16 Mart 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

16 Mart 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

I Yazan: Antalya ve havalisinden notlar Dâniş R emzi Ko ıî*îa: JHarabe taşları ve Marki Faranti - Anı- talyanın asıl sahibi kimlerdi “Antalga,, kelimesinin aslı * “İttalya,, imiş - Marki Farantinin büyük ku- runtusu - Umami harp biterken... p Çocuklar harabe duvarların -| dan çıkardıkları düz — taşlarla kaydırak oynamıyorlar mı?.. İşte o zaman Marki Faranti hiddetinden mosmor olmuş, deli | divaneye dönmüş; elindeki kalın | bastonunu kaldırıp — çocukların | üzerine yürüyerek hepsinin e -| lindeki.taşları almış ve bin bir uu-ıu Sorgu ve araştırma ile gü- o taşların alındıkları yerler, Kğuklar bulunarak yine yerli yer lerine kendi elleri ile yerleştir - miş, Marki Faranti bu arada hid - det ve şiddet dolu sözlerle: — Babanızın malı mı bunlar Neye böyle bu güzelim eserleri harap ediyor, bozuyorsunuz. Bu yerlerin asıl sahipleri gelinciye kadar onları bütün güzellikleri | ve kıymetleri ile muhafaza et- mek benim vazifemdir. Borcum. dur. Vay bu vazifeyi bozmağa kalkanların haline Diye bangır bangır bağırıyor- muş. Nihayet taşlar yerli yer » lerine konulduktan sonra içi ra- | hat etmiş ve çocukları artık o rada oynamıya bırakmıyarak hepsini önüne katmış, kavasını da arkasına takmış ve şehre yi> ne pürhiddet dönüp gelmiş. Müze müdürü Fikri beyin an- göre Marki Faranti An talyayı ezeldenberi bir İtalyan | toprağı olarak tanımakta ve di- ğer devletleri buradan gelip ge- muvakkat misafirler gibi te- kadar bir dil âlimi veya dil me- gaklısı olduğu hakkında bize | malümat veren kimse 'olmadı. Dlsa olsa Marki cenaplarının bu benzerlikten istifade etmeyi dü- kadar zekâ gösterebile- cek bir değeri varmış. Ve ken - disi münhasıran bu şehirden bah gederken muhakkak “Antalya” demez; tam bir ısrar ve inatla | ıuhnhndehyolhrven"nıı ormanlıkları için de utııhgigvuludıgivekuı.l— —hığıçg*dhzümaduy- duğu zaman hemen oraya diki- ——Nehklıkuiyurıunuzbım ları; kime sordunuz? — Benden Tmüsaade aldınız mı?.. Bütün bu- ıılııııuısıın.mpıq-ııııom dığınız düşünmüyor musunuz? | Diyecek kadar işi amıttığı za - manlar da görülmüştür. Onun — bu müdahaleleri sırf we umum! bir görüşle sadece in- Banf bakımdan olsa ve balka: Gibi sözlerle ahaliyi intibaha doğru sevkedecek ikazkâr bir ifade kullanmış olsaydı, bu ha- reketler şüphesiz ki şayamı tak- dir görülürdü. Fakat Marki Fa- anti hiç te böyle yapmamış, bi- Tâkis bu memleketi kendi malla- Tı olarak telâkki ettiğini her fırsat ye her vesile ile ileri sü- rerek yapılan hareketleri hep ABONE BEDELİ Türkiye — Henebi 1400 Keş. 2700 eg 780 » 1450 » 400 »— 800 » BENELİK * AYLIK 8 AYLIK 1T AYLIK 17 Sefer 1360 3 Mart 1356 Gün 75, Ay 8, Yıl: 941 - Kasım 129 Öğle — licindi 929 — Ezani 1544 — Vazati İmaak 1018 424 nn Yataı 131 1946 DİKKAT «Yemi Sabah> a gönderilen yazılar Ve evrak neşredilsin edilmesin iade Oolurmaz ve bunların kaybolmasın- dan dolayı hiç bir mesuliyet kabul “edilmez. Ezant | Vasat! ( 1816 bu bakımdan ve bu düşünce ile tenkit ve muahaze eyler. tir. İşte bütün bunlardan görü- lüyor ki Marki Faranti; İtalya- nın bu yarı resmi konsolosu o! zat daha bundan 25, 30 evvelden beri ve ona tekaddüm eden senelerde de diğer bülün İtalyan ricali ayni düşünce ve emelleri beslemekte idiler. On- n larca Antalya demek İtalya de- | mekti (?) İtalyan konsolosunun bu ka- dar temellük ve tesahüp göster- mekte olduğu bu güzel Türk toprakları; yazık ki bir yandan da İtalyan ikrazat sandığının çok faal çalışmaları ile her gün biraz daha İtalyan mülkiyetine geçiyor, bu işde -yukarıda dedi- ğimiz gibi- Rum, Ermeni ve Musevi cemaati çok mühim bir rol oynuyordu. | Belki esas maksadı bilmiyor-| lardı, veyahut belki de biliyor-| lardı. Fakat her ne şekilde olur-| &a olsun yapılan bu hareket ek-| meğini yemekte oldukları bu topraklara ve bu devlet ve mil- lete karşı bir nankörlük, bir ha- inlik idi. Çünkü bunu ufak bir mülâhaza ile idrüâk etmemeleri imkânsız bir şeydi. | İşte İtalyan siyaseti bir taraf- tan rahib ve rahibeleriyle, diğer taraftan hastahane, dispanser ler ve oraların doktorları ve ni- hayet ikraz bürosunun faaliyeti ile Antalyayı içten içe bir kurt gibi yemeye ve onu tam üzerin- den çürüterek gizli kapakh bir şekilde İtalyanlaştırmaya- çalı- şıyordu. | İlk i halk: bu tezahü- rata kapılır, aldanır gibi olma- mış değildi. Fakat Antalyada münevver bir zümre derhal u- yanmış bu gizliden gizliye ha- reketlerin bir istilâ siyasetinin ilk plânında gelen icraat olduğu- nu anlamakta güçlük çekmemiş-| lerdi. Hele Marki Farantinin a- diği temellük davası ve Kont Dariçinin büyük faaliyetleri, ra- hip Pareranın bazan iç yüzleri- ni meydana vuran belli belirsiz ifşaatı bu zümrenin gözünü açı- vermiş bulunuyordu. İşte bu tarihten sonradır ki Antalyada bir mukabil hareket kendiliğinden doğuvermiş ve yavaş yavaş bu cereyan büyü- Müş, hemen umumit değilse bile ekseriyetin teşkil ettiği geniş bir zümre bilmeden ve hissetme- den, âdeta insiyakf bir hamle ile ciddi, plânlı ve derli toplu bir| teşekkül yapmışlardı. Bunların başında Antalya ga- zetesinin sahibi ve son zaman- larda daimf encümen azalığma tayin olunan “Emin Adıson,, yer almış bulunuyorda. Emin Adıson İttihad ve Te rakki fırkasının da koyu ta - raftarlarından ve bu fırkanın en faal azasından biri bulunu- yordu. Gayet zeki ve malümatlı hiç bir şeyden gözü yılmaz, doğru sözlü, doğru özlü bir zat- tı. Fırkanın hemen hemen - An- talyada resmi bir mümessili o- larak bulunduğu da söyleniyor- du. Her meselede ve her hare- kette muhakkak o önayak olur, | milli ve vatani olan bütün işler- de muhakkak o alemdar — bulu-| nurdu. İşte bu zat; İtalyan zümrenin ve bahusus Marki Faranti ile Kont Dariçinin harekâtını hiç te iyi öğrmüyor, bunların gizli maksatlarını sezerek köpürüyor, fakat bir şey ya - pamamak, onlara mâni olama- mak gibi bir aciz içinde kendi kendini yiyip bitirivordu. Büyül Umumi Harp ile Balkan Harbi arasındaki dört senelik kısa fa- gıla sırasında, Emin bey sık sık İstanbula resmi makamlarla ce- miyet merkezine telgraflar ce- kerek İtalyan siyasetinin Antal- yayı teshir etmekte olduğunu ne kadar anlatmağa çalışmış ise de hükümet merkezinden ne gadre şifa verir bir cevap veril- miş; ne de bu İtalyan icraatına mâni olabilecek bir iş yapılmış- tır, Bu hal böylece devam edip için için | raâdl Validebağ kük nda karileri- roğlu idare- bir ısi Haydarpa: tür s mizden hanemize mektup göndermişür ran bu meki unda. ezcümle diyor ki || — vereme düçar olan genç, * ihtiyar, kadın, erkek yüzde doksan iyi olacak ümidinde- || ©ir. Fakat bu ümidleri yüzde ona, hattâ yüzde bire düşüren kuvvet halkımızın — kafasına ötedenberi saplanmış an'a - nevi kanaatlı muharrir, şair ve doktorlarımızın neş- rettikleri eserlerde daima ve ısrarla bir veremliyi ahret yolcusu vazallı iskelet diye tarif etmel edir. Emin olunuz ki: Ciğerleri- mizdeki yaralar yerine ceh - remizin rençini kireçliyen, Ü- mitlerimizi kendimizden ev - vel karatoprağın sinesine gö- | men şu fign yanım çilesi- ni ancak hiz çektik dedirten, | tam bir hayat değil, üç beş | nefes dilencisiyim diye val - | vartan, derdimizin — istırabı değil, muharrir ve halkımı - zan tasvirleridir. Amma diyeceksiniz ki hayal mahsulü olan bir şüpbeye in- sanm maneviyatı kırılır mı? Evet kırılır. Yazılan bunca e- ser insan rubwr üzerinde bir te- sir bırakmasa idi, vazılmala- rına ve otunmalarına ne lü - zum olurdu. İmkân vasrtaları serian i- lerlemiş, milletimiz, her biri- Si üzerinde uğraştığı hastalı- ğın mütehassısı kesilmiş dok- torlara malik olmuşken, neş- redilen yazılarda biz zavall- ların maneviyatını zedeliye - cek ümitsiz sözler bulunmasa ne olur. Bizler tek nefes değil, ma - neviyat istiyoruz. Onun için bir eser meydana getirmek ar zusu ile henüz kalemini yeni leme aldıkları veremfinin â- kıbetini kara sahifelerle ka- pamasınlar. Böylelikle yüzler ve yüzlerce genç manen kuv- vetlenecek ve istikbale ümitle bakarak ıstıraplarından kür - tulacaklardır. Nohut mu? Kahve mı’ Adliyeye verilen kahveciler Belediye zahıtasınca yapılan kontrollerde kavrulmaş ve çe - kilmiş nohat sattıkları halde bunların nevi, cins ve satış fi - yatlarını gösteren etiketler koy- madıkları görülen Eminönü Sa- | buncu hamı caddesinde kahveci Haydar, Hasırcılar caddesinde 28 sayıda Vasil, yine ayni cad- | dede kavurucu Vasil ve kahveci Yani haklarında kanuni takiba- ta geçilmiştir. Haklarında za - bıtlar tutularak adliyeye teslim olunmuşlarıdır. büyük harbe kadar bütün faali- yeti ile sürüp gelmiş nihayet U,- Mumi Harp patlayınca ve İtah- yanlar düveli itilâfiye arasına karışınca Antalyadaki konsolo- sunu; rahib ve rahibelerile bir- likte doktorların il tebaasını çekip göl sırada Antalya biraz soluk al- mış ve bütün harp müddetince| de hiçbir italyan yüzü görmemiş tir. Antalyalılar harbin fecaati- ne ve bir çok evlâdını kurban vermiş olmasına rağmen bu dev- reyi -sırf İtalyanlardan uzak bulundukları için. bir sevinç ve ferah devri saymaktadırlar. Bundan şu netice çıkıyor ki Antalyalılar; bütün İtalyan gay | retine ve bütün bu teshir faali- yetine rağmen hiç te kanmamış- lar ve onların propagandasına; celb ve teshir politikalarına ken dilerimni kaptırmamışlardır. Binaenaleyh İtalyan hükümeti- nin senelerdenberi, hattâ yarım, asırdır sürüp gelen bütün gay- retleri, emekleri, sarfettikleri milyonlarca İtalyan lirası hep “hebâen mansurâ” olup gitmiş - v Umumt Harp senelerinde bu- YENİ SABAH Cd ücl '.;d,âdLh U Fra an çuval un bul belediyesi, şehrim de francala imal eden fırınların günlük ihtiyaçlarını tesbit et - miştir. Buna nazaran bu firin- ların günlük francla un ihti - yaçları 226 çuvaldır. İstanbul belediyesi bu ihtiyaç listesini tesbit ettikten sonra şeh rimızde francela istihlâkini azalt mak için francela imal eden f- rınlara verilen un miktarını a- ö — cala ımaİ eden frınlara 140 MN TTSLURKDAZ D GU SELEMKUN N TC KT ») n——n 3_ r K ) MA âsaâ&m lunuyor verilecek zaltmağa karar vermiş ve top- rak mahsulleri ofisine france- la fırınlarına günde ancak 140 çuval un vermesini - bildirmiş - tir. | Bu un verilirken ofis evvelâ | İstanbul hastahanelerinin ihti - yaçlarını nazarı itibara alacak- | tır. Bu itibarla hastahane fran- | cela müteahhitlerine verilecek Un miktarı hiç bir tahdidata tâ- bi olmiyacaktır. | Kızını yapan P:Zir baba On beş yaşındaki bir sene de metres gibi kullanınış Üsküdar müddeiumumiliği bu günlerde çok çirkin bir tecavüz vak'asına el koymuş bulunmak- ! tadır. Öğrenildiğine göre bu tüy- ler ürperten hâdise şöyle oımuş-î tur. Boğaziçi Anadolu fenerinde oturan Mehmet Çorbacı ismin- de çok azgın bir adam kendinin on beş yaşındaki öz kızı Semi hayı bundan bir sene kadar ev- | vel bir baba şefkat ve sevgisi | gösteriyormuş gibi iğfal ederek berbat eylemiş ve o tarihten be- ri de metres olarak kullanmış- tır. Genç kızın bu muameleye ta- hammül ve sağlr edemeyişi neti- K( SS a baş tahkikatı Dergahtan kur'un! an 3 hırsiz zan, altına alındı ’ Bundan bir müddet evvel Sün- bülfendi camii yanında bulunan ve bahçevan Talâta ait olduğu anlaşılan kesik baş etrafındaki tahkikata devam olunmaktadır. Yeni varılan neticeye göre bu cinayetin civardaki — dergâhın Hizerinden kurşunları söküp çal- mak için gelen hırsızlar tarafın- dan yapılmış olduğu — kanaati hasıl olmaktadır. Cinayet tarihine uyan gecede ? dergâhta hırsızik yaparak kur-| Bun çaldıkları anlaşılan 3 suçlu bu cinayetle de zan altma ahn- mış burunmaktadırlar. Bugün - lerde tahkikatın sona ereceği ve"| katilin kat'i surette meydana çıkmış olacağı tahmin olunmak- tadır. nu pek iyi anlıyan An harp sonuna doğru mağlübiyet ve esaret emareleri karşısında pek haklı olarak bir korkuya düşmüş bulunuyorlardı. talyanların harp evveli ha. reketlerini ve gayelerini hiç ha- tırlarından çıkarmıyan Anta!. yalılar harbin aleyhimize netice- lendiği takdirde muhakkak bu işgalleri altına alacaklarını der- hal hissetmiş bulunuyorlardı. Nitekim harp sgna erdi ve derhal istilâ ve işgallere de landı. Meş'um Sevr muahedena- mesini bile daha imzalatmadan evvel itilâf kuvvetleri donanm sı Çanakkale boğazından ge rek İstanbula gelip boğaz bo- yunca demir atmış, karaya da asker çıkarmış bulunuyorlardı. Nihayet saltanat devrini en son yüz karalarından en büyüğü o- lan Sevr muahedesi de imzala- nınca Anadolunun bir çok leri de muhtelif itiâf devletli tarafından işgal altına alınmaya başlanıyordu. Bu arada Anta yalıların düsündüğü - gibi mıntaka da İtalyanların his Bine düşmüş! -| adliyeye teslim ettirmiştir. Meltres | kızını berbat edip cesinde dövülmek ve cebir edil- mek gibi muamelelere maruz kalması kızın dayısı Alinin dik- katini çekmiş ve ufak bir sıkış - tırma sonunda zavallı Semiha maruz kaldığı çirkin hareketleri olduğu gibi itiraf etmiştir. Bu- 'nun üzerine mahalli jandarmaya | haber veren Ali bu azgın babayı | Almanya ile ticaretimiz Almanyadan yeni- den üç lokomatif geldi Almanyaya ihraç edilecek 600' bin lirahk barsağın tevzii için dün öğleden evvel mıntaka ti- | caret müdürlüğünde bir mpı.ınn; yapılmıştır. Bundan başka Almanyaya 1 milyon 200 bin liralık tiftik te verilecektir. Ancak bu mallar, 'Türk - Alman ticaret muahede- namesi bükümlerine uyarak Al- manyadan yapılacak ithalât ta- mamlandıktan sonra Almanlara ' verilecektir. Bu ithalât tamam- lanmak üzeredir. Son günlerde memleketimize Almanyadan ye- niden gelen 3 lokamotif ile halâ Tuna üzerinde bulunan bir va - Ppur dolu eczayı tıbbiye alındık tan sonra tiftik ihracına başla - nacağı söylenmektedir. ezL) Man ı'nfuracılar Birliğinin Yeni İdare Heyeti Vekâlet tarafın- dan tasdik olunmadı Şubatın yirmi dördünde T- caret odası Salonunda yapılan İstanbul manifaturacılar ttha - Vât birliğinin yeni idare heyeti Beçimi, Ticaret Vekâleti tara - fından tasdik edilmemiştir. Birlikler umumi kâtipliği, Ve kâletin intihabın yeniden yapıl- ması hususundaki emrini alâ - kadarlara bildirmiştir. Yeni in- tihap bu ayın yirmi dokuzunda yine oda salonlarında yapılacak- tır. Tasdik edilmiyen manifatu- racılar ithalât birliğinin idare heyeti, şu zevattan terekküp etmekte idi. Remzi Avunduk, Halil Ali Bu men, İhsan, Rahmi Knseoolu. Remzi Tatari, Sâdi Tamer, Mi-| hail Nikolaidis, Suraski.. Fethi Okyar dün geldi Sabık Adliye Vekili Fethi Ok- yar, dün sabah Ankara ekspresi 'ne bağlanan hususi bir vagonla | 74 Sbul eei Tek şehrimize gelmiştir. Bay Fethi Okyar Haydarpaşa garında müd dejlumumi Hikmet Onat, eski Adliye Vekillerinden Necmed - din Molla ve diğer bazı dostla- rı tarafından karşılanmıştır. Fethi Okyar Haydarpaşa ga - rından doğruca İstanbula geçe- rek Şişlideki evine gitmiştir. Fet hi Okyar burada bir müddet is- tirahat.ettikten sonra, Adadaki evine giderek istirahâta çekile - cektir. Bay Fethi Okyara kısa bir za- | manda şifalar temenni ederiz. BELEDİYEDE Tarihi sebiller ihya olunuyor İstanbul belediyesi tarihi ma- hiyette bulunan sebillerin ta - mir ve ihyası için yeni bir proje hazırlamıştır. Bu iş için müte - hassıslardan müteşekkil bir ko- misyon teşkil olunmuştur. Bu komisyon yeniden tamir ve ih - - “ya olunacak sebilleri tesbit et - miştir. İlk olarak ihya olunacak sebil Tophane sebili —San'at aşkı! — “Ben dolandırıcıyım beyim! Fakaf: yankesici değilim, Sultanahmet birinci sulh ce- za mahkemesine bir yanke: lik cürmü meşhudunun — mua- kemesine bakıldı. Yapılan du- da suçlu olarak getirilen alı dolandırıcılardı irdoğan ve ı öyle kuvvet ve şiddetle reddediyorlar, öyle kanaat ve- rici (!) isbat ve deliller göste- riyorlardı ki.. bunların hayret ve merak uyandırmaları bakı- mından biz de aynen yazarak okuyucularımızı da meseleden haberdar etmiş bulunacağ Evvelâ bah iddia. ve suçu y kem Çarşıda Bitpazarında gez- ra yakalanıp adliyeye verilmiş- ler. Suçlulardan biri kendisine isnat olunan suçu pek ağır bu- luyordu ki şiddetle müdafaa- ladı ve: m! dedi. İşte bü- sine sorunuz. tün polisle Allah için .. Ben do- landırıcı miyim, yangesici mi?. Hayır işte bunu kabul etmem. Benim ömrümde ufak bir hır- ım, yankesiciliğim yok- en adı ile sanı ile dolan- dırıcıyım olis müdiriyeti baş- 16 MART 1941 >e .. * Çıkmadığımız ; Ç ? eee (a am $ Günlerde $ ... * Vazife kurbam polinleri « miz — Perapalas otelindeki in « filâk hâdisesi esnasında yara « lanarak ölen zabrla memurları- mızdan Reşat Mütlügün ile Mah mut Ardıçın cenazeleri perşenbe günü büyük merasimle kaldırıl- mıştır. Merasimde vali, örfi ida- re komutamı, emniyet müdürü, İngiliz konsolosluk erkânı Ve ka labalık bir halk kütlesi hazır bü- kunmuştur. * Tib bayramı — Tıbbiyenim teesslsünün 114 üncü yıldönü « mü dolayısiyle İstanbul üniven. Bitesi konferans salonunda” Cü ma günü saat on dörtte bir me- Tasim yapılmıştır. * Fethi Okyar — Bir müd- dettenberi hasta bulunan Adliye Vekili Bay Fethi Okyar istifa etmiştir. B. Pethi Okyarın yerk ne Adliye Vekâletine Mardin me busu Hasan Menemencioğlu tam yin olunmuş ve yeni vekil vazia fesine başlamıştır. * Şehir Meclisi içtiman — İstanbul Şehir Meclisi cuma gü- nü toplanarak mülhak masraf büdcelerinin müz elerine baş lamıştır. ———i LN Ferah sineması yangınına itfaiye neden geç gitmiş Ferah sinamasının tamamiyle yanmasiyle neticelenen yangın hâdisesinin tahkikatı esnasında bazı alâkadar makamlar itfai - yenin yagın sahasma zamanında yetişemediğini ileri sürmüşlerdi. tahkikat, — itfaiyenin - yan : gm sahasına hakikaten geç gittiğini, fakat bunun sebebinin yangının geç ihbar edilmiş olma sı olduğunu tesbit etmiştir. Yangını geç ihbar edenler hakkında tahkikat yapılacaktır. Beşiktaş - Kuruçeşme Belediye Beşiktaşla Kuruçeğ- me arasında tütün depolarının yüksek duvarlarını kaldıraçak - tır. Bu suretle hem yolların geniş lemesi mümkün olacak, hem-de denizin görünmesi temin oluma- caktır. Üsküdar meydanının tanzimi 27 Martia ihale olunuyor Üsküdar meydanının tanzimi için hazırlanarak tatbiki müna- kasaya çıkarılan proje martın yirmi yedisinde ihale olunacak- tır. Bu projeye göre meydanın parke olarak inşası, tretuvar ve refojlerinin tanzimi yapılacak - tır. Şehircilik mütehassısı Pros- tun hazırladığı projeye göre A- nadolu sahilinde Üsküdar ve Rumeli sahilinde de — Kabataş meydanları iki mıntaka arasın - da en esaslı bir haddi vasıl ola- caktır. Bu iki mımtaka arasin - da işliyen araba vapurları daha sıklaştırılacaktır. MAARİFTE | İzin alan öğret- menler Maarif Vekâleti İstanbul vilâ- yetine bir tamim göndererek, izin alan ilk tedrisat öğretmen - lerinin mezuniyetle işe başladık- ları tarihlerin Vekâlete bildiril- mesini istemiştir. Bu tarihler a- lâkadar öğretmenlerin sicilleri- mekte olan Fuat isminde bi ha Tapten l EAbLa Babaığlık . Glerindeki Tn ar vördi ve - Pa KARL AAA SUr; Saati göstermiş ve pek ucuza, İKİSİ de sevine sevine çıktılar. n D aaar a Va aa aaza D aa öleki Suçlu: HALKEVLERİ Al aşağı, ver yukarı, bir çok — —AÂ sun be diyordu. Bir Bakırköy Halkevinden pazarlık sonunda uyuşamayıp Ğ“('k'" bile im.ı i bir mü- Evimizde nakış, çiçekçilik ve ayrılmışlar fakat bu sır lafaa yolu bulama acılık kı açıldığından İs- Fuadın yelek cebindeki 245 Diğeri de kabı kabara, îaı'__'h"“ ğmev"'îğuî ı;ıemı:ı'- Tuş ta çarpılıvermiş. Çarşı po- böbürlene böbürlene ve polisin Kİ SAA lisine derhal haber verilince yanında kurumlana kurum - luğuna müracaatla isim ve ad - bu iki kafadar bir mülddet son- Tana yürüyordu. slerini — kaydettirmeleri rica sammencen. 4J | olunur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: