17 Nisan 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

17 Nisan 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 NISAN —— 1941 487 Ay işgali altında Antalya ve hav “Marki Faranti ile u ital yan alisinden notlar A Yazan: Dâniş Remzi Kor kumandanın mü- lâkatı. - Kumandan mutasarrıf vekili hakkında neler düşünüyor? - Korkunç bir şahsiyet: Emin beğ. - Kim kimi idare ediyor? - Markinin sevinci, z 3ğ — Ancak Marki hesabına şuna| teessüf edilmeli veya gülün - melidir ki bütün bu gayretlere rağmen yaptığı hesap boşa Çık- miş; Remziyi polislere teslim | ettirip onlar gittikten sonra yüz- başı ile birlikte kumandanlığa verilecek raporu tesbit ederken İtalyan işgal kuvvetleri kuman- nı albay Kavallinero Cano îeksandm da maiyet erkânı ile birlikte muvakkat hükümet binasına gelmiş bulunuyordu. Çünkü daha resmi kanaldan raporlar verilip kumandanlığa bildirilmeden evvel — vak'adan haberdar edilen ve oldukça da mugalatalı şekilde malümat e- dinen kumandan büyük bir te- lâşa düşmüş bulunuyordu. Bu- nun için alelâcele hükümete ge- lerek işi bizzat - idare etmeye karar vermişti. İçeri girer gir - mez Markiyi de orada görünce biraz ferahladı ve: — Onu da kendileri bilirler. Ancak unutmamalı.ki böyle ol-| düğu takdirde ara yerde müthiş bir gerginlik hasil olacaktır. En | Hwîşgxk'nlu bile büyüyüp birer hâdise olmak istidadını kazanacaklardır. Bu hususta ben de elimden epldiği kadar seyirci ımıııı.ı.gıW edeceğim. Bîmmıl, bu adamı teslim e- derlerse. — O zaman da blitün iktlda- rımla İtalyan makamlarına ko- laylık göstermeye gayret ede- . — Ya şu Emin bey hâdisesi | ne olacak?.. — Onun da derhal icabına ba-| kacağım. — Fakat bu sefer de başka bir Bebep ve mâni zuhur ederek yi-| ne beni müşkül bir vaziyete | sokmamayı vadediyor musunuz? | — Vâdediyorum. — Bir söz daha. — Buyurunuz. — Ben şimdi gidip bu adamı 'Türk polislerine teslim e;&ı: - ve dönüp - yine ya SEZ ira. Onun hakkında ya- | lacak muşür&ı..me" ayrıca Ve ileride görü: — Pekâlâ.. Bu muydu sözü - püz?. — Hayır. — Ya nedir?.. | — Buraya geldiğim zaman | verdiğiniz sözü yapmanızdır. — Ne gibi. | — Derhal Emin beyin evine yapılacak ziyarete gitmeniz ve âcele neticeyi bildirmeniz. Sizi , yine burada bekliyeceğim. | — Pekâlâ. — Öyle ise gidiyorum. On| dakikaya kadar bu adam dedi- ğiniz gibi Türk polisine teslim edilmiş olacaktır. Ve Marki bu sözleri söyler söylemez mutasarrıf vekilinden ayrılarak İtalyan muvakkat hü- kümetine gitmiş; biraz evvel yazıldığı gekilde Makedonyalı Remziyi Türk polislerine tes - lim ettirmişti. Görülüyor ki Markinin bu tarzı hareketi Türklere bir iyi- lik; Makedonyalı Remziye kar- gı bir dostluk ve hayırhahlık eseri değil; bilâkis daha mühim bir Türk gahsiyetini ele gecir - mek için yapılmış ve hattâ is-| tenmiye istenmiye razı olunmuş defi belâ kabilinden zoraki bir işti. — Siz burada mi idini müşavi Diye itiyadı olan iltifatta ku Bur etmedi. Fakat biraz sonra hâdiseyi ve neticesini öğrenir öğrenmez, — Ne diye mülerimi iade etti- niz?.. Diye sordu. Marki ona kısaca ve üstü kapalı olarak isi anlattı. Kumandan maivetine kendile ni yalnız bırakmaılarını söyledi. O zaman Marki ile baş başa ka- Jınca sordu. — Şu işi izah ediniz bakayım. | Hani şimdiye kadar Bmin beyi! alamış olacaktınız. Ben ge-| vukuat haberini duvar duy- maz çıkan hâdisenin Emin be- yin tevkifi etrafında vuku bul- duğu zannına kapılarak bu ka- dar telâş etmişltim, Marki - kolaytıkla ginyor yakasını kurtaracağını anlıyarak zeki bir gülüş ve bakışla — Aman kumandanım dedi! Hiç bu kadar beceriksiz miyim ben! Müşavirinizi çok tedbirsiz telâkki buyuruyorsunuz galiba. — Hayır estağfirullah. — Teşekkür ederim kuman - dan!.. Ben böyi 'alara mey- dan vermemek şi daha zi- yade tedbir ve temkin ile hallet- Meye karar vermiş bulunuyo- rum. Bu Türkü de bunun için iade etmiştim. Zira onu iade etmedikçe Emin bey meselesi halletmiyeceğini söyliyen — mu- tasarrıf vekilini bu suretle mak sadımıza imale edebilirim. Kumandan vaziyeti kavra - mıştı. Pakat bir yandan da kız- mıştı. — Faket Marki dedi. Bu mu- tasarrıf vektli için: “Gençtir, tecrübesizdir. — İstenildiği gibi idare edilebilir,, diyordunuz am- ma bakınız asıl o bizi istediği gib idare ediyor. Marki gülümsedi: — Bilâkis kumandanım. O bi- zim elimizde âdetâ bir oyuncak- tır. İsbatını da göreceksiniz Cano Aleksandro itiraz eder bir şekilde el ve baş harektleri yaptı: — Yanılıyorsunuz. yine bay müşavir! Bu genç adam bizimle, üdetâ alay ediyor. Emin beyden korkup çekindiğimizi hissede- rek bu adamı elinde koz olarak | kullanıyor. Bir taraftan onu bize teslim etmeyi geciktirmek için | bir sürü mâniler icad ediyor, bir. taraftan teslim etmeyi vüdede- rek bize her arzusunu yaptırı - yor. Marki bu sözleri duyar duy- maz fikri karıştı. Ontn da mide- bulandı. Filhakika kumandan böyle düşünmekte haklı idi. İş- te üç gündenberi mutasarrıf ve- kilinin bu oyalama siyaseti son- ra her fırsatta: | — Ben karışmam. Ya bu de- diğimi yaparsınız; yahut Emin | beyden vaz geçersiniz. Demesi Cano Aleksandromun sözlerini tamamile temin eden Aşikâr ve kat'l birer mileyyide idi. Buna rağmen birdenbire kumandanın fikrini kabul etmek te doğu olam azdı. Bu takdirde kendismin siyasf — müşavirlik kıymeti düşecekti. Bunun için: — Tamamile ve doğrudan doğruya böyle fikri kabul ede- miyeceğim kumandan cenapla- rı. Maamafih mutasarrıf vekili- nin bize karşı Pmin beyi elinde bir tehdit mahiyetinde tuttuğu muhakkaktır. Çünkü bu şahsi- yet memlekette çok mühim rol oynamaktadır. Daimi encümen | azası olarak halka ve şehre mü- essir olduğu kadar ondan daha ziyade büyük bir tesir ve kuv-| veti de elindeki matbaa ve gaze-| g tesidir. Nihayet en mühim ola -| rak ve bilhassa bizim zaviye -| mizden en çok dikkate alınacak olan bir vasfı daha vardır ki si: de bunu duyunca eminim ki şim- diye kadar verdiğiniz ehemmi - f yeti kat kat arttıracaksınız. — | Kumandanın merakı büyü-! yordu. Markinin sözü uzatarak Ö böyle merak verici tarzda anlat- gi masındaki gaye de bu idi. Yine ğ bu maksadla durumsayınca ku- mandan telâşIn sordu: $ | — Nedir bu sıfatı? — İngiliz aleyhtarlığı ile şöh- ret kazanmış olan ve Alman dostluğu ile memleketi bu umu- mi harbe sürükliyen İttihad ve Terakki fırkasının Antalyadaki ($ şubesinin umumi kâtibidir. Ya- | hiplerinin herhangi bir zarara lhp ” ÜÜİ K>eş altı gün evvel, ge- & ne bu sütunlarda yazdı- ğim bir yazıda, Anadoluya git- mek İs bazı vatandaşların, ev sahipleriyle aralarında mev- cut kunturatları yüzünden bir in tahaddils ede- ydetmiştim. Hâdisatın yri, bu tahminimin tamamiyle doğru olduğunu meydana — Çı- karmıştır. Nitekim bu yüzden vukubul âyetler her gün arlmakta — ve bir çok hukukt| meseleler ortaya — çıkmaktadır. | Hele yarın öbür gün göçler başladıktan sonra bu gibi ihti-| lâfların bir kat daha artacağı şüphesizdir. Ve eğer bu derde pratik ve esaslı bir hal çaresi bu İufinazsa bir çok nâhoş - hüdi- selörin vukuu tabildir. Bizce bu derdin kökünden izalesi, ancak ev sahibi ile kira- cı arasında mün'akit kunturat- ların feshedilebileceği prensipi- ni kabul etmekle kabildir. — | Esasen harp felâketinin bi- ze'de çatması ihtimali karşı - sında alınan bu tedbirin bir faydası da ahşap mahallelerde oturan halkın, kâğir binalarda oturmakta olup ta Anadoluya gitmeleri üzerine boşalacak — 0- lan evlere - taşınabilmelerini t- mindir, Şu halde kunturatların feshi neticesinde kâgir bina sa- uğramaları varit değildir. Boş kalmaları melhuz bir kısım ah- şap evlere gelince, esasen — bir harp vukuunda bunların tah - liye ettirilmeleri icap edeceğin- den, ev sahipleri gene ayni va- te kalacaklardır. Her ihtimali ihtimamla göz önünde bulunduran hükümeti-| mizin bu vaziyeti düzeltecek | tedbiri de gsür'atle ittihaz et- mesini bekleriz. A. C. SARAÇOĞLU ANARAAARADANI İkramiye kazanan Ergani — tahvil'eri Ankara, 16 (aa.) — Maliye Vekâleti ve Türkiye Cumhuri- yet Merkez Bankasından : İkramiyeli yüzde 5 faizli 1933| Brgeni istikrası tahvillerinin bu gün -16/4/1941 çarşamba- Mer- koz Bankası binaemnda Maliy& Vekâleti, Merkez Bankası ve diğer bankalar mümeesillerile noter huzurunda yapılan 16 nci Lord Halifaksın mühüm bir nutku Nevyork, 16 (a.a.) — Reuter3 İngiliz Büyük Elçisi Lord Hali- fax, İngiliz Dili Birliği Kulübün. de dün akşam verilen ziyafette bir nutuk söylemiş ve sözlerins, mükadderatın ağır bir dakika- sında konuştuğunu kaydederek | başlamıştır. Son günlerde, demiştir, Bal- kanlarda ve şirtali Afrikada vu- kun gelen hâdistlörin ağır ak- gülâmellerini afımsamakla — bir Lord Halifax, nihal xafer hak- kındaki tam itimadını bir kere daha teyid etmiş ve sözlerine şöyle devam eylemiştir : Amerika Birleşik Devletlerini ve Britanya commonwealth'ini yaratınış olan ayni zihniyet ve &yni hürriyet aşkı, hakikf can-| hlıklarını muhafaza ettiği müd-| detçe, Nazi sistemi gibi âdi bir şeye mağlüp olamaz. Balkanları ve şimalf Afrika- yı, bhakikatte oldukları gibi ab- mak lâzımdır. Bunlar, harp tab- kosunda siyah lekelerdir. Yu- goslavyaya, seferberliğini ta- mamlamadan ve evvelki Yugos- lav bükümetinin maalesef mu- vafakat etmediği genel kurmay- lar arasında görüşmelerin ne- ticeler verebilmesinden evvel hücum edilmiştir. 'Yunanistana ve Yugoslavya- ya yardım için, bile bile şimalt Afrikadaki kuvvetlerimizi azalt tık. Bunun rizkierini pek İyi bi- Tiyorduk. Fakat bu şect mütte- fikleri yardımsız bırakmamağa azmetmiş bulunuyorduk. Binne- tice, Libyada yeni mevzilere ikramiye ve 8 inci amorti keşi- desinde : 97412 30.000, 37202, 15.000, 49914 3.000, 112549 3.000, 197. 417 3.000, 21402 909, 53704 909, 1889223 909, 148226 009; 188365 909, 195006 9009 . Ve ayrıca 739 numaraya 40 ar lira ikramiye, 7.200 numara- ya da amorti isabet etmiştir. Lard Halifax çekilmek icabetti. Bu hareketi| yaparken kayıplar kaydetmekle Böbaber, düşmana da ileri hare-| K&tini pabahiya mal ettik. Bugünkü “vaziyet endişeden | hali olmamâkla beraber, vaziye- | Ün tutulamiyacağını sanmak için hiç bir #ebep mevcut değil- dir. İnsan ve malzeme takviye- leri, dalgalar halinde, durmadan | bü harp sahnesine citmektedir. | EKizildenizi Amerikan gemileri - ne açan B. Ruzvelt'in son here- keti, bittabi buna yardım etmiş-| tir. Lord Halifax, sözlerine do vamla demiştir ki : Hitler, lejyonlarını, elde ede- bilecekleri muvaffakıyetler her ne olursa olsun, harbi kazandı- rabilecek yegüne zafer olan İn- giltere üzerine zaferi alamıya- cağı mıntakalara göndermek mecburiyetinde kalmıştır. Harp hazırlıkları - bahainde İngiltere aleyhine mmuvazene, ancak şimdi düzelmeğe başla -| mıştır. İngiliz hava kuvvetleri, | bundan hattâ bir kaç ay evvel-| kile daima kıyas edilemiyecek | kudrette bir alettir ve sizlerin yardımınızla, Hitlere yaptıkları- | ni hattâ fazlasile iade edecek| hale gelmektedir. “Alman korsanlarının verdir - diği kayıplar, çok yavaş faz - lalaşmaktadır ve harhin bidaye- tinden beri denizdeki mücadele- nin tarihi, denix kudretinin kıy- metinin azalmadığını ve nihaye- tinde nazi mabedinin direkleri- ni yıkarak esas rolü oynıyaca- Zıhi göstermektedir. Rooseveltin sahil muhafaza vapurlarının devri gibi hare - ketlerinin ve kullanılmıyan ya-| bancı gemilerin kullanılması ve | | delede dört ay içinde 700 do- “ ingiltere nihaf zafer- den emin,, —ai “Vaziyet aslâ en- dişeli değildir.,, Kizildenizin Amerikan gemile - rine açılması gibi tedbirlerin büyük pratik kıymetleri var - dir. İnkişaf edeceği tarzda vazi- yete kargı koymak için istikbal- de daha başka tedbirler alma- nin iktidarınızda olup olmadı - ni söylemek bana düşmez. Lord Halifax, — bugünlert | “Dünyanm gördüğü en karanlık günler, olarak tavsif ettikten sonra sözlerini — şöyle — bitir- miştir: Amerikalıların -dünyada hürriyetin ölmemesini temin için azimkâr bir tarzda bizim tara- fımızda yer almış olduğu hak- kındaki yeni emareleri, İngiliz milletinin nasıl bir — hissiyatla | görmekte olduğunu sizlere an- | latabilmek isterdim. Amasyada haşa- ratla mücadele Amasya, 16 (aa.) — Vilâye- timizde mMmezruata <zarar veren hastalık ve haşeratin. bu sene esaslı bir mücadele başlamıştır. Domuz, fare, mildiyo, külleme ve şeftali ağaçlarında görülen hastalık ve haşere zararlarının önüne geçilmesi için Ziraat Mü- dürlüğünce yapılmış olan müca- muz öldürülmüş, 15 bin dönüm erazi fareden temizlenmiş, bağ ve şeftali ağaçlarının ilâçlan- ması için de muhtelif mıntaka- lardan ekipler faaliyette bulun- muştur. - Mmtakamızda ipek böcekcili- Zi işleri de inkişafa başlamıştır. Muhtaç yetiştiricilere parasız böcek tohumu tevzi olunmuştur. Yine vilâyetimiz muhtaç çif- çilerine bu yıl 300 ton tohumluk tevzi olunmuş ve mühim mik-ı tarda yazlık tohum verilmiştir. Bu sene ekilen saha geçen se- neye nazaran yüzde 15 nisbetin- de fazladır. Aknal b danlar aala A L DĞ İNİDEZ — — Arm eee ğ , Çocuk Esirgeme Kurumunun faaliyeti Ankara, 16 (a..) — Çocuk' Esirgeme Kurumu Genel mer- kezinden verilen malümata gö re Bon 15 gün içinde kurumun muhtelif tesizlerinde çocuk yum yasında daimi bakım altında, bülunan 225 çocuk hariç ole mak üzere 4289 çocuğa muh« şruywm bulunulmuş « Bu arada 1980 çocuğa her gün süt, ve 600 çocuğa her güm mcak yemek temin olunmuşğe Kreşte her gün 120 çocuğa bas kılarak 15 gün içinde bunlara 4340 kap süt, mama ve sıcalt yemek verilmiştir. Gene bu müddet zarfında kuw rumun polikliniğinde 475 hastat çocuk ile 85 annenin ve dişbaa kım evinde de 407 çocuğun toe davileri yapılmış, 37 çocuğa 125 Hra para yardımında bulunul « duğu gibi muhtelif köylerde kimsesiz kalmış — altı yavru da çocuk yuvasına alınmıştır. Muğlada iktisadi hareketler Muğla, 16 (a.a.) — Vilüyeti. miz dahilindeki — ormanlarda 15.880 metre mikâbı kereste işx lenmektedir. Bundan başka Köyceğiz ormanlarından mü- him bir kısım da Devlet Demir« yolları için travers imaline tah- sis edilmiştir. Diğer taraftan bu yıl mınta- kamızda 120.000 kilo sığla istihsal edileceği kuvvetle ümut Müteahhidlerin nazarı dikkatine Nafia Vokületinden : Eksiltmeye çıkarılan her iş için, münakasaya iştirük etmek istiyenlere Nafia Vekâleti tara- fından verilen ehliyetnameler yalnız o işe mahsus olmak ve bir defa kullanmak üzere kıy- meti olan bir vesikadır. Bazı müesseselerin bir iş için ve bir defaya mahsus olmak ü- zere verilen bu ehliyet vıüıııdb 'nı daimi bir ehliyetname gibi ve reklâm mahiyetinde kullanmak- ta oldukları görülmektedir. Bu işin Mahiyetine göre ve hiç bir zaman daimt mahiye- tinde olmadığı hususu alâkadar- ların malümu olmak üzere ilân olunur. ni en ileri gelen ve en fasl bu -| lunan sahibi salâhiyet bir rük- nü. Kumandanı bir düşüncedir al- mıştı. — Öyle ise.. Bu adamı şimdi- ye kadar başı boş - bırakışımır: aynile hatadır. Bendenizin bu kadar ısrar edişimdeki mana nedir ya efen dimiz!.. Fakat zatıâliniz her fasında bir hâdise çıkarmamalı liğımız için mâni oluyordunuz. Düşman iseelân kemali sobat ve giddetle muhare - beden fariğ olmadığından kap - tan (Lyts) kısa menizle giril - mesi işaretini verdi. Mesafe derakap 8000 yardaya inip (Korn Vol) (Lidit) humbara- ları atmağa başladı. Bunun de- rakap tesiri görüldü. Alman sefinesinden kurtulmus olan-bir zabit bu humbaraların vek müt hiş olduğunu ve son derece korkpnç şekilde can telefatını intaç eylediğini — söylemiştir. Sefine simsiyah — dumandan müteşekkil bir cebennem hali- ne gelmişti; ortalık humbara- ların alevlerile mestur idi; İna gilizlerin her salvosu isabet e- diyordu. Derakap yangın her tarafı sardı. Fakat (Leipzig) elân ateşe devam ediyor, hasım "” ları da üzerine aleddevam yak- aşıyorlardı. Saat 6.36 da İn- 9 giliz gemileri telsizle (Şarn- Horst) ile (Gaayzenav) ı bat- tıkları haberini akdıkları esnada mesafe 7125 yardaya düş- müştü ve (Korn Vol) tekrar ? bütün iskele alabanda ateşini düşmanına tevcih edecek vazi- yette bulunduğundan en büyük hasaratı iras ediyor ve yer yer yangınlar çıkarıyordu. O hak deki (Leipzig) baştan ve kıçtan alevler içinde kaldı. Bu sefine- nin ateş şimdi son nefesler halinde vukua geliyor, fakat e- lân muharebe de devam eyli - yordu. Hasımları her ân daha ziyade yaklaştıkça onlara isa- betler de vukua getirmekte idi, Ancak saat yediyi geçer - ken, yani (Glascow) un ilk mermiyi atmasından tam dört saat sonra idi ki: (Leipzig) de son mermisini attı. Başka hiç bir sefine bu de- rece faik kuvvete (Leipzig) den kahramanca muharebe ede - mezdi. İki İngiliz kruvazörü düşmanın teslim olup olmadı - ğını anlamak üzere yaklaştık - ları zaman onu bir harabe ha- linde buldular. Her iki bacasi- le beraber ana direk de devri- lip gitmişti. Ana direk iskaça- sından kıç tarafa ve yine ora- ler sarmış ise de bandırası elân DÜNYA HARBİ (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİS“ASI ] Atlântik Meydan Muharebesi prova Gireğinin devrilmemiş kısmı üzerinden meydan okur- casına dalgalanıyordu. İngi - lizler için ne yapacaklarına ka- rar vermek müşkül idi. (Leip- zig) satlı bahirde elân hare- ket etmekte olup belki bir tor- pido endaht ederdi. Binaena- ieyh kaptan (Lyüs) yarım sa- at beklediüten sonra kısa men- zilden işini bitirmek lâzım ol- duğuna karar verdi. Saat 7.50 de her iki İngiliz sefinesi de tek rar ateşe başladılar. man cevap vermedi. Muahharan an- laşıldığı veçhile sefine müret- tebatı son mermilerini de at - tıktan sonra deniz musluklarını açmışlar ve sağ kalan yüz elli kişi başı ve kıçı kaplamış alev- ler arasında teknenin bel kıs- mına güverteye toplanıp kur- tarılmağa muntazır bulunmuş- lardı. Binaenaleyh son münasebetile pek mütbi: fat vukua gelmişti. Anc esnada Almanlar yeşil ziy mağa muvaffak olduklarında İngiliz gemileri bunu teslin gareti addederek ates kestiler ve tevakkuf eylediler; fakat mü teakiben başka alâmet görül - mediği cihetle İngilizler ağır ve torpidodan tahaffuz e- decek surette (Leipzig) in kıç tarafına yaklaştılar. Saat do- kuza çeyrek kala filikaların suya atılması emrolundu; kap- tan (Lyus) da Alman kruva- zörüne, efradı kurtarmak Ü- zere filika gönderdiğini — işa- retle bildirdi. Gemiden yine bir cevap alınamadı ve artık tek- ne bir alev ve duman kütlesi halinde iskele tarafına iyi yatmıştı ve İngiliz filikaları su- —— Yazan: llçörçii ya atılmış olan Almanları top- larlar iken büsbütün bordası üstüne yatıp yavaşça denizin dibine indi (Saat 9.23). İmdat vetahlis hususunda sürat ve faaliyet gösterilmiş ve suya bir çok Almanların atla- dığı görülmüş olmakla bera - ber canlı olarak ancak beş za- bitle on üç asker kurtarılabil - mişti. Mevcut olan son derece kin soğuk ve dalgalı deniz diğerlerinin işini bitirdi. Telef olanlar meyanında (Leipzig) in şeci süvarisi de vardı ve bu zat yaralanmamış ve son ana ka- dar maiyetini teşçi ve teşvik etmekte bulunmuş - olduğuna rağmen kurtarılması mümkün- olmamış ve yiğitçe, pervasızca muharebesine şahit olanlar 0- nun ölümünden çok Müteessif kalmışlardır. İngiliz kruvazör- lerine gelince, düşmanın çok uzayan mukavemetine rağmen zayiat ve hasaratları ehemmi - yetsiz idi, Cemiler ehemmiyet- li surette rahnedar olmamış - lardı. Her ne kadar (Korn Vol) e on sekiz isabet vaki ol- Muş ve iskeleye doğru bir me- yil de hasıl etmiş zayiatı yoktu. cak iki hedef olup z yiatı bir maktul ve dört mec - Tuhtan ibaretti, Son hâdise (Gnayzenav) ın garkolduğu noktadan 70 ilâ 80 (Arkası var) ınmwwwwı ARERU SA Sİ mil kadar cenup cihetinde vaki oldu. İngiliz baş kumandanı hâdiseden haberdar olur olmaz (Dresden) ile (Nürenberg) i takip edebilmek için mevkil se- fine sormuş ise de kruvazörler bu kadar devirlerden ve karı - Şik seyirden sonra kat'i bir mevki iraesine muktedir. ola- mamışlardır. Bundan - başka her iki sefinede dahi mermi y: rası mevcut olup gerek mü - himmat ve gerek kömürleri zalmış olduğundan gidecekleri ciheti bilseler de takibe girişe- cek halde değildiler. Zaten (Kent) ile (Nürenberg) den bir haber vermek te mümkün de- ğildi; bunlar arkadaşlarından ayrıldıktan sonra gözden kay- boldukları gibi telsizle vaki o- lan çağırmalara da (Kent) den bir haber alınamamıştı. Lâkin, fazla muvaffakiyet ümidi olmamakla beraber, Kent için endişeye de mahal yoktu. Zaten süratsizliği malüm olan (Kent) düşmandan yedi mil kadar geride bulunduğu gibi zabitan ve efradı da yedi saat mütemadiyen folspit seyret - mek neticesi olarak bitâp bir halde idiler. Fakat iş böyle bir takibe dayanınca makine mü- rettebatı Âdetâ mucizevi bir gayret göstererek gemiyi kud- retinin fevkinde bir süratle seyrettirmişlerdi. Ocaklara se- h ol. Di mi tt yağm ortal finenin bütün ahşap aksamı 'j".;u:“ş::.mm:rolduğuı;ğı atılmak suretile (Kent) e aslâ dan (Kent) süvarisi kaptan nail olamadığı bir sürat veril - miş, ifadelerine nazaran 25 mil sitratle seyrolunmuştu. Bir saat kadar gemi bu halde hare- ket edip saat beşte semayı bu- lutlar kapladığı ve ratip sis uf- ku kararttığı mesafe 12000 yardaya indiril- di. (Nürenberg) kıç toplarile ateşe başladı. (Kent) in 6 pus- lukları düşmana henüz vasıl olamadığı halde düşman mer- mileri İngiliz kruvazörünün ü- zerinden aşıyordu. Hattâ on dakika sonra (Kent) ateş eder ken de humbaraların daha ye- tişemediği fark edilmekte İdi. peyda ettiğinden ates kontrolü kesbi müşkülât ettiği gibi son derece zorlanan makinelerin ihtizaz yüzünden tayini mesafe Aletleri de bir faide temin ede- miyordu. idi; fakat takibin bu safhasın- da humbaraları (Kent) in etra- fına sık sık düşmekle beraber ancak bir tane isabet vaki ol- müştu. (Kent) ise, ateş kon - trolündeki müşkülâta rağmen, muahharen anlaşıldığı veçhile hasmına iki humbara isabet ettirmiş idi. Bunlardan biri su kesimi kinesi bölmesine nüfuz bir kişiden maada bütün orada zörü işin düzelmeğe başladığını anladı; çünkü hasmına süratle yaklaşıyordu; hakikat şu idi a: çok fena olduğundan firar et- sini patlatmıştı. du. Artık (Kent) yaklaşmakta olduğundan bir çeyrek saat içinde muharebe - nin gayri kabili içtinap olduğu anlaşıldı ve S. 5.45 de (Nüren- berg)) kemali cüretle 8 kerte iskeleye dönerek bordasını has- mına tevcih eyledi. Kesif su - (Alen) bu meydan okumağa memnuniyetle icabet Kaptan o esnada bir uzun men zil muharebesi düşünemiyordu. esnada aradaki İs ve yağmur gittikçe kesafet asıl şiddetli ettiği ÜNürenberg) in nişanı çok iyi ltında kıç dümen ma- edip lanları itlâf etmişti Biraz sonra İngiliz kruva - (Nürenberg) in kazanları ek gayretiyle bunlardan iki- Binaenaleyh sürati 19 ile tenezziüll etmiş bulunuyor- çok çabuk etmişti. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: