— Evet usta!. — Doğrusu, Küçük Molla! Aferin Banat, büyük cesareti| zaman .ıy.ık ve &l üs- Küne düştü., Bu sebeple mağlüp sayılmaz. Amma, usta!.. "Bir hasm baş üstünden aşırmak gelibiyet demek -değil midir.. — Ha, bu, yerde değil, ayak- $e olursa.. Malüm ya, bu. da lay bir gey değil.. , — Öyle ise ben, yanlış hare- ket etmişim.. Evvelce kulağıma, her hangi bir hasım baştan aşı- yilirsa mağlüb sayılır diye ça- lınmıştı. Ben de bunu esas tutarak ga- libiyet temennasını bastım... — Öyle değil oğlum... Yerde' Ayakta olursa... kkür ederim usta! — Fakat, pehlivanın eli aya- ı yerden kesilip aşmış bulun- müyor mu? — Yerde olduğu için makbul saymıyorlar. — Kilgiltta da iböy- le olması Tâzım değil mi?. On- Üa da makbül değil ya... 'Dedikten sonra: Oazgır lüfi| başka tarafa çevirdi: | —Mbllâ, Künteciyi nasıl bul- dun — |Çökpehlivan bir adam... #LsÖyledir.. Gürdün ya, hiç güreşten kagmadı... Mütemadi- yen sana güreş uydurmiya ça- dıştı. — Doğrusu, çok msta bir peh Biyân... — iAferin sana... Çok beklet- aneden, taşlamadan gonra,, ça- buk becerdin işi!.. Meydan yerini göstererek: — Bakalım bunlar ne yapa- cak Dedi, Ve; sözlerine gunları ilâve etli: — 'Berabere kalacağa »ben- ziyor... Amma, pelilivanlıktır belli olmaz, bakarsınız bir ta- Yaftan olür bir şey.. Sen, ne idersin Molla!.. — Ben, daba - bir gey diye- mem... Birkaç —-dakikadır ki, örüyorum güreşlerini — Çakırın tutuşları çök güzel | Teğil mi usta?. — Öyledir.. Çatalcalı pelilivan ağlu pehlivandır... — Hayrebolulu da:fena değil.. gök kuvvetli ve, mukavim bir adam.. — Fâkat, Çakır başkadır.. us- istemiyordum... Bak 'hele, hiç böyle düşü- nülür mü?. Bırak ikalsınlar.. “—meydamı rahatcacik sen almış o- dursun?. — İyi amma, ikisinden 'birisi- dettutuşmak, kozumu pay et- — Güreş mi yok... Başka xa- man kozunu pay edersin?.. — Hayır usta, Kavala güre- dinden evvel bunlarla — kozumu, valada büyük bıqpehuvınlıı'ln' amı tutuşacaksın ”. — Eh!.. Allah isterse.... — 'Çok acül olma 'Molla!.. Diyip lâfı kesti. Cazgır, Mol- Şehir tiyatrosu temsilleri İstiklâl caddesinde komedi kısmmnda (BUGÜN GÜNDÜZ . sant 14 de ÇOCUK OYUNU BU AKAŞAM saat 20.30 da ÇOCUK OYUNU grüyüeme ae — B1 Tanıp fikrini anlan *uflara, Adalılar mak istiyordu. Hayrebolulu iile, Çakırın gürc- | #italtı saati bulmüştu. Artik, ak-| gam olmak ftr, WKOca Yu- aneydan oku- , u- sulden'olduğu veçhile Malla, kis-| ünere idi. Pa bet ayuğmda kazan dibinde bel- liyördü. Hasınılardan horhangi biri ga- lüp gölirse, 'Molla ile korgı kar- &ıya gelip, başpelilivanlık közla- Tımı pay edeceklerdi. Moydanda igüreşan Üki pelili-| van'da birbirlerine saldırıyordu. Kaçak güreşmiyorlardı. Mi baka heyecanlı idi. Altalta, üÜste oyunlar luyordu. Bakat, | Hayrobölülürm —ddha — ziyod müdafaayı tercih ettiği görülü- yordu. Birdenbire ortada — bir kazılca,| dayamettir koptu. Çünkü, hor iki,| pöllivanın da taraftarları var-| E S Ligm Tilir İstanbulsper h Dün Fenerbahçe ve Şeref istadlarında lig maçlarına — de- "vam edildi. İlk müsabika Beyoğlusporla- Altıntuğ arasında idi. Maçın “başlamasile “beraber 'Kücuma geçen Beyoğlusporlular ooyunda derhal bir üstü d muvaffak oldular, Ve 15 şinci dakikada “Tanaşın firikikten | çektiği sikı bir gütle galibiyete ulaştılar. Bunu birkaç Gakika sonra gene Tanaşın aymi v yette attığı ikinci 'gol takip et- $i Bu >göl Altıntuğlular he- gmen bir dakika sonra mükabele | ettiler. Ve devre bu şekilde 2-1 Bevaghıspm un galibiy i 2 inci devrede baştan nihayetdi kadar hâkim oynuyan *Beyoğlu- sporlular birçok fırsatlar kaçir- malarından gol ededini kabar- tamadılar. Ancak Maryonun 72 inci dakikada yaptığı sayı İle 1-3 vaziyete gelebildiler. Oyu- mun bitmesine yarım dakika kala Altıntuğ bir gol çıkardı ve maç 2-3 Beyoğlusporun galibi- yeti ile neticelendi. İkinci mmaçı İstanbulsporla - Büleymaniyeliler yaptılar. —İki ezeli rakip karşilaşmasının ilk Gevresi çok heyecanlı geçti. Her iki takım da biribirlerini zorla: malarına rağmen sayı yapmaya muvaffak olamadılar “ve devre O - O berahere bitti. İkinci devrede açilarâk tünlük temin etmeğe muvaffak olan İstarbulsporlular üst üste yaptıkları akınlarla. Silleymani- yelileri bir hayli tehdit ettiler. Ve yedinci dakikada söl içleri| Kadir vasitasile ilk gollerini kazandilar. Bu göl Süleymani- yelileri canlandırdı. Sarı - Siyah kaleye bir iki âkım yaptilarsa da bir metice temin edemedile: Oyunda tekrar hâkimiyeti tesi eden İstanbulsporlular 26 ve 31 inci dakikalarda Süleymanm at- 'tığı göllerle 8 - 0 vaziyete gel- diler. Hemen bir kaç dakika son ra da Kadir dördüncü Tİstanbul spor golünü yaptı. Ve oyunun | bitmesine iki dakika kela Fa- | yukun ortasını Cihadın göle'tah | vil etmesile Sarı - Siyahlılar| maçtan 5 - O galip ayrildilar. 'Hakem Selâmi Akdal maçı güzel idare etti. Şeref Stadında: Beşiktaş: & Tapkapı: O fk müsabayı Beşiktaşla Top-| kapı yaptilar. İlk on dakikamü-| tevazin geçtikten sonra yevaş yavaş oyunda ikat'i bir ihâltimi-| jyet tesis eden Beşiktaşlılar ilk golü ZI inci dakikada Şakirin ayağından kazanmış beş dakilce gonra Sabri ikinci golü yuımu.. ta gecikmemişti. Beş dakikada iki gol yiyen Topkapılılar biraz canlanır gibi oldularsa da bir| netice alamadılar. | | deşik arıyordu. açları Fenerbahçe Vefayı, İ. spör Süleymaniyeyi yendiler namzedi Galatasaray © Beykoz 1 | Fenerbahçe 3 Vefa O ae Dekek ada ll KDü Çakır, hasmını sürüyordu. Ha toparlayıncıya hasmını ah kadar dinin içine | | mdilerin büyük bir kısmı Hayroboluluyu bir yere köstek- lenörek yenildi zannetmişlerdi. Kargaşalık bu idi. Taraftarlar, ba, — Açılın! — Yer açın!.. ol Seyircilerden biri- sine kösteklenbrek yenilebilirdi. Çok geçmeden' kargaşalık dür- du. Çünkü, Hayrebolulu, gapı dan Sıyrılabilmişti. -Fakat has: n altına düşmüştü , iki pollivan meyda- idi. Hayrebolülu alta yattı.; Çakır, hasmını | r gibi durmadan delik| Molla, toturduğu yerden müs- takbeliki hasmın güzeşlerini ke- mali di takip ediyordu. (Arkası var) Ö R A ile kümenin yegâne oldu Siyah - Beyazlılar 35 ginci dakikada Şükrü vasıtasile cü gollerini kazandilar. 42 inı dakikada Begiktaşlilar penaltı- dan dördüncü devre biterkten de Şükrü vasıtasile beşindi golles rini yaptılar. Bu suretle devre 5. 0 Siyah » Beyazlıların güli- biyeti ile neticelendi. İtinci devre çok zevksiz get- ti. Beşiktaşlılar işi gevşettikle- Tinden ancak 15 ginci dakikada bir gol atdbildiler ve'bu suretle Bayı adedini altıya çıkararak oyunu kazandılar. İkinci oyun Galatasarayla Beykoz arasında voldu. *Galata- saraya sık sık sürprizler yara- 'tan Beykozlular dün çok fena! bir tempo tutturarak müsaha- kanın heyecanını kaçırdılar. O- “yuna BSarı - Siyahlılar -başladı- lar. Bu akın hemen - kesilörek, mukabil hücuma geçen Sart - Kırmızılılar hemen birinci “da- kkada Salâhattinin falsolu bir vurüşile ilk golü -kazandılar. Fakat kendilerini toparlamaya muvaffak olan Beykozlular ka- leci Saimin hatasından doğan bir pözisyonla 'beraberliğe ulas- tılar. Her iki tarafın gayretli o- yununa rağmen devre berabere bitti. İkinci devre hızlarını artıran Galatasaraylılar biribirini takip eden Hücumlarla Beykoz kâlesi- ni abluka ettiler. Bu arada Salâhattin bir de penaltı kaçırdı. 20 inci dakika- dan sonra Sarı - Kirmızılıların hâkimiyeti çok arttı. Üç dakika sonra Barbaros ikinci, gene Barbaros 26 ımcı dakikada ü- incü, 30 uncu dakikada Eşfâk üzel bir çevirişle dördüncü, 32 inci dakikada Salâhattin penal- tıdan besinci devre biterken de Eşfak altıncı golü yaparak hü- kim bir oyundan Ssonra macı -?1 kazandılar. Bu haftanın mühim — maçla- rından biti de Fenerbahçe - Ve- fa maçı idi. Sarı - Lâcivertliler takınilarını Kasımpaşalı Cemlai larak takviye etmişlerdi. Vefa | ise geçen haftaki gibi dört as- ker oyuncusundan mahrumdu. Oyuna Yeşil - Beyazlılar başla- dılar. Hüsamettin ilk dakika- larda kendisine gelen kuvvetli gütleri büyük Bir meharetle çe- ek dskımının maneviyatını geltli. Fenerbahçeli cumlarının neticesiz k fahları iharekete ge cu ve ©n altıncı Haydarın şütlerini direkler kurtardı. Oyunda iyi bir tempo| kuran Yeşil - Beyazl oynı sizlilde, pamadılar lüğü yar nden bir türlü sayı ya- Vefalıların bu üstün| saat kadar devam| Nİ SABAH SABAHTAN SABAHA Bizim ömrümüz (Baş tarafı 1 inci sayfada) lümünü okuyan bir zat hayret- le: Merhum & .AUzun bir örnür.. Bunu bir başkasından da işittim. Demek ki 82 yaş bizde uzun Bir ömür addedilmiye ba: lanmıştır. buki bir zaman- lar bu yaşta sadrazamlarımız, devlet ricalimiz vardı. Hâlâ bu yaşta Avrupa devlet adamlârı eksik değildir. şında imiş; del * İki ay evvel Taksimden bin- diğim tramvayın ön sahanlığın- da elinde bir değneğe hafif da- yanarak duran ihtiyarca bir za- ti tamımıştım, Küçük bir vesile- den di ederek — kendini derhal anlattı: 132 yaşında imiş. Kalitaryada oturuyor, bir Türk aakeri.. 'Rus' harbine iştirak etmiş. Ondan evvel ve sonra da bir hayli harp- lerde ibulunmuş.. Bir mütekait.. Taksimden Sirkeciye kadar kı- a kısa bir çok maceralarından bahsetti; ayakta durmaktan as- la gikâyet etmedi ve istasyona Bgitti. Bu ihtiyarın kulakları mü- kemmel işitiyor, gözleri pekâlâ görüyordu. Gözünde de — gözlü yoktu. Halbuki şimdiki gençle- rin çoğu gözlüklüdür ve - göz, yaşın bir miyarı addolunuyor « Profesör Lasaref igminde bir | Rus âlimi insan yağının metod- latını, görme hissini