— Ne gibi?.. — Ben, bu küçük Mollayı ye- ğime kani idim.. Bu sebeple durmadan girdim.. Bir kapıp yenmiye çalış- . Ve, güreşin sonuna kadar böyle gittim... Bilseydim iyle olacağını o, Mollayı ezer, daha güreşemiyecek hale irir ve öyle yenerdim.. — Öyle ise, yarın güreşi ben, Bylo yapayım... , | — Yapmazsan, benim gibi Hüşersin künteye.. — Yoo.. Şimdi anlıyorum. Mollaya, yapılacak güreş kıra- faya olmalıdır. Onu, budamalı, iye ezmelidir. Ciğerlerini ağzına ııurmehdır h Zıvalhçohkh(ol]nmıley İinde neler - oluyordu. Öyledir, Bivrilmeğe gelmez, derhal her- İkes ezmeğe bakar.. Çakır da bü- Köün pehlivanlığıyla Mollayı ya- ez yenmek değil, bir daha sa- İhaya çıkamıyacak derecede ez- İmeğe karar vermişti. Bu, fikir İkdetidir. Altı sene başa kimseyi bırakma- Baştı. Kim ona akran olabilecek Jnevkie yetişmiş ise ya, adamla- (na ezdirmiş ve yahut ta bizzat lisi meydan yerinde çarça- G, cze bir daha güreş ya- pamıyacak hale getirmişti. İşte, Çakır da bunu yapmak jetiyordu. —Okkasız — bulduğu #körpe mollayı kırıp dökecekti. » Ne ise, güreş başladı. Davul Barna ötmeğe ve vurmağa ko- Davulcu çingeneler bu- gün pek yaman çalıyorlardı. $ Bde.mmçng:ndvxüyh pesleniyorlardı ki, iki pehliva- | kan âsabını geriyorlardı. Tam bir pehlivan havası Meydan havası!. | Çakırın peşrevi de gösteriyor İfa ki, güreş çok çetin olacaktı. , Binir içindeydi. Âdeta yeyeceğe benziyordu. Molla, daima ©o molla idi. Sa- (in ve sessizdi. Yay gibi çırpı- jyecansız ve sinirsiz idi. | Helâllaşmalar oldu. — Güreş Bütün hıziyle başladı. Molla, her wakit olduğu gibi hasmmın en- Besini bir sağdan bir soldan de- Biserk bağlıyordu. Dirmdik gü- Beşiyor, hasmının yüzüne bile Bakmıyordu. Bekliyordu — ki, hasmı güreşe girsin? . | Çakır, daha ilk dakikada ağır A enso ve tırpanlara — başladı. Nn'ılkqleryıpıuğmxdm Ek hamlelerinde anlatmıştı. hir şeyler bekler gibi duruyordu. itekim beklediği oldu. Çakır, Birdenbire el ense, iç tırpanla Mollayı yana savurduğu zaman ortada hiç bir şey yak iken bo- yunduruak aldı. Pehlivanlıkta âdet, bir pehli- (ki ayaklarını açarak ve gere- Bek kedi beli verip durmaktır. meğe başlamııştı. Çakır, böyle avanakça kuca- Hına doğru gelen basmını daha ziyade boyunduruklamağa — fır- zat almıştı. Molla, daha hâlâ hasmınm üzerine gidiyordu. Hattâ, ayak- ları hasınının — ayaklariyle biti- Şik bir halo gelmişti Bu hal, Mollanın daha ilk elde yenileceğini gösteriyordu, Bu kadar acemicesine hareket ol- mazlı. Eatiâ, ihtiyar Cazgır, başmı sallıyarak söylendi: — Ne yapıyorsun çocuk? Ge- rilesene be? Müdreris efndi, Cazgırın mı- Tıldandığını işitmişti. Dönerek: — Usta! Çok fena.. — Öyle hoca efendi.. — Nazar deydi molalaya.. — Nazar falan değil hocam.. Dünkü beş buçuk saatlik güreş dokundu ona.. Dedi.. Çakırın - taraftarları — sevinç içinde idiler. Mollanın taraftar- ları ise bu, acemilik karşısında ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Fakat, herkes