YENİ SABAH Sakaryanın| C MAARİF IŞLER[ Ege denizini y — I de meraklı macerası (Baş tarafı 1 İnci sayfa Aklım çileden çıkacak gibi oluyor. Fakat bereket ki bin bir defa “yol açık,, raporu için bekledikten sonra nihayet 20.10 da İzmire geldik. Derhal ara- baya atladım ve arabacıya sor- dum: — Beni hemen bir berbere götür.. Ha, baksana bana.. Sa- karya burada mı? — Demin rıhtımdan geçtim. Orada idi. Hem de istim üzerin- de.. İstanbula kalktı, kalkacak gibiydi. Palamar bile çözüyor- lardı galiba.. — Aman'ne diyorsun.. Çek rıhtıma bakayım. Ben berber - den vazgeçtim.. Ve dört nala rıhtıma sürül- dü arabamız. Nefes nefese du- ran atların önünden dar - fırla- dım.. Sakaryayı kıçtan karaya bağlayan uzun halatlar çekili- yor ve kaptan acı acı düdük ça- larak klavuzunu - çağrıyordu. Gözümün önünden onun da - tıpkı Bandırma vapuru gibi - süzüle süzüle gitmesi artık ta- hammül edilir aksiliklerden de- ğildi. Fakat buna rağmen gidi- yordu işte.. Bu sırada rıhtıma bir motör yanaştı. İçinden çıkanlara bak- tım. Beş erkek, dört kadın.... Fakat 0 da ne? İşte Ethem kaptan. Bir genç bayanın elini öperek vedalaşıyor. Meğer pat- Tonunun eşi imiş. Hepsine ayrı ayrı veda etti. Dönüp motöre atlarken ben de birlikte atla- dım ve maksadımı — anlattım. Güldü: — Bu ne acele yahu! dedi.. İstanbula geliyorum işte.. Bu- Taya kadar neye geldiniz? — Tşin gazetecilik tarafı. Çevabmı verdim. Biraz sonra gık ve zarif kamarasında karşı karşıya idik. Ve vak'ayı şöyle ce 'anlatıyordu “— Gemimizi — Sümerbank nam ve hesabına İstanbuldan yüklemiştik. Hamulemiz — tuz, şeker, un, bir mıktar manifatu- Ta eşyası ve 250.000 lira kiyme- tinde olan 300 ton bakırdan iba- retti. Bütün hamüle — mıktarı ise bir milyon Türk lirasıydı. Hareketimizden iki gün sonra idi. Ege denizinde Kalimnos' A- dası fenerinin iki buçuk üç'mil açığında hakiki 85 derece isti- kametinde bulunduğumuz - bir sırada Lince ismindeki İtalyan torpido muhribi ile karşılaştık. Bize beynelmilel ummumi işa - retlerle “derhal olduğunuz yer- de durunuz.,, diye bir emir ver- di. Tabii ben kendi karasuları- mızda olduğumuz için ehemmi- yet vermedim ve yoluma devam ettim. Muhrib derhal rotayı de- Biştirdi ve bizim karasularımız- | dan harice çıkarak - taretlerin - den birini bize doğru tertib ve tevcih ile bir atışında —bu- lundu. Bu atış Şşübhesiz kuru sıkı idi. Ve bir tehdidden iba - retti. Bizim buna da aldırmadı - ğimızı görünce bütün — sür'ati- le-kıç arkamız istikametinde dümen tuttu. Ve arkadan dola-| Şarak Sakaryanın yan tarafın- | dan başa kıvrıldı. Bu suretle Karasularımıza tekrar — girmiş bulunuyordu. Ayni zamanda işaretlerle e- mirler veriyor ve ben de cevab Türkiye —— Benebi 1400 Krg 2700 Krg. 780 » 4460 » # AYLIK — 400 » 800 » Y AYLIK 600 » 9 İlkteşrin 1940 — ÇARŞAMBA 7 Ramazan 1359 26 Rumi Eylül 1356 BENELİK AYLIK 180 » 605 1202 Akşam — Vatsı 120 — 130 1789 — 1911 Muhterem Manrıf Vekilinin gör-| gülü hitabesi münasebetile ü çocuklu bir babanın düşünceleri Bir kaç gün evvel, — matbuatta, genç ve değerli Maaif Vekilimizin, ders başlarken, tam zamanında çocuk baba ve analarına bir hitabesini o- kudük. Eski bir hoca, üç çocuklu baba bu- lunduğumdan bu sözleri candan din- ledim ve çok haklı buldum. Çekirdekten yetişmiş bir