14 NİSAN 1041 “418) Ay işgali altında Antalya ve havalisinden notlar :'1 Yazan: Dâniş Remzi Korok î: Ekalliyet zümresinin azgınlıkları. - Makedomuyalı Kahra- Palikaryaya Bir genç palikargya. - Remzi. - Tophane vak'ası. - man makarnacılar. - atılan enfes bir sopa Fakat sizin ziyaretimizi nasıl evil ve telâkki ederler. Buna hiç üzum yok. Hem sizi birlikte gö- ürürsem ben Emin Beyin has- alığınıa derecei gıhhati hakkın- fa tam ve kat'i bir malümat e- lünemerma o zaman. Sizi görünce relki içeri bile almazlar bizi. Ma- üm ya sizin ona olduğunuz ka- iar Emin Bey de bir İtalyan ve attâ daha ziyade Marki Faran- imin en büyük müteneffirlerin- lendir. | Marki gayri ihtiyari olarak | şülümsedi. Bu doğru söze; Tür- | sün bu hiç çekinmeden söylediği rakikate karşı o da başını sal- ayıp lasdik ederek uu! dedi. Siz bütün Türkler böylesiniz. Nedense hiç | dizi sevmiyorsunuz. Hele şu E- min Bey Allah için düşman he- yimize. Hani bulsa topumuzu dirden bir kaşık suda boğacak. Yademki öyledir, bari yalnız gi- Hniz de vaziyeti öğrenelim. El- yet size Ikram ve hürmette bu-| unurlar, Emin Beyle konuştu- | vurlar, — Eğer çok hasta ve ziyaret cabul edemiyecek bir vaziyette | ieğilse ümit oderim ki konuşa- | jilirim. Böyle bile olsa herhalde | seni kapıdan çevirmezler. İcap | *den malümatı gene almış olu- men koşar adımla lerdi. Gözlerini “um, — Alâ.. fakat ne zaman gi- leceksiniz?.. Hemen gitmek doğ x olur mü?.. — Farkı yok. Derhal gitmek belki daha iyidir. Marki bu sürate memnun oö—* nuştu. Çünkü gelecek malüma- | 1 ileri sürerek kumandana ona före bir rapor vermek imkânı dasıl olacaktı. Bunun için: — Öyleyse ben sizi beklerim. | Sonvra da kumandana gidip va- Ayeti bildiririm. Dedi. Mutasarrıf vekili Talât; | iaha evvel bir hademe ile Emin | Zeylere ziyarette mımmgım* sildirerek , | — Buyursunlar!.. Cevabinı aldıktan sonra Mar- | dnin yanından ayrıldı ve mıı 3eylere gitti. Yeni bir vak'a İşgal başlıyalı; battâ İtalyan| mi! şemilerinden ilk ikisinin Antal- | X 7a körfezine girerek di | c liklerindetberi meraleketteki a-| (a bekliyorsun calliyet zümresinin pek büyük | vir sevinç ve azgınlık içinde bu-| unduklarinı sırası geldikçe tek aladığımız. — okuyucularımızın | yatırlarında olan gerektir. — | Bu zümre işgalin başlamasın- ian ve İtalyan kuvvetlerinin şeti © girmesinden sonra büsbütün ızmışlar ve yerti Türklere karşı sirer kabadayı vaziyeti almış - fardı. Bilhassa Rumlarım bütün bir ekseriyeti bu karışıklığa ve| cargaşalığa alarga — durdukları | dikler salde aralarında birkaç külban- | ile birlik bey palikarya türiyerek şurada, | yakalıyarak: bunlardan medet na... AL.. Al bir daba.. daha. feryadı basıyordu. İşte gene böylelerinden birisi | idi. Tophane tarafında dolaşırken | şuna, buna çatmağa başlamış ve | güya İtalyanların müzahereti ve işgali altında bulunmalarına züvenerek rasigeldiği Türke ka fa tutuyordu. Galiba biraz sar- hoştu da. Bu taşkın harekete Türkler aldırış etmiyor, bir sarhoş lâ- gırdısı olduğu için kulak asmı- yorlardı. Fakat palikaryanın | | bir vaziyet aldılaj yanca bağırmağa basladı: teş ettireceğim! İtalyan aun için pafikaryünın dahs ilk! feryadı üzerine caddenin öteki| başından yirmi beş kişilik bir İtalyan müfrezesi hemen he - gelmişlerdi. | Memleketin asayişini temin et-| mek vazifesile çalışaa bu gurup tabil Makedonyalı Remziye mâ ni olmag ve onu tutmak istemiş | kan bürüyen | Remzi birdenbire palikaryanın üzerimden fırlıyarak onlara dön | dü ve tabancasını çekerek: — Defolun şuradan bire! di- ye haykırdı. Şimdi de sizinle mi delaşacağız be makarnacılar?.. Makedonyalı Remznin birden- bire silâha sarılarak hiddetten dönmüş gözlerile kendi üzerle-| rine saldırdığını gören İtalyan| müfrezesi pek şaşaırmıs ve gay| ri ihtiyari geri geri çekilmişler- | di Esasen hepsi genç, hepsi tüy-| süz ve toy toy gençlerden teşek kül eden bu İtalyan müfrezesi bir bahriye silâhendaz takımı i- di. Gemilerde talim ve terhiye gören; hatta belki de harp sonu; zafer neşesile gönüllü yazılarak | İtalyan donanmasında vazife a-| lan bu ağızları süt kokulu çocuk cağızlar; o zamana kadar aslan gibi kükreyen bir Türkü hiç gör mediklerinden her biri kaçacak | delik arar gibi çil yavruları ha- linde dağılıvermişlerdi. Remzi - nin; bağırıp çağırması; elindeki| barabellomu da tehditkâr bir| tarrda üzerlerine teveecühü de-| vam etmekte olduğundan niha-| yet hepsi birden sıvışmayı en| âkılâne bir tedbir telâkki ede- rek birer birer kaçmışlardı. Bu komik, gültinç vak'a am- cak birkaç saniye devam etmiş; dayaktan kurtulduğunu ve Rem- zinin başı belâya girmek üzere olduğunu zannederek bir kena - He; —— Sabah Sovyet Rusya ve Balkanlar övyet Rusyanin son Bal-| kan hâdisatı k&njmndn takınmış olduğu - tavır, gittikçe nazarı dikkatı - colbetmektedir. Hele Macar elçisine Sovyet Ha- riciye Komiser Muavinin söy- lediği ve Tass Ajansının da bü- tün cihana ilân etmiş olduğu | Macaristanın takbihine ait söz- ler Sovyet Rusyanın Balkanlar hakkındaki duşünce ve polilik fikirlerini hemen tamamiyle meydana koymaktadır. Hâdisatın seyrini takip eden ler pek âlâ hatırlarlar ki 1939- da Almanya ile Sovyet Rusya arasında yapılan bir anlaşmayı müteakip Sovyet Rusya bütün mânasiyle tam bir bitaraflık po- | litikası takip etmeğe başlamış bulunuyor ve Almanların Av- rupayı istilâ hırslarına karşı hiç bir müdahale ve itiraz ha- rekeli — göstermiyordu. Fakat ne zaman ki At harp sahası genişleye genişleye Balkanlara da sirayet — etmeye başlamış oldu. O zaman ilk de-| | fa olarak Sovyet Rusyanın ga-| | yet açık bir tarzda Alman ha- rekâtinin aleyhinde — bulundu -| gunu bildiren bir sesi yükseldi.| | Bu; Almanların Bulgaristana | | girişi ve orada bir takım aske- | Ti ve siyasi hazırlıklarda bulun- | mak emelini ihsas etmesi üze-. | Tine olmuştu. Sovyet Rusya daha o zaman | bu itirazı ile anlatmış oldu. ki Balkanlara sirayet edecek olan bir keşmekeşe, bir harbe - Sov-| yet Rusya asla seyirci kalmı - caktır. Nitekim Sovyet Rmyımnbu | kat'i kararı ikinci bir hareketi, | ikinci bir seslenişiyle teeyyüt | etti Alman tazyik ve istilâ teh-, ditleri karşısında Yugoslavya - man mukavemete geçmesi ve bu | hareketi Sovyet Rusyanm da büyük bir takdir ve sempati ile karşılaması. 1 Son defa ise; Macarların Yu- goslav topraklarına tecavüz ve| taarruzunu; bütün medeniyet ülemine işittirecek şekilde tak- bih ettiklerini ilân ediyorlar. Demek ki hâdisat inkişaf et-| | tikçe ve ilerledikçe Sovyet Rusyanın Balkanlar üzerindeki fikir ve niyetleri de tavazzuh eylemektedir. Pek yakın gün- lerde bunun apaçık bir şekilde tezahlirlerini de görmek pek| mümkün olabilir. | A. C. SARAÇOĞLU | aç çekip ortalğı seyretmiye kal kan Rum palikaryası bu kısa zaman zarfında soluk alabilmiş- | ti. Ondan sonra Remzi gene onu — Gel bakayım kefere! Sen| umuyordun | ha! Bu makarnacılardan — öyle| Demek hâlâ ümidin var' Hâlâ onlardan bir yar- Al sana öyle ise... Benden yana helâl olsun sa AL bir Diye muttası! pataklıyor haşlıyordu. Tabif küçük rum kül hanisi de cıyak cıyak bağırıp Aradan çok geçmedi. Biraz ev | vel bir tek Türkün karşısından kaçmak zilletini gösteren 25 ki- şilik bahriye silâhendaz müfre- zesi bu defa da Karabiner de - i diğer bir nizamiye kolu © vak'a yerine yetiş - miş oldular. Diğer bir müfreze burada rezalet çıkartıyorlardı. | kolu da arka taraftan gelmekte Palikaryayı bu müthis Tür - ktin elinden kurtarmak için mev | cudu 50 ye baliğ olan müfreze Remzinin yanına yanaşmağa ce saret edemiyerek uzaktan mav - zerlerini çevirerek ateşe âmade Karabinerle- re kumanda eden çavuş da İtal- — Teslim ol Türk! Yoksa a- kunuyordu. zat yazıyor ki: vi manzarası — arzediyordu; miş olduğu — deliklerden duğu, ezildiği itikadında etmez topçu ve şiddetle yeniden başladı. dımcı) bataryasını istimale müsait olmuştu; böyle ise - vasından geçmek cür'etkâranesinde ları de bu manevray: dönmekle cevap - verip, | Terimiz bidayette nakil vasıtası Çünkü Almanlar bu devri ya- parlar iken kumandan sefine- patlayan humbaralardan | ğ ve gemi içindeki yangınlardan hasıl olan duman - bulutlarına Adela büzbütün sarılmış bu- Hâdiseyi görmüş olan - bir (Sefinenin üst aksamı Adeta eğilmiş, parça- lanmış çelik ve demir kümesi bordasında mermilerimizin aç - kunduğumuz — uzak mesafeden bile, yangın gitgide sefine da- hini sararken kızıl alevler yer yer görünmekte idi..) Herkes Alman kumandan sefinesinin artık büsbütün mağlüp ob- fakat yaptığı devir hareketi bu sefinenin evvelce düşmana müteveccih bulunmamış bor- dasını İngilizlere tevcih eder ateşi, içinde bu- |€ Tunduğu müthiş vaziyete rağ- men tıpkı eskisi kadar sür'at Hattâ mesafe, ikinci (yar- da tekrar çün- kü Almanlar - eğer hakikat İngilizlerin - pro- tehdidi bulunduk- esnada amiral (Sturdee) 2 kerte içeri beş YENI SABAR Her teşebbüste birinci muvaffakiyet âmili ancak ve ancak sür'attir Hayatın her safhasında sür'at bir meziyettir. ve kazançtır. Seyirci bulunduğumuz - koşu- larda ve Olimpiyat müsabaka- larında sür'at, bir şerefür; şöhretlir ve — binnetice sahibi için bir kazançtır. Bilhassa at yarışlarında ve denizcilikte sür- at büyük bir rüchandır. Dede- olarak ağaç sallar kullanmışlar- dır. Bu betaeti gidermek için yelkenden istifadeyi düşünmüş- lerdir. Bununla da iktifa edil- mediğiüden buhar kuvvetine mü racaat ve hayli istihaleler ge- çirdikten sonra bugün motör- lerde ve transatlântikletrde ka- rar kılınmıştır. Mukaddema * altı ayda bin müşkülât ve tehlikeler ortasın- da yaptlan Amerika seyahati - de rahatça beş güne indirilmiş- tir. Bu da büyük sür'at rekoru- dur. Havada tayyare ve kara- da ekgpres yolculuklarına yapı- lan rağbet, sür'atle seyahat et- meğe matuf değil de nedir? Askerlikte sür'at, bir tefev- vuktur ve galebedir. Bir çok za- ferler sür'atle yetiştirilen — im- dat kuvvetleri sayesinde ka- | zanallmıştır. Harplerin sevk ve idarelerinde cebri yürüyüş tabirleri ve bu- gün motörlerin devir adetlerini çoğaltmak gayretleri ve mesa - feleri azaltan ve seyir ve ha- reketi kolaylaştıran tekerlekle- rin vaktiyle İcadı ve demir - yollarının tesisi hep sür'ati is- tihdaf etmektedir. Sistematik sü'rat, esliha — ve mühimmat fabrikalarının ran- dımanlarını çoğaltır. Harp muha- rebelerden silâhlarını iyi kulla - 'nan tarafın her halde sür'at ve çeviklikete - faikiyeti muhak- kaktır. Tarihte dünyanın en kalaba- hk Cengiz süvarileri geniş kelerde istilâ harplerini hep seri harekete malik atlariyle başar- mışlardır. Bugtin o mukavim ve geri atların nesilleri munkariz olmasa bile melez olmuş; hem haliskan at cinsleri yavas yavaş Tüks tenezzühe münhasır kal - makta bulunmuştur. Çünkü ordularda süivari vazi- felerinin daha seri motörizelere terkedilmesi ve adi atışlı top- Yazan : Bahri ÖZDENİZ lar da yerlerini seri ateşlilere bırakmaları hep sür'ate ihti- yaçtan ileri gelmektedir. Sür'at bir çok hallerde teh- likeyi de bertaraf eder. Sönme- germahküm bir hayatı korur. Nasıl ki bir apandisit müsabı ne kadar sür'atle ameliyat edi- lirse o nispette çabuk gifa bu- lur. Vebir mecruhun yarası kangren olmağa müstait iken sür'atle cerrahi müdahale sa- yesinde bütün vücuda sirayeti Menedilerek can kurtarılmış - lur. Bunun gibi tam vaktinde ye- tiririlen iaşe, mühimmat ve cephane kolları ve tam samanın- da müessir müdahaleye muvaf- fak olan —yardımcı kuvvetler harp talihini sür'atle değişti - rirler. Haftalarca muhasarada kal- mış, iaşeleri güçleşmiş, teslim ve esaret saatleri yaklaşan bet- baht kumandanlar kahirlerin- den helâk olma derecelerine gel- mişken ilk imdat ve beşaret bo-| rularının ovalarda akislerini ve ihtizazlarını işiderek her gün ümitsizlik içinde sabahtan ak- şama kadar etrafa dolaştırdık- ları durbünlerinin adeselerinde birdenbire uzakta dalgalanan kendi milliyetine mensup san- cankların yaklaştığını görmesi- le canlanarak bir huruç hareke- tiyle düşman muhasara hatları- ni bir hamlede yardıkları ve imdat kuvvetlerine iltihak ede- rek kurtuldukları çok kere va- ki olmuştur. Bir de sürati intikal sahibi kumandanların kafalarında ça- kan şimseklerden yıldırım. ka-| rarları çıkar ki bir anda tat-! biki sür'ati intikali mükâfat- landıracak şerefli — meticelere müncer olur. İşte — devletlerin teslihat iş- lerinde sür'ate verilen ehemmi- yet pek büyüktür. Çümkü cere- yan eden büyük harplerden a- hnan neticelere göre bilhassa hava ve denizlerde sürtetten bü- edildiği ehemmiyetle görülmek- te ve kaydedilmektedir. Bu sebepten en asri tiplerde | hava kaleleri — uçar kaleler | ve en sür'atli keşif leri | yapılmakta olduğu gibi bahri İnşaatta da saffı harp kruvazör- lerine azami sür'atin verilmesi-| ne gayret olunmakta ve bu ya-| rış âdeta hümmalı bir şekil almaktadır. Deniz muharebelerinde sıkı - şan bir filonun ve batmakta o-| lan bir geminin athlisine sür'at-| le koşmak. Zayıf filotillaları ken | di sür'atlerinden bilistifade ta-| kip ve avlamak gene kendisi sıkıştığı zaman sür'atle kaçmak gibi roller son Akdeniz İngi- liz - İtalyan Gdeniz kuvvetleri arasındaki çarpışamlarda bariz surette görülmüş harp manev-| ralarıdır. Dünya öğrenmiştir ki iki ta-| 1? hasıl olur. Bunu bir çok raf gemileri arasında isabetli | ilk (Salvo) ateşini gönderen topçu kumandanları muvaffak olmaktadırlar. Telefon muhaberatının - mef- kut bulunduğu eski devirlerde-| ki harplerde yaverlerin ve emir-| ber çavuşlarmın harp raporla - rını karargâha — kumandanlara | sür'atle yetiştirmek; talimat ve emirleri ileri mevzilere ve ba- taryalara gene sür'atle ulaştır- mak için at çatlattıkları mü-ı kerreren vaki olmuştur. Bazı defa yarım saatlik bir gecikme bir kalenin sukutuna; bir ordunun felâketine bais ©-| lurdu. Harp vaziyeti icabı geriye ikinci ret şerefsizlifine kurban git- meleri kendilerinde, ne derin bir. elem ve ne büyük betbahtlık o- lar. yük üstünlilk ve faydalar temin DÜNYA HAR Bugün — mühtelif (Bomu: Sayfa 6 Sütun 2 dey [ (ve;ıl SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİLXASI l Atlântik Meydan Muharebesi nasında (İnfiksibi) kumandan sefinesinin dümen — suyuna dönmüştü. Halbuki diğer cihetten (İn- filkcibl) in zabitleri ise, — (İn- filkcibi) in 3.15 de yapılan de- vir hareketiyle ileriye geç- miş ve ondan itibaren piştar- lığını muhafaza eylemiş oldu- ğunu söylemektedirler. (İnfilkcibi) in topçu zabiti diyor ki: “İşte o zaman birin- ci defa olarak toplar için du- man ve saire gibi her türlü mâniadan masun kalmak sa- adetini birinci defa olarak his- settim.,, Mumaileyhin — ifade- sine göre: Amiral fon (Spee) nin 16 kerte devir yaptığı za- mandan itibaren o (Seharn- horst) üzerine ateş etmişti. © esnada (Seharnhorst) hattı harbin (İnfilkcibi) in karşısına düşüyordu ve İngiliz sefinesi- nin ateş kontrolüne ve hede- Türklüğe kadar — dil Tarkena| , Bereket ki Remzi İtalyanca &ğ Gakika gonra hasmı provasını ni görmeğe vazih - ortada bi Tülk mühacirini birdenbire | Pilmiyor, bu seslenmedeki hâki- ğğ Gişarı çevirmeğe mecbur o- HS bir möni kalmamıştı. .. deliye çevirmişti. Bu zat Make-| TPüne tehdidi anlamıyordu. Yok ÖŞ) juncıya kadar bu rotasına de- HÜNAerDen aC tata hak- ionya muhacirlerinden Ahmet *a Çavuşu hemen oraya deviri- ÜR vam eylemişti. O esnada me- — Kı'la müsadif olduğumuz iş- ağlu Bay Remzi idi. | vermek onun bu hiddeti arasın- (# gafe 12000 yarda veya daha ” bu kabilden hatıra ihtilâf- — Bus be'artik bire köpek!..| * işten bile sayılmıyacaktı az kalmıştı ve düşman teşeb- Jlarından ve tezatlarından do- Diye yerinden fırlamasile bu Cövkaş Wer) büs ettiği manevradan sarfı- Yyı oldukça itimat ile göyleye- azgın palikaryayı — ayaklarının YYYvvvvwvmm> nazar etmiş — göründüğünden bıl"'rıu imiz bir uyı ,vışn îdn altına alması bir oldu. Mükem- — — Ödemişte doktor operatör bay | amiral — (Sturdee) hasmının Şudur ki; amiral (Sturü ;»eı mel surette ıslatmıya başladı. Nureddin Adısona: 5.9 pusluk toplarından kur- Gdüşmanla arasındaki mesafe- Ği a öl oSi i aç- Yi tezyit ettikten sonra, ken - Yediği dayaktan ziyade öldü Gösterilen alâka vete- tulmak Üzere mesafeyi aç X (Ci ÇD ZL SOT a rülmekten korkan — delikanlı; | veccühe teşekkür ederiz. Verdi-|gğ Mak için tekrar dışarıya ro- Gi nUDERSEM C€ / Olar risae Remzinin altında avaz avaz ba- ğıriyor: | — Can kurtaran yok mu?..| Adam öldürüyorlar.. - Politti Politis!.. Diye can havlile cryak uyıkl feryadı basıyordu. | İtalyan devriyelerini kalaba- lığını ve ne kadar sık dolaştık- ğiniz malümat esasen gekkür ve hürmetler. mevcut- tu. Önümüzdeki tefrikalarda bu hususat tamamile tavazzuh etti- | Filecektir. Emin Beyin Adalı ol- mayıp Antalyalı olduğuna ve Ze ki Beyin Giritli bulnduğuna da- ir verdiğniz bilgiye de ayrıca te- | D.R.K. larını evvelce de yazmıştık. Bu| uyArA AA AnA AAA AAA DA ta değiştirdi. zamanı yordu. Fakat vaklayı tamamiyle İngiliz amiralinin gildi. Şimdi muharebenin buhran hülül etmiş bulunu - bu muharebe buhramı geçmedikçe harekâtı kayd ve isaret edebilmek mümktn de- ra- poruna nazaran gon devir es- doğru kırmıştı; ve bu det zarfında İngiliz dretnotla- rının mevkli nisbileri ne olur- sa olasun her ikisi de (Seharn- horst) üzerine ateş etmekte ol- duklarını kaydeylemişlerdir. Seharnhorst şimdi eskisinden fazla ve pek korkunç surette —— Yazan: — | V. Çörçil hasarata ve telefata maruz bu lunmakta ve sür'atini o kadar çabuk — kaybetmekte idi ki: saat dörtte iki İngiliz sefine- Bi ona yetiştiler ve daha fazla bir zaviye ile üstüne dönmeğe başladılar. (1) (Scarnhorst) sağlam — ka- lan toplariyle elân kemali metanet ve sür'atle ateş et- mekte iken gene mumaileyh topçu zabitinin ifadesine na - zaran “tıpkı Üflenip söndü- rülmüş bir şule gibi inhisafa duçar oldu.,, — Ve birdenbire sancak bordası Üüzerine yas - lanarak — İngiliz gemilerinin üzerine dönüp gelmeğe başla- dı. Artık - (Seharnhorst) un ölüm halinde olduğu görüle- biliyordu. Bu esnada öndeki İngiliz sefinesi olduğunda İttifak e- dilen (İnfilkcibi) evvelki has- mı (Gnayzenav) n karşasına çıkmak ve mukabil rotada o- (1) S. 3.25 ve 8.57 arasında, yani noticei kat'âyeyi tevlit e- den yarım saat zarfında (İn- viCİDİ) in Beyir jurnalına Tota tebdilimi âmir altı işaret kayd- olunmuştur. Fakat — bunların (İnvicibl) tarafından — görül- düğü ve yahut icra olunduğu- na cit kat'i bir şey — söylene- mez; çünkü bu işaretlerin hiç bi onun işaret defterine kaydolunmamıştır. nu geçip dümen suyunu aykı- rıladıktan sonra rüzgâr altın- dan ateşe — başlamak üzere, tekrar sancağa döndü. Si risi kaptan (Filimor) İngili: amiralinin de bu suretle hareket edeceğini zannederken amiral hemen (Seharnhorst) a dö- nerek — mağlüp sefine üzerine seyre başladı. Bu esnada (Scharnhorst) - üzerinde Alman bandırası hâ- lâ uçmakta olduğu halde ta- mamiyle — bordasının üstüne devrilmişti ve (Gnayzenav), bir iki dakika zarfında, yolda- şının imdadına ve müdafaası- na vakfı nefsedecek — gibi gö- ründüyse —de, amiral fon (Spee) son işaretle kendisini kurtarmağa bakmasını emret- tiğinden, sefine bir an tered- dütten sonra bilıztırar yolu- na devama başladı. Amiral (Sturdee), (Gnayze- Dav) ile daha yakın mesafe- den —uğraşmak Üüzere vakit kaybetmeksizin —sancağa yol kırmıştı. ve 417 de (Scharn- horst) sathı bahirden kaybo- luncıya kadar bu rotasında devam etti. (Seharnhorst) battı ve za- bitan ve efradından bir kişi bile kurtulamadı. Bunları kur- tarmak hususunu düşünmeğe imkân yoktu. Çünkü amiral için bütün himmet ve dikka- tini (Gnayzenav) a çevirmek lâzımdı. Duman gimdi (İn- vincibl) ile düşman arasında- ki mesafe boyunca rüzgüârla dağılmakta —idi ve ami (Sturdee) heldefini âdeta gör memekte olduğundan duman kümelerinden kurtulmak için sir'atle müdafaa hattına alınmalarına hasıl olmuşken bu son derece mühim ve müstacel| vo askerlik tabiye bakımından | hayati ehemmiyeti haiz bir emri yaktinde alammyan ve sür'atle tatbik edemiyerek düsman ta- rafından ricat hattının kesil - diğini gören; daha bir saat ev- vel zafer neş'e ve teraneleriyle dövüşen kumandan ve kahra- manlarının bunca emek ve fe- dakârlıktarının boşa gittiğini vel akıllarına hiç gelmiyen bir esa-| muhabere Şimdilk FE Bu kadar! Türkiyede “inillt moda,,: İktisat er zaman, her yerde söyleniyor, — kükümet tedbirler ve tertipler alıyor. İk- tosat çiktısat,, diye hergün ga- zetelerde sütunlar dolusu yaz- lar yazılıyor. Fakat bütün bun- rağınen hâlâ müsrif va- tandaşlara, fuzull para sarfe- denlere hemen her yerde, he- | men her tarafta tesadüf et- memek de mümkün olmıyor | gene Dünyanın şa son buhranlı durumu kargısında en rahat, en ferah bir vatanda; ticari ve ik- tısadi bakımdan en verimli ve en ucuz bir yurtta, her bakım- dan varlıklı ve bolluklu bir ül- kede bulunduğumuz halde hâ- lâ bazı vatandaşların şikâyet - | lerde bulundukları görülüyor. Neden? Niçin?. Bunlar birer hastalıktır. ki tedavisi imkânı da; ancak o hastanın kendi gayreti ve ener- | jisi ile, kendi irade hâkimiyeti tecrübeler ispat etmistir. İrade zafiyeli, azim ve seba- | t kıt olan insanlar muhakkak herşeyi başkasından beklerler. N Bir türlü hüviyet ve şahsiyet sahibi olamadıkları için hiç bir işe ve harekete kendileri mües- | sir olmazlar. Bilâkis o -iş ve hareket kendilerine müessir o- lur. Bu gibiler için işte hükü - met müessir olmağa çalışıyor 1 ve binbir çeşit çareye baş vu- rarak onları iktısada alıştırma- ğa, Muktesit birer insan yap - mağa uğraşıyor. Çünkü böyle- leri için muhakkak irşat, ikaz :| lâzım geliyor. Hükümetimizin de bu irşat ve ikaz hareketlerine | gazetelerde hemen her gün si- | tunlar dolusu yer vermek su- retiyle iştirak ediyor. Fakat burada, gu sütunda ben; hitap edeceğim zümre ba- kımından “umumi cereyandan ayrılmak istiyorum. Ve istiyo- rum ki karşımda, irade ve ida- resine sahip bulunan bir oku- yucu zümresi bulup onlara hi- tap edeyim. Öyle bir okuyucu zümre ki aralarında iradesinden şüphesi, idareciliğinden ufak bir şikâyeti bulunmamış olsun. Ve buna rağmen onlara so- -| rayım. Meselâ bu bir bayansa diyeyim ki: -| — Bayan!. Şu üstünüzdeki kürk manto kaç liralıktır? (Sonu sayfa 5 sütun 7 de) MURAD SERTOĞLU bin ilâ 12 bin yardadan muhare beye başladı.Bu esnada (Gnay- zenav) her iki İngiliz şefine- sinden de ağır surette hasar ve telefata uğruyordu. Hum- bara humbara arkasına he defe isabet etmekte idi ve Al- manım bir numaralı tareti humbaralarla parçalanıp dev- rilmiş, kazan önlerinden biri su ile dolmuştu. (İnvincibi) bu rotada on dakika kadar seyrettikten ve ç düşmanın yanından geçerken | mesafeyi açtıktan — sonra a- miral — (Sturdee) düsmanla müvazi bir rotaya girmek is- tiyormuş gibi tekrar geriye doğru bir devir dairesi yap- tı. Fakat anlaşıldığma göre, (Gnayzenav) n bu esnada yap tığını iyice göremediğinden bu manevrasına takriben ba- tıya baş verinciye kadar de- vam ve düşmandan gittikçe açılan bir rota intihap etti. Maamafih bu hareket (Kar- narvon) - sefinesinin amirala işmesine meydan — vermiş, (İnfilkcibil) de o esnada bun- lara iltihak etm Çünkü kumandan sefinesi geri dönüp ona doğru geldiği esnada © da amiralın son devir hare- ketine karşı gelmiş ve ku- mandan — sefinesinin sancak kemre istikametine - takarrüp etmişti. Şimdi tekrar üç İn- giliz sefinesi birleşince ami- ral prova hattı teşkilâtına gi- rilmesi için işaret kaldırdı. Fakat duman aradaki me- safeyi o kadar kesif surette kaplamış idi ki teşkilâtta iken ne (İnfilkcibi), —ne de (Karnarvon) hedeflerini — va- zih olarak göremiyorlardı. Müteakiben - (İnfilkcibl) mandan etrafı büsbütün gör- mez olduğundan kuman- dan gemisi önünden Tüzgâr üstüne geçmeğe — çalıstıktan sonra, son çarei meyusane o- larak battı harptan 14 kerte iskeleye kırarak ayrıldı ve du- mandan — kurtulmak için açılk- di. (Arkast var) PREREEDIR ŞRRAR PURRİRENEERIRTTRELRRPRIGERIRE|