Nurı Cihanın iki yanında. iki ihtiyar oturuyordu, birinin önünde bir düm- Sbelek, birinin elinde bir yaylı saz vardı. 'Tek boş alan akşamda Abdür- rahman bizi Calcutta'nın meş- hur şarkıcısı Nuri Gihanı dinle- meğe götürdü. Hindistanın ha- nendeleri arasında bu kadın ön safta duruyor ve bu şehre ge- len seyyahlar hemen mutlak iki geyi görüyorlar: Nurı Cihan ve| Kali mabedi... Nurı Cihan her halde musiki- ye düşkün bir mahallede oturu- yordu. Sokağına girer girmez her evden şarkı ve saz sesleri gelisamdu. Bvi büyüktü ve biz gir zaman salonu — dolü | b im gurup, Nuri Ciha- min şarkı söylediği yerin karşı- | sına otürdular. Erkeklerin bir | İkismi “simokin,, li bir kısmı da İbeyaz örtülüydü. Kadınlar ber- mutad yerli kostümleriyle gel- mişlerdi. Hizmetçiler - ellerinde Timonata tepsileri dolaşıyorlar- | 'dı. Salona çok ciddi ve sakin bir | ses varsa burada üstüste atıl hava hâkimdi. Fakat hizmetçi ler bazı misafirlere limonata - dan başka şeyler de ikram et-| miş olacaklar ki bazılarının zü kırmızı, gözleri acayib görü nüyordu. Ve zannediyorum ki bilhassa bunlar şevklerini daha serbest ifadeye mâni gibi görü- nen yabancı misafirlerin, yüni bizlerin çekilmesini dört gözle| beklediler. Salonun eşyası “Avrupai idi.| Fakat Nurı Cihanın kendisi Hin- distandı. Oturacağı yere bir Bürü ipek yer minderi atılmıştı. Kendisi sırma işlemeli sarı ipek- ten bir tül kostüm giyiyordu.| Örümcek ağı gibi kat kat ve in- ce bir kumaş yığını içinde bu kadın bana sıcak ülkelerin, ay ışığında ışıldıyan garib bir Mi- mosasını hatırlattı. Kolları çıp- lak, elleri hem güzel hem de harikulâde mânidardı. Bilekle - rinde bir sürü altın halkalar vardı, — kollarını kımıldattıkça bunlar cıngıldıyor Ve Nuri Cihan altın zincirlerine bakan bir esir gibi bunlara bakıyordu. | Nurı Cihanın hakiki yaşı ne olursa olsun yirmi beşyaşından fazla göstermiyordu. Zarif bir çenesi, muntazam hatlı dümdüz yanakları ve ince bir profili var- dı. Uzaktan teni çok solgun gö- Tünüyor, siyah saçları parıl pa- rıl yanıyor gözleri iki siyah yıl- dız gibi ışıldıyordu. Küçük, mun- tazam burnunu bir - kenarında, tek bir pırlanta pırıldıyor, ve bu garib güzel yüzün umulm- yan yerindeki bu elmas yabancı gözleri hakikaten işgal ediyor- du. Maamafih Bengale'de bur- nuna elmas takmış başka ka- dınlar da gördüm. Uzun — sarı zincirlere takılmış pırlanta kü- peleri, bir kuğu kuşu gibi uzun | boynu şarkısının âhengiyle ha-| reket ederken — mütemadiyen | boynunda yalpa vuruyordu. — | Nurı Cihanın iki yanında, iki ihtiyar oturuyordu, birinin ö- nünde bir dümbelek, birinin elin- de bir yaylı saz vardı. İkisi de| sakallı ve sarıklı, ikisi de ön- leri ilikli dar birer setre giy: Türkiye — Ecnebl BENELİK — 1400 Krş. 2700 Krş. BAYLIK — 760 » 1460 » BAYLIK — 400 »— 800 » LAYLIK — 160 > — 300 » Zi İkincikânun 1641 CUMA 38 Muharrem 1860 18 İkincikânun 1356 Gün 31 Ay 1 Yıl: 941 - Kasım 85 Düle Güneş 153 — 705 — 944 Ezani Bı$ — 1827 — 16.05 — Vasati Akşam — Yatsı — İmsak 1200 —— 1,34 18.22 — 19.55 DİKKAT «Yent Sabah> a gönderlilen yarıl ve evrak neşredilsin edilmesin iade, da ağrı çeken ve doğurmakta 0- Çaylara Maarif Vekili de | İ HALKEVLERİ | olunmaz ve bunların kaybolmaların. dan dolayı hiç bir mesuliyet kabul sdilmez, HALİDE EDİB İ? —No. 62— | mişlerdi. Nurı Cihanın, bu ikill Oduncuların yaptıkları || erkekten müteşekkil orkestra- sını bir taraftan kendi şarkı söy- lerken, bir taraftan da ellerinin hareketiyle idare ediyordu. Bu uzun parmaklı narin beyaz el- lerin işaretine göre müzika, çe vik, ağır, hazin veyahud neşi oluyordu, Bu ince parmakların açılıp kapanmaları, insana sıcak | memleketlerde güneş ve ışığın giddetiyle açılıp kapanan garib | çiçekler tahayyül - ettiriyordu. | Ve iki sakallı, sarıklı baş sağ- | (dan sola, soldan sağa mütemadi- | yen sallanıp duruyordu. Diyebi- lirim ki arkalarında bir iple ha- | reket ettirilen iki kukla olsa- lar, bir saat süren konser imti-| dadınca hiç yorulmadan bu ka- | dar yelkavani bir intizamla sal- | lanamazlardı. Nuru Cihanımn sesi yüksek bır! soprano idi. Bu ses umumiyetle | bana hiç hoş gelmez. Fakat he- | yecanını dinliyenlere sirayet et- | tirmekte büyük kudret göster- di ve anlayanların söylediğine göre, hem nazariyehem de tek- nik itibariyle Hind musikisinin | her şubesinde en önde gelen bir | san'atkârdı. Nuru Cihan o ak- şam bize üç nevi Hindistan mu- sikisi dinletti 1 — Hind klâsikleri, Bunlar | tamamen Hindularındır. ve hiç | yen adam, ıhsalılırdeıe&qz Iıın“fuı müteşekkil bir heceyi | biribirini kovalıyan, ve çok garib makamlarda dolaşan bü-| tün, yarım, çeyrek seslerdir. Ba- | zıları o kadar tizdir. ki hanen- denin boynunun bütün adalesi dışarı fırlar, ağzı ve gözleri cin çarpmış gibi acaiblesir, bazan | lan bir kadımın ıztırab ihtilâçla- Fını andırır. Bir yabancı için bu yığın halinde bir ses muam-| masıdır. Adeta bir ses atelyesi- dir.... Tasavvuru kabil ne kadar mıştır, dünyanın en karışık ope- ralarından en sade halk ezgile- rinin iptidai unsurları bir muzi- kanın içindedir. (Arkası var) Üniversitede talebe çayları davet olundu Üniversite Rektârü Cemil Bilsel 1 şubat cumartesi güni den itibaren Üniversite talebesi- | ne her sene verdiği çaylara| başlıyacaktır. Hazırlanan pro; rama göre çay cumartesi günü | 'Tıb fakültesi son sınıf talebesi-| ne, pazar günü bütün fakülte-| lerde sınıflarını pek iyi derece| ile terfi eden talebelere ve pa-| zartesi günü de Hukuk fakülte- | si son sınıf talebesine veı—ııeı—,ek-W tir. Diğer tarafdan — Üniversite| Rektörü bu çaylarda bulunmak üzere Maarif Vekili Hasan Âli Yücel'i davet etmiştir. Ve- kil bu teklifi kabul etmiş ve| hafta içinde şehrimize gelmeği| Karagöz gecesi Bminönü Halkevinden: 1/2/1941 cumartesi akşamı saat (20.30) da bir karagöz ge-| cesi tertib edilmiştir. Bu top - lantıda Eviriz Dil ve Edebiyat gubesi Reisi Doçent Sabri Esad| Siyavuşgil tarafından Karagöz hakkında bir müsahabe yapıla- cak ve İrfan Açıkgöz arafından karagöz oynatılacaktır. ( Orkestra Konseri ) 2/2/1941 pazar akçamı saat (20) de Türkiye Sağır, Dilsiz ve Körler Tesanüd cemiyetinin 7 kigilik (Körler orkestrası) ikinci konserini Evimiz salonun- da verecektir. Her iki toplantının giriş kart- ları büromuzdan verilmektedir. YAZAN : ——— / OKUYUCU DİYOR Kİ: zlakla toa, İngi lizlerle aret Hâî&’iâ Z | muzakpr ısrı T Günd bir ihtikâr hilesi || eg Glinconner bugün üz ve gece yapı!an tec-_ | karşı Almanlar piyasalarımız - Adresi matbaamızda mah- fuz bulunan bir okuyucumuz gönderdiği şikâyet mektu - bunda demektedir ki: “Fiyat murakabe komisyo- nunun tesbit ettiği fiyatlar- dan çok yüksek bir ücretle nasıl odun ve kömür satıl - makta olduğunu size kısaca anlatayım da alâkadarların dikkat nazarlarına koyunuz rica ederim. Bir odun alıcısı olarak her hangi bir depoya, meselâ Ci- balidekilere gidiniz. Talebe karşı derhal verecekleri - ce- vab şudur: Odunumuz var amma.. îınrnmz çünkü pek ıslak- tır. aşağıya veremem. Eğer gösterdiği odunu al- maz da murakabe komisyo- nunun verdiği fiyat ile yaş o- dunu alacak olursanız imkânı yok bu sene yakamazsınız. Çünkü sırılsıklam olmuşlar - dir. Bunun için kuru odun veya kuru kömür almak zarureti karşısında kalıp bunu da de- po sahiblerinin verdiği fiyat üzerinden alabilirsiniz ancak. Bu suretle depo sahibleri de ellerindeki odunu 385 ile 460 kuruş gibi çok fahiş bir fi- (.nnllılym'hh.deçnkbı- sit, fakat alıcını rızasını te- min için çok emin bir hile de- ğil mi?.. Bu hususun alâka - darların dikkatine konulması- nı dilerim.,, Almanyadan yeni Jokomotif geldi Evvelce “Almanyaya - sipariş edilmiş olan lokomotiflerden iki | tane daha gelmiştir. En — son sistem ve gayet olan bu lokomotifler - kısa bir müddet içinde demiryollarımızda — ça- hstırılmağa başlanacaktır. Di- ğer taraftan Almanyadan yeni- den iki lokomotifle müteaddid vagonların bugünlerde şehrimi ze geleceği öğrenilmiştir. Bu lokomotif ve vagonlara dan külliyetli mıktarda — tütün satın almaktadırlar. Bu sene Ege tütün piyasasında en ziya- de Almanlar — hesabına - tütün mübayaa edilmiştir. | Bir suçlunun cezası kaldırıldı Orman memurunu tahkir et- mekten suçlu — Zekeriyaköylü || Sabrinin ikinci asliye cezadaki | muhakemesi — neticelenmiş - ve | Sabrinin tahkir suçu sabit gö-| Tülerek bir ay hapsine ve 30 li- ra para cezasına mahkümiyeti- ne karar verilmiştir. Ancak bu| iseye haksız yere sebebiyet ni.ıgı' mahkemece tebeyyün bu cezanın kaldırılması karar ride kuru bir mal var || onu 4,50 den bir kuruş bile || altına alınmıştır. | Kurd boğan adam | Lüleburgaz — Kazamıza bağ-| h Emirali köyünün eski muh- tarı Hasanın bundan bir müd- det evvel aç bir kurt köy mera- || sında önüne çıkıyor ve Hasanın | üzerine atılıyor. Hasan bu kor- kunç vaziyet karşısında soğuk kanlılığını - muhaf ederek kurtla kanlı ve âkıbeti korkunç cadeleye girişiyor. Ya- V yımı saat kadar süren bu boğuş- ma sonunda Hasan kurdu bo- ğarak öldürmeğe muvaffak —©- Tuyor.” Öldürülen kerli ve köpekler Belediye tarafmdan — tutulan bir istatistiğe nazaran şehrimiz- de 940 senesi zerfinda 13380 rseri köpek ve 3405 kedi itlâf' olunmuştur. B bu. itlâfa fenni usullerle devam etmekte- dir. DA şehrimize geliyor İngiliz Yakınşark ve lar Ticaret Birl ile Ankarada cereyan olan — ticaret bazı safhaları ikmal edilmiş - ve| karşılıklı olarak mübadele edi-| lecek malların - bazırları tesbit | edilmiştir. Bütün alâkadar Ve-| kâletler ihtiyaçlarını birer liste| ile tesbit etmişlerdir. İngiliz Ti- caret Birliği Reisi Lord Glin- conner'in — müzakerelere ileride| tekrar başlamak üzere bügün Ankaradan şehrimize gelerek | bir kaç gün kaldiktan #onra | İngiltereye gideceği öğrenilmiş- | tir. Lord İngiltereden avdet et- tikten sonra müzakerelere yeni- den başlanacak ve Kkarşılıklı ti-| caretimizin inkişafı için nakliyat | hususunda bazı anlaşmalar ya-| pilacaktır. | | | i Mmüme: etmekte müzakerelerinin Anadoluda yeni yerli mallar pazarları açıldı | —ç | Sümerbank Yerlimallar — pa- | zarı Nazilli, Kayseri, ve Kara-, deniz Ereğlisinde yeniden üç şu | be açmıştır. Bu şubelerde pera- kende olarak yalnız yerli malı satılacaktır. Diğer taraftan A-| nadoludaki bazı mıntakalar bu| Şubelere bağlanmıştır. Bu şehir- | lerde açılacak küçük satış ma- ğazaları ihtiyaçlarını doğrudan doğruya bağlı bulundukları şu: belerdeh toptah olabak tedarik edeceklerdir. — , Aydın, Denizli, Muğla, İspâr-| ta, Burdur, Nazilli şumine,L Konya, Niğde, Ereğli şubesine, | Sivas, Yozgad, Kırşehir, Kayse- | ri şubesine bağlanmışlardır. Bu mağazalar bir şubattan itibüren | faaliyete geçeceklerdir. | Altın düşüyor Geçen ' hüfta iğinde yüksek | mekte olan altin fiyatları tek-| rar düşmeğe başlamıştır. — Dün| bir altın 2 lira 40 kuruştan mu- | amele görmüştür. | | | we sair bütün İrübelermuvaffakiyetle geçti Bir kaç gündenberi ansızan | yapılacağını yazdığımız — alarm | tecrübesi nihayet dün saat 10.5 de yapılmıştır. Sabahleyin şehir devam - ede Galata ve Beya-| kleri alciben | normal hayatıı ken birdenbire zad kulelerinin alarm dür çalmağa başlamış ve müte şehrin muhtelif yerlerine lan canavar düdükleri de çalma- nu-| ğa başlayınca halk alarm tecrü-| besinin başladığını anlamıştır . Bu anda şehrimizde halkımı- | zın büyük soğukkanlılığını — ve intizamını tebarüz ettiren — bir| manzara hüküm sürmeğe baş— lamıştı otobüs, — otomobil | vesaiti nakliye derhal vilâyet tarafından — ilân | olunan şerait dahilinde harekete geçerek yolcularını sür'atle en| yakın mahfuz mahallere bıraka- | rak hareketsiz kalmışlardır. — | Halk büyük bir intizara ı;nde“ ve sür'atle mahfuz mahallere iltica etmiş ve alarmın verilme-| sinden 5 dakika sonra cadde ve | sokaklarda vazife alan ekipler- | den başka kimse kalmamıstı. İkaz işareti | İstanbul Hava Komutanlığı | Süat tami 9,30 da ilk olarak ikaz | işareti yermiştir. Bu işareti alan Emniyet müdürlüğü bütün şu-| belere dikkatli - bulunulmasını | emretmiştir. Bu anda herkes va- zifesi başına koşmuştur. | Alarm şehrimizde tam saat | 10.5 de verilmiş. ve üsman | tayyaresi farzolunan bir tayya re saat tam 10.12'de şehrimizin üzerinde uçmağa başlamıştar . Tramvay, 'Tayyarenin 26 bomba / attığı farzolunmuştur. Tetftişler Alarmla beraber vali ve beles diye reisi doöktor Lütfi Kırdlar yanında vali muavini Ahmed Kı- Tük ve Dahiliye Vekâleti sefer - | berlik umum müdürü Hüsamed- din olduğu halde vilâyetten ay- rılarak alarm tecrübelerinin yı pildiği - bütün mıntakaları tef- tiş etmeğe başlamıştır. Bu tef- | tisler esnasında her ekibin va- Kadın Şehremininde Ahmed Kara- baş mahallesinde bir sinema- nın kapıcılığını yapmakta olan Ahmed Hacı dün öldürmek kasdile yaralamak suçundan adliyeye verilmiş ve birinci sulh ceza mahkemesince tev- kifine karar verilmiştir. Yapılan duruşmada Ahmed Hacı hiç bir şeyi inkâr etme- miş ve vak'ayı olduğu gibi bi- rer birer anlatarak — itirafda bulunmuştur. Ahmed Hacının anlattıkları na göre vak'a; kadın fendini bilecek bir aşk romanına mev- zu olabilecek mahiyettedir. hayatının iyle anla- Suçlu Ahmed bu acıklı romanını 5 tıyordu: — Bundan bir müddet evvel ginemaya gelip gitmekte olan bir kızla tanıştım. Adı Saray ve kendi de oldukça güzeldi. Nihayet seviştik. Onu almak istiyordum. Bu fikrimi — ken- disine açtım. Razı oldu ve ba- na — İkimiz de fakiriz. Nasıl evleneceğiz?. Para lâzım Dedi. Ben de az buçuk zancımla birdenbire — düğün yapamıyacağımı söyledim. O Zzaman; — Gündeliklerinden — birer lira birer lira ayır ve bana ver, biriktirelim. Sözlüsünden aldığı paralarla sevgilisine nikâh yapıyormuş fendi Dedi. tikçe götürüp ve Ona elime para ğe ba dim. Nihayet 160 liray dar para - biriktirdik. evlenmek için bu para bize kâfi gelebilirdi. Pa hiç oralarda değildi. Bir gün yine ısrar sırada bana: t Saray ettiğim — Ahmed dedi. Ben seni sevmiyorum. nle evlene | miyeceğim. Ben Kasımı sevi- yorum ve bütün biriktirdiği miz paraları da düğün yap - || sın, beni alsın diye ona ver- dim. Demez mi? O z duğumu bilemiyoru bir mükemmel dövdüm ve o- radan koşup Kasımı bulup 0- na sorup soruşturdum. O da ayni şekilde cevab verince- be nim paramla benim sevdiğim kızı almağa kalkan bu adam karşısında deli gibi oldum. Bıçağımı çektim. Üst tarafını bilemiyorum. Onu şım. Cerrahp ne götürmüşler. ya- kalayıp karakola aldılar. İşte bütün vaziyet bundan ibaret, Bunun üzerine - birinci sulh ceza hâkimi Bay Reşid suçlu Ahmed Hacının tevkifine ka rar verdi, Ve müz: si ke- silerek evrakı ile birlikte müd deiumumi havale eyledi. | Örüü İdare Komutanının | detince teftişler yapmıştır. Ör- zili i başında bulunup bulun - madığı tesbit olunmuş ve kendi-| lerinden yaptıkları işler hakkın- da izahat alınmıştır. Bu teftiş- lere alarmın nihayetine kadar| devam olunmuştur. beyanatı Örfi İdare Komutanı Koörge-| neral Ali Rıza Artunkal da dün | aların tecrübesinin devamı müd- | fi İdare Komutanı evvelâ Emfm—w önünde yangın söndürme tecrübesini gözden geçirmiştir. | General müteakiben Sirkeciye| | gidenrek buradaki — tecrübeleri| görmüş ve dokuzuncu işletme- nin hazırladığı sığınakta — bulu- nan vatandaşları da gözden ge-| çirerek kendilerine bu gelip ge- | çici sıkıntılara alışmak - lâzim | geldiğini söylemiştir. Tecrühe hakkındaki intibalarını soran bir muharririmize general Ali Riza Artunkal demiştir ki “— Ben de sizin gördüklerini- zi gördüm. Halkın bu işi lâyıki- le benimsediği muhakkaktır. | Hakiki tehlike karşısında bugün | bir österilen itinadan daha büyük | terileceği şiihhesiz- dir. Esasen Türk milletinin me- | et ve hasletleri bir defa daha urd müdafaasında her zaman gösterdiği olgunluk şeklinde te- zahür etmiştir ve edecektir. ,, | Ekiplerin faaliyeti Alarmın verilmesiyle. beraber Pasif korunma ekipleri derhal fânliyete geçerek #kendi üünta- ktlarında muhtelif yerlere düş- tüğü farzolunan, yangın, tahrib | ve zehirli gaz bombalarının ha-| saratını önlemeğe - başlamıslar- | dir. Sirkeci meydanında Sirkeci istasyon — binasının yangın bombalariyle tutuştuğu, gürda tahrib ve çöküntü oldu- ği Sirkeci meydanına iperit gazı bombalârı düstüğü, havagazi boruları, —— telefon hatlarının | tahribe uğradığı farzolunmuş - tür. Bayazit meyd&: ua Bmin efendi lokantasının atı- lan yangın borabalariyle yanma-| * başladığı, inkılâp kütüphane sinin tahrip ve göküntüye maruz kaklığı, Vernecil tramvay yolunun bir tahrib bombasiyle parçalandığı — ve tesisatının tahrib olunduğu farz olunmuştur. Buralarda yardım ekipleri sür'atle harekete geçe- rek lüzumlu tedbirleri almışla dar. | Taksim meydanında Taksim meydanında ve Tak-| i gaz tüğü fafzolunmuş da gaz temizleme bu mmta eri derhal faaliyete. geç - ehirlenmiş — bir| Şi sür'atle ve hasta nakil le en yakın hastaha- , gaz mıntaka- | anmıştır. Gel | ne Taksim yangın | bombalariyle bir yangın çıktığı| farzolunmus, Sıraservilerde na- hiye müdürlüğü binası — tutuş- Mmuştur. Gala ayda — tram- yay teli kopmuş, Sular Mudür-w önünde elektrik k_ıblosu[ tahrib edilmiş, Taksimde taka jandarma komutanlığı bi- ası sığınağında yaralı ve gaz- dan mefruz zehirlenmeler — ob muştuür. Diğer mıntakalarda Bunlardan - başka Harbiye, Tophane, Be , Eminönü, Fatih, Aksaray, Üsküdar, Hay- darpaşa, Kadıköy meydanların- da da muhtelif cins bombaların tahribat yaptığı - farzolunarak T | ları muhtemeldir. Rot | mi: .,ç.ıler “ihtiralar — —.-— Sabun Sabun kelimesi pek eski tabir olmakla eski insanların temizlik için kullandıkları şey- ler sabun Tarih kayıdlarına nazaran tam Mü- nasiyle sabun denilebilccek mad- deyi vahşi Galler mağiüb eltik- leri medeni Romalılara öğret - mişlerdir. Gollerin bu tekniği Finikelilerden — öğrenmiş olma- bi addedilemez. tarihçi- lerinden Pliny'nin verdiği bir reçeteye göre eskiden sabun keçiyağı ve külünden yapılıyormuş. Pompeyi harabe- lerinde bir sabun fabrikası bu- lunmuştur. Bildiğimiz sabunun ceddi olan zeytinyağı sabunun on üçüncü asırda — Marsilyada yapıldığı malümdur. Bundan bir asır son- ra İngiltereye idhal edilmiştir. Yüz sene evvelisine kadar Ave rupada lüks eşya arasında bu- lunan sabundan 'büyük mıkyas- ta vergi alınırmış. Vergi mıkta- rının sâbunün — maliyet fiyatın- dan fazla olduğu muhakkaktır , Sonradan sabun taammüm et- rgi kaldırılmış - ve sarfi- yat artmıştır. Nitekim yirminci asrın başın da en çok sabun kullanan İngit * terede sabün sarfiyatı senede Gülgen | nüfus başma 10 kilogramı bül muş ki bu sıralarda Amerikâ Birlesik Cühmuriyetindeki sar: fiyat nüfus başına 8.5 kilogram ve Fransada 7 kilogramdır. Sabuna vergi koymak temiz- liğe ve binaenaleyh sıhhate enm | gel olmaktır; ilmin halk arasın da taammümü ilmin içtimal fek | sefeye nüfuz etmesine sebeb ol muştur . Adi hayvan yaği veya donya, ğı asit stearik ve gliserinder mürekkeptir. Bu yağ Südkostik |-ile kaynatılırsa asid stearik, süd kostikin sudöymiyle - birleşir, gliserin serbest kalır. Yağı p tas kostik ile kaynatırsak bt sefer potasyom asidle birleşir. Filhakika madenlerir — çoğu, meselâ kireçtot! kalsiyum, alö- minyom, kram, demir, kurşun, civa ve totya ve bir mamen gibi rol oynayan arsonyak donyağı- nin stearik asidiyle birleşebilir: ler . Bunların hepsi birer sabun olur. Nitekim 'gramofon fabri- kalarda ses evvelâ kurşun sa- | bununa kaydedilir. Fakat bun - anda soda, potas ve a- şkil ettikleri mü- cisimlerin bir hususiyeti varsa o da bunların sudâ erime- leridir. Bundan dolayı bu nevi sabünların temizleyici hassaları vardır. Erimiş alöminyom, de- mir ve krom sabunları endüstri- de ve kurşun, civa ve tutya sa- bunları eczacılıkta kullanılır. —rrmemamr ae yardım ekipleri faaliyete geçiril | miştir. Alârmın sonu Şehrimizde — hava tehlikesi işareti saat tam 11.40 da verilmiştir. Bu itibarla alarm at otuz beş dakika de tam bir vam etmiştir. Gece denemele: Hava denemeleri gece de mu- vaffakıyetle başarılmıştır. Dün gece saat tam s baş layarak bir saat devam etmiştir. Bu müddet zarfında her yer ışıkları söndürme talimatname- sine göre Iışıklarını maskele - mişler ve alarm devam ettiği müddetçe bütün nakliye vasıta- ları oldukları yerlerde kalmış« lardır. Mefruz düşman bombaları Sirkecide gar binasında yangın- lar çıkarmış ve pasif korunma teşkilâtı buralarda derhal faali- yete geçerek yangınları söndür- müştür. Tophanede de bazı yan gin ve çöküntüler olmuş ve e- kipler buradada faaliyete geç- miştir. Gece verilen alarma büs tün halk telâşsız ve tam bir ins tizam dahilinde riayet etmiştir.