bu vaziyette ve halde iken birdenbire Çaların havalanıp uçtuğu ve yumruk “yemiş ve sersemlemiş bir adam hali gibi yere düşmemek için bir kaç ker dönüp savrulduğu gö- Mmanamaryordu. — Ba manevrayı yalnm, çok usta olan İhtiyar Cazgır görebilmiş ve sezmişti. Molla, boyunduruktan — bir Ilhzada ve üzüntüsüz kurtul - aT SAT DELMRPEDİ CÜRESARE. . SRSAR CAİ duk an sonra, Ç T- mıştı: Ki bir hareketle Daha ilk elde yılmıştı. Çakır, hasmının göyle — bir dikilip dıştan, çengellediğini his- Betn le sırtüstü yere düşüp yenilecek iken kendisini bir gimşek sür” tiyle toprlayarak kurtârabilmiş- n Fakat, bu oyun nasıl olmuştu? Ve, bu halde iken nasıl olabilir- di? Çakır bütün ustalığına rağ: men Mollanın yaptığı manevrayı kavrayamamıştı. İhtiyar Cazgır, ah! o, usta eski kurt, Mollanın yaptığı 0- yunu derhal sezmiş ve anlam tı. Molla, müthiş bir adamdı. Kendi kendine oyun atan bir pehlivandı. Yüz okkalık, azı- h hasmını hem de boyunduru- ğa girmiş olduğu halde az kal- sın mağlüp ediyordu. Çakır, büzülerek, korkarak Mollaya ense bağlamıştı. Karşı- sındaki okkasız mollayı bir cam- baz, bir cin olarak görmüştü . Molla, kurtulup nârayı sal- ladıktan sonra, Müderris efndi ile bütün mollalar derin bir nefs almışlardı. Lâkin, onlar da bu, işin ne suretle olduğunun far kında değillerdi. Biraz evvel — Ah, of... İle baş sallayan Cuzgır şimdi, gu yolda mırıldanıyordu: — Abe Molla!.. Abe çocuk!.. Sen ne imişgin be kazan? (Arkası var) Erkek Li futbol Dün Şeref stadında liseler a- 'Yasında tertip edilen futbol müsabakalarına devam edildi. İk müsabaka Ticaret ile Muallim mektepleri arasında idi. Kuvvetlerin müsavi olması itibarile maç çok çetin oldu. Her İki takım da uzun bir çekişme- den sonra sayı Yyapamıyarak birinci devreyi O - O berabere bitirdiler. İkinci devre daha düzgün oy- nayan Muallimlilerin muhak- kak galip geleceği tahmin edi- Hiyordu. Nitekim bu devre Mual limlerin üstünlüğü altında geç- ti. Fakat çok enerjik bir oyuna mukabele eden Ticaretliler gol yememeğe muvaffak oldular. Ve maç O - O beraberlikle neti- lluıdhışılaşmı Şişli Te rakki ile Işık liseleri arasında yapıldı, Maç baştan nihayete Kadar çok sıkı ve seri oldu. O- Kız mektepleri arasında veleybol müsabakaları Dün Eminönü Halkevinde kız mektepleri arasında tertip edi- den voleybol müsabakalarına de vam edildi. İlk müsabaka Kandilli ile Erenköy arasında yapıldı. Kuv- wetisrin müsavi olması itibari- e ba karşılaşma çok çetin ve beyecanlı oldu. Bu seneki maç- ların şimdiye kadar hiç mağlüp olmayan Erenköyllller kuvvetli rakipleri karçısında — yenilerek kaz mektepleri voleybol şampi- yonasında Çamlıcayı rakipsiz barakmışlardır. Kandilliler bu maçı 15 -11, 15 -4 ve 15 - 10 kazanmışlardır. İkinci müsabaka Cümhuriyet Yepebaşımda Dram kısmında BU AKAŞAM saat 2030 da EMİLİA GALOTTİ €oN HAFTA * #stiklül caddesinde komedi kısmında BU AKAŞAM szat 20.30 da KIRALIK ODALAR ile Işık llseleri arasında yapıldı. Kayıf vaziyette bulunan! kuvvetli rakipleri kar- gamda bir gey yapamamışlar vemaçı 15 . 1 ve 15 - 8 gibi ıııııiııhııııııuıııııuıııa. Hılk.ılırinın Basketbol müzabakaları Halkevleri arasında tertip - Gilen basketbol müsabakaları- mnan finali bu hafta Beyoğlu halk evi salonunda saat 15 de Emi - nönü Halkeviyle Beyoğlu Halk vi arasında yapılacaklır. SPOR selerinin maçları yunun onuncu dakikasinda Şişli Terakkililer kazandıkları sayı ile galibiyete ulaştılar. Bu sayı Işıklıları canlandırdı. Biribirini takip eden akınlarla rakiplerine tehlikeli anlar geçirtmeğe baş- ladilar. Ve bu hücumların birin- de de devrenin sonlarına doğru kazandıkları sayı ile beraberli - ğe ulaştılar. İkinci devrenin hemen dö: düncü dakikasında Şişli Terak- kililer tekrar galip vaziyete geldiler. Bu gol Işıklıları can- gecikmediler. Bundan sonra her iki taraf ta galibiyeti elde et- mek için bütün gayretlerini sarf ettiler. Oyunun bitmesine pek az bir zaman kala Işıklılar ka- zandıkları gölle 3 - 2 galip va- ziyete geldiler. Netice değişm den maç bu şekilde nihayetlen- di. Beşiktaşlı Hüsnü tekrar futbole başlıyor Dört senedenberi İstanbul lig liderliğini muhafaza eden Be- şiktaş takımının kıymetli beki Hüsnü hutbolü bırakarak ha- kemlike başlamış bu sene idare ettiği maçlarda dürüstlü- ğü ile tebarüz ederek spor ha- yatındaki alkış ve takdirleri toplamaya muvaffak olmuştu. Son gelen emirle askerlerin:e sivil kulüplerde gpor yapma!a- rının menedilmesi üzerine kuv- vetinin bir kısmını kaybeden Beşiktaş takımındaki — boşluğu kapamak üzere emektar Hüsnü tekrar futbole başlamış ve dün- kü Beşiktaş antrenmanında bu- lunmuştur. Daha bir çok seneler spor yapabilecek kabiliyet ve sinde bulunan Hüsnüye muvaf- fakiyetler temenni ederiz. Nuri Bosut Ankaraya gidiyor Futbol ajanı Nuri Bosut ha- kemlerin lisans ve son tadil e- dilip te mevkii tatbike konamı- yacak şekilde mübhemiyet ar- zeden afsayt işini halletmek ü- zere yakında Ankaraya gide- cek ve bu arada da İstanbul bölgesinin hakem — komitesine namzet aza olarak gösterdiği Galatasaraylı Muslih İstanbul- sporlu Emin, Vefalı Saim A- ğabey, Fenerli Sabihin tayini için icap eden makamla te- maslara girişecektir, na bir ihtar nârası atmışı — Hayda, Çakır be!.. Çakırın aklı başında değildi..| © hasmına doğru gelirken elinde . Az kalsın bu hareket-| landırdı. Beraberliği teminde| SABAHTAN SABAHA Bulgarlar bir daha mt Aldanmak istiyorlar? (Baş tarafı 1 ci sayfada) Fakat neyi? Almanların Bul- stana girdiklerini ve Bul- tayyare üslerinin Alman- n elindeoldu; Ü. | Almanlar, bütün Holandayı istilâdan evvel de'onların ü Ti vil askerlerle doldurmuşlardı . | Holanda, rahat rahat toprakla: rında Alman askeri bulunmadı- ını iddia ediyor ve müsterih ordu, acaba — Chur- müstahdimleri tekzip edebilir. mi? u müstahdimlerin haki- edebilir mi? Muhtelif kaynaklardan ge- len haberlere göre Bulgarista- na trenler dölüsü —Alman sev- kiyatı vardır, Londra bunun teyidini bekliyor. Ancak bütün Alman istilâlarının bu şekilde başlamış olduğunu hatırlamak Tâzımdır. Seyyah şeklinde insanlar, is- tilâ edilecek memlekete yayılır, yer alır; vazife alır; memleke- ti evelâ içinden ele geçirir. Son- ra bunları kıtalar, taburlar, ma- kineli, motörlü askerler takıp eder. Norveç, Holanda, Danimarka, Rumanya, daha evvel Çekos- lovakya nümuneleri meydanda.. Bu ilk istilâda yumuşak ve da lüzum görülmemiştir. Türist- lerin gezintisine karşı Jurmak hem devletler hukukuna, hem nezakete mugayir değil mi ya! Almanlar Bulgaristandan Se- lüniğe inmek istiyorlarmış. Bu da ayrı bir mesele.. Bizim bildi- ğimiz Alman ordusu yarım ha- farlıkla hiç bir iş yapmaz. Bul- garistana acele girip oradan he- nüz münakalesini, muvasalesini, techizat yollarını, üslerini temin etmeden, gerisini, perçinlemeden böyle bir maceraya atılamıya - caktır. Hudutları içinde üç milyon- bir haftada taşıyabilen Alman ya bu hudutların dışında hare- kete geçmek için de buna yakın imkânlara sahip olmak kaygı - sındadır. Ne Rumanya, ne Bul- garistan böyle geniş imkânları üç beş haftada Almanyaya te- min edemez. Yollar mahduttur. İaşe müşkülâtı iki memlekette de çoktan baş göstermiştir. Geçen Büyük Harbe patlak veren de, o harbi sona erdiren de Balkanlar olmuştu. Balkan- lar tekin değildir. Behçet SAFA HALKEVLERİ ! Konferans Eminönü Halkevinden: 1 — Türkiye Sanat Mektepleri mezunları cemiyetinin tertip et- tiği konferanslardan - birincisi 14/2/1941 cuma günü saat (18.30) da Lokman Hekim ta- rafından verilecektir. Mevzuu (Kış mevsiminde hastalıklar ni- karşı yapılacak sıhhi tedbirler)- dir. 2 —17 Şubat 1941 pazartesi günü saat 18 de Üniversite pro- fesörlerinden Sadrettin Celâl tarafından (Halk ve Terbiye) mevzuunda bir konferans verile- cektir. Her iki konferansa giriş serbesttir. Kongreye davet Kızılay Beyoğlu Kaza şubesinden: Kaza şubemizin 1941 yılı kongresi 15/2/1941 cumartesi günü saat 15 de Beyağlu İstiklâl caddesi 85 numa- ralı Emgen apartmanındaki kaza #ubemiz merkezinde toplanacağından kayıtlı azamızın teşrifleri rica olu- nür, Galatasaraylı eşfak Ankaraya gidiyor Galatasaraylı Eşfak ailesinin Ankaraya gitmesi dolayısile çok sevdiği Sarı - Kırmızıdan ay- rılmak mecburiyetinde kalmış- tır. Eşfak Ankarada Demirspor takımında aynıyacaktır. T olmadıklarını iddia| kansız memleketin tanr rızasına | lak bir orduyu şarktan — garbe| Çin çoğalıyor? Bu hastalıklara | DAİ DAN DALA: Her zaman, -her yerde rast larız; kendilerini sevdirmek için neler yapmazlar. Fakat -hepsi nafile. Bütün gayretleri t taklak bir netice verir.. B"k - ledikleri izzet yerine derin bir nefretle karşılaşırlar * yıllık komik, ba- Bazan kı Tan da sar Nasrettin Hoca| kilığına - girerler. Her kelime başında bir lâtife, her cümle | sonunda bir fıkra.. | — Bu vak'anın bir benzeri de| Hoca merhümun başından geç- | — Nasrettin Hoca bir gün.. — Rahmetlinin başı — sıkil- maş.. Şakaya tahammülü olmayan €n ciddi mevzularda - bile güya| bir nükte: —- Bugün karmızdan tü bo- Çazürüke; Mlereli Hayunamıynsmn efendim. Siz bunu kendinize ta- ga yaparsanız ya zincirden bo- şanan zavallılar ne yapsın?. * Her. şeyin küçüğü sevilir der- ler. Hattâ iaşe zorluğu yüzün- den esir adedinin bile sevildiği bugün bir hakikattir. “Her şeyin küçüğü sevilir,, diye büyüklerde yabana atılacak de- ğil ya.. Onlar da aramıza karı- fırlar ve kendilerini sevdirmeğe çalışırlar. Onlarım sevdirme usulleri de| kendilerine göredir. Yani kiloluk kaba vücutlerinden mül hemdir. Ense yoklarlar, ayak budarlar, kafa kol kaparlar, bel kırarlar yani güya erkeklerin kadınların toplandığı bir mec - liste hoşa gitmeğe calışırlar: — Bugün bir kavgaya rastla- dam, herifin birisi karşısındaki i şısında duran en| seçer. Ve söyle - diklerini harfiyen tatbik eder.) Şöyle bir tuttu, tortakladı. He- men avaklarının altına - alıyor- du. Erkek diye ben buna derim. Erkek dediğin güçlü kuvvetli olmalı, * Sevabına nasihat verirler. A- dım başına bir tavsiye: — © işe katiyen girişme.. Bu | işin öyle girdi çıktıları var ki senin aklın ermez. Nice kurtlar bu işde binlerce lira batırdı - lar.. Bana kalırsa sen dört yol ağzında bir attar dükkâünı aç.. Tütün sigara, gazete diyip geç- me. Günde on beş liraya kâr demezsin vallahi.. | — Eğer benim dediğim gibi hareket edersen o kızı bir hafta geçmez yakalarsın. Evvelâ sen kendini naza çek. Meşgul ol am- ma belli etme. Mektup yaz amma çaktırma.. Evinin önünde dolaş amma kendini gösterme. Görürsün, hafta geçmez, o se-| nin dizlerine kapanır. Ben azmı böylesini gördüm. Bana bak a- zizim biz bu yolda eskidik artık. — Aklına bir şey gelmesin amma, senin refikanım biraz kulağını bül Malüm ya kadın kısmıma sokakta çok gezmek yakışmaz. Sonra dedi kodu çıkar. Elâlemin ağzı tor- ba değil ki dikesin. Hem her- kes benim gibi değil ki.. Şüphe ederler. Ve sonra gelirler sana söylerler, sen de üzülürsün. İyi- Si mi sen şimdiden önüne geç- meğe bak.. Bizim köroğlu da| bir zamanlar böyle havalanma- Ba başlamışt. Ben ne yaptım biliyor musun, evvelâ güzelce bir dayak. Ondan sonra kapı kilit.. Birkaç gün bende daima Burat. Ve nihayet adam ettim gitti, Hemen sen de dediklerimi * Dalkavuk.. Eskiden kalma yadigâr, şim- | di de güya bir vefakâ — Aman beyefendiciğim sizi ne kadar sevdiğimi bilirsiniz. Yeter ki siz emir buyurunuz; Benim yapmıyacağım hiç bir iş yoktur. Biiznillah dağı deler su getiririm de yine güzel hatırı- nızı hoşnut ederim, — Canım bırak şü yaveleri| de biraz konuşalım. — Konuşalım beyefendiciğim konuşalım. Huda bilir sözümde zerre kadar hilâf yoktur. Emre-| din köleniz kurbanınız olayım. Sariksiz Nasreddin Hocalar - Durmadan nasihat geçenler - ve balkabağı yap, sonunda bana dua edersi — Sin.. dalkavuklar.. r-v-— Yazan : aeT e d İ Reşat İLERİ I — Birük dedik ya şu ağız -| ları.. — Baş üstüne beyefendici- ğim. Lâkin içerimde size karşı tutuşan, yanan sönmez bir rau-| habbet, bir hürmet ateşi var. Bunu bilmem yüksek — huzuru- nuza nasil duyuracağım. Maz- mafih siz her şeyi uzaktan feh- raeden bir... — Bana müsaade.. — Birakmam - vallahi beye- fendiciğim. Size arzı hizmet et mek benim için en büyük bi Zzifei muallâdır. Devlethaneı kadar zatıflinize refakat eyle- HARP VAZiYETİ Bu günkü harpte sar- sılan cephe gerileridir | y (Baş tarafı 1 inci sayfada) duran bir yuvadır. Büyük harp- te, büyük darbe, gerilere, mil- | let cephesine, kütlenin manevi-| yatına indirilmişti.. Bu harpte de yirmi milyonluk orduların| Çarpışmasile kat'i neticenin a- lnacağını iddia edenler vardır. Fakat, gene, eski çığırdan yü -| rünerek, halk kütlelerinin - ru- huna tevcih edilecek darbelerin, orduya can ve iman veren cep-| heyi yıkabileceğine de inanan- lar çoktur. Hangi kanaatlerin | hâkim olacağım zaman göste-| recektir. Ancak, binlerce fab- rikanın binlerce ocağı başında| dökülen alım terinden, yalnız| top ve tank değil, hava ejder - lerine daha üstün bir sürat, da- ha üstün bir kudret veren mo-| törler doğuyor. Yakın bir harp-| te, 100 bin uçağın debşet sala-| cağını tahmin edenler, her hal- de hayale kapılmıyorlar! İngilizlerin her günkü hedef leri, deniz ve hava üsleri, taar- ruz çıkış yerleridir. Dün, bom- balanan Hanovrada Hanomak, bir top, motör ve tank fabrika-| sıdır. İngiliz uçaklarının — sık| ziyaret ettikleri Duseldorf, Es-| sen, Fiat da ayni ehemmiyeti| haiz darüssmaalarla doludurlar. Bu müesseseler şehirlerdedir. Ve buralarda milyonlar barın- maktadırlar. Bu hedeflerdeki tahribatın, yalmız iş mekaniz- mMasında duraklamalar - vermi- yeceği malümdur. İsçi de, her| Sınıftan halk ta, bu “madrup mantaka,, nın sakinleridir. Vaziyet, Britanyada da ayni- dir. Her dakika müteessir olan, cephe gerileridir. ve işçi cere- yanları her yerde hassastır. O| Sebeple, hava akınlarının ardı| arası kesilmiyor. Havalarda | kahir bir hâkimiyet, bu bakım dan büyük tesiri haizdir. | Nisbeten uzun müddettenberi | göze çarpan faaliyetsizliğin se-| beplerini şöyle telhis edebiliriz: | a) Yeni ihtiyaçlara — göre tertiplenme, b) Benzin tasarrufu, c) Malzemeyi ve mürettebatı dinlendirme, d) Plânları alt üst olan İtal-| yan ordusunun vaziyetini dü-| zeltmek için kaydırmalar, | e) Bir hareket üssü, büyük | komşuya karşı teessüs eden| cephede bir koltuk, nihayet| bir ikmal kaynağı teşkil eden Rumanyadaki orduyu takviye, f) Ablukayı tamamlıyacak, ihracı başaracak deniz vasıta- larma “Mayi mahruk,, temini, g) Taciz edilmekte olan ya- | | | | 1 | Bendeniz sizi.. Dalma büyük yıldızların yarattığı eserlerle eüsler lerine Uygun Şöhretlerine yaraşan fümlerle bezenen muvaffakiyetlerine eş bulunmayan FERNAND GRAVEY - CAROLLE LOMBARD'ın Sön zaterleri olan FRFANSIZCA Filmini gösterecektir. Parle barlarında başlıyan — Londra salonlarında ateşlenen bu İSEREEKER .A büyük aşk romanını alkıslamağa hazırlapınız. 13 ŞUBAT 1901 Hoşumuza gitmiyenler Çam devirenler . meğe yüksek müsaadelerinie niyaz edeceğim. — Teşekkür ederim. Ben het ka yere de uğrıyacağım. Siz ra hatsız olmayınız. — Rahatsız mm olmak, haşı iciğim. Bilâkis beye , size kizmet ederkez z, müstesna bir rahatlıl duyarım. — Affedersiniz. amma ben birdenbire rahatsızlk duymağıs başladım. Artık bana mülsaada, de Çam devirenler.. Kim bilir belki de kalplert berraktır. Fakat zihinleri ka ranlık olduğu için cemiyet har yatına bir türlü ışık Baçamazı lar. Mecliste bir de tüccar vur değil mi! Bizim çam deviren hoşa gi mek gayretile kendini kayle der, Hazırıma yeni ve duyul « mamış bir şey anlatmak ister: Bugün yine iki tüccar öke tikâr suçundan İki sene Burar sürgün edildi. İşittiğime gom Güle GİRdERİ creklür. b nulacakmış.. Beş sene sürgüm ve ebediyen ticaret hayatıma veda. Bana kalsa bu cezalar bilr az.. En doğrusu bu gözü dop maz tüccar milletini; gözünü toprak doyursun diye dar ağır cına çekmeli.. Ce kın üslerin ve uçuş meydanları nın, kat'i teşebbüs ânına kadar seyrekleştirilerek lüzumsuz ter yiattan korunma. İtalyaya, Macaristana ve Ru- manyaya Gdoğru kaydırmalar. İtalyan ordusunu düştüğü gir daptan çıkarmak maksadını is tihdaf edebilir. Bununla bere ber, bu, şimdiye kadar olduğu gibi, tek cepheli bir harp fil- rinin hâlâ hâkim bulunduğum ifade edemez; Almanva için za- fer ve hayat yolu, Londradas geçer ve bu harbin siklet mes kezi batıdadır. Benzin tasarrufu, düşündü rücü bir meseledir. Almanyarız yıllık benzin sarfiyatını müte- hassıslar 12 milyon ton olarak takdir ediyorlar, Rumanyadali takyidat, Tuna ve Varna yolile sevkiyat, istikbalin taleplerimi karşılıyamaz. Bir benizn kater rının kazaya uğraması, ' Tung nın donanması, sonra bu yolla rın, bir gün tehdide uğraması, esirgemeyi mecburf kılar. stilâ edilen memleketler Alman ordusuna hedefe yakm çok müsait bir çok Üüsler w meydanlar açarken hiç bir kaşs de de bağlı kalmıyacağı meşe dandadır. Taarruz ordusu siklef merkezini ileriye düşürdüğü anda İngiliz hava kuvvetleri d yurt semalarını koruma izlirer rında kalacaklarından, artık ba tekâsüf büyük tehlikeler dt zetmez. Şurası muhakkaktır , deniz üsleri daimi bir koz trol ve tehdit altındadır. Büyük Britanyaya cık ralarda esaslı hay yac gösteri olamamış, dah ta abluka faali mecbur edebilir. ve kış mesak sinin lüzumlu vasıtaları hazır lamış olması da muhtemeldi Avrupada her kuvveti ex mek, hâkimiyet davası güdem lerin siyaset prensiplerinden- dir. Hakkım, menfaatini, kuz tarmak istiyenler, bu realiteyi gözde bulundurmak mecburiye- tindedirler. Her İstikametteki kaydırmalar, tehlikeli olabilir. Muhtelif cephelerde: Harekâtın — müteakıp seyzi hakkında yeni malümat gelme- miştir. onların kudret-