Bayfa : 6 YENİ SABANH Nergizle atırımdadır. Hiç unutmam biz onunla beraber büyüyen ay- Di mahallenin kapıkomşu çocuk- ları idik, Annelerimiz söylerdi galiba benden bir kaç yaş da büyük olacaktı. Çardağın ya- nındaki kambur çitlembik ağa- cında bir salıncağımız vardı. Akşam, sabah; diyebilirim ki Allahın günü orada biribirimizi gallamakla geçerdi.Onun kolları kuvvetli olduğu için beni fazla hızlandırır, ben de düşmek kor- kusu ile bağırır çağırırdım. O da benim bu bağırıp çırpın malarımdan zevk alıyormuş gibi aksine daha fazla yapardı. Fakat bilmem bir gün nasıl oldu, salıncağın ipi mi kaydı, yoksa benim başım mı döndü; kendimi yerde bulduğum zaman alnımda bugün hâlâ izleri kalan yerden ince bir şerit gibi yüzüm den aşağı kan sızıyordu. Bir hafta kadar yatakta yat- hm, ayakta duramıyordum, Ba- “Bm dönüyordu. Bu vakadan sonra bahçeye çıktığımız vakit salıncağı yerin- €e göremedik, anladık ki artık bze salıncak oyunu yasak ol- Buştu. Çocukluk bu ne olacak? Oyun m ı yok? Bu sefer de - yeşil ka-| bat borulariyle oluk yapıp su akıtmıya başladık. Akan bu su-| larla da ağaçtan yaptığımız de-| ğirmen çarkları döndürürdük. Bazan da benim değirmenim iyi dönüyor seninki dönmüyor, ha- far benimki iyi dönüyor asıl se- ainki dönmüyor diye çekişe çe- tişe münakaşa da ederdik. Bu| inünakaşaların sonunda ikimiz le değirmenlerimizi — bozul -| yauş — bulurdük. — Zira, O, bes Etmkini bozar, ben de onunkini | bozardım. Yahut ta bahçeden kupardığımız bir Nergiz çiçeği- mi) yapraklarını seninki mi iyi dözüyor, benimki mi? diye tek tek koparır suya atardık. Son yaprak kimde kalırsa o kaza- BiraL Büylece çocukluğun tatlı eğ- lenceleri ile bir rüya gibi geçen günlerin sonunda bir gün ken- dımizi artık böyle şeylerden zak tutacak kadar büyümüş bulduk. Artık ne çitlembikte sallanan salıncağımız, ne de bah çede yeşil kabak borularının a- kottığı su ile dönen değirmenle- Timiz vardı, Hem biz şimdi Nergizlerin koyu turuncu yapraklarını in- Bafsızca yolmuyor, ben saçıma takıyor, o da bir iğne ile göğ- süne iliştiriyordu. Böylece de baharları bir çok güzler takip etti. Her geçen ba- har kitaplarımın arasını onun verdiği Nergizler dolduruyordu. Heyhat ki bir gün bir güz ba- hara ererken kitaplarımın ara- aının Nergizsiz kalacağını düşü hünce içim sızladı. ça Piyasada Falıkyağı mev- Cut olmadığından onun Nergiz yolladım Yazan: Muammer Remzi Ergün Aradan bir çok uzun yıllar Egği halde bugünkü gibi hâ- hi Evet artık saçıma Nergiz ta- kacak sevgili bir &lin! buradan | çok uzakta hem de pek çok u- | zakta olduğunu düşününce içim de bir yaranın derin, derin ka- nadığım hissettim; Tahsile giderken vedaa gel- diği ömrümde hiç unutamıya: ğım o, son sabah şafakta tıpkı bir Nergiz gibi kızarırken ben onun göğsüne bir Nergiz tak - mış, bütün kalbimle kendisine muvaffakıyetler temenni etmiş- tim. Ö da sadece elimi göğsü- nün üzerinde sıkmış: “Bu Ner- gizi hayatımın en aziz bir hatı- rası olarak saklıyacağım,, de- mişti. O gün onun da sesi titriyor- du, onun da gözlerinde içli bir ateşin parıltıları vardı. Ah yıllar, insafsız yıllar han- gi acıyı dindirmeye, hangi ate- Şi söndürmiye Mmuktedir. değil ki? Onun da kalbindeki - sızıyı dindirmiş, gözündeki ateşi sön- dürmüş olacak ki aradan kaç bahar Nergizler getirdiği halde © hâlâ gelmedi. Onsuz