YENI SABAHL /Sayfa : $ ; imdilik — ahrıyelıle l —Bukadar! F İnhisarl Eîahrıyeiaâer, ordunun incileridir. Va- “iltarlar vekâle, 2 1941 1 ıı,ıınm : HerE —- Sabah ——— | Türk gemilerinin |Amerika seferleri Komitacı Aşkı | | Yazan: MURA “ Karım olursun. D SERTOĞLU Seninle uzaklara, çok uzaklara, bizleri asla bulamıya- cakları kadar uzaklara gideriz ,, Tefrika — Evet! Istemez misin? O| Baman ebediyen benim olursun. | Buna razı olacaksın değil mi 'Anna? — Senin karın olmak, bu be- nim için çok büyük bir sey. Ha- yır Cevdet! Buna hakkım yok. Bu da ne demek! Beni miyor musun? Ben de seni sevi yorum ve seni kendime ebedi- Yen bağlamak istiyorum. Sen de Makedonya idealinden vaz geç- meği kabul ediyorsun. O halde ortada ne mâni kalır? Anna cevap vermeden Cevde- | 'te bakıyordu. Onun hiçbir şekil- | de bir hal çaresi bulabileceğine ihtimal veremiyordu. Cevdet devam etti: | — Evlenmemiz için sence her hangi bir mahzur var mı? — Ne gibi bir mahzur olal ir? Fakat bu imkânsız bir şey. — Dinle beni Anna. Beni bu- | radan alıyorlar. Yemene tayin edeceklermiş. Yemenin nerede olduğunu biliyor musun? — Arabistanda galiba. — Evet Arabistanda, Mısır- dan da daha cenupta. Bir kaç güne kadar buradan hareket et- | mem lâzım gelecek. O zaman | benimle gelir m:sin? | â İstanbula gidece -| ğiz. Bu büyük şehri görürsün. | Orada Allahın huzurunda be- nim karım olabilmen için Müs-| lüman olursun. Bu senin için bir fedakârlık olacak. Fakat yap- man lâzım. Eğer razı olursan.. Anna cevap vermeden Cevde- | ti dinliyordu. Cevdet ondaki sü- | Küttan cesaret alarak — konuş.-| makta devam etti: | — Benim karım olduktan son | ra derhal Yemene hareket ede-| riz. Orada herkesten, bütün ta- | nıdıklardan uzakta seninle yal- nız ve başbasa yaşarız. Bizi hiç kimse, hiçbir şekilde rahatsız etmez. İster misin? * Anna başını eğdi: — Seninle olduktan sonra her yere gitmeğe hazırım. An- cak bu hayallerin hakikat olma- sına imkân yok. — Neden? — Buradan çıkıp gitmemize müsaade etmezler. — Kimler? Buna kim mâni olabilir? | Mize mâlümat gelmişti | bir ihtimal | herhangi bir sebeple bozulmuş E No. 4 zırlamağa — koyuldular. —Anna | Petrof amcanın ismini verme - mekle beraber kendisine hazır- nan Son tuzağı ve Yanef hai- ainin Cevdeti öldürmesi için kendisine vermiş olduğu son kat'i emri söyledi. Cevdet: — | — Kalkandelenin altını ü tüne getireceğim, dedi. Yanef denilen mel'unu her halde ele geçireceğim. Yahut Yanef teh- likeyi görünce savuşmaktan baş ka çare görmiyecektir. Ben de bugünden tezi yok yeni vazife- yi kabul ettiğimi telgrafla mer- keze bildiririm. Hareket emrim | birkaç gün zarfında muhakkak surette gelir. Sen şimdi eyine dön. Eğer sana herhangi bir vasıta ile bir haber göndermiş olurlarsa cevap vermeden evvel benim gelmemi bekle! Ben dai- reden erken çıkmağa gayret e- deceğim. | Hakikaten Anna evine dön - düğü zaman kapının altından atılmış bir mektup buldu. Mek- tubu açar açmaz Yanefin yazı- sını derhal tanıdı. Mektun ciddi bir eda ile yazılmıştı ve şu me- | alde idi: |.bu alde idi ğ Kat'i emir almış olduğunuz ve aradan bir gün geçtiği halde vazifenizi yapmamış bulunuyor- sunuz. Bu müddet zarfında Cev- detin evine girmiş ve kendisile görüşmüş olduğunuza dair eli- Son olarak — silâhnızın olması ihtimalini düşündük. Ak- şam üstü evine süt bırakacak 0- lan adamımız, bir paket içinde size bir de yeni tabanca getire- cektir. Bu defa son olarak 24 saat mühletiniz vardır. Bu müd- det rarfında vazifenizi yapmı - yacak olursanız kanun harici addolunacaksınız. Bu acı ihtari” yapmağa mecbur - olduğumdan dolayı müteessirim,,. | Akşam üzeri eve sözde süt bı-| rakan adam, Tilhakika bir de vaket bıraktı.. Anna bunu açtığı zaman içinde yepyeni dolu bir ' tabanca buldu. (Arkası var) Kuvvetli kıt'alarla bir asker — Onlar.. ihracı, son derece ince hazir- — Onlar kim? lıkları tamamlanmadan — yapı- — Komitacılar. lamaz. Bu yolda hiçbir hazırlık Cevdet asabi bir kahkaha at- tı: — Sen çocuksun Anna! On-| lara o kadar ehemmiyet verme! Hiçbir sey yapamazlar. — Sen onları tanımıyorsun evdet böyle bir şeyi sezecek imkânı yok bizi lar, Daha doğrusu bi yaparlar yahut ya- pamazlar, onu bir defa geç. Ma- amafih seni teskin etmek için kararımızı ve hareketimizi gizli tutarız. Hattâ sen benden evvel hareket edersin. Seninle Üsküp- te, yahut istersen — Selânikte buluşuruz. O zaman kim ne an- lıyabilir? Cevdetin sözlerine yavaş ya yapılmamıştır. Böyle bir sefere girişmek için her şeyden evvel m-uayyen kadroda ve gayet iyi talim görmüş, birinci derecede kere ihtiyaç vardır. Halbuki böyle asker henüz elimizde yok tufr. Avustralyalılar ne kadar cesur ve atılgan olurlarsa ol- sunlar, kraliyet deniz fırkası gibi ancak kısmen talim gör- Müş askerlerdir. 29 uncu fırka İngiltereden ayrılmış ise de ni- sanın ilk haftasından evvel o- raya varamıyacaktır. Hem de nasıl bir vaziyette vasıl olacak acaba? Bunlar, derhal harbe sürülecekleri hesaba katılmak- sızın yirmi bir nakliye gen bindirilmişlerdir. Mühimmat vaş Annanın da aklı da, mitralyözler anbarlarda... başlamıştı. Evet, bu pek âlâ t talim görmüş kıtaat cephe- mümkündü. Komita, onların a- ÜÖ ye girmeden evvel sakin bir de- ralarında verdikleri karardan ' A? nizde ya bir küçük gemiden, nasıl haberdar olabilirdi? Bir | $ yahut bir rıhtımdan çıkacak - defa şu lânet adamların bulun- r, sonra toplanıp harp niza- dukları muhitten uzaklaştıktan #? mını bulacaklardir. Limnoz a- sonra her şey yoluna girebilir- W aasındaki Mondros limanı lâ- di. Daha şimdiden kendisini Cev & zım olan kolaylıkları ihtiva et- ! % detle başbaşa, şu ölümlü diyar memektedir. Diğer taraftan, lardan güneşler kadar uzak bir A Gelibolunun ötesinde 60.000 as yerde — yaşıyör — zannediyordu. kerimiz olsa bile bunların iaşe Her türlü Korkudan, her türlü &) yasıtaları bütün Akdeniz kıyı endişeden uzakta, ruhunun bü- larına yayılmış bulunuyor, has tün ke:dretile sevdiğine inandı; tahaneler hazır değildir ve he- Cevdetle geçecek bu hayat ne P nüz erkânıharbiye zabitleri bir kadar tatlı, ne h nadet do- aa lip işbirliği yapman Ju olacaktı AD İri siyah gözlerini ( $ — Halbuki buna mukabil Al - gözlerine — muhabbetle ? man erkânıharb reisi I Genç zabit, bu her zaman gan Ğ,.ıw. daha Liege'de iken i li görmeğe alı gözlerin i uı h Pr eti islaha de ışıldayan ümit lemal: 2 t edilr Alman generali yük bir le gördü D derhal trene atlamı — Teklifimi kabul ediyor ı hakkındaki ancak değil mi Anna? Görüy Ş iptidaf malümatı E bildir. h te ; v a renini t n b 1 be r r L başlarken ürk vapurları Amerikaya sefere başlayacaklarmış ete sütunlarına intikal e- den bu haberin doğru çıkma- sını can ve gönülden dilerim Zira yelken devrinde Akdeniz- den Horn burnuna kadar nurlu sancağımızı dalgalandırmış - 0- lan Türk gemiciliği buhar dev- rinin açılışından sonra devri A- zizide bir müddet parlamış, son- ra ikinci - Abdülhamidin vehmi- ne kurban giderek Haliç rına gömülmüştü. İ Meşrutiyetin le dirilme- ğe başlayıp 1914 Cihan Harbi- nin darbeleriyle bir hayli hi palandıktan sonra Cümhuriyet devrinin feyziyle adamakıllı ge- lişen Türk denizciliği her şeyi başarmıya kadirdir, hattâ gay- ri mümkünü bile. Nerede kaldı ki Amerikaya sefer yapmak. * İkinci Abdülhamid devrinde Yemende bilmem kaç sene hiz- met verdikten sonra İstanbula | avdet emrini alan köhne — bir gambot Süveysi güç belâ geçe- Bildikten sonra Portsaide gelin- ce havuzlanmak bir mecburiyeti kat'iye haline gelir. Gambotu havuza sokarlar, kalafat baş- lar. Havüz Mmemurlarından — bir İngiliz deniz zabiti gider, gelir, gambotun karinesini seyreder, bi 1 sallar dururmuş. Fiırsat ükçe —de gemi süvarisi- ne itibar gösterir, onla- ra birer fevkalbeşer muamelesi yaparmış. O kadar ki bu hal gambot süvarisinin nazarı dik- katin!"celbetmiş ve İngiliz de- nizcisinden gösterdiği bâriz ri- ayetin sebebini sormuş. Beriki piposunu dişlerinin arasına yer- leştirerek: — Aziz meslektaşım, demiş, kalafat için havuzumuza aldığı- mız şu köhne geminin karinesini muayene ettim, gördüm ki bun- dan beş altı sene evvel daha İs- tanbuldan yola çıkarken gemi- yi çimento ile üstünkörü kalafat edip bu kalâfatla Akdenizi, Kı- zildenizi, Şap denizini geçmiş- siniz; senelerce mercan küme- leri arasında hizmet - vermişsi- niz. Bu şartlar içinde denize a- çılmıya — cesaret eden cesaretinize hayranım: — Göster- diğim riayet ve alâka da mes- leki hayranlığımın bir ifadesin- den başka bir şey değildir. DÜNYA HARBİ zifeleri güç ve o derece şereflidir . Bahriyemizde hizmetin diğer askeri sınıflara nazaran daha u- zun olarak üç sene Kabul edil- mesi bu sınıfa mahsus vazife- lerin güçlüğünü ve ağırlığını ilk nazarda tebharüz ettirir. Hem deniz erlerine mevdu vazifeler pek mütenevvi oldu - ğundan bu sınıf mensuplarında zekâ, idrâk ve beden kabiliyeti gibi hassa ve vasıfların aranma- | sına dikkat edilir. Mütefennin ve tecrübeli deni zabitan heyetlerince yapılan tef tişlerde bu seçim bihakkin icra ve erler malümat ve kabiliyetli rine göre silâhlı talim devresi- nin ikmalini müteakıp filotillalara, denizaltılara, deniz tayyarelerine, mayn — torpil gemilerine, Üslere, limanlara, | telsizlere, sabih doklara ve ta | mir havuzlarına, muhaberat, e- lektrik, inş. dökümhanelerine ve lerine gibi hizmetlere tevzi kı- hnır. Donanmada amiraldan erlere kadar münkasim vezaifin ifasın” da çok dikkat ve itina evvel şarttır. Bugün bir harp sefinesiğin değeri, göreceği rolü ve sene- | Jerce iyi suretle muhafazası mil- lete milyonlara mal olmakla be- raber bu müessir müdafaa si- -— Kız gibi gicir gıcır teknelerle geferi herkes yapar. Hüner o köhne gambotla Okyanuslar aş. maktadır. * Bugün, hamdolsun, nizciliği bakımsiz değildir. şükür elde mevcut teknelerimi- zin hepsi genç ve yeni değildir- k de- ler amma içlerinde çok iyileri de | vardır. Ve bu teknelerle — Türk denizcisi Amerikaya değil, Ce- nup Kutbuna kadar güle oyn- ya gidip gelebilir. Haber kat'i- leşsin de size mütarekeden son- | Amerikaya | ra “Gülcemal,, in yaptığı seferden ve bu seferin Türk denizcisinin göğsünü hak- kiyle kabartacak hususiyetle - rinden bahsedeyim. Göreceksiniz ki, elinde vası-| tası ölmak Şartiyle, Türk her şeyi, herkesten-iyi başaracak bir tiynette yaratılmıştır. — El- verir ki o vasıta kendisinden e- sirgenmesin, A. C. SARAÇOĞLU filoya, | ye, deniz fabrika ve | şe gemı-' Çok | SAA Yazan: Bahri ÖZDENİZ lâhını eksiltmek değil çoğaltmak devletçe ve hepimizce üyük arzudur. Hava kuvvetleri #ayyareler, mevcut değil iken deniz teşkilâ- | tına dayanan büyük — devletler | | kudretlerini ve zaferlerini uzak | | ülkelere götürmüşlerdir. | Hep donanma sayesinde ana- vatanlarına — iptidai maddeler, madenler ve petroller veren zen gin müstemlekeler temin etmi lerdir. Bu tatlı ve kazançlı seferler o devletleri denizciliğe ehemmiyet le teşvik etmiş ve deniz sınıfı-| nın bugünkü ihtişamı meyda.na1 gelmiştir. Çünkü her gemmım | deryaya inişini daha büyük to- | najda yapıların tezgâhlara ko -| nulmaları takip etmiştir. | Bugün kürrede Mmevcut üç büyük deniz devleti rekabet ve siyasi ihtiyaç yüzünden harıl harıl gizli çalışmaktadır. | Bu üç devlet: İngiliz, Ameri- ka, ve Japondur. İngiltere aslında cezirevi bir devlet olmakla anavatanı Bü-| yük Britanya adasını şimdiye | kadar bahriyesinin kuvvetile muvaffakiyetle müdafaa etmiş- tir. | | Lâkin barbin sonunda bu müdafaanın kaymeti hakkında tarih. harp hükmünü verecek- tir. Askeri büyük devletlerin enW müessir silâhı anlaşılmakla be-| raber beynelmilel resmi bir ka-| | rarın bunu tayin etmesi elbette | daha kat'f ve salim olacaktır. | Asri deniz devlerini bir kere gözönüne getiriniz. Ateş püs - kürmedikleri zamanlarda bile manzara ve heybetleri dehşet ve haşyet vericidir. Hele müt. | -hiş (borda salvoları) kıyamet- | ten bir nümünedir. Buna muka- | | bil düşman tayyare hücumların. | da-da büyük tehlike geçirir- ler. Filo, irkâp ve ihraç iskelele- | rinde muhtemel bombalar altın-| da askerleri himaye ve ham-* | kâtı teshil etmek gibi cidden | fedakâflık istiyen — vazifelerle mükelleftir. Bilhassa bu ameliyat geceleri icra edilirse daha güçtür. Düş - man sahillerine ihraç harekâ- dahi yarı muvaffa- kiyeti kazandırır. Ve (Debark- Man) için muhafazalı kafile u- sulü (sevkiyatı bahriye) den is- sitfade edilir. Bahri kuvvete malik olma - dıkça veya bugünkü harplerde iüstünlüğü kazanan hava kuv - vetlerinin himayesi temin edil- medikçe nakliye filosunun tah- riki endişe ve felâketi mucip o- labilir. | Kıyıları müdafaa etmek veya sahildeki müdafilere ateş aç- mak ve ihraç sahalarındaki mayn ve torpilleri taramak ve müstahkem harp limanlarına hu cum etmek hep filonun üzerine | alacağı ağır vazifelerdir. Bilmem ki denizi sevmiyen, | onun hasretile yanmıyan var midir? Bu böyle olmasaydı ay- larca süren uzak deniz seferleri ne ve harp sefinelerindeki ge - dikli vazifelere rağbet eden bu- lunur muydu? Bu sebepten de- nizerleri alelekser sahil çocuk-| larıdır. Bu yavrular, yürümeğe bas- ladıkları dakikada ana ve baba- ları onları sahil kumsallarına bı- | rakmışlar ve sularda - balıklar | gibi yüzmeğe ve gemiciliğe alış- | tırılmışlardır. Birgün gelip resmi deniz erle- | ri seçildikleri vakit denizle bü- yük ünsiyetleri ve binnetice mu- | kavemetleri bulunmasından fır- | tınalı ve dalgalı havalardaki seyrüseferde dahi aksaklık gö -| rülmez. Fırtınaların gemiyi kamçıla dığı ve dalgaların güverteyi sü- pürdüğü esnada fütursuz vazife görebilmek için ancak bu suret- le yetişmiş erler olmalıdır. Bugünkü saffıharp zirhlıların da, tayyare gemilerinde ,kruva- ir, destroyer, torpitolar, deni- zör, destroyer ,torpidolar, deni- işliyen akıllara hayret verici makine, motör ve türbinleri ida- re edecek bahriye zabitlerindeki malümat, tecrübe ve manevra | klarının ne di kud -| 4! B a | çok namuslu vatandaşların ka- retli olması lüzumunu — göster- mektedir. Gemisinin manevra — kabiliye- tini ve rotasını iyi tanzim edecek ve zırhlısını tecavüzlerden koru- | yacak süvari ve kaptanların a- ğır vazifeler arkasında milli şe-| (Sonu ssyfa 4 sütun. 2 de) tinin güzel bir. kararı) vvelki günkü nüshamız- da Gümrük ve İnhisar- lar Vekili Raif Karadenizin be- yanatını okumuş - olacaksınız. Bu beyanat arasında çok mik him bir nokta var ki buna sü- tunumda bilhassa işaret etmeği faideli bulayorum. Bu nokta, inhisarların işçilerine parasıs öğle yemeği tevzi etmesi iğin verilen karardır. İşçi ve gida - B izde işçilerin hayat şart- ları bir hayli ağırdır. Müzsmir surette çalışan işçi or: ganizasyonlarının mevcut olms Mması, işçilerin nisbeten cahil ob maları, kendilerine pratik ha- .yat bilgileri öğretecek bir mü- essese filân bulunmaması, çok defa aldıkları parayı yerine sarfetmemelerini icap ettirir. Ellerine geçen cüz'ü paranım bir kısmı da bu şekilde harca- nınca geri kalan kısmile gerek kendisinin, gerekse ailesi efra- dının geçinebilmesi Sson derece güçlük peyda eder. Bu yüzden fabrikalarda öğle yemeğini iki simit yahut bir çörekle geçiş- tirmeğe çalışan bir çok işçilere tesadüf edilir. Halbuki karmı doymamış - bir işçi hiç bir zaman iyi çalışamaz. Bir işçiden mükeramel randı man alabilmek için şart ona İ gıda vermektir; karnını iyi do- yürmaktır. İnhisarlar Vekâletinin dirayeti te Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti bu noktayı anla- mak dirayetini göstermiş ve iş- çilerinden daha yüksek randı- man alabilmek için isçilerine iğle vakti bedava yemek dağıt- mayı kararlaştırmıştır. Bu gü zel tedbirden iki hayırlı ve müs bet netice ahnacaktır. Biri bir rınları doyacak, böylelikle bun- lara esaslı bir maddi yardım yapılmış olacak; diğeri karın- İarı iyice daymuş - olan işçiler daha neş'eli çalışacaklar, bin - netice daha fazla randıman ve- receklerdir. Bu fazla randıman, inhisarlar idaresinin yemek te-” min etmek için göze aldığı fe- evvel taranmış olan bir sahada gemilerimiz mayne nasıl çarp- Mıştır? Bilmiyorum. Belki de sahilden sabih maynler atıl - mıştır. Kaybettiğimiz gemiler benim için pek elim ve ıstırap âver oldu. Fakat tehlikelere ve l (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİKXASI | Çanakkalede : Kararsızlık yüzünden hezimetler reket ve ordu ile donanmanın işbirliğindeki ihtilâtlardan bi- haberdir. Fakat böyle azim- kâr, iradeli bir jestin Çanakk lede temini mümkün değildi. Eğer. saydı... Çanakkaledeki İngiliz gene rali Hamilton vaziye satırlarla izah ediyor şte ben hâlâ, karargâhı ol- madan, sıhhi teşkil: ordunun İskenderiyeden mi, yoksa Limnozdan mı hareketi 1 olmadan icap ettiğini öğrenmek zarure- tile bekliyorum. Gerek ben, gerek erkânıharp reisim böyle idari meselelerin tamamile ca- hili olduğumuz halde bize bu hususta rehber olacak yalnız tecrübelerimizdi Limnozun kullanılması kabil — olmadığını Harita üzerinde a avtığım te görüyorum. cele kikler ve Br itvaile'in nasihetleri sonunda İskenderiye karar veri; rum, - Fakat bir idari er harbiyenin yardımı olmak bu kadar bir mese hallede nanıl: k n akşam Ahibabada « la er talihim y şu acıklı Yazan V Çörçil 140 er benim dediğim büyük bir kat- den evvel, € olacak olsaydı, iyet ve isabetle kuvvetlerinin ketini hazırlardım kara hare- deniz ve müşterek zayiata tahammül Yek. Çünkü bunlara göğüs ge- remezsek kazanamayız. lar uzun bir zaman hi etmek ge- aretimizi asla kaybet - izin yeni bir hücuma ha- nıyoruz. Büyük istihkâm- için harp i edilmiştir. Bouvet batın- dakârlığı kat kat ödiyecektir. Gönü! ister ki, G nül ister ki fazla işçi kullanan diğer bir çok müesseseler de İnhisarlar Vekâ ietinin bu tedbirini taklid etsin- | ler, onlar da işçilerine parasız gıda temin etsinler. Bunu yap- tıkları takdirde kat'iyen maddi bir ziyana uğramıyacaklarına emin olabilirler. MURAD SERTOĞLU cıya 'kadar, her gey yolunda gl | YYYYYYYYYYY UYN MA gidiyordu. Bizim düşmana ver | POLİSTE diğimiz zayia yih “etmok G — 9 S - bahriyenin muhtaç olabileceği güçtür; fakat istihkâmlarda £ Mavna ile gemi