Ca Asker Gö Harbde is ?İif“ 'ı hmâ at Harb facialarından haber alma servisleri bazan nasıl istifade eder ? İstihbarat her hangi bir hâdise- yi vukuundan evvel öğrenmek esa- sına duyanır. Ordunun — elindeki istihbarat vasıtası keşif kuvvetle- ridir. Diplomasinin istihbarat vası- tası ise cereyan eden — hâdiselere nüluz etmek san'atıdır. Ajanların verdiği malümat ancak bu iki va- Bita ile teyid olunduktan — sonra kaymet kazanır. İstihbaratın - ehemmiyetini arz için uzak tarih vak'alarına müra- caata lüzum yoktur. On gün ev- vel başlıyan Yunan - İtalyan har- binde de bunun misalini bulabiliriz. Eğer Yunanlılar İtalyanın — mak- sadını daha evvel keşfetmiyerek hazar ordularını - teşkil eden elli Tle harbe başlamak mec- buriyetinde kalsalardı seferberlik- mal edinceye kadar mü - toprak kayıplariyle karşıla- şırlardı. Düşman hakkında en doğru ma- Hlinet İLGAZ toplanır. lümat ordu - tarafından Fakat ordunun elindeki istihbarat vasrtası ancak barb başladıktan sonra harekete geçer. Hava kuv- vetleri, motörlü veya atlı keşif müfrezeleri düşman hatlarını zor- la yararak veya gizlice aşarak ge- rideki faaliyeti tesbit ederler. Harb esirlerinin mutad isticvabı keşif —neticelerile - karşılaştırılır. Muhtelif membalardan — toplanan bu malümat mukabil harekâtın tan- zimine esas olur. Düşman istihbaratını tesirsiz bı- rakmak için halkın uhdesine mühim vazifeler düştüğü malümdur. Cemi- yetlerde, nakil vasıtalarında, sokak- da, kahvede, sinemada asker! lun:-l ÜLDÜ Mü/ UR NTiHAR Mi ETTie Yusuf İzzeddin Efendi nöbetçi Alman çavuşuna saatını hadiye etmişti Diğer bir defa gene istimbot- la qezerkon Kızkulesi önünde makine bozuldu. İstimbot akın- tı ile (Breslav) üzerine gitme- ğe başladı. Breslavın - nöbetçisi gördü. Zırhlıdan derhal çıkarı- lan bir motör efendi ile yanın- dakileri aldı; diğer bir motör de istimbotu çekti. Kazasız selâmete çıktığından tabil memnun — kalan veliahd Breslav zabitleriyle mürette - batını tâltif etmek istedi. Ne vermek münasib olacağı hak- kında etrafındakilerle uzun, u- zun müzakerelerde — bulundu. Nihayet gemiye büyük bir halı, kaptan ile zabitlere ve istimbotu gören nöbetçi çavuşa üstünde efendinin resmiyle birer saat hediye edilmesine, gemi efra- dına da beşer lira verilmesine karar verildi. Nöbetçi Alman çavuşu saati alınca o kadar hoşlandı ki: — Sultanın saatini anneme göstereceğim Diye sevincinden saati kendi- Bine veren seryaver Hasan be- yin elini öptü!. Zavallı Çavuş, acaba harbde batan (Breslav) dan kurtulup annesini bir daha görebildi mi? Veliahdin bütün merakı ken- disinde muhakkak hastalık bu- lunduğu, bu haliyle saltanat sü- remiyeceği için veliahdlikten is- kat edileceği, belki gizlice edi- diği noktasında temerküz edi- yordu. Bir gün Fetva Eminini Çam- lıcaya davet etti. Kendisinde kanser olmadığına, hastalığın- dan dolayı kendisinin veliahd- likten iskat edilmediğine dair te- minat istedi. Fetva Emini — Ne şekilde te- minat vereyim? Veliahd — (Sizde böyle bir şey yoktur. Hilâf söylüyorsam karım talakı selâse ile boş ol- sun!) deyiniz. Zavallı adamcağız istedi, iste- medi böyle bir şey yazdı.. Efendi pek memnun kaldı .. O akşam iştiha ile yemek yedi. İki, üç saat da istirahat etti. üFaknt gimdi de buna dadan- Vükelâyı, şeyhislâmı, üyan ve mebusan Teislerini, ikinci re- Türkiye 1400 Kırg. 2700 760 » — 1480 » 400 » 600 » 150 » — 800 » BENELİK 6 AYLIK 8 AYLIK YAYLIK 9 Sonteşrin 1940 CUMARTESİ 9 Şevval 1359 27 Birinciteşrin 1356 Gün 814 Ay 11: yıl 940 - Kasım 2 Güneş — Öğle — İkindi e — Yo pab GAL 1158 — 1440 Akgam — Yatsı — İmsak 12.00 — 134 — 12.02 1057 1831 — 5.00 Ezan! Vasati Ezan? Vasati islerini celbederek hepsinden, hattâ padişahdan bile böyle bir sened istedi. Sultan Reşad, Yusuf İzzeddin efendiyi veliahdlik hakkından is- kat etmiyeceğine dair yemin e& derek sened vermekten kendini kurtardı! . Fakat vükelâ Yusuf efendinin elinden bu kadar kolay kurtula- madılar. Kendilerinden ayrı, ay- rı aldığı senedler efendiye kâfi görünmedi. Bir gün sadrazam Said Halim paşayı, Talât beyi, İttihad ve terakki erkânından olan diğer mazırları sarayına davet etti. Kendisinin veliahdlikten iskat edileceği hakkındaki kanaatini ilk senedleri aldığı defalardan çok ziyade şiddet ve asabiyet içinde ileri sürdü. Hepsini birden tazyike baş- ladı. Şeyhislâm dahi dahil olmak üzere vükelâdan mazbata şek - linde umumi teminat verilmesi için israrlarda bulundu. Muha- tabları kendisini bu tevehhüm- den vazgeçirtmeğe çok çalıştılar. Nihayet bir derece teskin ile çe- kilib gittiler. Fakat bu sükünet de muvak- kat oldu. Bir kaç gün sonra vehim bü- tün şiddetiyle gene kendisini gösterdi. Efendi bu sened alma usulünü görüşt bütün dev- let ricaline, hattâ kendi maiye- tine kadar teşmil etti. Bu senedleri aldıktan sonra bir vasıta ile sened sahibinin ha- remine gönderir, okutturur, son- ra saklardı. Ölümünden sonra bu senedler toplu olarak (çekmehanesinde) bulunmuştur. Efendi geceleri bunları çıka- rır, teşrifatçısı Nesib beye 0- kurdu. Bir gece Nesib beyin beyan- namesini okurken elini dizine vurdu: — Ben de ne eşekmişim! Sen gimdiye kadar bir kaç kadının canını yaktın. Bu sened sebeb olacak! Şimdikinin de camı ya- nacak! Hiç ben senin teminatına inanar mıyım? Kızkardeşim Sa—; lihe Sultanın kocası Ahmed Zül- kifl paşadan teminat istiyece - ğim. Onun beş parası yoktur; hemşirenin parasiyle geçiniyor. îl"hml boşarsa belâsını da bu- Dedi ve dediğini de yaptı. Ertesi günü Damad Zülkifi | paşayı - Kurt İsmail paşanın oğ- lunu - çağırdı ve ondan da is- tediği yolda beyanname aldı. Artık vükelâ aralarında hasbi- haller ediyorlar ve Nesib beye de derd yanıyorlardı. Yusuf İzzeddin efendi babası için şöyle bir hâdise anlatırdı: (Topkapıdan Feriyeye nakle- dildiği vakit eski tarz karyola- lar da rıhtıma çıkarılıyordu. Babam bunları pencereden gör- dü. Gözleri dik, eleri yukarıda ve titrer halde aşağıya indi. Ben de aşağıda idim.. Babam. (Sonu sayfa 4 sütun 3 de) ketlerden, milli bahset- memek, yüksek makamları işgal eden atın, vazifesi icabı muttali olduğu deri aile muhitine intikal ettir nek, yabancı ırklardan hizmet , büfeci, odacı, mürebbiye kul- lanmamak, milli sırların kimseye itimad etmemek, müteces- lere daima şüpheli nazarla bak - bu vazifenin başında gelir. Bu- gün harb halinde bulunan devletler de her yerde adam boyunca edikkat! casus seni dinliyor» diye afişler ya- pıştırılmıştır. Müli terbiyesi yük - bir devlet efradına bu şekilde bir ikaza bile lüzum kalmamalıdır. Ordunun düşman istihbaratımı te- sirsiz bırakacak tedbirleri daha he- sablıdır. Meselâ baskınlara — maruz| bulunan birinci hatlara şifre gönde- rilmez. Her kıtaya ancak harb here- kâtına yarıyacak kadar malümat ve- rilir, Bölük veya tabur kumandanına ordunun bütün taarruz — tertibatını anlatacak şekilde emir tahririne lü- zum yoktur. Bilhassa keşif veya tanr- ruz için havalanan tayyarelerde mah- rem hiç bir şey bulundurulmaz. Açık metinle hava kuryeleri gönderilemez. Bir kıt'a esir veya imha edilmek teh- likesine maruz kalırsa evvelfi düşma- 'nin işine yarıyacak vesaiki ifna et- mekle mükelleftir. Kahraman asker- lerimiz arasında bu gibi müşkül an- larda şifre kitablarını, mahrem emir- leri çiğneyip yiyenlere bile tesadüf olunmuştur. Fakat harblerde hiç akla gelmiyen talihsizlikler yine düşman eline mühim malümat geçmesine se- beb olabilir. Geçen harbin başında — Almanlar amiral Mişke kumandasında Baltık filosile Kronştad körfezine bir akın yaptılar.Akın esnasında sis bastır- dı. Müğdeburg kruvazörü Rus sahil- lerinde karaya oturdu. Bir kaç saat Uğraşıldıktan sonra geminin terkin- den başka çare olmadığı — anlaşıldı. Talimat veçhile bütün şifre kitabları denize atıldı. Halbuki bu talimat ge- milerin daima derin sularda bataca- ğına göre tanzim olunmuştu. Gemiler de mahrem vesaikin yakılmasına im- kön- bulunmıyabilir. Kazan dairesi alttadır. Genâtyi batıran rahneler yol- ları sularla kapamış veya kazan dai- resini doldurmuş olabilir, bu sebebe mahrem şeylerin denize atılması za- ruridir. Almanlar da böyle yaptı. Fa- kat daha açık göz olan İngiliz istih- baratı Mağdeburgun karaya vurdu- #unu haber alınca Ruslara dalgıçlar- la denizin dibini aramağı tavsiye et- ti. Şifre kitabları bulundu. Ve bu kitablar ele geçtikten sonra Alman- lar bütün harb müddetince deniz ba- reketlerini İngilizlerden saklıyama- dilar. Alman erkâmıharbiyesi — meseleyi ancak harbden sonraki — neşriyattan öğrendi. Şimdi Alman harb gemile - rinde bütün gifre kitabları, mühim vesaik bir kurşun sandık içinde bu- lundurulmaktadır. Bu sandıkta kâğıdı tahrib edecek künyevi mevad ile doldurulmuş iki şişe vardır. Sandık denize atılmadan evvel şişeler kırılır ve sandık ele geçse dahi içindeki ve- saikden istifade olunmaz. 1918 senesinde Almanların başına bundan daha mühim bir talihsizlik gelmiştir. Bir gün İngiliz adalarının rk sahilinde alarm işareti verildi. Alman donanmasının yeni bir akın yaptığını zanneden sahil topçuları si- Tâhbaşı ettiler. Uzaktan yana yatmış bir gemi geliyordu. Geminin sallana sallana, garib bir şekilde yaklaşması nazarı dikkati celbetti. Topçu ateşi kesildi. Üzerine gittiler. Bu bir Al - man denizaltı gemisi idi. Hiç bir ha- reket eseri göstermiyordu. Gemiyi limana getirdiler. Kapaklarını açtı- lar. Feci bir manzara ile karşılaşıl- dı. Bütün mürettebat pijamalarını giymiş yataklarında istirahat halinde) idi. İki deniz neferi oksijen muslu- iunun başında gözleri kapalı ayakta duruyordu. Geminin kayıdları — tet- kik olununca facia anlaşıldı. Bu gemi bir sene evvel dalmıştı. Harb vazife- le yorulan mürettebata bir kaç sa- at istirahat ettirilmek — için denizin dibine oturmuşlardı. Gemideki kar- kdarı fazlalaştıkça taze oksl- jen vermek vazifesile mükellef olan i nefer de yorgunluktan vazifeleri aşında uyumuşlar - ve hep beraber rlenmişlerdi. Denizin dibinde geçen bir sene zar- fında tahliye valflarından birinin çü- rümesi sarnıçlara hava vermiş — ve gemiyi suyun yüzüne çıkarmıştı. Ka- paklar açıldıktan bir saat sonra ge- mide taaffün başladı. Bu harb faciası ile bütün şifre kitapları, harbin ilk ilki senesinde İngiliz adaları civarına dökülen maynlerin plânı, denizaltı gemilerine verilen harekât emirleri, talimatlar, mahrem kitablar İngiliz- lerin eline geçti. Bu iki hâdise de gösteriyor ki istih- barat meselesinde — tesadüflerin de mühim mevkii vardır. asetten hâdi m: bon m lcvmındz' ) G Belediyede para- sız sefil olduğunu söyleyen adam —— Üzeri araştırılınca 53,5 lirası olduğu anlaşıldı ei Dün belediyede garib bir vak'a olmuştur: Öğleden sonra belediye reis muavini Lütfi Ak- soya oldukça fakir giyinmiş ak sakallı ve 60 yaşlarında kadar bir vatandaş Mürcaat etmiştir. Bartınlı ve isminin Hasan olduğunu söyleyen bu adam kulaklarının tedavisi için Bar- tından İstanbula geldiğini şim- di dönmek için parası olmadı- ğından burada sefil kaldığını anlatmış ve belediye tarafından Bartına kadar meccanen sevk- olunmasını istemiştir. Adamın vaziyetinden şübhelenen bele- diye reig muavini Lütfi Aksoy: “— Seni Bartına kadar mec- canen gönderirim, Fakat üze- rinde para olup olmadığını a- rattâracağım.;, demiştir. Hasan tekrar parası olmadı- Zını iddia etmiştir. Bunun üze- rine belediye polisi Süleyman tarafından Hasanın üzeri araş- tırılmış ve yelek cebinde 50 kâ- ğıd ve 3.5 gümüş lira bulunmuş- tur. Paraları bulununca Hasan çok korkmuş ve etrafına yal- varmağa başlamıştır. Hasan polis vasıtasiyle Deniz- yolları idaresine gönderilerek kendi parasiyle bir Bartın bile- ti alınmıştır. -Dire CÇanavar amuca Yedi yaşında yeğeninin ırzına geçmiş Beykoza bağlı bulunan Bozha- ne köyünde oturan Halilin yedi yaşındaki kızı Vasfiye evde kimsenin bulunmadığı bir sıra- da 19 yaşında bulunan amcası Sadeddinin tecavüzüne uğra- mıştır. Bu gözü kızgın genç derhal yakalanarak adliyeye ve- rilmiş ve sorgusunu müteakib dün birinci ağır ceza mahkeme- sinde gizli duruşması neticesin- e tevkif edilmiştir. —— Fenerbahçenin imar projeleri hazırlandı (Baş tarafı 1 inci sayfada) merkezinde Bizans zamanından kalma eski ve tarihi binamın ya- nında bir kır lokantası sahilde ayrıca bir kır kakvesi, beton bir dans mahalli ve adaya vapurla- rın yanaşmasını temin maksa- diyle modern bir iskele yapıla- caktır. Tarihi bir kıymeti haiz bulunan Bizansa aid kuyu ve hamam muhafaza olunacaktır. Ayrıca bugünkü Belvü oteli- nin yanında da modern bir otel inşa olunacaktır. HARB VAZİYETİ Deniz cebhesinde yeni inkişaflar (Baş tarafı 1 Inci sayfada) Nakil vasıtala 10 para zam (Baş tarafı 1 inci sayfada) isteyen mühim bir takrir okun- muştur. | Tedkik olunmak üzere - riy sete havale olunan bu mü- him takriri aşağıda aynen veri- yoru | tanbul Umumi Meclisi —| yüksek reisiiğine | Bütün dünya milletlerinin ha- va silâhına ve havacılığına ver- dikleri hayati ehemmiyet izah- tan müstağnidir. Umumi vazi- yetin bu ibram ve zaruretini büyük milletimizin nasıl yüksek ve hürmete şayanı bir hassasi- | yetle takdir ettiğini de şükran | ve iftiharla görüyoruz. Son günlerde ise İstanbul şehri muh- | terem halkının bu mevzuda ib-| zal ettiği semahat ve müsbet mesaisiyle bütün memlekette sevgi ve alâka uyandıran Hava Kurumuna — yaptığı değerli yardım bu takdirin (milli gu- ruru arttıran )mutlak bir bür- hanı oldu. Gönüllere inşirah ve- ren bu manzarayı burada kı- vançla kayederken bu verimin müsmir bir hale getirilmesi ve bu yardımın bütün şehir se- kenesine teşmili İstanbul için yüksek bir iftihar vesilesi teşkil edeceği kadar necib bir sirayet- le şümulünü genişleterek par- lak bir misal de vücuda getire- cektir. Bu kabil maddi ve ma- nevi faydaları cami olması ve tahsilinde dahi masraf Müstelzim bulunması ve şehir halkına da fazla bir külfet tah- mil etmemesi itibariyle, tram- vay, tünel, vapur ve banliyö trenleri ve emsali nakil vasıta- ları biletlerine 10 para Hava Kurumu payı konulmakla te- | nel İşletmeleri çehır ve Memleket Enab erleri | f ücmîlerine teklif edildi mini mümkün olan bu maksa- dın istihsali için teşebbüsat ve temenniyatta — bulunulmasının yüksek heyetinizce tasvibini arz ve teklif ederim. Ruznamenin müzakeresi tuznamenin birinci maddesin- de İstanbul belediyesi İstan- bul Elektrik, Tramvay ve Tü- Umum müdür - lüğünün 941 yılı büdcesinin ted- | kik ve tasdiki teklif olunuyor- | du. | kibleri | bir raporla birlikte encümenlere Bu teklif ayni idare müra- tarafından hazırlanan havale olunmuştur , Bütçeye — nazaran idarenin 941 yılı bütçesinin muhammen varidatı on milyon dört yüz bin liradır. Kadroda yeri kaldırıl- dığı için açıkta kalanlarla 941 senesi zarfında idare tarafından vazifesine nihayet verilen me- murlara birer aylık ikramiye verilmesine umum müdürlük mezun kılınacaktır. Otobüs ve Bair islâhat ve tevsiata sarfo- lunacak siparişat için 1942, 1943 ve 1944 senelerine sari olmak üzere mezkür senelerin bu hu- suslardaki tahsisatları karşılık gösterilerek riyaset makamının muvafakatı alınmak ve senevi 1 milyon lirayı geçmemek şar- tiyle idare 3 milyon liraya kadar taahhüdata girişebilir. Ruznamede bulunan - diğer maddeler de alâkalı encümenlere sevkolunduktan belediye talimatnamesinin tere- yağ ve margarin imalâthaneleri ve yağ izabe yerleri hakkındaki maddeleri de okunarak kabul o- lunmuştur. Meclis salı günü toplanacaktır. (Baş tarafı 1 inci sayfada) Mmühim miktarda ihracat yapılmağa başlanmış ve bu yöl filen başlamıştır. Mallar Basradan rikan vapurlarile nakledileceklerdir. | Polonyadaki alacaklarımız Polonyadan - olan alacaklarımızın | tevziine Merkez Bankası tarafından başlanmıştır. Malının buradan kedilip orada teslim edildiğini isbat | eden tacirlere derhal paraları veril- mektedir. | Toofil Gotye — vapurundaki —| mallar Fransız bandıralı Teofil Gotye va- pürile İzmirdeki ihracat tacirlı sevkettikleri bazı malların yolda kal- dığı yazılmıştı. Bu vapurun Pireden Beyruta gittiği öğrenilmiştir. Beyrut konsolosluğumuzdan gelen hab göre Türk tacirlerine aid b emtianın Beyrut ltmanına çıkarıldığı | lemeğe ini ere Dış ticaretimiz için açılan yeni imkânlar bildirilmiştir. haberdar edil: Portsaidden 2,5 mi guval geliyor Hindistandan gelecek ola “yon çuvaldan başka Portsaiddeki stok lardan da 2.5 milyon çuval ve 100| bin metreye yakın kanaviçe gelece- Bi öğrenilmiştir. Bu suretle piyasala- rımızdaki buhran tama caktır, Teneke idhalâtçılarının toplantısı İngiltereden teneke getiren itha - lâtçılar dün de bir t Birlikler umu- aret. birlikle antı yapm ithalâtçılara tenekelerin yet fiyatından yüzde 15 den faz- atılmaması ve ihtiyaca göre edilmesi hakkında talimat ver- ken silecekleri Harb vaziyeti artik tereddüde ma- hal bırakmıyacak - bir.safhaya gir-| miştir. Avrupada bugün — mihverin hazırladığı vaziyet ne kadar şümullü olursa olsun zahiri ve muvakkat te- gebbüslerden ileri geçemiyor. Bu kıt'a yya hakik! nizam verecek hâdise mih. verle İngiltere arasındal nin neticesidir. Yalnız hava ve deni: altı harekâtile İngiltereye baş eğdir- | mek kabil - olamı: n ayların kanlı tecrübelerinden a1 Mihver devletleri hiç olı müzdeki baharda muha cek bazı tedbirler hazırlamak mecbu- riyetindedirler. Askeri vaziyette Bi ittihaz edilmesi zi azsa önü- rebeyi bitire- tanyanın hedet üretinin — mihver et anlaşıldı. 1 olmayan bira- kılacağını ümid ederken Balkanlarda yeni bir harb başladı, İtalyanların bi- ribirine uymayan bu iki hareketinin manasını anlamak güçtür. Yunun İ- talya muharebesi beklenmiyen inki- gaflar gösteriyor. Bunun başlıca se- bebi İtayanların Afrikada, Akdeniz- de, Atlântikde kuvvetlerini lüzumun. dan fazla dağıtmış arafda zayıflamış olmasıdır. İtalya erl harbiyesinin dağınık sevk ve idaresi bu devletin kuvvetli bir hasım olmak kabiliyetini izale etmiştir. Bu vazi- yetteki bir İtalyanın Atlântikde Al- yapaca- ve her manlara mühim yardımlar 1 tahmin edemeyiz, HİKMET ILGAZ Ce- Dün Sultanahmed Sulh za mahkemesinde enteresan bir hırsızlık davasına ba ve ihtiyar suçlu hapis ce mahküm edilerek tevkif edil- Mahkeme safhatına aştur: ardan Mih- Bi Eski ve sabi meşhur 80 lik ran ge mına y İzzet ve ikram içinde keselenip, temizlen: giyinip çıkarken vermiş olduğu silece cuduna sararak öylece miştir. Hesabını — görüp hamamcı bu müş retle bakmıy Çünkü daha bir mama gelip giren vücudca birdenbire pek manlaşmış - olduğunu, halb aslında Zzayıf — bulunduğ düşünmüş.. ve bu halde! helenmiştir. 'Tam kapıdan çıkıp gidi gübhesi içini fazlaca kemirmiş olan Şengül hamamı sahibi Mihranı durdurtarak özür di- lemiş ve üstünü aramıştır. İş- te bu sır vücuduna ve ba caklarına — sardığı Hamama girip yıkanmış, çıkar- beline sarmış! ultanahmed hkemesinde ro için bir çar şündüm. Hamacıya da söyle- dim. Bir iki tane ekle vü- dun sarıp eve gitmeme nüsaade © di mev kalı ih- ya- sonra -zabıtai | en kalka -| Yazan: Prof. Salih Murad Uzdilek Keşifler, ihtiralar Eski hayaller ha« kikat oluyor Şimdi herkesin elinde dolaşan altim Tinyum gibi bazı madenler var kd bunlar bir vakitler lâboratuvar oyun- cakları addedilirdi. Lâboratuvarlarda kimyagerler bu maden filizleri üzem rinde yorulmadan çalışırlardı. Fakak ticarette ve sanayide bir işe yaramaz. lardı. Bunun sebebi madenlerin pam halıya mal olması değil, hassaları da iyice bilinmiyordu. Keşifle kanaat etmiyen ilim adantm larr röşerşlerine devam ederek b Madenlerin fizikl ve kimyevl hassas larını yavaş yavaş meydana çıkardı lar. Bu madenlerin hassaları öğrenil- dikten Ve ücuza maletmek yolları bu. lunduktan sonra raadenler - tatbikat sahası buldular, Yarım asır kadar evvel pek as kimselerce malüm olan bazı madenler vardır ki bugün pek — marufturlar. Bunlar arasında Alüminyum, Mağ- ezyum, Molibden, Manganez, Pollad- yum, İridyum, Osmiyum, Vanadyum ve Tungsteni zikredebiliriz. Bu ma- denler pek az malüm iken Kobalt, Nikel, Antimon, Bizmut ve Tanta - lum gibi bazı madenler de mahdud işlerde kullanılıyordu. Yer yüzünde pek mebzul ol bile otuz kırk sene evvel Niyagora &- lektrik santrallerinin ucuza hasıl ettiği elektrik enerjisi ile ısıtılan ocaklarda adar pek de ma- ti bir takım nadir bulunan madenlerin bile, kendilerinin ya eya halitalarının mü- man çok şiddetli ışık h | den dolayı bu şeridler gece çılığında kullanılırdı. Şimdi « mal olan a (yüzde $ karıştırmakla elde edilen umdan hafif ve mukavim mühim t yol açmıştır. İTİZAR: Dünkü ya: him hat S teleskopu de- ğil kâsir teleskopu ola dğeri de ya ki âlim kekmeleri de lerine n sonun n olacak, dilerim. Okuyanların |SABAHTAN SABAHA Bir fincan kahve 150 kuruşa da içi- lir amma .. (Başp tarafı 1 inci sayfada) bara gidenle: | ©ir edilirken Tra | in 160 âdele- Bu tetkiklerin, arın Hem de uzun . te üşaverelere ına Behçet SAFA anbulda bulunan si âza ndan Ertun- yımızla acilen et- Mezunen - İz İzmir ağır ceza mah muavinlerinden B cun 940/36174 8 memuriyetimize müracaat mesi.