Yazan: Naime Akı'ya — Leylâ! erguvanlara bak!, Ne güzel, ne sevimlt değil- mi? Şu Evet sevgilimi Ya mehtap? Eşsiz!. Gecenin esatiri - güzelliğinde, ay binlerce yıldızların. arasında zavallı bir mecnun gibi dolaşırm ken, Akasya ağaçlarının kucak- kadığı balkonda iki sevgili işte Böyle konuşuyordu. Onların bu fısıltılı konuşmala- rını duyabilen, yalnız Akasya a- İacının en yüksek bir dalında du: Fran, bir Puhu kuşu vardı. ; — Leylâ!. Sevgimiz baharda Goğdu.. Tabii ki bu bahar da ge- gecek!.. Yaz olacak!. Kış.onu'ta- kip edecek!. Günler haftaları, haftalar ayları, aylar seneleri kovalıyacak., Yalnız ebedileşebi- lecek bizim sevgimiz vardır. — Kalbim hızlı hızlı çarpıyor.. Beni heyacana düşüren sebeb ne- Cahit! — Sevgimiz!. Leylâ.. Görüyor; musun? Tabiat ne kadar tasa- Arkalarında knlın geniş sa- fonda, büyük bir kalabalık var- &. Ah!, Ne güzel, ne şirin, ne bağlayıcı bir balo gecesi idi. 'Tangö Nottürno çalıyordu. Balkondaki iki genç fısıldaştı — Dans edelimmi Leylâ — Nasıl istersen.. Cahit elini sevgilisinin betine doladı. Leylâ kendisini büsbütün kaybetti.. : , Müzik ne güzel çalıyordu.. | Döndüler... Sadetleri müzikle baybaşn idi.. Durdukları ve ken- Gilerine geldikleri zaman müzik çoktan susmuştu.. Ağır adımlarla balkonun kena aa gittiler, Dala konan bir is- hak-kuişu, hazin nagmeleriyie bu iki sevgiliye güzel bir melodi söylüyordu.. — Leylâ.. Bu geceyi hiç unut- mıyacaksın değilmi? Leylâ ilk önce cevap vermedi. Sonra sevgilisinin gözlerinin içi- pe baktı. — Unutmiyacağım.. — Oh!. Tekrar et! — Hiç unutmiyacağım. Sönen Aşk OĞUZ ÖZDEŞ kavuşmak istedi. Fakat Leylânın ahimi Cahit? niçin? — Doktorluk ihtisasımı Avru- pada vereceğim Ab — Üzülme Leylâ yaşadıktan sonra?. Bizim için bu lâzım | — Ağlıyormusun Leylâ... A- ma niçin? Gözyaşların beni üzü- yor ama. Cahit, Leylânın saçların avuç- ları arasına alarak okşadıktan | sonra, onu kendisine doğru çek- | ti. | — Ağlama Leyiâ.. Yalnız beni unutmıyacagına söz ver.. — Seni hiç unutmıyacağım.. Sevgimiz | Değil mi? — Oh! — Unutmıyacağım, ölünciye kadar seveceğim seni. Vals başladı.. — Mavi Tuna çalıyor dans & delimmi Cahit! — Evet sevgilim ayrılık Val- gi!.. Beller kavrılıyor, başlar dönü- yar, sevgililer başbaşa dans edi- yor ve gece kuşları hâlâ ötüyor- du.. Saadetin müzikle karışması... Ne «onsuz bir duyğu... Ş ğ Yıllar geçti. Cahit Avrupada, ihtisasını ver dikten sonra Vatanına döndü. Bir balo gecesi idi... Bundan iki sene önceki gibi... Yalnız salonun dekorları başka idi. Tabiat aynı güzellikte. Cahit ve Leylâ da bu baloda i- diler.. Fakat heyhat!. Cahit Leylâyı gördügü zaman bir kuş gibiuçarak — sevgilisine yanına geldiği zaman gözlük- lü bir gençle karşılaştı.. Leylâ ile tokalaşirken, onun parmağında bir yüzük, bir nişan yüzüğü gördü.. Âni sarsıldı, başı döndü.. Dili tutuldu.. Kulakları uğuldarken Leylânın; — Nişanlım Naci! Sözünü duyabildi.. İşte o ka- dar. Mavi Tuna çalıyordu Cahit ve Leylâ dansta iğiler.. Ah! Bu gün, bugece, bu Vals, ne mesud bir günü yaşatıyordu.. Soldan sa; 1 — tHalyanların Afrikada düşmek üzere bülunan bir şehirleri, bir nota. 2 — Gehişlik, eskiden kullanılırdı. | 3 — Hasis, fasıla, 4 — Nâve, bir nota, 6 — Ağızda bulunur, yüzde çıkar. 6 — Bir nevi kuş, işaret edatı. 7 — Kıyı, göç. 8 — Budalalık. 9 — FPransızca — “zengin, —yanar dağlardan çıkar, Yukardan aşağıya: 1 — Yunanlıların işgal etmek üzere oldukları bir şehir, 2 — Bir rakam., 38 — Tokat. 4 — Yol, satıcı B — Ut çalan, binmek. € — Bir harfin okunuşu, yağmur yağınca olur. 7 — Mel'un, çalar B Gizli şey, kemerde bulunur. 9 — Uyandırmak, san'at, Dünkü bulmacanın halli Lidkü 4 5.0:1 5.X W0 OU AA Y N nın yatak odasına bir mektup getirdi. Leylâ uyandığı zaman bu mek tubla karşılaştı.. Zarfı heyecan- la yırttı.. Bundan iki sene evvel, Cahitle beraber başbaşa çektir- dikleri resim kucağına düştü, ve gözleri şu satırlarla yandı Akşamı yıkarken gögsünde sular, Bana g#öz vermiştin, unuttun bile Gözlerim ıpıslak, kalbim hep sızlar. Kışlayan gönlümü sevme na- file Leylâ, kesik kesik güldü. Pen- çereden dışariya baktı..| Kuş- lar tlvıldaşıyor, sFin bir rüzgâr açık pencereden iceriye girerek Cahit biraz sustu, onra fısıl-| — Döndüler dakikalarca... ve l halinde belki de saatlerce.. Kendilerine| Leylânın yüzünürökşuyordu. U- — Leylâ, dedi. Sana bir-| geldikleri zaman Vals çoktan bit| Zaktan:gelen hazin bir kaval se- vey röyliyeceğim ama üzülmi- | miş bir tango çalıyordu.. Ve sa-| Si, n€ güzeldi... Yamaçta, ekin- yeceksin? lonun tenha bir köşesinde idi-| ler, gümüş gibi parıklıyordu.. —? ler. Fakat heyhat!.. — Yakında Avrupaya gidi- * Leylânın gözleri ıpıslak idi, yorum.. Eertesi gün, hizmetçi Leylâ- Oğuz ÖZDEŞ L v aa Dedikten sonra yine oğullari- le lâkırdıya daldı. Madam Ma- ri önüme bir tabak sütlü çay, peynir, tereyağı, ekmek - ve bir ıııih*lar kuru balık koydu: — Haydi oğlum, bakalım ye- ııeklenmızı beğenecek misin? Bq.ı hıL ses çıkarmadım. Yal- gz karnım çokça acıkmış oldu- gundan çaya ekmek batırıb ye- meğe başladım, ev sahibi hikâ- yesini bitirdi. Bana tevcihi hi- tab ile: — Ey masıl bakalım gece ra- hat ettiniz mi? Dedi. Şimdi bunu sormanın sırası M idi? Az daha çay boğazımda kalacaktı. Ekersin bu suali irad etmekten maksadı âdeta: — Gece etmiş olduğunuz halt ne idi? Demekten başka bir şey de- 'Ne cevab vereceğimi — şaşir - dım. Madem ki ev sahibi kaba- hati yüzüme vurdu. Ben de iti- rafı kusur ile af taleb etmeliyim. Bu kararı verdikten sonra başı- mı kaldırdım: — Affedersiniz mösyö Ekers vakıâ pek münasebetsizlik! — Şey, fare tutmak meselesi? Emin olunuz ki şimdiye kadar fare peşinde koşmuş adam de“ ğilim. Siz şikâyet etmiştiniz. O- nun için. — Ben onu gormadım rahat uyudunuz mu? — Ya o çanak, çömleğin. Madam Mari de söze karıştı: — Sağlık olsun! — Olur mu ya madam? Rica ederim o destileri kaçar kuruşa aldınız? Benim yaptığım hesaba göre size sekiz mark borçluyum, yemek içmek başka. Hiç olmaz- 8a kırılan, dökülenin parasını ve reyim. Elimi cebime sokup para çı- karmak üzere iken ev sahibi gü- lerek; » — Ne yapıyorsunuz? Dedi, — Çanak çömlek parası, — 'Yanınızda kaç paranız var? Üç buçuk lira kadar. — Yaptığınız hesab ne çıktı? — Sekiz mark. — Olmadı. — Niçin? — Dinle; iki destiden beheri kırk mark çifti seksen, sürahi bardaklar elli beş mârk oldu yüz otuz beş, fincan ve tabak gibi ufak tefeği de yirmi mark sa- yalım, daha çoktur ya neyse. YENİ SABAH Hatayda yaptığı Adana, (Hususi) — Hatay | mıntakasında zararlara b olan son seylâb hâd hak - | kında buraya gelen malümata nazaran, seylâbın sekteye uğ- | rattığı Defne su deposunun ta- miratı yakında tamamlanacak -| tır. Seylâb — felâket da mülhakattan - taf meğe başlamıştır Harbiye nahiyesine bağlı Ay- nasumak köyü civarındaki “Har putlu dere,, yatağından çıkarak 15 bahçeyi su basmış ve bir kı- gım bahçeleri kum, çakıl ve ça- mur deryasına döndürmüştür . Bu bahçelerdeki ağaçlar - te- pelerine kadar çakıl ve kum der yası içinde kalarak hazin bir harabe ve taş yığını haline gel- miş, ağaçların bazıları sökül- müştür. Harputlu dere, yatağını da değiştirerek ikiye ayrılmış - ve köyün orta yerinden akmağa başlamıştır. Su basan bahçe - lerdeki evlerde oturanlar vak - tinde evlerini terkederek - civar evlere iltica eylemiş ve bu su- retle muhakkak - bir felâketten kurtulmuşlardır. Haber verildiğine göre, dere nin ikiye ayrılması yeni bir teh-| like yaratmıştır. İkinci bir sel geldiği takdirde bu derenin iki tarafındaki bahçelerden hayır kalmıyacaktır. Sellerin tahrib ettiği Yayla- dağ Şolundaki bozukluklar ve bu yolda münakalât evvelki gün öğleden sonra normal bir şekil- de başlamıştır. Sellerin Kuser şosesinin ba- za noktalarında da tahribat yap tığı anlaşılarak derhal tedbirler alınmış ve bozuğlar tamir edil- miştir. Diğer taraftan İskenderun - Arsuz şosesinin 12 yerinde de hakkında lât — gel- Hava kurumuna teberrüler Çorlu (Hususi) — Kasaba! halkının hava kurumuna teber- | rücettikleri kurban - derilerini | toplama ve teslim alma işi bit- miş olduğundan köyler. halkıma bir kolaylık olmak Üüzere ku- rum muhasibi Nafi Okan kö lere çıkmış, köylümüzün teber- rüatını kabul ve sevk&- başla - mıştır. Bu derilerin sayısı he- nüz belli değilse de yüksek bir yekün göstereceği tahmin edil- mektedir. | Sem'an yekün yüz elli beş mark sizin yetmiş markınız - varmış. Halbuki seksen beş marka daha lüzum var. Sekiz ile yüz elli mark arasın- da ne kadar büyük fark vardı! Ben de ne kadar az tahmin et- mişim. Vah vah! Ev sahibi ba- na fare tutmaklığımı emretme- di ya? İşte şimdi parasını isti- yor. Ah ne yapmalı? Ne kadar Mahcubiyet! Yine gözlerimi yere indirdim. Hane sahibine: Vallahi mösyö yetmiş marktan fazla param yok! İs- terseniz üstümü arayınız. Dedim. Etraftan bir kahkaha koptu. Madam Mari usületle kulağımı çekerek: — Gördünüz mü paranız ye- Mülhakatın da seylâptan zarar gördüğü an seyı'âfı,bı;*ın tahribat laşıldı tahribat olmuş, burasının le tamiri için icab tedbirler alınmıştır Sellerin Defnede yaptığı tah- ribat derecesi anlaşılmıştır. Ya-| pilan - keşifler burasının mü - kemmel bir halde tamiri ve her- | hangi bir seylâb felâketine kar-| Ş1 muhafazası için en az on bin| lira Mmasraf Jlâzım olduğunu | göstermiştir. Fakir çocuklara yemek Çorlu (Hususi) — Kazamız orta ve ilk mekteblerindeki hi- maye heyetleri faaliyete geç - mişler bir orta ve üç ilk okulda- ki 105 fakir talebeye etli ve tat- hlı yemekler de dahil olmak ü- zere Halkevi salonunda her gün | muntazam öğle yemeği veril - meğe başlamıştır. Yeni jandarma kumandanı Çorlu, (Hususi) — Kazamız jandarma — komutanı — Tevfik Direksunun Şarköy jandarma komutanlığı vekâletine — tayini üzerine kazamız jandarma ko- mutanlığına ön yüzbaşı Mah- mud Hamdi Akbaş gelmiş ve yeni işine başlamıştır. | RADYO| BUGÜNKÜ PROGRAM l | da eden 9.00 Program — |18.50 Müzik 918 Müzik: — 11945 Müzik 9445 Ev kadımı |20.15 Müzik * 2030 Müzik 1230 Program — |20,445 Müzik 1233 Müzik 2115 Konuşma 12.50 Haberler — |21.30 Müzik 13.05 Müzik 21350 — Müzük 1325 Müzik 22.30 Haberler * 22.50 Müzik 18.00 - Program — |23:25 Kapanış 18.08 “Müzik “Yeni Salıahın,,N ilân fiyatları SS Sünen Er. , Başlik maktu olarak — 750 Birinci sayfada santimi 500 Ikinci — ,, » — 350 Üçüncü ,, » — 800 |i ördü » 100 İ Beşinci ,, ” 715 Altıncı — ,, » 50 tişmiyor. O halde hiç para ver- mek lâzım gelmez. Haydi ye - meğe devam. Dedi. Kocası da: | — Oğlum Jâtife ettik, çanak çömleğin kıymeti ne olacak? Sekiz mark çok bile tahmin et- Mişsiniz, zaten biz onlara para vermedik ki. Dedi, Ben sordum: — Bedava mı aldınız? — Öyle ya nehire her ağ a- tışta ya bir desti, ya bir tabak çıkıyor. — Demek onların hepsi de - nizden çıktı. — Onlarla — birlikte bazı ev eşyası da çıkardım. — Meselâ bu sandalyeler, ay- nalar, masalar, yataklar da de- nizden mi çıktı? — Onlar başka. Masa, san- dalye suyun üzerinde yüzer. A- ğa girmez. — Siz balıktan ziyade çanak çömlek toplamak ile mi geçini- yorsunuz? İstanbul cefterdarlıgından. Götürü usülde muamele vergisina tabi tutulacak sınaif müdsseselerin nazarı dikkatine: 1 -— 3843 sayılı Muamele vergisi kanımunun TT imei TaRÂflesik, haklarında götürü vergi usulünün tatbiki kabul editmemiş olan mükek leflerinden: rrik kKuvveti 2 beygiri ve işçi sayımı mülessese sahibi (le birs likte onu geçmiyen Trikotaj, undura kahbı, ökçe, kese kikm Bidi, terazi, baskül ve bunların montaj işlerini yapan sımaf milesseseles b Yüfusu 30 bine kadar olan yerlerde bulunup muharrik kuvveli kullanâmayan Ve işçi sayısı “ mücssese #abibi ile birlilcte Gcü getmayer boyahanelerin, e—A: lar dairesin: çük 'e gön haricinde imâl ettikleri bilfâre kösele, aken gibi deriler dolayisiyle vergiye tâbi olan, mux harrik kuvveti 5 beygiri ve işçi sayısı 10 nu geçmeyen tabakhanelerin, nele vergisi kanununa ek 15/1/941 tarih —ve 3973 sayılı kaminla Ida yazılı 3973 numarah kanuun üçüncü —maddesinceki gartm glâse ve mar vergi usulüne — bağlanmaları kabul edilmiştir. 1 2 — Yukarıda yazılı müesseselerin ve 3843 sayılı kanunla mükeller fiyete girmiş olup ta mezkür kanünun 27 inci maddesinde yazılı götürü vergi şartlarını haiz bulunan (bilfarz muharrik kuvveti & beygiri işgi sayısı Onu tecavüz etmeyen marangoz, terzi, kundura imalâthaneleri ga Ki) müesseselerin, yine 3973 gsayılı son kanuna göre, içinde bulunduğu muz 1940 mali yılı vergilerinin de götürü olarak tahakkuk — ettirilmesi kabul edilmiştir. 3 — Yukarıdaki fıkralarda yazılı müesseselere götürü vergi usulünüz tatbik edilebilmesi için bunların işbu ilânı — takip eden günden — itibarem bir ay içinde yazı ile talepte bulunmaları lüzumdır. Bu talep aşağıda nüm münesi — göslerilen bir istida ile İstanbulda — Galata — Balıkpazarın « da Muamele ve İstihlâk Vergileri Merkez Tahakkuk Şefliğine ve Adalâr, Beykoz, Sarıyer, Bukırköy kazaların-da Malmüdürlüklerine yapılacaktır, 4 — 3843 sayılı kanuun 28 inci maddesi mucibince tarlı edilip kot'k leşen götürü iki mali yıl için müteber olur. 940 mali yılı için tahakkuk ettirilecek götürü vergiden müceseselörim aynı sene zarfında beyanname üzerinden ödedikleri vergiler mahsup edk lir, (868) İstida Nümunesi Muamele ve istihlâk vergileri tahakkuk şefliğina Müessese sahibinin Hesap numarası Varsa Depo, Şube, Fityal veya satış mağazası adresleri: İsçi Adedi: e P Motör üdedi: uai Motör kuyveti yeküniz Muamele vergisi kanunu mucibince götürü vergi şartlarım haiz oldu, ğumdan götürü usulde myamele vergisine tabi tutulmamı talep ederim. 16 kuruşluk pul (Tarih ve imza) ÇÜK TASARRUF HESAPLARI AA İKRAMİYEC” > B Türkiye İş Bankasına para yatırmakla yalnız para biriktirmiş olmaz, ayni zamanda taliinizi de denemiş olursunuz Keşideler: 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Ağustos, 8 İkinciteşrin tarihlerinde yapılır, Kumbarah ve kumbarasız hesap- larında en az elli lirası bulunanlar kuraya dahil edilirler, (Arkası var) Sanibi: A, Cemaleddin Saraçoğlu — Neşriyat Müdürü: Macid Çetin Basıldığı yer: (H. Bekır Cürsoylar ve Cemaleddin Saraçoğlu matbaası) SÜMERBANK YERLİ MALLAR PAZARLARI Sümer Bank Yün Müessesesi Müdüriyetinden: lü Bankamız pamuklu fabrikalari mamulâtı için evvelce ilân olunan mıntakalardaki satış teşkilâtımızda 15 - 1 - 941 tarihinden itibaren Fabrikaları Mamulâtının da satışa başlandığından Alâkalı tüccarların (Erkek yünlü kumaş ticaretile meşgul olduklarını tasdik eden Ticaret Odası vesaiki) ile birlikte mıntakalarındaki mağazala- » — rımıza müracaatları ilân olunur.