geçen bu baharlarda ner gizler gibi tıpkı benim de bay- num bükülü kalmıştı. Kaç gece- ler onun, o aziz sevgilinin hatı- rasını anarak çitlembik ağacı altında ne kadar ağladım. Hey- hât ki onun gelmesi için besle- diğim ümitler, upkı Nergiz yap- rakları gibi suya düşmüştü. Ar- tık o yoktu... kendisi gibi habe- ri de. Bir gün ben de onun gibi ço- cukluğumun, — gençliğimin — ve | belki de hayatımın en güzel bir rüya gibi günlerini geçirdiğim yerleri; terkedince artık onu ü ten, ona kavuşmaktan büsbütün ümidimi kestim. Fakat ümit dünyası derler de inanmazdım. Hakikaten dağ da- ğa kavuşmaz da insan insana kavuşurmuş. Heyhât ki işte o gün... yıllarca beklediğim o mu- kaddes gün gelince ikimizin de birer yuvası, bu yuvalarda saa- det ve istikballer için aşkları- mızı hattâ her şeyimizi feda et- memiz lâzım gelen yavruları- mız vardı. O; bulunduğumuz - şehre bir | memur olarak tayin edilmişti. Tesadüf bu ya oturacakları | ev de tam karşımıza düşmüştü. | Eşyaları taşırnrken - onu eşi ve çocukları arasında ne kadar mesut ve ne kadar bahtiyar görmüştüm. Artık o şehirde o- turamazdım, zira benim onsuz teneffüs ettiğim hava beni ze- | hirliyecek, onu her ân görüp te | ayrı ayrı yaşamam beni öldü- | recekti. Onun o nazlı hayali, O aziz hatıraları hem bana lünciye kadar yeterdi de. Onun o gün titriyen ellerile | saçıma taktığı bir çiçeğin adını bugün altı baharını dolduran yavrum taşıyordu. Ona “Ner- Bgiz.... kızım,, dedikçe gözümde | canlanan hayal daima çitlembik | EMLÂKİŞ MERKEZ: İstanbul şubesi : ÇAZETLA T SYOKTLANNIDARA K YIKIĞILARA Kâln bulunduğu mahalde inşaata başlanacağı için ahşap bir kah- ve dükkâm yıkılıp enkazı satı- lacaktır. Kiremit, camlar, tah- ta kapılar ve çerçeveler ye- niden — kullanmaya — müsalttir. Bir miktar tuğla da vardır. İs- ( teklilerin “YENİ SABAH,, ida- İB| re Mmemurluğuna her — sabah saat ondan on ikiye kadar mü- * raacaatları. l YENİ NEŞRİYAT Arkadaşın beşinci sayısı dolgun yazılarla çıktı Cemal Nadir ve Vedat Günyol tarafından hazırlanan ve Yüvel | Yayınevi tarafından neşredilen Arkadaş adlı çocuk mecmuası-| nın 5 inci sayısı dolgun yazı- larla çıktı. | İçinde Bay Selim Sırrının| mektebe nasıl - başladım hış-ı hklı yazısı, Markopolonun arka- daşı adlı heyecanlı roman, Ala-| geyik adb büyük Türk masalı gibi çok güzel yazılar, ve dikiş örnekleri, bilmeceler, müsabaka lar, çocuk eserleri tavsiyeye şa-| yandır. Bu kıymetli mecmuayı bütün | okuyucularınıza tavsiye ederiz.| Ticaret bi lerinin senelik kongresi Madeni eşya birliği umumi heyet toplantısı bu ayın 20 sin- de Ömer Abit hanındaki birlik merkezinde yapılacaktır. Bura- | daki birliklerin hepsi de - birer| gün arayla umumi kongrelerini icra edeceklerdir. ( “Yeni Sabahı,, ilân fıyatlarım Başlık maktu olarak — 750 Birinci sayfada santimi 500 Kinci » G” Üçüncü ,, » s00 | Dördüncü ,, ee Ai Beşinci —» e zt Altıncı — ,, Di 2LDB Hasan yağı | ki 14 yeni 22 No. lu bir tarafı 17 - 2 - Pazartesi şubesini Galatasaray Lisesi Karşısında No. 184 EMLÂKİŞ Eminönü, Ana: 940/2135 Fatih sulh icra memurluğundan Ahmet Muharrem Türediye masarifile beraber 130 lira borç lu Mehmet Tevfik Çokbilginin işbu borcundan dolayı mahcuz bulunan sadrı esbak Kocamus- tafapaşanın İstanbulda Zincirli Selvi nezdinde bina eylediği camii ve hanka ve imaret ve hayratı sairesi vakfından Ok- çular başında Eminbey mahal- lesinde Naşitbey sokağında es- Darphane fırını hatap mahalli ve bir tarafi Şerife Fatma ve reselerile hissedarı Vasil hane- si ve bir tarafı tariki âm ve bir tarafı Veli dükkânı ile mahdut mukaddema arsa elyevm maa bahce bir bap ev, 15/mart/1941 tarihine müsadif cumartesi gü- nü saat 10 dan 12 ye kadar Fa- tih icra dairesinde atideki şart- lar dairesinde açık arttırma su- retile ve tapu kaydına göre sa-; tılacaktır. Muhammen kıymeti 2006 lira olup o günü 96 75 şini bulduğu takdirde ihale edilecek | aksi takdirde en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere 25/Mart/1941 salı günü ayni| saatte satışa devam edilerek en çok arttırana ihale edilecektir. Evsafı: Eve bahceden girilir bahçe duvarla örtülüdür ev ah- şap tamire muhtaç olup halen ikiye bölünmüş bir vaziyette- dir. Sokak kapılafı yanyana ve ayrıdır. Bir kısmında bir taşlık Üç oda bir mutfak bir helâ 0- dunluk ve kömürlük ve bir bod- Tum mevcut olup bu kısım evin bir ve ikinci katındadır. Diğer kısım evin en üst katında olup, burada bir sofa üzerinde üç oda ve sofadan bölünmüş bir mut- fak yeri ve helâ vardır. Gayri menkulün bahçe ile beraber kadastroda tanzim edilen hari- tada gösterilen mesahası 152 metre murabbar 50 desimetre murabbar, 1 — İşbu gayri menkulde Mmüseccel ve gayri müseccel hak gahiplerinin tarihi * ilândan iti- baren 15 günde evrakı müsbite- lerile beraber icra memurlu- Şuna müracaatları lâzımdır. Ak- si takdirde £7.yri müseccel hak sahipleri payıaşmadan hariç ka- hrlar. | l 2 — İşbu gayri menkul 300 Zeytin- içiniz EMLÂKİŞ günü İstanbul açıyor Telefon : 49010 dolu Han No. 6 R BUGÜNKÜ PROGRAM 8.03 Haberler | 19.15 Konuşma 8.00 Program | 19.30 Haberler 818 Müzik 19.45 - Müzik 848 Ev kadını | 20.15 Radyo * gazetesi 1230 Program | 2045 Müzik 1233 Müzik 21.00 Müzik 1250 Haberler | 21.30 Konuşma 13.05 Müzik 2145 Radyo 1820 Müzik Örkestrası * 22.30 Haberler 18.00 Program | 2245 Müzik 18.03 Müzik 2325 Kapanış 18.40 Müzik 12 Şubat 941 Açılış ve Londra 1 Sterlin Nevw - York 100 Dolar Cenevre — 100 İsviç. Pre. 29.9810 Atina 100 Drahmi — 0.9515) Sotya 100 Leva 1.6225| Madrid 100 Peçeta — 12.937: Belgrad — 100 Dinar 3.175 Yokohama 100 Yen 81.1375 Stokbolm 100 İsveç Kranu 31.005, Esham ve tahvilât Merkez Bankası peşin lira için emniyet sandığına ipo- tekli olup halen 98 lira 63 ku- ruş müseccel borç kalmıştır. 3 — İhaleye girecekler 96 7 buçuk nisbetinde pey verecekler dir. 4 — Bedeli ihaleyi peşinen verecektir muru kanuni mehil verebilir. 6 — Müşteri miadında para- yı vermezse ihale feshedilir ve ğgayri menkul yeniden arttırma- ya çıkarılarak en çok arttırana ihale edilerek aradaki fark ve zarar müşteriden bilâ hüküm alınır, müşteri çazmaımaar T. İş Bankası 1941 Küçük Tasarruf Hesabları icra me | 6 — Vergiler borçluya ve ©h 2 buçuk tellâliye ile 20 senelik evkaf taviz bedeli müşteriye aittir. Şartname herkesin gö- rebileceği surette bugünden iti- baren açıktır. ağacında sallanan salıncak, ye-| gil kabak borularının akıttığı suyla dönen değirmenler ola- cak. Bu da bir fâni için yetmez mi?, © şehirden ilelebet ayrılırken ona da sadece Nergiz'le Nergiz yolladım. M. ERGÜN | — Malümya yarın sabah uğ-| myacağım. Boş dönmiyelim. Dedi. Ustam mânidar surette başı- m salladı. Yani Allah bilir de- Mek istiyordu. * Bu minval üzere bir kaç haf- ta daha vakit geçti. Ustam sene nihayetinden evvet bana beş pa- Ta vermemiye ylemişti. Ba-! na da bol bol düşünmekten baş- ka bir iş kglmamıştı. Bilâhare Batoda iade etmek Üzere usta- mın çekmecesinden bir kaç lira aşırıp yola çıkmayı kurdum ve bu maksat ile ustamın gaybube- ti esnasında mahut çekmecenin deliğini, deşiğini aradım ise de €en bol zamanda bir iki kruştan fazla para bulamadım. Refikim —Alfred'in vefatın- dan sonra uhteme terettüp eden Vazifenin ehemmiyetini takdir edecek zekâ ustamda bulunamı- yacağından buraları kendisine açmak pek beyhude idi, Usta- n Jorj iİsminde bir muhibbi vardı. Bu adam bağ ve bahçeye Malik olduğu gibi şehirde bir kaç evi de varmış. Yahi z&iğin bir zattı. Bir gün (Jorj) 'dan bir lira ödünç - istemiye niyet- lendim ve yine ustam' dükkân. da bulunmadığı bir zamanda elleri pantalonunun cebinde ol- duğu halde dükkândan içeri giren (Jorj) u istikbale müsa-| reat eyledim benden şimdiye kadar böyle bir eseri nezaket| görmiyen (Jorj) âdeta alık- laştı: — Bu ne ikram be eğleniyor musun? Deedi. Ben: — Hayır Mösyö Jorj. Sizin gibi eshabı emlâkten bir adam- la eğlenmek olur mu? — Ey bu ikram ne oluyor? — Hiç! Size bir şey söyliye- cektim. — De bakalım. — Malüm ya bizim usta sene| nihayetinden evvel bana beş pa-| ra vermiyeceğini söyledi. Şimdi ise paraya pek çok ihtiyacım var: Bana ödünç bir lira verir misin? Usta Jorj para lâkırsısını du- yar duymaz: — Git be budala sen de! Us- tanda para olmazsa bende nere- den olacak? Dedi, ben kızdım: — Affedersiniz. Mösyö Jorj bu kadar da nekeslik olmaz. Ustam günde kaç para kazanı- yor ki! Size gelince o kadar bağ, bahçeniz, evleriniz var. Hepsin- den para alıyorsunuz, sonra ö- dünç bir lirayı esirgeyorsunuz. Tevekkeli değil geçenlerde us- tam sizin para canlılığınızdan bahsediyor, bir kat elbiseyi beş altı sene giymeden arkanızdan çıkarıp atmadığınızı ösylüyor- du. Geçen gün de sırtınızda ko- ca bir küfe olduğu halde pazar- dan avdet ediyordunuz, o da ha- malın birine bir kaç para ver- memek için. Doğrusu pek hasis bir adamsınız, insan bir defa u- tanır, sıkılır.. İstanbul Fiyat Murakabe Komisyonundan: lu ilân | 49 No. Ellerinde muhtelif eb'atta lif ve çelik tel halat bulunan toptancı — ve perakendeci tüccarlarla hükmi ve hakiki şahısların bunların cinsini mikta- rını gösteren birer beyannameyi 17/2/1941 pazartesi akşamına ki Sir- keci 4 üncü Vakıf Han 4 üncü katta 158 Jorj lâkırdımı kesti: — Âyuzatma sersem herif velev öyle olsun! Herkes parayı senin için kazanmıyorya? Sen Kim, para kim? Burada karnımı doyuruyorsunya ona bak. Us tan ben olsam okadarını bile yap mazdım. Dedi Bir çalgıcının seyahati — O! Malum müsyö Jorj! U: tam sen olsaydın çokdan açlı dan kurumuş asma kabağına dö nerdim. Hasis Jorj biraz da Madam bakkal ile konuştuktan sonra | çıkıp gitti, benim de ümidim ke- sildi. Usta Tofenin dükkânına g lelsi iki ay olmuştu ki bir gi ustam: — Fredrih! Yarın şehirde panayır açılacak gider misin? Dedi. Sehir dedikleri —ahal| 8 No. da fiyat mürukabe bürosuna İ bulunduğumuz - köyden “beş on kat büyük, evleri çok ve güzel- di. Birkaç defa Mal almak için ustamla şehire gidip gelm yolları öğrenmiştim. Zaten köy | gehre pek yakındı. İşte bu şe- hirde senede bir iki defa pana- yır kurulur. Bir çok şeyler ahı- Dir, satılır. Yabani hayvanlar gösterilir, türlü hokkabazlıklar, cambazlıklar, oyunlar — yapılır: ğini bir kaç gün evvelinden de söylemişti. Bugün tekrar edin- ce; — Giderim. Bir şey almak için mi Dedim. Ustam: -— Hayır! gezmek ii çocukları da beraber gi sin, dedi. — Pekâlâ! Orada ne yapaca- Bz? mış. Ustam panayır vakti geldi-| ı İKRAMİYE PLÂNI 4 aded 1.000 Liralık 4.000 Lira 4 » 500 » 2000 » * » e » Y » Öğ ae ue in Cai t0 Sahibi: A, Cemaleddin Saraçoğlu Başildığı yer: (H. Bekir Gü dar Hiç canım! Gezip gezip akşam üzeri dükkâna gel siniz. Size para da vereceğim. Ustamdan para lâkırdısını du yunca kendi kendimme: — Ha, sen de beni yarın ak- şama dükkânda bekleme, Vere- ceğin para en aşağı bir liradır. Dört çocuğa dört mark veril- mez ya! Ben de çocukları pana» yırda bırakır savuşuveririm. Dedim. O gece kemali istira- hatle uyudum. Ertesi gün ales- sabah kalktım dükânı açtım, ortalığı sildim, süpürdüm, biraz sonra da ustam meydana çık- t. Madam bakkal çocukları giyindirip hazırlamış, saçlarını ek- başlarını taramıştı. Ustam ba- na: — Biraz üstünü başını sü- Pürsene. Ahırda yatmış gibi nedir o kılık kıyafet? Dedi. Ne ise mümkün olduğu kadar kendimi de tüimar ettim. İki kız ile iki erkek çocuk gö- türülecekti. Çocuklar sevinçle- rinden zıp zıp sıcrıyorlar her zaman fırsat buldukca ya bur- numa e vurdukları yahut Mukavvidir, Böbrek, Karaciğer hastalıkla- rında şifası vardır. Yemeklerde pilâvda, balıklarda bilhassa mayonezde tereyağı yerine KULLANINIZ — TÜRKİYE CÜMHURİYETİ ZİRAAT BANKASI Kuruluş tarihi: 1888. — Sermayesi: 100.000.000 Türk lirası. Şube ve Ajans adedi: 265 Ziral ve Ticarl her nevi banka muameleleri. Para biriktirenlere 28800 lira İkramiye veriyor. Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsız tasarruf hesablarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa plâna göre ikramiye dağıtılacaktır: DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde Kur'alar senede 4 defa 1 Eylül, 1 Birincikânun, 1 Mart ve 1 Haziran tarihlerinde çekilecektir. 13 BUBAT 19iN Midevidir 1941 İKRAMİYELERİ 1 adet 2000 Liralık — 2000.—Lır: 8 > 1000 > — — 3000— » 2> 750 > — 1500—> 4 > 500 » — 2000— 2 8 > 250 » — 2000—3 35 > 100 » — 3500— 2 80 > — 60 » — — 4000— 300 » — 20 > — 6000— » Keşideler: 4 Şubat 2 Mayıs, 1 Ağus- tos, 3 İkinciteşrin tarihlerinde yapılı çekilecek kur'a ile aşağıdaki 100 aded 60 Liralık — 5.000 Lira 120 » 40 » 4800 » w » M'a 8200 » 20 fazlasiyle verilecektir. Neşriyat Müdürü: Macid Çetin 've Cemaleddin Saraçoğlu matbaası) Ka Hi ama çöp soktukları halde bugün fino yavrusu gibi elimi yüzümü yalayıp duruyorlar, ar- BZ arsız sırıtıyorlardı. Sebebi- ni anlamıyacak ne var? Bugün ben olmasam panayıra gidip gezmiyecekler. Validesi ev işi ile, babaları kirli tesgâhın ba « şında uyuklamak ile meşgul. Ayrıca bir hasır şapkayı ba- şıma geçirdim. Tuvaletim ta- mam olmuştu. Ustam çekmece- yi karıştırdı. Eline geçirdiği bir kaç parayı bana uzatarak: — İşte size para! Çocuklar ne isterse al, Bütün parayı kendi boğazına geçirme, sonra yıllığından keserim ha. Dedi. Madam bakkal da oda kapı- sından başını uzati — Gelirken küçüğe çikolâta getirmeği unutma, Bana da iki makara beyaz iplik ahver, (Ko- casına dönerek) sigara aldırmır yacak mısın? Dedi. Ustam: (Arkası var)