» 6 — Pehlivanlar, kur'aya razı misınız? Pehlivanlar, bu hak oyumma Yalhız #tisaz etmediler... Çakır| Çakir korkuyordu. Küur'ada Belki yine Mollaya düşerdi. Fa - kat Çakır tek başına kaldığı İçim İtirazı para etmedi. Cazgır, bir kere de Mollaya kordu: — Molla, ne dersin kur'aya? — Pekâlâ!.. Deyince, kur'alar — çekildi. Kur'ayı ilk olarak Hayrabolulu gekti. Herkes merak içinde idi. Küğit okundu: — Künt Mesele kalmamıştı. Hayra - Boluluya Künteci düşmüştü. Ö - tekiler de Çakırla Molla i tice, Çakırm düşündüğü plân suya düşmüştü. Fakat, Çakırın düşündükleri İa, güreş uzadıkça kırıliyor. Halbuki, Molla, güreş uza - Gikça inadına açılıyordu. Bu yan hş düşünüş Çakır taraftarların - da değildi. Molfanın babast da böyle düşünmemiş miydi? Güreşçiler kıbleye dündüler. Dualarını yapıp el bağlıyarak Tükua vardılar. Cazgır duasını okuyordü: — Allah yeallah, Peygamberi- miz hazreti Muhammet, pirimiz PFazret Hemza.. Geldik er mey- €Canına, durduk divana!, Erler, etenler, pirler ruhuna fatiha!.... Cazgie dnasım yapmadan ev- *el pehlivanları alelasul şöye takdim etmişti.. — Ey ahali, buna Çatalcair| Çakır derler. Eşi, Çolak Molla - Gir. İşte buna da Çolak Molla gerler.. 4 'Takdim bittikten sonra, men - iibelerini okumağa başladı: — | —Çalar, okkana güvenme,| kuvvetim var deme.. Hasmına, Çolak Molla derler.. Saltla ken. #imü gak küntesinden, hem de; saymadığın Çolak kolundan. Mollaya da şunları söylüyor- dü: — lloth Mnî!:ı' Güvenme Pehlivanlar, meydana müştü. Peşrev de başlamıştı. Mollanın hiç bir güresinde gö ce.. Mollanm rengi sapsarı idi, Vü «uda âdeta sıtma tutmuşa ben - ziyordu. Onu yakmdan tanıyan- lar birbirine soruyorlardı , — Mollaya, ne oldu dersin? V — Eimbilir?... — Yoksa, Çakırdan çekini - yor mu? — Belki di sapsarı olmuş — Allah, Allah!... Yoksa has- tamı? — Her halde bir şeyi var.. — Molla yenilirse acrım doğ- yusu.. — Rim acımaz... Peşrev devam ediyordu. Molla peşrevi o kadar acele yapıyordu ki,onu seyredenler büsbütün güpheye düsmüşlerdi. Hattâ, Keşanlılar Mollanın ha Hnden güphelenmeğe başlamış - hardı. Molla, pesrevi - bitirmiş, hasmını bekliyordu. Çakır, daha hâlâ peşrev yapıp gırpınıyordu. Mollanın duruşun- da ve ve acele peşrev yapışında görünen haller hep bir an evvel basmiyle kapışması içindi. Mol- ha, Tekirdağı güreşini bir ham- lede bitirip ortadan çıkmak isti- yordu. ı TİYATROLAR l Şehir Tiyatrosu Temsilleri Hepebaşında Dram lasmında BU AKAŞAM saat 2030 da MEŞALELER Baksana yüzü GOLAK M AZAN M. SAMİ Kh fE HelâNaşmalar, tamamlandı. Çalır, caki güreşlerden aldıcı €mniyet ile Mollanın kargısında | Fakat Çakırın bu serbestisi | gök dayanınadı. Bir iki dakika iginde altüst oldu. Moila, daha güreşe girdiği ilk dakikada hasmını sağdan <0l -| dan birer kere yakladıktan son- | ra olanca hıziyle güreşe girdi. Çakır, koca gövdesiyle iri bir gibi Mollanın önün- Ş duruyordu. 'a kuvvetli ve sa- dası dağlara aksedebilecek de -| recede şiddetli bir iç tırpan vur-| du. Bu tırpan bir kütüğe balta| varmuş gibi seda verdi. Ve bi anda Çamyarması gibi Çakırın| yüzüstü yere düştüğü görüldü. Daha güreş başlıyalı ancak | üç dakika kadar bir şey olmuş- tu, Çakır yüzüstü yere düş düşmez. Molla, üzerine çullan - di Ve, hasmının - toplanmasına | meydan vermeden paça kasn e| takmağa savaştı. Çakır, birden- bire ne olduğunu şaşırmıştı. H ummadığı bir anda Hasmının| altına düşmüştü. Çakır, güç hal #le hasmının e- Hnden paça kasnağı kurtardı .. Molla, rahat vermiyordu. Bir oyunu boşaltıyor, ikinci oyuna| giriyordu. Hasmina sülük - gibi| yapışmmstı. İki pehlivan, tam beş dakika | kadar altta dehşetli ve sür'atli! mücadele ettiler. Mücadele çok çetin oluyordu. Çakır, kendisini | Züçlükle müdafaa edebiliyor- du. İsoc Molla, sarmada idi. Maksadı kasmını kümte ilo aşırmaktı. Bi aralık, iki pehlivan geçti. sarmadan, | aya En somunda, Çakır, tek p: ça ile alttan kalkmağa —mu fak oldu. Fakat, beş dak kta başı dı. Çakır, aldırış etmiyordu. Lâ-| kin, tırpan yediği baklırı çürü- | müştü. Güreşin onumcu dakikasında Çakırm sıkı bir çapraza topar- landığı görüldü. Koca Çabır, meydan yerini harmanlay: uçuyordu. Molla, hasmını — çolak kolüna | oturtmuş habire — yürüyordu. Çakır, nasılsa bir kolaymı bu-| hup çaprazı sıyırttı. Fakat, alta düştü. | Çakır, altta idi. Molla tepesi- ne bindi. Boğuşma geno basladı. Molla, hasmımı kapmak istiyor. du. Çakır, bütün maharet ve , kuvvetiyle oyunların şiddetin - den kendini kurtarmağa — çalı- sıyordu. Görülüyordu ki, bu seferki güreş, Mollanın Çakırla olan es- ki güreşlerine hiç benzemiyor- du. Molla da bir başkalık var- dı. Daha on-dakika içinde, has- | mına çok faik olduğunu göster - | mişti. | Hik güreşe çıktığı zaman Mob | kayi- solük, sapsarı, titrer - gö- renler aldanmış olduklarım an- | ladılar.. Onun, hırstan acele et- tiğine agâh oldular. Molla, makine gibi işliyordu. | Hasmına hiç nefes - aldırmıyor-| dü. Çakırın işi, hasmının clin - den kurtulmak clmuştu. (Arkas ver) Ankara Tti müsabaka yapmak üze- re Ankaraya — giden İstanbul güreş takımı dün sabahki kon- vansiyamelle şehrimize — gelmiş- tir. Pazar günü akşarm biri Gre- korumen, diğeri ise serbest ol: mak üvere yapılan müsabaka ları İştanbul takırm büyük bir farkla kazanmıştır. Grekorumen müsabakaların - dn ahnan neticeleri yazıyoruz: 56 kiloda İstanbuldan Manol, Ankaradan Mehmede tuşle, 61 kiloda İstanbuldan Halil Üzer Ankaradan Ahmede sayı ile, 66 kiloda İstanbuldun Bekir, An- karadan Salime tuşla, 72 kilo- da Ankaradan Ali İstanbul - dan Zekiye tuşla, 79 kiloda İs- tanbuldan Harun, Ankaradan Mehmede tuşla, 87 kiloda Ad- nan Ankaradan Mustafaya tus- la, ağırda Çoban, — Ankaradan Hüseyine tuşla. galip gelmişler- dir, Bu suretle yapılan 7 sik- letten altısını İstanbul, birini de Ankara takımı kazanmıştır. Bundan sonra yapılan — ser- best güreş müsabakalarında da 7 sikletten 4 ünü İstanbul ve üçünü de Ankara takımı kazan mıştır. Alınan neticeleri yazıyoruz: 56 kiloda Ankaradan İsmail, İstanbuldan Fehmiye sayı ile 61 kiloda Ankaradan Süha, İs- tanbuldan — Ahmet Çakıra tusş- la, 66 kiloda Ankaradan Nu- reddin — İstanbuldan Panryotu tuşla, 72 kilada İstanbuldan Paik Ankaradan Yaşar Doğu- ya tuşla galip gelmiştir. Malüm olduğu üzere Yaşar -İstanbul güreş temasları Grekorümen güreş temaslarının altısımı İstanbul kazatndı Doğu 1939 senesinde Avrupada | Yapilan —Avrupa birinc de Avrupa ikincisi olmuşta. 79 kiloda İstanbuldan İsmail| Ankaradan Azize tuşla, 87 kilo-| da İstanbuldan Büyük — Mus- tafa Ankaradan Babacskili İb- rahime tuşla, ağırda da İstan-| buldan Samsunlu Ahmet, Anka- radan Kara Hüseyine sayı ile, galip gelmişlerdir. Mili küme maçları 23 Martta başlıyor Milli küme mnc':ınmn 28 martta beşlaması tekarrür *et-| iştir. Bu sene maçlar iki tertip üzerine yapılacaktır. Maçların ilk kargılaşmalarında —Ankara, takımları İstanbula gelecek İs- tanbulun ili takımı da İzmirde Altay ve Altmordu . ile oyna - yacaktır. Futbol federasyonu tarafından grup şampiyonaları ve Türkiye birinciliği maçları da hazırlanmaktadır. Büu geniş fanliyete ait program yakında neşredilecektir. Şevket tekrar Demir- spora geçti Bir kaç haftadır şehrimizde bulunan ve Fenerbahçeye gire- ceği söylenen Ankaranın tanın- miş — futbolcularından — Demir- sporlu Şevket tekrar Ankara- ya eski klübüne dönmüştür. Beşiktaşlı Şakir Galata- saraya mı giriyor ? Bu sene Beşiktaşın genç takı- mında gördüğümüz Şakirin es- ki klübü Galatasaraya tekrar döneceği söylenmektedir. Pai Türadu. Fakat demiryolları dej e Teşekkür oe 1 SAPAN SAPAHTM—ı | TSABAHA Bir yükten kurtulan « Eze;;_;rı"a | (Ba lincide) | r - Ley kazı ' Hemon enimel ka Rüumanyanın. tuttuğu| Ord donan- hava kuvvetlerinden . e- her kazancı ola n iş etse, Mü yolu dan, & ayınca milletin | al kur diğer ne hediye cebinde kâr kalacaktır!!.. ... Faltat dül menler kadar akıllı olmadıkları görülüyor: Yu; a şima -| gimali garbisinden — ve a çevrilmiş| olduğu halde silâhım bırakma- | mak için henüz mücadele edi-| yor. Yunanistana gelince 45) Tmilyonluk bir milfetle muzatfe- | rane dövüşen komşumuz, kar- | gısına 85 milyonluk bir düş- man daha çıkmak üzere oldu - ğwnu görünce gene Rumenler gibi düşünmiyor ve Yunan mil- | leti namına Almanyaya bir ses yükseliyor. Bu ae: “Büyük veya küçük bir Yu man ordusu, emir alacak olursa | Epiri müdafaa ettiği gibi Trak- yayr da müdtfaa edecektir. , Diye haykırmaktadır. . Bütün işaretler — Almanların Rumanyaya yeni kuvvetler ge- | tirdiklerini ve buradan Bulga- ristandaki kuvvetlerini her gün takviye ettiklerini gösteriyor. Almanya, kendi hudutları içinde milyonlarca - kişiyi - bir| cepheden ötekine, hattâ şark- tan garba, bütün techizatiyle| bir kaç içinde — taşımıya| muktedirdir. Fakat — hudutları| haricine çıkınca iş değişiyor.| Holanda, Belçika ve Fransada| harekete geçen Alman orduları kendi yollarına yakın intizam, Ninden, dan düşmi | ve kesafette yol bulmuştar, 'dur- | madan ilerlemişlerdi. Sımd—l» Balkağlarda — bulunuyorlar. Ne| Rumanya, he Bulgaxıst:mda yollar &ik ve geniş değil Köprüler ağır motörlü ıumıı -| rın geçmesine derha? müsaade etmez. Bunların islâhi lâzim - dir. Vüâkıa Almanların çok evvel- den Bu işleri hazırladıkları ma- | kara yolları bile hir kaç ayda| ıslah edilemez ve çoğaltılamaz . ... #Rümânyadaki' Alman — kuv- vetlerinin 20 ile 30 fırka ara-| sında oldukları anlaşılıyor. Bu- 'nun iki misline çıkarılması da| Balkanlarda her türlü' ihtimak | ler düşünülerek bir harekete e- tılmak için kâfi gelmiyecektir. Çünkü Almanya bu ilti komşu memlekette de hir kaç yüz bin “gmöllire!,, asker — birakmıya | meeburdur. Bulgaristana inen askerlerin ise henüz 150 bini geçmediği, hu hususta sağlam haber alan ser- vislerin maltmatındadır. — Al- man tayyareleri de/Bulgaris - tanda 600 kadar imiş. Evvelki ay İngiliz membaları Bulgaristandaki hava meydan- lavma bin Alman tayyaresi in- i haber verdikleri zaman Bulgar resmi makarnları — Bizim hava üslerimiz şim- di yağmur ve kardan geçilemez bir haldedir ve bu —meydanlar zaten bin tayyare almıya mü- aait değikdir. Diye tekzip etmişlerdi. , Hülâsa şimdilik Bulgaristan topraklarındaki hareket aske- rt olmaktan ziyade siyasi' bir harekete benziyor. Behçot Safa Rüştü Saraçoğlunun — ölü- mü dolayısiyle kederlerimi- ze her suretle iştirak eden- lere teşekkürler ederi mit Saraçoğlu ve Saraçoğlu, Pa | vererek | gönderebil Sahibine ÖL OAT DAT A DeD AMAD DErErERena 11 MART 1941 ablusgarp - Bingazi w—fııemîye”ı hazm bir vasiyetname * Misırda son günlerimiz - Ana vatana avdet timize gelmiş b dı. Her birinin arkalarında elpençe divan dutan dörder be- $ şer tane köle ye vardır. Bize çiçekleri ve yiyecekleri hatırımızı sordülar. Dör ve en dü de türkçe konuşuyor Sizlerle iftihar oruz. Kızlarımız etmek. hem bir | ', hem de büy | Deyince birdeni | ve kendimi toparlamaya çalışa- | rak: | | | | — Af buyurunuz efendim de- dim. Kimlerle tamışrı nail oluyorum?.. Kibar ve muhakkak zengin ve hatırlı ailelerden el- dulları hat ve tavırlarından belli olan bu yaşlı başlı hanım efendilerden bana en yakın. o-| İanı bir nezaketle cevap vere- rek: — Fstağfurallak/dedi. O şe- ref bize sittir efendim!. Madem-| ki stiyorsunuz, — me-, m—umyım.; vinin aflesi efra- dindan bulumuyoruz. — Gösterdiğiniz lütuflara te- ederim ederiz efendim. Yoook... Ne yazık ki sizlere tamamiyle hizmet edemiyo-| ruz. Sizler memleketleriniz den, ailelerinizin kucağından ayrılıp Trablus çöllerine, va- tün müdafaasma koşan f& dailersiniz. Bütün bir yokluk ve yoksulluk içinde İtalyanlarla, döğüşerek bu yurdu müdafaa| etmek, uğrunda böyle hasta- lanarak hastahanelere düştünü: Buna rağmen sizlere bir hizmet te bulunamamak bizi üzüyor. Bereket ki genç Kızlarımız vars da onları sizin hizmetlerinize Nasıl bari onla- Tın hizmetlerinden menmun mu- sunuz. Size yardım ve muavenet edebiliyorlar nn? Bu sözleri söylerken odamıza| sık sık gelmeye başlıyan ve şu anda da kapının iç tarafında yanyana duran dört hasta bakı- ı hemşireleri gösteriyordu. Bir- denbire hayret ve - saşkırlıkla sordum, — Neasıl dediniz efendim? Bu hemşire hanimlar siz muhterem hanım efendilerin kerimsleri'miz dirler? Ayni yaşlı bayan ciddi bif tebessümle baktı: — Tabil.... İşte sağdan ikin- cisi de benim kızımdır ve sizlere| hizmet etmekten dolayı o kadar büyük bir iftihar Ve gurur du- yuyor ki tarif edemem. Hele gün| den güne iyi olduğunuzu ve sağ-| lığınızı gördükçe sevinçten deli| olacak. | Garip bir hicap duyuyor. ve içimdeki mimnettarlığı bir türlü| Bun: rağmen biraz kekeliyebildin yi | ne, — Bu teveccühlere ne kadar teşekkür etsem; 'az olacağını bi- liyorum. Fakat yalnız biliniz ki çok minnettarız size. Birdenbire itiraz ederek hay-| kırdı: — Minnet mi?... Hayır. minnetlarlığa — biz. me Hattâ ebediyen de malikümuz. | İngallah bir gün, hem de yakın bir günde iyi olduğumuzu ve hi- divin gemisi ile memleketinize | gönderildiğinizi görünce size| karşı borçlusu olduğumuz vazi-| feyi o zaman yapabilmiş addolu- | u yııpma-i dık:ça daima size kızlarımız, biz ve bütün halkımız hizmete, ria- yete mecburdur. Hidiv hazretle- Ti de böyle düşünmektedirler emin olunuz. — Kendilerine derin saygıla- rımızı ve minnetlerimizi sunmzı nızı pica ederim. erm eei KAT AY hazretleri de bugün bizimli likte ziyaretinize geleceklerdi Fakat dünlcü cenaze merasimin- de çot ağlamış olacaklar, çok üzülmüsler ki bugün cidden ke- yifleri yok.. hasta gibidirler. Hastehanede yanımda yatan arkadaş ta biraz senra fe- başladı. lem ve istedi. Hem bir şeyler y hem de ağlıyordu. Yazı tirdikten sonra bunu bana ver- iyetname idi. Ba- — Ben öldükten £ fenizi yaparsı yetnameyi koydum. Arı sina doğrü doktorun ni şeörelitm yene ettiler v lunuyor- 4 ü AMLATAN: | öğrendik. | niz. Nişanlım Nüzende | âdim. Yani seve seve vaten uğ” |Esnaf Hastabaü" | miyetin | den vilâyet tara Kıdemli Yüzbaşı ARSLAN TEREMEZLEL AAA v Gğüğle ler. Sabaha karşı erken de ve- fat etmiş olduğunu te: ber aldık. Bu arkadaşa da mü- azzam bir cenaze me: pıldığını ve diğer şehi şımizin - yanına — gümüldüği Nuri isminde alan bu arkadaş ahanede tanıştam. nıı.-rhurrl yazdığı halde| eyninin adresini| buna ilâve etmemisti. Bu unut-| kanlığı şu hazin neticeyi verdi| ki ailesini bulup vasiystnamesi- ni veremedim. Merbumun arka- şları hep şehit düştüğünden| adresini bilen birisine de rastlı- yamadım. Her ihtimale karşı| belki bir bilen çıkar ümidile vn-f siyetnameyi Misirde biraktım. | Trablus çöllerinden dünen kah- ramanlar Mısır yolile döne lerinden belki kahraman Nuriy bir tamyan bulunuz diye düşün-| müştüm. Bu adam zubur edip| vasiyetnameyi asıl verdimi bilmiyorum. Eğer olmadıysa — buraya vmyamı menin bir suretini yazayorum.| Belki meri un ailesi efradın- dan biri bunu okur; böyleli! bu vecibeyi geç te olse getirmiş olurum. V: göyle idi: “Sevgili anneciğim, “Size Dernede, yani Afrikada| bulunduğum sırada mektup ya-| zamadım. Vatan' aşkı - bize her şeyi unutturmuş idi. Babacığımı| | pederim. ve sevgili| Afrika çöllerinde — yuttuğum kamlardan - barsaklarım , kuru- du. Kulaklarım sağır oldu. Bin- gaziden — Mısara geldim.. |Bizi| muhterem- Misir hidivi ğ hastahanesine aldı. Bize sultan-| lar hasta bakıcılık yap hafizı iz kelâmsanız. -kder Kur'an sar hidivini: ve na duaden unut- mayınız. Çünkü bize çok - iyi| balktalar. Allah razı olsun. Baba- cığım, anmeciğim ben'/ ölürsem vatan uğruna bile bi sevine ölüme koştuği müteessir olmayınız. Hemşirem Lütfiyeyi teyze zademe- verme- yiniz. Başka birisile: evlendiri- ile ni;| sanlandığıma çok müteessirim.| Bumasebep annem ( oldu.. Ben | Erablusgarbe — fedai ; yazalmış MÜTEFERRİK genişletiliyor Bütün Esnaf cemiyeueıi_l idare beyetleri senelikı kengre-| lerini bitirerek yeni idare hey, etlerini seçmişlerdir.. Yalnız Ce-| yardım heyeti,' kong- resini henüz ikmal etmemiştir. Köngrenin ne zaman yapıla- cağı ayrıca ilân edilecektir. — | Cemiyetin yardım. heyeti bu! toplantıda hastahaneye ait işler hakkında görüşecek — ve yeni kararlar vererek idare intjha- | bini yapacaktır. Hsnaf Cemiyetleri 1940 ve 41 yılında hastahanenin bazı — kaı- gımlarını genişleterek — mevcut | 28 yatağı 42 ye çıkarmıştır, ö- nümüzdeki sene içinde de hasta- haneye yeniden - bazı ilâveler düşünülmektedir. Feriköy Fıkaraperver Cemiyeti yeniden kurulacak Bundan bir. müddet kanununa evvel Cemiyetler zamanında beyanname ile İ amesini tadil etmediğ n— köy Hay ulması için yeniden re hayeti varafından - Dahil h lar. Bill Vekâletine müracaat edilm runa ölmeğe gidiyorum. Ne yar palım, Allah bizi kavuşturma- dı. Nâzende ben henüz tahsilde iken bana heı vakit harçlık ve niz. '&rfıl' hakkınızı - helâl Kardeşlerimin gözlerinden helâl etsin. Amcam Tahir ve Mahmut ların da elle: ındm öperira. Komş Farilerla li Delik eemeleil söylersiniz. Ellerinizden. öperim | anneciğim, babacığım.,, “ifasur çöllerinde başıma ağlar boğlarım “Nişanlena karuşınadan öldüğüme yanar ağların Oğlunuz Nuri, Misirhle daha evvel de söp m gibi bize çok iyi baktı- asse Trablusgarbe g- derken birçok: vatandaslarımız evlerirde saklamışlar, kendileri- ne e!ien den gelen yardımı. y'z mışlardır. Ben beraberimde H| tantula getindiğim 300 evlâğ şüheda ve meşayihe de iyi bak- tılar. Bunları mükemmelen giy- er. Zağlül Paşa her birize giliz lirası yol barçlığı ae düünün gn ersizdiler ve tanbula göz ... Dernede muharebede bulunaz bilümum arkadaşlarımın ve ke- mutanlarımımızın - ayrı ayıı & samilerini yazarak. hizmetleriz- den hehsedemedim, Aradan © tuz scne mürur ettiği için birçok kaymetli arkadaşlarımın - isine lerini unuttum. Gerek Derneda gerekse Bingazi, — Tobruk ve Trabluagarbde bulunar zahitaz arlradaşlarım kâmilen | fedai ©- larak harbe iştirak. etmişlerdir. Bu arkadaşlar vatan - ve millet- lerini bu kadar sevmemiş olsar lardı kendilerini feda etmezler Ber biri iştirak ettikleri bö- muharebelerde — güdlerini ırpmadan ölüme atılmaşlardır. Bu badirede de gehit düşer | memleketin aziz ve kahramaz fatihalar ithaf etmet eden ve hayatta bulunan aşlarıma - dea muvaffaki- yetler temeami ederim. Kıdemli Yüzbaşı Külisli Arslaz SON ADLİYEDE yakkabı hırsazı tevkif edildi Tahtakalede Aydn Bitkinin sergisinden bir cift ayakkata calıp kaçarken yakalanan Sar düllah soğlu" - Hasan — üçüncü Sulh ceza mahkemesine veril - miş ve yapılan duruşmayı mö- teakip — tevkifine — ve biz ay-on bir gün hapsine karar ve- Bir yün hırsızı tevkif edildi Galatada Kalafat yerindeki te yön ardiyelerden birinin deniz rafındaki — kapısından 60 - 70 Kilölüit bir çuval galarak 97 linaya satmakla suç M Gebzeli 17 yaşında Mustafa €Cün tevkif edilmiştir. Peynir muhtekiri bir bakkal tevkif edildi Beşiktaşta Aile Kileri bak - Osman ile ter n 50 kuruşa S- icap eden Beyaz peyniri G0 kuruşa satmakla suçlu olz- 'e ceza malikeme- r ve dün yapılam emelerinde- — haklarında Kâarari verilmiştir , sine verilmişi: muh: