4 İKINCI'HŞRIN 1940 Hitlerin ilk — taraftarlarına karşı sadakati ve merbutiyeti meşhurdur. Fakat bu prensip itibariyle bir meziyet olarak pek sempatik olsa da Nazi idaresinin seviyesini yükseltmeğe yarayan bir şey değildir. Sokaklarda dövüşen ve ko- münistlere karşı nüfuz — ve kudret mücadelesine — atılan kimselerin mümeyyiz vasıfları normal hayat adabına hizmet edecek mahiyette değildir. Fa- kat Hitler anlara, onlar — Hit- lere bağlıdırlar. Bunların nis betle gölgede kalmaları bah- sinde, ben şu zanda idim ki en muhterem Reich nazırlarının, yahud kabine âzalarının teşkil ettikleri cebhe arkasındaki ha-| kiki kudret ve nüfuz Amman ile bu cins sair kimselerdiz Kabine âzalarından bazıları, sadece gerek Alman halkını, | gerek ecnebileri aldatmak - için bir gösterişten ibarettiler. lerin Hit- | türlü türlü kurnazlıkları a, bütün diktatörlerde | olduğu gibi, gösteriş adamı ve lüd etmek adamı olmak de vardı. Ahlâkı maz-| but kimseler Baron Von Neu- rath'ı, Count Von Krorigk'i| Dr. Gunther'i, Dr. Sehacht'ı ilh.. | sevdikleri müddetçe onlar' me- muriyetlerinde kaldılar. — Basit| fikirli Almanlar bunlara baka- rak bütün rejimin namuslu ol-| duğuna kanat getiriyorlardı. Nazi partisine iltihak ettiği dakikadan itibaren Goering, Ci-| han Harbine iştirak etmiş — ve temeyyüz etmiş bir muharib za-| bit sıfatiyle, partinin en faal liderlerinden biri ve hareketinin Paladini oldu. 1923 de Münih kıyamına iştirak etti ve ağır ya- | ralar aldı. Karısının vefakârlığı ve itinası sayesinde hapsedil - mekten kurtuldu; . yaraları iyi oldu, karısı üç sene sonra ve-| fat etmiştir. Ölümü Goering için acı bir darbe idi. Çünkü ka- rısına pek merbut idi. Berlinin | takriben kırk mil şimalinde Schorfheide'deki — malikânesine | . sonra Karinhall adı verildi. Bu- rada karısının hatırasına tahsis edilmiş yerde, bir mezar vardır. | On sene sonra Goering tekrar ivlendi. Bu defa “lâtif bir akt- is ile, Emma Sonnemamn ile evlenmişti. Ondan, 1938 de E da isminde bir kızı dünyaya gel- mek saadetine nail oldu. Çocuk ayni mavi gözlerle babasının canlı bir örnegidir. Fran Goering'i de kocasını | sevdiğim kadar sevmiştim: Bel-| ki de ahlâki sebeblerden dolayı idi. Hiç yapmacık bilmiyen bir | kadındı, gayet iyi kalbli ve sa-| de idi. İlk defa kendisini 1937 haziranında Emperyal konfe- ransın hitamından sonra Ber- lini ziyaret eden Kanada Baş- vekili Mr. Mackenzie King şe- refine verilen büyük bir ziyafe- te kocasiyle birlikte sefaretha-| neye geldiği zaman — görmüş- tüm. Yemeğin sonunda, - bir pati- geri üzerinde peynir vardı. Dok- torun hamur işi yemesine mü- saade etmediğini — söyleyerek bundan almadı. Ben bunun bir | güzel cehre meselesi alduğunu ima edince şu cevabı verdi “Ooo, hayır.. Hermann $i man kadınları sever.,, Özür di- ledim, şahsi bahislere karışmak istemediğimi, yalnız kadınların yüzlerini düşünmekte haklı ol- dukları fikrinde bulunduğumu anlattım. Fikrimce, gurur — ve kendini beğenmenin erkeklerde | ne kadar adi bir şey ise, - kadın- | lara pek yakıştığını söyledim . İhtimalki ona karşı bu fikri| dermeyan etmek “taet,, sız bir hareketti. Çünkü — kocasının gürürü ve kendini — beğenmesi, Zararsız ve çocukça bir şey ol- müakla beraber, meshurdu. Yal- nız o “hakikaten böyle mi dü- şünüyorsunuz? Ben bir erke- gin kendini beğenmesini tasvib ederim.,, dedi. Bunu o kadâr sade ve tabii bir surette söyle- di ki kendisini beğenmemek ve sevmemek kabil değildi. Onu ne kadar ziyade gördümse o kadar la takdir ettim ve sevdim . er bir siyaset ruhuna malik olsaydı, çocuğu ile birlikte Go-| ering'in hayatında iyi bir tesir vücuda getirebilirlerdi, belki de getirmişlerdir. Burada Feld maresalin iş ken- disine kalsaydı, 1939 da Hitlerin yaptığı gibi, harb üzerinde ku-! mar oynamıyacağı kanaatini iz- har etmek isterim. Yeri geldiği zaman anlatılacağı Üzere, 1938 eylülünde kat'i surette sulh ta- rafını iltizam etmişti. Bu mü- hasebetle Hitlerin teveccühünü | BOŞA GIDEN GAYRETLER YAZAN:İNGİLİZ BÜYÜK ELÇİSİ SİR NEVİLE HENDERSON TÜRKÇEYE ÇEVIREN Hüseyin Cahid YA —27 — getirdiği söyleniyordu. Bu hu- susda Dr. Goebbels'e, yahud | | Hitlere hiç benzemezdi. Hitler | aleyhinde herhangi bir alay, bir LÇIN İ pek kaybettiğine dair bir şayia çıkmıştı. 1938 de onun bu gayretleri ol- masaydı ayni rolü belki 1939 da oynayabilirdi. Bir defası bir | tecrübe olmuştu. Fakat ikinci defası Hitler tarafından bir ku- sur telâkki olunacaktı. Maatte- essüf 1938 de Goering'in “Yu- nan trajedisi,, nde oynamış ol- duğu rol arkada kalmıştı, bu- nu tekrar edemezdi. Goering, efendisinin - mutlak hizmetkârı idi. Onun Hitlere karşı beslediği sadakat ve mer- butiyetten daha fazlasını öm- rümde görmemişimdir. Mem - lekette ikinci bir kudret olduğu umumen teslim ediliyordu. Füh-| rer sıfatiyle Hitlerin tabii hale- | fi olduğunu bana daima ihsas | etmişti. İkinciler ekseriya ken- | ki ehemmiyetlerini göze çarp- tırmağa —meyyal bulunurlar.. Halbuki Goering ile açık açık | bütün görüşmelerimde o hiçbir | zaman bir kere bile kendisinden, | yahud Nazi inkılâbında oynamış olduğu büyük rolden bahset- medi. Herşey Hitler tarafından yapılmıştı, bütün şeref ve iti- bar Hitlerin idi, her kararı Hit- ler ittihaz etmişti. O hiçbir şey- di. Goering'in nazi rejiminde iş- gal etmiş olduğu mevkilerin sa- yılması beş dakikada - okunabi- lecek kadar uzun olmasına rağ- | men liderinin önünde silik bir | halde kalmağa çalışması gayet | dikkate şayan, hususi ve nadir bir şeydi. Çünkü Goering olma- | sa idi. Hitler hiçbir zaman oldu- ğu yere yükselemezdi. Hitler dimağı muhal olan şeyleri dü- şünebilir, fakat Goering onları | yapar. Alman hava kuvvetleri - 'nin vücuda getirilmesi haddi za- tinde pek büyük bir iştir. Bu- nunla Georingin meşru: bir rette iftihar etmesi mümi dür. Fakat küçük şeylerde ne ka- dar çocukça gurur ve hislere kapılırsa kapılsın, debdebeyi, ü- niformaları, nişanları, elmasları ve resimleri, arkadaşlarının al- kışlarını ne kadar severse sev- sin, ifa ettiği büyük işlerde ga-| yet mütevazidi. Onda Falstaff tarzında bir mizah ruhu vardı. Berlinliler — tarafından — zayıf | noktaları — hakkında yapılan | hadsiz, hesabsız alay ve şaka- lardan bir kolleksiyon vücuda | A “lesemafeste,, yahud, rejim a- leyhinde yapılmışsa bir hiya- net idi. 1939 senesi başlangıcın- da, Berlin tiyatrolarında komik şakalardan bazıları kanun tara- fından menedilmişti. Buna - ria- yet etmeyenler tahaşşüd karar- gâhlarında hapsedilmişti. Mü- nihde ağzı tutulamıyan,, fakat halkça pek çok sevilen bir ko- mik artist vardı ki ömrünü | Dachau karargâhı içinde ve dı- | şında geçiriyordu. Maamafih Goering hakkında fıkralarından çoğu Mmütecaviza- ne değildi.Umumiyetle son dere- ce geniş göğsünü kaplamağa hiz met edecek nişanlara muhabbe- ti münasebetiyle yapılmış şu türlü lâtifeler idi: “Bir gün Hit- ler Allahı ziyarete gider. Cena- bi kadiri mutlak der ki: Adolf, sizi görmekten daima memnu- num. (Arkası var) Köpekleşmiş — olan — Kemal Kadri “polisler geliyor,, cümlesi- | ni duyar duymaz hemen doğrul- du. Gözlerindeki korku — bulut- ları zail olarak yerine kin vı | lıklar arzetmesine | ittifak bağlarının icabı hiddet ışıkları kaim oldu. Mü | zeyyenin yüzü sararmıştı, Bü- lende gelinee o tamamiyle lâ- kayd bir tavır almıştı | Koridorda ayak sesleri duyu- | lur duyulmaz Kemal disimi yıldırım gibi kapıya attı Bir hamlede dışarı çıktı. Po-| lislerle yüzyüze gelince Alman- ca olarak: — Çabuk koşun! Katil büra- cebine etsiz duran lerini paltosunu | dadır! diye haykırdı. Polisler 'a tabancalarım çektiler ve | odaya daldıl. akat orada cl-' başka kimseyi görmeyince duraladı - lar. En arkada kalan — Kemal Kadri Bülendi göstererek ba-| ğırdi — İşte 0 dur. Ayakta duru- yor. Dikkat edin, elinde galiba | e z Milli Sefin Nutku TBaşmakaleden devaml realist hareket etmekte ve bey- nelmilel münasebetler sahasın- da bir unL'Lşıvm ve elbirl seti âmi olarak mevki ıhnak gayesini takib eylemektedir. Türkiye takib ettiği hattı ha- reket ile hiç bir devletin haklı bir şikâyetine meydan açmamış- tır. Türkiye ile ihtilâf çıkarabi lecek memleketler ancak 'Tür- kiyeye tecavüz emeli besleyen memleketler olabilir. ki onlara karşı da vazifemiz bütün milli membalarımızı kulanarak — va- tanımızı müdafaa etmek ve bu uğurda hiç bir fedakârlıktan bir an bile çekinmemektir. Türikeynin harici siyasetinde geçen senedenberi hiç bir tebed- dül vaki olmadığını ilân ve te- min eden İsmet İnönü Türk Cümhuriyetinin — göl ve dü- şünüşlerindeki isabet ve insica- mı bir kere daha tebarüz ettir- miş bulunuyor. Çünkü, Türki yenin harici siyaseti, bütün ü- millerin inceden inceye tedkiki neticesinde tesbit edilmiş olan esaslı prensiplere uygun bir hat- tı harekettir ki bunun geçici ve muvakkat ahvale ve arızalara göre değişiklikler ve mantıksız- imkân yok- tur. Muhterem Cümhurreisimiz dostluklarımıza ve ittifaklarımı- za vefakârlığımızdan bahseder- ken bir hakikati ifade etmiş bu- lunuyor. Taarruza uğrayan — Yunan milleti hakkında Türk milleti- nin duyduğu sempati muhterem İsmet İnönünün ağzından pek samimi ve hakiki bir surette ifade edilmiş ve — İngiltere ile daire- sinde fikir teatisine girişildiği temin olunmuştur. Milet Ve- killerinin en çok alkışladığı par- çalardan biri de “zor şartlar içinde kahramanca bir mevcu- diyet harbi içinde bulunan,, İn- | giltere ile ittifak bağlarımızın sarsılmaz bir - şurette sağlamlı- ğını ifade eden fıkra olmuştur. Muhterem — Cümhurresimi: Sovyet Rusya ile Cümhuriyetin ilk günlerindenberi devam eden dostluk münasebetlerinin — bazı taraflardan yapılmış entrikalara rağmen eski samimi inı iktisab ettiğini temin e- den sözleri de Türk milletinin en esaslı arzularından birini tat- min etmiş olduğundan dolayıdır | ki Millet Meclisinde büyük bir memnuniyetle alkışlandı. İsmet İnönü açık, kat'i, merd ve metin bir nutuk söyledi. Bu nutkun gerek Büyük — Millet Meclisinde gerek bütün mem- lekette gördüğü iyi kabul ve candan tasvib, Milli Şefe va-| tandaşların tam bir ahenk ve mutabakat dairesinde müzahe- ret, muhabbet — ve hürmetle rinin en parlak bir delilidir. Hüseyin Cahid YALÇIN (Macar kabinesinde Alman nazırı Budapeşte, 3 (a.a.) — Reu- ter Budapeştede dolaşan şayiala- ra göre, Macaristandaki Alman ekaliyeti reisi Franz Baseh, ya- | kında Macar kabinesine girecek tir. Franz Basch, Münihte topla- nan “ecnebi memleketlerdeki Alman ekalliyetleri, konferan- sına iştirak ettikten sonra Ma- caristana dönmüştür. Almanların talebi üzerine ih- das olunacak bir nezarete ve- ya ekalliyetler nazırlığına tayini muhtemeldir. tabanca var! | çok Almanca bil- mal Kadrinin Bülend ği son ihtar ne gülümsiye- rek ellerini ceblerinden çıkardı: — Görüyorsunuz ya, yanım- da tabanca falan yok.. O kadar telâş ctmeyini: Ze Potisler bunun üzerine taban- calarını indirdiler. Bunların en önde oları Bülende hitab etti: — Dcitor Bülend siz misiniz? 'et 4 merkeze kadar davet etmekle Lütfen bizimle beraber geliniz!. — Pekâlâ! Kemal Kâdri lisleri görünce müdhiş - surette kör ma, onların elinden ka-| bilmek için her şeye baş vu- | Tacağını zannettiği için © telştan ve korkudan uzak hattı | hareketi karşısında çok ar- | mıştı. Bülend başiyle Müzey kısa gsonra yene ve Fatmaya selâm verdikten birer ve halis| mükellef bulunuyorum. | Bülendin po-| dısarı | BAYFA : 8 Yunanlılar Arna- vutlukta 11 Klm. ilerlediler (Baş tarafı 1 inci sayfada) derhal Yunan umumi karargâhında- ki vazifesine başlamıştır. Generalin gelmesi ik —bir memnuniyet uyandırmıştır. Yunan tebliği : Atina 3 ÇALA.) — Yunan uraumi karargâhinin yedi nümaralı — resmi tebliği: Epir ve garbi Makedönya cephelerinde Şiddetli topçu dücllosu olmuştur. Bundan evvelki tebliğde bildiril- miş olan Arnavutluk arazisi " dahi- lindeki ilerleme hareketi neticesin- de, işgal edilmiş olan mevziler, düş- manın şiddetli topçu ateşine ve tay- yare hücumlarına rağmen elimizde- dir. Tayyarelerimiz, Görice ve Ergeri tayyare meydanlarını muvaffakiyet- le bombalamışlar ve yerde bulunan bazı tayyareleri i mha etmişlerdir. Bir benzin deposu ateş almıştır. Tayare meydanlarının - diğer bina- larında da yangınlar çıkarılmıştır. Tayyarelerimiz, düşmain tecemmü merkezlerini ve topçu batarya mev- zilerini - muvaffakiyetle - bombardı- man etmişlerdir. Hava muharebelerinde dört düş- man bombardıman tayyaresi düşür- dük. Tayyarelerimizden — iki tanesi üslerine dönmemiştir. Düşman tayareleri, gayri muha- rip ahali üzerine hücumlarına de- vam etmişlerdir. Bu meyanda Pat- ras ve civarı, Korfu, Yanya ve Gi- Fid adasında Hanya ve küçük bü- »yük köyler düşman tarafından bom bardıman edilmiştir. Düşman hiçbir askeri hedefe zarar vermemiş ve yalnız bazı binal: tahrip etmiştir. Sivil ahali arasında ölü ve yaralılar vardır. Selâniğin bombardımanı Atina, 3 (a.a.) — Reuter: Selânikten alınan bir habere yapılan iki Iıııcumdz bir mıktarı gçocuk olmak sivil ölmüşt Sına rağmen 20 bombardıman tayyaresi Selâni mu- hacir mahallesine hüfum etmiş- tir. Ölen ve yaralanahların ade- di henüz tamamiyle tesbit edil- memiştir. Dört düşman tayya- resi düşürülmüşt ralı tayyare yüzbaşısı Kuzuya- miş ve kendisine binbaşılık rüt- | besini vermiştir. Florina cebhesinde vaziyet Belgrad, 3 (a.a.) — Reuter: Müşahidlerin hududdan gön- derdiği raporlara nazaran, Pisa, bor boğazı mıntakasında şimdi- ye kadar fasılasız devam eden topçu düellosu kesilmiştir. Bu boğaz dağlık mıntakada mühim stratejik noktadır. Filorinadan geçen bu boğazdan Selâniğe gi- dilmektedir. Askeri mahfillerde, topçu dü- elolsunun kesimiş olmasına bü- Yük bir ehemmiyet verilmekte ve İtalyanların bu mevzii zapt- etmek - teşebbüsünden sarfına - zar ettikleri neticesi çıkarılmak- tadır. Daha zayıf bir ihtimale göre de İtalyanların hücum ha- zırladıkları tahmin edilmekte - dir. Bu mıntaka çok arızalıdır. A- razinin her bir karışını ve çete harbini Çok iyi bilen en mümtaz Yunan kıtaatı tedir. — 0 merdiven başla- | gıda holün ve kapısının, ondan fazla polisle tutulmuş olduğu- nu gördü. Bu, Kemal Kadri- nin kendisi hakkında karakolda vermiş olduğu mübalâğalı taf- silâtın bir neticesiydi. Yanında- ki komisere çıktığı zaman rının, daha a nihayet otel — Tertibatınızı pek mükem- mel almışsınız.. Bravo!.. Diye söylendi. Karakoldan | diği — müddeiumumilikte işler çok seri inkişaf etti. Bülendin | ifadesini aldılar. Ve kendisine | ertesi gün İstanbula sevkedile- | ni tebliğ ettiler. Bülend her sükünetle karşladı. Erte: günü de bir memurla beraber eksprese bindirildi. Bülend yalnız Müzeyyeni dü- şünüyordu. Acaba 0 ne olmuş- tu? Kemal Kadri denilen cana- varın, kendi yokluğundan istifa- göre, cumartesi öğlden sonra | ere 200 kadar| . Yunan avcı tay-| yarelerinin cesurane müdafaa-| Dün gece, Kral Georges ya-| nisi yatağı başında ziyaret et-| miüdafa etmek- | sonra sevkedil-| ÂAmerikada seçim mücadelesi son haddini buldu Nevyork $ (A.A.) — B. Roosevelt “ve B. Willkie tarafından cumartesi akşamı söylenen mutuklar, Amerika tarihindeki en şayamı diki inti- hap — mücadelelerinden - birinin en u teşkil etmiştir. Bu vatte önümüzdeki dört sene büyük cümhuriyetin — mu- kadderatını idare edecek şahsın salı günkü seçim sonunda B. Roosevelt veya B. Willkie'den hangisi olacağı hakkında siyaset kâhinleri mütered- dittirler. Şimdiye kadar — neşredilen gayri resmi çey tasnifleri, pek tabii son günlerin vaziyetini nazarı dik- kate almamaktadır. Halbuki bu son günlerde cümhuriyetçiler — namzedi Mmüşahitlerin bildirdiğine göre, mütahassıslar ve matbuat mul derile dolu 12 vagonluk hususi bir trenle yaptığı seçim seyahatinin sarfettiği misli görülmemiş — enerji ile büyük ileri hamleler kaydetmiş ve 'B. Rooseveltin şark mıntakaları- na inhisar edecek bir seyahate çı mak üzere biraz geç aldığı kararın intihabat neticesini Tehine çevirip çevirmiyeceği bu son günlerin en ehemmiyetli sualini teşkil etmekte- dir. Her iki namzed de pazartesi akşa- mina kadar istirahat edecekler — ve intihabatın arifesine tesadü feden o akşam radyoda bir hitabede buluna- caklardır. intihabat hakkında mütalea yü- Tüten birçoklarının fikrince intiha- bat son söz, müstakillerin teşkil et- tiği mühim seçimi kütlesinindir Metaksasın mesajı Atina, 3 (a.a.) — Atina ajan- sı bildiriyor: Başvekil Metaksas, Patras halkına hitaben radyo ile neş- rettiği bir mesajda ezcümle de- miştir ki: Patras halkı arasında çok a- ğır zayiat vardır. Düşmanın dip- Tomatik mümessilinin ziyaretini bir müdafaa vasıtası olmıyan ve düşman için hiç de tehlikeli bir stratejik nokta teşkil etmeyen açık şehrinize hücum ettiler. Bu suretle, —düşman tayyareleri, gayri muharib halkı, 200-metre- irtifadan bombaladılar ve mit- ralyöz ateşine tuttular. Çok kan aktı. Fakat bu kan, davamızın| kudsi mahiyetine — karşı olan | imanımızı takviye etmektedir. Bu kan medeni dünyaya, düş- manimızın cesareti ve ahlâkı ve ayni zamanda hakiki zihniyeti hakkında tam bir fikir vermek- tedir. Düşmanımız, çok alışkın olduğu cinayetlere, sakin bir vicdan ve yüksek bir maneviyat | ile mukadderatı için mücadeleye | atılan bir milleti korkutacağını zannetmektedir. Patras çocuk - larının kanının intikamını bü- Kai içi kabulünden ancak birkaç saat | geçmişti ki, evvelden hazır bu-| hunan - İtalyan tayyareleri hiç| SÖON HABERLER İngiliz Bahriye nazırının mühim bir nutku (Baş tarafı 1 Inci sayfada) miza — na nisbetsiz derecede fazla bulunmaktadır, Karada, ordunum, yeni teşkilâtını ve techizatını ikmal ettiğimiz gibi, birçök munzam kuvvetler - toplaya- rak talimlerini ikmal ettik. Ve bun- ların techizatını da tamamladık. Bu kuvvetler artık bize vazifelerini ya- pacaklarına dair bir itimad vermek- tedir. Başka sebep olmasa dahi sırf lü- zumlu bulduğu için sonuna — kadar harp edeceğiz. Geri dönemeyiz, Baş- lanan mücadele, bir hayat memat| mücadelesidir. Yarım tedbirlere yen yoktur. Her şeyi vermemiz, her se-. ye cesaret etmemiz, her şeyi kazan- mamız ve yahut her seyi - kaybet- memiz icap ediyor. Bizi evvelki kur- | banlarından daha ziyade fena - bir| âkibete duçar etmek hulyasında | bulunan — Hitlerle — müzakerelerin mümkün olduğunu kimse zannet- mesin. Düşmanlarımızın prensiplerini göz önüne — getiriniz. — Düşmanlarımız, | sulh arzusu ile mütehalli oldukları- ni ve Avrupada bir yeni mizam te-| sis elmek istediklerini - söylüyorlar. Bu sözlerin arkasından, bir seri yı dan bahanelerle Yunanistanın istilâ- sı geldi. Biz, Yunanistana kadar olan ta- ahhütlerimizi ifa edeceğiz. Filo, ora- dadır. Yunanistana - hava — yardımı | yapılmaktadır. Napolide askeri he-| defler bombardıman edilmiştir. ve İngiliz kıtaları Yunan arazisine ih-| raç olunmuştur. İktidarımızda — bu- Tunanı: yapacağız. Yunanistana yapılan” hücum, — bir kere daha şunu isbat ediyor ki, to- | diyete silâh kuvvetinden başka bir şey hak vermez. Eğer bir millet bü.- yükse ve elinde binlerce tank ve top varsa, ahlâk, ve vicdan prensipleri olmasa dahi, yaşayabilir.| Fakat ne kültür, me eski bir anane ne medeniyet, ne dünyaya en büyük fikirlerin bir kısmını vermiş olmak | keyfiyeti, nt komşularile sulh ha-| linde yaşamak ve sanati ilerletmek | bunların hiçbirisi totaliterce, küçük memileketin varlığına — yardım ede- mez, — zear ae S T tün bir millet alacaktır. Metaksas, mesajının sonunda | vazifelerini büyük bir sadakat ve fedakârlıkla yapmış olan Pat | ras belediye ve askeri makam-| larını övmüştür. İngiliz yardımı ümidin fevkinde Nevyork, 3 (a.a.) — General | Metaksas, Nevyork Times ga- | zetesinin muhabirine verdiği beyanatta, Ln"ıl(eremn Yun'ı- nistana yaptığı müzaheretin ü-| midinden fazla olduğunu bildir- | miştir. | | İ Muhammen bedeli (1797) lira (11) kalem manometre ve oksijen çaltma vantili (15/11/940) cuma güni a gar binası dahilindeki komisyor alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin (134 nat ve kanunun tayin ettiği vesaiklı komisyona müracaatları lâzımdır. Bu işe aid şartnameler komisyor de ederek sevgilisine bir yapmasından korkuyordu. Evet, o artık sevgilisi, ken- disine aid bir mevcudiyetti. Bu felâketten evvel beraberce ge- çirmiş oldukları son saatler es- nasında genç kadına aşkını an- latmış ve ondan da mukabele | görmüştü. Yalmız henüz iyice anlayamadığı bir nokta vardı. Acaba Müze kendisine iz- har etmiş olduğu hislerde haki- | | katen samimi mi idi, yoksa bu-| nu bir heyecan anında, duygu- larını epeyce tartmış - olmadan mı söylemişti? Tren son sür'atle ilerliyor v. o bunları başı arkaya dayanmış | gözleri kapalı düşünüyordu. Bülendin içeride bir memurla yalrız bulunduğu kompartima - nin kapısı muntazam darbelerle | çalındı. Memür - kilidli. kapıyı | aralayarak dışarı baktı. Ka-| | pının önünde şapkası sırmalı bir adam duruyordu. Polis me- | muriyle bu adam yavas sesle | yormuş. Vâkıa sizin olan muhtelif cins, mikdar ve eb'adda tüpleri için iki kademeli ta ü saat (10.45) on kırk beşte Haydarp: m tarafından açık eksiltme usulile satın ) lira (78) kuruşluk muvakkat temi- lebirlikte eksiltme günü saatine k: mdan parasız olarak dağıtılmaktadır (10261) beş dakika kadar Memur söylenen reddeder gibi bir hareket yaptı. Fakat diğer adamın şiddetle israr ettiği görülüyordu. Niha- yet memur yumuşadı. Ve bu Manzaraya hayretle bakan Bü- lende dönerek konuştu: — Sizi bir kadn görmek isti- her hangi bir kimse ile konuşmanız men- edildi. Fakat kadın çok ıxmr konuştular. yi lâ ev | ediyormuş. Onun için kendisini | kompartimana alacağım. Sizin- le yarım saat konuşabilecek Bu müsaade mi sulistimal etmi- | yeceğinizi ümid ederim Bülend heyecanla G-3ruldu . Bu, her halde o idi; o olacaktı. Demek o da ayni trenle İstan- bula dönüyordu. | Dudaklarından gayri vazih te- şekkür kelime lJökülürken Müzeyyen kompartimanın - ka-| pısından içeriye süzüldü. (Ackası var) taliter doktrine göre, milli mevcu- | tayyare, ŞAOA DA BUKADAR İtalyan ve Bulgar ga- zetecilerinin anlıya- madıkları hakikat İtalyan ve Bulgar gazeteleri hayret ediyorlar: Mademki Fransa izmihlâl et- miştir; mademki Rumanya) kadar' bütlün “Avrüpa Myar devletlerinin emri altına — gir- miştir; Türkiye nasıl oluyor da bu galib kuvvetin önünde inki- yad etmiyor? Nasıl oluyor. da “Almanyanın teklif ettiği ittifakı kabul ederek İngiltereye karşı harb ilân etmiyor? Türkü tanımıyan — Kayihan kabilesinin, şefleri Ertuğrulun başbuğluğunda Anadoluya ilk girdiği zaman tesadüf ettikleri harbde niçin galib tarafı iltizam etmediklerini bilmiyen bu ha- yırhah gazeteciler, elbette ki Türkün vermiş olduğu sözde so- nuna kadar durmak azminin kudsiyetini anlayamazlar. Bun- | da mazurdurlar. Biz bu harb sonunda falan memleketin bir parçasını, yahud filân memleketin toprağını zapt- | etmeği düşünmiyoruz. Bütün temennimiz yurdumuzun harb felâketinden masun kalması ve dünya yüzündeki cidalin bir anevvel sona ermesidir. Harb felâketinin günün birinde bizim hududlarımıza kadar uzanabile- ceğini düşündüğümüz için de, böyle bir vaziyet karşısında dafaamızın icab ettirdiği bütün | mukaddes tedbirleri almakta bittabi tereddüd etmemiş bu- lunuyoruz. — Yurdun selâmeti için en iyi çare de bugün yap- mış olduğumuz ve sonuna kadar sadık kalacağımız ittifaktır. İşte İtalyan ve Bulgar ga- zetecilerinin — anlayamadıkları hakikat ,bu kadar basit ve açık- tır. MURAD SERTOĞLU | Nutkun Hariçte yaptığı tesirler (Baş tacafı 1 inci sayfada) bir surette tasvip edilmiştir. Türkiye Reisicümhurunun hnutku, şimdi her zamandan ziyade Yuna- nistan lehine olan Yugoslav efkârı Umumiyesini çok cesaretlendirmiş- tir, Belgradın iyi malümat alan mah- fillerine göre, Almanlar - «Yunan - İtalyan münasebetleri> tâbirile ifa- de ettikleri Yunan - İtalyan harbini artık muslihane bir tarzda —hallet> mek ümidini terketmişlerdir. İNGİLTEREDE Londra 3 (ALA.) — - Reisicümhur ismet İnöünün Türkiye Büyük Mil- let Meclisinde söylediği nutuk İügi” liz ve diplomatik mahfillerin- de mükemmel bir surette karşılan- mıştır. Bu nütuk, bu arada, Türki- ye menfaatlerine ve Yakın Şarkta müvazenenin muhafazasına — uygun olan bir siyasetin ifadesi olarak te- lâkki edilmektedir. Balkanların ve Yakın Şarkın vaziyetini bilen hiç bir şahsiyet, Türkiye siyasetinin bu çerçeveden çıkmasını bekliyemezdi. Birçok müşahitlerin, Yunanistana yapılan tecavüzün aşağıdaki tarzda tefsir ettiklerini kaydetmek — lâzum- dir Bu hareket, Almanya tarafından Boğazlara * apılacak — bir te- şebbüse müv. yapılan — ve etlerini açığa vurma- sı gayasini ve oyni zamanda imkân olürsa Türkiyeyi harici — sergüzeşt- lere sürü daha kolayca vu- rulabilir bir hale koymayı istihdaf eden bir teşebbüstür. Türkiyenin gayri muharip — vazi- yeti hayretle ka imak - şöyle dursün, Tü: n hâkimane hare- in yeni bir delili olarak kabul edilmektedi İngiliz efkârı umumiyesinin ekse- riyeti Türk devletini, bilhassa bütün hareket v arını mahdut bir man- takada temerküz ettirmiş olması iti- barile zaptedilemez tahmin etmek- e bu temer fiyetinin Bo- ları ve di ine karşı yapı- lacak bir ti lmadan evvel mihveri-bir y iki defa düşündü- receği zannoluhmakta ismet İnönünün nu Türkiye- azların muhalızı ve Yakın hakkında etmekte- müttefiktir. FRANSADA Lyon 3 (A.A.) — Temps gazetesi diyor ki: İsmet İnönünün son nut- kundan anlaşıldığı tarzda, Sovyet « 'Türk — münasebetlerinin şması «Şark mıntak günün en mü- him hâdisesini teşkil etmektedir.»