“—Bayan Gandhi, dındır. Bütün Hindis da Mahatmaya karşı ko- | yabilecek bir tek odUr...' izaktan bakrasanız bir Ja - pon statüsünü hatırlarsınız. Gözleri tamamen Japonkârı - dir. Arkasinda en fakir Hindu- nun giyeceği pamuk bezi (sari) kendine mahsus bir zerafet veri- | yor. Hülâsa güzellik yaratmak kabiliyeti onda hiç bir riyazetle, | sadelikle öledürülemiyen bir ihti | yaçtır. Onu görünce başını çe- Yirip bir daha bakmamak ihti- mali yoktur. Göze bu kadar hoş | gelen bu ihtiyar kadının omuz larının öyle bir eğilişi, bü vücudünün hemen kırılacak gi- bi öyle bir inceliği var ki ister istemez dikkati celbediyor. Hal- buki bu kadın bir pehlivanı yere | vuracak meşekkate, zahmete gö- is germiştir. İncelik ve zaaf sırf bünyesinin haricindedir. Ru hu ölüme kadar arkadaşının e- Hini bırakmıyan sadık hayat yok daşı ruhudur. Bu kadını biraz tanıdıktan sonra Hindu kadın - larının bugün hâlâ eşleri ölünce kendilerini nasıl yakmak istedik lerini biraz anlar gibi oldum. Bu kadın Mahatma Gandhi ile çocuk iken evlenmiştir ve onun yer yüzünde bir tek sev - miş olduğu kadındır. Hâtıratın- da bu kadına çok dikkate değer sayfalar hasretmiştir. Kocasile beraber Cenubi Afrikada, Hin - distanda hapse girmiş, ihtiütler- de barebr yürümüş, hiç bir mih net ve eziyet ona “of dedir - memiştir. Hemşire Kasturbay Gandhizm yolunda çalışanların ön safında olmakla beraber maksadın ideolojisi ile alâkadar değildir. Bedbaht insaniyete hiz- met, işte o kadar. Bütün Hindistan bu kadnı candan sever ve herkes hürmet eder. Ve bütün bununla beraber kimseye, hattâ Mahatma Gand- hiye baş eğmiyen ve fikrini a- paçık söyliyen bir kadındır. Ba na Gandbi taraftarı bir müslü- man dedi ki: “— Bayan Gandhi, benim t n tün Hııırhstandu karşı koyabilecek bir tek odur.” Dedim ki: “— Siz fikrinizi Mahatma Gandhiye açık söylemiyor mu - sunuz? Daima © herkesin fikri- ni alıyor ve dinliyor.” “— Doğru, fakat şimdiye ka- dar bazan bize yanlış görünen fikirleri bile zamanla o kadar doğru çıktı ki cesaretimiz kal- madı.” Üçüncüsü bu çiftin manevf evlâdı hemşire (Miraban) dır. Daima yalmayak gezer. Başı tıraşlıdır. Arkasına bir gömlek, bol bir etek Ve soğuk günlerde elörmesi bir hırka giyer. Başın- da bizim köylü kadınlar gibi bir örtü vardır. Uzun, sağlam bir vücudü, esmer, muntazam hatlı bir yüzü, çok kuvvetli de- rin görleri vaydır, Yürüyüşünde ve bakışındaki kati ifade adama bir köylü kadınını hatırlatır. Mahadev onu takdim etti Konuşmaya başlayınca, İngiliz- cesinden iyi tahsil görmüş oldu- ğunu anladım. Sesi kalmdır. Ka lin kaşları altında kudretli kes- tane rengi gözleri vardır. Bir gün evin damında oturduk. Ba- na Kayatını anlattı. Fakat Sıkı- larak: “Hayatımda ne var ki söyliyeyim?” diyordu. Miraban, Amiral Slade'in kı - zıdır Ve en mütena ve moda bir muhitte büyümüştür. Fakat bu muhiti hiç sevmemiştir. Hayat- larımı yalmız zevke, eğlenceye verenler arasında kendini daima yalmız hissetmiştir. Sosyete denilen hayattan Türkiye — Ecnebi 1400 Krş. 2700 Krp 7860 » 1460 » 400 » — 800 » 180 » — B00 » 16 Birincikânun 1940 Pazartesi 16 Zilkade 1359 3 Birincikânun 1356 Gün 361 Ay 12 Yıl: 940 — Kasımsa Tkindi BAB 15,20 İmaak 12.50 3.32 DİKKAT «Yani Sabah> a gönderilen yazılı Ve evrak neşredilsin edllmesin 4 olunmaz ve bunların kaybolmaların. dan delayı Ki bir. Mesuliyet kabal edilmez. T ENELİK B AYLIK SAYLIK 1 AYLIK Ezani Vasati Yatsı 139 1921 1TA2 Vlasati benim tanıdığım en cesur ka—l ae - Hui ü “Davetlerden her zaman kaç - tım. En çok atları, köpekleri ve musikiyi severdim. Avrupada | hayatımda daima içimde bir hu- zursuzluk duyardım. Ecdadım - dan bir kadının Macar çirigene- | si olduğunu söylerler. Belki bu hissim ondan geldi. Bu kadın bu hayattan daima kaçmak istemiş, fakat kurtula- mamıştı. -(Romain Rolland) ın kendi hakkındaki kitabını Paris te okumuş, derhal Gandhiye mektup yazmış, gelmek istemiş- tir. Mahatma Gandhi cevabında onun bir sene bu müşkül hayata alışıp alışamıyacağını anlamak i- | çin Pariste o tarzda yaşamasını | teklif etmiş. Bt yemeği, içkiyi, sigarayı, hülüsa herşeyi terket - miş, Nihayet an senedir Gand- hinin muhitinde en meşakkatli bir tarzda yaşıyor. — Hırıstiyan mı?. | © Omuzlarını silkti. Dinin onca iami yok. Dinler yok, din var.. Yani insaniyete hizmete matuf HLH URU Hati “büyük Tokma yo de, büyül lerler a, reğer mo doğru, no yerinde bir darbi meselmiş!.. — Arnavutluk ve — Masırın salme teşkil ettiği son vakıâlar bu atalar sözünün doğruluğunu bir kere daha isbat etti. m haziranda o hiç bek- lenilmiyen Fransız inbidamı kar- şısında bütün İtalyan gazete- leri ağızbirliği etmişler gibi Fransız beceriksizliğini dillerine | doladılar, Fransayı didikleyip durdulardı. | Dünkü gezotelerde gözümü-| ze ilişen: | — Yunanlılar Avlonya kapı- | larında... — Garb çölünde alman esir- lerin sayısı 50 bini buldu. — Almanlar Şimali İtalyayı işgale hazırlanıyorlarmış.. — Alman generali Keitel, Hit- lere müttefikinden ayrılmasını bildirmiş.. imali Afrika Koporetto- haftalarca i haberler ve sernâmeler- den anlıyorus ki gerçekden - bü- yük Jokma yutmıya çalışmalı amma asla ve zinhar büyük söz söylememeli!.. A. C. SARAÇOĞLU h' skere giden ücretli memur- ların yarı maaşı verileci e Maaş kanununun bazı maddelerini değiştirmek üzere hül a. fından hazırlanan kanun Jâyihası Büyük Millet M T dili istenen maddeler kanununun 28 ve 24 üncü maddelerinden iburettir Proje ile tadili ist bu iki müddenin alacağı yeni şekli uşağ bildiriyoruz: «Madde 23 — Seferberlik fili hiz-| — Madde 24 — Umumi müvazeney met haricinde silâh ultma — olnan| dahil olan veya mülhak ve hususl maaşlı devlet memarları ile 3656 sa-| bütçelerle idare edilen — daire yılı kanun ve ekleri hükümlerine Hâbi üÜcretli memurların memuriyet- leri ühdelerinde ibica ücretleri tutarının yarısı kendilerine ita olunur. ve Inuaş veya veya ailelerin Ancak buzlara verilecek meblâğ yirmi liradan dün olumaz. Bunlardan askeri bir rütbe ile silâh altına alı- nanların rütbelerine göre maaşları tutarı mülki vazifelerinin maaşı veya ücreti tutarından noksan bulunduğu takdirde farkı mensub olduğu daire bütçesinden tesviye olunur, Bu mad- de hükmü 4650 sayılı kanun hüküm- lerine tâbi memurlar hakkında da tatbik olunur. (Arkası var) SABAHTAN SABAHA Ölen İngiliz sefirmm son sözleri (Baştarafı 1 Inci sayfada) tehlikeli olacağını, Almanyanın son bir gayretle İngiltere “münakalesini -Senis, daha göniş yerdrinlerise Tngil- (daha evvel de nibal zaferi kazanaca- ianı söylemiştir. Vakıâ bugünlerde mihvere büyük mikyasda siyasi ve askeri gerileme- lerden başka hareket nazib olmuyor. Hava harbinin en kat'i safhası eylül ayında alınmıştı. Amerikalı bava ge- nerali İngilteredeki seyahatinden dö nüşünde o safha atlatıldıktan sonra Almanyanın havalarda daha kasvetli bir hareketi beklenemiyeceğini ve böylece zaferin İngiltereye mukad - der olduğunu söylemiştir. Denizlerde ise Almanya İngiliz münakalesine vurduğu darbelerle hemüz bu müna- kaleyi eksiltmeye bile muktedir ola- mamıştır. Fakat müteveffa — İngiliz sefirinin tahminine göre bütün ümidi gene denizlerdedir. Lord Lotianm tahmimi Bibi 1941 senesinde, Almanya deniz - | lerde çok ağır darbeler hazırlıyorsa bunu yeni inşa ettirdiği üç, dört yüz tonluk tahtelbahirlerle temine çalı - gacaktır. Bu tahtelbahirlerin bütün mürettebatı, süvarisi altı yedi kişi- den ibarettir ve Almanya bunlardan gerilerle inşa etmektedir. Manevra kabiliyeti ziyade ise de uzak yolcu- luklara mütebammil değildir. Ancak Almanya Fransiz sahillerini tuttuğu için uzak mesafelere muhtaç de - iildir. Bu küçük tahtelbahirler, Fran sanm Lorient limanından hareket e- decek, İngilterenin şimali, cenubi A- merika yollarını, daha aşağıda Afri- kadaki Fransız limanlarından da Hind yolunu kesecektir. Bugün bile Almanya İngiltereyi bir tarafdan ha- va yolile ve İngiliz halkını dehşete salarak vurmaya çalışırken bir ta - rafdan da denizlerde fahtelbahirleri- le büyük İngiliz kafilelerini batırmaya uğraşmaktadır. İngiliz - Alman ha bi bu iki sahaya inhisar emuşurl Fakat tahtelbahir harbi, ancak nadir baskınlara münhasır kalıyor. Evvelki hafta büyük bir kafile taarruzunda bir hayli İngiliz gemisi battı. Bu bas | kın anlaşılan Okyanusların ortasında | hareketsiz kalarak sesleri vasıtasile İngiliz kafilelerini haberdar etmiyen tahtelbahirlerin işldir. Uzun müddet bekliyorlar, Yollarının üstüne — bir | kafile düşünce birçok — tahtelbahir birdeu hücuma geçiyor ve muvaffak oluyorlar. | Fakat bu her zaman yapılamıyan tesadüfe, şansa bağlı bir akındır. Ko- | €a Okyanusda İngiliz kafileleri için | yol mu yok .. İşte bundan dolayı | Almanya daha katf bir silâh ara- makta ve küçük tahtelbahirleri dı nizlere çıkarmak lizere bulunmak - tadır. Fakat büyük tahtelbahir. lerin çaresini, bulan — İngiltere - min küçüklerle de başa çıkacağın- dan müteveffa şefir de emin olmasa 1942 de ve belki daha evvel zaferin kazarılacağını ©o kadar kat'i olarak göyler mi dit — Behçet BAFA Dünkü boks maçları (Baş tarafı 1 Inci sayfada) ve yeni bir boksörümüz olan Halli çok teknik rakibi karşısında fazla bir iş göremedi ve maçı ufak bir farkla sayı hesahile kaybetti. Üçüncü maçı (Abdi (Alemdar) Hi- dayet (Galata Gençler) yaptı. Bu maç çok çetin eldu. Her hasmına karşı üstünlük gösteren Abdi rakibi Hidayetin kilesunun fazla olmasın- dün bü seferki maçında mühim bir faikiyet temin edemedi. Fakat fev- alâde seri olması ve — güreşlerinin keskinliği le hasınında bulduğu mü teaddid açıklardan istifnde ederek iyi hir maç yaptı ve kuvvetli rakibini sayı hösabile mağlüb etti. Dördüncü ziaç (Hüseyin (Beşik- HARB VAZİYETİ İtalyanın harbe gir- mesi Almanyaya ne kazandırdı ? (Baş tanafi 1 inci sayfada) birlikte ?talaya iade olundu. Elhasil müttefikler İtalyayı manen ve mad- deten mutazarrır edecek — her türlü hâdiseden içtinmb ettiler. Fransanın inhilâli tahakkuk ettiği tarihde İtalya başka bir dava öne sürdü. Düçe «faşist> — ideolujisinin her şeyden evvel verilen söze sada- katinden ibaret olduğunu ve binaen- aleyh Almanyanı harbde yalnız bi- rakılamıyacağınn ilân ederek harbe, girdi, Bu emri vakle bir gey yapmağa imkân yoktu. İtalya Avrupanın kalabalık, ordu- su, sanayiü, iktsadi vaziyeti oldukça ileri devletlerinden biridir. Üç dört sene evvel Habeşistam. fethetmişti. Gerçi Habeşlerin muntazam bir or- dusu yoktu. Otuz bin kişilik hassa ordusunun dahi ayakdarı — çıplaktı. Bu harbin neticesine bakarak İtalyan | ordusunun kuvveti hakkında bir fi- kir edinilemezdi. Ancak ne de olsa bir muvaffakiyelti. Bu sebeble İtal- yanın kuvvet ve kudreti küçük gö- rülmiyerek harbden —uzak kalması samimiyetle arzu ediliyordu. Fakat İtalya harbe girince ne — müttefike ümid edildiği kadar Taide ne de hasmına endişe edildiği kadar zarar veremiyeceği meydana — çıktı. Hattâ italyan erkâmıharbiyesinin hazırladı- ği muazzam plânların — birer birer illâsı bilâkis müttefikine zarar ver- meğe başladı. Bugün Yunanistan hiidisesi, Afrika harbi yalnız ftalyanın değil Almanın da menabiini, kurutan bir macera ha- line girmiştir. İsveç çeliğinin, — Ru- men petrolünün, Avrupada ele geçi- rilen faşe mevaddının mühim bir kıs mı İtalyaya akmaktadır. Buna mu- kabil elde edilen muvaffakiyet hiç- tir. Almanya İtalyanın biraz maha - retsiz surette israf ettiği bu malzeme ile her halde daha mühim işler gö: mek iktidadrındadır, ttalya, Almanaya en büyük yardımı bitaraf bulunduğu tarihlerde yapıyordu. Çünkü bu mem leket Avrupa ablukasının- açık bir kapısını teşkil etmekte idi, Şimdi hem bu kapı kapanmış hem de Al - manyanın dışından tırnağından art- tırdığı malzemeye — füzuli bir ortak| çıkmıştır. Binsenaleyh İtalyanın Al. taş) Semih (Galatasaray) arasında idi. Bu maç ümid edildiği kadar en- teresan olmadı. Beşiktaşlı Hüseyinin farkdı bir galibiyet elde edeceği ümid edilirken antrenmansızlığı dolayısile yorgun düştü ve iyi bir ikğıç Çıkara- madı ve neticede Semihi*iNufak bir sayı farkile galib geldi. — » Beşinci maçı Muhteşerz (Galata. saray) Panayot (Ki ıuüğynpuıu_ Bu kargılaşma gayet sert V” çetin ol- du. Galatasaray antrenörü Yorgoles- kongn bilhyssa üzerinde Muhteşem nefesirn f de zorlu rakibine karşı yaptı ve beraberliği ş Altıncı maçı Galatasaraylı Öbdi ile Kurtuluşlu Edvard yaptılar, Ykisinin de cski boksör olması ve fevkalâde döğüşkenlikleri halk üzerinde çok heyecan uyandırdı ve har hareketleri takdirle karşılandı, İkisinin de gayet teküik-olması ve ayni zamanda biri- binlerine denk bulunması hakemleri Balibi seçmekte müskül vaziyete sok- tu ve maç ekseriyetle berabere ilân edildi. Yedinci maş ikisi de (Galata Genç ler) kulübünden olan ağır sikletleri- mizden İlyasla Hâmid yaptılar. Maç çok sert oldu. Her iki taraf da yum- ruklarının şiddetini — biribirlerinden esirgemediler. Daha uzun boylu olan | Tlyasın Üperkürtle, Kroşe arası vur- duğu yumruklar hasmımı sarsdı ve Abandonne etmeğe mecbur etti. Mohaç kırkoşusu Mevsimin ilk kır koşusu havanın muhalefetine rağmen bu abah Şişli sırtlarında 3000 ve 5000 metre üze- rinde yapıldı, Koçulara 57 kişi iştirak etti ve iyi neticeler alındı. 3000 metre 1 — Konstantinidis (K. M) 2-25-12 2& — Habib (Atletik Yıldız) 5-48-12 3 — Takver (Kale) 51-12 Takim itibarlle: 1 — Kırmını mavi 1464 1117 zayı 2—T Y.Y.K 74849— A sayı 3 — Atletik Yıldız 24-104 1924 Sayı | 6000 metro 1 — Artan (B.J.K) 17 38-8 — | £ — Matidis (T. Y.'T. K) 18 - 14 3 — Eşfak (Galatasaray; 18 - 41 Lig maçları tehir edildi Hafta arası yağan şiddetli lar neticesinde gayı gelen Fenerbahçe v ağmur- nizami v Şeref stadların- daki llg maçlarına dün devam edi- | lememiştir. Galatasaraylı Bodurinin | cenaze merasimi dün yapıldı Gümüşsuyu hastahanesinde evvel- ki gün ölen Galatasarayın 801 içi ve kıymetli futbolcularımızdan — Boduri dün arkadaşları tarafından ebedi med fenine nakledilmiştir, Kıymetli arka- daşlarını kaybeden G taziyetlerimizi sunar a amam c aamee n S Y a ae rara mMetlerden ümid edilen neticeyi ve- tememiştir. Birkaç ay evvel meclisde, kıymel- li bir hatibimiz ahva yısile beyanatta bulunurken bir dev- letin gu kadar nüfusu, şu kadar topı atasaraylılara siyasiye dola- gu kadar tayyaresi vardır diye yapı- lan Amali erbea hesablarının hür- riyet imanı ve mücadele azmi karşı- gında alt üst olacağını ifade etmişti. Yunan - İtalyan müuharebesi de #ynl mütaleanın İbrete ş: Tan davasına müzahereti adedi kıy- sali değil midir? âyete | | | | veya sermayesi: n tamazaı de veya hususi kanunlarla devlet- çe teşkil edilen veya bir imtiyazı iş- leten rmüesseselerde müstahdem abnw larla vilâyet ve belediye daimi Menleri azalıklarından bulunanlardan talim ve —manevra | silâh altma almanların maaş veya| ücretleri mensub oldukları daire ve| Mmüesseselerce tam olarak verilir. aX Hdben sör AA Z| nunun 19 uncu ve 3659 sayılı ka -| nununün onuncu — maddesine dahil | | müna: müstahdemlere verilecek ücretin a- zami müddeti 45 günü geçemez. Bunlardan asker! bir rütbeyi haiz olanların manş veya ücretleri tut Taensub oldukları daire ve müessese- | lerce tam olarak verilir, Bu gibile- lerin daire ve müesseselerinden al - | tnakta oldukları maaş veya ücretleri haiz oldukları rütbe maaşlarından az | olduğu takdirde farla ve askeri bir | Tütbeyi haiz olup da yukarıda yazılı | daire ve müesseselerde müstahdem olmıyanların rütbe maaşlarının ta- Belediye Belediye ile Evkaf arasında uzun zamandanberi mevcud bu.w lunan ve bir türlü hallolunamı- | yan bu suretle her iki tarafın da | Zararını mucib olan mühim ih- | tilâfların sulban halli için Dı.; hiliye Vekâleti, Belediye ve Ev- | Kaf mümrssilleiin itürakr'dle| bir komisyon toplanmasını iste-| Bir müddettenberi ı*.uıneueW bulunan bu komisyon Belediye | ile Evkaf arasındaki en mühim ihtilâf mevzularını esaslı bir | şekilde tedkik etmiştir. Bu ted- | kikat neticesinde ihtilâf mevzuu etrafında her iki taraf noktai nazarlarını izah ederek müda- faa etmişlerdir. Bazı meseleler | a KAZ İp — hakkında ükelleflere bazı husus- lar hakkında izahat verilecek | - | Son neşrolunan — 3890 sayılı| kazanç vergisi kanımu eski ka- nunun hükümlerinden bazıları- nı değiştirmekte ve mükelleflere yeni bazı mecburiyetler tahmil eylemektedir. iereddud lerin tatbik etmeğe mecbur ol-| dukları bu yeni hükümleri alâ- kalılara izah etmeği, Maliye Ve- kâleti isabetli bulmuştar. Bu| münasebetle önümüzdeki haf-| ta içinre Ticaret Odası veya E- minönü Halkevi salanunda bir toplantı yapılacaktır. Toplantı- da alükadar Defterdarlık me-| Mmurları ile hesab mütehassısla- | rı bulunacak ve tüccarlarla di- | ğer mükelleflerin, muhasiblerin | tereddüdlerini izale için sora -| cakları suallere cevablar vere- ceklerdir. Bu izahatlı toplantıya istiyen mükellefler iştirak edebilecek kazanç vergisinin — tahakkuku hakkında tereddüdü varsa sual! soraerak tenvir olunacaktır. Diğer taraftan İzmir defter- darlığı da evvelki gün ayni mak- sadla Ticaret Odası salonunda | büyük bir toplantı tertip ederek mükellefleri ve muhasibleri ten- için orduda | kaldıkları müddete münhasır olmak üzere kıtaya iltihakları tarihinden itibaren Milli Müdafaa Vekâleti büt- çesinden - verilir.» ıIe Evkaf hakkında bu iki noktai nazarı | telif etmek mümkün olabilmiş ise de en esaslı ihtilâf mevzu- larını teşkil eden Evkafa aid| suların belediyeye devri ve su-| lar üzerindeki belediye hissele- ri, Evkafa aid olup da bir ka- nunla belediyelere devrolunan | terihi eserler ve medreselere| aid akarların kime aid olacağı | ve kimin tarafından idare olu- nacağı meseleri etrafında an- laşmaya- vasıl olunamamıştır. nacağı meseleleri etrafında an- fında her iki tarafın noktai na- zarını ihtiva eden mufassal bir | rapor hazırlamıştır. Rapor be- | lediye tarafından Dahiliye Ve- kâletine gönderilecektir. | Evvelki gün sekizinci asliye ce- za mahkemesinde çok dikkate ğer bir «yalan yere yemin> dava- sına bakıldı. Çok hakikatli bir kay- nana olacağı şimdiden — belli olan ortaâ yaşlı bir kadının suçlu olanak çıktığı muhakeme duruşması kara- ra bağlanarak neticelendirildi. Yalan yere yemin ettiği iddiası ile ve suçlu olarak —muhakemeye alınan kadın Eyüpde oturan Hilmi- ye ve davacı da bir müddet ev- vej Hilmiyenin kızı ile nişardanmak üzere bulunan İbrahim izminde genç bir delikanlı idi. tddiaya göre; İbrahim aleyhine Eyüp sulh huku mesinde evvelce bir & zarar ziyan talebinde bulunmuş ve Hilmiye de yalan yere savurduğu bir yemin sayesinde bu mahkeme- den beraet kararı almıştır. S ci asliye cezaya intikal eden dan da işte bu (yalan yere yemin) e- mek meselesidir. Hilmiye hke- n açmış ve Hizin- Hâdiseyi iyi kavrıyabilmek evveliyatını bilmek icab etmektedir Esasen mahkemedek hat da bu- nu aynen çöyle göstermektedir: için İbrahim Hilmiyenin kızına talib olmuş ve tarafeyn arasında söz ke- silmiştir. Bu sırada Hilmiye: — Oğlum! demiştir. Sen benim kızımı istiyorsun amma bizim hiç hazırlığımız. falan yok,Nişanı da, düğünü de sen Hattâ nişan yüzüklerini ikisini de sen yap pacaksın ahim bu teklifi de kabul etmiş ve derhal bir nişan yüzüğü yaptı- rıp anlara göndermiş; — mer kendisine — takı bırakmıştır. aları için onl; Ca ea —İakikatlı Kaynana — stakbel damadından düğün paralarım alıb yemiş, sonra inkâr etmiş Arada sırada ötekile beriki ile İb- rahime haber gönderip düğün mas- rafı diye, nişan elbiseleri parası di- ye İbrahimden para çekmeye baş- Jiyan Hilmiyenin aldığı para tutarı altınış beş lirayı bulmuştur. Fakat hâlâ ortada nişandan ses sada yok- gören İbrahim kaynana- tur, Bun sını sıkboğaz etmiş ve kendisinden yeniden para istenince şimdiye ka- dar verdiklerinin yenilmiş olduğu- Biraz kafa tutmak alide daha sıkı ba- nu anlamıştır. isteyince kayın sarak: — Ayol parasız düğün olur mu?. isen ben mi yapayım?. 9k Vaz geçersin olur Demiştir amma fbrahim ik esine müracaatla Fakat neye yarar ki hakikatli kaynana (!) mahkeme- adığına dair yalan yere bir yemin bastırıp beraet ka- varını alıvermiştir. İbrahim kaynanasının kendisi ile bu şekilde alay edildiğini görünce büsbütün kızmış ve bu sefer asliye cezada eyalan yemin» suçile bir da- İşte bi kayınvalide hanım bütün bilmişliğine rağmen yakay kurtaramamıştır. Dinlenen — şahid- lerin ifadesi ile İbrahimden para aldığı hakikat bulunduğu halde hu- kuk mahk ini iddia ede- rek yalan yere yemin ettiği sabit görülen Hilmiyenin üç ay hapis ile 30 lira ağır para cezasına ve üç ay da âmme hizmetinden muvakkaten 850 kuruş mah- ine karar veril- nuiyetine ve | "w KaT fmun — 1946 of Salih hura'.l Uzdllek Kdşıfler ıh tiralar —— —— Patlayıcı maddeler e Sulhda ve harbde barud Patlayıcı maddeler endüstride tat- bik sahasını on yedinci asında — bul- muştur. İlk evvel kayaları parçala- mak hususunda kullanılmıştır. Tek- mik zorluklar hemen halledilmemiş- tir. Patlayıcı maddelerin imali endüstride istimali birtakım teknik zorluklarla karşılağmıştır. On do- kuzuncu asırda demir yolu ve ma- den mühendisliklerinin itimada şa- iyan patlayıcı maddelere çok mikdar lüzum hissetmerinden sonra bu vadi- de ortjinal röşerşler yapılmıştır. Ba- düstriyel medeniyette her dilen patlayıcı maddeler çok büyüktür. Sulh zamanında düstri işlerinde her sene sarfedilem patlayıcı 350000 tondur ki dört se- nede 1400000 ton eder. Halbuki as- keri idareler için senelik mahsul 10 ilâ 12 bin ton yani dört senede 40 ilâ 50 bin ton kadardır. Geçen harbda, dört sene zarfında, ordular — 4000000 ton patlayıcı madde kullanmışlardı. Bu mikdar sulh zamanında ordu- ların kullandığı mikdarın — takribea yüz misli kadar ise de bütün büyük harb esnasında kullanılan — patlayıca maddeler ayni müddet zarlında en- düstri işlerinde kullanılan mikda- rın üç misli kadardır. Diğer taraf - dan normal devirlerde endüstri iş- lerinde kullanılan patlayıcı maddeler ordular tarafından sarfedilen mik- darın otuz beş mislidir. Bu rakam- anlarda baru rb lar normal zam düstri-işlerinde ha işlerine ran nekadar çok kullandığını göste- rir. Patlayıcı maddeler endüstriyel me- deniyetin en esaslı âmillerinden bi- ridir. Patlayıcı maddeler olmasa idi bugünkü madencilik olamaz at işlerinde ağaç Kü < ıw.wk hale sok içik olasaelik meyva ba mak bellemek daki araziy yıcı maddelerle atarak — gevşetimek usulü üzerinde mühim — tecrübeler yapılmaktadır 'Top barutunun — keşfi üzerinden beş asır kadar bir zaman geçtikten sonra ondan daha kuvvetli patlayıcı tir. Woulfe i minde biri 1771 senesinde çiviti azot asidile muaraeleye tâbi tutarak Pik- i Glaveber zot asidile mua- mele ederek patlayıcı madde vap - mışsa da patlama hakkının — ancak büyük bir sadme ile vukua geldiği çok sonra öğrenilmiştir. Pikrik asi- din şiddetle patlamasının sebebi kim yevi terkibinde , yatar. Bu asid kür- ot ve oksijenden tun bon, hidrojan, mürekkeb olup bu cisimde çoğu oksiğenle bağlıdır. Azot ile siğen arasındaki teamül oksijen ile hidrojen arasındaki teamüle naza- ran az olduğundan bu asidin mol külleri karbon, oksijen ve hidı arasındaki cazibe dolayısile zora ge- lirler, Bir mürekkep tismin mü- rekkibleri aralarındaki cezb kuvveti- ne nazaran vaziyet almak — isterler. Ani darbeye tutularak atomların ye- niden tertibine girişilirse bu asidin sarı billürları büyük mikdarda sıc; karbon di oksid, bu azot gazl rı hasıl ederler. Mürekkiplerin ten biribirine pek yakın olmasından do- daha sü- öle: layı bü asidde molekülle! ratle tertibe girerler, her asid n külü kendi kendine patlar. asidde biribirine tesir eden © büyük daneli top barutund nezaran — biribirine pek y Bundan dolayı pikrik asid daha vetli patlayıcıdır İktisad Haftası Bugün Üniversitede İktisad Haftası kutlulanacak İktısad ve Tasarruf Haftası istifadeli bir surette devam et- mektedir. Bugün — İktısad Fa- kültesi ve Üniversitede mera- sim yapılacaktır. Üniversitedeki iktısad gününe saat 14 de İs- tiklâl Marşını müteakib Rektör Cemil Bilselin açış nutku ile baş- lanacaktır. Bilâhara profesör Yusuf Kemal Tengirşek, İffet Aruz, doçent Ziyaeddin, birer nutuk söyleyecektir. Bundan başka talebelerden bazıları da söz alacaklardır. Tepsi yüzünden çakı ile yaralamış Üsküdarda Muradreis ma- hallesinde Mekteb sokağı 17 nu- marada Karabet bir tepsi yü- zünden kavga etmiş oldukları ayni mahalle sakinlerinden Nev- dan tarafından çakı ile yaralan- miş ve suclü yakalanmıştır. - l