arasınde orduyu teşkile karar verdi. büyük infilâklar göründü.,, | ezildi ğ 9 t SeRİLEİmRERER | Amiral yeni hücuma — Amiral fikrini değiştir Liman . amelesinden Ali Os- hazırlanmak kararında... meden evvel... man, İtalyan bandıralı Kapc Çanakkale önünde —Am dö Robek, ilk fırsatta tek başlamak üzere 18 Mart ta: 18 mart ak- şamı Mondrostaki Amiral Ver- ruzunu kesmiş ve şu telg serek yüzen maynlı mis' 'afı çekmişti Buradı denizden t: azmi görülüyor. Bu kara neral Hamiltonun karargâhını ve üssünü letmek yüzden kara amiralin o tarihlerde rruza devam etmek Ge- İskenderiyeye nak- niyetinde - olması, bu har zunun ge- arma vapuru bordasına yanaşık bulunan bir mavnaya vinçten indirilen — yükleri istif ederken vinççi İbrahim Özdemirin yan- lış bir hareketiyle mavna ve ge- mi arasında kalarak yaralan- mış ve Beyoğlu - hastahanesine kaldırılmıştır “Eğer 29 uncu fırka burada Ve B Cikme: hakkak bul a rek sahile verleştirilmiş tüp- Sikmesi muhakkak bulunması b iğüE olsaydı, eğer ben bu hafta için- Tel Sahile verlesirilmis tüD- ihtimalleri karşısında da de- Belediye cezası verenler ge 39 VAĞÜ Üirkaya istinad ae e yüküğden 'Gön-derece” Eilmemişti. FHiattâ bilakiş, b eBlediye talimatına riayet et- BESCİĞR K ben ve erkânı- tahripkâr bir gün geçirdik. Mümi bir askeri taarruz ne ka- medikleri görülen 22 şoför, 38 BÜU T5 UĞN SO B C e aa Üa AA G dar getiliş l ha Ka din hamal, 2 arabacı ve tramvay - evvel gelmiş olsaydık... Filo - İ he OA Va DAt Gnün kararını sağeei ayca dan atlayan 14 kişi haklarında aT AA G ea SST AA e daçi Ması da muühtemeldir. Amira- ceza zabıtları kesilmiştir. Ay- zaman elimizdeki kuvvetlerle fakat onun ( İnflemible bi İin 20 mart akşamı gene | vıca mühtelif - gıdalardan — 14 hücuma - sirişebilirdil muhtemeld cible bir tona verdiği <ostan mdde tahlil edilmek üzere nük Kumandan Hamilton, şimdi Mavn tarafından hasara uğ- ihtimali kuvvetlendiriyor müneleri. alinip, beliyee e K birçok fena imkân- radı. Gauloi, topçu ateşile ya B yahanesine - gönderilmistir KN S Ti Vis Amiral dö Robek' lar, ihtimaller görüyor ve bun- ralandı. Diğer gemiler iyi bir 5 Kezapla yaralanan lardan birini intihap mecbüri- haldedir ve topçumuz — istih Sir Hamilton'a a yetinde kalıyordu. Erkânıhar- kâmların topçusuna çok faik Askeri noktadan karargâhı- amele dün öldü biyesi, geç kalmak ne kadar - Tir nızı Mısıra nakletmenizi doğ- ı Pundar - ÜÇ RARS SDUURUR tehlikeli olursa olsun, fena ha- — Amiral 19 martta da Gene- ru buluyorum. Fakat siyasi SrEC B AA l I ö zap varillerinden birinin düşüp zırlıklı acele bir taarruza giriş Tal Hamiltona şunları yazmış- »oktadan kıtaatın acele Mond F eCT Yü mek daha acı neticeler verebi rostan nakli meselesini iyice üK Biz ni YanMAS S ç. DÜ n Yahın mayetile taaae ” Bir tetkikten geçirmek Miztahaği eei Te Ja ü i ( n Z hafif oldu. - Bu- kan hükümetleri bizim bu na inRelE S ian Yaküp iei İ F ' I 4 lırıldığı has- ( F y Pok h ta l siri nakle; Çanakkale ; I € ı a. Ü- z e i t 2 ; n er