17 Ocak 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

17 Ocak 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

at P LĞ ” Ağorak, mn—ımıyom Has aimr yine altından kaçırmıştı. “Eğer, Lângazalı nrildafan güre (A yapmayıp- güreş tutmuş ol Baydı, belki, Mollanın hasmın - danacık yer bulup güreşi bir an evvel'bitirmesi kabil olurdu. b Pekat, Lângazalının tam ma- iylermüdafan güreşi yapması =y..mut vermemişti. Zavaflı Molle ne-yapabilirdi!.. Sonva- karşısındaki pehlivan dâ: belâların belâsı.idi. Aksi, anud, getin bir adamdı. z Güreşayakta tekrar uzamağa Müölla, oyun kapacağım diye uğraşıyordu. Müderris efendi - ler; küçük mollalar sabırsızlık içinde kıvranıyordu. Bir aralik, müderris efendi, ihtiyar Cazgırın yanıma gelerek: — Usta, ne o, bizim çocuk bir gey yapamıyacak mı?. — Sabırlı olunuz hocam... — Üç saati geçti güreş.. — Geçsin... Güreş saatle des ğildir.. — Bâş altına, başa güreşe - eekler var.. — Olsun.. ğ ! — Güreş geç kalıyar diye ya, berabere ayrılırlarsa.. — Hayır olamazı. Bü, güreş Ayırd olacaktır. — Neolacak dersiniz?.. — Her halde Molla, bir şeyr yapacak! — Yapmış olsaydı, şimdiye| kadar yapardı. halde Molla, bir şey yapacaktır. Sabirli olunuz. Dedi. Güreşin üç buçuk saatten son- ra, Lângazalınmn birdenbire hüs suma geçtiği görüldü. Mollaya salmağa başladı. Lângazlı, küçük:mollayı kesil- miş farzetmişti. Kavamı bulmuş zannederek — küçücük — mollayı haklıyacaktı. görünce gülmeğe başladı. — Ve; yanmda bulunan Müderris efen- diye: — Gözünüz aydin!. — Neden? — Güreş çabuk İbitecek.. — Ne diyorsun usta?.. Mi yenilecek?. — Yok- canımı. — Lângazalı; salmağa. başlar âı.. Görmüyor musun? — İyi ya... Güreş açıldı şim-| di.. Molla, şimdi benzetecek o Bu.. Dedi. Lüngarlı; habire hücum edi -| iyordu, Çölak Molla da hasmının hücumlarına mukabele ediyor, (ve, gayet tetik hareket ediyor-| d | Lângazalı, dürmadan hücum- şediyordu. Molla, derhal güreş. faktiğini — değistirdi. — Kurnaz Molla, yaptığını biliyordu. Lân- ,gazalının bu açılış- ve hücumu | ıım kendisinin istediği bir şey- MWM ya geçmiş bir vaziyet aldi. Bu- -Şıı—l-ıo thımyum— tiyatrosu: temsilleri Tepebaşı Dram Kısnımda 17/1/1941 Cama günü akşamı Bant 20:30' da APDAL Yazan: Dostoyefaki Son haftâ; istiklâl Caddesi komedi lasmııda YŞ /1941 Cüma günü akşamı sazt 2030 da gOCUK OYUNU uouıl' seüzik ğğ suzeraşn t Mollanm hasmı çok kuvvetli, ayni zamanda da usta bir peh- Hvan olduğundan omu müdafha ya geçtiği hir güreşle mağlüb etmek müşküldü. Çolak, Hasmınm hücumları kargısında güç keadimi kollu- yordü. Fakat, bütün maharetini sarfodiyordu. "Mollayı: öyle bir tarafından tutup yenmek kolây- değildi Maarifte slâhat. - Harb yalanları. - Çoban ve dört melek' Her işi erbabına ' vermek.. | Mhaarif Vekâleti mühim ısla- ; hat tasavvur ediyor. Bu meyan- | da muallimlerin yalaz. muallim | olması, idare işlerinde- kullanıl- maması veya idâre işlerinde ça hşanların muallimlik etmemele- ri de temrin edilecek. | ıeVıkı.ı Maarif idaresinde öy- memurlar - görüyoruz. ki hqıhıılnnk için kür mektep- te muallim üç _ddı_ınmıemtx» | ne uğrıyamamaktadır. | Bu tahdid işi, muallimliğe in-| hımetmehm..Dıhınekı— dar meslek erlabı var ki dev- | Iet kadrosu, içinde,; fakat, ihti- | Ayrupada, ıwmıhınmas sahibi olmuş ve zaten bu maksadla — Avrupaya gönderiliniş. Amma M'nk.kete :th muhtaç oldu-| Bir çokişlerde erbahmı bula- mıiyoruz: ve acemilere havale e- | diyoruz. Fakat tam:adamı var- ken o işin başına bir acemi: ge-| tirmek ve erbabın: acemi olduk- | Tarı işlere vermek ötedenberi bi- gelmiş ve Habeşlilere geldiğini düyurmak istiyor. Böyle bir ih- | bar başka memleketlerde, sıra | sıra radyo istasyonlarile; gaze- telerle; telefonlarla, telğraflarla: hatti broşür ve — melrtuplarla. yapılir: Fakat Habeş İmpara>| toru- asri' vasıtaların hiç birinc Baş: vurmıyarak hudüde yakın tepelerden, heniz - İtalyanların esiri-olan. Halkını kırk dört da- | vulu ile ikaz etmiye başlamıştır. Mıh’ Davultm sesi: uzaktan hos geldiği için mi? Hayır... Her millete- anladığı dille ve seslei hitab etmelki lâzımdır da ondân:. | Bir dakikada: bütün dünyayı | beş defa dolaşan radyomun: se-| gini hiç bir Habeşli duymaz. Fa-| kat muhakak ki Negüs'ün da-| vullarını duymıyan Habesli kal- mtyacak.. Ne wü ne de- memeh? dil hocalıği| Bizim: gazeteleri merakı: sardı. Fakat bu hoca- lar, evvelâi yambaşlarmdükine | ders- verseler de sonra. Komşu-i larınım: — yanlışım: - düzeltmiye| doğru - olmaz. kalksalar daha Askerlik isleri || Beyoğlu Yerli Askerlik sube- sinden: Şubemizde kayıtli beşinci de- receden malül Yüzbaşı Bedret. tin Güç Şamn şubeye miüracaa- a | | ; gün aldetmak istemiştir. | Havaya ve'ras Lımg. nımm hücumlârı tam on| beş dakika devam etti. On altm c dakikada Molladar bir çap- | raz alabildi. Lângazalı küçük Mollaya çapı| razı takar takmaz olduğu yerde leyerek — büküp yenmeki| istedi Fakat Molla, derhal dan sıyrılarak hasmının yattı. Hakikaten Mollâanın ziyeti tehlikeli idi çapr altı va- Davulun sesı Ifngilizler-daha. 8 bin esir al- dılar). Daha 8 bin esir aldılar, ol-| maz: 8'bin esir daha aldilar. —| Evvelâ kendi gözümüzdeki çöpü görelim... Bir günün beyliği Bu harbide bomba ve gülle ka- dar> yalana; da: yer - verildiğini| gösteren — misalier, eksili değildir. Za ten beşinci kolş 'yalâna-büyük - bir £|kaymet takdir- e-i dildiği: için kural- Ü mamış midır? Fa> kat bir çokları. a» rasında, biri yeni, Z diğeni eski iki sis yasi yalam hor türlü - ölgünüm fevkindedir: Eskisi; Nörveçç harbinin ba» sında, Alman askerleri Nörveçe: ayak bastığı günün akşamı bü- tün dünya radyolarına: yayılan: haberdi: İngilizler derhal muka- bele etmişler, — Osloya- kuvvetli: İngiliz. donanması- baskın et: miş, ültimatom: vermiş. Ai manları: çıkarmış: Bu yalan haber; İngilizlere bir; ikâ- satlik bir itibar kazandırır; | fakat yalân olduğu anlaşılınca| büsbütün kepaze olmalarını in- taç ederdi. Öyle de olacaktı: Bereket Ki haberin İngiliz düş- manlarr tarafindan. uyduruldu: ut anlaşıldı. İkinci: siyasi. büyük — yalan, Bulğar Başvekiline atfedilen ve Romadan gelen- beyanattır. Ro- maş Bilöfun, nutkunu büsbütür| tersine çevirerek- dünyayı — birr Zahir-onlar, “bir günün beyli-| Zi beyliktir., fikrinde, adkha- neye dair Kar, firtıma; zelzele kar da rasadbanenin: “Büugün kar: yağnaştır, — Dünr maerkezi. 5006 kilametre — şarkta hatif” hir- zelzele: hissedilmişti, an> lerine: ötedenberi kızarım. — Çünkü, vakıâ Fatin: hoca>| Mizm maziye aid! istidlâllerinde al -| dandiğı — görülme- . İmişse de müstak- bel hava vaziyetine i: vaki değildir. Balbuki: bize lâzım olan önü: müzdeki hava şartlarıdır. Buolmayınca-rasadhaneye ne lüzum:var;- diyeceğim geliyor!. | Eğer Hocamız da yarınki, öbür- günkü- havanın-nasıl - olacağını Allah bilir, diyecek olursa ona Çobanın;cevabi pek yakışık ala- caktır. Bilmenm bilir- misiniz? Çöba - zan- hiri aürüleriyle- dağda dola- girken karşısına dört adam çık mış. Evvelâ, biri çobandan bir koyun istemiş: — Kirzaza: baba, biz dünyayar| yeni: geldik; söyle bir dolaşelim Gye. Pakat aç kaldık. Bir ko-| yun ver de-kızartıp yiyelim. Çöban- bir acayib” malilüika kim olduğunu sormuş ve su ce- vabıalnaş: — Cebrail!.. Hâni.Cenabı Hak la, Peygamberleri arasında mü- Köleme vasıtası... Çoban- omuzlarımı silkmiş: — B&na nc? demiş: Benim seninle bir-işim yok ki koyun ik- ram edeyim. Bu sefer diğerleri yanaşmış ve kendini- takdim etmiş: — Ben: Mükâük.. Ben> İsrafil... Fakat: çobanı bunlarlada: hiç) YENT SABAH SABAHA Şehirlerin müdafacası (Bap tarafı 1 çok Takişaf etmesidir. Tây: cilik bir-buçuk sene içinde sür- atine mwadil bir sür'atle ilerle-| miş, müdafaa vasıtalarını geri-. de bırakmıştır. Halbuki- geçe Cihan — Harbinde tayyareleri topla mukabele P siperleri tayyarelerin önün de Çinseddi gibi yültseliyor; iler- lemelerine, — şehirlere, — Daskın yapmalarma- mâni oluyordü. Bir-Kaç ay evvel Alman tay: yareleri-bir hücumda» 188 tay yare- birden kaybettiler. Şimdi: iki, üç gayyare — kaybediyorlar: Neden? Sebehi şunlazdir: Almanlar eskisi: gübi büyüki kuvvetlerle- 1500 veya: 10001 tayyare ile hücumu. terkettiler. Şimadi en-çok elli tayyarerile hü- cuma geçiyorlar; Bundan dölayı kayıblarr azdir. Gündüz- hücumlarından- vazı geçtiler: Geceleri çok- yüksekle- ve çıkarak rast gele-boraba:atı- yorlar: Hedef olmaktan kurtu- lüyorlar: * Bugünkü müdafaa silâhları 8- 10 bin metre irtifada- ve- 4, Hattâ-5 yüz kilomette- sür'atle uçam tayyarelere nişan> almıya muktedirdir. Ancak: gece- Kas, ranlığında- veya: bulütlara- sığı-, narak- ilerleyen tayyare: görül- medikçe nasıt hedef” olabilir ? Gâayetikolay: Sesini işitmek- nis şan almak için:kü: Ses- ölçe me âletleri, tayyarelerin- yaltız| istikametlerini- değil, mevkileri- ni; hattâı sür'atlerini-hiğle tayin ediyor ve-topçuya> saniyesinde direktif veriyorları Yeni dâfi: bstaryalarda- top- lar, kozutanın: önündeki- max kineye elektrik. telleri: vasıtasi- le bağlıdır. Komutan bir saniye- de- düşman. tayyarelerinin- mews kini tayin-edince büküm bataryu! toplarını: otomatik olarak: he-, defe-çevirir, hazırlar. İş bt ha- zar bataryayı ateşleraakten-iba- rettir: Balon-barağjı, düşmün- tayya- relerinim ancak: peit alçaklara, inmesine: engel olmak: içindir Fakat; bomhardıman. tayyarele- rini: avcı tayyarelerinin karsı-| Jaması, takib etmesi, düşürmesi de kabil olmuyor. Çünkü evveki! ce-himayesiz hareket edem Al:| man bombardımanları, — şimdi büyük avcı tayyareleri himaye- sinde- geliyorlar-ve: avcılar, avs cılarla uğraşırken: bambardı: manlar ateş yağdırıyorlar: Bu hal: Almanlariçin.de ay nidir: Büyük Almam şehirlerin istasyonlarını, noktalarını harabeye — ceviron İngiliz. akınlarına karşı. kuvveti libir müdafaa silâhı yoktur iki taraf ancak, taazruza - taarı ruzla mukabele etmek, çaresit: na * e» yuruyor. Bü mukabeltit, İngilizlerin gün. geçtikte ne ka: dar — kuvvetlendiklerini işitiyoruz. Beliçet SAFA - Demmean e nn bir alâkası olmadığını rek isteklerini reddetmis: Azraile gelmiş; Sira: — Bön Azrail:.. İğsanlârın va: nini almıya memur. Çoban Azrail lâkirdısım işii tince dürmuş — Beri- gel bakayım: Seninle alış verişimiz olacakı Aycak şus nu söyle bana: Sen nasıl canzas hrsin? Azreil memuriyetini- unlüt - miş: bir ağac, milyarlarca kandil' vardiı kandillere nezaret cdör biri- bir insana mahsuatüur. leyiveririm: ve. kandilin. — sahtli canım testim eder. Çobam düşünmüş: — Peki, sen bu kanıtitsan y ilâve edebilir- misi — Hayır, ne ilüve evebilirim,| ne de- eksiltebilirim. Otaa; Al-| lahım-işi,.. — İş: Allaha- kalâiysa — sana: ne lüzun> var PFatin- hocamız. kızmasın .ur. ma çobun haklıdır. Sedin Nbama) J n İ r ediliyor ve bu üslerini, iltisali | görüp| î müze- ortak olaa söyliyer Yağrl ları bitince bandillere-şöyle ÖS [ HER GÜN BİR ROPORTAJ j Bu- yazıyı niçin — yazıyorum? | .) — Buğün bir ekmek: meseles | var mı? Görüyaruz- tâ, yole | lik meselesi var mı?| Üüyoruz ki o dâ yok. yana bir- şikâyeti- 5 çünkü Avrupada ve dünyanın- geçir- diği ba müthiş - bulirana rağ- men - ekmeğini en ucuza yiyen mes'üd? bir- railletiz; O halde-niçin bu yazıyı yazı- yorum? kümetimizin, gıda muddu-; leri- üzerinde büyük bir- titizliki ve itina il& durdüğü- ve- bunun mürakabesi içil cude getirdi; miz-için Hayati bir ehemmiyet masrm- tenrin uğurunda, gazete-| enleri- - hüsnü ni- yetle - yazıp, nazarr dikkate-ar- zetmek. Gazeteci bunu yaptığı takdir- de, kontrol ve mürakabe ile uğ-; raşanların-işini hiğ: olmazsa- bi raz. kolaylaştırmış; olmaz. mı? Bündâmevvel, — “Esnafla kos| muşmalar,,. başlığı: altında: yaz- diğim: yazılar bu maksadla yar zalmıştır; bu yazı da ayni mak- sedı taşıyor. * “Blmek;, deyip mümkün-mü? Günlük gıdâmızı - temin edöm. muliteti gıdâ - maddeleri-nasıl,; | Yağimarmriölür kadttimeiMüyaçi iseş ekmeğin, gıdamızın: baş- ele- Taanı olduğu dadibi kadar- kat'i| bire hakikattir. O halde, bu g-! damıramimali işini elterinde bu-| | geçivermek | luadurenlardan bazı. kimselerin; tizaret kaygısı ve ilitirasiyle; şılmağın asla - talammülünüz olmamaiıdır. Yükarıki cümlede- kullandı - | ğim “hazı, kimseler;, — tâbiriyler | “baze firmeslar,, 1 kasdettiğim: laşılıyor. Evet, sözümüz, bazı) V firıncılara: düir... 1 * | İstankalın muhtelif. semtle -| | rinde oturan bir çok: eş-dostlaj zaman zaman aramızda: şu. yol- da: bir- muhavere geemiştir: — Yabu. şu. ekmek. işine ak-| | Ilm ermedi gitti.. Bir firının ek-| Va | | | KÜD | Fitm ve İzmpeks Ltdi. vi mücssis, müdür vel büyüğümüz KEMAL , | SEDENÜn . bazin vefatı dolayıs sile icra cdilen censze: merasi; a kederleris! a cenmzesine! çelenksegöndermek İfttirftârliğin. | da bulünası suyin- döstlarımıza: ayrı- ayrr şükranlarımızı bildir- ; meğe pakalerin kederlerimiz mük ni” bulunduğundan — minnetleris. mizin iblâğina: mukterem- gazes. tenizin: dölületini ricacederiz. Seden ailesi Tasal) ua tele | mesaföler halikındâ bür fikir-ve-| | vez tesbit' etmek; benim 1 işini sık sık kontrol-e-| diyor, eksik ekmekleri müsadö- re ediyor; bu seboble 0: mestle, suret hallolunuy daimi Derd o deği n ekmekderin evsa-| ft biribirine uymuyor... | — Hâslik, esmerlik: mesolesij Mmi?.. Evet, bir firindâ, balâyor- sunuz, aman efendim, francalaj gibi” ekmek... İnsan, yemesineş bile - döyamaz a serat de ervbir fırma Baktınız.rar, hay ret ve üzüntür içinde kalıramnız Esmer.. Bir zamanlârı çıkarılam ikinci nevi ekmektem, - Allah bi- lit amma - dâlia-aşaği evaaftar.. Bir insanın evi, benira gibi; böy- le bir firının semtinde-oldü-mu; yanmıştır:. Hör akşam; yarm: gaatlik, bir eaatlik yoldan eks mek: taşımak — bir işkence olu- yor: Möselâ' Samatyadü, Yedi« Knlede; Şehremininde; Töplta-| pidâ oturanlar Aksaraydân; Ez| dirnekapıda, — Salmatomrukta| Karagümrükte oturanlar - Ba- lattan ekmeğini tedarik ızurarın! da kalırsa, bu, & sabah çesi kilir eziyet midir?. Evet, bu hususta konuştü ğum Herkesten ayni: şiküyeti! dünledim; bittabi, yukarıda: adi! gecen semtler halkın: ekmeğini taşırmak mecburiyetinde kaldiğı | rebilimek için misal olârakzikre-| dilmiştir: Hângi semtlerde han- gi firinların-ekmeği has; hangis lerinde esmer; ve aşağı kalite - dedir? Bünu tetkil> ve-birer bi kesiz; mümkün değik Pa - kat, bw alâkadariarca:Kolaylıkla ve kısa bir zamandâ; tetkik: ve tesbit: edilebilir. Çönkü bu bir hakikattır. Niğin falam firim fırancala| haslığindâ- ve- filân: firm: ikânci nevi ekmelk. esmerliğinde ekmeli çıkarsın?.. Biri"üç kuruş; hattâ-iki, hatsi tâ bir Kuruş eksik; diğeri: bir o Şehir dahilinde ekmegm figyatı bir de evsafı niçin yer yer başka Başkadır?. kadâr yüksek fiyatla sı ondan mı? Hele-gitndi böyle bir-şey olma- diğini hep biliyoruz. Ekmek narhdan ne bir para aşağı, ne bir p satılıyor. O hak de?.. Hakikat meydanda; fiyatı ar- tırmak suretiyle yapılacak. ihti- Kâr. yapılamadığı. için. evsafın düşürülmesiyle. yapılıyor. Bü- nun. başka su gölürür — tarafı yok. yukarı a Bu mevzuda: biraz izahat ak mak için, has ve iyi kalitede ek- mek çıkarmakla: tanmmış, bir fırma girdim. Meraizlı bir. müğ- teri gibi; ftrman baş,tezgâhtar- na; zihnimde- kurcalamakta: a- duğum bu “ekmek meselesi,, ni anlattım. Ve-sebebimi sordum: — Ekmekler arasındaki — bu fark nederm? İşte-aldığım kestirme cevab: — Nedem olacak, firmcı na- sıl un kullamrsa, öyle ekmek çe karır. Fazla karışık un kullanız- sa, ekmek cemer olur. — Her firmmn kullandığı va ayni değil demek? — Hayır, kimi fâzla “karışık, tır. Kimi kararınca... Esmer ek- mek çıkaran fırınlar, ekseriya, tablakârlariyle mahallelere faz- la ekmek süren firmlâr arasın dâ görülür:.. — Nöden? — Çikardığı ekmek nasıl o sa satılâcaktır da-ondânı.. * Fözla. sürüm yaparken. de normal Kazançlariyle - iktifa et- miyerek: kendilerini hırs ver ta- maha kaptıranlar olduğu. anla- şılıyor. Bazı firmların tablakâr- lar için ayrı, firm satışı için ay- rı kalitedesekmek çıkardığını da çok defa işittim: Dediğim. gibi Bunu esasit surette tetkik ve muerakabe; alâkadar makamla - rın başaracağı iştir: Ve fiyat- ta yapılâammyan ihtikürm evsaf- ta yapılmasına, değil yalmız ek- mekte, hiç bir grda maddösinde meydan verilmiyeceği muhak kaktır. Recai SANAY b nü Halkevi salonunda- yapılan | MÜTEFERRİK | Davet Dorüşşafaka: mezuuları- kırrus mundan: İdare heyetini yenilemel üzes /1271940 tarihinde Eininö: rı toplantıda-nisabı ekseriyet hasıl olamadığından 19/1/1941 pazar ü saat 15.de Eminönü Hâlk vi salomunda tekrar- toplamılas caktır. Konsar” « Eminönü Hülkevinden: | 1 — 18y1/1941 cumartesi aks | şamı saat (20.30) da İstanbul! Könservatuvarır orkestrası — öre| Kestra: şefi profesör Seyfeddini Asal'ın idaresinde: evimiz-salo:. munda. bir konsar verilecektir. | 2—10/1/1941 pazar akşamı| sant: (20) de-Dr. İhsan- Şükrü | Akset (Sporun bünye-ve karala | Bi konser ve toplantıya. gel mek istiyenlerin - giriş kartları mı büromuzdan: almaları rica os lünur: &n Tevkalâda Meşhur dan. Oynayanları - HEİNRİCER |Ş zazı, dansları ile canlandırıldnı aik ve SS Nomarab yerlerinizi ee SŞARK sineması Bu akşam, tam 9'da BÜYÜK GALA müsame- resile Sinemenim vücude getirdiği ARABACININ KEZT DUNYAŞKA (AŞK ve HAYAL) filmihi gösterecektir. Rus edibi, ALAKSANDR. PUŞKİN'in- romanm: KREAHL, Bu süper:film; Balalaykalarış Çiğan Müziği; Şars meştiricı btbar hayatının tehlikelerine'maruz kalan ve Hüsar abaya KİNSKİ'nin sahte - vaidlerine' kanıp> sukut edön: bas güzel DUNYAŞKA'nın feci hikâyesidir. önceden tedarik ediniz. Eski Ekler bir film olan GEORGE ve HİLDE Çar Rüsyasını: gözler - küs Münevverler: için da: rülâcizede- bir pav- yon: açıliyor İstanbul- belediyesi: Darülâce zeyi yeniden tevsi - verislâh:et- mek üzeretetkikler yapmaktar dır. Bü tetkikat esnasındâ bun- dan bir müddet evvel 'şehir mee lisinde, şehtir meclisi: ve- d&imi encümen arasından Avni Ya- terafından yapılan: bir tek- lifin tatbikat mevkine konul - ması da kararlaştızıllıştır. Bay | Avni Yâağiz bu teklifde Darülâ- cezede ihtiyarlayıp dâ- muhtacı muavenet bir: halde kalan: mü- nevverleriçin hususi:bir pavyos tesisini istemişti. Bü pavyon diğer pavyonları nazaran dalıa. konförlü ve- gü zelolacaktır. Pavyona;. meraleketimizde : e debiyat vesair kültür sahaların da şökret yapmış: münevverler alınacak ve burada Hayatlarının sonuna kadar refah içinde-yaşı- yasaklardır. Voleaybol müsabakaları İstanbul Erkekmektepleri vo- heyetinden: 17/1/1941 cuma günü Eminö- nü Halkevi salonunda yapılacak maçlar: Saha:tamiseri: C. Tiniş: Vefa lisesi - Şişli Terakki'L. saat 14.30. Hakem: Ahmed. İstillâl. Lisesi - Harbiye L sant 15. Hâköm: Alimed 17/1/1941 cuma günü Beyoğ- lu Halkevi salonunder yapılacak magçlar: Sahac kamiseriz H Ri Yalım İstanbal Ef. Lisesi - Kabataş L. Saat 14.30: Hakem: M: Mo- ran İhracat Dün mulitelif memlöketlöre 70 bin lizalık: ihracat yapıltmş bu meyanda- Rumanyaya havyar, İsveçe deri; Macaristama findik, Yügoslavyaya — hali ilraç edik miştir

Bu sayıdan diğer sayfalar: