ken di hayat ve istikbali için son derece kıymetli olan önümüzde- ki altı ayhk vakti böyle neti - desiz maceralarda yıpratmak is- temiyecektir. Esasen bu yolda bir projesi olsaydı, Yunanistan harbini hemen Müteakıp Irak isyanı devam ederken bunu rea- ilze etmek üzere harekete ge- çerdi 3 — Sovyet Rusyaya karşı bir barekette bulunmak. Bu ihtimali derpiş etmek İçin Almanyanin bunu yapmakta nc istifadesi olacağını dü; lâzamdır. Filhakika eğer Alman ya Sovyet Rusyaya taarruz ede- cek ve bu taarruzu muvaffak o- lacak olursa, Sovyet Rusyanın bilirse şu istifadeleri elde edebi- lir: A — Petrol ihtiyacını tama- mile karşılıyacak menbalara sa- hip- olur. Ukraynanın münbit toprak- larına malik olur. C — Rumanya gibi, Finlan- diya gibi memleketlere bazı pay- lar vererek onları kendisine bağlar. (Sonu sahife 4, sütun T de) için geri Eğer 19 ve 20 Martta hü - ol: “Bu 18 Mart muharebesin- ti Yüz ka - İstihkâmlar hasara uğra - Fakat mühim- ri azalmıştı ve yeni işünmek | | daima l kötü mayn vardı. O resinde, General Fon der Göltz - ile tahkimatı gezmiştik. Fikri- (Paşa) niın bulunduğu birinci mi söyledim: İngilizler ticaret orduda erkâmharbiye reisi i- gemilerile bile İstanbulu elde di. Türkiyenin Cihan Harbin- edebilirlerdi. Şiddetli bir deniz deki rolüne dair bir de kitabı “tarhuzuna karşı ikinciteşrir ardır. Bu Alman zabiti benim de. bile Türkler müdafaasız bir sıra suallerime pek nazi- bir halde idiler. 1915 şubatın- kâne cevaplar vermiştir, Su- dan sonra acele bir yardım alleri ve cevapları aşağıya a- Yapılmadığını bilmiyorum. Fa- liyorum kat pek muhtemeldi; çünkü Sual 1 — 18 Şubattan mar- Türklerin kâfi derecede mü - tın sonuna kadar yalnız deniz- - hir imaline — yarıyacak dan yapılan hücumlarımız sıra- febrikaları yoktu. unda sizce en buhranlı devre — Sual 3 — 18 Mürt taamru - olmuştur? sundan sonra- istihkâmların, Cevap Türkler için va- yahut istihkâmlardan. herh t, bilhassa 18 Marttan son- gi birinin ağır 'w' ı ne ra buhranlı olmuüştur.” Vakıâ dar mühimmata - malik denizden. taarruz. tardedilmi ( a» & Sayfa Şimdilik Z— —— ü —— Bukadar ! Asker ailelerine yardım için vari: dat membaları İ—ıanbuı Belediyesi, as ailelerine yardım işini defa esaslı olarak eline m bulunuyor. Bu hususda bir çı ye_n'mh kararlar ittihaz ettiğin öğreniyoruz. Yakında mevkiine konacak olan bu kz rarların beklenen maddi faide leri temin edeceğini ümid ed riz. Bazı varidat menbaları B ihtiyar' yine bu hayı ihtiyari yine bu hayıri işe tahsis edilebilecek başkıi gelir menbalarımızın mevcu olup olmadığını düşündüm. hma gelen bazı noktaları bi ya yazmayı faideli buluyorum Evvelâ halkevleri ve en müesseselerin gazetelere ve raya buraya gönderdikleri da vetiyeler, muhtelif mektupl risaleler vesaire var ki, bunl; iyi cinsten birer içinde gelmektedir. Yalnız bizirl matbaaya günde yedi sekiz ha evinden böyle mektuplar gelir H üzerinde yalnız gazetemizin ism yazılıdır ve zarf kapalı bile d ğildir. İşte size sokağa atı hem de bizim değil, Avrupa | kaklarına atılan bir para. H evleri vesair cemiyetler p gazetelere davet, Vesair ilânl gönderdikleri vakit bunu zarf: olarak bırakabilirler. Bu s le kırtasiye masrafından yap cak tasarruf asker ailelerii yardım sandığına devredilebili Vestiyer parası mumiyetle sinama, tiya ro, gazino vesaire yerl irildiği vakit şapka ve pal desülerimizi vestiyere bı Ve çıkarken de 10 kuruş vi riz. Böyle bir yere günde binlerce kişi devam etti; re İstanbulluların günde v yer parası namı altında para üç dört bin lirayı mut bulur- vebu paralar doğr müessese sahiplerinin kasala yına akar. Hiç bir emek muki bili olmadan kazanılan bu görünmiyen para hiç bir ye de tâbi değildir. Ve müe: se sahiplerinin bunu almaki hakları yoktur. Belediyenin bir kararı, bir n vi vestiyer vergisi diyebilece| ğimiz bu paraları pekâlâ aski ailelerine yardım karşılığ sis edebilir. Bilhassa bu tedbirin son derece büyük & varidat menbal temin edebilei ği aşikârdır. Bu noktavı valimizin nazarı dikkatine derim. MURAD SERTOĞLU| Yurtta Sabah İzmitte yazlık sinemal: İzmit, Hususi) — Şehri de yazlık sinemalar çoğalmı Bu sinemaların birinci mey dühuliyeleri 20 kuruş gibi cül bir para mukabilindedir. Sij maların bu ucuzluğu dola) çok rağbet görmektedir. 'azlık sinemalarda gösteril filmler iyi ve ekseriyetle çe sözlü olduğundan alâka da çok olmaktadır. 4 — A İzmitte plâj ihtiyacı İzmit, (Hususi) — İzmil Halk bu sıcak günlerinde deniz kenarında duğu halde denizin hasret) çekmektedir. Evvelce beledi) nin idaresine terkedilen değ hamamı da ihmal yüzünden b mıştır Deniz hamamı, İzmitteki pil ihtiyacını kısmen — olsun t etmekte idi. Şimdi bu sıcak ve kavurucu yaz günlerinde deniz bize, biz denize bakarak teyem- müm etmekteyiz. plâj yoktur. Taşla baş yaranlar Kadıköyünde Körler sc n da bir kömür deposunda çalışan Hayri Ağılı ile Şahin Koca - iş yüzünden kavga etmişler ve ahin Koca: kaptığı bir taşla Hayrinin başını yarmıştır Yine Kadirgada Dc aCi min çıkmazında oturan Ayşe ile Zehra da kavga ettikleri sırada Zehra Ayşenin bağını taşla yar mıştir İki suçlu yal râli hastahane dlânmış ve ye Kald iki rilmiş-