devlet adamının bu çok isabetli görüşü ve ders senesine girerken söyleyişi bana emniyet ve iftihar verdi. Emniyet ver. di. Çünkü: Tababette asıl olan teş- hisdir. Hâzik bir tabib hastalığı an- larsa tedavi kolaylaşır, nihayet - bir kodeks işi olur. Hastanın şifayab ol- ması da, edviyenin tazeliğine, vak- tinde verilmesine, hasta bakıcının' dirayetine mahmul olur. İttihar duydum. Cünkü; Genç ve meslekten yetişmiş bir maarif veki- dine malik olduğumuzdan, bir taraf- tan bizlere aid vazifelere işaret bu- yürürken diğer tarafdan idaresine faallük edecek işleri yapmağa az- metmiş olduğunu görüyoruz. Filhakika; Bizde, çok eski bir zih- niyet olmakla beraber: — Çocuğu Mektebe yazdırmakla, ders levazımı- ni tedarik — etmekle — vazile - sinin bittiğine kail olan veliler bu- gün dahi vardır. Halbuki, her veli- 'nin çocuğunu mektebe göndermekle Vazifesinin dörtte biri eksilmiş olsa da üçü yine omuzlarındadır. Onu, gidip gelirken, akşam çalı- Şirken; tabii meyelânını, sıhhi va- ziyetini, içtimal münasebatını — ko- rumak, onu daim göz hapsinde bu- lundurmak, vakit vakit mekteple te- mas ederek görgüsünün doğru olup| olmadığını anlamak, indelhace mek- teb ile müşterek tedbirler almak mec buriyetindedir. Bunu yapmıyan, ya- pamıyan veliler, sene sonunda çocu- #unun uğradığı âkıbetten elem düy- makla kalmaz, hoca ve mektebin ayıp ve kusurunu bağıra bağıra söy- lerken bununla güya izkarı şefkat eyler Fakat ne yazık ki, bu dedikodu- lar çocuğu kurtaramaz, hattâ mekteb ve hocayı rencide kılar. Şevk ve he- vesini giderir. İşin daha. fenası: Çocuk, velisinin bu haksız ithamları karşısında, ka- bahatin üzerinden kalktığını zanne- der, ruhunda uyanan bir heyecanla mekteb muhitine karşı — istihfafdan başlıyarak isyana varır ki, böylece atalet ve Tâkaydi devam edip gider ve belki Bu hal onun istikbaline tesir eder ve nihayet memleketin zararına olur. Çocuk, çocuktur. Aile daim terbiye ve tedris yuvasıdır. Veli ile mektep elele verirse ancak işler düzgün gi- der Yoksa henüz bir mektep çocuğunu modern - monden hayattan nasibedar kılmağa kalkışan, onun sây ve istira- hatini selbe, âr ve hayasını giderme- tereddiye varan açık saçık lev-| alardan korumağa lüzum ı,öl'mıycııi aileler bunun günahinı “mekteb — ve hocanın düşu mes'uliyetine yığamaz. Masheza, diğer yazılarımızda va- zifesini yapan çocuk - velilerinin de düşündüklerini, dileklerini söylemek suretile maarif hizmetlerimize devam edeceğiz. 1 Münir Acar da bulunuyordum. Evvelâ atimi sordu. Sonra “olduğum yerde durmamı,, nihayet “ken- disini takib etmekliğimi,, bil - Lince muhribinden ayrılan bir hücumbotu bu esnada “Sa- karya,, ya yanaşmış ve içinden bir silâahendaz denizeri gemiye çıkmış 'bulunuyordu. Karşıma kadar silâhı omu- zunda gelen ve elile selâm ve- ren bu İtalyan denizeri: — Telsiz kamarânızı gör - mekliğim için emir veriniz ku- mandan Orada ben nöbetci ola- cağım ve sizin için telsiz muha- beresinin — kümandanimız tara- fından yasak &dildiğini tebliğe memurum. Ayni zamanda muh ribi takib edeceksiniz, dedi. Tel- siz kamarasını gösterdiler. O- rada nöbet aldı ve ben de muh- Tibi takib etmek için icab eden- lere emir verdim. Buü suretle (Heryos) adası- nın müstahkem bir mevkii olan (Alinda) limanına götürüldüm. | Orada