» j k e AÇ Yazan : Enver Gökşen Naci Bağ ise kulakları çınlasın, öl- | düyse Allah rahmet eylesin. | BKanmşumdan haber almıyalı yıl- | lar geçti. Zaten bir ayağı | kurda idi, | Kara, kuru, uzun boylu rük dişli, geveze, saf bir kadın- dı. Ne giyse vücudüne yakıştı- kıyafet de Şstürmiş bir sanırdı. Dün | yada en çok sevdiği şey ne ço- gukları, ne de kocası idi: Cıgara | ve kahve.... Cıgara, parmakları arasında altıncı'bir parmak gibi hiç ek- gik olmazdı. ! çu cü- | Kahve, sanki onu yaşatan| bir iksirdi. Daha yerine yatar- | ken aleş gömer, mangalı başı mcuna alır, sabahleyin gözünü a- Çgar açmaz mangalı deşer, ak-| gamıdan bazırladığı cezveyi ale- ge sülrer, bir sigara tellendirerek kahvesini höpürdetmeden rinden kalkmazdı | Kocası, zamanına göre az çok | tahsil görmüş, konuşmasını bi- lir, enine, boyuna bir adamdı. Karısına ne söylediyse onu yola | getiremedi, densiz hareketlerine we sözlerine müni olamadı. Tat- h söyledi, olmadı; öyledi, | Konşum hatun tınmadı. Nihayet adamcağızın tahammülü burnu- | na geldi, bir gi “Nasihatle, sözle uslanmıya- tan haklü kötektir.,, Dedi yara- dana sığımb karısım döğmeğe haşladı. Hele bir gün adamca - ğz, misafirlerinin yanında kom- | gamu döğmeğe kalkmış, bütün | sokağı heyecana vermişti... Bakın, dayağın sebebi ne -| miş: | öyden efendisinin bemşehri- leri misafir gelmişler.. Komşum | becerebildiği kadar yemekler ha-| zırlamış, tam sofraya oturmuş-| lar, yemek sahanına el atarken akıllarına gelmiş: Ekmek yok... Aman, zaman derken komşum batun: | — Ben gimdi gider, konudan komşudan ekmek bulurum!.. — | Demiş ve başını örterek ma-| bud karyokalariyle, yahud ta-| kunyalariyle sokağa - fırlamış, Bir ahbabma uğramış: — A... Şimdi yemekten kalk- faık, vallahi bizim de yok... ye - acı & Cevabını almış. Başka bir komşusuna var- mış. — Daha bizimki gelmedi ki ekmek getirsin!.. Demişler.. Nihayet Emine ha- mamların kapısını çalmış | — Var teyze, verelim, biraz girmez misin?. Demişler. | — Hayır, giremem, yemekte bekliyorlar. — Canım, biz kesip hazırlıya- na kadar otur, hava pek soğuk kapıda donarsın — Pardon madam. Ne bu ye- mek ne de elinizle pişirmiş oldu- Zunuz ekmek ağza alınıyor. Ben Böyle şeyleri yiyemem. Vakıâ bir iki lokma yedim ise de onun parasını vereceğim. Dedim. Kadın bana kızmış ol- | malı ki: — Lâkin ne söylüyorsunuz? Beni tahkire kalkışıyorsunuz. Dedikten sonra kocasına: — Söyle kocacığım ekmek na- gıl? Çorbayı sen de beğenme- din mi? Dedi herif: — Ne münasebet karıcığım! Bazı adamlar yedikleri şeyin lez | zet ve nefasetini tayinden â bulunur, çünkü evveldenberi tat sız, tuzsuz şeyler ile midelerini doldurmuşlardır. Dedi. Ben de kızdım — Siz de beni tahkir ediyor- Bunuz. Tatsız, tuzsuz yemekler | İle vakit geçirdiğimi söylüyor - sunuz. Ben hayvan mı idim, Karı: v Baksanıza hiç bir şey be- ğenmiyorsunuz. — Zorla değil ya! Çorba iyi | olmamış vesselâm — Öyle amma demindenberi gapır şapır yiyordunuz. Parmak- da yiyeceksiniz diye ne kadar korktum. hatırını — karmya- Haydi, yam kızım!.. Komşum içeri girer, bakar ki EBmine hanımın damadı, kayna- karşılıklı oturmuşlar, ka- barmak ürzere bulunan kahveyi bekliyorlar n ekmeği geti- cezveye yapışır A, teyzeciğim, taze kahve çektim, bak ne güzel de koku- yor, zalten cezve üçlük Bi size çıkar, beş dakika otu yin, ne çıkar canım “Hazır taze kahve! giden komşumun ilikleri gevşer nası rir, de uve- sözünü'i- Bilerin derd görmesin kı- am! Diye diye kahveyi içer. Hele | kahve, bugünkü gibi köpüklü de olursa kamşum büsbütün ken - dinden geçer. Onun güzel, jnal bir de ' buluşu *Kahyetin köpüğü insana ha - fiflik verir,, der. Evde konuya, | komşuya kahve pişirdikten son ra cezvenin kenarlarına yapışan köpükleri - parmağiyle — sıyırıp, ağzına atması bu kanaatiyle ya- rattığı bir itiyad olacak! ori- | vardir Komşum, aheste aheste kah- vesini içinciye kadar Emine hâ- nımın damadı kahvesini çoktan bitirmiş, fal bakması için finca- ni kaynanasına vermiştir. Emi- | ne hanımın fal anlatması pek meşhurdur. Komşum için bu bir firsattır. Bv sahibleri de edince komşum hemen fincanı kapâr, Fal bittikten sonra hatu- nun aklına ekmek ve açlık gelir. Nihayet evden çıktıktan bir sa- at sonra geri döner... iBrar Eye gelince efendide surat bir karış... Kapı arkasında bir tar- | taklar — Nerede kaldın be karı Komşum abdal abdal olanı bi- teni anlatmağa kalkar. — Ben de seni komşularda bulamıyarak çarşılara gitti zan- nettim. Ben sana gösteririm Yemekten sonra kızılca kıya- met kopar. Kocası misafir ha- tarı filân dinlemez, soluya solu- ya yediği yemekten kalkınca — Bizi burada köçek oğlanı gibi oynatmak böyle olur!. Diye veriştirmişti... Komşumda, izzetinefs denilen has; varlıktan eser yoktur, bir çiçeğe benzetilebile- cek olan bu hassas nesne onda kurumuş, keçi boynuzu gibi bir şey halini almıştır. Kocası dayak talimlerine baş | hyalı komşum hatunda bir has- talık, bir illet başladı: Sırt ka- şınması.. Fakat bu sözü mecazi mânasında söylemiyorum. Tatlı tatlı konuşurken birdenbire san- ki sırtının ortasına bir avuç pi- rve veya tahta kurusu atılmış gi- bi kıpırdanmağa, kaşınmağa başl ve canlı — Yayaş gel! Sen de ayakla- rını yeme. Herif söze karıştı — Mözsyö sesinizi kesiniz. Be- nim karım maskaranız — değil. Şurada misafir olduğunuzu u- nutmayınız. Dedi. Ben — Pardon. Parası ile değil mi? Size şakır şakır para saya- cağım, İsterseniz şimdi savuşu- rum Böyle demekle beraber para- ları cebimden çıkardım. Karı ko- caya gösterdim. Bu tedbirden maksadım da para canlısı olduk- larını pek anlamış olduğum ka- rının hiddetini teskin etmekten ibaret idi. Yoksa o öfke ile beni gece ya- rısı evden dışarı atacak olursa iş fena idi. Kadın da pek yılı- gık idi, Paraları görür görme: yumuşadı. Kocasına: Adam sen de! Bırak şu delikanlıyı, insan hali, ya bu yemekten hazzetmemiş Bana hitaben “başka bir şey is- ter misiniz mösyö?,, Dedi. — Hayır teşekkür ederim. Karı kı kemali iştiha ile cak'suyu içip bitirdiler. Herif — AÂman karıcığım yarın bah bu çorbadan yapmağı unut- Soldan Bağa: 1 — ingilizlerin zaptetmek üzere ol dukları bir şebir 2— Yer - Herkes 3 — Güçlük - Su. 4 — Bir nida - Hayvanların gizlen- dikleri yer - Bir harim oku- nusü 5 — İşve - Kaldırmak € — Spor yeri 7 — Vapur yolu - Riyaziyede kulla- mılan bir harf 8— Hükümdar - Allah idiler 9 — Bir memleket Yukarıdan aşağıya 1 — Çökmüş bir imparatorluk - Ra- bit edatı. ü lümat vermek. $— an. 4 — Bir nakil vasıtası - Gökten ya- ğar 5— Açıkça, 6— Kimse - Sayfiye yeri. 7— Memleket - Bir mevsim - Ek- K yapılır. 8— İstek - Hisse 9— Kör - Cedlerimiz DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ *i e IKM 1 Nedense kocası öldükten son- ra komşumda bu illet daha va- himleşti, derinleşti. Daha — sık ve daha hararetli kaşınmağa ladı. Bazan hatır hatır, sırtı- nı yölarcasına kaşınırdı. «Ken- dinden hıncını alamazsa oğulla- rından birini Çağırır sırtını ka- şıtirdi. Elinin — yetişemediği yerleri kimsenin yardımı olmadan, kaşı- yabilmek için günün birinde bir çare buldu: Tanesiz bir mısır ko- ganımın ortasını delmiş, bura - dan bir değnek parçası geçire- rek üstüvani bir kaşıma âleti, yabud kaşağı vücude getirmişti. Zaman ve mekân kaydından âzade olarak sırtının her kaşını- şında mahud kaşağısiyle dur- madan kaşınırdı. Kaşınmak, cı- gara Ve kahve kadar onda tabi- ileşmişti. Sırtının bu kadar mıncıklan- maya nasıl tahammül ettiğine hayret ederdim Komşumun — kendi . elleriyle tatlı canına yaptığ işkenceyi gördükçe ona acır, kocasını rah- metle anardım... Acaba merhum sağ - olsaydı komşumun sırtı bu kaşağıyı ar- zu edecek miydi?. Fiyat Murakabe Ko- misyonunun faaliyeti Toprak Ofisinin İzmir ka- zalarına satacağı bugdaylar Anadolu refikimiz yazıyor buğday tanzim satışma ona gö-| Vilâyet fiat mürakabe kor re vech& verilecektir | yonu, Mıntaka Ticaret müdürlü. Ucuz ekmek işi: Zünde Vali B. Fuad Tuksal'ın| — Toprak mahsuleri ofisi tara-| reisliğinde — toplanmı İzmir | fından hazırlanan ucuz ekmek ! merkezine ve kazalara bağlı| nümunelerinin Ankarada alâka> nahiye ve köyler halkının buğ-| darlara gönderildiğini yazmış- day ihtiyaçlarının teminini ko-| tık. Haber aldığımıza göre An- nuşmuştur karada bu ekmeklerin lâbora- Toplantıya Toprak mahsulleri| tuvar tahlileri - yapılmaktadır. Ayrıca İstanbulda Ofisin Ye | gilköy istasyonunda da tecrübe- | ler yapılmıştır. | | | ofisi müdürü B. Cevad ve Tarım satış kooperatifleri umum mü:- dürü B. Muhip Özyiğit de işti- rak eylemiştir. İzmir şehri ile kazalar mer - kezinin iktiyacı için Toprak mahsülleri ofisinin evvelce 140 ton iken şimdi ayda 132 ton buğ day tanzim satışı yaptığı ma- lümdur. Köy ve nahiyelerde ©- turan halkın bir kısmı, ihtiyacı olan un ve buğday stok etmek- | te, bir kısmı ise, ihtiyacının bir | mikdarını temin eylemekte ve Adanada kayak sporu Adana, (Hususi Muhabirimiz- den — Adana kayakçıları To- lara çıkarak Toros silsilesi- nin en yüksek karlı tepelerinde- ki düzlüklerde yapmışlardır. Bir hafta devam eden bu kayak partisine Adana Dağ sporları ajanı Fahamet Taç kın, Futbol ajanı Ali Dayı, at-, Mütebakinin de teminini iste- N mektedir letizm ajanı Abdi Atamer, lise Şimdiye kadar 9 kazamızdan | Öğretmenlerinden Süeda Okyay, vukubulan müracatlerde nahiye| Rikkat Kalyoncu, Sıdıka Tanyo-| laç, Mehmed Altıok, Hadi Avcı da iştirak etmiştir. Toroslarda 2400 metre irtifada yapılan ka- yak sporları çok neşeli geçmiş- ve köylerde oturan halk - için toprak ofisinin buğday satması istenmiştir. Köylüler ekserisi ev- lerinde ekmek pişiren insanlar olduklarından Toprak ofis, köy ve nahiyelerdeki halk için buğ: day verecek, anlar da bunu köy değirmenlerinde öğütebilecekler | dir. Bu itibarla köylülere un de- ğil, buğday. verilmesi kararlaş- tırılmıştır Dünkü görüşmelerde nahiye merkezlerinde 'nahiye müdürü, varsa Ziraat memuru, Tarim sa- tış kooperatifi memuru ve köy muhtarının iştirakiyle . birer ko- misyon teşkil edilmesi, buğday ihtiyacını bu komisyonun tesbit etmesi - kararlaştırılmıştır. Bu komisyon, Töprak ofisi “İzmir | şubesinden ihtiyaç miktarların- daki buğdayı satın almak üzere bir mümessil tayin edecektir. Satış kooperatiflerinin bulunduk ları yerlerde Ofisin ihtiyaç nis- betinde buğday satışını bu ko- operatiflerin idare etmesi mu- vafık görülmüştür. Tarım sa- tış koperatifleri umum müdürü B. Muhip Özyiğit' bunun müm- kün olduğunu söylemiştir. Vilâyet ne şekilde hareket & dileceğini bir tamimle kayma- kamlıklara ve nahiye müdür- lüklerine bildirecektir. Buğdayların, köylü eline ge- çinciye kadar mutavassıtiar eli- ne geçmemesi ve bu suretle fi- atin yükselmemesi için tedbir a- Tinmiştir. Nahiyelerde teşkil edilecek komisyonlar, ilk iş olarak ay- lık ihtiyaç miktarını tesbit &- decek ve vilâyete bildirecektir. Hasad mevsiminde tekrar tetkik edilecek ve TOPTAN SATIŞ VERİ “ DERAKENDE SATİS ÖDEON MAĞAZASI İSTal İSTAKBUL. SULTAN HAMAM ihtiyaç o1 kayak sporları| — Cerrahpoşa hastakanesine 10729 lira 18 kuz lâsasile dürlüğünden verllecektir.hale 4/2/941 yapılacaktır Istanbul Belediyesi İlânları 27 İkincikânun 1841 ait mecrâlarin akıtılması İçin yeniden yapılas cak kanal inşaatı kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur. ve İlk temmab 018 İlira 50 kuruştur bayındırlık işleri, genel, hususi vefenni şartnameleri, proje kegli bü- buna mütteferri diğer evrak 64 kuruş rukabilinde. Fen İşleri Müs Keşif bedeli Muknvole, eksilte salı günü saat 15 te daimi encümende Taliblerin ilk teminat makbuz veya mektupları, ihale tarihinden işleri Müdürlüğüne müracaatla alacakları fenni ehliyet 2490 numaralı kanlınun — tarifatı günü saat 14 de kadar sekiz gün evvel P ve 940 yılına ald Ticaret odası vesikalarile çevresinde hazırlıyacaklari teklif mektuplarını ihâle Daimi Encümene vermeleri lâzımdı: (200) G kamıyor arşamba günü saat 16 de idare binasında satın alınacaktır. Bu mek istiyenlerin 181,28 luk) muvakkat teminat Kün eksillme saatine Şartname Ankarada sevk. şefliğinde, kadar İzmirde id: Devlet Demiryolları İlânları bedeli 17850 (Bin yedi yüz elli) lira olan 1250 şer akümülâtörleri ile kanumun tayin ettiği komisyonda isbatı vücut etmeleri Hazımdır. zeme dairesinde € Mmağazasmında görülebilir aded için Mmüsbet Vve menfi plâklar AçIk eksilte usulü —ile Ankarada (yüz otuz bir kira yirm vesikaları Haydarpaşada Tesellüm (485 Deniz Hn'b okulu ve Lisesi komutan- hğından: Okulumuza 25 lira ücretle bir aşçı almacaktır. İsteklilerin — açağıda yazılı evrak ile Heybeliadedaki okula müracaatleri. Dilekçe, 2 — Polisçe musaddak hüsmü hal varakası. 3 — Nüfus cüzdanı Veya sureti, 4 — Sıhhat za; <468> ru ve aşı kâğıdı Bir başmuallimebir muallimeyi dövmüş İzmir — Ödemişte — Kutlu köyünde baş öğretmen Tomris Okanla ayni okul öğretinenle - rinden Hayriye Ertunç arasın- | da milliyet meselesinden kav, - ga çıkmış ve Tomris Okan Hay- riye Ertunc'u muhtelif — yenle - rinden yaralamıştır. HAKDİ BEY GEÇİDİ Na 4558 TEL Ziğle KB - BEYOĞLÜ İSTİKLÂL CAD Na dür V Sahibi: A. Cemaleddin Saraçoğlu — Neşriyat Müdürü: Maold Çetin r ve Cemaleddin Sa ma. Pek tatlı olmuş. et çorbaya pek çok lezzet veri- yor dedi. İki saattenberi değil et, içeri- sinde bir pirinç tanesi bile bula- madığım çorbanın neresi etli i- di? Hâlâ akıl erdiremedim. He- rife — Aman mösyö o et serfetmemel rı: kadar bol siniz, dedim. Ka- Yok mösyö, biz masraftan kaçanlardan sağ olsun. mek için; biz hiç bir gün etsiz — Öyle ya? Et vücudü besler. Sonra bir çiroz balığı gibi kup- kuru kalırız. Dedi. Halbüki ne herifin ne de karısının suratında bir dir- hem kan vardı. sızlıktan kurumuş asma yüzü Makla beraber yüzlemeği de mü- na dönen karı kocanın et | örmedikleri meydanda ol-| etmedi Doğrusu | nasip görmedim, | yaca | | Açlıktan yüreğime baygınlık rız oluyordu. Balıkçı Ekersin zevcesi madam Marinin vermi olduğu erzak torbası aklıma geldi. Torbam bir kenarda du- ruyordu. Hemen önüme aldım, açmağa başladım. Karı, koca ba na bakıyorlardı. Ben hiç ses çı- karmadım. Torbadan biraz ek- mek, bir mikdar pastırma çık: — Doğru. Dedim. Karı: — Aman mösyö bir hafta bu- rada oturacak değil misiniz?Bir hafta sonra kendinizi tanıyamı- ğınıza emin” olunuz. Her akşam size bu çorbadan pişire | ceğim. Bir fıçı gibi şişeceksiniz. | Kocası da — 000! Ona şüphe mi var?| dım. Kemali iştiha ile yemeğe Hem buranın havası, suyu gü-| başladım | zeldir. Haniya bir gün bize bir| — Madam Mari son derece in- misafir gelmişti. Adam | Ş gün zarfında ne kadar | izledi idi. Dedi. Karı kocanın benden tazla para koparmak maksadiy- le söylemiş oldukları şu lâkırdı- saniyetli ve cömerd bir kadın i miş. Benim gibi bir haylaz hak- | kında haddinden e eseri| merhamet ve insaniyet ibraz e- den (Ekers) ailesine ilelebed medyunu şükr: ktım. | hakikatte pek gülünecek Maydanos yapraklarını et te- şeylerdi. Fakat ben hiç yüzlemi- | lâkki eden karışı be-| yor, boyuna onları tasdik edi-| nim şapır, şapır sucuk, pastır- yor gibi davranıyordum. Madam | ma yediğimi — görünce şaşırıb bahçivanın sebze çorbası nâmını | kalmışlardı. verdi sıcak suyu midem kabul iğinden söfradan kalktım, | ki kerevetin bir tarafına cekildim, | — — Karı kocasından arsız olma alı | hemen zevcinı Sana bir şey Böyliyeyim | pamam. Tabiatimi pekâlâ bi diğin ve evvelki günde beş on kilo sucuk pastırma almaklığı- nı tenbih ettiğim halde.. Herif karısının sözünü kese- rek: — Peki, peki sevgili zevcem. Sen bilirsin ki ben o gibi şey- leri esirgiyenlerden değilim. Ü- nuttum. Hem on kilo değil yir- mi beş, otuz kilo birden alaca- ğim, sabret.. Dedi. Maamafih sucuk, pastırma mu- haveresi bu kadarla hitam bul- madı. Meğer kadının bol kese- den atıp tuttuğu bizim pastır- malara, kangal kangal sucuk- lara sulanmaktan ibaret imiş. Karı söze yine karıştı, koca- sına — Canım yarını falan var mı? | İşte şimdi canım istedi. Bu ak-| şam ihtimal uyku bile uyuya - mam Dedi. | Herif bir iki defa yutkunup | dik dik bana baktıktan sonra: — Canım! Bu mösyö dar duygusuz bir ya, Biz nasıl kendi. ba ikram etti isek o da bizden Tütün piyasasında- ki satışlar yolunda İzmir — Tütün piyasasandaki satışlar 22 müyon kiloya yak- laşmıştır. Elde mevcud 8 milyon kilo tütünün kısa zamanda Sa. tılacağı tahmin edilmektedir. Amerikan darı Zi raat Bankası vasıtasile müba « yaat yapmak istemeleri üzerine Zirast Bankası namına İzmire gelen heyet Manisaya-varmıştır. hapishane kaç- kını yakalandı İzmir — Bayındır zabıtası Çiri köyünde şüpheli gördüğü üç kişi Bunlar-« yakalamıştır. dan İsmail oğlu Halilin İmralı ceza evi kaçkımlarından — oldu- Zu anlaşılmıştır. BUGÜNKÜ PROGRAM 8.00 Program 18640; Müzik 8.08 Haberler | 1918 Konuşma 818 Müzik 190 Tülerlü 27 D*'“d"“' 1045 Müzik 1280 Program | 20415 Radyo 12.88 Müzik gazetesi 13.05 Müzik 20,45 Müzik 1250 Haberler | 21090 Müzik 13.20 Müzik 2145 “Müzik * 2250 Haberler 18.00 Program | 2245 Müzik 1808 Müzik 2325 Kapamış Dedi. Ben derhal — Pardon mösyö bahçivan, ben sizin çorbanızı bedava iç - medim. Nafile çenenizi yormayı- nız. Paranıza — güveniyorsanız istediğiniz kadar sucuk, pastır« ma yiyebilirsiniz. Dedim. Karı hiddetlendi. Kocasına: — Adam sen de bırak şu in- saniyetsiz adamı, sucuğu, pas- tırması onun olsun. Ben onun sucuğuna muhtaç mıyım? Yok« sa hep kabahat sende. Ben se ni bilmez miyim? İhmalcinin bi risin Dedi. Karı koca artık çene yarı çıkmışlar, hattâ muhavere m nazaa “derecesini bulmuştu. Karı kocasına: — Ah eh! Ben ne yaptım da sana vardım. Tevekkeli — değil babam, annem bu izdivaçtan do- layı bana gücenmişlerdi. Senin huyunu pekâlâ biliyorlarmış. Herif te: — Haydi sen de! Akşam sar bah arkamdan dolaştığını ne çabuk unuttun? Ben yalvarma- dım, sen yalvardın Diyordu. aktım olacak gibi değ h bir mikdar sucuğu tabil esirge- miyecektir. ğüşe kadar varacaktı. (Arkası var),