tetkik ede- rek bulduğunu iddia — etmekte- dir: Yeni doğan çocukta görmek ve işitmek yok gibidir. Bu hisler çarçabucak inkişaf ediyar ve 20 yaşında kemale eriyor. O yaş spor yaşıdır, tayyarecilik yası- dır, faaliyet yaşıdır! Ondan sonra.bu iki hiş zayıflıyor. İhti- yarlarda gocuklardaki — kadar zayıftır ve bundan dolayı onlar çabucak uyuyabilirler. Fakat mühim olan; şudur: 80 yaşında dahi götme hissi asla kaybölmak tehlikesine maruz değildir. Rus #limi, gözlerin antak 170 ve 180 yaş arasında tabil olarak kabili- yetlerini kaybedeceklerini söy- lüyor. Yani 170 - 180 yaşma gelmiş olaylardır, ki tabii ö- mürlerini tamamlamış, yağı bi- ten bir kandil gibi ölüme mah- küm olmustur. O yaştan evvelki ölümler bir kaza veya hatanın neticesidir. Maymun güddeleriyle insan- darı gençleştirmekle —meşhur doktor Voronof de dermiş ki “Beynimiz ve — ciğerlerimiz 100 sgene yaşamak imkâninı ve- vecek kabiliyettedir. Yalnız gud- delerimiz daha evvel 'bozuluyor ve bizi tahrib ediyor.,, Zaro'ağa ve emsali bu iddiala- yın yanlış olmadığına bir dölil- «dir ve Avrupa ile Amerika bir taraftan —milyonlarca — insanın ömrünü ibha edecek vasıtalar ararken diğer taraftan dahili ifrazatı tanzim eden guddelerin muhafazası çareleriyle — insan ömrünü uzatmak — imkânlarını | arıyor, Behçet SAFA Sarı - Lâcivertliler 31 inci dakikada penaltıdan Esat va- sıtasile ilk göllerini bir daki - ka sonra Yaşarın ayağından hemen ikinci gollerini attılar. İki dakikada Üst Üüste iki gol yiyen Yeşil - Beyazlılar tişi tavsattılar ve bu vaziyet devre sonuna ikadar ayni (gekilde de- vam etti. Hüsamettinin fevkalâde oyu- nu Fenerin fazla sayı yapma- sına imkân vermedi ve birinci devre bu şekilde 2 - O Fenerin| galibiyeti ile bitti. Lkmu devreye Sarı - Lâücix vertliler çok sıkı başladılar. Fa- kat Vefalıiların atak ve canlı oyunları karşısında - bir türlü göl yapamadılar. Üst üste hücumlarla Fener müdafaasını zorlamaya koyul- dular. Lâkin forvetlerin acelele- vi yüzünden ve bazan da şans- sızlıktan bir türlü metice ala- Barı - Lâcivartliler Ü- göllerini ancak 30 uncu ikada Niyazi vasıtasile - ya- ve oyun bu sekilde bitti. ma dılar gün da pabildiler B -0 Fenerin galibiyeti ile iğer «por haberleri (6) gayfamızdadır. HAYAT 10 ŞUBAT 1941 TAN SAHNELER iyasa ne âlemde?. Manavda: ©0| Va -— Jum, iyi diman var mı? r efendi 'amca, Bize yetm Oa.. l — Rvet.. Biraz gösterişsizdir, ammna, iyi elmadır.. Yoo.. bu yetmi elma değil., & Daha iri parlak — Vallâ efendi amca, ne yâ- lan göyliyeyim.. var.. var amma, size 'biraz pahah gelir... — Hangisi bakayım.. göster göster... — İşte gu elma... Amasya... — Hah gördün mü.. elma de- diğin hiç olmazsa büyle olmahı... Kaça bu?.. — Bu da siz efendi amca! Ha kuruşluk ha iyisi yok mu? . daha karmuzı parlak: En birinti 100 kuruş olur — Ne?.. 100 kuruş'mmu?.. Am- ma yaptın ha.. yüz kuruşa elma olur mu? Avrupa mabi mi bu mmna, efendi amca.. anlatması uzun... Biz bundan fazla bir şey kazanmayız... — Armut kaça armut?.. ği soyu armu- dım var.. size elliye... unlar mi?.. Aman onlar ümencik, pek moloz şey- ler... Neresi tereyağı soyu?.. — Siz onun duruşuna, görü- müştüne bakmayın.. sulu, şeker gibi tatlı armuttur 0... — Portakallar nasıl? — yi Yafa on beş, buçuk... — İyi Yafa dediğin şu Tafta- kiler mi? — Bu fiyatlara Gaha iyisini, Gaha irisini arama efendi amca! — Muz ne sularda? — 120 180.. — Oh, oh, eh on yedi Pastırmacıdı — İyi pastırman var mı, oğ- lum? — Var beyefendi.. Beri... —Raça?.. — 160! — Kaşarı kaça veriyorsun? Z— Bu peynir 120 den aşağı idare etmez “4mma, ne ise, size 110 'dan verelim. — Neden canım 90 kuruş fi- yat tesbit edilmedi mi buna?.. halis Kay- buzhanclerden çikarmak için li- yatların kaça yükselmesini bek- le giyilecek gibi olursa, ukll dokuzu vereceksin!.. —i — On kuruştuklardan bir dedi ter verir misiniz? liyorlar acaba?., — Buyurun küçlk hanım, Ka aa e n a » a ai A Sa y ei . .... » « — Onlük küçük hanm.. o « Kasapta: zin dediğiniz eskidendi! — Sığır kaça evlât? — © halde o eski “orihik,, büf — 50'heybaba! î yüklüğünde bir defier verin. — Koyun? | — Buyurun —75! | —— EKaç kuruş? —3 Ki dea V AYA B D1 — Bir dekalem üeü sarıla Gan.. — 2 karuş! —Ncolüyle? Ana - kız, çar. | #ıya mı? — Öyle. ibizim Şeküreye bir ayakkabı alayım, dedim dc... — Ayakktabiların yanma va- rilir gibi değil! — Öyle amma, ne yaparsın... üçük hanıma mı hanım anne? — Evet ağlum amma, mükav va olmasın! Kız. — Altıkaaçuklu olsun.. — Kan mumara giyor küçük hanım? — On ildi yaşındağır, evlâdıra. | — İşte tam ayağının kabı... — Kaç karuş evlüdım bu? — 14 Bira amma, size, hanım | armeciğim 12 ye veririm — 12'lira! Buncağız çocuğun ıyaguıı kavaf işi kondura! A- gağı... Daha aşağı kaca olur. var üstünde hanım ar | Kat- — Fiyit maktudur.. etiketi| | — A daha geçen güne kada | 40 paraya alıyorduk... Ne çabul iki kuraş oldu?! | Üati gn L y | Şapkacıda: | — — Tam bağınıza göre hanıma fendi... | —İIyiamma kumaşı pek iyi de — Son modadır. hamfendici ğim. — Ne ise.; fiyatı nasıl? — Son fiyat 8 lira olur! — Aman ne diyorsunuz?.. Tt buçuk üç Hiraya aldığımız şapka lardan bunlar!.. — Son Paris mödeli... | — —Sonfiyatım söyleyin?. | — T,5lüradan aşağı dlma: “Fiyat Mürakabe Komisyonu Çuklu ayakkabı pabalı olur! — | fasliyetine devam ediyor... İhti- — Kauçukmuz olürsa? | kâr önlenecek!,, ü ü Recai SANAY — —— —- a İ ADLİYEDE | Sarhaşlukla polise tokat atmış Evvelki gece Sultanahmette garhoş'bir halde dolagan -Ah- met oğlu Mehmet polis tarafın- dan karakdla #lmmiş ve orada lisleri tahkir ederek Pölis Ab- düllaha da iki tokat attığı iddi- asiyle mâhkemeye verilmiştir. Dün asliye sekizinci cezada ya- pilan muhakemesinde bu suçlar | sabit görülmüş ve Mehmedin bir ay'beş gün Hhapsine karan verilmiştir. — Edildi amma, yüz ona da |Gi Saç ihirsızi mahküm satilabilir, denildi! —'Hımmm! Bakkalda: — Yap gu hesabı oğlum. Bir kilo 'Urfa yağı.. — 160 — Bir kilo da Trabzon.. 130! Sucuk ne kadar geldi? Bir kilo.. 100! Zeytin iki kilo mu? — Bvet,. kırkardan seksen! — B kilo patates 15 şerden 45! — 'Zeytinyağı.. —710! — Pirinç.. — 45! —AZ kaldı unutacaktım..! Peynir ttartmadın... — Ah, işte o yak beyefendi! — Yok mu? Peynir yok mu?, Böyle koca bir bakkaliye dük- kâmnda!.. — Bifendim, toptancı peynirei- lerle Mürakabe Komisyonu ara- Bındı — Biliyorum... — Biliyarum... Hâlâ o deva '(!) hallolunma- dımı?,. — Komisyon fiyatları arttır- mış, fakat... — Biliyorum, anu da biliyo- rum. 45 kuruşa size verecekler siz de 55 e satacaksınız, Amma, işte yine koca bakkaliye dükkâ- mı peynirsiz kahıyor! Peynirleri oldu Küçük Ayasafyoda Parmaklı. sokağı 20 'numarada sakin sey- yar sütgü Mehmet Yavuz Be- yazıttaki senkaz altında iki saç levha çikarıp kaçırırken — bekgi tarafından yakalnamış ve dünl üçüncü sulh ceza malikemesinde yapılan duruşmayı mütcakip hir | ay hapse mahküm edilmiş derhal tewkif olunmuştur. Keten İstihsal merkezi Kandıra İzmit (Hususi Muhahbirimiz- den) — Kandıra Türkiyemizin! keten istihsal merkezidir. Hal- kının yüzde 99 zu keten Ziraati ve ticareti İle iştigal etmekte- d.ı.r Kandıra 'halkı ve bilhassa ketenden mümul elbi- ge, iç çamaşırı giymekte ve ga- yet güzel bezler dokuyarik ha Tice satmaktadırlar. Fakat, Kan dırada keten dokümacilik sa- nayii iptidaf “bir vaziyettedir. Hükümet, bir'kaç senedir, bu mıntakada dokumacılığı ihya ve iıslâh etmek için ciddi emekler sarfetmektedir. Bu defa doku-| macilik İrursu acmış ve kursu iyi derece ile ikmal edeceklere 40 tane dokuma tezgâhı hediye etmiye karar vermiştir. Kandı- rada keten bezlerini genç ka- dın ve lazlar dokumaktadır. Kursum açılış merasiminde Kan dıra kaymakam vekili bulunan Vilâyet maiyet memurlarından Turgut, köylüye bit: zel bir nutuk söylemi dıra köylüleri hükümetin bu a- âkası ki han l | POLİSDE [ Parmağını makineye kaptırmış Beykoz gaz kumpanyasında | çalışan Rifat Ataman makineyi temizlerken Oorta — parmağını kaptırarak kestirmiş ve hastar heneye kaldırılmıştır. Sakar bir şoför Sirkeeilde oturan 9 yaşındaki Albert caddeden geçerken 2043 mumaralı ve şoför Mustafanın | ideresindeki taksi çarpmış ve gocuğun başından, ve bacağın- dan ağır surette yardlanmasına sebebiyet vermiş ve ayni oto köfteci dükkânına çarpıp vitrin canilarını kırmıştir. Suçlü ge- för yakalanmış ve Albert has-, tahaneye kaldırılmıştır. Otobüs çarpan çocuk Fenerde Mürselpaşa caddesin- den geçmekte olan şaför Oğ- manın idaresindeki atobiüs 8 yaşındaki Rızaya çarpmış ve ba- cağından yaralamıştır. Şoför yakalanmış — çocuğun teğdavisi yapılmıştır. Çocuğunu haşlayan dikkatsiz ana Bakırköyünde oturan Salğ- haddin karısı Ayşenin odaya koyduğu mangaldaki çaydanlık devrilmesi suretiyle 11 >aylık kızı haşlanmış ve Çocuk hasta- haneye kaldırılmıştır. ——— İnhisarlar Vekilinin bir tavzihi ( — Gazetenizin 992 sayıb ve 5.2.641 Çarşamba günlü nüş-| hasının ikinci sahifesinde “Güra | rük Kolcularının imtihanları, , başlığı altında ” Gümrük Kolcu- larının imtihan edilmekte oldu-, gu we bunlardan inıtihanda mu- vaffak olamıyanların kadro ha- rici eedileceği yazılmıştır. 2 — Kolcular Gümrük teşki- Jât kanununa göre sair memur- lar gibi devlet memurluğu ev. saf ve haklarını haizdirler. Bu itibarla kendilerinin yeni baş- tan imtihan edttemiyecekleri ta- bildir. Ve Başmüdürlükçe imti- edildikleri vüki değildir, Tekzip olunur.)