bir deniz yüzbaşısı ile bir teğmen, bir gedikli başça- vuş, beş tane er gemiye geldi- ler, evrakı tedkik ettiler. — Gemide “kaçak bir şey ol- madığından gece yarısından son | | ra saat üçte harekete hazır 0-| lunuz, dediler ve gittiler. Fakat saat 3 oldu, beş oldu, on beş oldu. Hareket müsaadesi gel- medi. Ertesi günü (ayın birin- de) gemiyi tekrar arayacakla- rını bildirdiler. Üç gün müte - | KISA HABERLER | madiyen gemiyi muayene etti-. ler. Bu esnada imzalı suretleri yanımda — saklı bulunan tahriri muhaberatımız -devam ediyor- du. İlk gönderdiğim —mektub | gu şekilde — idi: “Bu limana zörla / getirilmiş ve alıkonulmuş - bulunuyorum ..| Haliharbde bulunan İtalyarla- rın bu müstahkem adasına tay- yare hücumları yapılmakta ol- duğundan vaki olacak herhangi bir hareket ve taarruz esnasın- da, mala, cana, ve tekniğe ge- lecek- bütün zararlardan İtal- yan hükümetinin mes'ul olaca- ği muhakkaktır. Şurasını da dikkat ve ehemmiyetle kayd ve ilâve eylerim ki bu gemi devlet tarafından kiralanmış ve içinde- ki hamule de ona aid bulunmuş- tur. Binaenaleyh hükümetin | bu hâdise ile şiddetle alâkadar muhakkaktır. Bu ciheti de ayrıca bildirmeyi fay- dalı görüyorum. ,, Aldığım cevabda deniliyordu | | ——— “Siz yakalandığınız zaman- dan altı buçuk saat evvel İ- talyan sularından geçmiş bu - lunuyordunuz. Bunu kendi ken- dinize yaptınız ve gemiye gele- cek her türlü tehlike ve zarar- dan mütevellid mesuliyeti üze- rinize almış bulundunuz. Bunun için İtalyan hükümeti hiç bir | mesuliyet altına alınamıyacak- tır.,, (FSonu 8 üncü sahifede) | BELEDİYEDE Odun fiyatlarına * itiraz olunuyor İstanbulda odun tacirleri mü- rakabe komisyonu tarafından odunun çekisi için kabul edilen 380 kuruş fiyatı az bularak itiraz etmektedirler. Vaziyeti mahallinde tedkik etmek üzere belediye şehrimize odun sevke - den mıntakalara birkaç müfettiş göndermiştir. Pelediyede bir toplantı Dün Belediye reis muavini — Lütti Aksoyun riyaseti altında belediye imar müdürü ve Nafia Vekâleti bah- çeler mütehassısı M. Levonun iştira- kile bir toplantı yapılmiştır. Bu top- deki parkların tanzimi meselesi tet- lantıda bahçelerin ve şehir dahilin- kik olunmuştur. 4 Elektrik İdaresi Müdürü — E- lektrik, Tramvay ve TTünel — idaresi| müdürü Bay Hulkinin istifasına dair| gazetede yazılan yazınin aslı yoktur. $e Stokhelme Gidecek Heyet — Stokholme gidecek olan ticaret heye- ti başkanı Natuk Ziya şehrimizdeki alâkadarlarla da temasa başlamıştır. H önümüzdeki — hafta içinde İsveçe hareketi mukarrerdir. * Perakende — Manifatura Fiyat- | mürabakebe komisyonu 'yarı topdan manifatura satış fiyatla- yından sonra perakende safışları da tetbite başlamıştir. Yeni fiyatların kısa bir zamanda ilân edilmesi müh- temeldir. * Altın — Bir müddettenberi düş- mekte olan altın fiyatları son gün- lerde tekrar süratle yükselmeğe baş- iştır. Üç dört gün evvel 21.50 olan fiyatlar dün 21.75 e kadar yük-| selmiştir KIŞ YAKLAŞIYOR! D Yardıma muhtaç doğan çocuk- ları kışın soğuklardan — korüya- bilmek için yavrularınızın her tür- lü kullanılmış eşyalarını Çocuk rgeme — Kurümüna — vermenizi Kurum saygıyla diler. | âyyendir. Bu müddet takriben k fiyatları yeniden tesbit edilecek ——-.- Zonguldak ile diğer limanlar arasında yapılacak kömür nak- liyatı için kış navlon tarifel, rini hazırlamak üzere gehri- mizden — Ankaraya bir heyet gitmiştir. Halen meriyette olan tarifeler yaz aylarına mahsus olup bir teşrinisaniye kadar muteberdir. Yeni tarifeler kı- Şın doğurduğu zaruretler dola- yısiyle daha yüksek ücret üze- rinden tesbit edilecektir. Giden heyet arasında Ticaret Odasın- dan Rıza Sadıkoğlu, Vapurcu- luk Birliğinden de Ali Sohterik bulunmaktadır. HARB VAZİYETİ Denizaltı harbine dair Admiraltinin bir noktai nazarı IBaş tarafı 1 İnci sahifede) Birinci kısım: Düşman li - manları önünde ticaret gemi- lerini avlamakla meşguldür. İkinci kısım: — Bunları de- ğiştirmek üzere hazır vaziyet- te bekler. Üçüncü — kısım: Harekâttan avdet edip tersanede tamir ve istirahate çekilir. Denizaltı harbinden beklenen tesiri elde etmek için harbi fa- sılasız surette yapmak İâzım- dır. En uzak denizaltı gemi: Alman limanlarına dört günlük mesafede — bulunsa -harekâtta bulunanları ceğiştirecek olan ikinci kısım dört gün evvel yala çıkmak mecburiyetinde - dir, Binaenaleyh birinci, ikinci | kısımlar deniz üzerinde — gidi: geliş olmak üzere beraber seyir ve hareket halinde bulunurlar. Tamir ve istirahat ise zaruri dir. Bu sebeble mevcud deniz| altıları ikiye ayırarak kullan - mak imkânsızdır. Bir denizaltı gemisinin hare- kâtta bulünacağı müddet mu- | | | bir aydır. Yol ne kadar — uzun sürerse düşman sahilinde va- zife göreceği, müddet o kadar kısalır. Faraza on iki günlük mesafede bulunan bir vazifeye denizaltı gemisi gönderilirsö av- det Ve azimet — müddeti olaân yirmi dört gün çıkarıldığı tak-| dirde gemi ancak altı gün bu iş- le meşgul olabilir. Geçen — harbde — Almanlar| Manş sahillerini ele geçirememiş olduklarından cenubi İngiltere sularına — gönderilen denizaltı gemileri bütür İngiltereyi do- laşmak mecbüriyetinde — kalır -| lar ve takatlerinin bir kısmını yolda sarfederlerdi.Şimdi Man: tan ve Fransa sahilinden yapı- lan harekâtta bu müşkülât or- tadan kalkmığtır. Admiraltinin düşman zayi: tını günü gününe bildirmemesi şu sebebden doğar, — Denizaltı gemileri, — ticaret * vapurlarının geçid yollarına yani tabir caizse dörtyol ağzına könur. Meselâ cenubi Amerikadan Avrupaya, İngiltereye gelen ve giden tica- ret vapurlariyle Amerika — ile| Akdeniz arasında işliyen vapur- lar Azor adaları civarından pek | | | | yakın geçer. Buraya bir denizaltı - gemi gönderilir. Admiralti bu civar-| da bir denizaltı gemisinin batırıl | dığını ifşa etse, Almanlar vazi- fenin münhal kaldığını anlaya- rak derhal başkasını gönde - rirler. Halbuki muvaffakıyet ketmolunursa Almanlar bir ay bekler, geminin avdet müddeti geçince zayi olduğunu anlarlar. Binnetice Azor Adaları civarın- daki seyrisefain hiç olmazsa bir ay tehlikeden salim kalır. Tagilizlerin düşman . zayiatını toptan bildirmeleri pek yerinde bir harb maksadına — istinad e- der. Hikmet MLGAZ Şehir ve Memiexıt Ha ber Kömür navlun | M_N Almanlar ser- DİYORKİ: Fındıklılıların su ihtiyacı Üü 2 1 — Fındıklı dere içinde Kızlar- 1 çeşmesine lâzım olan elti sit- | miş metre boru yüzünden — bütün mahalle halki - susuzluktan muztariptir 2 — Dere içindeki tersip havuz- larında sivrisinek tur, Mühitte müthiş sivrisinek ü- di. Sıtma vak'aları çoğaldı. A- edi dört beş tane olan bu havuz- lara haftada bir mazot dökülse bu Afetin önü alınır. 3 — Mollaçelebi camiinin nındaki aptesthaneler kaldır yuvasi olmuş - ya- || bunların - yerine aptesthanelerin mecraları evvelce — kanalizasyona | bağlanmış idi. Şimdi lerin taşı hazırdır. Ufak bir him- met ile oraya üç tane aptesthane | yapılırsa o civarda bulunan odun, kömür — gemilerinin - tayfalarının || ve arabacılarla hamalların aptest- || hane ihtiyaçları temin olunur. Ca- arı muzahrafat ve mü- levvesattan kurtulur. miin duv Fındıklıda Tramvay kamyonu devirdi e a Belediyemiz tedbir al- mazsa o noktada her gün çarpışmalar olal ! e| Dün sabah — Fındıklıda, — Fındıklı camii önünde bir tramvayla bir kam- yon arasında bir çarpışma — olmu; bereket vesin ki bir çok günahsız- ların ölümile neticelenmesi pek muh temel olan bu kaza hafif atlatılmış- | tir | Filvaki Fındıklı camlinin karşı- sında Molla bayırı yokuşünun — alt kısmıni kamy 'durak — mahalli yapmışlardır. Oldukça mail bir va- ziyette- bulunan yokuşda /kamyonlar caddeye çıkabilmek yokuşün hemen - eteğinden framvay hattını amuden Mmecburiyetindedirler. —O tramvay halfı da bir ka olduğundan le vatman kamyonu, de kamyon şoförü Beşiktaş cihetin- den gelen tramvay arabalarını burun buruna - karşılaşmadan — göremezler. Halbuki ö nokatada sokak ve yokuş bir hayli işlektir. Mektebe giden ço- | cuklar, gelen geçen yolcular o kal-| dızımdan geçerler, Nitekim dün sabah saat sekizi çey- | rek geçe, yani tam mektepli çocukla- | rın mekteplerine gittikleri bir sırâda Mollabayırı yokuşundan inen kam- 'yona (257) numaralı Bebek arabası | bütün süratile bindirmiş ve kamyonu | devirmiştir. Bu müsademe esnasında | Mekteplerine gider yavrulardan -bir kaçının feci bir âkıbetle karşılaşma- | masmı, yukarıda da söylemiş olduğu- muz gibi sırf bir hüsnü tesadüfe borç | lu bulunmaktayız. | Vatmanın dikkatsizliğinden ziyade meyilli Hir yokuşu dyrak ittihaz e- | den kamyon / şoförlerinin - belediye nizamlarını hiçe saymaları, yüzünden tahaddüs ettiğinde, şüphe bu kazadan sonra artık belediyemizin kat'i tedbirlere baş- vurarak Molla- bayırı yakuşunda kamyonların - dür- malarına müsande et ve mektebe giden-çocuklarımızla o civar | dan gelip geçenleri hakiki bir tehlike | karşısında - bulunduran - bir nihâyet verileceğini — ümid isteriz. Taksi - otobüs çarpışması Dün Nuruosmaniyede Halk Fırkası | nlar sıralar için geçen | katetmek noktada | çizmekte olmayan receğini etmek listemeğe başladı vaziyete | ” ıâTH ! best dövizle mal —— Türk - Alman Ticaret anlaş- ması henüz mer'iyete girmemiş olduğu için ehemmiyetli işler ya pılamamaktadır. Bir çok Al- man firmaları memleketimizde serbest dövizle mal almak iste- diklerini bildirmişlerdir. Alman lar bilhassa pamuk, zeytinyağ, fındık ve diğer bazı gida mad- delerimize taliptirler. — Alman | firmalarının teklifleri alâkadar- lar tarafından tedkik edilmek - tedir. Kok kömürü meselesi Etibank müdür muavini Re- fii dün tekrar şehrimize gel - miştir. Bay Refii belediye iktı- sad müdürlüğiyle kok kömürü meselesi etrafında yeniden te- maslar yapmıştır. Diğer taraftan Etibank, dört Mmühim firmaya doğrudan doğ- ruya Zonguldaktan kömür ge- tirtmek salâhiyeti vermiştir. Bu firmalar Vehbi Koç, Zonguldak Vapurculuk ve Madencilik Şir- keti, Araboğlu Hayri ve Bele diye kooperatifidir. Etibank bu firmalara — Zon- guldaktan getirteceği kömür ler için ton başına 225 kuruş nakliye ücreti tesbit etmiştir. Firmalar bu ücretle vapurların kömür nakliyatı yapmadıklarını | iddia ederek nakliye masari - fatının 3 Hiraya iblâğını iste - mektedirler. Halbuki Etibank - tarafından ileri sürülen bu fiyat Koordi- nasyon heyetinin evvelee kabul ettiği bir karar neticesi oldu- ğundan banka bunu arttırmak salâhiyetini haiz değildir. Bu hususda Koordinasyon heyeti- ne müracaat edilmek lâzımdır. —— Nüfus sayımı hazır- lıkları tamamlandı İstanbul umumi Hüfus — sa- yımı hazırlıkları tamamlanmış- tır. Şehrimizde — kullanılacak 3500 nüfus memuru ayın 12- sinde kullanacakları fişleri ve lüzumlu talimatı alacaklardır. Ayni gün öğleden sonra nahiye merkezlerinde sayım memurları toplanarak Ankara radyosunda istatistik umum müdürü Celâl Aybar tarafından verilecek bir konferansı “dinleyeceklerdir. Sayım günü şehir dahilinde çalışacak olan sıhhi teşkilât or- onu — tamamlanmıştır. taksi binası önünde 2442 numaralı ile 3110 sayılı Maçka - Süleymaniye otobüsü arasında bir çarpışma olmuş, taksinin sol ön çamurluğu ezilmiş- l | | tir. Tahkikata devami olnmaktadır:| <—Marifetli badanatı Küçük Şaban evi badai ken 40 İiralık a eder- saati aşırmış! Evvetiki gün Çarşıkapıda — Maide iminde bir bayanın evini badanaya Şaban yaka giden Ahmed ustanın çırağı daha başka marifetler yapar 'e dün ikinci sulh ceza mah- 'de tevkif edilmiştir. olan kemesi Henüz küçük bir çocuk banın suçu iddiaya ve mahkemı varılan neticeye göre şudu: Küçük badanacı; evin içinde bü: Yük bir faaliyet ile çalışırken birden bire m üzerindeki cicili bicili saate gözü ilişmiş ve onun cazibe- sine dayanamfi alrp cebine in- dirmiştir. © gün de badana işi neticelendi- ğinden akşam üzeri çıkıp gitmişler- dir. Aradan çok eden Bayan Maide saatin çalındığını fark ede- rek polise baş vurmuş ve bodanacı- lardan şüphe ettiğini söylemisi Bunun üzerine göz hapsine alınan ——— —— Ahmedle ç n hakkında ta- kibat başlamış ve nihayet iki £ evvel Şabanın; elden düşme eşya alan Taceddin isminde bir alıcıya ayni saati 60 kuruşa sattığı görül- Mmüştür. Hali in değeri as- ddin bunu an- ğün bu saati gari 40 liradır akla/ berab ndisine satal Annemindir. Çok darda kaldık da ondan satıyoruz. - Dediğini ileri sürmesi kendisinin beraetini temin etmiştir. Şaban da mahkemede böy- le söy ni itiraf eylemiştir. Nihayet şahidler dinlenmiş, — su sabit olmuş ve eme suçlu Şa- ban hakkında yaşının küçüklüğü dik kate alınarak ve cezası tenzil olu- narak bir ay hapis kararı vermiştir Küçük Şaban derhal tevkif edile- rek hapishaneye yollanmıştır. İlim ve cemiyet Avrupanın Derebey- lik devrinde ilim VAS Milâddan sonra 400 ile 1000 sene-” leri arasında, Avrupanıin karanlık dev rinde, ilmin hüküm sürmediği garib görünmemelidir. Maamafih Avrupa- nin o.devrine benaiyen devirler bu-. gün bile bazı memleketlerde görülü-, yor. Meselâ, bugünkü Çinde — eski Çrganizasyon Veya standardlar orta-' dan kaldırılmış ve ye ine edilen yenilet de hi Örgenizasyondari Hİ Tum olan bir cemiyet içine düşen bir ferd enerjisinin hemen hepsini değil- ikame' nedilmemiş. mah- | | se de çoğunu caninı kurtamak sarfeder. Avrup: rinde ferdler bu luğu belli değildi. tlim için n ve ne de fırs: di Avrupada öyle; bir cehalet rüzgârı esiyordu ki, bu yel' sınıf farkı bile yapamıyordu, Kilişe organizasyonu kuvvetli çe, kilise liderleri hıristiyânlı; ) ilk- n ce- Miyete bir iyllik yapabilmesi — için. bütün enerjinin bir imana bağlı ol- masına lüzum görüyorlardı. Bu mü-' sahede. dolayısile kilise erbabı halk arasında ilim yerine, dinin ana pren- sipi olan, imanin kök salmasına ve kuvvetleşmesine ehemmiyet veriyor- du, Müstakil düşünme ve felsefe yapmanın Her ferdin imanını kilise imanı yerine ikame etmek demek ol- duğu düşünülüyordu. Hıristiyanlığın biricik ilkham membai telâkki edilen incil bile halk dilinde okutuluyordu. İmana hâkim olan kilise incili tefsir edebilir, diğerlerinin bu hususda fi- kir yürütmelerine müsaade edilmezdi. Ferdi tefsirin imandaki vahdeti”bo- zacağı korkusile böyle yapanlar - ya kilise organizasyonuna — alınır -veya ortadan kaldırılırdı. Fakat bunlar ındâ küçük bir grupun hakikt ilim yolunda — yürüdüğü Amma, ne de olsa kilisenin imant yapmak hususundaki cehdi o kadar kuvvetli idi ki böyle bir devirde en- telektüel faaliyet okuma ve yazma- dan ileri gidemiyordu. O günlerde ilim ölmemişse de de- rin uykuya yatmıştı. Bunun — diğer bir sebebi, tarihin o devrinde, hıris- tiyanlığa aid bilginin İsa'nın öğretti- Bi şeylerden ibaret olmayıp bir çak hurafelerin de imanlar arasına Ka- tılmasıdır. Bunların başında kuyamet görülür. gününün yaklaştığına dair olan umu- mi kanaat gelir. O sıralarda kıyame- tin 1000 senesinde kopacağına —dair kuvvetli ve umumi bir imân ortalığı Hâkim idi. Hattâ bugün bile buzi yer- lerde böyle imanlar vardır Buna ina- çaldığı gün iyi yer tutabilmek için kilisenin €en muti bendesi olmağa çalışıyor ve zamanın büyük bir kısmını ibadete Bu vaziyet karşisinda ilim ve felsefe elde etmek için boş zaman kalır mı? Nihayet 1000 senesi ciddi bir tehlike ğöstermeden geçince dünya büyük bir yükden kurtuldu. Geniş nefes alarak tekrar iş döndü. nan insanlar son trampetin hasrediyordu. işına S_ABAHTAN SABAHA Yeni bir komutanlık (Baş tarafı 1 inci sayfada) milyon kilometreden fazla) Bir sahil müd; tayyare bölüğü bir hafta zarfında Alman işgali, al- i beş inemleketi, yani Norveç, arka, Hollanda, Belçika - ve Fransa ile Alman topra €imek mevkiindedir Tece müteharrile filolar olduj bir gün cenubi İngiltereden İskoçyadan hareket edebilirle arını ziyaret de- Bunlar şa lara yol gösteren keşif tayyarcleridi Evvelâ keşif tayyareleri dolaşır, tahaşşüd ve telsizle keşiflerini bombardıman ve avcı tayyarelerine haber verirler. Bu ihbâr üze, Bofor, Hudson ve Blenhaym tay- yareleri uçar, hedeflerini kolayca bu- lurlar. hil müdafan - tayyar de mayn dük altık nüştü, Bu maynler en büyük bom balardan daha büyüktür. Evvelâ Al- ne sıra ötekilere lerinin bir Norveç sahillerine kadar mayn dö- manlar tarafından — kullanılmış ikeh mdi Almanlar bu mükemmel silâhin kendi aleyhlerine kullanıldığını - gö- rüyorlar, Alman sakillerine dökülen bural maynlerin v sureüle gidip gelen Alman ge- milerini işkâl etmektir İngiliz sahil müdafaa — komutanlı- ğanın eserini bir Amerikalı müşahid şöyle anlatıyori *Bugün büyük Alman limanların- Gan bazıları Blr harabedes ibarct- tir.> Behçet SAFA