Bayfa : 6 © VKAYE: Karakaygan, bir yılan — gil 'havada kıvrılan kırbaç, sahrala- 'rın ufuklarına doğru perde per- de yayılan haykırışa cevab ver- di. — Şırrak!, Şırrak!. Şırrak!. | Genç Arap, kanlı gözlerini ha- vaya kaldırdı. Alnından yanâk- larına doğru dökülen ter tane- eikleri, göğsüne damlıyordu. — Ya Şeyh!. Beni dinle, de- di. Karşısında heybetli bir arsla- | ni andıran Şeyh İbni Haldün, korkunç bir sesle güldü. Sonra gözlerini ufuklara çevirerek: — Zübeyr, Dedi. Bak karşı- ya!, Görüyor musun?. — Onlar kimler?.: Niçin orada duruyor? Genç Arap başını geriye çe- virdi ve baktı.. Bir kaç bulut parçasına bile yer vermiye müsaade etmeyen gök -denizinin ufukla birleştiği yerde, bir takım karaltılar be- lirdi. — Onlar benim kabilemin yıl- maz suvarileridir. Zübeyr başını önüne eğdi ve: — Ya Şeyh! dedi. Kuvvetini- zin büyüklüğünü, azamet vej giddetinizi her kabile bilir. Her kul gibi ben de, saadetimin par- galanmasına nasıl rıza göstere- bilirim.. Zehrayı bırak.. Sana sahralar, çöller geçerek istedi - ğin kadını getireyim.. Öyle kız- lar getireyim ki!. Konuştukça insana hoş bir tad versin.. Gül- dükçe rayiha saçsın... Karakaygan bir yılan gibi ha- ada kıyrılan kırbaç, genç Ara- bin bu 'yalvarışına cevab verdi. — Şırrak!. Şırrak!, Şırrak!. ... — Ey sahraların kızı Zehra.. Sen şark rüzgârlarının kolları a- Fasında ve serinletici hurma a- ğaçlarıyla örülmüş küçük odan- da yarı çıplak uyurken, ben se- ni kucakladım.. Ve sineme ba- sarak buraya getirdim. Büt kabilem namına and içerim ki, —-seni gözlerim Yapanıncıya ka - dar aziz ve mukaddes bir karım olarak yanımda âlıkoyacağım.. Atlar kişnedi.. Ve tozlar ha- valandı. Şeyh İbni Haldün süzünü bi- tirir bitirinez Zehrayı kucaklı - yarak atına atladı ve ufuklara doğru yıldırım süratiyle uçarak, kabilesiyle birlikte kum derya- larının avuçları arasında kaybo- ... Sahraların kızı Zehra, rında yarı çıplak uyuyordu.. Güneş henüz batmıştı. Ufak alevler icinde yanıb tutuşurken, | foz pembe tülüne bürünmüş ya- | tan Zehra, melek kadar güzel | bir süzülüşle, uyandı. ; Etrafına bakındı. Kimseyi gö- temeyince: — Köle'. Diye bağırdı.. İçeri giren Araba: — Bana biraz su ver, dedi: Su geldi. Gümüş tastaki suyu a— ——— — Fakat madam Mari! - Siz | kızlığınızda pek akıllı bir şey i- mişsiniz, lâkin hiç sıkılmadınız mı? — Ne münasebet, sıkılsam bi- le bir defa sıkılacaktım. O heri- fo varacak olursam — ölünciye kadar sıkılacağım ya? — © da doğru! Fakat her kız bunu akıl edemez. — Sonra herif orada otura -| madı. Hemen ayağa kalkarak babama inşallah yine görüşü - rüz, dedikten sonra oda kapi- sından dışarı fırladı. Aman mer- divenleri ne kadar hızlı iniyor- du! Görmelisiniz. Bir taraftan bu nasıl kız imiş. Allah göstermesin. Bir daha bu memlekete bile uğramam. Deyib duruyordu. — Aman madam Mari. Bu kadar münasebetsizlik üzerine babanızdan döne döne bir da- yak yemediniz mi? — Hayır! çünkü babam beni pek çok severdi. Vakıâ beni ala- cak herif odadan savuştuktan Bonra ben de üst kattaki odama fırladım. İçeri girib kapıyı sü meledim. - Biraz s: a: gürültü koptu. — Ne gürültüsü? — Annemie babam kavgaya SAHRALARIN HAYKIRIŞI | Yazan: OĞUZ ÖZDEŞ emerek içti. Ve Susamışım, diye mırıldan- di Köle dışarıya çıkarken, hafif bir inilti işitildi. Bir yudum su! Zehra heyecanla — doğruldu.. 'Toz pembe tülü vücudüne sardı. Ve ağır adımlarla çadırın kapı- gına doğru yürümiye başladı Gengç bir Arap, çadırın hemen ağzında, başı öne eğik, bitkin bir vaziyette duruyordu. Zehra, uykunun verdiği ser- gemlikle ve bir takım yüz hare- ketleriyle güldü. Sonra sebebi anlaşılamıyan bir hirsla genç A- rabı süzdü. Kaşlarını ;attı.. Kız- Mıştli.. — Ne istiyorsun? dedi. — Bir yudum su.. Vahşi bir gülüş hurma ağaç- larının yapraklarında hışırdadı. — Sen buraya nasıl geldin? Ve sen nasıl oluyor da, bir ka- dının bir Şeyh karısının çadı- rının önüne kadar geliyorsun?. 2 — Sen Şeyh İbni Haldün kim- dir biliyor musun?.. Çabuk!.. Çabuk!. Burada durma!... Uzak- Jaş! — Bir yudum su!. — Su mu?.. Çılgın bir gülüşle: — Hem sen kimsin dedi. Bu- ralardan ne arıyorsun? — Ben Zübeyr.. İbni Rasim kabilesinden... — Zübeyr mi?.. - <e — Evet.. Zehra sarsıldı.. Ve zannetti ki toprak oynadı. — Fırtına — var.. Gözleri - çölün — kazgın kumları gibi ' parladı. Çadırına girmeden ön — Buradan uzaklaş.. Seni Şeyh görmesin, dedi. nerek seslendi. — Serbest bırakınız!, Çadırına girdi. Seneler geçti. Zübeyr, kabilesinin Şeyhi İb- ni Rasin, (İbni Haldün kabile- sinin bir kölesi tarafından öldü- Tüldükten sonra) — kabilesinin Şeyhi olmuştu. Ama o biç bir kadınla evlenmedi. Ve hic bir kadını çadırına sokmadı. Bir gün, hurma - ağaçlarının kucaladığı şatafatlı - çadırında yatağına uzanmış yataren, ha- fif bir inilti igitti: ilk önce al- dırmadı.. Sonra bu iniltinin art- tığını görünce kulak kesildi. — Ömer.. Nedir bu inilti? — Bir kadın, Şeyh.. Susamış!. — Getirin buraya. Alev saçan.güneş, kızgın kum çöllerinden gelen - rüzgârların varlığını bile eritiyordu. Doğrularak ayc a kalktı.. — |. Ve kapıya gelen kadına doğ- ru bir kaç adım ilerledi. — Ne istiyorsun?.. — Bir yudum sı Kadın ıztırab yükü yüzünü Zübeyr'e çevirdi. Ve baktı. Evet erlik Şubesinden: 11 aekerlik Çağın 337 doğumluların ilk — yoklamasına 15/2. kânun/941 çarşamha günü ba lanacaktır 2 — 337 doğumluların - ilk yoki ması i şekilde nahiye nahiye yapılacaktır A) 15/2. kânun/041 den 28/2, kâ- nun/941 kadar — Fatih nahiyesinin 337 doğumluları, B) 20 ânun/941 den 11/Şubat/ | 941 kadar Samatya nahiyesinin 337 doğumluları. C) 12/ubat/941 d /Şubat/941 kadar Şehremini nahiyesi 337 lileri, D) 26/Şubat/941 den 31/Mart9: kadar Karagümrük nahiyesi 337 li- leri. E) 12/3/041 den 25/8/941 - kadar Fener nab 337 ileri, F) 26/3/941 den 8/4/941 kadar E- yüp merkez nahiyesi 837 lileri, K) 9/4/941 den 22/4/941 Rami ve Kumkapı nahiyeleri 3 leri. kadar 7 - 3 — Nahiyelere mensub 337 lilerin günlerinde şubeye müracantiari mec- burldir. 4 — Getirecekleri vesikalar hak- kında fazla tafsilât gube kapısındaki ilânlardan öğrenilerek yoklama esna- sında vesikâları tam olarak getirecek lerdir. 5 — 337 lilerin yoklamasiyle bera- ber doğum doğum ihtiyat erat yok- laması da aşağıdaki şekilde yapıla- caktır A) 15/2. Kânunf041 den 17/2, kü- mun/941 kadar 312 doğumlular. B) 20/2. kânun/941 den 22/2. nun/941 kadar 313 doğumlular. C) 23/2. künun/941 den 27/2. kâ- nun/941 kadar 314 doğumlular. D) 28/2, kânun/941 den 30/2. kâ- nun/941 kadar 815 doğumlular E) 31/2. kânun/941 den 5/şubat/ 841 kadar 316 doğumlular. 6 — 317 - 332 doğumluların yak- damaları ayrica ilân edilecektir â- 1 — Gerek 337 lilerin ve gerekse ihtiyat erat yoklamaları cumartesi günleri hariç her gün sabahtan öğ- leye kadâr devam eder. Öğleden sön- ra müracaat kabul edilmez, 8 — İhtiyat eratın getireceği Vesi- kalar ve müracaat yolu şube kapı- sında ilânda yazılıdır. Vaktile öğ- renilmesi. Ve etrafındaki Araplara dö-| ae tanımıştı.. Bu Zübeyrdi., Daha fagla bakamadı ve başını önüne eğdi. — Sen kimsin?.. — Buradan çok uzaktaki bir kabileden. İsmim Ayşe.. — Yalan!, Seni tanımadım mı zannettin. Eskiden, gururla, “â- zametle ve dehşetle -söyledi “Şeyh-İbni Haldün karısı Zeh- ra,, sözünü terar etsene?. Zübeyr sahraların ufularına doğru baktı? Kum.. Kum.. Her taraf kum... — Sen Zehra, bir vakitler be- nim karımdın.. Sonra bir şeyh karısı oldun.. Ve şimdi de baş- ka bir Şeyhten su istiyorsun?.. Amma unutmamalısın.. su: iste- diğin adam, senin eskiden ko- candı.. 2 — Hurmaların serinletici göl- gelerinden; - bir Şeyh çadırının sun'i gölgelerle dolu olan diya- rına gittin.. Ve gene sen, susuz- luktan yanan bir Araptan bir damla suyu esirgedin.. O Arap, senin eskiden kocandı.. Bilirsin.. Koca, Araplarca mukaddestir.. (Sonu yarına) işletmesinden : | 3780 numaralı kanurna m rnâmenin 3 sayı Ereğli havzası kömürleri 2/14547 sayılı kararnamenin numaralı kar masına binaen sözü geçen biri tedilmiş olan mukavelelerin vecibelerden dı ak haklar ve naklen kabul edilmiştir tarihinden itibaren kömür tesl Zonguldakta mahdud mesuli: mücss ine müracaat edili 3780 numaralı kanuna mi numaralı kararnamenin 3 sa) Ereğli havzası kömürleri satış konulan 3867 numaralı kanun hükümlerinin tatbiki neticesi hinden itibaren tasfiye haline Fin kömür göre yapılacağından bu husüs Mmürleri işletmesine ve tasfiye için dahi merkezi Zonguldakta nusani 1941 tarihinden itibaren tasfiye Satış birliğile gimdiye kadar aktedilmiş olan mukavelele- teslimine müteallik vecibeleri ve işbu vecibeler- den doğacak hakları Ereğli kömürleri- işletmesi tarafından kabul olunarak kömür teslimatı işbu mukaveleler hükümlerine havzası kömürleri satış birliğine neşredilen 2/12899 arına göre teşekkül eden steniden li ki atış birliği, 3867 numaralı kanun ve tatbiki neticesi olarak 1. Kânu haline konmaş o- |f likle tasfiye tarihine kadar kömür tesltmt vecibeleri ve işbu işletmemiz tarafiından devren Binaenaleyh 1 Kâmunusani 1941 limine —müteallik talebler iyetli Ereğli kömürleri işletmesi imesi ilân olunur k- için Ereğli Havzası kömürleri satış birliğindene| üsteniden neşredilen 2/12899 yılı kararına göre teşekktil eden birliği, ahiren mevkü meriyetc ve 2/14547 sayılı kararnamc olarak 1 kânunusani 941 tari- kanmuştur. için alâkadarların Ereğli kö- tarihinden ewvvelki muameleler bulunan, hali tasfiyede Ereğli etmeleri — ilân milracaat İLÂN Eyüp Ahkâmı şahsiye Hâkimliğin- den: Mahkememizce terekesi tasfiye e- dilmekte olan ve tamamı #aşar oğlu Hasan Yaşara ait bulunan Eyüp'te Camii kebir mahallesinde kapıcı çeş- meği taddesinde 24 numaralı Hasene Hanım bahçesi, bir tarafı Necibe Ha- nim vesair arsası ve bir taralr me- zarlık Ve tarafi Tabii tariki #im ile mahdüd tapu.kaydina göre arsa ha- kikatte bir ev bir kalaycı dükkânı bir kahvehane olari Kayri menkuller açık artırma ile satışa çıkarılmıştır. Üç gayrimenkulü ihtiva &den ve tapu kaydında Ârsa olarak — yazılı bulunan işbu emlâkderi umumi çad- de üzerinde olan 32 kapı mumaralı kahvehane üstü açık meyganlığı ib- tiva etmekte ve biri natamam — ol- mak üzere iki odayı şamil bulun- maktadır, Yeminli ehli vukuf tara- fından bu.gayrimenkulün tanamına 600 lira kaymet takdir edilmiştir. 30 kapi numaralı bir kalaycı dük- kânına gelince: Oda umumi — cadde üzeriride olup 22/75 metre murab- barmdadır. Tamâininâ 400 dirü kiy- met takdir edilmiştir. Arsanin arka tarafımdan inşa edilmiş bulunan' eve gelince bu eve uümumi caddedeki Kalaycı dükkânının sağında kalan 0,80 eninde dar geçitten — girilerek vasıl olanur. Bahçesi bulunan bu &v bir kat ve kârgirdir.Bir —aralık iki oda, mutfak makamında - kullanılan bir sofayı müştemildir. Sofadan arka bahçeye açılan — bir kapı vardır. Bu bahçe 6/10/X8 met- re eb'adındadır. Tamamına 461 liza kiymet konmuştür, Bir arsa üzerine inşa edilen bu üç gayrimenkulüm kolayca ifrazı ve ayrı ayrı tapulara raptı mümkündür. Mahkemece her Züçü birden satılığa çıkarıldığından işbu gayrimenkullerin mecmyu kıy- ; meti (1461) liradır. Şartname (15/1/ 1941) tarihinden itibaren Byüp mah- kemeleri binası divanhanesinde asıl” mıştır. Birinci artırma (20/2/941) (per- şembe) günü saat 14 den 16 ya ka- dar Eyüp sulh hukuk mahkemesi ah- kâmı şahsiye kısmında yapılacağın- dan, muhammen bedel olan 1AĞI li- ranın © 7.5 nisbetinde pek akçesi vermeleri veya milli bir bankanın teminat mektubunu - getirmeleri lâ- zımdır. Satış tapuda mevcud kayde ve gayri menkullerin hali hazır vazi- yetlerine göre yapılacaktır. Thale bedeli peşinen ve tamamen alınır. İhale tarihine kadar müterakim ver- 15171644 ÇARŞAMBA 800 Program — |18:80 Konuşma 8.03 ' Hübarlâr 1845 Çocuk saat| | &18 Müzik 19.15 Müzik 845 Ev kadını |1930 Haberler * 19ÂS Müzik 1230 Program — İ20.18 Radyo 135 Müzik Brzetesi 1250 Haberler İ2045 Müzik 1806 Müzik 21.10 - Konüşma 1320 Müzik 2125 Müzik ( * 2145 Müzik 18.00 Program — |22.30 Hüberler 18.03 Müzik 22.45 — Müzik $28.25 Kapanış Londra 1 Bterlin New - York -100 Dolar Cenevre Atina 400 Drahmi Sofya 100 Leva E Madrid — W00 Peceta — 12.9375| Belgrad — 100 Dinar 8,1765 Yokohama l0 Yen 311375 tokholm — 100 İsveç kr nı)sı Bi ve vakıl icaresi terekeye aid olu yirmi senelik evkatfın istiyeceği taviz| bedeli ile tellâliye ferağ hardı vesair bilcümle rüsum ve masarif müşteriye aittir. Birinci artırmada — kaymeti mü- | hamthenenin 6 75 bulumursa müz” | terisine ibale edilir, Akai,halde son arttırmamın taahhüdü. »haki- kalmak üzere ikinci artırma giününe talik alunür. İkinci artırma (7/8/941) 10- | rihine müsadif (cuma) günü — saat | 14 den 16 ya kadar ayni yerde ya- pilacaktır. O gün en fazla artıraı ihalesi yapılacaklır. İpolek veseir 2- lacaklıları ve diğer alâkadarların ve irtifak hakkı sahiplerinin ve mezkür gayri menkuller üzerinde hak iddia edenlerin haklarını ve hususile fajz ve masarife aid iddialarını evrakı müsbitelerile birlikte ve yirmi gün içinde mahkemeye bildirmeleri ve aksi halde hakları tapu sicillerile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç kalacakları ve fazla malümat aimak- stiyenlerin mahkememizin — 940/147 No. lu tereke dosyasına — mü etmeleri ilân olunur. Türkiye İş Bankasına para yatırmakla yalnız para biriktirmiş olmaz, ayni zamanda taliinizide denemiş olursunuz Keşideler: 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Ağustos, 3 İkinctteşrin tarihlerinde yapılar, Kumbaralı ve kumberasız hesap- larında en z elli lizası bulunanlar kuruya dahil edilirler. Zonguldak defterdarlığından 21 gün müddetle kapali zarf Jişulile <eksilimeye çıkarılmış olafi we 3/1/041 Pergenbe gümü ihadesi mukarrer bulunan 20768.67 lira keşif bedelli Zongukist. Vilüyet hükümet — binasıbahçe dıvarı tamirtına talib çıkilas dağandün “2Ğ90 sayılı kanımun 40 ınci maddesi müribince 3/1/941 tarihindem itibamen “bir ay Müddetle pazarlığa burakılım; ve bu müdedet çıkacak talibis ne'püzarlıkin ibalesi takarrlir etmiştir. Keşif veçgartnameleri görmek isteyenlerin Vilâyet Nafia müdürlügüne ve taltb ölanların deftardark mokamında müteşekkil komisyonu mahsu- suna 155750 Bralık teminatı mavakkate makbuzları veya teklif mektubla, rile birlikte müracaat edeBitecekleri ilân olunur. (100) Kimsesiz Arahb veya Habeş kız çocuğu aranıyor Hayırseyer bir bayan, evlâd gibi bakıp büyütmek için 10 yaşına kadar kimsesiz Habeş veya Arab-bir kız çocuğu istiyor. İstekillerin “Yeni Sabah,, idare şefimne hergün ondan on ikiye Kadar müracaatları. : Devlet Demiryolları İlânları Aşdbıüa ismi, mühammen bedeli ve muvakkat teminatı ayrı ayrı gösteli rilmiş olan Mmadeni, parselen Ve züecaci yemek takımları 20/2/941 Bera| şembe günü sazt 16 den itibaren kapalı zarf usulü tle Ankarada “ldare binasında —sıra ile Ve ayrı ayrı Satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin listeleri hizasında “yazılı müvakkat temih, nat ile kanımun tayin ettiği yeikaları ve tekliflerimi aynı gün saat 14 de kadar Komisyon Reisliğine yermeleri Wâzmndır. Şarinameler parasız olarak Ankarada Malzeme dairesinden, Hapdar«” paşada Tesellüm ve sevk Şefliğinden dağılılacaktır. Alınacak malzemenin adı Muhammen be- —— Muvakkat temiz del Lina nat Lira T No, Ju iste muhteviyatı 12 kalem madeni eşya 4706 352,98 2 No, Ju liste muhteviyatı 14 kalem porseler eşya 5678 440,85 3. No, lu Jiste mühteviyatı 7 kalem züccaci eşya 2728 20460 Neşriyat Müdürü: Macid Çetin ve Cemaleddin Saraçoğlu matbaası) — Vah, vah! Valdeniz dayak mı yiyordu? — Yok oğlum! Kadın dayak | yer mi? | — Kabahati olursa ne yapar- | lar? — Darılırlar, tekdir. ederler. O kadar. Bahusus çoluk, çocuk sahibi olan kadının dayak ye - mek zamanı geçmişti. | — Sonra ne oldu? | — İşte oğlum odaya saklana- | rak sesimi çıkarmadım. Bir sa-| at sonra annem yukarı çıktı, ©- da kapısını vurdu. Hiç ses çıkar madım. kapının tokmağını koparmak is. tiyor. Ara sıra: Ah kör olası hayırsız kız! | 'Yerin dibine geçtim. Bak ben | Çi sana neler yapacağım, dışarı çık. Diyordu. Ben yine süküt edi- yordum. En nihayet annem işi| tatlıya bağladı | — Kızım, yavrum kapıyı aç! Sana bir iki çift sözüm var, za- rar yok, Deminki halini unutâ- cağım. Dedi. Bir saat sonra kapıyı açtım. Valdem kan, ter içerisin- de kalmıştı, ben ona lâkır: letmeden: Anne yaptığın işi beğen- din mi? O adama beni nasıl ve- uk | kutuştular. recektin? Hiç bana acımıyor mu- sun? Evinizde beni çok mu gö- rüyorsunuz, ben sizden koca is- tedim mi? — Pardon madam Mari! Siz hakikaten koca istemiyor mu i- diniz? — Kimbilir? Ne ise beni bes- Öfkesinden tepiniyor, Jiyecek iktidarınız yok mu? Be-! nim yarı boyum kadar herifle ben nasıl geçinebilirim. Körü kö- rüne kız kocaya verilir mi? Diyerek ağzıma geleni söyle- meğe başladım. Bir taraftan da ağlıyordum. Nihayet: — Şimdi kendimi pençereden atacağım, Diyerek ayağa kalktım — Niyetiniz ciddi mi idi Ma-| dam Mari? — Evet! Amma evimizin ar- kasında bir gübre yığını vardı. Kendimi pençereden attığım tak dirde gübrelerin üzerine düşe - öy-| cek, binaenaleyh hiç bir yerim incinmiyecekti. — Bravo madam! Ben olsam © kadar ince düşünemem, Ken- | dimi kaldırımın üzerine atarak parçalanırdım. Hattâ gimendü- ferden atlayacağımız esnada bi- le etrafta gübrelik olub olmadı- ğginı tetkike lüzum görmedik te bacaklarımız kırıldı idi. Sonra? w — Annem telâşa düştli, he - | men ayağa kalktı. Ah benim gü- zel Mariciğim, melek kızım, me- | rak etme. Senin dediğin olsun Bir hafta sonra annem beni ©- dasına çağırdı. Mutadı veçhbil. beni küçük bir çocuk gibi öpüp > sevdikten sonra şu suretle söze | başladı: — Kızım, Mariciğim. Görü - yorsun ya? Bugünlerde kısme- tin sık sık çıkıyor. Baban geçen haftaki muamelen üzerine seni kocaya vermiyeceğine dair ye- min etti ise de sen ona bakma, gönlünü ederiz. Doğrusu kaba: | hat bizde idi. Senin gibi bir kızı | bacak kadar bücür bir adama vermek münasebetsizlikti. Bina- enaleyh yine sen haklısın. Ba- banın simdiki öfkesine bakrı | O derhal zail olabilir. Sözü de uzattım ha! Ne ise maksada ge- lelim. Büyüdün, gelinlik oldum. Bir kız büyüdü mü kocaya va- | rır. Bak hangimiz kız - kaldık. Sen hiç zannetmem ki rahibe 0- lasın, Onun için bu defa bir ta- | lib daha zuhur etti. Orta boylu, | yakışıklı, saçlarında bir kıl bile noksan yok. — Aman anneciğim uzatma, diğer adamı da o kadar methet- miştiniz. Annem sözümü kesti: Kızım kendi gözünle gö- | | recek değil misin? Ona göre ha- | reket edersin, Dedi. Hülâsa günü hazırlar maklığıma karar verildi. Pede- rim sureta bana dargınlık eseri |. gösteriyorsa da hakikat halde | anneme hafiyyen beni izdivaca teşvikten geri kalmamasını söy- lüyorm | hazır- y . Yine ba-| bamın odasına aldılar. Annem | beni çağırdı. Vakhâ bugün iy | nen ihtar ediyordu. giyinmiştim. Odadan içeri gir- | Bu sırada babam ile kocam 0- diğim sırada babam yüzüme ba-| lacak adam öteden beriden ko- kıb gülüyor, yâni geçen defaki nuşuyorlardı. Babam bir kaç gibi ikinci bir münasebetsizlik- zamandanberi — romatizmadan te daha bulunmamaklığımı zım-| muğtarib.bulunuyordu. 4 Kendi: | sine dizlerinin nasıl ağrıdığını anlatıyordu. Halbuki adam mut, tasıl beni süzüyordu. Babamın lâkırdılarına ehemmiyet vermi - | yor gibi görünüyordu. Bir ara- | hk babam adam sende bu derdi| çekmekten ise ölmek daha iyi, değil mi? dedi. Bu defa talibim öteki kadar | bücür, ufak tefek, çıplak kafalı değilse de pek te güzel addedi- lecek bir biçimi yoktu. — Siz çok güzel mi arıyordu- nuz? — Hayır o kadar değilse de - Şaşkın herif: bütün bütün çişkin bir koca ile T Tei ortei nüA Na N ben nasıl geçinebilirdim? - Yâni| yiçi yok! bu adam da pek hoşuma git- medi. Hele babamla konuştuğu sırada kendini bana beğendir - mek üzere takındığı tavır o ka- b, o kadar gülünç idi ki leta - canbazhanelerde Deyivermez mi? Vakıâ biça-, renin bunda kabahati yok. O bana dalmıştı. Pederimin böyle bir vakitte romatizmadan bah- setmesi ne kadar münasebetsiz katalkler yapan. oan- |( e baz yamaklarına benzetiyor- , Adam derhal hatasını anla. ll , dı, istifayı , kusur etti. Fakat ğ pederim biraz kalin kafalı oldu- — Yine bir münasebetsizlik | ö undan suratı astı, annem mu- mi yapmağa:karar veşdiyiz avereye karıştı. Misafirin mal Hayır. Sadece annemin ku- - çubiyetini gidermek için dere- lağına igildim, anne ben bu den tepepeden lâkırdı açıyordu. damı istemem. İkide birde beni Annemin gayet garib bir tabiati satılık inek gibi ötekinin beriki- Vyarsa 0 'da daimâ 'kendini kü- nin yanına çıkarmayınız. çük farzediyor, ben beş altı yas Dedim. Annem dudaklarını 1-| şında iken-anneni yirmi iki ya< sırdı. Yâni aman misafire bir| şında olduğunu söylüyordu. şey (Arkası var) ezdirme demek istiyordu. |