ı ! | Matbaa İşçileri Birliginin Senelik Kongresi Matbaa işçileri birliğinin senelik kongresi, dün Eminönü Halkevi s4- donunda yapılmıştır. Kongreyi Bi lik başkanı Selim Tanyeli ü Di Hasanla Kara Vezirin Ordusu gre riyasetine Mümtaz Apaydın, ve Arasında Harp Kongre açılınca büyük ve Ebedi Şefimiz Atatürk'ün hatırasına hür. ielen üç dakika ayakta ikürm & Pfasan, İnanılmayacak Bir Çeviklikle Kara Vezirin| svn Kooyu kamayoya sörde Küt yapılmış ve verilen bir takir Ha Beyvekli REfi Saydam, Masrit Dört Oğlunu da Yekili *Hasan Âli Yücel “ve Parü| — anik ahi çeklmesine İtifakla karar ve ahit bulamamıştı Ki “Kara Flaip ir. Ay i oğlu elinde gürzünü sallıyarak bir ca- Filmiş ve telgraflar çekilm Kaca Birliğimize kıymetli hizmetleri | —navar gibi yetişti. Benli Hatun şimdi gözü kurp- n eden manzarayı - seyredi Bulunan meslekdaşımiz ve Ankara | — madan önünde cerey Mebusu Ahmet Ulusun Birliğin da-| — yordu. imi fahri reisliğine intihabı teklif © Hasan, bir tazı çevikliği ile iki adım gerilemiş, Gilmiş, bu teklif umumi heyetçe e a battağu at çilakla kabul olunmuştur. Bundan |a Küreünü karşı A E iki gürz okadar şiddetle çarpıştı ki aralarından Tu ve köngreden istediği dilekleri ©- Kandu İasre heyetinin raporu ve di | — ateş çıktı ve bu sademenin tesirile - Kara Vesirz: euf horeabingırabda İT Ha di ve bir de öilekler enci. ai taaap edilisiş ve secümünle. L a A Y Te a bi b gemmaniye | — İK Oğl birlikte yetiştiler. Bi hh ee we şükranla karşılamış ve sabık ida- dan N'—'_- hücum ettiler. Hasan, vaziyeti anladı- Te heyetini ibra eylemiştir. Bundan | — €indan ileri atılmış, böylelikle arada ezilmekten kur- Taşka are heşsünin heyeti umu | — tulmuşta Kara Verir Jabildiğine koşuyor ve Kara Verirzadeyi mniyeden talep eylediği bütün dilek- Şimdi Hasan koşuyor, atlılar kendisini kovalı- İt wimisl Hayalçe müttefikan ke-| “ yorda Benli Matan içinden: bul ve tasvip olunmuştur. Bilâharı di daüe vix Si öi ği yeni iüare heyeti inti Te Selim Tanyeli, Ethem Ohan, Ve dat Turgay, Münür Dizer, Dr. H.| Cemal, Şeret Hivel, Bedri Ataman in Üstünden atla Sabri Şenkirtal, Osman Taşkın, Alİ| — Bu manevrası okadar ni olmuştu Gerali Tükmet Heper. Muslafa Gi- — deler davranıp ellerindeki hlçları yere y L Ei İ aa ee yüRürenea " aç aa ada Kara Vezirzadeler ileri fırladıktan sonra atları- V Hai Simon. Tevfik. İsmei, Sa-| — mm dizginlerini kasarak yavaşlamak istediler. Mak- Aİİİ aa Hüaeyalarer lara intbap edilmişlerdir. ÜRTLASİ kangte kaneriyle a| — , , Fekat geç kallar, Zira Hasan bir y a e y | — den firlamış veconların at ban İşçileri Birliğinin ismi “Türk larını yavaştatmalarından Matbust Teknisiyenleri Birliği» ne| — bilistifade kendilerine yetişmiş ve atlardan birii çevrilmiş ve bir kooperatif yapıl- | “sağrısına atlamıştı. Ba darbeyi aklına - getirmiyen Ması, teavün sandığı kurulması,| — Kara Vezir zadenin üçüncü oğlu bir anda müvazer matbaa işçileri için bir kurs açıl-| — sini kaybederek yere düştü. Şimdi yabına geçile- SESle | günürken Hasan birdenbire yere yüzükoyun yattı. Ayni anda atlar da kendisine yelişfiler. Fakat ati imsanı ezmedikleri Hasanın Vezirzn- ıT gibi san Kara Vezir ias iş limatnamesi yapılarak | — zadenin dörüüncü oğlu l yalmı kalım ve at gilerin birlikten alınması, bir mec- | — çange ü mua neşri gibi çok mühim mevzular| #trafında kararlar verilmiş, matbaa Halbuki Hasan, asıl at üstünde iyi dövüşmesini İşçiliği mesleğinin terakki ve inki- | — bilirdi. Nitekim buradaki mahatetini de çok çabuk Haf için çok mühim adımlar atılmış- | — gösteriverdi. Kara Vezir zadenin dördüncü oğlu bu tır. geytan gibi adamın önünden kaçmaktan başka çare Büyük bir nezahet içinde ve mes- | — bulamadı. Jeki münskaşalarla - açılan kongre, Fakat bu çareyi de tatbik edemedi. O sırada Tam bir sükün ve intizam içinde ce-| “ yuş olsa Hasanm elinden kurtulamazdı. Hasan bir Heyan etmiştir. #imşek gibi kendisine yetişmiş ve bir topuz sevı Bilkassa Kongre relsi Mümlaz A | aa aa San n Baa l Gdi vi e piydinin dürüst ve bitaratane ve —a ya a aa ae eee aa n 1i ğök İntizamlı bir şekilde kongreyi gelimsiz görünen zayıf delikanlı idare etmesi umumun - takdir ve deriz ——— - — 3 VEFAT j 19 Bankası Bursa şubesi müdürü | 'Bay Salâhattin Güvendiren kızı Esi nin yapılan bütün ihtimamlara rağ- men uzun zamandanberi duçar 6l- Guğu rahatarfıktan kurtulamıyarak Gürt yaşında hayata gözlerini kapa- mış olduğu teessürle haber alınmış- tır. Ana ve babasına ve bütün aflesi| erkimna taziyetler eder, sabırlar| Gileriz. SAMSUN YERLİ MALLAR SERGİSİ 19 Mayıs 939 da başlıyacak beşinci Samsun yerli mallar ser gisine iştirak - sanayicilerimizin azifesidir ... Yeni içtimaf ahlâk yerli malı) fullanmağı emrediyor. | Yurttaş; Daima yerli malı kullan. Ulusal Ekonomi " bir şekilde — yapılacak, tes'it edilecekt Arttırma Kurumu hazırlık provaları yapılmıştır, Bayram buse Yere Sermişti vi bu akla hayale sığmaz - kahramanlı; gaşırdı, Fakat bu da bir şey ifade etmezdi. Vakın zalim kardeşi yerde yaralı yatıyorlar, - debeleniyor- dardı. L görünce arkadan - koca bir ordu da - geliyor Hasan, bu sayısı aşa çıkamazdı. Niteki lerin en önde bulunanları yetişmişti. Hasan yine bir kurnazlık yaptı. Birdenbire atım ileriye doğru sür. dü. Şimdi Masan önde, diğer atlilar arkada müthiş bir ölüm yarışına - çıkmışlardı. Hasan mahsustan atını bütün hızile sürmüyordu. Böylelikle askerler ha yakaladık, ha yakalıyaca- yorlardı. Zaman zaman bu atlılar- )00 e varan askerle imkânı yok dah terini silmeden asker- zun kil a göyle bir savuruyordu. Bu hareketi askerin vurulmasına - ve yere düş- mesine kâfi geliyordu. Böylece Hasan önde ve askerler arkada olduk- Jarı halde yamaçtan ovaya indiler. Hasan mahsustan atını en kötü yerlere sürüyu”a ve o atını bir kuş hafifliğile hendeklerden atlatır, çitlerden — aşırırken kendisini takip eder açi mutlaka/ düşü- yorlardı. 'Daha arkadan gelmiş olan Kara Vezir larının yanında sakalıı yoluyor: — Kim bu habisi öldürürse bin altın, diri diri yakalarsa iki bin altın var! Diye barbar bağırıyordu. Fakat nerede? Bu adama yetişmek imkün hari- cinde idi. Bu heyecanlı kovalama herkesi meşgul et- tiğinden Benli Hatunu unutmuşlardı. Besli Hatun kendisine bir ağncı siper etmiş, bütün ba akıl dur- durucu şeyleri sonsuz bir heyecanla takip ediyordu. Kara, Vesir, vüdettiği mükâfalları iki misli ar- h. Askerler yeni bir hızla ileri atıldılar. Şimdi, kendisine ok ta atıyorlardı. Hasan bu tenlikeden ka- Tunmak için atımı biraz daha hızlı sürdü. - Ken takip edenlerden biraz uzaklaştı. , oğul Fakat ne de olsa altındaki at yorulmağa başla- nıştı. Hasan düpedüz bir istikamet tutup gitmedi 've koca ovada kovalamaca oynar gibi hareket et- tiği için bir kısım askerler atlarını dinlendi Böylece Hasan peşinde daima yorgun olmuyan atlar buluyordu. Hasan dai ta bir hedefe doğru koşsa, ellerinden mutlaka kurtulabilirdi. Fakat bu takdirde Benli Ha- funu birakması lüzimgeliyordu. Halbuki o, buna asla yanaşmıyordu. (Devamı var) grod zz - Ankarada 19 Mayısa Hazırlık SK NYM e böLA Yakarıdaki resim - gençli bayramının kutlulanacağı stadyomun geçen seneki halini göstermektedir, fevkalâde Paşa, Kamelyanın kim. olduğunu! oturduğunu öğrendikten bah- ve nerede ra sarayda istihdam ettiğ ükel miş ve kendisine Taksimde lef bir 4 edeceğini, onu ha-| vadetmiş. - Kamelya, bu muhteşem 'i kamaşmış, teklifi pek kolaylık- Ja Kabul etmiş. Paşa, Te evi kirsladıktan Kamelya ©- Taya geçti. Kardeşim o zaman kadar ağladı. Ben de ondan işit- tiklerimle müteessir olur, bu dün- ya güzelini hem sever, hem karde-| Paşa, Kamelyayı Taksimdeki eve etirdikten sonra ona sultanlardan süslü elbiseler giydirdi. O kadar mutantan bir hayat kurdu ki, Ze- kiye Sı bir mevkide kaldı. Kamelyayı daha | yüksek bir hayata çıkarmak, daha kibar âlemlere sokmak için her şe İ yine ayrıca itina ederdi. Eve bir pi- yano, kendisine ders vermek için 'de Abdülhamidin piyanocusu Pra- telli Paşanın kızı Martmazel F telliyi muallime tuttu. Kamelyanın güzel, pamük elleri piyano üstünde dolaştıkça, Paşa, bu güzel ellerin | sehhar hareketlerine - meclüp olur, onır saatlerce öper, öperdi. Paşa, bu hareketlerini âlemin na- zarından, bilhas an sakla ltan bile ona cariye olacak mak için Yankoyu vesile ittihaz © der, parayı ona verir, eve lâzım 6- Janları © alır, Ka metresi olarak yaşardı. Paşa, Ka - Melyanın yanına - gizli, mümkün melya güya onun Jıyarak gelirdi. Fakat ağızdan ağıza | Kamelyanın Nurettin Paşanın met- | zesi olduğunu herkes bilirdi. Alekonun ” hökâyesini — hepimiz melyayı Nürettin Pa- — Hayır, hayır.. © güzelin katil başkasıdır. Beni dinle. Kırık bir çalgının " teline bastın, — çıkaracaj acı sadaları şimdin dinle.. kalbimde bir zehir gibi beni be çıkaracağım Güzel Kamelyanın bu. gör bu sırri faciasını içime gömdük- çe katra katra eriyorum. Siz de renin, dünya da öğrensin, evet, işte bağırıyorum, Kamelyayı ne uşak, 'ne paşa, öldürmedi... Kamelyanın katili Zekiye Sultandır. Bu müthiş itirafın karşusnda he- pimiz donduk. Aleko, artık kendin. den geçmişti. Sesini kısmayı akıl edecek kadar bile kendine hükmede- miyordu. Hafızla beraber onu yerine oturt. tuk yüzü pancar gibi. kızarmışt Elleri asabiyetten titriyordu. Fa - kat biz, bir daha bu fırsatı ele ge çirmek mümkün olmadığı için ken- disini söyletmek istiyorduk. O elini kalbine vurdu: İçim zehir dolu, dedi, boşan madıkça / kurtulmiyacağım. — Aleko biraz dinlendi. Sanki bir parça sü- kün bulmuş gibiydi. — Ben sarayda, paşadan ziyade| Zekiye Sultanın — maiyetindeyim. diye devam etti: Zekiye Sultan sarayda herkesten. ziyade hâkimdir. Abdülhamidin ü- zerinde o kadar büyük bir nüfuzu var ki onun esevete dediğine saray- da kimse «hayır» diyemez. — Hattâ Abdülhamit bile onun arzularına mümanaat edemezmiş. Bir gün Ze- kiye Sultan dairesine - girdi. Bir gelin gibi süslendi. Üzerine beyaz, gözleri kamaştıran — sırmalı, “incili Tümcükten bir hotoz taktı. Dışarı çıktığı zaman hepimiz bu süslü sul- fana bakıyor, nereye gideceğimizi merak ediyorduk. Sarayın önünde, iki atlı bir saray arabası bizi bekli- yordu. Sultan, saray arabasına gir. di. Sırmalı elbiselerile arabacı, ara- banın önüne, ben de iç oğlanı kıya- fetile arabacının - yanına oturdum. Ellerimi çaprastladım, araba hare: ket etti. Tabif ben, nereye gideceği. bir maşlah giydi. Başına beyaz bü- | Güzel Kamelyayı | Neden Vurdular? “ Güzel Kamelyayı Öldüren Ha- kikatte Zekiye Sultandır ,, mizi sormuya cesaret edemiyordum. Yolda herkes bizim arabaya bakı- yordu. - Kulaktan kulağa, gözden göze fısıldıyorlardı. «Sultan geçi yor, Sultan Hanim geçiyor.. Ben, da koltuklarımı biraz daha kabar tarak kurum atıyordum. Doğru Yıl- diz sarayına gittik. —Araba, haşem dairesinin önünde durdu. Ben, her zamanki gibi im. Sultan indi, hareme girdi. Biz ara- bacı ile dışarıda çıkmasını bekliyor- duk. Bir saat sonra, ismini bilmedi iim bir haremağası geldi, beni aldı, içeri girdik. Ben dehşetli bir merak içinde idim. Acaba beni niçin isti- yorlar?. Benimle ne yapacaklar?. Bu merakım çok sürmedi. Harema: ğası beni doğru Tüfekçibaşı Tahir Paşanın yanına götürdü. Ben bu de- fa, meraktan ziyade korku. içinde idim. Tahir Paşa, tüfekçilerden bi- rini çağırttı. Gelen adama; — Oğlanı al, deği. Kamelya hak- kında ne biliyorsa dinle. Efendimi zin iradesi mucibince bu işe seni memur ettim. Tüfekçi bana dönerek yüksek sesle emtir verdi: — Önüme düş! dedi, Ben heyecandan titriyor, ayak- Tarım birbirine dolaşıyordu. Aşağıda bir odaya indik: — Kamelya hakkında ne biliyor. İ sun? Söyle bakalım, dedi. — Hangi Kamclya? Efendim, dedim. Ben Kamelya isminde kim- #eyi tanımıyorum. Tüfekçi gözlerini açtı, elindeki kamçıyı salladı: Bana bak, dedi. Bana Arna- vut tüfekçi derler, şimdi senin kafa- | n patlatırım. Beni bir dakika bile bekletemezsin, hemen ne biliyorsan çabuk söyle. Efendim, sizin öğrenmek is- tediğiniz hangi Kamelyadır, ben ne bileyim. Benim saraydan dışarı çık- tığıla yok ki. Ben böyle bir kadın tanımıyorum. Tüfekçi tekrar ağrımı açmama müsaade etmedi. Elindeki kamçı ile üzerime öyle hücum etti ki ben öm- Tümde bu kadar ztiraplı bir daki- kamı tasavvur edemiyorum. - Öyle hırsla vurüyordu ki, etlerimden kat fışkırıyor, o, yine” kudurmuş gibi darbelerinde devam ediyordu. Ben aztırabımdan Bağırıyor, yalvarıyor- düm: <Allah için bana acıyınız, vür. mayınız» diyordum. Kalbine zerre kadar merhamet gelmedi. - Vurdu, vurdu, vurdu. Ben nihayet bayılıp düşmüşüm. - Kendime geldiş man yanımda bir harem ağası yü züme su serpiyordu. Gözlerimi x 'tım, tüfekçi elinde kamçisile beni bekliyordu. Artık onun söylemesine meydan vermeden; — Beni Sultanımın yapına gö- *ürün, ona söyliyeceklerim var, de- dim. Tüfekçi beni götürmelerini işa- ret etti. Ben harem ağasının maiye- tinde Sultanın yanına girdim. Zeki- ye Sultan harem dairesinde süslü bir kraliçe gibi koltuğuna yaslan- mış, asabi bir halde sigarasını içi: yordu. Harem ağası cereyan eden yakayı anlattı. Sultan her tarafım- dan akan kanlara — merhametli bir nazarla Baktı: — Zavallı Aleko, ne hallere gel- mişsin dedi, hâlâ bildiklerini söyle. miyecek misin?, Ben Sultanın eteklerine atıldım. — Sultanım, bana acıfınız, ben efendimizin arzusunu yerine getir. mek istemez miyim? Ben böyle bir kadın tanımıyorum. Sultan asabiyetle ellerimden çe- kip beni kaldırdı, haremağasına di. garı çıkmasını işaret etti, beni ya- hına oturttu; — Aleko, niçin söylemekteri çe- kiniyorsun dedi. Ben senin Kamel- yayı tanıdığını biliyorum. Bu Ka Melyanın nasıl bir kadın olduğunu öğrenmek istiyorum, niçin benden saklıyorsun?, (Devamı